VURAL SAVAŞ IN TARİHİ TESPİTLERİ VE FETULLAH TEHLİKESİ BÖLÜM 2
Yeri Gelmişken; Bir konuyu açıklamakta yarar görüyoruz:
Din istismarlarını eleştirirken, İslamiyete yönelecek münafıkları deşifre ederken, samimi müminleri üzecek ve ürkütecek yaklaşım ve yakıştırmalardan
mutlaka uzak durulması gerektiğini özellikle ve tekrar hatırlatmak istiyoruz. Din hakkında konuşup yazarken o konuyu, tarafsız ve ön yargısız kaynaklardan iyice araştırmadan veya gerçekleri kasıtlı çarpıtan kitapların etkisinde kalarak yapılacak yorumlar, haklı olduğumuz iddialarımıza bile şüphe bakılmasına yol açacaktır.
Her türlü ırkçılık düşüncesini şiddetle eleştiren, bütün hayatını ve rahatını aziz milletimize ve manevi değerlerimize hizmete vakfeden ve Atatürk tarafından
takdir edilip resmi görevler verilmek istenen ve eserleriyle gerçek iman ve örnel İslam düşüncesini öğreten ve Şeyh Sait isyanını asla tasvip etmeyen
ve desteklemeyen Bediüzzaman gibi bir şahsiyet hakkındaki yanlış ve haksız ithamlar da, talebelerini ve eserlerini okuyup bilenleri bizden soğutacak ve
Fetullah Gülen'lerin ve AKP gibi partilerin tuzağına atacaktır.
Bediüzzaman Gerçeği
Ahmet mercan gibi tarafsız bir senaristin çok ciddi bir araştırma sonucu hazırladığı Said Nursi'yle ilgili çizgi film metninde 25 Kasım 2005 Tempo dergisinde yazıldığı gibi, Bediüzzaman Kürtçülük, bölücülük gibi iddialardan tamamen uzak, yüksek ve örnek bir İslam alimidir.
Artık, dine düşmanlığını; din alimlerine, İslami hizmetlere ve samimi müminlere sataşmak şeklinde ortaya koyuyor" görüntüsü verecek yaklaşımları
terk etmelidir. Israrla ve tekrarla vurguluyoruz: İslama şaşı bakan ve Müslümanları potansiyel tehlike sayan bir Ulusalcılık. USA cılığa dolaylı hizmetçilikle eş değerdir.
İşte Ahmet Mercan'ın Bediüzzaman'la ilgili tespitleri:
Filmde Beiüzzaman'ın dini kimliğinin yanında, siyasi tavrı da tüm detaylarıyla anlatılıyor. Kürtçülük yada Türkçülük... Milliyetçiliğin her türlüsünü ağır bir
dille eleştiren Nursi, Kürtlerin kendisinse teklif ettikleri isyanlarda liderlik etme tekliflerini de, kardeş savaşını istemediğini belirterek her seferinde red ediyor.
Ruslarla yapılan savaşta ise kendi başına kurduğu bir silahlı bölük ile Enver Paşa'ya yardım ediyor. Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan işkal
sürecinde ise Said Nursi, padişahın ve hatta şeyhülislamın fetvalarına karşı çıkacak kadar vatansever bir portre çiziyor. Filmde, işkal kuvvetlerinin
Boğaziçi'nde demir atmış olan gemilerini seyrederken yanına gelip, İstanbul yaptığı anlaşmayla silahı bıraktı, tamamen teslim oldu diyen birisine
Said Nursi Şöyle yanıt veriyor: Şimdi Anadolu'ya destek zamanı. Hem de en tehlikeli cephe olan buradan, İstanbul'dan milleti uyandırmalı...
Bu sözlerini destekleyen bir başka davranışı da, padişah ve şeyhülislamın Anadolu'daki isyanın yanlış olduğunu belirten fetvalarına karşı isyanı destekleyen bir fetva yayımlaması.
Özellikle İsmet İnönü döneminde Bediüzzaman'ın cumhuriyetin yozlaşmasıyla ilgili yaptığı mücadele ortada. Milli Mücadele'ye destek vermiş olsa da;
cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yapılan her şeyden memnun kaldığını da söyleyemeyiz elbette. Zaten bunu da kendisi açık açık dile getiriyor.
Cumhuriyet sonrası dönemde hiçbir zaman şiddete başvurmayı düşünmeyen, tamamen meseleyi ikna yoluyla hal etmeyi planlayan birisiydi.
Bu tavırlarıyla da bana göre şunu anlatıyor. Siz her şeye karşı muhalif olabilirsiniz. Ancak açık ve yakın bir tehlike unsuru olarak varlığınızı sürdürmemeli siniz.
İfade özgürlüğünü savunan bir tavırdır bu. Bediüzzaman tüm davalarında yaptığı savunmalarda bu mantığa uygun şeyler söylemiştir. Kibritin varlığı ormanını
yanacağına delalet değildir. Kibrit taşıyan herkesi de ormanı yakacak diye hapse atamazsınız; der. Bu konuda bizim Atatürk kitabımızın Bediüzzaman ve
Atatürk bölümünde yeterli ve gerçekli bilgi ve belgeler verilmektedir.
Fetullah Gülen'le otuz yıl birlikte çalışan ve bütün sırlarına vakıf olan Nurettin Veren, Fetullah Hocanın Şifreleri kitabında şu itiraf ve ifşaaatlarda
bulunuyor. [1]
Sanki bir güç Gülen'e yürü dedi ve Gülen yürüdü...
Neden herkes inandı ona? Neden kapılar açıldı? İzmir'de etrafında oluşan halkalar, onun adını değiştirmişlerdi...
O artık, Mehdiydi büyük kurtarıcıydı...
Yayılıyordu vaazları...
Herkes onu konuşuyordu...
O mahkemelerde Nurcu olmadığını söylüyordu...
Farklıydı diğer Nurcu Ağabeyler den...
Neden farklıydı? Ya da birileri ona farklı olmasını mı söylemişti? Bu sorular, yanıtını belki de birinci adam konuştuğu için buldu...
Gülen'in en yakınındaki isim anlattığı için Fethullah Gülen hareketinin şifreleri çözüldü.
Süleyman Demirel'le ilişkileri
Ben, 80 darbesinden sonra devletle tanışmanın önemli olduğunu düşündüm.
İyi işler yapıyorduk ama suçlanıyorduk.
El ilanlarıyla, teröristlerle aynı muameleyi görmek hoş değildi.
Bizim kapalılığımızdan kaynaklanıyordu bunlar. İhtilalin ardından, Özal'la birlikte, bizi bilen Cumhurbaşkanına bizi anlatmak istedim. Seyahatlerine davet etti bizi.
Orta Asya'da açılacak olan okullara Özal'ın önemli desteği oldu. O ülke cumhurbaşkanlarına teker teker anlattı cemaati ve O insanlara destek verin.
Hizmetleri önemli dedi. Beni, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Gürcistan cumhurbaşkanlarına takdim etti. Ve ben, bu ülke parlamentolarında konuşmalar yaptım. Parlamentolarda çekilmiş fotoğraflarım var.
Türkiye'deki okullar gibi buralarda okullar açmak istediğimizi söyledik ve bize bütün imkânlar seferber edildi.
Fakat Türkiye'ye geldikten üç gün sonra Özal rahmetli oldu. Bu destekle açılımı yaptık. Vefatından sonra, Hoca efendi bana şöyle bir şey söyledi:
E, Nuri Efendi, senin de Özal sayesinde bir saltanatın vardı. O da bitti!; Şaşırdım. Ne saltanatım olacak hocam.
Benim mutluluğum o ülkelerde okulların açılması. Şimdi sen Demirel'le görüşüp onun desteğini almak istiyorsun herhalde, bunu düşünüyorsun dedi.
Ben bunu bir mesaj gibi, işaret gibi anladım. Aynen durumu Demirel'e anlattım. Bizim Özal'la başlayan bir çalışmamız vardı. Sizin de destek vereceğinizi ümit ediyorum dedim Demirel'e. O da sanki Özal'la yarışıyor gibi.Ne istiyorsanız getirin, destek vereyim dedi. [2]
Devlet Ricaliyle Görüşmem Gülen'i Rahatsız Etti
- Fethullah Gülenle yollarınız neden ayrıldı?
Veren: Ben ayırmadım. Fethullah Hoca'nın bana yüzde yüz güvendiğini düşünüyordum. Ama bu parlak görüşmelerden sonra, başarılı çalışmalardan sonra, Fethullah Hoca benden endişe etti. Benim devlet ricaliyle yakın temasım, her an irtibatta olmam, arkadaşlar arasında haset yarattı.
Neden siyasilerle Nurettin Bey görüşüyor dediler. Bunu normal karşıladım.
Ekip halinde hareket edelim dedim. Şerif Ali Bey'i, Latif Hoca'yı, İsmail Büyükçelebi'yi, Hüseyin Gülerce'yi, Alaaddin Kaya Bey'i alıp, Demirel ve
Tansu Hanım'la görüştürdüm. Fotoğrafları da var. Onlara dedim ki, Yurtdışına gittiğim zaman bu arkadaşlar size gelecek. Bu arada, benim ön plana
çıkmış olmam Hocaefendi'yi rahatsız etmişti, bu isimleri öne çıkarıp beni geriye çekmeyi düşünüyordu.
Ben de onu büyük olarak görmüş ve bunu doğal karşılamıştım. Elimle bu isimleri Demirel ve Tansu Hanım'a götürdüm, tanıştırdım.
Severek, inanarak götürdüm. Ama anladım ki, bunlar önceden planlanmış. Benim bu kadar ön plana çıkıp, kendisinin yerine geçeceğimi ya da bu işi
berbat edeceğimi düşündü.
Bu yüzden Gülen beni uzaklaştırmayı planlamış.
Gülen'i 56 Gün Kaçırdım.,
- 80 Darbesinde ne oldu?
Veren: Fethullah Gülen duvar ilanıyla aranırken, ben 56 gün boyunca, şoförlüğünü yaparak, onu kimsenin bulamayacağı yerlere götürdüm.
Aranıyordu o zaman. Bütün bunlara rağmen neden böyle yaptı anlamadım. Olanlar oldu. Amerika'ya gitti. Karar aldı ve gitti.
Burada, istihbarattan bilgi alan insanların getirdikleriyle daha da körüklendi gitme duygusu ve Amerika'ya gitti.
ABD-Pansilvanya'da içerisinde özel malikhanesi dışında 7 villa daha bulunan 130 dönümlük çiftlikte yaşayan Fetullah Gülen, beni karşısında görünce Nurettin bana suikast için geldi diye bağırmaya başladı:
Evet. Hiç hayatımda görmediğim şekliyle avazı çıktığı kadar bağırdı. Nurettin suikast yapmaya geldi beni öldürecek! Onu öyle inandırmışlar, 35 yıl aynı
çatı altında beraber olduğumuzu unutmuş ve beni canavar gibi görüyordu. Ya ilaçların ya da anlatılanların etkisiyle o kadar insanın önünde avazı çıktığı
kadar bağırıyordu: Senin buraya, beni öldürmeye geldiğini bilmiyorsam ben eşekoğlu eşeğim! Yazıklar olsun Hocam. Ben sana, anamdan babamdan,
çocuğumdan daha yakınken, bunları nasıl söylersin. Bana bunu söyleyecek insan daha anasından doğmadı.
Ben bunu kabul etmem dedim. O sırada şömine demirini kaptı ve üzerime öldürmek üzere yürüdü. Etrafındakilere de Öldürün bunu, öldürün bunu diye
defalarca avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Polis Arif bana yalvarıyor, Ağabey ne olur uzaklaş buradan. Beni tekme tokat, İsmail Büyükçelebi de dahil, o gölgesinden korkan herif, benim 30 yıllık arkadaşım, Büyükçelebi, boğazımı sıktı, tekme tokat dışarı çıkardılar. Necdet Başaran'ın arabasına tekme tokat bindirdiler, şahsi eşyalarımı alamadan döndüm. [3]
Görüştüğüm gazeteci ve televizyoncular bu gerçekleri yayımlamadı.
Veren: Uğur Dündar, Oktay Ekşi, Mehmet Ali Bİrand gibi isimlerle görüştüm. Ama ses çıkmadı. Fatih Altaylı Beyin talimatıyla, Kanal D adına Sizinle
röportaj yapmak istiyorum diyen Kürşat Okutmuş'la 2.5 saat görüştük. Görüşme ana haber stüdyosunda oldu. Bir hafta önce çekimler, Sayın Altaylı'nın
önüne sunuldu. Yayına koyma cesaretini gösteremediler.
Gerçekleri sadece duyurmak görevi olan bağımsız medya, tribünlerdeki bir olayı günlerce manşete taşırken, bütün dünyayı ilgilendirecek boyuta ulaşmış,
ülkenin bütün istikrar ve asayişini riske sokan AKP'yi sarsacak, bu riskli ve çok tehlikeli olayı haber niteliğinde görmedi.
Olayı örtbas etme yolunu tercih etti. Altaylı'nın sütununda her gün döktürdüğü inciler var. Biz ne zaman adam oluruz" diyor Altaylı.
Ben de şöyle bir şey yazmasını tavsiye ediyorum: Gazetecilik şov yapmak için değil, tarafsız ve kutsal görev bilinciyle yapıldığı zaman adam oluruz.
Altaylı'ya tavsiyem budur [4]
Yahudi ve Hıristiyanlara sığındı!
Devletin denetiminden de rahatsız oldu. Kendisini uluslararası bir destekle kuvvetlendirmek istiyordu. Üç ihtilal dönemini birlikte yaşadık.
Bu dönemlerde, altı senelik takip dönemi var. Arananlar listesindeydi. Onda meydana gelen tepki, askerden ve devletten kaçış şeklinde oldu.
Bunun için de, Alaaddin Kaya vasıtasıyla Vatikan'la temas kuruldu. Ama ben bunların içinde yoktum, dışlandıktan sonra öğrendim.
Sadece, Vatikan'a gitmeden önce, Bartholomeos. Marovitch'in, Mutafya'nın, David Osea'nın, dini kıyafetleriyle Altunizade'ye geldiklerini, arkadaki
Kış Bahçesi"nde bir toplantı yaptıklarını gördüm. İlk kez. Dini liderler oradaydı. İçeri girdiğimde, hepsine tek tek süslü sandıklarla hediye verildi.
İlk defa gördüm ve şaşırdım. Hatıra fotoğrafı çektirdiler. Ayaktaydılar, Hocaefendi beni fotoğraf karesine girmem için çağırdı.
Ben istemedim. Bu görüşmeden az sonra Alaaddin Kaya Bey'in organizasyonuyla, Vatikan'a gittiğini duydum. O güne kadar benimle hareket eden Gülen, Vatikan konusunda beni yanına almadı. [5
Fethullah'ın Soros Bağlantılı Zaman Ekibi
Cemaati yakından tanıyan isimler, üç ismin önemine dikkat çekiyordu. Fethullah Gülen cemaatinin en önemli yayın organları olan Zaman gazetesi ve
Samanyolu (STV) televizyonunu bugünkü haline bir üçlü getirdi. Bunlar Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Yayın Danışmanı
Eyüp Can ve STV Ankara Haber Müdürü Haluk Örgün... Üçü de Amerikan ekolünü temsil ediyorlar.
Hatta Zaman Grubu içinde bu üçlü. ABD'li George Soros'un darbeleri teşvik etmesiyle ünlü Vakfı'nın, Balkanlar ve Türkiye Halkla İlişkiler Dairesi'nin
etkin isimleri olarak anılıyor. Üçlü, Zaman Grubu dışında da Soros'un Türkiye ekib olarak mimlenmiş durumda!
Soros destekli bu isimlerden Eyüp Can, Doğan Medya Grubu'na dokuz ay önce Genel Yayın Yönetmeni olarak transfer oldu.
Haluk Örgün de TMSF'nin kontrolündeki Star Grubu'nun başına getirildi. Örgün'ün, bizzat Fethullah Gülen'in Başbakan Tayyip Erdoğan'dan talepte
bulunmasıyla bu göreve getirildiği yoğun olarak konuşuluyor. Örgün'ün kayınpederi, cemaatin önemli isimlerinden Ali Bayram.
Ekrem Dumanlı ise Zaman'daki görevini sürdürüyor.
Dumanlı yeni yayın döneminde 60 milyon dolarlık reklam taahhüdünde" bulundu. Bu reklamların 12 milyon dolarlık kısmının da Koç Holding'ten
geldiği belirtiliyor. Koç'un son dönemlerdeki Zaman Grubu'nda artış gösteren reklamlarının da Dumanlı'nın çabalarından kaynaklandığı kaydediliyor.
Dumanlı'nın da bir özelliği Örgün'le benzeşiyor: Evlendiği eşi, cemaatin önde gelen kuruluşlarından AKER in sahibinin kızı. [6]
Fetullah Gülen'in milyar dolarlık malvarlığı
ABD'deki Çiftlik Yeğeninin Değil
Milliyet yazarı Mehmet Gündem, 8 Ocak 2005'te Fethullah Gülen röportajlarına şu sunuşla başladı:Pensilvanya'nın soğukları New York'u aratıyor.
Bulunduğumuz bölge dağ ve ormanlarıyla meşhur, evlerin çoğu iki, üç kat Fethullah Gülen burada yeğenlerinin evinde kalıyor. Kendine ait bir evi yok.
Nurettin Veren, bu sözlerin doğru olmadığını söyledi:
İlk çıkan Milliyet röportajında kendine yakışmaya:; bir tarzda, Amerika'da bulunmasını, önce hastalık, sonra Hicret mülahazası bahanesi gibi kendinin
de inanmadığı bir beyanla açıkladı. New York Pensilvanya'da 137 dönüm çiftlik içerisinde, yedi villa ve beraberinde yaşayan 100'den fazla insanla yaşadığı ortamı,
Yeğenimin evinde kalıyorum yalanıyla açıkladı. Bu yalanın arkasına saklanma mecburiyetinde kalmamalıydı.
Ben kendisini, ailesini, yeğenlerini, köyünü, hayatının bütün safhalarını en iyi bilen kişiyim. Değil yeğeninin, ailesinin hiçbir ferdinin Türkiye'de aldıkları bir
evi olmadığı halde, hangi kaynakla hangi yeğeni bu çiftliği aldı? Açıklasın! Benim bildiğim ve hatırladığım, 90 öncesi halktan toplanan himmet ve talebe bursu adı altında her vilayetten, her ay, kayıtsız ve makbuzsuz olarak toplanan paraların yüzde 15'i 'Kutsal Hoca'nın hakkı olarak' örtülü ödenek tahsisiyle kendisine bölge imamları aracılığıyla gidiyordu. Çiftlik böyle alındı. 1990 öncesi yıllarda, Hollanda'da bulunan Necdet Başaran, Amerika'da Altın Nesil Vakfı diye bildiğim bir vakıf için, yer almaya ve Amerika'da yer bulmaya gönderilmişti. 20 yıl Hollanda'da kalan, tek kelime Hollanda dilini bilmeyen bu arkadaş Amerika'ya gidip, nasıl bu çiftliği almıştır? Kimin üzerine almıştır? Sorulması lazım.
Necdet Başaran şu anda Amerika'da Gülen'in yanındadır. [7]
[1] Bak: Aytunç Erkin Kaynak Yayınları Mart 2005 İST.
[2] Sh: 29
VURAL SAVAŞ'IN TARİHİ TESPİTLERİ VE FETULLAH TEHLİKESİ - ŞUBAT 2006 - Milli Çözüm Dergisi
Yazar Ufuk EFE
24 Kasım 2006
[3] Sh: 35
[4] Sh. 45
[5] Sh: 65
[6] Sh: 76-77
[7] Sh: 87
13 / 13
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder