22 Kasım 2019 Cuma

IRAK’IN KİLİT NOKTASI, TELAFER BÖLÜM 2

IRAK’IN KİLİT NOKTASI, TELAFER  BÖLÜM 2



3.3. Sosyal Yapı 

Telafer, dışa kapalı bir tarım toplumu özelliği göstermektedir. İlçe nüfusu aşiretlerden oluşmaktadır. Her birey bir aşirete mensuptur. Aşiretler ise ailelere bölünmüştür. Bazı aileler farklı isimler almakta ve aşiret gibi görünmekteyse 
de, aslında büyük aşiretlerin birer kolunu oluşturmaktadır. Aşiretler arasında bir mezhep birliği yoktur. Aynı aşiretten, hatta aynı aileden insanlar Şii, Sünni veya Alevi olabilmektedir. 
Mezhepsel mensubiyet aşiretin kimliğinde tek belirleyici değildir. Bu durum gayet doğal bir olgudur ve aslında Telafer’de mezhebe dayalı kimlik siyaseti yapmanın ne kadar yanlış olduğunu gösterir. Aynı aileden, aşiretten ya da akrabalardan gelen Telaferliler arasındaki mezhep farklılıkları son birkaç yıla kadar hiçbir önem taşımamakta, insanlar arasında ayrım yaratmamaktaydı. Bugün hala, ailelerin içinde dahi bu farklılıklar yaşamaktadır. 

İlçenin kimliğinin yapıtaşı Telaferliliktir. Telaferliler için Şii, Sünni veya Türkmen olma durumunda öncelik sıralaması değişse bile ilk kimlik hep Telaferliliktir. Diğer kimlikler Tela-ferli olmanın ardında kalmaktadır. Buna ek olarak, 
kapalı bir toplum olması nedeniyle Telaferliler dışarıdan gelenleri kabul etmemektedir. 
Misafirlerine karşı son derece cömert olan Telaferliler konu bir başka grubun bölgeye yerleşmesine gelince tam olarak karşıt bir tutum izlemektedir. 
Telaferlilik kimliğinin en önemli öğesi dildir. İlçedeki herkes Türkçe konuşmaktadır. Hatta, Irak devletinin 1970’lerden itibaren yürüttüğü Araplaştırma politikası çerçevesinde kendilerinin Arap olduğunu iddia eden kişiler veya aşiretler dahi Türkçe konuşmakta, bu kimselerin çoğu Arapça bilmemektedir. 

Son yıllarda Telafer’in toplumsal yapısına ilişkin olarak yaşanan en önemli gelişmelerden birisi Şii-Sünni farklılaşmasının ön plana çıkarılmaya çalışılması dır. Aslında, farklı mezheplere mensup aileler veya aşiretler arasında kız 
alıp verme yoluyla akrabalık yaygındır. Normal koşullarda Telafer’de mezhepsel mensubiyetin büyük bir öneminin olmadığı söylenebilir. Ancak, Telafer’de 2004’te başlayan, daha sonra 

ise biçim değiştirip bir tür mezhepsel çatışmaya dönüşen çatışma yoğun bir güvensizlik ortamı yarattığından tüm kimlikler ve sosyal ilişkiler sarsılmış, mezhepsel mensubiyet bazı kesimlerde önem kazanmıştır. Telafer’de yaşanan 
çatışmalar nedeniyle belirginleşen bu kimliklerin siyasi boyutunun kısa süre içinde tam olarak yok olması zor görünmektedir. Telaferliler için çatışmalar sırasında dökülen kan taraflarda kolay onarılamayacak yaralar açmıştır. Çatışmalar sırasında öldürülen kişilerin kan paralarının ödenmemiş olması bu yaraların kapanmasını engellemektedir. Halkın çatışmadan bıktığı ve istikrar aradığı, çatışmayı sürdürme niyetinde olanları dışladığı görülmekle birlikte, Sünni ve Şii Türkmenlerin birbirilerine hala tam olarak güvenmedikleri söylenebilir. 
Bununla birlikte, ilçede güvenliğin tam olarak sağlanması, yatırımların başlamasıyla istihdam yaratılması ve çatışmaların yaralarını saracak 
toplumsal projelerle Telafer 2004 öncesindeki toplumsal dokusuna yeniden kavuşabilir. 

Telafer’de mezhepsel siyasetinin yarattığı toplumsal soruna ek olarak bir etnik kimlik sorunu da bulunmaktadır. Bazı Türkmenler kendilerini Arap olarak görmektedir. Şii Türkmenlerin tamamı Türkmen olduğunu kabul etmekle birlikte, bazı Sünni Türkmenler kendilerini Arap olarak tanımlamaktadır. Etnik mensubiyette Sünni Türkmenler arasında bu tür bir sorun bulunurken, Şii Türkmenler arasında da mezhepsel mensubiyet zaman zaman ağır basmakta-dır. Şii Türkmenlerin neredeyse tamamı kendilerini Şii ve Türkmen olarak tanımlamakta, aşiretlere ve bazı siyasi partilerin etkisi altında kalan gruplara göre bu kimliklerden birisi öne çıkmaktadır. Sünni Türkmenlerde ise kendilerini 
Arap olarak tanımlayanların sayısı azımsanamayacak boyutlardadır. Ancak, bu aşiretler dışında çoğu Sünni Türkmen’de etnik kimlik mezhepsel mensubiyetin önüne geçmektedir. 

Telafer’in toplumsal yapısının bir diğer özelliği de dinin rolüdür. Şii Türkmenler arasında “taklit merci”nin etkisi büyüktür. Telaferli Şii Türkmenlerin büyük bir çoğunluğu için taklit merci Necef’teki Ali Sistani’dir. Onun politikadan 
uzak durmaya çalışan tutumu nedeniyle insanlar daha serbest hareket edebilmektedir. 

Telafer’deki yerel Şii din adamlarının bazıları ise halkın kanaatlerini etkileme noktasında olumlu roller oynayabilmektedir. Örneğin, Telafer’de Şiilerin en önde gelen din adamlarından olan Şeyh Cevat barış yanlısı bir kişidir. vaaz verdiği 
camide Sünni ve Şii Türkmenler arasındaki ayrılıkların sona erdirilmesini vurgulamaktadır. Bu kişi aynı zamanda Telafer’deki Sünni ve Şii Türkmenlerin önde gelenleri arasında bir barış çalışması da yapmıştır. Sünni Türkmenler arasında ise din açısından yönlendirici bir şahsiyetinin olduğunu söylemek zordur. 

Şii Türkmenlerde olduğu gibi Sünni Türkmenler de aşiretlerinin davranışlarına körü körüne itaat etmezler. Örneğin, Sünni-Şii çatışmasında aşiretlerin yekpare bir tavır aldığı söylenemez. Telafer’de meydana gelen çatışmanın mezhepsel karakteri ağır basmasına rağmen Telafer’deki olaylarda birçok sağduyulu Telaferlinin diğer mezhepten olan arkadaşlarını ya da komşularını bazı saldırılardan korudukları bilinmektedir. 

3.4. Ekonomik Yapı 

Telafer ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve ticarete dayanmaktadır. Nüfusun büyük bir kısmı ziraatla geçinmektedir. Kentte sanayi gelişmemiştir. 
Küçük birkaç işletme dışında fabrika yoktur. İşsizlik oranı yüzde 60’lara ulaşmaktadır. 2004’te başlayan çatışmalar nedeniyle ilçedeki büyük pazar yerinin kapanması ekonomiyi büyük ölçüde etkilemiştir. İlçede 11.5 milyon 
dönüm3 tarım arazisi bulunmaktadır. Bugün bu tarım alanının yaklaşık 2.5 milyon dönümü kullanılmaktadır. Üretilen temel ürünler arpa ve buğdaydır. Yıllık üretim ise 1-1.5 milyon ton civarındadır. Ayrıca, bağcılık ve bahçecilik 
de yapılmaktadır. Halen Telafer’de yaklaşık 175.000 incir ve 50.000 nar ağacı bulunmaktadır. 
Bu ürünlerin çoğu yerel pazarlarda ve Musul’da satılmaktadır. Osmanlı Devleti devrinde önemli tahıl üretim merkezlerinden birisi olan Telafer sulamanın yetersiz olması, iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık, şiddet olayları ve göç gibi nedenlerle bu vasfını yitirmiştir. Ancak, son derece verimli topraklara ve tarım için elverişli düz bir araziye sahip olan ilçede yeterli sulama projelerinin yapılmasıyla ilçe büyük bir potansiyele kavuşabilir. 

Şehirde hayvancılık diğer tüm sektörler gibi büyük bir kriz yaşamaktadır. 2004’ten önce 

1.5 milyon olan küçükbaş hayvanın sayısı 150.000’e, 15.000 olan büyükbaş hayvan sayısı ise 1000’e düşmüştür. Bu durum süt ürünlerini de etkilemiştir. 2004’ten önce Telafer’de üretilen süt ürünleri çevre ilçeler ve vilayetlerde satılırken, şu anda üretim ilçenin ihtiyacını karşılamamaktadır. 

İlçenin önceden en önemli geçim kaynaklarından oluşan ticaret ise şiddet olaylarından çok büyük bir darbe yemiştir. Çatışmalardan önce Musul’un batısındaki temel alışverişi merkezi olan Telafer’deki büyük pazarın kapanmasıyla, alışveriş semtlere yayılan dükkânlara dağılmış, şehre başka ilçe ve kasabalardan gelen tüccarlar ise başka yerlere yönelmiştir. 2004’ten önce şehirde yaklaşık 7500 dükkân bulunurken, şimdilerde bu rakam 2500’e düşmüştür. 2004 öncesi şehirdeki günlük ticaret hacmi, şehrin dışında 
bulunan büyük hayvan pazarıyla birlikte günde 300 milyon dinarı bulurken, son dönemde 20 milyon dinara düşmüştür.4 

Ekonominin önemli boyutlarından birisi olan ulaşım ve taşımacılık sektörü de son derece kötü bir durumdadır. 2004’ten önce Telafer’de 3000 uzun araç bulunurken bu sayı 300’e düşmüştür. Telafer, işgalden önce Irak’taki tüm 
uzun araçların altıda birine sahipken, şimdilerde bu rakamların çok gerisinde kalmıştır. Bunun en önemli nedeni, güvenlik sorunları nedeniyle taşımacılık yapılamamasıdır. Ayrıca işsizlik nedeniyle çok sayıda kişi sahip oldukları araçları satıp, bunların parasıyla geçinmek zorunda kalmıştır. Giden araçların yerlerine yenisi alınamazken, taşımacılıkla uğraşanlar şimdi ya başka alanlara yönelmiş ya da araçlarını sattıktan sonra bir daha araç sahibi olamamıştır. 
Bununla birlikte, şehirde son dönemde başlayan inşaat çalışmaları nedeniyle iş araçları sayısında artış görülmektedir. 

Telafer’in geneline bakıldığında şehirdeki en önemli ekonomik sorunlar şöyle sıralanabilir: Şehirde neredeyse hiçbir yatırım yoktur. Bu nedenle işsizlik çok yüksektir. Sulama yetersizliği nedeniyle tarım alanlarının büyük bir kısmı 
işlenmemektedir. Alınan ürünün verimi de düşmüştür. Hükümetin projeler için ayırdığı kaynakların büyük bir kısmını ise Musul Vilayet konseyi kullanmaktadır. Ninova Vilayeti’ne Irak hükümetinden ayrılan bütçenin yüzde 20’sini stratejik projelerin yürütülmesi için Musul merkez tarafından alınmaktadır. Bu bütçeyle 
merkezdeki stratejik projeler (oteller, büyük hastaneler, üniversite, spor alanları, sulama projeleri gibi) yapılmaktadır. Geriye kalan yüzde 80 ise aralarında Musul merkezinde bulunduğu 10 ilçe arasında dağıtılmaktadır. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak Irak bütçesinde yaşanan düşüş belediye kaynaklarına da yansımış durumdadır. Bu durum Telafer’in süratle ihtiyaç duyduğu altyapı projelerinin başlatılması ve tamamlanması için gerekli 
paranın bulunamamasına ve bunun sonucu olarak ekonomik durumun kötüleşmeye devam etmesine neden olmaktadır. 

4. Telafer’de Günlük Yaşantı ve Sorunlar 

4.1. Belediye Hizmetleri 

Telafer’de belediyenin çok fazla sorunu bulunmaktadır. 
İlçede çöp toplama işlemi gözlemlene memiştir. Ayrıca, çok az yerde yol vardır. 
Mevcut yollar çimentodan yapılmaktadır. 
Belediyenin en büyük sorunu bütçe yetersizliğidir. Belediyeye gelen bütçenin yüzde 20’sinin Musul merkez tarafından alınması ve geri kalan paranın diğer belediyeler arasında dağıtılması, Telafer’de önemli altyapı çalışmalarının 
yapılmasını engellemektedir. 2008 yılında Belediye’nin bütçesi 3 milyar dinar (2.5 milyon dolar) iken bu bütçe bu yıl 1 milyar dinara yani 

(850.000 dolar) düşmüştür. Ayrıca, Telafer’in 2008 yılında Bağdat’tan ayrıca 3 milyar dinar daha aldığı, ancak imar için verilen bu paranın bir kerelik olduğu belirtilmiştir. 5 Alt yapının kötü durumunu sadece çatışmalara bağlamak mümkün değildir. Yaptığımız 

gözlemlere göre Telafer’deki yaşamı vuran en önemli sorun yoksulluktur. Irak devleti kurulduktan sonra önemli bir projeye ev sahipliği yapmayan Telafer’in sorunları kısa sürede bitecek gibi görünmemektedir. Yakın geçmişte ağaç dikmenin bile yasaklandığı Telafer’de bugün belediye başkanlığı tarafından bir ağaçlandırma projesi yürütülmektedir. Ancak bu proje çerçevesinde dikilen ağaçlar zayıf ve yetersizdir. Yetersiz sulama ve iklim değişikliği nedeniyle 
kuraklaşan Telafer’in yürüttüğü ağaçlandırma projesi desteğe ihtiyaç duymaktadır.6 

İlçenin önemli gereksinimlerinden birisi de elektrik ihtiyacıdır. Irak genelinde toplanarak dağıtılan elektrik ülkenin her yanında olduğu gibi Telafer’de de büyük sıkıntı yaratmaktadır. Telafer’in günlük ihtiyacı 100 megawatt olmasına 
rağmen alabildiği elektrik miktarı 40 megawatt’dır. Bu nedenle, elektrik sık sık kesilmekte bu durum elektrikli araçların bozulmasına neden olmaktadır. 6 saat kesilen elektrikten sonra 2 saat elektrik gelmektedir. Bununla birlikte, kaçta gelirse gelsin elektrik gece 11.00de kesilmektedir.7 

Telafer’de musluktan akan su içilebilmektedir. Ancak, bağ ve bahçeleri sulayan arazilerde kirli ve temiz su birbirine karışmaktadır. İlçede bir su arıtma şebekesi yoktur. İlçenin su kaynakları da yetersizdir. Ayrıca, Telafer’in en önemli sorunlarının başında susuzluk ve sulama projelerinin yapılamaması gelmektedir. Sulama yapılamadığından çok büyük miktarlarda arazi atıl durmaktadır. Yağmurun yağma halinde ürün alınmakta, kışların kurak geçtiği dönemde ise 
üretim yapılamamaktadır. Son iki yıldır az yağmur yağması ve çatışma olayları Telafer’de tarımı durma noktasına getirmiştir. Sulama kanalları ilçenin en önemli sorunu olan yoksulluk ve işsizliğe çözüm getirebilecektir. 

Yukarıda da belirtildiği gibi Irak hükümetinden ve Musul vilayetinden ihtiyaç duyduğu ve hak ettiği ekonomik desteği bulamayan Telafer için önerilebilecek en önemli çözüm yollarından birisi Türkiye’nin önde gelen il veya ilçelerinden  birisinin Telafer Belediyesi’ni kardeş belediye ilan etmesidir. Bu sayede Telafer’in ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımlarının bir kısmı için teknik destek, eğitim yardımı, bazı maddi yardımlar ile dünyanın önde gelen kuruluşlarının yardım 
projelerinden nasıl yararlanılabileceğine ilişkin işbirliği yapılması kolaylaşabilecektir. 

4.2. Sağlık Hizmetleri 

Telafer’de 1 hastane ve 7 adet sağlık ocağı bulunmaktadır. 

Telafer Devlet Hastanesi (yerel deyişle Genel Hastanesi) 215 yataklıdır. Hastanenin bazı bölgelerinde inşaat devam etmektedir. 

Halen, acil servis, çocuk hastalıkları, doğum, cerrahi, iç hastalıkları, kalp hastalıkları servisleri bulunmaktadır. 33 uzman ve 18 pratisyen doktorun görev yaptığı hastaneye bağlı 8 ambülans bulunmaktadır. Sağlık ocaklarında 
ise doktor durumu değişkenlik göstermektedir. 

Bazılarında 3-4 doktor varken, bazı hastanelerde doktor bulunmamaktadır. Telafer’de en çok görülen hastalıklar çocuk hastalıklarıdır. Hızlı doğum artış oranı, okulların yetersizliği ve çevre kirliliği gibi etkenler çocuk hastalıklarının 
ortaya çıkması ve çabuk yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Başhekimin belirttiğine göre özellikle ailelerin kalabalık olması ve sınıflarda çok fazla öğrencinin olması hastalıkların çabuk yayılmasına neden olmaktadır. Telafer’e gelen ilaçlar, Musul üzerinden gelmektedir. Bir ilaç sıkıntısı yaşanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca ilçede yoğun bir aşılama kampanyası yürütülmektedir. 
Bu nedenle çocuk hastalıkları olarak bilinen kızamık, suçiçeği, çocuk felci gibi hastalıkların önüne geçilmiş durumdadır. İlçede kanser oranı düşüktür. Bununla birlikte kalp ve kemik hastalıkları yaygındır.8 

Telafer yürütülen çalışmalarla bazı sağlık sorunlarına çözüm bulabilmesine rağmen önemli hastalıkların tedavisinde büyük güçlükler yaşanmakta, birçok hastalık tedavi edilememektedir. İmkanları açısından son derece sınırlı bir 
kapasiteye sahip olan Telafer Hastanesi’nde tedavi olamayan kişiler Musul, Duhok ve Er-bil gibi başka şehirlere gitmektedir. Ancak, Irak’ın genelinde ciddi bir sağlık sistemi sıkıntısı yaşandığı için bu hastanelerde de tedavi olmak 
son derece güçtür. Bu nedenle bu hastaların Türkiye’ye gelmesi Telaferliler için bir umut ışığı olmaktadır. Halen Telafer’den Türkiye’ye ayda 3 civarında hasta gelmekteyken bu sayının artırılması büyük önem arz etmektedir. 

Bunun yanı sıra, Türkiye’de doktorlara yönelik verilen kursların artması ya da tekrarlanması Telafer doktorları için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Telaferli doktorlar 2003 yılında TİKA aracılığıyla gerçekleştirilen bir kursun kendilerine büyük bir deneyim kattığını ve bugün Musul’daki doktorların bile yapamadıkları 
bazı operasyonları yapabildiklerini dile getirmişlerdir.
Son olarak Telafer’de ilaç sıkıntısı olmamasına rağmen tıbbi malzemeler ve önemli makinelerin bulunmadığı nı bu konuda yapılacak katkıların Telafer halkına büyük bir hizmet olacağını da hatırlatmak yararlı olabilir. 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder