29 Ocak 2019 Salı

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 28

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 28



3. MİLLİ SELAMET PARTİSİ 


Kapatılan diğer parti Necmettin Erbakan’ın Milli Nizam Partisiydi;610 partinin kapatılma gerekçesi ise lâikliğe aykırı faaliyet yürütmesine dayandırılıyordu. Süleyman Arif Emre, partinin kapatılmasına ilişkin olarak şu tespitte bulunmaktadır: 

İsrail’in lehinedir çünkü böyle bir Hükümetin Türkiye’de bulunması, İsrail’in, komünist Rusya’ya karşı önüne set çeken bir Seddi Çin görevini yapar ama Erbakan her konuşmasında: “Siyonizm nedir, masonlar nasıl Siyonistlerin yan kuruluşudur, nasıl… Ve diğer kuvvetler de onların yan kuruluşudur?” hep bu konuyu işliyor. Hoca’nın bu konuyu bilhassa ön plana almış olmasının sebebi de Demirel’in gerçek fikrî yapısını ortaya koymak ama onlar –Siyonist liderler- 
kızmış, gücenmişler “şayet bu propagandadan vazgeçmez iseniz partinizi kapattıracağız.” Biz de tabii, vazgeçmedik, birkaç hafta sonra parti kapatıldı, 12 Mart askeri müdahalesinden bir hafta önce, kapatma davası açıldı daha doğrusu. Evet, Siyonistler öyle söylemişti. O zaman ki Başsavcı Hikmet Gündüz, bizim tespitimize göre o da masondu, hemen bir kapatma davası açtı.611 

Kimilerine göre söz konusu partinin kapatılma kararı doğru ancak kapsamı dar tutulmuştu. Laikliğe aykırı davranışlar içinde bulunan tek parti sanki MNP miydi?612 MNP’nin kapatılmasına rağmen TİP’in aksine hiçbir yöneticisi hakkında ceza davası açılmamıştır. Parti lideri Erbakan İsviçre’ye gitmiş; 1973’e gelinirken Erbakan’ın Türkiye’ye yeni bir parti kurmak üzere bizzat iki orgeneral, Muhsin Batur ve Turgut Sunalp, tarafından davet edildiği iddia edilmektedir. Hatta 
sırf bu lütuftan ötürü 1980 yılının tıkanan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, kimilerince Milli Selamet Partili’lilerin Batur’a oy vermeleri de buna bağlanmakta dır. Burada hedeflenenin 1965 ve 1969 seçimlerinde AP’de toplanan mukaddesatçı oyların açıkta kalıp yeniden bu partiye dönmesini engellemek olduğu söylenmektedir. Hedeflenenin: Kurulacak yeni bir İslâmcı parti 
eliyle AP oylarındaki bölünmenin devamını sağlamak olduğu ifade edilmektedir.613 Süleyman Arif Emre, bu doğrultuda kendisine yöneltilen soruya şu cevabı vermiştir: 

Hayır, tamamen bizi şey etmek için uydurulmuş bir propagandadır bizim siyasi 
rakiplerimiz tarafından. (Erbakan) İsviçre’deydi. 110 kilo, şişmanlamıştı. Millî Nizam kapandı diye kalp spazmı geçirdi. İsviçre’de şişmanlığı şey eden rehabilitasyon merkezi varmış, oraya gönderdiler. Hoca döndüğü zaman 80 kiloydu. Hatta tanımadık biz de… 614 

4. DİĞER PARTİLERİN DURUMU 

1971 yılına gelindiğinde geçmişin önemli partileri olan YTP, MP büyük ölçüde 
varlıklarının sonuna yaklaşmışlardır. İşte bu süreçte GP bu partilerle birleşerek daha büyük bir oy tabanına seslenme gereği hissetmiştir. GP bu birleşmeyi “Milliyetçi Cephe” adıyla anmıştır. GP, Milliyetçi Cephe’nin olabilmesi için 17 Ocak 1971 tarihinde olağanüstü kongresini toplantıya çağırmıştır. GP Olağanüstü Büyük Kongresi’nin verdiği yetkiye dayanılarak ve Milliyetçi Cephe kuruluşunun gerçekleşmiş olması sebebiyle GP’nin bundan böyle “Milli Güven Partisi” (MGP) adı altında çalışmalarına devam etmesi oy birliği ile kararlaştırılmıştır.615 

3-4 Mart 1973’te düzenlenen MGP kongresinde CP ile birleşme kararı alınmıştır. 
Birleşmeye MGP’den 16 milletvekili, 11 senatör CP’den 11 milletvekili 4 senatör, Bağımsız Halkçılar Grubu’ndan 17 milletvekili ve 5 senatör katılmıştır.616 Bu kurultaydan sonra partinin ismi de Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) olarak değiştirilmiştir. 

1971 Muhtırası’nın önemli bir sonucu da iki partinin kapatılmasıdır.1970’de kurulan MNP bir yıldan biraz fazla yaşayabilmiş; 5 Mart 1971’de ‘lâikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü’ gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi tarafından kendisine dava açılan MNP, 20 Mayıs 1971’de ‘lâik devlet MNP yöneticileri hakkında herhangi bir ceza davası açılmamıştır.617 MNP kapatılınca Erbakan İsviçre’ye gitmiş ve bir süre orada kalmıştır. 

TİP ise Anayasa Mahkemesince "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği ilkesine karşıt davrandığı" gerekçesiyle temelli kapatılmıştır. Ayrıca partinin zaten tutuklu bulunan önderi Behice Boran ve yönetim kadroları Ankara 3 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nce komünistlik propagandası ve bölücülük yaptıkları gerekçesiyle altı yıl ile on beş yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmışlardır. Davanın duruşmasına 19 Ağustos 1971'de başlanmış, hükümler 26 Nisan 1973'te kesinleşmiştir.618 

1970’li yıllarda iki partili sistem sona ererken, bu dönem küçük partilerin altın 
çağlarını yaşadıkları ve siyasetin kaderini ellerinde tuttukları bir dönem olmuştur. Toplumun hızla kamplara bölündüğü ve sokak çatışmalarının yükseldiği 70’lerin ikinci yarısında MHP daha operasyonel bir karaktere bürünmüş ve özellikle mezhep farklılıklarının yoğun yaşandığı illerde oylarını belirgin bir biçimde ve kısa sürede artırmıştır. Komünizmle mücadelede kendisini devletin yanında konumlayan Türkeş, bu dönemde gençlik teşkilatıyla sokağı kontrol altında tutmaya çalışmıştır. 1970’lerin sonlarına doğru dönemde ülkücüler sokağa inmiş ve kendilerini devletle özdeşleştirerek, komünizme karşı mücadelenin ön saflarında yer almaya başlamışlardır. Bu tutum, Milliyetçi Hareketin her geçen gün toplumcu milliyetçilikten uzaklaşmasına ve devletçi bir 
karaktere bürünmesine neden olmuştur. Hareket özeleştirisini ancak 1980 darbesi sonrası yapabilmiş ve daha rafine bir hüviyet kazanmıştır. 

5. 1973 SEÇİMLERİNİN ORTAYA KOYDUĞU SİYASİ TABLO 

1971 Muhtırası sonrası en çok merak edilen konulardan biri yeni seçimlerde 
parlamentonun nasıl şekilleneceğidir. Bu dönemde yoğun propagandalar yapılmış ve seçim sürecinde partiler yayınladıkları seçim bildirileriyle hedeflerini sıralamışlardır. CHP’nin seçim bildirgesi “Ak Günlere” kitap halinde basılmıştır. Bildirgede ülkenin sağa doğru kayması, pahalılığının kasıtlı oluşturulduğu düşüncesi, ekonomi ve demokrasideki 12 Mart’tan sonraki yozlaşma, özgürlüklerin kısıtlanılması, huzur ve asayiş politikası gibi konular ele alınmıştır.619 

 AP’nin seçim sloganları ise şöyledir: “Halkın derdini halktan olanlar anlar”, 
“Demokrasinin bayrağı AP”, “Dirlik-düzenlik-kalkınma”, “İşsizliğe-cahilliğe-çaresizliğe paydos”, “Sıcak aş-dertsiz baş-mutlu yurttaş hedefimizdir”, “Birlik kuvvettir, AP’ de birleşelim”.620 

MSP beyannamesine bakıldığında bu partinin de MHP gibi “başkanlık sistemi”ni 
savunduğu görülmüştür. Senatonun kaldırılması, milletvekili sayısının 300’e indirilmesi, önemli meselelerin çözümü için referandum, halk vetosu, halk teşebbüsü gibi usullerin getirilmesi, ceza davalarında jüri sistemini getirmek MSP’nin 1973 beyannamesinde savunduğu başlıca görüşler arasında yer almıştır.621 Burada en dikkat çekici konu Senatonun kalkması yönündeki isteklerdir. Bu istek önceleri AP tarafından seslendirilmiştir. Bu duruma yol açan en büyük etkenlerin başında Senato içerisindeki MBG üyelerinden duyulan rahatsızlık gelmiştir. 

14 Ekim 1973 seçimleri sonucunda CHP birinci parti olarak 185, 

AP: 149, 
MSP: 48, 
DP: 45, 
CGP:13, 
MHP:3, 
TBP:1 ve 
Bağımsızlar: 6 milletvekili ile TBMM’de temsil edilmiştir. 

Barajsız d’Hont Sisteminin uygulandığı 1973 seçimleri sonucunda hiçbir parti hükümet kurabilecek yeterli çoğunluğu sağlayamamıştır. Hiçbir partinin iktidar olabilecek oyu alamadığı 1973 seçimleri kamuoyunda Ecevit’in kişisel başarısı olarak değerlendirilirken, CHP geçerli oyların % 33.3’ünü alarak en güçlü parti konumuna gelmiştir.622 Böylece CHP’nin 1960’lardan beri devam eden oy kaybı bu seçimlerle birlikte son bulmuştur. CHP’den sonra en büyük sürprizi 
MSP göstermiştir. DP’yi geride bırakan MSP üçüncü sırada yer almış ve seçim sonrası hükümet kurma arayışlarında kilit parti haline gelmiştir.623 

1973 seçimleriyle birlikte 1950’lerden beri süregelen DP-AP üstünlüğüne bir anlamda son verilirken AP’nin oyları 1969 Seçimlerine göre % 46.5’ten % 29.8’e düşmüştür. İlk defa seçimlere katılan MSP ve DP’de % 12 civarında oy alarak seçimlerde başarılı olurken MP önceki seçimlerde % 3.2 olan oyunu neredeyse tamamen kaybetmiş ve % 0.6’lık oy oranın ile hiç milletvekili çıkaramamıştır. MHP aldığı % 3.4’lük oy oranı ile milletvekili sayısını üçte bir oranın da arttırırken TBP ise %1.1 ile yalnızca Genel Başkanı’nı Meclise gönderebilmiştir. 
GP’nin ise 1969 seçimlerinde % 6.6 olan oy yüzdesi son seçimlerde % 5.5’e düşmekle beraber fazla bir kayba uğramamış ve 13 milletvekili ile temsil hakkı kazanmıştır. 

Seçim sonuçlarını değerlendiren Demirel'e göre: 

"Hiçbir parti iktidar olmamıştır. Az alan çok alan olmuştur ama iktidar çizgisinden her parti bir hayli geride kalmıştır. Seçimin neticesi ve Cumhuriyet Senatosu üyelerinin dağılışı nazarı itibara alındığında Türkiye'de istikrarın nasıl sağlanacağı sualini cevaplamak oldukça güçtür. Bununla beraber, meşru zeminlerin ve meşru yolların açık tutulması bizi çaresizlikten kurtaracaktır. Zira meşruiyet içerisinde çare tükenmezdir..."624 

14 Ekim 1973’te yapılan seçimin neticeleri alınmaya başlandığında, CHP sandıktan birinci parti olarak çıkıyordu. Gerçi rakibiyle arasında büyük bir oy farkı yoktu; ancak yine de CHP tarihi açısından alınan sonuç göz kamaştırıcıydı. Çünkü parti, olağan hiçbir dönemde birinci parti olamamıştır. 1977’de bir kez daha tekrarlanacak olan bu başarı çok önemlidir. 



Tablo 3- 1973 Yılı Genel Seçim Sonuçları 
[Kaynak: http://www.konrad.org.tr/secim/ayrinti.php?yil_id=67 (Erişim: 08.10.2012)] 

Seçime katılma oranının çok yüksek olduğu gözleniyordu. CHP’nin başarısındaki en büyük etkenin DP ile MSP’nin, AP’nin oylarını bölmesi olarak gösterilmekte; CHP’nin sürpriz yaptığı manşetlere taşınmaktadır. Demirel sandıklar açıldıktan sonra “Bu gece beni unutun” diyordu. Barajsız d’Hont sisteminin tatbik edildiği seçimlerden sonra ortaya çıkan manzara yeni bir koalisyon hükümetinin habercisiydi ancak süreç çok ilginç bir şekilde gelişti ve sürpriz bir koalisyon hükümeti kuruldu.625 1973 seçimleri Türkiye’de 12 Mart askeri vesayetinin sonu anlamına gelmektedir. Sonraki zamanlarda askerin siyasal kurumlar üzerindeki etkisinin sürdüğü gözlemlenecektir. 

F. 1973-1977 YILLARINDA HÜKÜMETLER 

1.CHP-MSP KOALİSYON HÜKÜMETİ 

1973 seçimleri sonrası Türkiye’de 100 gün boyunca hükümet kurulamamıştır. Önce Ecevit, sonra Demirel, daha sonra Naim Talu ve yeniden Ecevit’e verilen hükümeti kurma yetkisi 24 Ocak 1974’de CHP-MSP arasında yapılan görüşmeler sonucu varılan anlaşmasıyla son bulmuştur. Bu görüşmeler esnasında, ölüm cezasına mahkûm edilmiş olanların 30, ömür boyu hapse mahkûm edilmiş olanların cezalarının ise 20 yıla indirilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır; fakat fikir suçluları üzerinde anlaşmaya varılamamıştır. Üniversitelere idari ve mâli özerklik verilmesi, sanayi yatırımlarında Anadolu’ya öncelik verilmesi, nüfus kontrolü, din eğitimi, toprak reformu uygulamalarının başkanlar düzeyinde ele alınması, hızlı ve ucuz vergi sistemi gibi konular da uzlaşmaya varılan diğer konular arasındadırlar. 24 Ocak’ta hazırlanan protokolün imzalanmasının ardından hükümet de açıklanmıştır.626 

Bu dönemde CHP-MSP ortaklığının olabilirliği hakkında geniş tartışmalar yapılmıştır. Koalisyonun dayanağının bireyin temel özgürlüklerine duyulan inanç, maden yataklarının ve petrolün devletleştirilmesiyle büyük kapitalistlerin gücünü kırmak olduğu ileri sürülmüştür. Ancak iki siyasi parti arasında, toplum anlayışı ve izlenen politikalar bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır. Koalisyonun temelini toplumsal görüşlerin benzerliğinden çok yapılan siyasi hesaplar oluşturmuştur. Koalisyon protokolü "demokrasi" sorununa ciddi bir şekilde eğilmeyi hedefleyen ilk programdır.627 

Hükümet programında genel af çıkarılması, orman suçlarının affı, siyasal hakların iadesi, işsizlik sigortasının gerçekleşmesi, işçilerin kıdem tazminatının arttırılması, kadınların 20 yılda emekli olmaları, seçim mevzuatında değişiklik yapılması yer almıştır. Ayrıca 18 yaşını bitiren ve öğrenci olmayanlarla, yurt dışında çalışanlara oy hakkı tanınması, imam hatip okullarının yeniden açılması, vekil imamların asil kadroya geçirilmesi, eğitim politikasına yeniden yön verilmesi, okullara milli ahlak dersi konulması, 1973 sonuna kadar yaptırılmış olan gecekonduların meşrulaştırılması, vergi sisteminde ıslahat yapılması, asgari geçim indiriminin arttırılması, sosyal adaletin sağlanması gibi 
çarpıcı konu başlıkları vardır.628 

AP Genel Başkanı Süleyman Demirel koalisyon hakkında: 

 “Koalisyonu teşkil eden iki parti geçerli oyların %45’ini almıştır. Millet Meclisinde Meclis Başkanı dahil 233 üye vardır. İki parti dışında ise 216 milletvekili mevcuttur. Türkiye parlamentosu çift meclise dayanır. Her meclisin ağırlığı vardır. Güvenoyu Millet Meclisinde verilmesine rağmen, yasa ve denetleme faaliyetlerinde ve TBMM faaliyetlerinde Cumhuriyet Senatosu’nun önemli bir yeri vardır. Senatoda da çoğunluğa AP sahiptir. 

Koalisyon partilerinin üye sayısı 48 iken, AP’nin tek başına üye sayısı 80’dir. AP’nin ana muhalefet görevini yaparken, memleket yararına bulmadığı icraatın karşısına çıkmakta önemli bir ağırlığı olduğunu kimse inkar edemez…’’ demiş ve Senatodaki üstünlüğün AP’nin elinde olmasının önemine vurgu yapmıştır.629 Bu ise yönetimdeki çift başlılığın oluşturduğu olumsuzluklardan birisi olarak göze çarpmaktadır. 

Bu hükümet döneminde yaşanan en önemli olay “Kıbrıs Sorunu”nun yeniden ülke gündemine birinci sıraya oturmasıdır. 1974 yazında Türk ordusu Kıbrıs'a çıkarma yapmış; bu Ecevit'in cesaret ve vatanseverliğinin bir göstergesi olarak görülmüştür. Onun "Kıbrıs sorununa kendinden önce hiçbir Başbakanın hayal bile edemediği radikal bir çözüm bulduğu" düşünülmüştür. Durumun bu şekilde değerlendirilmesi, 1974 sonlarında CHP desteğinin en üst noktaya ulaşmasına neden olmuştur Özellikle muhalifliğiyle ön plana çıkan MBG üyeleri bile hükümete destek vermişler, MBG üyesi Suphi Karaman, Erbakan ve heyetine bu süreçte müşavirlik etmiştir.630 

Kıbrıs krizi sona erdiğinde, ise bu koalisyonun biteceği anlaşılmıştır. 26 Ocak 1974 tarihinde kurulmuş olan CHP-MSP Koalisyonu 17 Kasım 1974 tarihine kadar sekiz ay gibi (aslında Ecevit Eylül ayında istifasını sunmuştur; fakat yeni bir hükümet kurulana kadar iktidarda kalmışlardır. Bu bağlamda aktif anlamda 8 ay, resmen 10 ay varlık gösterilmiştir) kısa bir süre varlık gösterebilmiş ve sonrasında koalisyon sona ermek durumunda kalmıştır. Parti programları arasındaki uyuşmazlıkların aşılamaması, Genel Af Yasası’nda çıkan anlaşmazlık  lar, Kıbrıs Barış Harekatı gibi çeşitli nedenlerin sonucunda mevcut birliktelik bozulmuştur. Bu birlikteliğin sekiz ay devam edebilmesi bile uzun süredir; çünkü birlikteliğin ilk günlerinde uyuşmazlıklar baş göstermiştir. Kıbrıs Barış Harekatı’nın yol açtığı gelişmeler sayesinde devam eden birliktelikte, MSP’nin genel af konusunda koalisyonunun kurulma aşamasındaki tavrı ile koalisyon kurulduktan sonraki tavrı arasındaki değişiklik, CHP açısından koalisyonun devam edebileceğine dair olan inancın yitirmesine sebep olmuştur.631 

Bu dönemde yaşanan diğer kriz ise “Petrol Krizi”dir. Yeni Hükümeti ve 12 Eylül’e gidiş sürecinde Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyen olayların başında bu kriz gelmektedir. Ekim 1973’te Arap-İsrail savaşlarının yeniden başlamış ve petrol ihraç eden Arap ülkelerinin girişimiyle ham petrol fiyatı 2,5 dolar iken, 24 Aralık 1973’te 11,6 dolara yükselmiştir. Dünya ekonomisinin dengelerini alt üst etmiş olan “petrol şoku” petrol ithalatçısı olan Türkiye’nin dış ticaret açığının üç misli artmasına neden olmuştur. Hükümet petrol krizinin yıkıcı etkileri aşmaya çalışırken, bahsi geçen 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı başlamıştır. İçten ve dıştan kaynaklanan olumsuz koşullara bağlı olarak ekonomik dengeler hızla bozulurken, ülkenin kaderini belirleyecek iki siyasi lider, Demirel ve Ecevit’in kamuoyu önünde ülke dikkate almayan, daha çok politik mülahazalarda 
bulundukları dikkat çekmiştir.632 

Ecevit, ya erken seçime gitmeyi ya da DP ile bir koalisyon oluşturmayı umarak MSP ile ortaklığını sona erdirmiştir. Ancak plan başarısızlığa uğramıştır. Çünkü sağ kanat partileri Demirel'in liderliğinde, MC Hükümeti adı altında bir koalisyon oluşturmuşlardır.633 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

610 “Lâikliğe aykırı tutumu nedeniyle MNP kapatıldı”, Akşam, 22 Mayıs 1971. 
611 Süleyman Arif Emre’nin 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 12.00–?]. 
612 Nadir Nadi, “Bir Parti Kapatıldı”, Cumhuriyet, 23 Mayıs 1971. 
613 Soner Yalçın, Hangi Erbakan, Ankara: Başak Yayınları, 1994, ss.140–141. 
614 Süleyman Arif Emre’nin 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 12.00–?]. 
615 Milliyet, 30.1.1971, s.1. 
616 Cumhuriyet, 5.3.1973, s.1. 
617 Cumhuriyet, 21.5.1971, s.1. 
618 Milliyet, 23.4.1973, s.1. 
619 Çavdar, a.g.e., s.227-231 
620 Milliyet, 11.9.1973, s.1. 
621 MSP, 1973 Seçim Beyannamesi, Ankara, 1973, s.18-24. 
622 DİE, 14 Ekim 1973 Milletvekili Seçimi Sonuçları, Ankara, DİE Yayınları, 1974, s.6-7. 
623 Cumhuriyet, 15.9.1973, s.1. 
624 Cumhuriyet, 1.11.1973, s.1.
625 “CHP sürpriz yaptı”, Hürriyet, 15 Ekim 1973. 
626 Milliyet, 25.01.1974, s.1. 
627 Ahmad, “Demokrasi Sürecinde…”, s.441. 
628 1973-1977 dönemi Hükümetler ve Meclis faaliyetleri ile ilgili kapsamlı bilgi için bkz., H. Emre Bağce, Türk Parlamento Tarihi, TBMM XV. Dönem (1973-1977), Yasama, Ankara, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yay. 2012; H. Emre Bağce, Türk Parlamento Tarihi, TBMM XV. Dönem (1973-1977), Denetim, Ankara, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yay. 2012. 
629 Milliyet, 29.1.1974, s.1. 
630 Karavelioğlu, a.g.e., s.265. 
631 Hikmet Bila, CHP 1919-2009, İstanbul, Doğan Kitap, 2008, s.243 
632 Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi 1914–2004, 7. Bs Ankara, İmaj Yayınevi, 2004, s.188–189. 
633 Ayşe Güneş Ayata, CHP Örgüt ve İdeoloji, Ankara, Gündoğan Yayınları, 1992, s.93. 

29 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder