ZORUNLU ASKERLİK VE PROFESYONEL ORDU. BÖLÜM 9
Bedelli Askerlik uygulamanın yapılmaması ve mevcut zorunlu askerlik modelinin yeniden yapılandırılmaması durumunda, beklenti içinde olan yüz binlerce yükümlünün TSK’ya güveni azalabilecek; kırgınlığı, tepkisi ve gündeme getirdiği olumsuz propaganda artabilecektir. Yaş ortalaması yüksek ve ailevi/mesleki/ kişisel problemleri veya gerekçeleri olan insanlar, silâh altına alınsalar dahi, kurum için çok da faydalı olamayacaklar ve mevcut problemlerini TSK’ya
taşıyacaklardır.
1111 sayılı Askerlik Kanunu’nda yer alan, bedelli askerlikle birlikte işletilen ve yakın geçmişte uygulamaları bulunan Alternatif Kamu Hizmeti de, pek çok ülkede olduğu gibi, zorunlu askerliğin yeniden yapılandırılması temelinde, Bedelli Askerlik’le birlikte veya tek başına uygulanabilecek bir yöntem niteliğindedir. Yukarıda, Bedelli Askerlik için yapılan tespitler Alternatif Kamu Hizmeti için de geçerlidir.
Alternatif Kamu Hizmeti’nin TSK ve toplum temelinde savunulması noktasında şu örtülü kabul aktarılabilir: “Kişiler orduevlerinde, sosyal tesislerde garsonluk ve temizlik işlerinde çalıştırılmış olmakla vatan hizmeti yapmış olacak, bu süreci okullar ve hastaneler gibi kamu kurumlarında çalışarak geçirmekle vatan hizmeti yapmış olmayacak!” Bu düşüncenin tutarlı bir tarafı yoktur. Vatan hizmetini, bağlı olunan kurumla değil yapılan işin niteliği ile değerlendirmek konusunda askerler arasında bile bir tereddüt bulunmadığı rahatlıkla ifade edilebilir.
7. Türkiye’de Profesyonel Ordu Tartışmaları
Profesyonel ordu konusu, önceki başlıklarda dünyadaki tartışmalar bağlamında kısmen açıklanmıştır. Burada profesyonel ordu ve özel ordu tartışmaları Türk Ordusu temelinde biraz daha ayrıntılandırılmaya çalışılmıştır.
TSK’nın profesyonelleştirilmesi konusunda, 1980’lerin sonunda başlatılan uzman erbaş uygulaması ile önemli bir adımın atıldığı görülmektedir. Model niteliğindeki bu uygulama profesyonelleşmenin sadece bir ayağını oluşturmaktadır.
Uygulamanın ikinci ayağını ise, zorunlu askerlik sisteminin yeniden yapılandırılması temelinde başlatılabilecek profesyonel er uygulaması (tam profesyonel ordu veya karma model içerisinde) oluşturacaktır.
Mevcut durum ve uygulamalara rağmen, Türkiye’de zorunlu askerlik ve profesyonel ordu tartışmaları; daha çok, terörle mücadele kapsamında yaşanan problemler nedeniyle ve son beş yılda kamuoyu gündemine gelmiştir.
Ülke zorunlu askerliğin sorgulanması ve kısmi de olsa profesyonel ordu yapılanması için bir geçiş süreci yaşamaktadır. Süreçte tartışmalar devam ederken, bu iki farklı uygulamanın avantajları ve ortaya çıkaracağı problemler,
tartışmanın taraflarınca net bir şekilde sunulmamakta; konu, sert ama sığ mesajların aktarıldığı köşe yazılarına veya kokteyl sohbetlerine sıkışıp kalmaktadır.
Profesyonel orduya geçiş ile ilgili tartışmalar içerisinde, zorunlu askerliğin ordu-millet bütünleşmesindeki rolü sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu konu çalışma içerisinde önceki başlıklarda diğer ordulardaki örnekleri ile tartışılmıştır. Zorunlu askerliğin bu toplumsal rolü haklı gerekçelerle ortaya konmuş olmakla birlikte, şu önemli tespitin de yapılması gerekmektedir: ‘‘Zorunlu askerliği uygulayan ve bu nedenle savaşma yeteneği noktasında zafiyet yaşayan bir ordu, halkla bütünleşme noktasında mucizeler yaratsa da bunun hiçbir kıymeti olamaz.’’ Ayrıca ordunun halk ile arasındaki yegâne bağ, söylendiği gibi zorunlu askerlik yoluyla silâh altında tutulan erbaş ve erler ise, profesyonel kitle olan subay ve
astsubaylarla ilgili önemli bir yabancılaşma probleminin de teslim edilmesi gerekir.
Profesyonel ordu konusunda şu sorunun sorulması gerekmektedir: ‘‘Bugün için, zorunlu askerlik uygulamasını mutlaka sorgulaması ve yeniden yapılandırması gereken TSK, bu süreçte bir Karma Ordu’ya85 ve yakın gelecekte Tam Profesyonel Ordu’ya geçebilir mi?’’ Bu noktada, karma veya profesyonel orduya geçişin önündeki, yapısal engeller ve bütçe problemleri kadar, kültürel engellerin de tahmini ve tanımlanması gerekmektedir.
Ordu, daha fazla kurumsallaşamadığı, iletişim ve bilgi işleme süreçlerinin kalitesini yükseltemediği, kuralcılığı ve öz disiplini yerleştiremediği, personeli için uygun kariyer hedeflerini koyamadığı, personel kalitesini yükseltemediği ve farklı statüler arası uzaklık ve kopukluğu ortadan kaldıramadığı sürece; profesyonel orduya geçiş ile ilgili adımların, farklı yönetim problemlerinin, süreçlerdeki karmaşıklığın, kurumsal çatışmaların, iletişimsizliğin ve verimsizliğin artması sonucunu doğurabileceğini de düşünmelidir. Ancak bu tespitler, zorunlu
askerlik uygulaması ve profesyonel ordu seçeneklerinden herhangi birisinin doğruluğunu ya da yanlışlığını da göstermemektedir. Mevcut zorunlu askerlik uygulamasının sorunları konusunda tespitlerde bulunabilmemize rağmen; erbaş ve erlerin de içine dâhil edildiği tam profesyonel veya karma bir orduya geçiş, TSK’nın mevcut problemlerinin çözümü anlamına da gelmemektedir.
Orduda birlik komutanlığı yapan lider personel, zorunlu askerlikle silâh altında tutulan erbaş ve erleri, kurumsal etkinlik noktasında yetersiz ve isteksiz bulmakla birlikte; aynı kitleyi kurum içinde ilave hiçbir talebi olmayan, en kolay yönetilebilir ve yönlendirilebilir kitle olarak da değerlendirmektedir. Kurumdaki subaylar; astsubayları ve uzman erbaşları ‘‘mutlak itaat’’ kavramının fazla işlemediği ve bilgi/tecrübe temelinde hakim olunması gereken ve yönetilmesi zor profesyoneller olarak algılamaktadır. Profesyonel orduya geçilmesi durumunda oluşturulacak ve muhtemel bir profesyonel er statüsü de, diğer statüler kadar olmasa da, liderlerin yetkinliğine dönük yeni bir sorgulamanın önünü açacaktır.
Türkiye’de, sözleşmeli askerlerle zorunlu askerliğin birlikte yürütüldüğü bir Karma Ordu modelinin bugün ve gelecekte daha fazla tartışılacağı ve geçiş süreci uygulaması olarak sistemde yerini alacağı görülmektedir. Almanya’nın halen uygulamakta olduğu karma modeli değerlendiren Bröchling,86 zorunlu askerlik süresinin kısaltılması ile birlikte bu ikili uygulamanın askerler arasındaki bölünmeyi daha da artıracağına dikkati çekmektedir.
Burada, yazarın vurgu yaptığı nokta, statüleri ve maaşları ile birlikte görevleri de farklılaşan bu eş zamanlı iki askerlik uygulamasının yaratacağı problemlerdir.
Profesyonel orduya geçişin önündeki engellerden birisi olarak ortaya konulan, daha yüksek bütçe gerekliliği konusuna da değinmek gerekmektedir. 2020 yılı için planlanan ve gizli tutulan bir kuvvet yapısının (kara ordusu) küçülme, modernizasyon ve profesyonelleşme boyutlarında ne getireceği kamuoyu için belirsizdir. Bu noktada, 2020 yılı için bugünden başlaması gereken profesyonel orduya geçiş faaliyetlerinde, ortaya konulan ve tartışılan bir model bile yokken, maliyetten ve bütçe problemlerinden bahsetmek mümkün değildir.
Profesyonelleşmenin savunma bütçesini iki veya üç katına çıkaracağı şeklinde, geçmişte dile getirilmiş bir diğeri ile çelişen tespitlerin87 varlığı maliyet konusunda ölçülebilir verilere dayalı ciddi bir çalışmanın yapılmadığını da göstermektedir.
Leander askerlik modelleri ile ilgili, ölçebilir veriler kadar ölçülemeyen değişken ve parametrelerin varlığına da vurgu yaparak, ordunun ihtiyaçlarına göre şekillenen bir zorunlu askerlik yapısında ne tam olarak bu modelin maliyeti, ne de buna alternatif olarak ortaya çıkacak modellerin maliyetleri konusunda genel yargılara varmanın mümkün olduğunu iddia etmektedir.88 Bu noktadan hareketle şu söylenebilir; mevcut zorunlu askerlik uygulamasının kurumsal etkinlik temelli yarattığı maliyet ile uygulamanın ulusal ekonomiye fırsat maliyeti tahmin edilebilir parametreler olmaktan oldukça uzaktır.
Dolayısıyla, zorunlu askerliğe alternatif model aranması gerekiyorsa, maliyet unsuru düşünülmesi gereken son şey olmalıdır. Bu noktada, maliyeti sabit tek bir profesyonel veya karma ordu değil, maliyet temelinde değişikliğe izin veren modeller sözkonusudur. Ayrıca, TSK’nın profesyonel ordu konusunda ortaya çıkabilecek bütçe problemlerini siyasi iradenin çözümüne bırakması daha doğru yol olarak ortaya çıkmaktadır.
SONUÇ
A. Askerlik Uygulamaları Hakkında Kısa Değerlendirme:
Pek çok Avrupa ülkesi, Soğuk Savaş Dönemi sonrası, tehdit algısındaki değişimin de etkisiyle, küçülerek profesyonel orduya geçmiştir. Amerika’da profesyonel orduya geçiş tarihi 1973, Britanya’da ise 1960’dır.
Profesyonel orduya geçen Batılı bireyci kültürlerde (ABD başta olmak üzere), uygulamanın özellikle üst sosyal sınıflarla ordu arasında ve toplumdaki farklı sosyal katmanlar arasında kopukluk ve yabancılaşmayı getirdiği yönünde analiz ve eleştiriler bulunmaktadır. Uygulamanın Türkiye’de de benzer sonuçlar doğurabileceği, ancak halkın sahip olduğu toplulukçu kültür değerleri89 nedeniyle, sonuçlarının diğer ülkelerdeki kadar derin olmayacağı değerlendirilmektedir.
Profesyonel ordulara sahip bazı ülkelerde gönüllü asker temini konusunda problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerin kriz ve savaş dönemlerinde arttığı görülmektedir. ABD’nin özellikle son dönemde bu problemi yoğun olarak yaşadığı bilinmektedir.
Almanya, Meksika ve diğer bazı ülkelerde, zorunlu askerlerden ve daha yüksek maaşlı sözleşmeli erlerden oluşan, karma ordu olarak adlandırılabilecek yapılar mevcuttur.
Dünyadaki profesyonel/karma ordu ve zorunlu askerlik modelleri; kendi temel kategorisi içerisinde bile, süre, haklar ve uygulamalar temelinde bir diğerinden önemli derecede farklılaşmaktadır.
Zorunlu askerlik modelini uygulayan, tehdit değerlendirmesi düşük Batılı ülkelerde, alternatif kamu hizmeti ve vicdani ret uygulamaları yasallaştırılmıştır ve sistem kişilerin tercihlerini dikkate almaktadır.
İsrail gibi, tehdit değerlendirmesi yüksek bazı ülkelerdeki zorunlu askerlik uygulamasında ise kamu hizmeti seçeneği olmakla birlikte, uygun olan fertleri devlet öncelikle askerlik görevi için seçmektedir.
Batılı zorunlu askerlik uygulamalarında silâh altına alınacak yükümlülere devlet maaş dâhil bazı haklar sunmaktadır ve bu ülkelerde askerlik hizmeti sürecindeki, izin dâhil pek çok uygulama kişileri aile yaşamlarından koparmayacak ve toplumdan yalıtmayacak şekilde düzenlenmiştir.
10 .CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder