29 Ocak 2019 Salı

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 23

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 23



İşbaşına geldikleri günden bugüne yapılanları anlatan Erim’in satır aralarında yaptığı dokundurmalar, gerçekten de serttir: “Herhalde reformlar konusunda 12 Mart Muhtırasına muhatap olacak kadar umursamaz bir davranış içinde bulunmuş olanlarca” diye devam eden cümlede olduğu gibi. Kanun hükmünde kararnameler konusundaki eleştirilere de değinen Erim’e göre: “Süratli karar almayı gerektiren bir devrede bu yetki kullandırılmayacaksa, neden bu 
müessese anayasaya konulmuştur” demektedir.501 Demirel’in, getirilen kanun tasarılarının en az 3 ay mecliste kalması gerektiği beyanı hakkında yaptığı değerlendirme ise: “12 Mart Muhtırasında öngörülen ‘reformları en kısa zamanda gerçekleştirme’ ilkesine ters ve aykırıdır” şeklindedir. 502 

Demirel’in bir önceki toplantıda getirdiği eleştirileri cevaplamak amacıyla toplantıya oldukça hazırlıklı geldiği anlaşılan Erim, Demirel’in geçmiş dönem başarılarıyla övünmesine gerek bir durum görmediğini belirtiyor. Yapılan kur ayarlaması sonucunda enflasyonun körüklendiğini; devraldıkları döviz rezervini 423 milyon dolardan, 527 milyon dolara çıkardıklarını ifade ederek; 12 Mart sonrasının bir çöküş değil, yükseliş devri olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır. AET politikasının mimarının AP değil, bu örgüte girme anlaşmasını 1963’te imzalayan İnönü hükümetinin olduğunu söylemektedir. Sosyalist Kültür Derneğine ilişkin olarak Demirel’den gelen iddialar karşısında da serttir Erim. Öncelikle bu derneğin 1961 Anayasası ve ona tabi mevzuata göre kurulduğunu; dernek tüzüğünün 2’nci maddesini okuyarak adeta ne var burada diyen Erim, üstelik Demirel’in iddia ettiği gibi hiçbir kurucu üyesi hakkında kanuni takibat bulunmadığını belirtmektedir. Dahası, söz konusu derneğin kurucu üyelerinden 
biri olan Adnan Başer Kafaoğlu, bizzat Demirel’in özel müşavirliğini yapmış, arkasından da Gelirler Genel Müdürlüğü vazifesine getirilmiştir. Erim’e göre, aslında Demirel’in bizzat kendisi, Sosyalist Kültür Derneği üyeliğini, kilit noktalarda görev almak bakımından sakıncalı görmediğini göstermiştir.503 

12 Mart’ın dış dünyada yarattığı kötü tesir yüzünden, Türkiye’nin Dünya Bankasından alacağı 200 milyon dolarlık kredinin ancak 37 milyonunun alınabildiği ifadesinin de gerçekleri yansıtmadığını belirten Erim, hâlihazırda toplam 114 milyon dolarlık kredinin alındığını ifade etmektedir.504 Demirel’e karşı sert cevaplar vermeye devam eden, Erim, Demirel’in asıl amacının: Hükümetin yaptığı atamalara konu olan isimleri karalayarak, istediği anda hükümeti düşürebileceği şartları hazırlamaktır, demektedir. Demirel’in bütün kaygısının: Kendi idaresi esnasında tayin edilen memurların yerlerinde kalmasını sağlayabilmek olduğunu iddia eden Erim, böylece hükümetin işlerini baltalayabilmek, gerekli bilgileri alabilmek; hükümeti devirinceye kadar, bu kadroyu koruyarak, seçim sırası da dâhil olmak üzere, yatırımları kendi 
isteklerine göre yöneltmeyi amaçlamaktadır, kanaatindedir. Erim: “Devlet memurlarına uçurulan haber ise, bu hükümeti bir iki ay içerisinde devireceğiz, ona göre durumunuzu ayarlayın mealindedir” demektedir.505 

AP’nin reformlara karşı olmadığı yönündeki açıklamalarının kesinlikle samimi olmadığını belirten Erim, biran evvel seçim istemenin de bir taktik olduğu görüşündedir. AP’nin reformları budama projesini hayata geçirmek için seçim istediğini belirten Erim, amaçlananın: Hem reformları, hem de 12 Mart muhtırasının hedeflerini aşamalı olarak gözden uzaklaştırmak olduğunu vurgulamaktadır.506 Yarayı kaşıyıp kanatmamak, konusunda söylediklerini de 
açıklamaya çalışan Erim şunları söylemektedir: “AP Genel Başkanı son zamanlarda kayıtsız şartsız milli irade temasını işlemektedir. Elbette milli irade her şeyin temelidir. Ancak, bunu durup dururken ele almanın anlamı vardır. Bunun anlamı ‘ben milli irade ile iktidara gelmiştim. 
Beni tehditle uzaklaştırdılar’. İşte ben de diyorum ki, bu davranış 12 Mart’ı şimdiden mahkûm etmektir, yarayı kaşımak tır”.507 

12 Mart hükümetinin tayin siyaseti konusunda Demirel’in bütün iddialarına cevap veren Erim, AP zamanında, sadece 1970 senesinde 181 emniyet müdürünün tayin ya da nakil yoluyla görev yerlerinin belirlendiğini; oysa kendi zamanında sadece 122 nakil ve tayin yapıldığını ifade etmektedir. 508 Erim’in son sözleri: AP’nin 12 Mart Muhtırasıyla zıtlaşma içinde olduğu; hükümetten üyelerini çekme kararının ardında bunun bulunduğu ancak bu kriz zamanında bunun çok yanlış olacağı; aksi takdirde memleketin yeniden 12 Mart öncesine döneceği şeklindedir. 
İcap ediyorsa, görevi hemen bırakabileceği; sırf cumhurbaşkanının emri nedeniyle görevde halen bulunduğu ve son olarak kendisini dış gereklilikler dolayısıyla görev yapan bir başbakan olarak gördüğü, doğrultusundadır.509 

Erim’in bu sözlerine cevaben Demirel’in neler söyleyeceği merak konusuyken, Demirel, uzun bir münakaşanın açılmasına taraftar olmadığından bahisle, Erim’le her hususu enine boyuna münakaşa edebilecek durumdayım, demekte ve gerçekten de münakaşaya girmemektedir. Erim’in, Demirel’in tüm iddialarına yanıt verebildiğinin gözlendiği belgede, Demirel’in karşı cevabının en güçlü yönü: İktidara nasıl gelinip, nasıl gidileceğinin anayasa ve kanunlarla belli olduğu bir durumda, Erim hükümetinin hangi dayanakla hükümet edebildiği noktasındaki, meşruiyet yoksunluğunu ima etmesidir. Demirel’in asıl rahatsızlığının, iktidarı 
devrettikten sonra, partisinin hemen her zeminde sürekli kötülenmesi; yaptıkları her işin çirkin gösterilmeye çalışılması olduğu gözlenmektedir. 

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın 28 Ekim 1971 Perşembe günü Milli Güven Partisi Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ile de gizil bir görüşme yaptığı anlaşılmaktadır. Görüşmede Sunay, 9 ve 13 Ekim 1971 tarihlerinde yapılan toplantılarla ilgili olarak Feyzioğlu’na bilgi vermekle işe başlıyor. AP’nin hükümetteki bakanlarını çekme kararından vazgeçmeyişi; mahkemelerin devam 
ettiği, idam kararlarının verildiği bir ortamda, üyelerini hükümetten çekmiş ama dışarıdan hükümeti destekleyeceğini söyleyen bir partinin iç ve dış kamuoyunda mevcut hükümetin inandırıcılığını zedeleyeceğini AP Genel Başkanına aktardığını belirtmektedir. Bu durum karşısında Başbakan Nihat Erim’in istifa etmeye kalktığını lakin kendisinin ricasıyla bundan vazgeçtiğini510 ancak İnönü’yle yaptığı görüşmede İsmet Paşa’nın, hükümetin devamı için AP’li üyelerin çekilmemesinin şart olduğunu belirttiğini aksi takdirde hükümetteki sadece iki 
CHP’liye rağmen, bunun istismar edilerek, hükümete CHP hükümeti denilebileceği bilgisini Feyzioğlu’na aktarmaktadır.511 

Feyzioğlu ise söze yine aşırı solun faaliyetleriyle başlıyor ve özellikle doğudaki yıkıcı ve bölücü faaliyetlerden bahsederek, bu hususta kapatılan TİP’i suçluyor. Demirel hükümetinin, işlerin bu seviyeye gelmesinde azimli ve kararlı davranmamasının etkili olduğunu belirtmektedir. 12 Mart’ın Atatürkçü ve milliyetçi bir hareket olduğunu ifade eden Feyzioğlu, aşırı solun, hareketi istismar etmek için hemen eyleme geçtiğini misaller vererek anlatıyor.512 Erim 
hükümetinin kurulmasıyla başlayan yeni devrede verdiği destekleri anlatıyor. Aşırı solun sızma teşebbüslerini yine örneklerle anlatan Feyzioğlu, özellikle DPT’nin başına getirilmesi düşünülen iki ismin TİP’li olduğunu ve atamalarının son anda önlenebildiğini; aynı durumun Milli Eğitim Reformu için kurulan komisyonlarda da mevcut olduğunu belirtmektedir.513 Feyzioğlu’nun 
gündemindeki en ağırlıklı konu, aşırı sol olarak isimlendirdiği TİP ve DİSK’tir. TİP, Moskova’ya bağlı ve 100 bin üyeli, en tehlikeli sol yığınak olarak anlatılırken; DİSK ile birlikte doğu meselesini kurcalamakla suçlanmaktadır. Bu parti ve sendikanın orduya karşı büyük bir etnik grupla ya da dış destekle bir şeyler yapmayı düşündüklerini söyleyen Feyzioğlu’na göre tehlike hâlâ devam etmektedir.514 

Feyzioğlu: “Hükümet üyelerinin topyekûn konuşmalarında bir yolunu bulup 
parlamentodan kurtulmak, bu meclislerden hayır gelmez. Kapalı rejim gerekir gibi sözlerle parlamentoyu suçlamaları, CHP ve AP dâhil herkesi rahatsız ve huzursuz etmektedir” demektedir. Feyzioğlu’nun 12 Mart’ın saptırılmasından endişe duyduğu anlaşılmaktadır. Bu kaygısını şöyle ifade etmektedir: “Hükümeti destekliyoruz, fakat Meclisin çoğunluğu bunlardan, 12 Mart’ı yanlış tarafa çeken ve demokratik düzenin defterini dürelim diyenlerden şikâyetçidir. 8/9 Mart tarihinde Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal ve Madanoğlu’nun içinde bulunduğu bir sol ihtilal tehlikesi geçirdik. Bunlara, aşırı sola, sağa, bölücülüğe karşıyız”.515 

Feyzioğlu, hükümete dışarıdan fazla miktarda bakan devşirildiğini, parlamentodan temin edilecek çok dürüst, iyi ve çalışkan milletvekilleri bulunduğunu; bunlara görev verilebileceğini; teknisyenlerin ise Başbakanın etrafında toplanmış 20–30 müşavirli bir kurmay kadrosu olarak  görevlendirileceği önerisiyle söz konusu konuşmasını tamamlamaktadır.516 

Arşivde kayıtlı bazı metinlerde görülmektedir ki, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın, kimi görüşmeler öncesinde yapacağı temaslardan sonra kamuoyuna ileteceği muhtemel açıklamaların da ihtiyaten hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bunlardan biri olan açıklama müsveddesinde: “Ülkemizin içinde bulunduğu güncel sorunların çözümünde birbirlerine yaklaşan duygu ve düşüncelerin, ayrılıklardan daha fazla olduğu izlenimini edindim” demektedir ki, henüz 
görüşme öncesinde hazırlanan metindeki bu cümle bir temenniden ibarettir.517 

I. Erim Hükümeti döneminde bazı partilerin kapatılması gündeme gelmiş ve Anayasa Mahkemesi MNP ve TİP’in kapatılması kararına varmıştır.518 Üniversite ve Toprak Reformu konuları AP ve CHP arasında yeni bir çatışma konusu olmuş ve gündemi uzun süre meşgul etmiştir. Terör olayları devam ederken Sıkıyönetim Mahkemelerinde bir dizi çok sanıklı dava açılmış ve bunların en önemlileri idam kararlarıyla sonuçlanmıştır.519 Ancak bu hükümetin 
kurulmasından sonra yedi ay geçtiği halde birçok kişiye göre bu hükümet ne partilerüstü idi ne de tarafsızdır.520 Nihat Erim’in 29 Eylül 1971’deki konuşmasında komutanların desteğini beklediği yönündeki açıklaması ve Demirel’e yüklenmesi hükümeti dağılmanın eşiğine getirmiştir.521 

5 Ekim 1971’de Başbakan Erim Cumhurbaşkanı’na AP’nin desteği olmadan hükümetin yürüyemeyeceğini ifade etmiştir. Ancak istifa önerisi kabul görmemiştir.522 Ne var ki, daha sonra Demirel, AP'li bakanları hükümetten çekerek şu açıklamayı yapmıştır: 

“Hükümetin çekilmesi için sebep yoktur, hükümete üye veren bir parti ortadan çekilmiştir, bu bir güvensizlik değil, sorumluluğa katılmamadır... O halde hükümet vardır”. Ama Erim, AP'li bakanların istifasını kabul etmemiştir.523 

Cumhurbaşkanı, AP’nin çekilme kararını düzeltmesini isterken, savcılık, Erim'i eleştiren demecinden dolayı Demirel hakkında soruşturma açmış ve AP Genel Başkanı’nın dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiştir. Bunun üzerine AP, hükümetten bakanlarını çekme kararını ertelemiş, bir süre sonra Atatürkçü çizgiden uzaklaştığı gerekçesiyle hükümetten 11 bakanın çekilmesi sonucu, Erim de istifa etmiştir.524 Erim’e göre istifa etmesindeki en önemli etkenlerin başında AP’li Mesut Erez’in kabineye alınmasının da payı vardır.525 

Nihat Erim, 11’lerin istifasından sonra 11 Aralık 1971 günü ikinci hükümetini kurmuştur. Bu hükümet programında da dikkat çeken nokta önceki hükümet programında da olduğu gibi reformların yapılması ve toplumsal kaynaşmanın sona erdirilmesidir. Sermaye temsilcileri, II. Erim Hükümeti ve programını sevinçle karşılamışlardır. Odalar Birliği Başkanı Raif Önger, şöyle demiştir: 

 “Bu hükümet bize güven verdi... Birinci Erim Hükümeti’yle diyalog maalesef 
kurulamamıştır. Bu yüzden dış ticaret işlemlerimizde birtakım aksamalar olmuştur. İkinci Erim Hükümeti’yle bu diyalogu kurmuş bulunuyoruz...”526 

II. Erim Hükümeti sermayeden aldığı desteğe, programında yer verdiği grevle, lokavt arasındaki çelişkileri gidermek vaadine ve özel sektörü teşvik tedbiri önerilerine rağmen, ancak üç ay yirmi beş gün görevde kalabilmiştir. II. Erim kabinesinin başarısızlığındaki başlıca etkeni, “teknik bir arıza” olarak adlandırılmıştır. Hükümet, bir yandan CHP ile çatışmak durumuna düşmüştür. CHP'nin idam kararlarına karşı verdiği mücadele hükümete yansımıştır, Sıkıyönetim savcılarının iddianamelerinde CHP’yi suçlayıcı sözleri yüzünden o zamanki Ankara Sıkıyönetim Komutanı Semih Sancar’la İsmet İnönü arasındaki anlaşmazlıklarda Nihat Erim arada kalarak İnönü indinde kötü puanlar toplamıştır. Bu sürtüşmeler Erim'i yıpratırken; AP, Erim'in kişiliğine olan güvensizliğini sürdürmüş, her fırsattan yararlanarak belki hükümete değil ama Erim'e karşı çıkmıştır. Erim Meclisteki iki büyük partiyle sürtüşmelere girmiş, yorulmuş ve yıpranmıştır. 

Ayrıca Anayasa Reformları, Silahlı Kuvvetlerin talepleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulması gibi gerçekleştirilmesi zor konular da hükümeti sarsmıştır.527 

Bu dönemde Başbakan Erim’in Ekim 1973’te yapılacak genel seçimlere kadar ülkeyi yasa hükmünde kararnamelerle yönetme yetkisinin kendisine verilmesini istemiştir. Cumhurbaşkanı’na bu amaçla siyasi tartışmaların durdurulmasını ve kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetme yetkisinin hükümete verilmesini isteyen bir mektup bile yazmıştır. Fakat Parlamentoda bulunan partilerin liderleri birkaç gün tartıştıktan sonra bu isteğe kesin olarak karşı çıkmışlardır. Parti liderleri, Anayasa’nın kanun hükmünde kararnamelerle ülke 
yönetimini yasakladığını öne sürerek denetim yetkisinden vazgeçmeyi kabul etmemiştir. Bunun üzerine Nihat Erim Başbakanlık görevinden istifa etmek zorunda kalmıştır.528 

Sonuç olarak ordudaki ve sokaktaki çalkantılar devam ederken; Nihat Erim tarafından peş peşe kurulan her iki hükümet de uzun ömürlü olamamış; reformların birbiri ardına yapılması gerektiği yönündeki irade bir türlü tecelli edememiştir. Reform isteyenlerin aslında yapmak istediklerinin, parlamento dışında mevzilenmiş muhalefeti ortadan kaldırmak olduğu iddia edilmektedir. Fransa’da başlayan öğrenci hareketlerinin fitilini tutuşturduğu gençlik eylemleri o yıllar içindeki parlamento dışı muhalefet olgusunun en çarpıcı örneklerinden biriydi. 68 kuşağı olarak simgeleşen zamanın gençliğinin, sınıfsız toplum peşindeki, hedefleriyle uyuşmayan, toplumsal kökenleri hakkında Ateş’in yazdıkları çok anlamlıymış gibi duruyor: “Hareketin önder kadrosuna baktığımız zaman, genellikle toplumun üst ve orta sınıflarının, çok iyi eğitim görmüş nitelikli çocuklarını görüyoruz”.529 Diğer taraftan, akademisyen Mete Tunçay ise bu 
kuşağın halet-i ruhiyesini yansıtması açısından başında geçen bir olayı nakletmektedir. Tunçay, şunu anlatıyor: 

Ben hatırlıyorum, bir ara işte benimle akran genç doçentler, kıdemli doktor asistanlar falan öğrenci birliğiyle konuşmak istedik 12 Eylül öncesi, dedik ki: “Ya, sizin arkadaşlarınız adam kaçırıyorlar, bir şeyler yapıyorlar. Bunlar Türkiye’de sosyalizmi yakınlaştıracak şeyler değil gibi geliyor bize. Biz de sizinle aynı amaçları paylaştığımızı düşünüyoruz ama bunlar olsa olsa bir askerî darbeyi davet eder.“ Çocuklar şöyle birbirlerine baktılar, dediler ki: “İyi niyetinizi takdir ediyoruz. Aranızda küçük bir komisyon seçin, biz size direktif veririz.” Ve biz 
bunun üzerine oradan –affedersiniz- küfrederek ayrıldık. Biz onlara nezaketle anlaşalım, onları bir eleştirel şeye getirelim derken onlar bizi örgütlemeye kalktılar.530 

C. FERİT MELEN HÜKÜMETİ DÖNEMİ 

1972 yılı Mayıs ayında Türkiye’de önemli gelişmeler yaşanmıştır. CHP’de yapılan 21. Olağan Kurultay sonucunda Bülent Ecevit Genel Başkan seçilmiş ve bu durum karşısında İsmet İnönü istifa etmiştir. Aynı günlerde Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilmiştir. Bu sırada yeni bir hükümet kurulması için girişimler başlamıştır. Hükümeti kurma görevi Suat Hayri Ürgüplü’ye verilmiş ancak Cumhurbaşkanı Sunay yeni kurulan hükümete onay vermemiştir. Kulislerde buna gerekçe olarak Ürgüplü’nün listesinde sakıncalı isimlerin olması ve Sunay’ın uyarılarına rağmen bu isimlerin olduğu listenin köşke çıkarılması öne çıkarılmıştır. Ayrıca yeni kabinede yer alması öngörülen isimlerden 14’ü ilk kez bakanlık yapacak isimler olmuştur.531 

Bu gerçekleşmeyince Sunay hükümet kurma görevini Van Senatörü Ferit Melen’e vermiştir. Melen’e AP,CHP, MGP destek vereceklerini bildirmişler ve sonuçta 8 AP, 5 CHP, 1 MGP’li bakanın yer aldığı liste yeni hükümet olarak güvenoyu almıştır. Kabinenin tamamı eskiden bakanlık yapmış isimlerden oluşmuştur ve bu isimlerin altısı maliye kökenlidir. Bu durum ise bu hükümet döneminde ekonomiye önem verileceğinin göstergesidir. 

Hükümet programında öncelik tanınan belirli konular şunlardır: Huzur ve asayiş, seçim, reformlar ve III. Beş Yıllık Kalkınma Planı. Hükümetin ana hedefinin milletin varlığını, bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini yok etmek; insan haklarına dayalı Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkarak ülkeyi bir zulüm ve esaret düzenine sürüklemek isteyen her türlü yıkıcı faaliyete ve anarşik eylemlere karşı kararlı ve azimli bir mücadele yapmak olduğu belirtilmiştir.532 

Bunun gibi siyasi durumlar sonucunda Melen Hükümeti de sorunların çözümünde yetersiz kalmıştır. Çünkü sıkıyönetim sürmektedir. Kısmen değiştirilen Anayasa, diğer değişikliklerle ancak bir anlam ifade edecektir. Reformlardan söz edilmiş ama hiçbirinin yürürlüğe girmesi o an için mümkün görünmemiştir. İşçi sınıfı geçici bir sessizlik içinde olmuştur. Üniversiteler muhaliflerden arındırılmaya başlamıştır. Aydınların uygulamalara tepkisi büyük olmuştur. 
Bununla birlikte anarşik olaylar gözle görülür bir biçimde azalmış ama buna karşılık reform tasarılarından hiç biri kesin bir çözüme bağlanamamıştır.533 

Bu Melen dönemi yaklaşık 11 ay sürmüştür. Döneme damgasını vuran üç gelişmeden bahsedilebilir. Bunlar: Eminönü Vapurunun batırılması şeklinde gelişen yeni bir terör olayı; Bomba Davası ve Ziverbey’deki Zihnipaşa Köşkündeki işkenceli sorgulamalar hadisesi ve Gürler’in cumhurbaşkanlığı adaylığının ilk günleri olarak sıralanabilir. Bu seçimden sonra Melen Hükümeti istifa etmiştir.534 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

501 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–7], s.4. 
502 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–8], s.5. 
503 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–
9/10], ss.6–7. 
504 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–10], s.7. 
505 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–12], s.9. 
506 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–13], s.10. 
507 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–
13/14], s.10–11. 
508 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–19], s.16. 
509 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–20], s.17. 
510 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 27.10.1971 tarihli yazısı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–21; Fihrist No: 6288–1]. 
511 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–1/2],ss.2–3. 
512 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–4], s.5. 
513 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–6], s.7. 
514 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–7], s.8. 
515 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–8/9], s.9–10. 
516 “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 
5/6–9; Fihrist No: 7629–9], s.10. 
517 “Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Demirel ve Ecevit ile görüşmesinden sonra, gerekirse kamuoyuna yapabilecekleri açıklama taslağı” [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 6/1714; Fihrist No: 731]. 
518 Milliyet, 21.5.1971, s.1. 
519 Kamil Karavelioğlu, Bir Devrim İki Darbe, İstanbul, Gürer Yayınları, 2007, s.235-237. 
520 Ahmad, “Demokrasi Sürecinde…”, s.370. 
521 Cumhuriyet, 20.9.1971, s.1. 
522 Nihat Erim, Günlükler 1925-1979, C: II, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2005, s.980. 
523 Cumhuriyet, 9.10.1971, s.1. 
524 Mazıcı, a.g.e., s.144. 
525 Erim, a.g.e., s.985. 
526 Milliyet, 7.1.1972, s.1. 
527 Cem, a.g.e., s.456-457. 
528 Ahmad, “Demokrasi Sürecinde…”, s.376. 
529 Toktamış Ateş, 68’li Olmak, Ankara: Ümit Yayıncılık, 1992, s.14. 68 Hareketiyle ilgili olarak yapılmış en yeni eserlerden biri olması itibarıyla bkz. Tuncay Çelen/Ömer Gürcan, 68 Gençliği ve Katledilişi (Hesaplaşma), Ankara: 
Süvari Yayıncılık, 2006. 
530 Prof. Dr. Mete Tunçay’ın 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.42–13.00]. 
531 Milliyet, 14.5.1972, s.1. 
532 CSTD, C:4, B:62, 30.5.1972, s.550-563. 
533 Ahmad, “Demokrasi Sürecinde…”, s.379-381. 
534 Cumhuriyet, 8.4.1973, s.1. 


24 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder