29 Ocak 2019 Salı

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 22

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 22



6. TRT VE YARGI ORGANLARINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER 

 TRT ve yargı organları hakkındaki konuşmasında ise Erim, yapılacak yayınlarda devletin yüksek çıkarlarının göz önünde tutulması; haberlerin doğruluğunun sağlanması ve resmi olan ya da olmayan tüm kurum ve kuruluşlara karşı tarafsızlığın korunmasını sağlayacak yeni bir düzenlemeden bahsetmektedir. TRT’nin başlıca vazifesini milletin bütünlüğünü sağlamak olarak tarif eden Erim, TRT’nin kimi rahatsız edici yayınlarından örnek veriyor.453 Silahlı Kuvvetlerin 
sarf ettiği paraların Sayıştay denetimi dışında tutulmasının gerekçelerini de açıklamaktadır.454 

Askeri mahkemelerde hâkim sıfatını taşımayan muharip subayların vazife almasını, askeri sahada hizmet görmüş; tecrübe edinmiş olması nedeniyle yargılamanın sıhhatini güçlendirici bir etken olduğu düşüncesiyle savunan Erim, Askeri Yargıtay’daki hiyerarşiyi rütbeyi esas alan bir biçime sokacaklarını ifade etmektedir. Anayasa Mahkemesine başvuru yeterliliklerinin daraltılmasını da savunan Erim, böylece bu yolun suiistimalinin önüne geçildiğini ifade ediyor. 
Yeni düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin bundan böyle gerekçesini yazmadan kararını da açıklayamayacağını belirtmektedir.455 

Yapılması gereken tüm anayasa değişikliklerini demokrasinin kendini savunma hakkı vardır; o savunma tedbirlerini almak lazım sözleriyle savunan Erim’in, devlet olarak; hükumet olarak yapılması gereken ne varsa yapılacağı; ülkenin asla 12 Mart öncesine dönmesine müsaade edilmeyeceğini 456 belirttiği mülakatı burada son bulmaktadır 

Muhtıra sonrası dönemde İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün, 
sıkıyönetim ilanının ertesi günü yayınladığı bildiride sıkıyönetim yönetimine karşı yapılacak eleştirileri, yayınları yasaklamıştır. Faik Türün, sıkıyönetimin ilanı gerekçesiyle ilgili olsun olmasın, gerekli gördüğü her türlü kararı alacağını böylece açıklamış, bu doğrultuda yapılacak eleştirileri de daha en baştan sıkıyönetim yasakları kapsamına almıştır. Bunun ilk uygulaması da, 28 Nisan 1971’den Cumhuriyet ve Akşam gazetelerinin 10'ar gün süreyle kapatılması ve bu gazetelerin yazarları İlhan Selçuk ile Çetin Altan'ın gözaltına alınmalarıyla gerçekleşmiştir.457 

12 Mart’la birlikte getirilen sıkıyönetim uygulaması, basını sürekli bir dolaylı sansür altında yaşatmıştır. Birçok gazeteci değişik nedenlerle gözaltına alınmıştır. Gazeteciler bir hafta ile sekiz ay arasında değişen sürelerle özgürlüklerinden yoksun bırakıldıktan sonra haklarındaki davaların düşmesi ya da gözaltı nedeninin kalkması nedeniyle serbest bırakılmışlardır. Gözaltına 
alınan gazeteci-yazarlar arasında Altan Öymen, Oktay Kurtböke, Hilmi Karabel, Uluç Gürkan, İlhami Soysal, Ali Sirmen, Turhan Selçuk, Yaşar Kemal, Çetin Altan gibi isimler vardır.458 

1961-1973 arası dönemde, 5680 Sayılı Basın Yasası aracılığıyla basının denetimi sağlanmış ve özellikle yurt dışından Türkiye'ye getirilen pek çok yayın hakkında yasaklama kararı alınmıştır. Bakanlar Kurulu kararı ile alınan bu yasaklamaların nedenleri dönemin hassasiyetlerine paralel bir seyir izlemiştir. İncelenen dönemin hassasiyetleri arasında komünist propagandadan 47, etnik temelli propagandalardan 33, Türklüğe hakaretten 10, misyonerlik ve 
dini propagandadan 8, müstehcenlikten 33 ve diğer konulardan 29 yayın Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanmıştır.459 

Muhtıradan sonra 30 Eylül 1971’de yapılan Anayasa değişikliğinde basınla ilgili 
Anayasa’nın 22. maddesi değiştirilmiştir. Yeni hükümler, basın hürriyetinin kötüye kullanılmış olduğu görüşünden hareket edilerek konulmuştur. Bu hükümlere göre, toplatma kararını yalnız hakim değil, belirtilen durumlarda başka bir merci de alabilecektir. Ayrıca Sıkıyönetim Yasası’nda basın hürriyeti konusunda normal zamanlarda uygulanabilecek yukarıdaki sınırlamalardan farklı hükümler (basımevi kapatma yetkisi dahil) vardır. Anayasa Mahkemesi, 
sıkıyönetim sırasında uygulanan bu olağanüstü sınırlamaları (basımevi kapatma yetkisi dahil) Anayasa’ya aykırı bulmamıştır.460 

12 Mart 1971’de asker tarafından hükümete verilen muhtıradan sonra, hem Anayasa’da hem TRT Yasası’nda birtakım değişiklikler yapılmıştır. 1488 Sayılı Yasa ile radyo ve televizyon yayıncılığı alanında birtakım değişiklikler yapılmıştır. Cumhuriyet Senatosu Anayasa ve Adalet Komisyonu Raporu’nda bu değişikliklere gerekçe olarak: 

“Gelişen teknoloji, bütün dünyada radyo ve televizyonun, büyük kitleleri etkileyen ve kamuoyunun haber almasında ve oluşumunda en büyük rolü oynayan yayın organları haline gelmesini sağladığından, ülkenin genel şartlarının bu yayın organlarını daha da etkili kıldığı, devlet eliyle kurulan bu organların tam bir tarafsızlıkla, ancak Anayasa’nın temel ilkelerine uygun ve ilkeleri yayma, benimsetme ve güçlendirme istikametinde yayımlarla hizmetini yürütmesi gerektiği…”461 öne sürülmüştür. 

Ayrıca Anayasa’nın radyo ve televizyon yayıncılığı konusunda doğrudan etkili olan 121. maddesindeki değişiklikler dikkat çekicidir. Buna göre; 

 “Radyo ve televizyon istasyonları, ancak devlet eliyle kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde yasa ile düzenlenir. Kanun, yönetim ve denetimde ve yönetim organlarının kuruluşundan tarafsızlık ilkesini bozacak hükümler koyamaz. Her türlü radyo ve televizyon yayınları tarafsızlık esaslarına göre yapılır. Haber programlarının seçilmesinde, işlemesinde, sunulmasında, kültür ve eğitime yardımcılık görevinin yerine getirilmesinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, insan haklarına dayanan milli güvenliğin ve genel ahlakın gereklerine uyulması, haberlerinin doğruluğunun sağlanması ile organların seçimi, yetki, görev ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir. Devlet tarafından kurulan veya devletten mali yardım alan haber ajanslarının tarafsızlığı esastır.”462 

Bu şekilde 1961 Anayasası’nın 121. maddesinde "özerk" olan ve yayınlarını "tarafsız" bir şekilde gerçekleştiren TRT Kurumu, 1971 Anayasa değişikliği ile yalnızca "tarafsız" bir duruma getirilmiştir.463 Yani, uzun yıllar tartışma konusu yapılan "özerklik", 1993 yılında mevcut Anayasa’da yapılan değişikliğe değin TRT'nin elinden alınmıştır. Böylece TRT'den yayınlarını yalnızca "tarafsızlık" ilkesine uygun olarak yerine getirilmesi beklenmiştir. Bu arada TRT'nin 
yayın alanındaki tekeli de devam etmiştir. Anayasa değişikliğinden sonra 359 Sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yasası’nın bir kısım hükümleri de 1568 Sayılı Yasa ile değiştirilmiştir.464 

B. ERİM-DEMİREL ÇATIŞMASI VE BİRİNCİ ERİM HÜKÜMETİNİN İSTİFASI 

Hükümetin gidişatını yansıtması açısından tarafların görüşlerinin takip edildiği, 
Cumhurbaşkanlığı Arşivinde kayıtlı çok önemli belgelerden biri de 9 Ekim 1971 Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın çalışma odasında yapılan toplantının zaptıdır. AP’nin, kabinedeki bakanlarını geri çekme kararının konuşulduğu, çok gizli ibaresini taşıyan belgeye göre toplantıda hazır bulunan isimler şunlardır: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı. Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, AP Genel Sekreteri Nizamettin Erkmen, Cumhuriyet Senatosu AP Grup Başkanı Ahmet Nusret Tuna, Millet Meclisi AP Grup Başkan Vekili Orhan Dengiz ve Başyaver Kur. Alb. Hüseyin Topa.465 

Toplantıyı açış konuşmasını yapan Sunay’ın ardından söz alan Demirel: Çekilmeye mecbur bırakılmış bir hükümetin müstafi başbakanı olarak kimi rahatsızlıklarını dile getirerek, partilerüstü olma iddiasına rağmen, parlamentoya karşı sorumlu olan hükümetin, meclis kürsüsünden kendisine karşı dile getirilen her eleştiriyi orduya atfeder bir tutum içinde olduğunu belirtiyordu. Bunun da silahlı kuvvetlerin lüzumsuz bir yük altına girmesine neden olduğunu ifadeyle sözlerine başlamaktadır.466 

Demirel, mevcut hükümetin parlamentoya dayalı mı, değil mi? Sorusunu sorarak, eğer dayalıysa parlamentoya karşı saygılı olması gerektiğini ifade etmektedir. Tuna’nın uygun bir dille hükümetin icraatını eleştirdiğini; bu eleştirinin Silahlı Kuvvetlere yapıldığı iddia edilirse parlamentonun fonksiyonunun biteceği açıklaması önemlidir. Partisinin her türlü anarşi ve  bölücülüğün karşısında olmasına rağmen her gün taşlandığı ve küfürlere hedef olduğunu; gücünü kaybetmiş bir AP’nin rejim aleyhtarlığının güçlenmesine sebep olacağını; bu nedenle AP’nin varlığının rejimin teminatı olduğunun altını çiziyordu. 12 Mart öncesi adedinin 300 olarak açıklandığı anarşistten, geçen 7 aya rağmen henüz 100’ünün yakalanmış olmasının, hükümete güven duyulmamasına neden olduğu kanaatini de eklemektedir.467 

Demirel, 7 aydır Cumhurbaşkanının kendileriyle görüşmediğini; parlamentodaki en büyük partinin yapılacak reformlarla ilgili görüşünün, Sunay tarafından merak bile edilmediğinden şikâyet etmektedir.468 Ayrıca, hükümet kurulurken tek bir AP’li bakanın Milli Güvenlik Kuruluna üye olacak bir bakanlığa getirilmeyişinin dikkat çekici olduğu hususunun altını çizmektedir.469 
Sunay ise bu durumun kasıtlı yapılmadığı; hatta Başbakan Erim ve kendisinin bundan üzüntü duyduklarını ifade etmekle yetinmektedir. 

Hükümetin kimi icraatlarının çok zararlı noktalara geldiğini belirten Demirel, Sunay’ın misal göstermesini istemesi karşısında bundan kaçınmakta ve şikâyetlerine bir yenisini daha eklemektedir: “Hükümetin bir üyesi çıkıp 20 yıllık politikayı eleştiriyor ve bütün politikacıları çirkin adam ilan ediyor”.470 Rejimin yaşaması isteniyorsa, parlamentoya da saygı gösterilmesi gerektiğini; cici demokrasi diyeni yargılarken hükümetin de aynı şeyi söylemesi halinde uyumun 
sağlanmasının mümkün olmadığını, sözlerine ekliyordu. Bu ithamların yapıldıkları mekân olarak Sivas konuşmasını ve Genelkurmay brifingini gösteren Demirel, basına aksettirilen böyle bir konuşmaya şerefi olan her insanın cevap vereceğini; bunun da asla Silahlı kuvvetlerin tenkit edildiği, anlamına çekilemeyeceğini söylemektedir. Sunay ise bu cümlelerin herkesi üzdüğünü 
lakin üzerinde fazla durulmasının fayda getirmeyeceği sözleri üzerine Demirel bu kez bu haysiyet incitici sözlerin sahibinin başbakan yardımcısı olduğunu ifade etmektedir.471 

Toplantıda Demirel’in oldukça sinirli olduğu anlaşılmaktadır. Sunay tarafından sarf edilen hemen her cümleye itiraz etmektedir. Sunay’ın ağzından dökülen, hükümet anayasa değişikliklerini sağlamıştır; sözüne katılmadığını belirtmekte; Sunay’ın gönül alıcı, sizin yardımlarınız ile olmuştur cümlesine rağmen hükümete yönelik eleştirilerine devam etmeyi sürdürmektedir. Eleştiri oklarını Erim’e yönelten Demirel’in, Başbakan Erim’in tutarsız olduğunu ima eden cümleleri önemlidir. Erim hakkında Demirel: “Sayın Erim, ilk gün bu anayasa ile hükümeti idare mümkündür dedi. Bir süre sonra bu Anayasa bizim için lükstür dediler. Şahsı eleştirmiyorum. 1970’de Milliyet gazetesinde yazdığı makalede Anayasayı 
mükemmel olarak vasıflandırdı. Sonradan da bu Anayasa ile çalışma imkânsız dediler. Deniz Gezmiş’i vurursanız sizi katil ilan ederim diyenler bugün parlamentodadır. Hep birlikte bu acıları çektik, Anayasanın daha değişecek yerleri kalmıştır”472 demektedir. 

Sunay ise 12 Mart öncesindeki durumun vahametini göstermesi açısından bazı örnekler vererek 12 Mart Muhtırasının verilmesi hususunda, ordunun mecbur bırakıldığını söylemektedir.473 Bu sözler üzerine Demirel, 12 Mart’ın de facto (fiili) bir durum olduğunu ve icabına da uyulduğunu belirterek, Cumhuriyet Senatosu AP Grup Başkanı Ahmet Nusret Tuna tarafından TBMM Birleşik Oturumunda yapılan ve eleştiriye konu olan konuşmasının 474 12 Mart 
Muhtırasını ve dolayısıyla orduyu eleştiren bir içerik taşımadığını ifade etmektedir. Ayrıca : 

“Sıkıyönetim kanunu, Anayasa tadili ve diğerleri, bizim desteğimizle çıkarılmıştır. Biz memleket için hayırlı olan her şeye destek olduk”475 demektedir. 

Demirel, kendilerinden gelen yapıcı eleştirilerin orduyu yıpratıcı eleştiriler olarak 
yansıtılmasına karşın, aynı şeyin CHP’liler tarafından yapıldığında hiçbir ses çıkmamasından yakınmaktadır. Siyasetin taşı bile yıprattığından söz eden Demirel, ordunun yıpranmasından endişeli olduklarını aktarıyor. Sırtını orduya dayamış bir hükümetin, asıl orduyu siyasetin içine itmiş olacağını savunmaktadır. 476 Belgedeki konuşmalar takip edildiğinde, Demirel’in yapılacak ölçüsüz bir toprak reformundan endişe duyduğu anlaşılmaktadır. Demirel: “Mülkiyet ve tapu hakkı delinmemelidir. Yoksa bu millet aç kalır” demektedir.477 Demirel, yapılmak istenenin sol ideolojilerin hedeflerinin tahakkuk ettirilmesi olduğunu; Sunay’a da bu doğrultuda telkinlerin 
yapılmış olduğunu söylemişse de ve Sunay ise, bu iddiayı reddetmektedir.478 

Demirel’in şikâyetleri bitecek gibi değildir. Merkez valilerinin teşkil ettiği direniş komitesi üyelerinin bugün kimi genel müdürlüklere ve valiliklere atandığını; anarşiyi yaratanlara prim verildiğini iddia etmektedir.479 Hükümetin sol ideolojik akımların tesiriyle, şuursuz bir devletleştirme planlamaları içinde olduğunu belirten Demirel, bu durumun memlekete gelmeye arzulu yabancı sermayeyi kaçırdığını belirterek, hükümetleri döneminde aktarılma aşamasına 
gelmiş birçok kredinin askıda kaldığını örnekler vererek anlatmaktadır. Demirel, konu hakkındaki nihai yargısını şu cümlelerle açıklıyor: “Yön dergisinin birinci sayısındaki politika bugünün ekonomik politikası olmuştur. Yazar Doğan Avcıoğlu hapiste, ekonomik felsefesi ise iktidardadır”.480 

Demirel’in konuşmasında bahsi en fazla geçen bakanlık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi gözükmektedir ve Demirel, bu bakanlıkta yapılan atamaları, sert bir şekilde eleştirmektedir. Ant dergisi ve Hikmet Kıvılcımlı çevresinin bu bakanlığı adeta ele geçirdiği suçlamasında bulunmaktadır.481 Demirel, özellikle başbakan yardımcısından şikâyetçidir; bir taraftan yapılacak her işte AP’den destek isterken diğer taraftan hemen her fırsatta AP’yi suçlayan başbakanın partisine karşı sarf ettiği “Yarayı kaşımayın, kanarsa suçlu siz olursunuz. 

12 Mart öncesinde olduğunuz gibi” sözlerinden duyduğu rahatsızlığı ifade etmektedir. Hükümetin partilerüstü olma iddiasıyla işe başlamasına rağmen; ordunun desteğinde görünüp bir partinin işlerini yürüttüğü iddiasında bulunmaktadır.482 Başbakan Yardımcısının ise “12 Mart AP’ye karşı yapılmıştır, hâlâ mı sesiniz çıkıyor” sözlerinden şikâyetçidir. Muhtıranın 3’ncü 
maddesinin tehdidi altında bulunmaktan bıkmış bir parti olduklarını belirten Demirel, parlamentoyu tatil edip, ne yapalım diye sormak üzere millete gitme noktasında bulunduklarını söylemektedir.483 

Sunay’ın ise bu sözler karşısındaki cevabı, 12 Mart’ın sebepleri arasında, yapılan iki konuşmanın, Tuna ve Demirel’in AP Gençlik Kollarındaki konuşmalarının tahrik edici olduğu noktasındadır. Komutanların arasında hiçbir görüş ayrılığı olmamasına rağmen varmış gibi gösterildiğini ifade eden Sunay, reformların yapılacağı sırada AP gibi bir kütle partisinin hükümetin karşısına geçmesi olarak yorumlanabilecek olan kabinedeki bakanlarını geri çekme hamlesinin, her şeyi sil baştan konumuna getireceğini ifade ediyordu.484 


 Cevdet Sunay’ın AP liderinin sitem dolu ifadeleri karşısında kimi zaman hafifçe bir karşı çıkış yapma gayreti vaki olmuyor değildi lakin Demirel’in bunlara cevabı sertti. Sunay’ın “Benim zamanımda hürriyet vardı diye geçmişin methi iyi şeyler değildir” sözlerine karşı, bu sertliğin izlerini bulmanın mümkün olduğu şu ifadeye dikkat çekmek gerekmektedir: “Ben 6 yıl hükümet etmişimdir. Nerede ve nasıl konuşulacağını bilirim”.485 Demirel, memlekette rejim düşmanlarının olduğunu; bu kesimlerin öyle toprak reformu yapılarak teskin edilemeyeceğini; buna inanmanın komünistleri tanımamak demek olduğunu ifade etmektedir. Sosyalist Kültür Derneği tüzüğünün 2’nci maddesine bakılması gerektiğini; işin ilginç tarafının bu derneğin kurucusunun şuan hükümet üyesi olduğunu söylemektedir. Daha da ilginci bu derneğin 41 üyesinin bir kısmının hapiste; diğer bir kısmının ise kilit mevkilerde bulunmasının garip olduğunu belirtmektedir. Bu sözler karşısında Cevdet Sunay’ın cevabı ise şöyledir: “Yaşlanınca tebdil-i din etmişlerdir”. 

Diğer taraftan Demirel, artık örneklerini bizzat isim belirterek vermeye başlıyor ve Prof. Muammer Aksoy’un sıkıyönetim tarafından ikide bir tutuklanıp salıverildiğini; bu zatın neredeyse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müşaviri yapılacağını söylemektedir. Sunay ise farkına varılarak bu atamanın önlendiğini belirtmektedir.486 

Sunay, Demirel’den dinlediklerine karşı, mutedil tutum takınmaya çalışıyor; kimi yerde AP’ye karşı sarf edilen sözlerden, kendisinin de üzüntü duyduğunu belirtmekle yetinirken; Erim’in önceleri methettiği anayasayı, icranın başına geçtikten sonra değiştirilmesi gerektiğini kabul etmesinin bir meziyet olarak telakki edilmesinin lüzumuna işaret ediyordu. AP’nin memleketin yüksek menfaatlerini her şeyin üzerinde sayarak, hükümetteki üyelerini geri 
çekmekten vazgeçmesini ümit ettiğini de sözlerine ekliyordu.487 

Demirel’in, istifa eden 3 bakanının istifalarının geri alınmasının mümkün olmadığını; diğerlerinin de partinin bu tavrı gereği çekileceklerini; aksi takdirde parti tüzüğüne göre ihraç edilecekleri şeklindeki sözlerine muhatap olan Sunay, kızgındır. Sunay: bu nasıl tüzük hükmüdür, eğer AP bakanlarını çekerse CHP’de de karışıklık çıkar, yeni bir hükümet kurulamaz yeni bir buhran doğar, Türkiye hükümetsiz kalır, görüşüne rağmen Demirel, bütün bunlara kendilerinin sebep olmadığını belirtmektedir.488 Sunay’ın son hamlesi: Çekilenlerin yerine 
yenilerinin verilmesidir. Demirel, bunu da reddeder ve Sunay’ın, hükümetin çözülmesini mi istiyorsunuz sorusuna muhatap olur. Demirel’in cevabı hayır olur ve hükümetin kendilerinin dışında teşkil edilmesini önerir. Sunay ise mevcut durumda bunun mümkün olmadığını anlatır. Demirel, tüm bu anlatılanlar üzerine tekrar bu durumun kendileri tarafından yaratılmadığı belirtir.489 

Konuşma ilerledikçe Demirel tekrar 7 aydan beri kendilerinin yok sayılarak 
cumhurbaşkanı tarafından daha önce çağrılmadıkları şikâyetine gelir. Sunay ise kendilerinden bir görüşme talebi almadığını, kendisinin ise yoğunluktan dolayı zaman bulamadığını belirterek, küsmüşsünüz der. Demirel’in cevabı ise siyasetçilerin küsmeye haklarının olmadığı yönündedir. 

Sürekli hükümet tarafından hakarete uğradıklarını bir kez daha vurgular ve bundan sonra yapılması gerekenin: En kısa zamanda parlamentoya dayalı, protokolü yazılı bir hükümetin kurulması ve seçim kanunu yapılarak seçime gidilmesidir. Bunun ilanının bile Türkiye’ye ferahlık getireceği görüşündedir.490 

Sunay ile Demirel arasındaki konuşmaya Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç da dâhil olur ve şöyle konuşur: “Bu ortam içinde bir seçimi düşünmek asla mümkün değildir ve olamaz. Sorduğunuz gibi seçimin zamanını şu anda tahmin etmek mümkün bile değildir. Şimdiye kadar yapılan şey Anayasanın meclislerden çıkarılmış olmasıdır”. Tağmaç, ordu olarak sadece reformların yapılmasını istediklerini meclislere hiçbir telkinde bulunmadıklarını; başbakanı 
kabinesini kurmakta serbest bıraktıklarını, kendisinin sadece eski askerlerin kabineye alınmamasının daha uygun olacağı fikrinde olduğunu belirtmektedir.491 Burada Tağmaç’ın, Demirel’in sürekli şikâyet ettiği Siyasi İşlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı E. Kur. Alb. Sadi Koçaş’ı kastettiği zannedilmektedir. 

Demirel’i kararından bir türlü vazgeçiremeyen Sunay’ın sinirlendiği gözlenmektedir. Tağmaç’ın ardından konuşan Sunay’ın: “12 Mart’tan bugüne gelinceye kadar hiçbir sürtüşme olmamıştır, bugünkü sürtüşmelerin oluşunun sebebi sizlerin konuşmalarınızdır” sözleri karşısında Demirel kararlı tutumunu sürdürür: “Benim felsefeme uygun değilse oy vermem. 
Sürtüşmelerin bizim konuşmalarımızdan çıktığını kabul etmem” şeklinde cevap verir ve ekler: 

“Bir parlamento kendi Silahlı Kuvvetlerinin tehdidi altında kalamaz”.492 

23 Eylül 1971’de meclisin birleşik oturumunda yaptığı konuşmasıyla tepki çeken Ahmet Nusret Tuna’nın sözleri de önemlidir. Tuna, AP’yi ordunun karşısına çıkarmaya çalışanlara karşı, neden kendileriyle daha önce temas kurulmadığını sormaktadır. Partilerine yapılan saldırılara karşı, cumhurbaşkanının ve ordunun, AP’nin 6 yıl bu ülkeyi idare ettiğini ve sonrada çekildiklerini; 12 Mart’tan sonra meclise getirilen her kanunu destekleyip, çıkarılmasına yardımcı olduklarını, neden söylemediklerini sormaktadır. Üstelik bunları yapmadıkları gibi 
AP’yi sürekli itham ettiklerini ifade ediyordu. Tuna, sözlerine devamla, partilerinin felsefesine uymayan kanunlara baskı ile evet diyemeyeceklerini de belirtmektedir.493 

Nihat Erim’in kurmuş olduğu Basın Müsteşarlığının objektif olmadığı iddiasında bulunan Tuna, bu kanaatini şöyle açıklamaktadır: Bir ekolün yani Akis Mecmuasının mensuplarıdır. Kurtul Altuğ adındaki zatın nasıl basın sohbet toplantısı yaptığı düşünülmeye değer. Bu zatın vesika toplama ve daha sonra bu görevden ayrılınca bir gazetede neşretmek üzere doküman hazırlığı içinde olması fotokopiler alması hali bir felaket olur”.494 

Orhan Dengiz ise Nihat Erim’in partilerini mertliğe davet etmesini yadırgadığını; Ilımlı olarak tanınan bir başbakandan bu sözü hiç beklemediklerini söylemekte dir.495 Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı’nın dile getirdikleri ise Erim’in yaptığı sert konuşmanın ardından, tansiyonun yükselmesine mani olmak için, bu konuşmaya cevap vermek isteyen AP’lileri teskin ederek; konuşmalarına engel olduğu yönündedir.496 Avcı, konuşmasının bir yerinde, tarafların arasının 
fesatçı unsurlar ve basın tarafından açıldığı kanısında olduğunu söylemektedir. Buna bir örnek olması bakımından şu misali veriyordu: “Deniz Kuvvetlerinin kuruluş gecesinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Orgeneral Faruk Gürler ile ayaküstü konuşuyorduk, yanımıza Müşerref Hekimoğlu adındaki kadın yazar geldi ve Sayın Gürler’e Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarımız birer beyanat patlattılar siz patlatmıyorsunuz diye tahrik ettiler. Sayın Gürler’de ben beyanat falan patlatmıyorum cevabını vermişti”.497 

9 Ekim 1971 tarihli toplantıdan 4 gün sonra bu kez ikinci bir gizli toplantının yapıldığı anlaşılmaktadır. Cevdet Sunay’ın çalışma odasında yapılan toplantıya katılanlar isimler şunlardır: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Cumhuriyet Senatosu Başkanı Tekin Arıburun, Millet Meclisi Başkanı Sabit Osman Avcı. Başbakan Nihat Erim, Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, Adalet Bakanı İsmail Arar, Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ve AP Genel Sekreteri Nizamettin Erkmen. 

Toplantıyı açış konuşmasını yapan Sunay, 12 Mart’tan bugüne geçen sürede meydana gelen gelişmeleri, hükümetin kuruluş aşamalarını kısaca özetlemekte dir. Bu arada önemli bir cümle sarf ediyor: Erim’in her partinin meclisteki ağırlığına göre bakan seçtiğini; seçilen bu bakanların kimler olacağının tabiatıyla başbakanın tercih edeceğini; dolayısıyla seçilen bakanların kendi genel başkanlarına değil, başbakana karşı sorumlu olduklarını belirtiyor. Kurulan hükümetin, Demokratik Parti hariç olmak üzere diğer partilerden güvenoyu alarak görevine başladığını aktarmaktadır.498 

Toplantıda ilk sözü alan Başbakan Nihat Erim, kabinedeki bakanlarını çekme kararı alan AP’nin yavaş seyreden bir taktikle, ülkeyi hükümet buhranına sokmak için, hükümeti zayıflatmak, başarılı ve güçlü hükümet görüntüsünü bozmak yolunu seçtiğini ifade etmektedir.499 Kendisinin bulunmadığı 9 Ekim tarihli toplantı zaptında Demirel tarafından gündeme getirilen Kıbrıs’taki gelişmeler karşısında asıl Demirel’in yaptığının kabul edilemez olduğunu belirten 
Erim, son derece sert bir yorumda bulunmaktadır. Erim: “AP, hükümetin kuvvetli ve içeride ve dışarıda itibarlı bir hükümet durumuna geldiğini görerek, bu imajı bozmak için, hükümetteki AP’li üyeleri çekme yoluna gitmiştir”, demektedir.500 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

453 TRT, 12 Mart sonrasında da tartışmaların odak noktasında olan bir kurumdur. TRT hususunda birbirinden farklı görüşlerin savunulduğu şu iki kitap önemlidir: Bkz. İsmail Cem, TRT’de 500 Gün, İstanbul: Gelişim Yayınları, 1976 ve Refik Özdek, Hedef TRT, Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1977. 
454 “TRT ve Yargı Organları” [13 Haziran 1971 Radyolarda ve Televizyonda Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624], s.39 vd. 
455 “Üniversite Özerkliği” [12 Haziran 1971 Radyolarda ve Televizyonda Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624], s.44 vd. 
456 “Üniversite Özerkliği” [12 Haziran 1971 Radyolarda ve Televizyonda Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624], s.49. 
457 Üskül, a.g.e., s.208-209. 
458 Alpay Kabacalı, Başlangıçtan Günümüze Türkiye’de Basın Sansürü, İstanbul, Gazeteciler Cemiyeti Yayını, 1990, s.204-207. 
459 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Bakanlar Kurulu Kararları Katalogu 030.18.01. (1961-1973 arası dönem) Mustafa Yılmaz, Yasemin Doğaner, “1961-1973 Yılları Arasında Bakanlar Kurulu Kararı ile Yasaklanan Yayınlar”, 
Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, No: 37-38, 2006, s.247. 
460 Tikveş, a.g.m., s.29. 
461 Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Ve Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Anayasa değişikliği Teklifinin Millet Meclisince Kabul Olunan Metni Ve Cumhuriyet Senatosu Anayasa Ve Adalet 
Komisyonu Raporu, CSTD, C:67, B:113, 12.9.1971, s.13. 
462 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Anayasa değişikliği, Resmi Gazete, 22.09.1971, No:13964. 
463 Aysel Aziz, “Yeni TRT Yasası”, AÜSBF Dergisi, C: XXVII, No: 4, 1973, s.103. 
464 Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Ek ve Ek Geçici Maddeler İlavesi Hakkında Kanun, Resmi Gazete, 8.3.1972, No: 14122. 
465 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–1], s.1. 
466 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–2], s.2. 
467 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–5], s.5. 
468 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–7], 
[Demirel’in zapta geçmek üzere el yazısıyla yaptığı ilave]. 
469 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–8], 
[Demirel’in zapta geçmek üzere el yazısıyla yaptığı ilave]. 
470 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–10], s.8. 
471 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–11], s.9. 
472 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–12], s.10. 
473 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–3], s.3. 
474 Söz konusu konuşmanın tam metni için bkz. TBMM Tutanak Dergisi, 12’nci Birleşim, 23.09.1971 Perşembe, Cilt: 10, Toplantı: 10, ss.417–422. 
475 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–4], s.4. 
476 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–16], s.14. 
477 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–17], s.15. 
478 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–18], s.16. 
479 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–21], s.18. 
480 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–22], s.19. 
481 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–23], 
[Demirel’in zapta geçmek üzere el yazısıyla yaptığı ilave]. 
482 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–24], s.20. 
483 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–25], s.21. 
484 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–6], s.6. 
485 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–13], s.11. 
486 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–20], s.17. 
487 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–26], s.22. 
488 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–27], s.23. 
489 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–28], s.24. 
490 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–29], s.25. 
491 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–30], s.26. 
492 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–32], s.28. 
493 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–34/35], ss.30–31. 
494 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–39], s.35. 
495 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–36], s.32. 
496 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–37], s.33. 
497 “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–38/39], ss.34–35. 
498 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625], giriş. 
499 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–4], s.1. 
500 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–5], s.2. 

23 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder