28 Mayıs 2017 Pazar

” Akp’yi 10 Yıldır Ayakta Tutan Benim ! ” BÖLÜM 1




”Akp’yi 10 Yıldır Ayakta Tutan Benim!”
BÖLÜM 1


'' Elimden gelse, bütün dünya okullarının programlarına; 
'İNSANIN İNSANI SÖMÜRMEMESİ' adlı bir ders koyardım.''

Aydınlıkçılar

 ” Akp’yi 10 Yıldır Ayakta Tutan Benim! ”

 16 Eylül  2014 


“ Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz.”*/

“ Devlete aitiz ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz.”*/

* Öcalan ile BDP Heyetinin Görüşme Tutanaklarından Belgeler:*

*/– ” AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP’yi çıkartan gücüz.” /*

 ” Sayın Altan bilirsin İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik. Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk.”



Ergenekon_Öcalan
http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/ergenekon_ocalan.jpg

- ”Başbakan MİT’e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı…/*
 */Genelkurmay Başkanı’nın /*(İlker Başbuğ) tutuklanması da budur. O güce Cevat Öneş ‘Darbe’ dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım dedim.”/*

*/- ”MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, 
Darbeyi engelleme sorumluluğu… Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.”/*

*/- ”Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘Hakan Bey’i /*(MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kastediyor)*/yalnız bırakmamak gerekir’ dedim.
Sözlü, yazılı iletişime geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog başladı.”/*

- Öcalan: */Başkanlık Sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz./*

Öcalan: (Altan Tan’a dönerek)*/ Sen sağdaki örgütleri bilirsin. Kontrgerilla ABD merkezlidir. Yargı ve Emniyeti ele geçirdiler. MİT askerlerden güçlü çıktı, 
Savcı çağırdı gitmediler. Bana göre bir direniştir. Erdoğan bunların burnundan fitil fitil çıkarır. İnşallah diyelim./*

*/Kimse kusura bakmasın, ben İslam’a sol jargonla bakmam. Kürt halkının da dini inancı kuvvetlidir. 1969’da Kısakürek’in gizli bir toplantısına gittim./*

- Altan: /Tarikatlarda Örgütlendi./

- Öcalan: */Geliştirin benden daha iyi biliyorsun./*

- Sırrı: /Anayasa’da en büyük tartışma vatandaşlık tanımında yaşanıyor. Kandil diyor ki mutlaka Kürt halkının varlığı zikredilmeli, çünkü
azınlıklar denilince gayrimüslimler anlaşılıyor, ki bu doğru bir tespit./

- Öcalan: /(Sırrı’nın sözünü keserek yeniden araya girdi)/ */Vatandaşlık maddesini sana yazdırıyorum, ‘Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne
bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır./*

*/Devlete aitiz, ama Türk Ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde 10’unu bile karşılamaz. Millet, Arap, Türk ve Kürdü de
kapsar. Ama millet-i hakime değil./*

*/Millet kavramı hem kolektiftir, hem bireyselliği içerir /*(Altan’a dönerek)*/Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber,
‘Arabın Aceme üstünlüğü yoktur’ diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz…/*

Görüşme Tutanakları
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/iste-ocalan-ve-bdp-heyetinin-gorusme-tutanaklari-haberi-68965 

Öcalan Davası gerekçeli kararı
https://tr.wikisource.org/wiki/%C3%96calan_davas%C4%B1_gerek%C3%A7eli_karar%C4%B1


APO, MARKSİZM-LENİNİZM’DEN NEDEN, NE ZAMAN VAZGEÇTİ?

Apo ile ilgili,
http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/apo_ile_ilgili.jpg

Şule Çizmeci / Milliyet/

19 Ağustos 1995, Çarşamba


PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Batılı yayın organlarındaki röportajlarında örgütün ambleminden orak-çekici çıkaracağını açıklaması akıllarda 
“Apo Marksizmden dönüyor mu?” sorusunun doğmasına yol açtı./

Apo sadece amblem değişikliği yapacaklarını duyurmakla kalmadı, komünist partilere özgü olan “Genel Sekreter” kavramının kaldırılacağını, bunun yerine 
“Genel Başkan” ifadesinin kullanılacağını açıkladı. Hatta PKK’nin açık açık “Marksist-Leninist bir örgüt olmadığını” ifade etti. 

Neden“ Köklü ” bir değişikliğe kalkıştığının gerekçesini 1995′de Alman ARD televizyonunda yayınlanan röportajda şöyle açıkladı:/

“Sosyalist partilerin çözümsüzlüğü ortaya çıktı. PKK hiçbir zaman Marksist-Leninist formüller temelinde gelişen bir hareket olmamıştır. 
PKK Marksist-Leninist değildir.”

 Perinçek’in İddiaları

Peki sosyalist kanatta PKK liderinin açıklamaları nasıl karşılandı?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e göre Apo’nun “Marksizmden döndüğü çok açık” PKK’nın Körfez Savaşı’ndan sonra programı ve
stratejisini değiştirdiğini belirten Perinçek, şöyle konuştu:

“Kuzey Irak’taki Talabani-Barzani modelini örnek aldı. Bu modelin özü şu: Kendini ezdirdikten sonra Batı’nın özellikle ABD’nin müdahalesini
sağlayıp güdüm altında bir devletçik yaratmak. Bunun başarıya ulaştığını gördü. Şimdi aynı örneği Türkiye’de gerçekleştirmek istiyor.”

Perinçek’e göre PKK ehlileştiriliyor, Batılılaştırılıyor. Doğu Perinçek, bu konuda şunları söylüyor:/

“Yeni Dünya Düzeni içinde Apo bir rol talep ediyor. ABD’ye açıkça ‘Ben senin Ortadoğu kahyalığını yapabilirim.’ diyor. ABD şu an buna olumlu
bir cevap vermiş değil çünkü Türkiye önemli. Bu strateji Marksizmle taban tabana zıt. Çünkü emperyalizmle işbirliğini omurgalıyor. Batı’ya
kendisini kabul ettirmesi için Marksizmin bütün hatıralarını, izlerini ve kalıntılarını terk etmesi gerekiyor. Bunun için çekiçten, oraktan
vazgeçiyor. ABD’ye selam gönderiyor. Dinci kuvvetlere yaklaşıyor. İslamı en geçerli çözüm olarak ilan ediyor.”

(19 Temmuz 1995 tarihli Milliyet gazetesi, Şule Çizmeci haberi)


*Bakın Apo Neler Söylüyor?*


“Apo Kemalist olmuş diyebilirler. Mustafa Kemal bir devrimciydi. 19. yüzyılın bilimine dayanıyordu. Ben ise 21. yüzyıl bilimine dayanıyorum” 

Demokratik cumhuriyet Atatürk’ün hediyesidir. Bunu geliştirmek bizim görevimizdir.

Mustafa Kemal’in 1920 lerde yaptığı neyse benim 2000’ lerde yaptığım odur”. (Ocak 2004 notları)/

“Son vasiyeti Gençliğe Hitabesinde vardır.” (2004 Notları) /

“M. Kemal’in Bursa Nutku’nda gençliğe söyledikleri vardır. Sizde okumalısınız. Öneriyorum. Gençliğe yönelik olarak cumhuriyeti biz kurduk
siz geliştirin demişti” (14.05 03)/

“1920′lerdeki M. Kemal’in çağdaş misyonunu günümüzde üstlenmişim.”

“Bunlar M. Kemal’i de anlamıyorlar. Mustafa Kemal’e ulus-devletin kurucusudur diyorlar. O günün koşullarında doğrudur ama o,
özgürlükçüdür. Onun için bağımsızlık ve özgürlük esastır. Milliyetçiliği de devletçiliği de özgürlük için gerektiği kadar kullanmıştır. O dönemde
yapabileceği başka bir şey yoktu. Fırsat buldukça inceliyorum. O da benim gibi çok okuyormuş; sabahlara kadar. Benim okuduğum türden
kitaplar okuyormuş. Devletler, medeniyetler tarihi, politika üzerine ve daha birçok kitap okumuştur. Mustafa Kemal, kendi çağındaki bütün
filozofları okumuştur. Kendi döneminde ve koşullarında ne yapsın, ancak onları yapabildi. Avrupa medeniyetini, batı medeniyetini hedef aldı,
mürşit olarak bilimi gösterdi. Bu gün yapmış olsaydı, o da bizim yaptıklarımızı yapacaktı.” (Av. Not. Ekim 2006)./

“ M. Kemal 70 yaşındaki bir Kürd yaşlısının elini öpmüştür.”

“Türkiye’nin yumuşak karnı kuzey Irak’tır. Burada milliyetçi Kürdler eliyle İngiliz ve ABD tarafından bağımsız bir Kürd devleti kurulmak
isteniyor. İsrail vari bir Kürd devleti kurulmak isteniyor ve bu kuzeyi de kapsıyacaktır. Devletin buna dikkat etmesi gerekir.” (2003, Özgür Gündem)


Sonraki Avukat Görüşmelerinde; 

“Barzani ailesi Sabetaycı (Yahudiliğini gizleyerek Müslüman olduğunu söyleyen Yahudilere deniliyor) bir kökenden geliyor, onun için
Yahudilerle özel ilişkileri vardır.”

“Bunların savaş çıkarmayacakları, Şeyh Sait gibi yapmayacakları ne malum? Barzani ve Talabani kırk yıl sessiz kaldılar, sonrada Irak’ı bu
hale getirdiler. Türkiye’nin önüne derinleştirilmiş Sevr’i koyacaklar.” (Ocak 2004 notları)

“Ben 1920’lerdeki M. Kemal’in çağdaş misyonunu üstlenmişim. O dönem M. Kemal’e karşı yapılan Kürd ayaklanmaları gericidir”

“Bin yıllık bu diyalog hayatidir. Anadolu’ya girişle başlayan bu diyalog Çanakkale’ye kadar devam eder. Alpaslan, Yavuz Selim, M.Kemal’de
bu stratejik ittifakın önemini zamanında görmüşlerdi.”


Bir başka görüşmede;

“Devletin temel ilkelerine, üniter yapısı, anayasal kurumlarına karşı değiliz. Bizim bu kurumlarla bir sorunumuz yoktur. Bireysel haklar ve
kültürel haklar önemlidir.”

“Bizim taleplerimiz MİT müsteşarının dile getirdiği görüşlerinden daha fazlası değildir” (Şubat, 2007 notları).


Başka bir görüşmede; 

“Bizi tasfiye etmek istiyorlar. Eğer bizi tasfiye ederlerse, bazı Kürd partileri hazırdır. Devreye bunlar girecekler. Daha fazla taleple
Türkiye’nin önüne gelecekler. Bunları Türkiye’de elbette gören bazı kesimler var. Mehmet Ağar biraz görüyor”.

“Üniter devlet sorunumuz yoktur. Misak-i Milli sınırlarını tartışmıyoruz.”(10. 03. 2007)

Abdullah Öcalan başka bir Avukat görüşmesinde: 

“Sorgu sürecinde senin güvenliğin önemli dediler. (…) Bana da birşey yapabilirler, çünkü devlete karşı çizgi var.” (21.01.04, Avukat not)./

Rucan Keleş / 05.04.07/

Abdullah Öcalan’ın açıklamaları
http://www.rizgari.com/modules.php?name=Rizgari_Niviskar&cmd=read&id=1047



OSMAN ÖCALAN’ın Röportajı:

Yeni Akit gazetesi Röportajından (//23 Kasım 2012, Cuma)


“Ben çocuklarımı dağa göndermem. Bizim jenerasyonumuzun hayatı dağda mücadele vererek geçti. Öcalan ailesi olarak biz Kürtlere önemli
hizmetler ettiğimize inanıyoruz. Ancak benim çocuklarımın dağa çıkmalarını istemem. Benim büyük oğlum Fırat, “baba ben ne zaman gerilla
olacağım” diye soruyor. Ben de “hayır sen gerilla olmayacaksın” diyorum.

Ben solcu değilim. PKK içerisinde solcu-Alevi ittifakı çok etkin, ben buna karşıyım. Ben Müslüman kimlikli muhafazakar demokratım. Eşim beş
vakit namazlıdır. Lise yıllarındayken üç yıl oruç tutmuştum. Aradan geçen uzun süreden sonra ben ilk kez bu yıl oruç tuttum.” 

1958 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Öcalan ailesindeki 7 kardeşin en küçüğü. 20 yaşında katıldığı PKK’da 26 yıl boyunca aktif olarak yer
aldı. Örgüt içerisindeki kod adı ‘Ferhat’tı. 1986′da PKK’nın lider kadrosuna girdi ve Abdullah Öcalan ‘ın yakalanmasının ardından örgütte
kısa sürede yükseldi. Apo tarafından eleştirilmesine rağmen PKK’da başkan yardımcılığına kadar yükseldi.

PKK’dan ayrılmadan önce silahlı mücadele döneminin geçtiğini ve siyaset zemininde mücadele verilmesini istediği için örgüt tarafından dışlandı.
Kendi ifadesiyle “Ergenekon-örgüt-dış güçler üçgeninde dönen dolaplar” nedeniyle hedef alındığı için PKK’dan 1 Haziran 2004′te ayrıldı. İran
Kürtlerinden olan ve örgütten kaçan Jiyan kod adlı Keve Suci ile evlenerek Erbil’in Koysancak kasabasına yerleşti. Ekmek fırını açarak
esnaflığa başladı. Keve Suci’den iki erkek çocuğu oldu. Şiddetli geçimsizlik sebebiyle Keve Suci’den boşandı ve çocuklarını yanına aldı.
Şubat 2008′de ikinci evliliğini Kuzey Irak’ın Dohuklu 22 yaşındaki Zozan ile yaptı. İkinci evliliğinden ‘Abdullah’ adını verdikleri 8 aylık bir
çocuğu var. Hayvan besiciliği de yapan Osman Öcalan, maddi sıkıntı çektiği zamanlarda bölgenin ileri gelen aşiret reislerinden yardım
aldığını söylüyor…

Osman Öcalan, Örgütten neden ayrıldığını anlattı
http://www.timeturk.com/tr/2012/11/23/osman-ocalan-ben-oglumu-daga-gondermem.html


Öcalan ve Burkayla Kurt Sorunu

http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/ocalan_ve_burkayla_kurt_sorunu.jpeg

APO’NUN KÜRTÇE BİLMEDİĞİNİ İTİRAF EDİYOR!

(Oral Çalışlar’ın Abdullah Öcalan ile röportajından: Yıl, 1993)


ÇALIŞLAR: Apo Kürtçe öğrenmeye başladı diye bir haber çıkmıştı. Kürtçe öğrenebildiniz mi?

ÖCALAN:Hiç öğrenemiyorum. Kürtçem çok zayıf. Sıradan bir kişi bu konuda benden güçlüdür. Bazı bilgi birikimleri vardır. Bu konuda hafızam
zayıftır. Hafızam bazı konularda ise çok güçlüdür…”

(Oral Çalışlar, Öcalan ve Burkay’la Kürt Sorunu, s.29, Pencere Yayınları, Birinci Baskı: Eylül 1993.)


O Artık Amerikan Malı!

Apo, itina ile ‘Ergenekon Davası’na dahil edilmedi. Halbuki Apo’nun baş destekçileri Perinçekler, Yalçın Küçükler Ergenekon sanığı olarak
müebbet hapisle yargılandılar.

Apo neden bu davadan muaf tutuldu?

Çünkü o, yeni oluşumla birlikte saf değiştirmişti. Artık Amerikancıydı. O yüzden hükümet ile hükümetin emrindeki MİT ile üç yıldır OSLO ve
İMRALI görüşmeleri sürüyordu.

Hatta Apo, Fethullah Hoca’ya selam bile gönderiyor, yazdığı mektubunu islami motiflerle beziyordu:


“… farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler…” “bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe karşı 
olmamıştır.”

“Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.
Gerçek anlamda bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.”

“Zaman … helalleşmenin zamanıdır.”

“Hz. Musa, Hz. İsa, ve Hz. Muhammet’in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, …”



”Yaşamak istiyorum” diyen Apo! (1 Haziran 1999 – Salı) Yaşamak İstiyorum 

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/06/01/120593.asp


http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/a_1.jpg

Yunanlı Nato Generali ”özgürlük savaşçıları”nı eğitiyor!

Papandreu’nun NATO’cu generali de PKK’lilere Bekaa’da eğitim vermişti…

NATO generali“Özgürlük Savaşçıları” nı eğitti. Bu konuyu NOKTA dergisi kapak haber yapmıştı…


PKK’DE İÇ İNFAZLAR

Abdullah Öcalan *Mehmet Ali Birand* ile yaptığı röportajda PKK terör örgütünde dörtte bir oranında iç infaz yapıldığını açıklıyordu.

Abdullah Öcalan, M. Ali Birand’a şöyle demişti:


“… Geçtiğimiz dönemde Türkiye Cumhuriyeti ile savaşmaktan çok daha fazla parti içi mücadele yaptık. Çok tasfiye yapıldı. Kadroların dörtte
biri tasfiye oldu. Hem gerilladan hem partiden. 

TC’NİN BİZE VERDİRTTİĞİ KAYIPLARDAN DAHA FAZLA KAYIP VERDİK…”

M. Ali Birand, Apo ve PKK, (s. 272), Milliyet Yayınları.

Apo & M. Ali Birand Görüşmesi

https://www.youtube.com/watch?v=ICozxiENssM&list=UU-D5upxq6L4RhVg7G_64r6A


AVRUPA’DA İLK İNFAZLAR:

Birand Kitabi

http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/birand_kitabi.jpg

Güvenlik güçlerine teslim olan ve savcılığa ifade veren Ş.B.’nin anlattıklarına göre Avrupa’da düzenlenen ilk infaz 1984 yılında İsveç’te meydana geldi.

Örgütün Avrupa’daki etkin isimlerinden Enver Ata’nın bazı tutumları sorunlu bulundu. Örgüt tarafından bir otobüs durağında öldürüldü.

Ardından onunla sıkı ilişki içinde olduğu bilinen Zülfü Gök 7 Ağustos 1984′te, Almanya’da arabasının içinde kurşunlandı.

HAKi KARER (Türk kökenli lider adayı): PKK’nın Türk asıllı kurucularından olan Ordulu Haki Karer, Öcalan ile birlikte siyasi
faaliyetlere başladığında onu gölgede bırakan bir duruşu vardı. Karer’in zaman zaman öne çıkması Öcalan’ı rahatsız etti. 18 Mayıs 1977′de,
Gaziantep’te bir kahvehanede şüpheli bir şekilde vuruldu. Bacağından yaralanan Karer hastaneye götürüldü ancak kan kaybından öldü.

ELEŞTİRİYE STOCKHOLM’DE KURŞUN:

Avrupa Sorumlusu Çetin Güngör, örgütün kongresinde yöneticilerin faaliyetlerini eleştirdi. Ajan olduğu gerekçesiyle 1984′te Stockholm’de
öldürüldü. Semir kod adlı militan 12 Eylül darbesi sonrasında Avrupa’daki PKK faaliyetlerini örgütlemişti./

BANYO KÜVETİNDE ASİTLE:

12 Eylül darbesinde yakalanıp 11 yıl Diyarbakır Cezaevi’nde kaldıktan sonra tahliye olan Ali Rıza kod adlı Mehmet Çimen, Almanya’da üst
kademeyle görüş ayrılığına düştü. Suriye’ye çağırıldı. Örgüt kararıyla Banyo küvetinde üzerine Asit dökülerek infaz edildi.

SIRTINDAN VURDULAR:

PKK-MK üyeliğine kadar yükselen Dr. Nasır kod adlı Faruk Bozkurt, hain ilan edilen örgüt üyelerinden. Öcalan’ın yakalanmasından sonra, sorguda
verdiği ifadeler ve takındığı tutuma bakarak, ‘liderimiz kontra olmuş’ dedi. Çetecilik yapıyor suçlamasıyla tutuklandı. Nasır’ı sırtından vuran
örgüt, ‘kaçarken öldürüldü’ söylentisini yaydı.

SEVDİĞİ KADININ ÖNÜNDE ÖLÜM:

Avrupa’da PKK’nın önemli isimlerinden Mehmet Tunç hakkında Paris’te tanıştığı bir kadınla aşk yaşadığı gerekçesiyle infaz kararı çıkarıldı.
Hevi isimli kadının önünde öldürüldü.

ALMANYA’DA EVLİLİK OYUNU İLE İNFAZ:

Hogir kod adlı Cemil Işık, yönetimle ters düşünce hain ilan edildi. PKK yönetimi Işık’ı öldürmek için bir kadın görevlendirdi. Kadın terörist,
evlilik vaadi ile kandırdığı Işık’ı infaz etti.

ROMANYA’DA SİLAHLI SALDIRI:

Örgütün kurucu isimlerinden olan ve Erzincan-Tunceli sorumluluğu yapan Yıldırım Merkit, ajan-işbirlikçi ilan edildi. Romanya’da uğradığı
silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

METİN DEĞER: Ajan olmakla suçlanıp, aylar süren işkenceli soruşturmanın ardından infaz edildi. 
OSMAN TiM: 1992 sonunda İstanbul’da bir PKK hükümlüsü tarafından boğuldu.
NAZİME AKTÜRK: 1999 İmralı Konsepti’ne karşı çıkan grupla hareket etti. Ajanlık suçlamasıyla öldürüldü.

Ölüm Çukurunu kendine kazdırdılar

Örgütün iç infazlarına kurban giden militanlardan biri de Davut kod adlı Resul Altınok. Örgüt adına bir çok Avrupa ülkesinde faaliyetlerde
bulundu ve yöneticilik yaptı.

Altınok’un öldürülme nedeninin Apo ile yaşadığı fikir ayrılığı olduğu iddia ediliyor. Teröristlerin itiraflarına göre 1982′de, PKK’nın II.
Kongresi için Şam’a çağrıldı.

Şam’a gelince Öcalan’ın görevlendirdiği iki kişi tarafından bir hücre evine götürüldü. Ali Haydar Kaytan ve Ömer Altun, Altınok’a önce bir
çukur kazdırdı ve ardından çukurun içinde kafasına kurşun sıktı.

BALDIRINDAN ŞiŞLEYEREK ÖLDÜRDÜLER

FAYSAL DUMLAYICI: PKK’nın kuruluş aşamasında yer alan Kani Yılmaz, Apo İmralı’ya konulduğunda Avrupa’da yer bulamamasının sorumlusu olarak
gösterildi. İki PKK ajanının aracına yerleştirdiği bomba ile 10 Şubat 2006′da öldürüldü.

ŞAHİN DÖNMEZ: Öcalan’ın kendisine ihanet ettiğini öğrenince TSK ile işbirliği yapmak istedi. Cezaevinden çıkar çıkmaz tetikçiler tarafından
öldürüldü./

ŞAHİN BALİÇ: Öcalan’ın yardımcılığını yapıyordu. Bağlanarak beton hücreye konuldu. Ellerine ve ayaklarına çiviler çakılıp, baldırlarından
şişlenerek öldürüldü.

ZEKİ YILMAZ: Örgüt içi demokrasi eksikliğinden söz edince öldürüldü.

MEHMET ŞENER: PKK genel sekreter yardımcılığına kadar yükseldi. Sakine Cansız’ın nişanlısıydı. Ajan oldukları suçlamasıyla iki tetikçi
tarafından kurşunlandı. Şahin Baliç’i sorgulayan Şener, bir yıl sonra aynı akıbete uğramış oldu.

ŞÜKRÜ KARAKUŞ: 1982′de Bekaa Vadisi’nde*“Türkiye’de eylem yapmak için uygun zaman değildir”* dediği için Mahsun Korkmaz tarafından kurşuna
dizildi.

CEMİLE MERKİT: Öcalan’ın talimatıyla altı aylık bebeğini düşürdü. Mayıs 1982′de, Bekaa Vadisi kayalıklarında öldürüldü.

MURAT BAYRAKLI: 5 Haziran 1984′te Batı Berlin’de, bir çöp konteynerinde yakıldı.

İZZETTİN EVCİL: 1984 sonlarında, PKK içerisinde muhalif çizgi oluşturduğu gerekçesiyle öldürüldü.

MUSTAFA ÖMÜRCAN: Örgüt talimatlarına karşı gelmek suçundan idam edildi.

MAHMUT BİLGİLİ: 12 Eylül döneminde PKK davalarına bakan bir avukattı. Mart 1987′de Hollanda’da bir lokantada öldürüldü. Cesedi parçalanarak
kanalizasyon çukuruna atıldı.

MEHMET TUNÇ: Bir dönem Avrupa’da PKK yapılanması içinde yer aldı. Şam’a çağırılıp öldürüldü.

HALİL KAYA: PKK’nın III. Kongresi’nde genel sekreter birinci
yardımcılığına getirildi. Öcalan’ın talimatıyla kurşuna dizildi.

ALİ ÖMÜRCAN: PKK’nın kurucu üyelerinden. Lübnan’da Cemil Bayık tarafından sorgulanarak idam edildi.

Kaynak: Bugün gazetesi


***


 ” Akp’yi 10 Yıldır Ayakta Tutan Benim ! ” BÖLÜM 3



 ” Akp’yi 10 Yıldır Ayakta Tutan Benim ! ” BÖLÜM 3



” TÜRK ULUSÇULUĞU FAŞİST ”

Öcalan ve BDP Heyetinin Görüşme Tutanakları 


“Türk Ulusçuluğu Faşist,

“Burada Türkiye Cumhuriyeti de olmayabilir sadece Türkiye de olabilir. Ulus aidiyeti ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu CHP ve MHP
dedirtiyor. Sizin Türk ulusçuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Alet olamayız. Devlete aitiz, ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz. Türk
ulusçuluğu bu ülkenin yüzde 10’unu bile karşılamaz. Millet, Arap, Türk ve Kürdü de kapsar. Ama millet-i hakime değil.

Millet kavramı hem kolektiftir, hem bireyselliği içerir (Altan’a dönerek) Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber,
‘Arabın Aceme üstünlüğü yoktur’ diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların
kastettiği şey değil. Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir.

Hedefimiz ne? 
'' Kürt Türk ilişkilerinin özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum.”

Abdullah Öcalan (Öcalan ve BDP Heyetinin Görüşme Tutanakları)

Öcalan ve BDP heyetinin görüşme tutanakları
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/iste-ocalan-ve-bdp-heyetinin-gorusme-tutanaklari-haberi-68965?fb_action_ids=457189061016520&fb_action_types=og.recommends&fb_source=aggregation&fb_aggregation_id=246965925417366


TECAVÜZCÜ APO!

Abdullah Öcalan; Osman’ın eşi Zehra’yı yanına, yani yoğunlaşma evlerine aldı ve yüzlerce kişinin önünde;

“Bizim Osman da ben kadın seviyorum diyor. Ulan aşağılık adam, sen kim, kadın sevmek kim. Kadını sevseydin, sevdiğin kadın yanında olurdu. Oysa ki onun seviyorum dediği kadın şu anda benim yanımda. Öyle ki ne yapıyorsam yanımdan ayrılmak istemiyor. Beni ona tercih etmiş olmalı ki
git desem de gitmiyor.'' diyordu…


Osman Öcalan ve Zehra Okcu
http://www.t2174a.com/wp-content/uploads/2014/09/osman_ocalan_zehra_okcu.jpg

Osman Öcalan ve Zehra Okcu, Zehra daha sonra bir çatışmada ölür…

Osman Öcalan’ın Anlatımı:

“30 yıllık bu tahakkümün son kurbanı Osman Öcalan olmuş gibi görünüyor. 

Geçen hafta yazdığı bir yazıda eski örgütü PKK’nın kadın – erkek ilişkilerini yasaklayan tutumundan yakınırken “örgüt jargonu” ile bir
imkansız aşk hikayesi anlatıyor:


“1991’de Zehra Okçu arkadaşla ilişkilendim. Oluşan bağlılığı gidermek ve ilişkilenmemek için direndimse de başaramadım. Aşk denilen olayı ilk
kez yaşıyordum. Geliştirdiğim ilişki her ikimize de pahalıya patladı.
Zehra arkadaş 1997’de şehit düşünce tövbekar oldum. 2003’te Keve arkadaşı tanımam bu duruma son vermeme yol açtı. Keve arkadaşa derin bir
duygu ile bağlandım. Direnmeyi bir tarafa bırakarak ilişkimi açıkça ilan ettim”. 

Linki gör  http://www.tetedeturc.com/home/spip.php?article650

Öcalan’ın tecavüz ettiği kadınlar

http://www.ankaraport.net/haberler/788/iste-ocalanin-tecavuz-ettigi-kadinlar.html


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder