22 Kasım 2019 Cuma

IRAK’IN KİLİT NOKTASI, TELAFER BÖLÜM 3

IRAK’IN KİLİT NOKTASI, TELAFER  BÖLÜM 3



4.3. Eğitim Hizmetleri 

Telafer’de eğitim hizmetleri bütün güçlüklere rağmen sürdürülmeye çalışılmak tadır. Yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilere göre Telafer merkezde 75 ilkokul, 17 ortaokul-lise bulunmaktadır. İlçe ve köylerde ise Iyaziye’de 35 ilkokul-4 ortaokul-lise; Zammar’da 35 ilkokul-3 ortaokul-lise; Rabia’da 43 ilkokul-5 ortaokul-lise bulunmaktadır.10 Bu durumda Telafer ilçesinde toplam 228 ilkokul, 29 ortaokul-lise ve 2 anaokulu bulunmaktadır. İlçedeki liselerden 
birisi teknik lise birisi ise imam hatip lisesidir. 

Telafer merkezde bulunan öğrenci sayısı ise 11760’ı ortaokul-lise, 38425’i ise ilkokul olmak üzere 50185’dir. Telafer’deki okullara ilişkin en önemli sorunlardan birisi bir okul binası içinde birden çok okulun faaliyet göstermesidir. 
Bazı  binalarda eğitim 2-3 okulun sırayla eğitim faaliyeti yapmasına sahne olmaktadır. Sınıflar kalabalık, okulun içi ve çevresi ise hijyen açısından uygun değildir. Su kesintisi olduğu ve okulların depoları yetersiz kaldığı için okullarda tuvaletler çalışmamakta veya son derece pis bir şekilde bulunmaktadır. 

Okullarda kitap ve araç gereç sıkıntısı çekildiği görülmektedir. Tahta ve tebeşir kullanılan sınıflardaki malzemeler eskidir. Ayrıca, müfettişler Türkçe kitabı sıkıntısı çektiklerini bildirmişlerdir. İlçede öğretmen sıkıntısı ise yoktur. Bazı sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla Telafer’de 17 okula bilgisayar götürülmüş 
ve bilgisayar odaları oluşturulmuştur. Birçok okulda ise bilgisayar yoktur. 

Telafer’li gençlerle yapılan konuşmalarda 15 yaş üzeri gençlerin Türkiye Türkçesi’ni anlamakta ve konuşmakta zorlandıkları görülmüştür. 
Buna karşılık 7-12 yaş arası çocukların büyük bir kısmı Türkiye Türkçesini rahatlıkla konuşmaktadır. 
Bu durumun oluşmasında Türk TV kanallarını yoğun bir biçimde izlemelerinin 
ve okuldaki Türkçe derslerinin önemli etkisi olduğu söylenebilir. 

4.4. Güvenlik Durumu 

2004-2008 yılları arasında büyük bir çatışma dönemi geçiren Telafer’de son aylarda güvenlik durumunda önemli iyileşmeler yaşanmaktadır. 
Irak’ın işgalinin hemen ardından ilçede egemenlik kurmaya çalışan peşmergelere karşı başlayan direniş, bir süre sonra peşmergelere destek veren ABD güçlerine yönelmiştir. Ancak 2005 yılı sonlarından itibaren işgale ve peşmergelere karşı direniş, ABD, Kürt gruplar, Sünni Arap direnişçileri, bazı İslamcı Şii milis grupları, İran ve El Kaide’nin rolüyle Türkmenler arasında bir iç çatışmaya dönüşmüş ve Irak’ın geri kalanında olduğu gibi bir tür mezhepsel savaş 
yaşanmıştır. Hastane kayıtlarından alınan rakamlara göre Telafer’de meydana gelen olaylarda 2800 kişi ölmüş ve 1000’i organ kaybıyla sonuçlanmak üzere 6000 kişi ağır ve orta derecede yaralanmıştır.11 Çok az sayıda yabancı savaşçının da katıldığı Telafer’deki çatışmalarda asıl aktörler Türkmenler olmuşlardır. Bazı Sünni Türkmenler, milliyetçi-Baasçı Araplar ve radikal 
İslamcı gruplarla işbirliği yaparak ABD güçleri, Irak ordusu, peşmergeler ve Şii Türkmenlerle savaşmış; Bedr Tugayları, Mukteda Sadr’a bağlı milisler ve Irak hükümetinden doğrudan veya dolaylı destek alan bazı Şii Türkmenler ise 
Sünni Türkmenlerle savaşmıştır. 

Maalesef, çatışmanın en aktif olduğu dönemlerde sadece sivillere yönelik çok sayıda eylem gerçekleştirilmiş ve her iki taraftan da yüzlerce masum sivil hayatını kaybetmiştir. Örneğin, 27 Mart 2007’de Telafer’de El Vahde semti olayı 
tüm Irak’ta yaşanan en kanlı olaylardan birisi olmuştur. Şehirde uzun süren un sıkıntısından sonra ilçeye un dağıtmak üzere gelen kamyonlardan birisine yüklenen tonlarca patlayıcı un almak için gelen halkın yaklaşmasıyla havaya 
uçurulmuş, olayda 120’den fazla (çoğu kadın ve çocuk) Şii Türkmen ölmüştür. Bunun üzerine olayda yakınlarını kaybedenler de intikam saldırısı düzenlemişler ve çoğu olaylarla hiçbir ilişkisi olmayan 74 kişiyi öldürmüşlerdir. Bu olayın etkileri bugün hala her iki tarafça da hatırlanmaktadır. 


Telafer’in birçok kesiminde olayların izleri canlıdır. Birçok binada kurşun delikleri, bomba izleri, cadde kenarlarında çatışmalarda yıkılmış evler görmek mümkün dür. Şehrin birçok sokağında Türkmenler arasında sokak çatışmaları çıkmıştır. Çatışmanın sonlarına doğru ise araba bombalarının çoğalmasıyla ilçede bir tedbir geliştirilmiş ve özel kimliği olmayan araçların güney bölgelerindeki semtlerine girmeleri yasaklanmıştır. 

Telafer’de Çatışmaları ve Türkmenler arasındaki kanlı mezhep çatışmasını yaratan faktörler şöyle sıralanabilir: 

• Telafer’in stratejik konumu nedeniyle Iraklı Kürtlerin bölgeyi kontrol altına almak, çatışma yoluyla demografiyi değiştirmek ve yeni Kürt nüfusu yerleştirmek istemesi ve Türkmenlerin buna direnmesi. 
• Türkmenlerin genel olarak işgal karşıtı bir tavır takınmaları ve ABD güçlerini Telafer’de istememeleri. 
• Irak’ın genelindeki çatışma ortamının Telafer’e yansıması. Irak’ın genelindeki çatışma ortamı Telafer’e şöyle yansımıştır: 

Telaferin özgün coğrafi konumu ve toplumsal yapısı nedeniyle ABD ile Sünni Araplar arasındaki çatışmanın bir uzantısı haline gelmiştir. 
Araplar Musul’u Kürtlere ve ABD kontrolüne bırakmak istemediğinden çok yoğun bir direniş faaliyeti başlatmışlardır. 
Ayrıca, Irak’ın kuzey bölgelerindeki tek Şii varlığı Telafer’deki Şii Türkmenlerden ibarettir. 
Bu nedenle Şii Araplar (özellikle IİYK ve Sadrcılar) Telafer’i kullanarak kuzeyde güç merkezi oluşturmak istemişlerdir. 
Yine, ilçenin Suriye sınırında olması nedeniyle sızmalara açık olması ve radikal İslamcı militanların ilçeyi kendi amaçları için bir çatışma alanına dönüştürmüş tür. Tüm bunlara ek olarak Iraklı Kürt grupların ilçede istikrarsızlık yaratmak yoluyla bölgede Amerikan güçlerini tutma isteği ve böylece Musul’da istedikleri demografik ve siyasi değişimi sağlama amaçları çatışmayı körüklemiştir. 

· Çatışma ortamında ortaya çıkan siyasi istikrarsızlığın ve guruplar arası güç mücadelesinin kullanılması yoluyla Şii ve Sünni Türkmenlerin birbirine karşı kışkırtılmaları. 

Özetle, Telafer’deki çatışmanın dört ana ekseni olmuştur: Musul merkezli ABD ve yeni Irak hükümetine karşı direniş; Iraklı Kürtler’in Suriye Kürtleri ve Sincar’a ulaşma amaçlı çalışmaları; ABD ile radikal İslamcılar arasındaki çatışma merkezli çatışmalar ve Bağdat’tan yayılan Sünni-Şii merkezli çatışma. 

Tüm bu faktörler ışığında, Telafer 2004-2008 yılları arasında birbiriyle iç içe geçmiş bir çatışma platformuna dönüşmüştür. Çatışmanın bir tarafında Şii Türkmenler, ABD ordusu ve peşmergelere karşı çarpışan bu süreçte El Kaideciler ve Sünni Araplardan destek alan Sünni Türkmenler, diğer tarafında ise IİYK ve Kürtler tarafından doğrudan veya dolaylı olarak desteklenen ve Irak hükümetinin de desteğini alan Şii Türkmenler bulunmaktadır. Bu nedenle, çatışmanın karakteri başlangıçta daha çok ABD ve peşmergeler ile Türkmenler arasında bir direniş hareketi biçimindeyken, daha sonra direniş kimliğinden çıkarak Sünni-Şii Türkmen iç çatışması ağır basmaya başlamıştır. 

Bugün gelinen noktada Telafer’de güvenlik durumunun büyük ölçüde iyileştiği görülmektedir. 6 ay öncesine kadar şehirde gündüz sokağa çıkmak bile tehlikeliyken; bombalı saldırılar, sokak çatışmaları ve suikastlar yaşanırken, şimdi gece bile yürünebilmektedir. Son aylarda bazı küçük olayların dışında önemli bir çatışma ya da saldırı olmamıştır. Telafer’de görev yapan Irak ordusunun yanı sıra 1400 kişilik polis gücü ve 2500 kişilik acil müdahale gücü şehre hâkim durumdadır. Polis ile halk arasında gerginlik yaratan olaylar nerdeyse sona ermiştir. Ordu ve polisin işbirliği sayesinde bugün Telafer’deki güvenlik sorunu büyük ölçüde kontrol altına alınabilmiştir.12 Ancak, Telaferliler bazıları çatışmaların kökenini oluşturan grupların hala Musul’da saklandıklarını ve bu şehre giderlerse öldürüleceklerini düşündüklerinden Musul’a gitmekten kaçınmaktadır. Telafer’de ise çatışmaya karışan kişiler hala yaşamakla birlikte en azından şimdilik silahlarını bir yana koyduklarına inanılmaktadır. Ancak, yıllarca süren çatışmalar taraflar arasında büyük bir güvensizlik yaratmıştır. Bu güvensizliğin kısa bir sürede kolaylıkla silinmesi pek mümkün görünmemektedir. Tekrar sokak çatışmaların başlayacağına inanan kimse yokken, bazı Türkmenler bombalı saldırıların yeniden başlayabileceği korkusunu taşımaktadır. 

2004-2008 arasında yaşanan çatışmanın durulmasına neden olan faktörler ise şöyle sıralanabilir. 

1. Genel olarak Bağdat merkezli çatışmada tansiyonun düşmesi. 
2. ABD ile Sünni Araplar arasındaki çatışmanın yerini uyuma bırakması ve Uyanış Konseyi adı altında Sünni Arapların sisteme dâhil olmaya başlamaları. 
3. Kürtlerin bölgede tutunamayacağını anlaması yoluyla geri adım atmaları ve çekilmeleri. 
4. Irak’ta El Kaidecilerin güç kaybı. 
5. Türkmenlerin içinde çatışmanın bitmesini isteyen grupların artması. 

4.5. Siyasi Durum 

Irak’ın işgalinin hemen sonrasında Irak’ın büyük bir kısmında kaos meydana gelirken, Telafer’de sükunet ve istikrar hakim olmuştur. 

Kamu kurumları yağmalanmamış, yerel siyasetçiler ve bürokratlar işlerin normal seyrinde yürümesini sağlamıştır. Devletin otoritesini yitirdiği ilk aylarda Telafer’de bir Şura Meclisi kurulmuş ve hükümetin yerini almıştır. Şura Meclisi aşiret başkanları, ilçenin ileri gelenleri ve aydınlardan oluşmuştur. Şura Meclisi’nin otoritesi sayesinde hiçbir resmi daireye zarar gelmemiş, ilçedeki tek bankadaki paralar dahi iki güvenilir kişinin evinde saklanarak korunmuştur. Çatışmaların başlamasıyla birlikte ise siyasi alanda büyük bir bölünme ve kutuplaşma yaşanmaya başlamıştır. 

Bugün Telafer’de en güçlü siyasi partiler Irak Türkmen Cephesi, Irak İslami Yüksek Konseyi, Sadr Hareketi, Irak İslami Partisi ve Hadba Listesi’dir. 31 Ocak 2009 tarihinde yapılan Vilayet Meclisi seçimlerinde 92.000 seçmeni bulunan Telafer’de 40.000 kişi kadar seçime katılmıştır. Telafer’deki siyasi partileri ve atmosferi etkileyen en önemli unsurlar şöyle sıralanabilir: 

Telafer’de siyasetin mevcut yapısı üzerinde üç temel etken bulunmaktadır: Mezhepçilik, aşiretçilik ve Türkiye’ye yakınlık. 

Telafer’de Şii Türkmenlerin büyük bir kısmı Irak’ın genelinde faaliyet gösteren Irak İslami Yüksek Konseyi, İslami Dava Partisi, Sadr Hareketi gibi Şii siyasi oluşumlara oy vermiştir. Telafer’de gerçekleşen Sünni-Şii çatışması sırasında toplumun mezhep temelinde kutuplaşmaya başlaması bunun en önemli nedenidir. 

Telafer’de Kürt yaşamamasına rağmen şehirde KDP büroları açılmıştır. Ancak KDP’nin ilçede faaliyet gösteren 5 bürosu olmasına rağmen seçimde aldığı oy sadece 117 olmuştur. Bununla birlikte, KDP’nin zaten Telafer’de seçim kazanmayı beklemediği, ilçedeki faaliyetlerini bu ilçeyi Musul’dan ayırarak Sincar ile birlikte kuzeydeki bölgesel yönetime katmak niyetinde olduğunu söylenebilir. Bu amaca ulaşmak için özellikle çatışmalardan etkilenen Türkmenler arasında çalışmalar yaparak Telafer’in Sünni Arapların çoğunlukta olduğu Musul yerine, istikrarlı ve kendilerine zarar gelmeyecek bir bölge olan kuzeydeki bölgesel idareye bağlanması yönünde faaliyetler yürütmektedirler. Bu çalışmalar eğitim, sağlık ve ticaret için Telafer’in dışına çıkmayan, çıktığı zaman ise öldürülen Şii Türkmenler arasında bir dönem destek bulmasına rağmen bu durumun 
yavaş yavaş değişmeye başladığının altı çizilebilir. 

Telafer’in Sünni Türkmen kısmında da farklı partiler ön plana çıkmaktadır. Bunların en önemlilerinden birisi Irak İslami Partisi’dir. 
Sünni Arap ve İslamcı olan bu parti kendisini Arap sayan Telaferli Türkmenler tarafından desteklenmektedir. Irak Türkmen Cephesi ise önemli bir geçiş süreci 
içindedir. İşgalden sonra ulaşılmakta güçlük çekilen Telafer’deki ITC temsilciliği kendisine özgü bir yapı geliştirmiştir. Başlangıçta Şii-Sünni tüm Türkmenlerin katılımı da mevcutken, bir süre sonra ITC sadece Sünni Türkmenlerin katıldığı bir örgüte dönüşmüştür. İşgalin hemen ardından Telafer’in her yanında ITC bürolarının açılması aşiretler ve önde gelen kişiler için bir çekim merkezi yaratırken, 2004 sonlarında bu bürolar kapatılmış ve sadece kuzey bölgesinde bir büro kalmıştır. Bunun da çalışmaları sınırlanmıştır. Bu nedenle başlangıçta çekim sahasına giren aşiretler ve diğer güç odakları yavaş yavaş ITC’den kopmuştur. Bu süreç 2007 yılının sonlarına kadar devam etmiştir. 2007 yılının Temmuz ayından itibaren ise ITC’de bir canlanma dönemi başlamıştır. Geçmişin olumsuz izleri yavaş yavaş silinmektedir. ITC ilçenin güney kesiminde yeni bir temsilcilik açmıştır. Vilayet meclisi için ilçenin güney ve kuzey kesiminden bir liste hazırlanmış, bu liste bazı eleştirilere maruz kalsa da Telafer’den birinci 
çıkmayı başarmıştır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, ITC’nin vilayet seçiminde kısmen başarılı olduğu söylenebilir. Ancak, ITC, Telafer’de en yüksek oyu almasına rağmen elde ettiği oylar toplam oyun altıda birini bulmaktadır. 
Bu açıdan bakıldığında Irak’ta gelecek aylarda yapılacak seçimler için alınacak daha çok yolun olduğu görülmektedir. 
Ancak, Telafer’de tam bir başarının sağlanabilmesi için gerek ITC merkezinin gerekse Türk kamuoyunun Telafer meselesine daha ağırlıklı olarak eğilmesi elzemdir. 

Telafer’deki oy potansiyeline rağmen, Türkmen oylarının bölünmesi nedeniyle Telafer, Musul Vilayet Konseyi’ne Hadba Listesi dışında temsilci   gönderememiş tir. Ancak, Telafer’de ITC’nın birinci parti olarak çıkması ve Kürt grupların iddia ettiklerinin tersine çok düşük bir oy oranında kalması Telafer’i tartışmalı bölge olmaktan çıkartmıştır. Bu durumun henüz içeriği tam olarak açıklanmasa da Irak’ta tartışmalı bölgeleri ele alan BM’nin “tartışmalı iç sınırlar” raporuna da yansımıştır. 
Elde edilen bilgiler ışığında bu raporda Telafer’in kuzeydeki bölgesel yönetime bağlanması hakkındaki iddialar reddedilmiştir. 
Bu gelişme en azından şu aşamada Telafer için stratejik bir kazanç olarak görülebilir. 

Telafer siyasetinde üçüncü ve en etkili faktör ise Türkiye faktörüdür. Türkiye’nin Telaferliler üzerinde büyük bir etki yapma potansiyeli vardır. 
Türkiye’den Telafer’e gönderilen her yardım ve destek ilçede büyük bir olumlu tepki uyandırmaktadır. Özellikle, Türkiye’ye Telafer’den hastaların getirilip tedavi ettirilmesi tüm Türkmenlerde olumlu bir yankı uyandırmaktadır. Türkiye’nin ilçeye ilgi gösterdiğini göstermesi, bazı yatırımları başlatması, kısa sürede netice vereceksomut girişimlerde bulunması Türkiye’ye duyulan sevginin daha da artmasını sağlayabilir. 

5. Telafer’deki Sorunların Çözülmesi ve Yaşamın İyileştirilmesi İçin Bazı Öneriler 

Irak’ın işgalinden bu yana geçmişten gelen sorunları ağırlaşan ve ekonomik sıkıntılarına ek olarak güvenlik sorunları da yaşayan Telafer’in sorunlarının 
çözülmesi için bir an önce kısa ve uzun vadeli stratejiler geliştirilip hayata geçirilmesi gerekmektedir. Telafer’deki durumun iyileşmesine katkıda bulunmak amacıyla yapılabilecek kısa ve uzun vadeli önerilerden bazıları şunlardır: 

5.1. Telafer’e İlişkin Kısa Vadeli Öneriler 

Telafer’de yapılan çalışma sırasında yukarıda da aktarıldığı gibi Telafer’in ekonomik anlamda çok geri kaldığını, temel altyapı hizmetlerinin yok denecek 
kadar az olduğunu ve halkın öncelikle yaşam standartlarında iyileşme görmek istediği söylenebilir. 

• Büyük altyapı projelerinin hayata geçirilmesinde, Türkiye’nin Irak’taki etkinliğini kullanması yararlı olabilir. Telafer’in en büyük ihtiyaç duyduğu şeyler: Sulama projesi, altyapı çalışmaları ve istihdam sağlayıcı yatırımlardır. 

Bu ihtiyacın maliyeti milyonlarca doları bulmaktadır. Bu nedenle Türkiye, Musul Vilayet Meclisi üzerindeki etkisini kullanarak Telafer’de bu tür projelerin başlatılmasını sağlamalıdır. Bu projeler arasında en çok ihtiyaç duyulanı sulama projesidir. Telafer’de projeleri geçmişte çizilmiş olan sulama projeleri  bulunmaktadır. Bu projelerin hayata geçirilmesiyle birlikte ilçenin su ihtiyacı giderileceği gibi aynı zamanda tarımsal üretimin başlamasıyla ekonomik refahta büyük bir artış meydana gelebilecektir. 

• Telafer’de istihdam artırıcı projeler üretilmelidir. İlçenin yakınlarına ya da içine yoğurt, salça, un fabrikası gibi küçük çaplı da olsa üretim merkezlerinin açılması için özendirilmeli, bu konuda Irak’ta iş yapan Türk şirketleri teşvik edilmelidir. 

• Telafer’de sağlık hizmetleri yetersizdir. Hastalar Türkiye’ye gelip tedavi olmak için can atmaktadır. Bu nedenle, sağlık hizmetleri konusunda bir atılım yapılması yararlı olabilir. Bu atılımın şunları içerebilir: Telafer’e en az bir ambulans sağlanması; Telafer’in ortasına bir hastane veya sağlık ocağı inşaatına başlanması; mevcut devlet hastanesinin ihtiyaç duyduğu tıbbi araç ve makinelerin sağlanması; 
Türkiye’ye Irak’tan tedavi için getirilen hastaların sayısının artması ve özellikle Telaferlilere verilen kontenjanın artırılması 

• Türkiye’ye Telafer’den daha çok insan getirilmesi ve bu kişilere eğitim, ticaret ve sağlık gibi alanlar başta olmak üzere destek sağlanması. 
Telaferlilerin Türkiye’ye yapabilecekleri ziyaretler birkaç ayrı biçimde olabilir. 

• Bunlardan birincisi teknik eğitim amaçlı kurslar; örneğin doktorlar, öğretmenler, ziraat mühendisleri gibi meslek kollarına Türkiye’de eğitim vererek Telafer’deki hizmet kalitesinin artırılması yararlı olabilir. 

• İkinci biçim, Türkiye’ye Telafer’den gelen öğrencilerin sayısı artırılmasıdır. Halen Türkiye’de az sayıda Telaferli öğrenci vardır. 
Bu sayının artırılmasına özen gösterilmeli, bu öğrencilerin tıp, eczacılık, öğretmenlik, dişçilik ve mühendislik gibi memleketlerinde hizmet verebilecekleri dallara girmelerinde yardımcı olunabilir. 

• Üçüncü biçim, Türkiye’ye tedavi amaçlı insanların gelmesinde artış olmasıdır. 

• Dördüncüsü ise turizm ve ticaret amaçlı gelişler kolaylaştırılabilir. 

• Türkiye’den Telafer’e yardım eli uzatılmasının en önemli yollarından birisi kardeş belediye projesinin başlatılmasıdır. Telafer belediyesine Türkiye’den bir kardeş belediye belirlenerek, belediyenin ihtiyaç duyduğu yardım, teknik hizmetler ve eğitim gibi hususların sağlanması. Telafer, neredeyse hiç ağaç olmayan bir yerleşim birimidir. Belediye tarafından başlatılan ağaçlandırma projesi son derece zayıf kalmaktadır. Ağaçlandırma yardımı kısa vadede Telafer’de gözle görülür bir yardım yaratabilir.
 Ayrıca, Telaferli çocuklar için oyun alanları ve parklar yapılması çocuk gelişimine büyük katkıda bulunabilecektir. 

• Telafer’de büyük bir genç nüfus bulunmaktadır. Bu nüfusun çok büyük bir kısmı ise işsizdir. Bu genç nüfusun büyük bir kısmı futbol ya da diğer spor dallarıyla ilgilenmektedir. Telafer basketbol takımı Irak birinci liginde oynamaktadır. Fakat bu takım maddi imkânsızlıklar nedeniyle bazı maçlara gitmekte sıkıntı çekmektedir. İlçede herhangi bir spor tesisi olmadığı gibi, spora destek de yoktur. Telafer’de yaşanmış olan çatışmaların etkisini belki de en fazla hisseden yaş grubu olan gençlerin spor faaliyetlerinin desteklenmesi 
Telaferliler için önemli bir katkı olabilir. Bu katkı için küçük çaplı bir spor kompleksi, mevcut takımlara forma, ayakkabı ve diğer spor malzemeleri dağıtılması gibi kitle çalışmaları özendirilebilir. 

• Eğitim yardımının artırılması. Telafer’de ilk ve orta düzeyde bulunan 50.000 öğrencinin sadece 4000 kadar Türkçe kitabı bulunmaktadır. 
İlçede Türkçe eğitiminin sağlıklı yürütülebilmesi için bu açığın kapanması gerekmektedir. İlçede okul sayısı yetersizdir. Mevcut okullar ise büyük bir tamirat istemektedir. Bu nedenle okullarda yaz dönemine girilmesiyle birlikte bir tamirat projesi başlatılabilir. Ayrıca, Türkiye’de eğitime gelen Türkmen öğrenciler içinde Telaferlilerin sayısının artması da yarar sağlayabilir. 

• Halk içinde güven artırıcı tedbirler alınmalıdır. Çatışmaların sona ermesine rağmen Şii ve Sünni Türkmenler arasındaki güven sorunu devam etmektedir. 

Bu güvensizliğin sona ermesi için büyük barışma toplantıları düzenlenmeli, bu toplantılara yörenin önde gelenleri olduğu kadar Türkiye’den temsilciler de mutlaka katılmalıdır. Bu girişim bir seri halinde ve aşama aşama olarak gerçekleştirilebilir. Yörenin önde gelen aşiret reisleri, din adamları, kanaat önderleri ve siyasi parti yetkilileri toplantılara davet edilmeli, sorunların çözümünün önemi vurgulanmalıdır. Bu toplantı Telafer’de olabileceği gibi Türkiye’de de düzenlenebilir. Güven inşa edici yöntemlerden birisi taraflar arasındaki kan sorununun sona ermesidir. Aşiret yapısı içinde olan Telafer’de bu sorunun sona ermesinin yolu kan parasının ödenmesidir. Bir kişi için istenen kan parası 12-20 milyon Irak dinarı (10-15.000 $) olarak belirlenmektedir. 

Buna benzer olaylar daha önce Irak hükümeti tarafından finanse edilmiştir. 
Bu durumun çözülmesi için Türkiye Irak hükümeti nezdinde girişimlerde bulunabilir. 

5.2. Telafer’in Uzun Vadeli Kurtuluş Planı: 

Telafer’in Irak’ın 19. İli Olması 

Telafer hakkında yürütülen çalışma boyunca her fırsatta karşımıza çıkan en önemli olgu Telafer’in sorunlarının çözülebilmesi için idari teşkilatlanmasında 
değişiklik yapılması gerekliliği ve doğrudan Bağdat’a bağlı bir vilayet olması zorunluluğudur. Irak’ın diğer kesimlerindeki Türkmenler gibi Telaferliler de Irak devletine sıkı sıkıya bağlı Irak vatandaşlarıdır. Dolayısıyla Telafer’in bir ilçe olarak idari yapısını değiştirme talebi sadece ihtiyacı olan hizmeti ve yardımı doğrudan Bağdat’tan alma isteğinden kaynaklanmaktadır. Telafer’in halen Irak’ta bulunan 18 vilayete ek olarak yeni bir vilayet ilan edilmesi bu ilçede yaşayan insanların modern, müreffeh ve daha insanca bir yaşama kavuşmasının temel yolu gibi görünmektedir. 
Ancak, gerek Irak’ta gerekse bazı bölge ülkelerinde konunun önemi ve geçmişi bilinmediğinden Telafer’in il olması önerisi tam olarak anlaşılamayabilir. 
Bu nedenle Telafer’in niçin il olması gerekliliği konusunda şunlar söylenebilir: 

1. Irak Devleti’nin kurulduğu yıllardan bu yana Telafer geri bıraktırılmıştır. 1964 yılından beri hiçbir yatırım yapılmayan Telafer, eski rejim tarafından bilinçli ve sistematik olarak baskı altına alınmıştır. Saddam Hüseyin döneminde zorunlu Araplaştırma politikasına tabi tutulan Telafer’in başka bazı bölgelerde olduğu gibi Irak’ta “zarar gören bölgeler” kapsamına alınması ve sorunlarının özel bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Başta sulama olmak üzere büyük projelere ihtiyaç duyan Telafer’in yatırım ihtiyacının karşılanması Musul Vilayeti’ne bağlıyken mümkün görünmemektedir. Çünkü Musul Vilayet Konseyi, merkezi hükumetten den ayrılan bütçeyi stratejik projeler kapsamında kontrol ederek sadece vilayet merkezine aktarmaktadır. Bu nedenle, Telafer’in imarının tek yolu ayrı bir vilayet olmaktan geçmektedir. 

2. Irak’ta nüfus ve coğrafi özellikleri açısından il olmaya en uygun durumdaki yerleşim yeri Telafer’dir. Bunun tarihi temelleri de vardır. 1977 ve 2002 yılları arasında Telafer’in vilayet olması iki kez gündeme gelmiştir. 1977’de 4 ilçenin vilayet olması planlanmıştır. Bu ilçeler Necef, Duhok, Tıkrit ve Telafer’dir. Anılan 4 ilçeden Tela-fer dışındaki üçü de vilayet olmuştur. Telafer bu üçünden de nüfus olarak daha büyüktür. 

Özetle, 

Telafer’in vilayet olması bugün ortaya atılmış yeni bir öneri değildir. Telafer’in sorunlarının idari olarak çözülmesinin yolunun vilayet olmaktan geçtiği önceden de tespit edilmiş, ancak Baas rejimi tarafından kabul edilmemiştir. 

3. Telafer, 2002 yılından önce bir ekonomik çekim merkezi olduğunu ispatlamıştır. Ekonomik olarak Musul’a bağlı değildir. Türkiye’den Ovacık kapısının da açılmasıyla Türkiye-Irak-Suriye sınırının kesişme noktasında bulunan bu ilçe kendi ekonomik ard yöresini kurabilecek bir birikime sahiptir. 
Telafer’in bir vilayet olması ve Ovacık sınır kapısının açılmasıyla Telafer, Irak ticaretinin en önemli merkezlerinden birisi olarak altyapı sorunlarını 
ve çatışmaları sona erdirecek bir niteliğe kavuşabilir. 

4. Telafer halkının büyük bir kısmı ilçeye şiddetin Musul’dan ihraç edildiğine inanmaktadır. Nitekim, Telafer’deki operasyonların Felluce’den çıkan bazı silahlı grupların bölgeye yayılmasıyla başladığı dikkate alınırsa bu iddia pek de haksız değildir. Telafer’in güvenlik sorunlarının tam olarak çözülmesi Musul’daki şiddet yaratan grupların Telafer’e geçişinin engellenmesiyle mümkün olacaktır. Musul’daki Arap milliyetçisi oluşumun Telafer kimliği üzerinde bir baskı oluşturduğu da gerçektir. Bu nedenle Telafer’deki Türkmenlerin kimliklerinin korunması için ayrı bir vilayet içinde yaşamaları faydalı olacaktır. 

5. Yukarıda ele alınan savlar ışığında Telafer’in Irak’ın 19.vilayeti olmasının Irak’ta bir an önce tartışılmaya başlaması, hem Irak Türkmenlerinin refahına hem de Irak’’taki siyasi uzlaşmaya katkı sağlayabilecek ve eski rejim tarafından baskı altına alınan ve geri bıraktırılan Telaferlilerin yaşamına ise katkıda bulunabilecektir. 

DİPNOTLAR;

1 Kaymakam Yardımcısı Ahmet İbrahim ile yapılan görüşme, 16 Mart 2009. Bu veriler Telafer nüfus müdürlüğündeki karne verilerine bağlı olarak yapılan çalışmalarla da teyit edilmiştir. 

2 Telafer İlçe Meclisi Göç İşlerinden sorumlu üyesi Seyyid Muhammet Ali Abdulmuttalip ile yapılan görüşme,16 Mart 2009. 

3 Irak’ta bir dönüm 2500 metrekaredir. Dolayısıyla bu rakama saha çalışması sırasında verilen 4.5 milyon dönüm rakamının 2.5 ile çarpılması ile ulaşılmıştır. 

4 18 Mart 2009, Araştırmacı Fuat Ömer ile yapılan görüşme. 

5 Telafer Belediye Başkanı Muhsin Çolak ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009. 

6 Telafer Belediye Başkanı Muhsin Çolak ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009. 

7 Telafer Elektirik İşleri Müdürü, Ali Bey ile yapılan görüşme 18 Mart 2009. 

8 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009. 

9 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009 

10 Musul Eğitim Müdürlüğü Türkçe Müfettişleri Abdulgani İlyas Efendi ve Muhammed Abdurrahman ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009. 

11 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009. 

12 Telafer Emniyet Müdürü Ali Hadi Ubeyd ile yapılan görüşme, 16 Mart 2009. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder