15 Şubat 2019 Cuma

28 ŞUBAT 1997 SONRASI ABD NİN ASKERİ., EKONOMİK VE SİYASİ MÜDAHALESİ. BÖLÜM 1

28 ŞUBAT 1997 SONRASI ABD NİN ASKERİ., EKONOMİK VE SİYASİ MÜDAHALESİ. BÖLÜM 1




Bir kere daha tekrarlıyalım: 28 Şubat 1997 Muhtırası ile ile başlayan dönem, TÜRK MİLLETİ'ne, TÜRK DEVLETİ'ne, TÜRK ORDUSU'na, ATATÜRK'e ve MÜSLÜMANLAR'a ihanet dönemidir!

Yine şunu kesinlikle ifade etmek isteriz ki, 28 Şubat darbesi asla TÜRK ORDUSU'nun giriştiği bir hareket değildir. TÜRK ORDUSU içine sızmış, ta tepelere yükselmiş olan mason, Yahudi dönmesi, Ermeni ve Rum kökenli hain kişilerin işidir. Başını mason-dönme Orgeneral ÇEVİK BİR'in çektiği, bilhassa Deniz Kuvvetleri'nden monşer tipli mason-dönme amirallerin desteklediği 28 ŞUBAT darbesi, SİLAHLI KUVVETLER içindeki gerçek ATATÜRKÇÜ ve MİLLİYETÇİ TÜRK subayların kendini "BATI ÇALIŞMA GRUBU" diye adlandıran İSRAİL yanlısı ekip tarafından ayıklanması, MİLLÎ SİYASET'e yönelmiş olan DEVLET'in tekrar A.B.D., İSRAİL ve A.B. güdümüne sokulması, TÜRK ORDUSU'nun PEYGAMBER OCAĞI niteliğinden çıkarılması, TÜRK MİLLETİ'nin İSLÂM'dan uzaklaşması için yapılmıştır!

28 Şubat "postmodern" darbesi sözümona irticaya karşı yapılmış, ancak Necmettin Erbakan'dan daha çok dini istismar eden Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidara gelmesini sağlamıştır. İşte o Recep Tayyip Erdoğan ve AKP, müslüman görüntüsü altında Hıristiyan Batı'ya, AB ve ABD'ye uşaklık eden, KIBRIS'tan ve GÜNEYDOĞU ANADOLU'dan, TÜRKLÜK'ten, hatta İSLÂM'dan vazgeçen, "darbecileri temizliyorum" derken TÜRK ORDUSU'nu zaafa uğratan bir politikayla Türkiye'yi uçuruma sürüklemiştir.

Mandacı İsmet İnönü'nün 1947'de Missouri gemisiyle gelen Amerikalılar'a kucak açması ile başlayan Hıristiyan Batı'ya temayül, ondan sonra ivme kazanmış, Erdoğan'la zirveye çıkmıştır. Sabetayist Adnan Menderes, 1958 yılında Lübnan'da müslüman ve hıristiyan gruplar çatışırken, Amerikan'ın isteği üzerine hıristiyan gruplara silah ve cephane yardımı yapmıştı. Bu yardımı götürecek olan ekibe hiç bir şey söylenmemiş, ilk uçak Esenboğa havaalanından Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve dönemin Genelkurmay Başkanı'nın nezaretinde kalkmıştı. Uçak Beyrut havaalanına inince, bir takım adamlar gelip sandıkları alıyor, uçak ta geri dönüyordu. Tam 148 sefer yapılmış, 148'inci de uçak Beyrut havaalanına inince, silahlı bir grup bizim pilotu esir almış, ne amaçla geldiğini sormuştu. Pilot şaşkın "Müslümanlar'a yardım getirdik," deyince, silahlı grubun lideri tüfeğinin dipçiğini hiç bir şeyden haberi olmayan zavallı pilotun suratına indirmiş, "Müslüman biziz!" demişti!.. Meğer o saate kadar hıristiyanların elinde bulunan havaalanı müslümanların eline geçmiş!.. Meğer bütün yardım hıristiyanlara gidiyormuş!.. Sabetayist Menderes Amerika'ya yaranmak için müslümanları yalnız bırakmakla kalmamış, müslümanları öldürsün diye Haçlılar'a silah ve malzeme sağlamıştı. Bir de bu adamı "evliya" ilan etmeye kalkarlar!.. Allah bilir ama, idamının gerçek sebebi budur.

Mason Süleyman Demirel ise 1990'larda Başbakan iken Ermeni katliamına uğramış, topraklarının % 20'sini kaybetmiş olan müslüman Azerbeycan'ı bırakmış, utanmadan arlanmadan "Komşusu aç yatarken tok uyuyan bizden değildir," hadisini kullanarak hıristiyan Ermenistan'a yiyecek yardımı yapmıştı!.. Hıristiyan Gürcistan ile iyi ilişki kurmuş, Müslüman Acaristan'ın Cumhurbaşkanı'nı kabul bile etmemişti. Hıristiyan NATO'nun emrine, hem de Turgutreis gemisini tahsis edip, Hıristiyan Sırplar'a dört bir yandan silah yağarken, Müslüman Bosna-Hersek'e Adriatik Denizi'nde silah ambargosuna katılmıştı... Onun da yatacak yeri yok!

Hangi birini söyleyelim?.. Ermeni yetimi ana-babadan olma, müslüman geçinen, üstelik tarikat mensubu olan Turgut Özal, Baba Bush'un Haçlı Seferi'ne katılıp, 1991'de Körfez Savaşı sırasında Irak'a girmeye kalkmış, daha sonra Turgut Özal, "Çekiç Güç" diye gavur uçak ve silahlarını yurda davet ederek ikide bir Irak'ın müslüman halkının bombalanmasına yol açmıştır. Hem de yıllarca!... Onun da "anıt" mezarını ziyaret eden yok!

Ama içlerinde en pervasızı Potamyalı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur!.. Irak'ta, oğul Bush'un ilan ettiği 2003-2012 arasındaki Haçlı Seferi sırasında, yüzbinlerce müslüman, kadın-erkek, genç-yaşlı, çoluk-çocuk Amerikan liderliğindeki hıristiyan Batı ittifakı tarafından öldürülürken, müslümanlar için tek laf etmemiş, ama hıristiyan Amerikan askerleri için "Kahraman kadın ve erkek Amerikan askerlerinin sağ salim evlerine dönmeleri için dua ediyorum," diyebilmiştir... Mazlumu bırakıp zalimle işbirliği yapan, zayıfı bırakıp güçlünün yanında yer alan TÜRK olamaz!.. Kendisi zaten TÜRK olmadığını defaatle ifade ederken, ne idüğü belirsiz kimliğini "gürcü" kisvesi altına gizlemeye çalışmaktadır... Öte yandan gavurla işbirliği yapıp, müslümanı ezen asla MÜSLÜMAN olamaz! Olsa olsa "müslümanım" diyen MÜNAFIK olur!.. İşte bu münafık Erdoğan, Haçlı ordusu NATO'ya katılıp müslüman Libya'ya saldırdı. Utanmadı, sıkılmadı, yetinmedi, Birleşmiş Milletler'i ve NATO'yu kışkırtıp müslüman Suriye'nin üzerine Haçlı orduları saldırtmak istedi. ALLAH'tan gayrımüslim Rusya ve Çin onun bu sinsi emeline mâni oldu.

Erdoğan ve AKP'de ona uyan diğer münafıkların hesabı ahıretteki İLÂHÎ DİVAN'da görülür mutlaka ama, dünyada da hesap vermeli, Anayasa Mahkemesi'nde değil; DİVÂN-I HARB'de idam talebiyle yargılanmalıdırlar... Çünkü TÜRK MİLLETİ onlara itimat edip başa geçirdiği halde, onlar gavurlara uyup TÜRK DEVLETİ'ne, TÜRK MİLLETİ'ne, TÜRK ORDUSU'na harp ilân etmiş, TÜRK VATANI'nı bölücü işlere kalkışmışlardır. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ile harb halindedirler!.. HARB DİVANI'nda yargılanmalıdırlar!.. Marifetlerinin hepsini bir bir, kronolojik olarak anlatıyoruz.

Bu GAYRI TÜRKLER ve MÜNAFIKLAR her partide vardır. PKK'nın temsilcisi BDP'nin ve HDP'nin çoğu Kürt postu altında Ermeni, Yezidi veya Süryani'dir. Meselâ "Parmaksız Kod" adlı Şemdin Sakık, babaannesinin Ermeni olduğunu kendisi açıklamıştır. Öyleyse kardeşi Sırrı Sakık ta Ermeni tohumudur. CHP'deki Yahudi Dönmeleri (Sabetayistler) ve gizli Ermeniler aşırı lâik ve modern geçinirler. AKP'deki Sabetayistler ve gizli Ermeniler ise aşırı dindardırlar, müslümanlığı kimseye bırakmazlar. Manisalı Bülent Arınç bunlardan biridir. Bürokraside, orduda, MİT'te, işadamları arasında, ve tabii medyada yazar-çizer, program sunar takımı arasında da bunlar aynı özellikler ile kendilerini belli ederler. İşadamlarından Bezmenler , medyadan Mehmet Ali Birand ve Apdi İpekçi bilinen örneklerdir. Bunlar kurban kesmeyi vahşet, "TÜRK'üm" demeyi "banâl" bulurlar. Bizden çok Avrupa'ya, Amerika'ya ve İsrail'e yakındırlar. Her fırsatta TÜRKİYE'yi ve TÜRKLER'i kötülemekten adeta zevk alırlar. Meselâ kadın dövme, kadın öldürmeyi yalnız TÜRKİYE'de olan bir vahşet gibi gösterirler. Halbuki ABD'de her gün çok daha fazla kadın dayak yiyor, tecavüze uğruyor ve hiç uğruna öldürülüyor, onlardan hiç bahsetmezler. Bunun Batı standartlarının, Batı hukuk kurallarının, bize de bulaşmış olan Batı zihniyetinin bir sonucu olduğunu dile getirmezler. 100 yıl önce TÜRKİYE'de böyle vak'alar bu kadar yaygın mıydı, niye arttı, hiç düşünmezler.

Velhasılı, MÜSLÜMAN TÜRK-İYE'yi, TÜRKLER'İN YURDU'nu idare edenler, GAYRITÜRKLER ve MÜNAFIKLAR'dır. Başlarında Potamyalı Recep Tayyip Erdoğan vardır.

İşte biz bunun için ATATÜRK diyoruz. Ondan daha çok TÜRKİYE'yi, TÜRKLER'i, İSLAM DÜNYASI'nı ve MAZLUMLAR'ı düşünen biri gelene kadar da ATATÜRK diyeceğiz, ATATÜRKÇÜ olmaya devam edeceğiz. Daima MİLLİYETÇİ, ULUSALCI, DEVLETÇİ, HALKÇI olacağız!

Şimdi bu ERDOĞAN DÖNEMİ'ni yurtiçi ve yurtdışı olaylar ile anlatmaya devam edeceğiz. Ama önce Tayyip Erdoğan'ın "Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projesi"nin sözde eşbaşkanı olup, TÜRKİYE'yi ve bölgeyi bölmeyi üstlendiği "BOP HARİTASI"nı verelim:

   2 Nisan 2003 TÜRK TARİHİ ve TÜRK MİLLETİ için kara bir gündür. O gün Başbakan Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile gizli 2 sayfa, 9 maddelilk anlaşmayı imzalamış, TÜRKİYE'yi ABD boyunduruğuna sokmuştur. Bir önceki sayfada uzun uzun anlattık. Sırf bu anlaşma için Gül'ün Divan-ı Harb'de yargılanıp idam edilmesi gerekir.

Yine 2 Nisan'da "ek motorlu taşıtlar" ve "ek emlâk vergisi" alınmasına ilişkin yasa tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda bir madde eklenerek kabul edildi. Aynı gün TMSF, Pamukbank'ı yeniden satışa çıkardı. Gaziantep Havalimanı'nda bekletilen ABD'ye ait askeri araç ve malzemeler İncirlik ve İskenderun'a götürüldü.

   4 Nisan'da Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Manisalı gençlere işkence davasında biri baş komiser 10 polisin 60 ile 130 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmalarına ilişkin kararı onadı... Biz işkencecileri savunmayız. Bu polisler gerçekten hayvan gibi davranmışlardı. Ama bu cezayı verenler ya sayı saymasını bilmiyorlar, ya da hiç hapis yatmamışlar!.. Öte yandan "Manisalı Gençler" de süt çıkmış ak kaşık değillerdi. Dev-Lis adı altındaki terör örgütüne mensuptular, liseli gençleri terörize ediyor, eğitimi aksatıyorlardı. Gençlere daha sonra 10-25 bin lira arasında işkence tazminatı ödendi. Polisler ise 5-10 yıl arasında hapis cezası aldı... Aynı gün Yahudi (Dönme) işadamı Halil Bezmen, tahliye edildi. Zaten suçluların tahliye edilmemesi nâdirattandır.

   4 Nisan'da bir başka enteresan olay cereyan etti. İş adamı Rahmi Koç, turp gibi, sağlığı yerinde olmasına rağmen, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı oğlu Mustafa Koç'a devretti. Dünya turuna çıkacağı söylendi. Bayram değil, seyran değil; bu tur da nereden çıktı... demeyin! KURTLAR vADİSİ dizisinde Baron Mehmet Karahanlı, Tapınak Şövalyeleri'nin töreninde yargılanmış ve ölüme mahkûm edilmişti ya, bizim Koç ta Hıristiyan-Yahudi baronlar tarafından yargılandı, ve "1 Mart Tezkeresi'ni geçirememek"le suçlanarak iş dünyasından silindi!..

YABANCI VE TÜRK MASONLARI NEDEN TELAŞLANDI ?

   5 Nisan'da TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, NATO toplantısına gidecek 7 kişilik TBMM heyetini tasarruf gerekçesiyle 4'e indirirken, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasî danışmanı Adana milletvekili Ömer Çelik'in ismini çizmesi, AKP'de kriz yarattı... Demek o dönemde Arınç ölçülü davranıyormuş. Erdoğan'dan azar işitti mi, bilinmez.

   6 Nisan'da bankaların "görev zararları"nın tespit usulü hakkında yönetmelik çıktı... Daha önce söylemiştik, bu "görev zararı" aslında "usûlsüz verilen ve geri dönmeyen krediler" demektir. Hısım-akrabaya, dost-tanıdığa, bazen de bankanın sahibinin cebine gitmiştir. Mason Demirel'in has yeğeni Yahya Demirel'de olduğu gibi! ... Aynı gün BDDK kararıyla, Finansbank ve Fiba Bank genel kurullarının "devir"e dâir kararlarının tescil edilmesine onay verilmesi uygun görüldü. Yine aynı gün Aria, Telekomünikasyon Kurumu'nun sözleşme şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle tahkime başvurup Türkiye'den 2,5 milyar dolar tazminat istedi... Demiştik, bu "Uluslararası Tahkim Kurulu" bizim başımıza belâ olacak diye!

"Uluslararası Tahkim Kurulu"

   7 Nisan'da Ankaralı müteahhit Cemil Özgür, ödeyeceği 6 trilyon 11 milyar liralık gelir vergisi ile Türkiye rekortmeni oldu.

   8 Nisan'da öldürücü SARS virüsü, Uzakdoğu ekonomilerini vurmaya başladı. Morgan Stanley, ''Dünyada SARS durgunluğu olabilir'' uyarısı yaptı.

   9 Nisan'da Amerikan askerlerinin Bağdat'a girmesi üzerine, birçok mahallede yağma ve talan başladı. Amerikalılar'ın topladığı bazı Iraklılar, Amerikan askerlerinin yardımıyla dev Saddam heykeli ni yıktı, bir kaç kişi heykelin üzerinde tepindi. Bu arada Saddam'ın yüzbinlerce askeri silahlarıyla birlikte buharlaşıp yok oldu.

  10 Nisan'da Meclis lojmanlarının satışı için de Emek İnşaat ile bir protokol yapıldı. Aynı gün tütün mamulleri ile ilgili fabrikaların kurulması, ve bu mamullerin üretimine, iç ve dış ticareti ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili olarak yönetmelik çıkarıldı... Hemen öyle sevinmeyin!.. Bunlar bizim tütün fabrikalarımız, bizim tütünümüz için değil; gavurların kuracakları fabrikalar ve dışardan getirecekleri tütünler içindi. Hükûmet sigarada tekeli kaldırıyordu! Müslüman Turgut Özal 1983'de gavur sigarası satışını serbest bırakmıştı, bunlar TÜRK sigarası satışını yasaklıyordu!.. Aynı gün eski Bakan Eyüp Âşık, çıkar amaçlı suç örgütü elebaşı Alaattin Çakıcı ile telefon görüşmeleri yaptığı iddiası üzerine, çete mensubuna yardım etmek suçundan yargılandığı davada, delil yetersizliğinden beraat etti.

  11 Nisan'da ABD askerleri ve onların kuyruğuna takılan peşmergelerin, küçük çatışmaların ardından Musul'a girdiği bildirildi. Bankalarda ve resmi dairelerde yağma başladı. Kürtler tapu ve nüfus dairelerindeki evrakı yakarak bölgenin TÜRKMEN kökenini yok etmeye çalıştılar.

  12 Nisan'da Musul'da haber yapmak üzere hastaneye giden Türk gazetecilere bir grup ateş açtı. Yaralanan Kemal Batur ve Mesut Gengeç adlı gazeteciler Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı özel kuvvetler tarafından Türkiye'ye getirildi.

  13 Nisan'da TÜRKİYE'nin baskısıyla peşmergelerin terkettiği Kerkük ve Musul'da kontrolü Amerikan askerleri ele geçirdi. Amerikan Merkez Komutanlığı, Irak'taki petrol bölgelerinin ABD ve müttefiklerinin kontrolü altında olduğunu bildirdi. Bu şu demek: Kuzeydekiler Amerikalılar'ın, güneydekiler İngilizler'in kontrolünde!.. Bağdat'a giren ABD askerlerinin, 400 wattlık hoparlörlerden, ‘‘Iraklı erkekler iktidarsız. Hepsi kadın gibi’’ diye bağırdığı, buna dayanamayanlar ortaya çıkınca da teker teker avladığı iddia edildi. Bu arada Ortadoğu'nun kültür hazineleri olan paha biçilmez eserlerin kimi çalındı, kimi kırıldı, tahrip edildi. İlk gün sadece sırtlayabildiklerini götüren yağmacılar hızla organize oldular. İkinci gün eşyaları otomobille, plakalarını söktükleri kamuya ait kamyonlarla taşımaya başladılar. Kuzey Irak'ta ABD'yi destekleyen Iraklı Kürtlerle, Saddam Hüseyin'e sadık kalan Arap aşiretleri arasında çıkan çatışmalarda 5 arap ile 3 peşmerge öldü. ABD kuvvetleri, Saddam'ın doğum yeri Tikrit'e çok küçük bir direnişle karşılaşarak girdi... Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer, Suriye'yi "terörist devlet" ilan etti. ABD Dışişleri Bakanı Powell, Suriye'yi "Sıra size'de gelebilir" diye uyarırken, Bush "Bizimle işbirliği yap" çağrısında bulundu. Yapmayan Esad'ın başına ilerde neler gelecek, göreceğiz.

  14 Nisan'da Genelkurmay Başkanlığı, Kuzeyden Keşif Harekâtı ile üs hazırlama faaliyetleri kapsamında TÜRKİYE'de bulunan 1166 ABD askerî personelinin 
Almanya'ya gideceğini bildirdi... Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzanî, Kürdistan Yurtseverler Birliği'ni (KYB) Kerkük'e girerek Kuzey 
Irak kentlerinde yağma ve kaosa neden olmakla suçladı. Şıracı, bozacıyı suçlamış!.. Kendisi Talabanî'den beter yağmacıdır!.. Irak'lı muhalif Kürt, Sünni ve Şii gruplar, ülkenin geleceğini tartışmak üzere tarihî Ur kentindeki Tallil hava üssünde toplandı... Aynı gün insanın genetik şifresi diye bilinen DNA'nın 
keşfinin 50'nci yılında bilim adamları, ‘‘insanın genetik haritasının yüzde 99.999'unu deşifre ettiklerini" açıkladılar.

  16 Nisan'da Kürdistan Demokrat Partisi Lideri Barzanî, Türkiye'nin Irak savaşına katılmamasının kendileri için zaferin yüzde 90'ını oluşturduğunu söyledi. Barzani, ‘‘ABD isteyince Musul'a girdik’’ dedi. ABD Başkanı George Bush, "Şimdi Irak kurtarıldığına göre, BM bu ülkeye uygulanan yaptırımları kaldırmalıdır," dedi. Ne biçim kurtarmaysa??? Hayvanat Bahçesi'ndeki aslanlar ve kaplanlar da işgalden payını aldı, açlığa terkedildi.

ABD'nin, daha önce demokrasi götürme bahanesiyle yaptığı 15 askerî müdahalenin çoğunda başarısız olduğu ortaya çıktı. ABD, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanya ve Japonya dışında hiçbir işgalinden başarıyla çıkmadı. Yalnız girdiği ülkelerde hep "yeni anayasa" yaparak o ülkeleri kontrolüne aldı...Aynı gün Millî Savunma Bakanı Gönül, ABD'nin, "Türkiye'den Irak'ın yeniden inşasında görev yapmak üzere, asker verip veremeyeceğini sorduğunu" söyledi. Asker inşaattan ne anlar? Bu, "Ben buraları kontrol etmekte zorlanıyorum, bana asker gönder," demektir. Yine aynı gün 10 ülke, Atina'da AB ile genişleme antlaşmasını imzaladı. 10 aday ülke, (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya, Malta ve Kıbrıs Rum kesimi) AB üyeliklerini yıl içinde onayladı.

  17 Nisan'da ABD teçhizat, malzeme ve gereçleri ile helikopterlerin yüklendiği ''Cape Vincent'' adlı gemi İskenderun Limanı'ndan ayrıldı.

  18 Nisan'da IMF İcra Direktörleri Kurulu, 4. gözden geçirmeyi sonuçlandırılarak, yaklaşık 701 milyon dolar tutarında yeni kredi dilimin serbest bıraktı. Demek ki, AKP iktidarı da IMF'dein borç almış!.. Irak'ın yeniden inşasıyla ilgili ilk ihaleyi Amerikan Bechtel firması kazandı. Firmanın, Irak'ın enerji, su ve kanalizasyon sistemlerinin onarılmasını öngören ihaleyi 680 milyon dolara aldığı açıklandı. Bechtel'in bazı işleri taşeron firmalara verebileceği ifade edildi.

Bu ihale dalaveresinini nasıl işlediğini açıklayalım: Amerika, sonradan ümüğüne basa basa bedelini Irak'tan alacağı ihaleyi, kendi Bechtel firmasına, bol keseden, 680 milyon dolara verir. Bechtel ihaleyi tümüyle taşaron TÜRK firmasına 50 milyon dolara devreder. Kılını kıpırdatmadan, taş atıp kolu yorulmadan 630 milyon doları içeder!.. Kalan paraya da enerji, su, kanalizasyon sistemlerinin tamiratı mümkün olmadığı için, Irak halkı yıllar sonra bile temiz su, kesintisiz elektriğe hasret kalır!

  19 Nisan'da Peşmergeler, pasaportlarına Türk polisinden çıkış alan yaklaşık 40 Kerkük doğumlu TÜRKMEN'in Habur Sınır Kapısı'ndan Kuzey Irak'a geçişine izin vermedi. Barzanî ve Talabanî aşiretlerine mensup Kürtler, Musul ve Kerkük'ten sonra Bağdat'ta lüks semtlerindeki binalar ile BAAS merkezlerini işgale başladı. Meydanları afişlerle donattı. Tikrit'te Saddam'ın av sahasındaki yüzlerce ceylanı keşfeden Amerikan askerleri, av partileri düzenlemeye başladı. Kumanyadan bıktıklarını bahane edip, ceylanları katleden Amerikan askerleri, çatışma çıktı sanılmasın susturuculu silahlar kullandı. ABD'li "Şahinler kanadının beyni" Richard Perle, TBMM'den geçmeyen tezkere konusunda, ‘‘AKP'den daha çok, CHP'nin ve Kemal Derviş gibi üyelerinin tutumundan büyük bir dehşete düştüğünü’’ söyledi... Sabetayist Kemal Derviş zaten TÜRK'ten çok Amerikalı... E, bir de ABD'nin talimatına uyup Tayyip Erdoğan için Anayasa değişikliği ni kabul eden Deniz Baykal var. Adam sonuca şaşmasın da, ne yapsın??? İngiltere'de İşçi Partili milletvekilleri, ‘‘Yoksa MI6 bizi kitle imha silahları konusunda yanılttı mı?’’ diyerek, savaşı haklı kılabilmek için Başbakan Tony Blair'den kitle imha silahlarının derhal bulunmasını istediler. Bulamazlar ki, çünkü yok!.. Blair de, Bush da domuz gibi bunu biliyorlardı!.. Independent on Sunday gazetesi de, bir açık mektup daha yayınlayarak, Başbakan Tony Blair'e ''Peki, Bay Blair, şimdi söyleyin artık. Nerede bu kitle imha silahları?'' diye sordu.

Aynı gün devrik Irak yönetiminin Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hikmet İbrahim el Azzavi, Irak polisi tarafından yakalanarak Bağdat'ta ABD-İngiliz güçlerine teslim edildi. Bu arada belirtelim: Amerikan yönetimi Irak'ta memurların ayda 30 dolar maaş alacağını açıkladı!.. Yi babam, yi, bitiremezsin!

  21 Nisan'da ABD'nin, Irak petrollerini Akdeniz'e taşıyan Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını devre dışı bırakıp, Kerkük-Hayfa (İsrail) hattını kullanabilmek için çalışma yaptığı bildirildi. BOTAŞ, Hükûmet'ten bu konuda önlem almasını istedi. FBI, ABD ordusunun 9 Nisan'da Irak'ta Saddam rejimini devirmesiyle birlikte, Mezopotamya ve İslam uygarlıklıkarı'nın eşsiz eserlerini barındıran müzelerin yağmalanmasının ardından, Irak'a ait ilk kaçakçılık eserinin bir Amerikan havalimanında yakalandığını bildirdi. Bu "yakalama" göstermelik kaldı. Binlerce eser kapanın elinden kolleksiyoncuların vitrinine geçti... Bu arada herkesin merakı, Saddam'ın Cumhuriyet Muhafızları nerede?.. Güçlerini korumak için mi çarpışmadılar, yoksa ihanete mi uğradılar?.. Bağdat'a 35 kilometre mesafedeki Abu Garib Cezaevi'nde toplu mezar bulundu. Elleri arkadan bağlı 935 ceset çıkarıldı. Saddam 30 yılda 935 kişi kişi öldürtmüş. Amerikalılar gelir gelmez binlerce insana suçsuz yere kıydılar. ALLAH'ım, Abu Garib hapishanesi'nde ne işkenceler yaptılar!..

Aynı gün Irak'ta Hz. Hüseyin’i anma törenine katılmak için yola çıkan 7 milyon Şii, ABD aleyhtarı sloganlarla Kerbelâ’ya yürüdü.

  22 Nisan'da TÜRKİYE, mukavele şartları yerine gelmediği için Bulgaristan'dan elektrik ithalatını durdurdu. CHP Lideri Deniz Baykal, AKP'liler için ‘‘Demokrasi diye geldiler, ama demokrasi ile hiç ilgileri yok’’ dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın vereceği, ve türbanlı eşi ile geleceği 23 Nisan resepsiyonuna CHP milletvekilerinin ve kendisinin katılmayacağını açıkladı.


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder