19 Mart 2018 Pazartesi

Mehmet Eymür, Doğu Perinçek' ı Anlatıyor! BÖLÜM 8

Mehmet Eymür, Doğu Perinçek' ı Anlatıyor!  BÖLÜM 8



DOGU PERINÇEK - Konuyu açmak için somut bir olguyla girecegim. Geçen gün 32 nci Gün programinda  yer aldi biliyorsunuz, 1981   yilinda Abdullah Çatli ile MIT Müstesar Yardimcisi Hiram Abas bulusuyor. Yilin 1981 olduguna tekrar vurgu yapiyorum. 32 nci Gün programinda yer aldi ve Cumhuriyet Gazetesinin televizyon sayfasinin -9 Aralik tarihinde- kösesinde ufacik olarak bu çikti. Son derece önemli bir bulusma; çünkü, MIT Müstesar Yardimcisi ile 1980 öncesindeki birçok olayda basrolde olan Abdullah Çatli bulusuyor. Hangi olaylarda; Abdi Ipekçi cinayeti, Dogan Öz cinayeti, Bedri Karafakioglu falan, bir dizi Türkiye'nin en degerli aydinlarinin katledilmesinde Abdullah Catli basrolde, reis... Bütün bu tetikçi takiminin reisi durumunda. Bu, devlet tarafindan biliniyor; çünkü, daha 80 öncesinde, Bahçelievler katliaminda, Sayin Abdi Ipekçi cinayetinde Mehmet Ali Agcalarin rolünün ortaya çikmasi, burada arka planda olanin Abdullah Çatli oldugunun bilinmesi; yani, ne demek: MIT Müstesar Yardimcisi, bir katil çetesinin sefiyle 1981 yilinda bulusuyor. Bu, son derece anlamli. Niçin anlamli; biliyorsunuz, Türkiye, 12 Eylüle, bir istikrarsizlastirma operasyonu ile getirildi. Bizi 12 Eylüle götüren olaylari bir hatirlayalim; birçok aydinimiz birbiri pesi sira vuruluyor, önemli tertipler oluyor ve 12 Eylül öncesinde öyle bir 'durum ortaya çikiyor ki, bir ortam hazirlanmis, askerî hiyerarsiye, bir anlamda, olaya müdahale etmek disinda bir çare birakilmamis ve 12 Eylül) günü CIA'nin Ortadogu istasyon sefi Paul Henze biliyorsunuz... 1980, 12 Eylül... Hani 12 Eylül askerî müdahalesi oldu ya... O gün, CIA'nin Ortadogu istasyon sefi Paul Henze Amerika'ya sunu bildiriyor "Our boys have done" Yani, bizim oglanlar bu isi becerdi, yapti. Tirnak içinde bizim oglanlar dedigi, o zamanki Türkiye'nin Genelkurmay Baskani ve kuvvet komutanlari... Yani, CIA sefi, Türkiye'nin en yüksek generallerinden, bizim oglanlar diye bahsediyor. Simdi, bu, ne bakimdan önemli. Demek ki, 12 Eylül, Amerika Birlesik Devletlerinin hazirladigi bir olay. Zaten, daha sonraki gelismelerle de bu kanitlanmistir ve 12 Eylül günü "bizim oglanlar bu isi becerdi" diye Amerika'ya rapor vermesi, onun, 12 Eylül'ün tamamen Amerikan Devleti tarafindan planlandigini göstermektedir. Tabiî, bunun çok kanitlari var. Ben, burada, uzun boylu onlara girmeyecegim; ama, bu son derece somut bir kanittir. Demek ki Türkiye'yi istikrarsizlastiran 12 Eylül öncesindeki o bir dizi olayda, CIA ve Amerikan faaliyetlerini aramak gerekir ve burada, Abdullah Çatli'nin özel bir rolü oldugu gözüküyor. Nedir, Abdullah Çatli; Ülkü Ocaklari Ikinci Baskanidir ve bir anlamda ÜIkücü Ocaklarinin bütün illegal faaliyetinin bir numarali sorumlusudur. Artik bunlar, sikiyönetim mahkemelerinde saptanmis konular; yani, mahkeme ifadeleri, Haluk Kirci'nin Bahçelievler katliamindaki ifadeleri, Dogan Öz dosyasi, diger bütün dosyalar, MHP dosyasi 1980'den sonrasi vesaire Abdullah Çatli'nin özel rolünü görüyoruz. Bir yeralti faaliyetinin basindadir; ama, burada, ne ortaya çikmaktadir; bir kere, bu faaliyetin bir amaci var. Türkiye'yi istikrarsizlastirmak. Bir istikrarsizlastirma operasyonunun aleti olarak bu faaliyete girmistir. 

Peki, Türkiye'yi istikrarsizlastiran kimdir; 12 Eylül darbesini hazirlayan, Türkiye'yi o kosullara iten kuvvet Amerika Birlesik Devletleri. Peki, burada, Amerika Birlesik Devletleri bu Abdullah Çatli'lari nasil kullanmistir; yani, Amerikali bazi sarisin adamlar gelip onlara "sunu sunu yap" mi demistir? Tabiî, öyle olmadigini tahmin ediyoruz. Türkiye'de var olan, devlet içerisindeki bazi kamu görevlilerini kullanarak bunu yapmistir. 1981 Hiram Abas, Abdullah Çatli bulusmasi, Iste, bunun ipucunu vermektedir. Yani, Hiram Abas'lar, eskiden beri zaten bilinir, Hiram Abas. Mehmet Eymür çifti, CIA'nin MIT içerisindeki adamlaridir; bu ispatlanmistir artik. Neden ispatlanmistir, Türkiye'nin istikrarsizlastirma operasyonunda bunlar, Abdullah Çatli'lari kullanmis. Yani, ne olmaktadir; bugün, bütün bu eylemlerden bir devlet isi ve devlet görevi olarak söz edilmektedir. Dikkatinizi çekiyor tabiî bu. En önemli konu çünkü. O zaman, su soru önünüzdedir: Abdi Ipekçiyi katletmek bir devlet isi midir? Dogan Öz'ü katletmek bir devlet isi midir? Nihat Erim'i katletmek bir devlet isi midir? Bakin, her iki taraftan da var. Diyelim, sagcilar, solcular, vesaire, Nihat Erim'in katledilmesi de Türkiye'yi istikrarsizlastirma operasyonunun bir parçasidir. Bunlar birer devlet isi midir? Devlet bir kere burayi açikliga kavusturmak zorundadir; çünkü, bazi kamu görevlileri bu isin içerisine girmistir ve Abdullah Çatli'larin, bugüne kadar Türk Ceza Kanunu ve diger Türkiye'nin hukuk sisteminin disinda, istisna, imtiyazli bir konumda olmalarinin izahi buradadir; yani, bu adamlar bu kadar suç isliyor, öldürüyor, vuruyor, kiriyor, eroin ticareti yapiyor, bu Avrupa tarafindan saptaniyor, Isviçre'de hapse atiliyor vesaire. Ondan sonra Türkiye'ye geliyor, polisle birlikte hareket ediyor,

Milletvekili Sedat Bucak'la ayni otomobilin içerisinden çikiyor, bir sürü iliskiler, sayin bakanlarla, hatta basbakanlik yapan Çiller'le yakin baglari var. Bu baglari, bizzat Çiller tarafindan, Agar tarafindan itiraf ediliyor, bunlarin kahraman oldugu belirtilerek ve bunlar korunarak. Bütün bu iliskiler agi ve Abdullah Çatli'larin korunmasi, bunlarin ayni zamanda bir kamu isi yaptigi, -tabiî, burada tirnak içerisinde kamu isi diyorum- birilerine göre, kamu görevlileriyle baglantisinin çok açik kanitlaridir. Simdi, 1981'deki Hiram Abas bulusmasi, geçmisiyle ilgili bir meseleyi aydinlatmaktadir; çünkü, Hiram Abas kiminle bulustugunu biliyor. Abdullah Çatli'yla bulusuyor. O bulusmada Mehmet Eymür'ün adi geçmiyor; ama, Mehmet Eymür'e sorulmalidir. O bulusmayi onun bilmemesi mümkün degildir. Hiram Abas'in en yakinidir, birlikte hareket etmislerdir, her türlü maceraya, faaliyete, kanunsuzluga birlikte girmislerdir, Mehmet Eymür'ün bilmemesi mümkün degildir; çünkü, Hiram Abas, orada, özel bir ticaret isi, özel bir is, özel bir kiz isteme isi falan için bulusmuyor Abdullah Çatli'yla ya da yarenlik etmek için de bulusmuyor. O zamana kadar ki baglantinin bir parçasi olarak bulusuyor ve ondan sonraki birçok seyi de açikliyor. Ondan sonrasi nedir; ondan sonra su olaylari görüyoruz: Papa suikasti, altindan yine bu Abdullah Çatli çikiyor. Mehmet Sener, Abdullah Çatli, Mehmet Ali Agca, efendim, Yavuz Çaylan, bu ekibin diger adamlari. Papa suikastini bunlar yapiyor. Papa suikastinin tamamen Polonya olayiyla ilgili olarak CIA tarafindan yaptirildigi da biliniyor. Daha önce, 1980 öncesindeki istikrarsizlastirma operasyonunda, bu Abdullah Çatli takimi, belki MIT üzerinden MIT içerisindeki bazi adamlar üzerinden CIA tarafindan kontrol altina alindi ve o operasyonda kullanildi; çünkü, ben, burada, olgulardan bahsediyorum. Bu insanlarimiz öldürüldü, Abdi Ipekçi'ler falan öldürüldü, birileri öldürdü ve bir planin parçasi olarak öldürüldü, kisisel husumet nedeniyle falan degil. Sonra öldürülen bir kisi degil, bunlarin cesetleri yerde duruyor. 1981'e kadar, bunlarin Hiram Abas, Mehmet Eymür'ler tarafindan CIA adina kontrol altina alindigi ve belki, bu tetigi çekenler falan bu iliskiyi biliyor mu, bilmiyor mu, orasini bilemem; ama, onlar üzerinden, Amerika Birlesik Devletlerinin istikrarsizlastirma operasyonunda kullanildiklari apaçik ortadadir. Simdi, 1981 sonrasina geliyorum. 1981 sonrasinda bu olay, dogrudan dogruya bir iliskiye dönüsüyor. Nasil dogrudan dogruya bir iliskiye dönüsüyor? Bir kere, Papa suikastinde CIA ile dogrudan dogruya bunlar iliskiye giriyorlar, ondan sonra, Aktüel Dergisinde çikti, baska dergilerde çikti. Bir Fransiz gazetecisi bunu etrafli olarak somut delilleriyle aydinlatti. Bu takim, Abdullah Çatli takimi, Amerika'ya götürülerek, orada, bir CIA egitiminden geçiriliyorlar ve Italya'daki mafya lideri -CIA'ci oldugu bütün Italya'da açiga çikmis durumda- onunla birlikte götürülüyorlar ve ayrica bir Amerika n egitiminden geçiriliyorlar. Demek ki, bu baglanti, 1981 sonrasinda o baglantida kullanilanlarin da suurlu olarak, bilerek yaptik(ari bir ise dönüsüyor ve bunun bedeli olarak da, iste, Abdullah Çatli, Isviçre'deki Bostadelle Cezaevinden CIA tarafindan çikariliyor. Eroinden mahkûm ediliyor, Almanca dosyalarini biz getirttik size takdim edebiliriz önümüzdeki gelisme içerisinde...

BASKAN - Nereden aldiniz o dosyalari?

DOGU PERINÇEK - Isviçre'den getirttim.

BASKAN - Mahkeme dosyalari degil mi?

DOGU PERINÇEK - Mahkeme dosyalari evet, iddianamesi var ve bu iddianamede Çatli'larin bu eroin isi yaptiklari öyle, yok efendim, posta kutusuna eroin koymuslar, bir komplo yapmislar, komploya kurban gitmisler falan degil, yüzlerce delil...

BASKAN - O dosyayi tabiî...

DOGU PERINÇEK - Size sunacagim tabiî Almanca iddianameyi ve hükümleri. Fakat, peki, yedi yila mahkûm edilen Abdullah Çatli nasil Isviçre'nin Bostadelle Cezaevinden çikartiliyor, bizim Türkiye Devleti içerisindeki kamu görevlilerinden ögrendigimize göre, bu Türkiye Devletinin isi degil. Tabiî. Türkiye Devleti çikardiysa o da bir rezalet; ama, dogrudan dogruya CIA. Amerika . Birlesik Devletleri "bu benim adamimdir" diyerek Isviçre nezdinde girisimde bulunuyor ve Abdullah Çatli'yi cezaevinden daha hüküm infazi bitmeden çikartiyor. Bu da, su bakimdan önemlidir; yani, bunlar Amerika'yla öyle kuvvetli bir baglanti içine girmisler ki, kurtariliyorlar cezaevinden. Eroin kaçakçiligi gibi bir ise dahil olduklari halde kurtariliyorlar. Simdi, burada, Hiram Abas'lara, bazi MIT görevlilerine sormak lazim, siz, 1981'de bu adamlarla bulustunuz, bu adamlari himaye altina aldiniz, bu adamlarin suçlu oldugunu ben biliyorum 1980 yilinda, gazeteler yaziyor, sikiyönetim dosyalari var. Sikiyönetim dosyalarinda bu ekibin kanli isler yaptiklari var. Bunlar, yok, Asala'ya karsi bilmem ne eylemler degil sayin komisyon üyeleri, buna dikkatinizi çekiyorum. Simdi, bu adamlar, söyle kurtarilmak isteniyor, bunlar vatan kahramanidir, Asala'ya karsi eylemler yapmislardir, efendim, PKK'ya karsi eylemler yapmislardir, Abdi Ipekçi'yi öldürmüs, Dogan Öz'ü öldürmüs... Nihat Erim'ler baska bir ekip, o da diyelim sol maskeli bazi örgütler tarafindan -o baglanti içinde olan- öldürülmüs. Bütün bunlari PKK ile mücadeleyle, Asala'yla mücadeleyle falan bir ilgisi yok.

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Onlar olmamis mi, Asala'yla mücadele  olmamis mi?

DOGU PERINÇEK - Bizim ögrendigimize göre bunlar Marsilya'da bir anita bir molotof kokteyli atiyorlar, hepsi bu. 1 milyon dolar da para aliyorlar devletten, MIT'ten ve bunun üzerine MIT bu olayi sorguluyor ve (Marsilya olayindan sonra "bunlar ise yaramiyorlar, verilen isleri de yapamiyorlar" diyerek bir süre MIT'ten kopuyorlar. Bizim ögrendigimiz bu ve bunun dogru oldugunu biliyoruz. Simdi, 1981'den sonraki faaliyetlerinde bunlarin dogrudan dogruya Amerika'nin kontrolü altina girdikleri ortaya çikiyor. Bu bence son derece önemlidir. Neden önemlidir; ben, bu grubun -biz, buna Çiller Özel Örgütü diyoruz ve Tansu Çiller ve Özer Çiller'le baglantilarini biraz sonra açacagim- içinde yer aldiklari olaylar, yalniz, Ömer Lütfü Topal cinayeti, kumarhane gelirlerinin paylasilmasi, efendim, birtakim cinayetler, eroin kaçakçilari arasindaki çekismeler, çatismalar, rant kavgalari boyutunda degildir. Burada, Türkiye'nin bir bagimsizlik ve güvenlik sorunu vardir. Ben, Sayin Komisyonunuza sirf bunu anlatmak için geldim. Yani, herkes bunun Ömer Lütfü Topal... Yani, dikkatler o tarafa çekiliyor. Bu Türkiye tarafindan kaldirilabilir. o çete bu çeteyle kavga eder, birbirlerini vururlar falan; ama, burada Türkiye'nin bir bagimsizlik ve güvenlik sorunu var. Bunlar, Türkiye'nin bagimsizlik ve güvenligiyle ilgili büyük tertiplerin içinde yer almislardir. Zaten, 12 Eylül öncesindeki faaliyetleri bize ilk ipuçlarini veriyor; çünkü, Türkiye'nin, 12 Eylül müdahalesiyle karsilasmasi da bir güvenlik ve bagimsizlik sorunudur. Nasil 12 Eylülden sonra Türkiye'nin nerelere sürüklendigini görüyoruz ve ayni zamanda kanunsuz bir hareket. Askerler geliyor Anayasayi çigniyor, kanunlari ihlal ediyor, 146 nci maddede islenen suçu yapiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini cebren ortadan kaldiriyorlar. Buradaki rolleri açik; ama, yakin tarihteki rolleri 1-Azerbaycan darbesi, 1995 yili mart ayinda Azerbaycan'da biz bunu Türkiye'de ilk defa açikladik, 1996 yili 1 Haziraninda; yani, ben, bundan 6 ay önce bir basin toplantisi yaptim ve ilk defa, Türkiye'de, Abdullah Çatli'nin da rol aldigi ve Çiller'in içinde bulundugu Azerbaycan darbesini bütün ayrintilariyla açikladim. Ben açikladigim zaman, basin vesaire buna iltifat etmedi; ama, bir süre sonra ne oldu, ayni, benim bilgilerimle Sayin Cumhurbaskani Süleyman Demirel "evet, Azerbaycan darbesi tesebbüsü olmustur. Ben, bunu Sayin Haydar Aliyev'e bildirdim ve önledim" dedi. Arkasindan, Sayin Haydar Aliyev, geçen de Türk basin mensuplarini davet etti, onlara dedi ki, " evet, Demirel bana Pakistan'dan, Pakistan seyahati sirasinda telefon etti ve 'sana karsi darbe yapiyorlar' diye bildirdi. Bu darbenin içinde de Türkiye'li unsurlarin oldugunu söyledi"          

Biliyoruz. Böylece, bizim  verdigimiz bilgiler bütün  ayrintisiyla... 
Çünkü, o bilgilerin içinde su da vardi, Demirel Aliyev'e bildirdi dedim ben 1 Haziran 1996 günü yaptigim basin toplantisinda. Bu basin toplantisinin metni size sunmus oldugum dosyada aynen mevcuttur; bu dogrulanmis oldu. Azerbaycan darbesi nedir? Türkiye Devletinin yasal, mesru, Azerbaycan'a darbe yapmak diye bir  politikasi var midir ve olabilir mi? Azerbaycan   darbesi            bir yeralti faaliyetidir ve sayin komisyon üyeleri, daha önemlisi, Azerbaycan darbesi, Amerika Birlesik Devletlerinin bir yeralti faaliyetidir. Simdi, bu Azerbaycan darbesi var degil mi, bu bir olgu; yani, yoktur diyemiyoruz artik. Var olduguna göre, bu hangi devletin çikarlari için yapilmistir sorusuna cevap vermemiz lazim. Kardes Türk cumhuriyetlerinden birinde mesru bir cumhurbaskanini devirmekte Türkiye'nin hiçbir çikari yok hele Haydar Aliyev'i    devirmekte Türkiye'nin     hiçbir  çikari  yok. Bunlardan "kardesimiz" diye bahsediyoruz, rastlayinca sariliyoruz, öpüyoruz ve Haydar Aliyev önemli bir denge unsurudur orada ve Haydar Aliyev gibi bir insanin bulunmasi Sayin Cumhurbaskaninin da belirttigi gibi Türkiye için yararlidir. Kim Haydar Aliyev'i    devirmek istiyor, bunu   bütün   dünya  biliyor, Amerika Birlesik Devletleri. Simdi, ispatlandi mi, Amerika Birlesik Devletlerinin Azerbaycan'da darbe planinin içinde Abdullah Çatli'larin ve o darbeyle birlikte ortaya çikanlarin yer aldigi. Burada, önemli olan, Basbakan Yardimcisi ve Disisleri Bakani o zamanki Basbakan Tansu Çiller'in bu darbe faaliyeti içinde yer aldigidir ve bu, ayni zamanda, Abdullah Çatli'larla Tansu Çiller arasindaki baglantinin kanitlarindan biridir. Tek kanit bu degil, biridir. Bu darbe, Çatli'lar vesaire tarafindan yapiliyor, Tansu Çiller bu isin arkasinda var, isin arkasinda esas olan kuvvet Amerika Birlesik Devletleri. Biri bu. 

Ikincisi...

BASKAN - Efendim, simdi, dediniz ki, bu darbeyi Türkiye devleti degil, Amerika Birlesik Devletleri; yani, CIA yaptirdi ve de simdi diyorsunuz ki, Çiller de bu isin içinde diyorsunuz. Yani, Çiller de Amerika adina mi is yapiyor, CIA adina mi is yapiyor? Yoksa baglantiyi nasil kuruyorsunuz?

DOGU PERINÇEK - Evet, onun adina is yapiyor. Basindan beri onun adina is yapiyor.

BASKAN - Amerika adina diyorsunuz.

DOGU PERINÇEK - Evet.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Arada soru sorabiliyor muyuz bir sey sorsam ben?

BASKAN - Tabiî, buyurun.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Ben önemli bir sey soracagim, bana göre çok önemli bir ayrinti söyledi. Dedi ki "bu darbeyi Aliyev'e, Demirel, Pakistan yolculugu sirasinda telefonla haber verdi, Aliyev de bunu açikladi. Yalniz, bunu, ondan evvel basin toplantisinda ben açikladim" Simdi iki kisi arasindaki telefon konusmasini ya Aliyev Sayin Genel Baskana aktarmis olabilir ya Demirel aktarmis olabilir. Bir üçüncü ihtimal, bu telefon dinlenmis olabilir. Bunun hangisi dogru?

DOGU PERINÇEK - Ben, bana, bunu Demirel'in mi yoksa Aliyev'in mi açikladigini...

YASAR TOPÇU (Sinop) - Hayir, siz dediniz ki, onu söylemiyorum, ifadenizde var "bunu ben basin toplantisiyla açikladim; yani, basin toplantisiyla Demirel'in Aliyev'e telefonla haber verdigini açikladim" dediniz Simdi iki kisi arasinda geçen telefon konusmasi...

DOGU PERINÇEK - Ben, bunu ögreniyorum.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Onu soruyorum ben de.

DOGU PERINÇEK - Ama, bunu Sayin Demirel'den mi ögrendim Aliyev'den mi ögrendim bunu açiklamiyorum; ama, sizin suna dikkat etmeniz lazim, benim bu açikladigim bilgi dogru mu yanlis mi?

SEMA PISKINSÜT (Aydin) - Arada üç ay var.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Hayir, ben hukukçuyum, ben, tabiî, bir ülkenin cumhurbaskaninin bir baska ülkenin cumhurbaskanina yaptigi bir özel telefon konusmasini, siz, eger basina duyurabiliyorsaniz, ayni zamanda, bu, arastirma komisyonu üyesi olarak ben, bunun kaynagini da ögrenmek durumundayim, benim cumhurbaskanim ne derece güven içerisinde, ben onu arastiriyorum, ona bakiyorum.

DOGU PERINÇEK - Belki sizin cumhurbaskaniniz yahut da hepimizin cumhurbaskani, tikanikliklar karsisinda normal yasal süreçler islemeyince ve Türkiye'nin basina karanlik bir kuvvet oturunca bunlari bilgi olarak bize veriyor olabilir. Niye vermesin? Bunun hiçbir önemi yok.

DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Bakin, iki cumhurbaskani arasindaki konusmayi anlatmiyor, iki cumhurbaskaninin birbirleriyle telefonla konustugunu anlatiyor. Aradan geçen bes ay içerisinde zaten...

YASAR TOPÇU (Sinop) - Darbeyi haber veriyor.

DOGU PERINÇEK - Simdi, efendim, bakin, bir sey söyleyecegim, bunun kaynagi önemli degil.

YASAR TOPÇU (Sinop) - Çok önemli.

DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Bence bilgiler çok önemli.

DOGU PERINÇEK - Bakin, Sayin Cumhurbaskani Demirel Yasar Bey'e demistir ki "bunlar ne yapiyor, sizin baskaniniz, genel baskaniniz ne yapiyor? Kalkiyor Azerbaycan'da darbeler yapiyor, Türkiye'yi felakete sürüklüyorlar" Yasar Bey de bizimle karsilasmamizda bana demistir ki "Demirel bana bunu söyledi." Yani...

BASKAN - Kaynagini açiklamiyorsunuz.

DOGU PERINÇEK - Ben, size baska bilgiler de verecegim. Sunu söyleyecegim.

DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Bu anlatilanlarin hepsi çok gizli ve ögrenilmis ve dolayisiyla ayni yerden...

DOGU PERINÇEK - Nereden ögrendigimizin önemi yok. Bakin, sunu söyleyecegim size: Ben Sayin Cumhurbaskani Demirel'i 1995 yilinda davetli olarak ziyaret ettigim zaman oturduk, bana ilk cümle olarak sunu söyledi: "Türkiye'yi Bati böldü" dedi; "bölüyor, bölecek" demedi. Cumhurbaskaninin ilk cümlesi. Cumhurbaskani bana sunu söyledi: "Türkiye'yi  Bati böldü." Hayret içinde kaldim. Harita çikardi, sinirlari gösterdi, haritasini bile yapmislar. burada, size verdigim belgeler içinde var bu. 1995 yili. "Bati Türkiye yi böldü." Ondan sonra haritayi çikardi "haritasini bile yapmislar" dedi. Zaten Cumhurbaskani bunu "Sevres tehdidiyle karsi karsiyayiz" diyerek topluma da söyledi; ama, benimle görüsmede bunu çok daha çiplak söyledi ve ben, o zaman sunu söyledim: Siz, sorumlu mevkilerde, devletin basinda birinci sorumlu durumda olan insansiniz. "Bati böldü" diyorsunuz, topluma bunun anlatilmasi lazim. Bir sinir tehdidinden bahsediliyor, nereden geliyor bu tehdit? Karanliga yumruk sallanabilir mi? Simdi, buradan suraya geçecegim; yani, bu bilgiler su veya bu sekilde gelir. Bir cumhurbaskani, diger bir cumhurbaskanina telefon eder, bu yalniz telefon dinlenerek ögrenilmez. Arkadasina söyler, bu vahim bir olaydir, bunu Sayin Süleyman Demirel'in de bir sir olarak sonuna kadar saklayacagini sanmiyorum; bunlar yakinlara söylenir veyahut da su bile olur: "Dogu Perinçek'e bunu gönderin de Türkiye kamuoyu bilsin, ondan baska bunu açiklayacak babayigit yok." Bu da olur. Bunu da söyleyeyim yani. Sizin partinize bu geldigi zaman sizler partilerinize bunu açiklar miydiniz? Açiklamayacaginiz zaten bugünden belli oluyor. Ben onu açikladigim zaman hiçbir partiyi yanimda görmedim. Sizlerin mensubu oldugunuz partilerden biri çikip da "ne oluyor arkadaslar, nasil Türkiye'nin içinde bazi karanlik kuvvetler, hatta Basbakan Çiller kalkip Azerbaycan'da darbe yapabilir?" diye bunlardan bahsetmedi. Demek ki, oralardan bunun söylenmesi mümkün olmadigi için bunu söyleyecek adam kimdir, Amerika Birlesik Devletlerinin Türkiye'deki faaliyetleriyle mücadele eden Isçi Partisinin Genel Baskanidir. Oraya gelir bilgiler, baska bir yere gelmez. Neyse, burayi geçiyorum. Bu Azerbaycan darbesi. Ikincisi, Çeçenistan'a silah ve adam göndermek. Simdi, mantiginiza sesleniyorum, Türkiye'nin Çeçenistan'da 300-400 bin nüfusu olan bir halki ayaklandirip Çeçen halkinin hakkini, hukukunu savunmak baska bir sey; ama. bunlari silahli bir mücadeleye itip Rusya'yi bölme planlarina dahil olmakta hangi politik,çikari vardir Türkiye'nin? Hiçbir politik çikari yoktur. Arkasindan ne olmustur? Rusya'da, Yeltsin'in Disisleri Bakani, Basbakani çikmistir, demistir ki "siz Çeçenistan'a silah ve adam yolluyorsunuz, biz de Kürt meselesini karistiririz." Bunu dedi degil mi? Resmi olarak söyledi hem de öyle dedikodu falan degil. Çikti, Moskova'da basini topladi "Türkiye Çeçenistan'a silah yolluyor, adam yolluyor ve onlarin da Kürt meselesi var, biz de; yani, onu mu karistiralim" dedi. Onu karistiririm diye Türkiye'yi tehdit etmistir ve PKK gitmis, Moskova'da bürosunu kurmustur. Bütün Rusya içerisinde imtiyazli, ayricalikli bir sekilde çesitli faaliyetlerde bulunmak, para toplamak, örgütlemek, Rusya'daki Kürtleri örgütlemek vesaire gibi imtiyazlari da Rus devletinden almis midir; almistir. Peki, bunlar kime yaramistir? Türkiye Çeçenistan'i karistiracak, Sovyetler, bugünkü Rusya Federal Cumhuriyeti Kürt meselesini karistiracak bir tek bu Amerika'ya yarar. Neden, Amerikalilar Rusya'yi kontrol ediyor, hem Türkiye'yi kontrol ediyor, bunlarin birbirleriyle devamli kavga içinde, çatisma içinde olmasi Amerika'nin bu kontrolünü agirlastirir; çünkü, ikisi de birbirine karsi "aman Amerika benim yanimda olsun" diye Amerika'ya muhtaçtir ve bu neyle ilgilidir; Orta Asya dogalgaz petrol boru hatlariyla ilgilidir. Rusya ile Türkiye devamli birbirleriyle itisecek, kakisacak, o boru hatlari da Amerika'nin tam denetimi altinda olacak. Üçüncüsü, Iran'la savasi kiskirtmak. Tansu Çiller'in, Iran'la savasa kiskirtan birtakim komplolara girdigini Tempo Dergisi ayrintisiyla açikliyor. Resmen, Büyük Millet Meclisinin haberi olmadan, Hükümetin haberi olmadan Iran'la askerî konfrantasyona, cephelesmeye yol açabilecek birtakim askerî girisimleri tahrik ediyor Tansu Çiller. O da, saniyorum, millî güvenlik, bunun Cumhurbaskaninin haberi olmadan yapilamayacaginin kendisine söylenmesi üzerine hatta Cumhurbaskanini bile ikna etmek için birtakim komplolar yapiyor; ama, Cumhurbaskaninin müdahalesiyle bu önleniyor. Bu da Tempo Dergisinde bütün ayrintilariyla sergilendi, biz arastirdik, dogru. Türkiye ile Iran arasinda kim savas ister? Amerikan kaynaklarina bakiyoruz, devamli bir Türkiye Iran savas senaryolari, 1648 Kasr-i Sirin Antlasmasinda Türkiye ile Iran arasinda bir hudut olusmus, hiçbir sorunumuz yok. Iran'da Islamî rejim varmis, Türkiye'de laik rejim varmis bu iki ülkenin kendi iç meselesidir. Biz Iran'in rejimini belirleyemeyiz. Iran'in basina su veya bu rejimi getirmeye bizim hakkimiz yoktur. Iran'in da bizim basimiza su veya bu rejimi getirmeye hakki yoktur. Bu Türkiye halkinin iradesine baglidir. Iran'daki rejim de Iran halkinin iradesine baglidir; ama, bizim bir gerçegimiz vardir; nedir; biz Iran'in basinda kim olursa olsun, Iran'la dost olmaya mecburuz.

MAHMUT YILBAS (Van) - Sayin Perinçek bir soru sorabilir miyim? Malum olan bir konu var. Iran'la PKK arasindaki iliskiler, zaman zaman da tirmanisa geçiyor ve fevkalade rahatsizlik verici boyutlara geliyor. Sizin kanaatinize göre veyahut da bu konuda bir inceleme yaptiniz mi? Bu iliski de Amerikan oyunu mudur?

DOGU PERINÇEK - Bu iliskiler var.

MAHMUT YILBAS (Van) - Yani, Iran'da...

9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder