ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ HAKKI ÖZNUR RÖPORTAJI BÖLÜM 3
ÜLKÜCÜ FİKİR VE SİYASET ADAMI ARAŞTIRMACI –YAZAR BBP YİK BAŞKANI HAKKI ÖZNUR İLE ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ İLE İLGİLİ YAPILAN TARİHİ RÖPORTAJIN 3.BÖLÜMÜ ŞİVAN PERVER HAİNİNE “ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN” NE KADAR PARA VERDİNİZ? |
ŞEHİTLERE DEĞİL, PKK’LI TERÖRİSTLER İÇİN YAZILMIŞ PARÇAYA AĞLADILAR!
ÇANKAYA KÖŞKÜ DE AÇILIMA HIZLA DEVAM EDİYOR
YILMAZ GÜNEY BİR KATİL VE AZILI KÜRTÇÜDÜR
ERDOĞAN’IN ÖVGÜLER DİZDİĞİ AHMET KAYA MAOCU VE AYNI ZAMANDA DOĞU PERİNÇEK’İN YOL ARKADAŞIYDI!
BBP Bülten: Şivan Perver’in Söylediği Kürtçe Parçaya Başbakan’ın Eşi ve Protokollerde bulunan Bazı kişilerin ağladığı basında yer aldı. Bu ağlamalar ve Parçayla ilgili neler söylemek istersiniz?
Hakkı ÖZNUR: Gerçek ismi “İsmail Aygün” olan, 1955 Urfa Viranşehir doğumlu Şivan Perver “Benim şarkılarımla binlerce kişi dağa çıktı.” demiştir. Emperyalizmin taşeronları olan Peşmergeler ile ilgili yaptığı besteler, birer mars olarak Kürtçüler tarafından söylenmiştir. Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses Türkçe “Ağlama Ağlama” anlamına gelen Kürtçe “Megri Megri” türküsünü birlikte söylediler, düet yaptılar. Bu sırada Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve İbrahim Tatlıses ve birçok kimse gözyaşlarını tutamadı. Emine Erdoğan’ı ağlatan Megri parçası PKK’lı teröristlere yazılmıştır.
Emine hanım vb.leri PKK tarafından şehit edilen vatan evlatlarına değil, PKK’lı hainler için yazılmış bir bölücü ağıta ağlıyorlar. Şivan Perver’in söylediği Kürtçe parçanın sözlerinden haberleri yok!
Bazı AKP’lilerin ağladıkları parçanın sözleri aynen şöyledir:
"Dört devletin arasında
Dört parça olmuşum
Kaç şiir yazıldı senin üzerine
Kaç defa şehit kanı döküldü üzerine
Ama şehitler ölmez, ağlama anne..."
"Dört devletin arasında dört parça" olduğu iddia edilen şey ne? Kürdistan...
Peki, onun için ölenler ve "şehit" diye anılanlar kimler?
Stratejik maşa PKK terör örgütünün teröristleri! ABD İsrail ve AB’nin desteklediği bölücü vatan hainleri…
Bu ülkenin Başbakanı'nın eşi kimin için ağlıyor; görün işte... Babası gibi Siyonizm’in uşağı olan Barzani Diyarbakır’da yandaşlarıyla zaferini kutlarken “Kürdistan diyen bir Başbakanı gördüm ya” diyerek sevincini belirtirken, Barzani sever Başbakan kendisine eşlik ediyor, eşi ise PKK’lı vatan hainleri için söylenen bölücü parçaya ağlıyordu. Diyarbakır'da gördük ki, Şivan Perver'e döktükleri gözyaşını bu ülkenin şehitlerine dökmemişlerdir. Vay Türkiyem vay… Nereden nereye… Bağımsız bir Kürt devleti kurmak için ölen hainlerin arkasından AKP’liler gözyaşı döküyor.
KÜRT AJANDASINA ŞİVAN DEŞİFRESİ!
Erbil’de eski eşinin televizyon programına katılan Perver, Emine Erdoğan ve Başbakan Erdoğan’ı öve öve bitiremiyor. Başbakan Erdoğan'ın kendisini çok sıcak karşıladığını görüşmelerinde Kürtçenin resmi dil olması talebini ilettiğini de söyleyen Şivan Perver "Başbakan Erdoğan Kürtçenin resmi dil olması konusunda, 'vakti var' demiştir."
Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile de uzun süre sohbet etme imkânı bulduğunu kaydeden Perver, "Emine hanım bana her baktığında ağladı. Çok insanın acı çektiğini, işkence gördüğünü ve bunları bildiğini söyledi. El ele verip Türkiye'nin demokrasisini güçlendirmemiz ve barış sürecini desteklememiz gerektiğini söyledi." demiştir, yani Başbakan Erdoğan Perver’e resmi dil sözü vermiş…
ŞİVAN PERVER’E “ ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN “ NE KADAR PARA VERDİNİZ?
BBP Bülten: Şivan Perver’e Örtülü Ödenekten Para verildiği söyleniyor?
Hakkı ÖZNUR: Bu AKP hükümetinden her şey beklenir. Örtülü ödenekten 1 Milyar dolar verildiği basında yer almaktadır. Şivan (çoban) boşuna gelmemiştir. Aldığı dolarla AKP hükümetinin hizmetine girmiştir. Zaten yıllardır Avrupa ülkelerinde besleniyor, himaye görüyor. Burada şunu da ifade etmeliyim: Diyarbakır’da yapılan bölücü toplantıya giderken aynı otobüste Şivan Perver ile yan yana oturan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Milliyet gazetesinin 19 Kasım Salı günkü nüshasında yer alan “Otobüste yan yana geldiğimiz Şivan Perver’den devletin yanlışından dolayı özür diledim ne zaman isterse vatandaşlığını alabilirsin dedim” sözleri milletimizi derinden üzmüştür.
AKP HÜKÜMETİNİN ÖVGÜLER DİZDİĞİ ŞİVAN PERVER 40 YIL TÜRK DEVLETİNE KÜFRETMİŞTİR
BBP Bülten: Messod Barzani Öcalan ve Erdoğan’a teşekkür ederken, Şivan Perver de Basın toplantısında Öcalan’a methiyeler dizdi.
Hakkı ÖZNUR: Diyarbakır'da Başbakan Erdoğan'ın davetiyle bulunan PKK döküntüsü Barzani himayesindeki Şivan Perver, PKK Açılımı ve Barzani açılımını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Öcalan'ın başlattığını söylerken "Sağ olsunlar, gerekiyordu. Herhalde bir gün kapılar Sayın Öcalan'a da açılacak. Bu ülkenin evladı, bence en büyük hizmette de bulunur. Onun için Sayın Mesud Barzani de bu konuda bu sürece büyük katkıda bulunmaya çalışıyor" ifadelerini kullanmıştır.
Terörist başı Öcalan için “Çok büyük yurtsever" diyen Perver; ardından "candan isterim Öcalan'ı ziyaret etmek ve benim için büyük bir şeref onur olur. Benim arkamdan bu halka hizmet etmiştir. Başkası başka der ama benim açımdan Öcalan çok büyük bir yurtsever ve Türkiye’ye, Kürdistan'a, bu halka halklara en büyük vazifesi dokunabilecek bir insandır. Bilinçli bir insandır. " demiştir.
AKP hükümetinin “şeref konuğu” olarak Diyarbakır da ağırlanan, VİP muamelesi gören Şivan Perver'in bu sözleri yıllar önce Abdullah Öcalan'a yazdığı şarkıyı akıllara getirdi. Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında yakalanmasının ardından Avrupa'da düzenlenen konserde Perver sahne almış, Öcalan'ın yakalanmasını protesto etmişti.
Perver sahnede “İnanın bana terörist olan Türkiye devletidir. Türkiye'nin silahları bizi öldürüyor. Terörist olan onlardır. Abdullah Öcalan barış ve özgürlük savaşçısıdır” diye Türkiye'ye karşı savaş çağrısı yapmıştı. Şivan Perver Avrupa’da PKK konserlerine katılırken, bazen de aralarını açıldığı da olmuştur. PKK, diğer Kürtçü örgütlerin konserlerine katılması yüzünden Şivan Perver’i tehdit etmiştir. PKK ile zaman zaman problemlerde yaşamıştır. AKP hükümeti tarafından Türkiye’ye getirilen Şivan Perver’in Diyarbakır’da Öcalan’la ilgili BDP/PKK’lıların hoşuna giden sözler söylerken Öcalan ise yakalandıktan sonra İmralı’daki ilk sorgusunda Şıvan Perver için “Şıvan Perver bir türküyle kendini Kürt önderi gibi yutturmaya çalışıyor” demişti.
İmralı’daki ilk sorgusunda “ biz taşeronuz” diyen Öcalan ve örgütü, Avrupa’da Şivan Perver’i, Şivan Perver’de PKK’yı kullanmaya çalışmıştır. Kimi zaman birbirlerine övgüler dizmişler, kimi zamanda birbirlerini hainlikle suçlamışlardır. Bu iki Kürtçü sapıkta, kişilik bozukluğu vardır, ruh hastasıdırlar, derin ruhsal bozukluklar vardır, kendilerini herkesten üstün görmektedirler, narsistirler. Yani megalomandırlar. Kendilerini herkesten üstün gören ve hep kendini ön plana çıkarmak isteyen bu iki Kürtçünün arasındaki rekabet uzun yıllardır vardır. İkisi de iç ve dış mihrakların köpeğidir, ikisi de hain oğlu haindirler.
BÜLENT ARINÇ DA ŞİVAN PERVER HAİNİNE ÖVGÜLER DİZDİ
BBP Bülten: Başbakan Erdoğan Sözde sanatçı bölücü “Şivan Perver’e Vatandaşlık Vermeye hazırız” dedi.
Hakkı ÖZNUR: Devlet ve hükümet katında Şivan Perver gibi hainlere övgüler devam ediyor. Dışişleri Bakanı Şivan’dan özür dilerken Başbakan da ondan aşağı kalmamıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber ortak yayınında Kürtçü Şivan Perver için 'vatandaşlık noktasında herhangi bir talebiniz varsa biz bunu da çözmeye hazırız dedik' açıklamasında bulundu.
Başbakan Erdoğan “Bu adımları atmak aslında bir cesaret işiydi. 2005'te de söyledik, bunu biz halledeceğiz dedik. Şivan Perver'in 38 yıl aradan sonra kendi ülkesine gelmiş olması ve bu noktadaki tavırlar... Bunlar herhalde üzerinde konuşulması gereken konular. Kendisine de söyledim, vatandaşlık noktasında herhangi bir talebiniz varsa biz bunu da çözmeye hazırız dedik.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Şubat 2011 yılında Almanya'da bir otelde bir araya geldiğinde ta o zaman PKK açılımına destek istediği, hatta o buluşma sonrası "Yurtsever, vatan hasretiyle yanan değerli bir sanatçı" dediği Şivan hainine yine sahip çıkacak, " Onun Diyarbakır’a gelmesinde benimde katkım oldu ” demiştir. Şu sözler Arınç’a ait. Yorumu milletimiz yapsın:
“Şivan'ı müdafaa etmek, korumak, Şivan Perver'in Türkiye'ye dönüşünü temin etmek her yurtseverin görevi. Ben bir siyasetçiyim, hükümette bir bakanım, ama sıradan bir insan, bir vatandaş olarak bu etiketleri taşımasaydım dahi, herkesin, basın mensubu olarak da, sanatçı olarak da Türkiye'nin yetiştirdiği bu büyük değere sahip çıkmamız lazım.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ABD'ye hareketinden önce yine Peşmerge Lideri Mesud Barzani ile Diyarbakır'a gelen sözde şarkıcı Şivan Perver'e sahip çıktı. Şivan’a terör örgütü PKK’ya verdiği destekten dolayı tepki gösterenlere cevap veren Arınç, "Şivan'a kimsenin söz söylemeye hakkı yok diyerek şunları söylemişti:
"Kendisini Türkiye'ye ben davet etmiştim, hatta bir konser verebileceğini artık Türkiye'ye gelmesi halinde hiçbir sorunla karşılaşmayacağını söylediğimde farklı farklı tehlike ve tehditlerden bahsetmişti. Ben Şivan'ın o konuda çok samimi olduğunu düşünüyorum. Ama bugün Diyarbakır'a gelebiliyor. 37 yıl sonra yaptığı konuşma ve söylediği türkülerle içindeki hicranı ortaya döküyor. Bugün Şivan'a karşı kimsenin söz söylemeye hakkı yok."
Tekrar vurgulamakta fayda var. Bülent Arınç'ın “ona kimse laf söyleyemez” dediği Şivan Perver İsveç'te verdiği bir konserde Apo'yu “barış elçisi,” Türkiye'yi de “terörist devlet” ilan etmişti.
ÇANKAYA KÖŞKÜ DE AÇILIMA HIZLA DEVAM EDİYOR
BBP Bülten: Bu arada Çankaya Köşkü de Ahmet Kaya’ya ödül vererek PKK Açılımına Hız verdi. Bu Konuda neler söylemek istersiniz?
Hakkı ÖZNUR: Devlet tam kadro PKK açılımına çalışıyor. 2013 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nün müzik dalında; bölücülükten, terör örgütü yandaşlığından sicil almış ve sabıka yemiş ve bundan 13 yıl önce ölen Ahmet Kaya’ya verilmesi Türk milletine saygısızlığın ve nankörlüğün aldığı boyutu göstermesi bakımından ibretliktir.
1999’da Münih’te ve Paris’teki PKK konserinde zafer işaretleri ve Apo sloganları arasında “Vallahi o dostu özledik, vallahi Apo’yu özledik” diyen kişidir Ahmet Kaya. Geçtiğimiz günlerde yine devlet destekli Antalya Altın Portakal film festivalinde değişik dallarda kendilerine ödül paylaştırılan yönetmen ve artistler sahneye çıkıp, ödülleri Rojava devrimcilerine,(kastedilen PKK’nın Suriye Kolu olan PYD) 9 Ocak 2013 te Paris’te infaz edilen PKK kurucularından Sakine Cansız’a ve sözde Dersim katliamında kaybolan kızlara armağan etmişlerdi.
PKK açılımı her alanda kendini göstermektedir. AKP iktidarı ve Köşk şimdi PKK’lılara ödül vermekle merkez medyada, AKP medyasında PKK’ya şirinlik yapmakta yarışıyor. PKK'lı Ahmet Kaya NATO ve AB merkezlerinde hazırlanan, sözde Kürdistan haritaları önünde İmralı canisine ve terör örgütüne selam durmuş bir haindir. AKP iktidarının PKK'nın önünü açmak için başlattığı "PKK Açılımının" işaret fişeğini “güzel şeyler olacak” diye işaretleyen Abdullah Gül PKK'lı Ahmet Kaya'ya en yüksek makamdan ödül vererek milletimizi kahretmiştir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ahmet Kaya’nın Paris’teki mezarına beraberce gidip “sana itibarını iade ettik” deyip gözyaşları dökerlerse şaşırmamak lazım. Gelecek sene de Gladyo’nun çocuğu Öcalan'ın doğum gününe denk getirip ona ödül vermeye kalkarlarsa yine şaşırmamak lazım. Bu zihniyetten bu beklenir.
Paris’te ölen Ahmet Kaya yaşamı boyunca derin sol örgütlerin ve PKK terör örgütünün etkinliklerine katılmış bir solcudur. Yaşamı boyunca Türk devletine saldırmıştır. Bu kişiye Cumhurbaşkanı Gül’ün “Müziğini dinlerim ve severim” diye övgüler dizmesi çok büyük bir yanlıştır. Müziği sevmek ayrı, PKK terör örgütüne sempati duyan bir şahsa ödül verilmesi ayrıdır. Basın bu olayı Köşk’ün ödülü Ahmet Kaya’ya diyerek vermiştir. Kaya’ya verilen ödül devletin en üst mercii tarafından itibarının iade edildiği yorumlarına neden olmuştur. Çankaya köşkü ve AKP hükümeti Ahmet Kaya’ya sahip çıkarak bölücüleri solcuları sevindirmiştir. Türk Milleti Gül’ü ve AKP hükümetini asla affetmeyecektir.
Milletimiz “Başka adam bulamadınız mı ödül verecek” diye Köşk’e sitem etmektedir. Çankaya köşkü bilerek doğum gününde bu ödülü Ahmet Kaya’ya vermiştir. Köşk’te 2014 ile ilgili derin siyaset hesapları yapmaktadır. Bölücülerin, Neoliberallerin soğuk savaş dönemi zihniyetine sahip sol çevrelerin şimdiden desteğini almanın derdinde. Cumhurbaşkanı Gül de PKK açılımına hızla ayak uyduranlardan.
Başbakan Recep Erdoğan’da 16 Kasım günü toplu açılış töreni için geldiği Diyarbakır'da Kürdistan açılımı yapmıştır "Kürdistan'daki kardeşlerimizi selamlıyoruz" demiştir. Toplu açılış töreninde Şivan Perver'in Türkiye'de bulunmasından dolayı çok mutluluk duyduğunu dile getiren Erdoğan, "Keşke bugün Ahmet Kaya da aramızda olsaydı" diyerek Ahmet Kaya’nın bir şiirini okumuştur.
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da "Tek suçu saz çalmaktı" deyip akladığı Ahmet Kaya, evet saz çalıp, dilinden “vallahi Apo’yu özledik” şarkısını düşürmüyordu. Başbakan daha da ileri giderek "Ahmet Kaya’nın mezarını getirebiliriz" demiştir.
Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, CNN Türk televizyonunda yayınlanan 5N 1K programına bağlanarak, "Gezi, itiraz ruhudur. Ahmet Kaya itiraz ruhunun içinde de olurdu, Diyarbakır'da da olurdu. Barzani’nin yanında yer alırdı" diye konuştu. Salı günkü grup konuşmalarında Başbakan Erdoğan’ın “Gezi Parkı’nda bize saldıranlar kimlerse aynı kişiler o gece Ahmet Kaya’ya saldırdı” sözlerine karşılık CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Ahmet Kaya yaşasa Gezici olurdu” demişti. Başbakan Erdoğan Diyarbakır’daki buluşmadan 2 gün sonra meclisteki grup toplantısı sırasında yine Ahmet Kaya’yı savunurken “Ahmet Kaya’ya saldıranlar Gezi olaylarının tertipçileri” diyordu.
ERDOĞAN’IN ÖVGÜLER DİZDİĞİ AHMET KAYA MAOCU VE AYNI ZAMANDA DOĞU PERİNÇEK’İN YOL ARKADAŞIYDI!
Ergenekon davasından 117 yıl hapis cezasına çarptırılan İşçi Partisi Genel Başkanı ve Aydınlık gazetesi yazarı Doğu Perinçek, 20 Kasım günü köşesinde dikkat çeken bir bilgiyi paylaştı. Ergenekon tutuklusu Perinçek köşesinden Ahmet Kaya’yla ilgili şöyle yazdı:
“Ahmet Kaya, 1976 ya da 1977 yılında partimize katılmıştı. Anadolu yollarında beraber yürüdük. Partimizin gecelerinde yiğitliğin sesiydi. 1980'li yılların sonlarına kadar böyle gitti. Nasıl oldu, arkadaşım Hasan Hüseyin Demirel daha iyi bilir, onun ustası sayılır, Ahmet Kaya "yorgun demokrat" oldu. Ezilenler, bütün eziklikleriyle onu yüreklerine bastılar. Kahpe feleğe küfredenlerin sevgilisi oldu.”
Ulusalcı Oda TV, geçtiğimiz günlerde bir dönem Doğu Perinçek’le yan yana yürüyen Ahmet Kaya’nın beraber çektirdikleri fotoğrafları yayınladı. Perinçek ile Ahmet Kaya’nın 22 Nisan 1989’da Almanya Duisburg’da yapılan 2000'e Doğru şenliğinde birlikte çekilmiş fotoğraflarını yayınladı. Haftalık 2000’e Doğru dergisi Perinçek’in liderliğindeki Aydınlık hareketinin yayın organıdır. 15 Ocak 1989 tarihli 2000’e Doğru dergisinin kapağında Ahmet Kaya vardı ve “ben buyum işte” diyordu. Erdoğan’ın savunduğu Ahmet Kaya uzun bir dönem Aydınlıkçılarla birlikteydi.
Aydınlık gazetesinin fotoğraf arşivinde çıkan karelerde Doğu Perinçek ve Ahmet Kaya yan yana. Bir diğer fotoğrafta ise Ahmet Kaya, o dönem Perinçek’in Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı ‘2000’e Doğru dergisinde kapak…
KATİLLERİ BAŞ TACI EDEN AKP İKTİDARI!
Sözde aydın Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de Paris’te işini gücünü bırakmış, Ahmet Kaya ileYılmaz Güney’in kabirlerini ziyaret ederek onlardan sitayişle bahsederek ustasının gözüne girmeye çalışmıştır. Yılmaz Güney kim? Bir katil. Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesinde ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı ve (...) 13 Temmuz 1976’da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi’nden yurt dışına firar etti. Cezaevinden kaçmadı. Devlet kaçmasına göz yumdu. Cunta rejiminin hâkim olduğu bir dönemde elini kolunu sallayarak kaçması mümkün mü? 12 Eylülcüler, başlarının ağrımaması için sabıkalı katil Yılmaz Güney’in gitmesine yol verdiler.
Şunu iyi bilelim; 1937 Adana doğumlu Yılmaz Güney bir Zaza’dır. 1960’lardan itibaren sol düşünceleribenimsemiştir. 12 Mart öncesi sol örgütlerle yakınlık kurdu. Yine bu süreçte Marksist etkinliklere katıldı. İstanbul’da kurulan Kürtçü DDKO’nun İstanbul’da Kadırga Öğrenci Yurdu’nda düzenlediği geceyekatılıp burada “Ben Kürt’üm, babam Zaza’dır, annem ise Muş Kürleri’ndendir. Kürtlerin hakları verilmelidir.” demiştir. Şivancı olarak bilinen Kürtçülere destek olmuştur. 1975’te işlediği cinayettensonra cezaevine girmiştir. Marksist /Leninist – Maoist bir çizgiyi benimsemiştir. Cezaevindeyken “Güney” dergisini çıkarmıştır. Ardından “ Yurtsever, Devrimci Demokrat ”, “ Demokrasi Bayrağı ” ve yurt dışına çıktıktan sonra Paris’te yayınlanan “ Mayıs ” dergisinden sol yazılar yazmıştır.
Güney aynı zamanda Komünist hareketler içinde Maocu görüşleri savunan ve cezaevindeyken “Güney” adlı dergide çıkartan bir kişidir. Güney dergisi Ocak 1978 – Şubat 1979 arasında çıkmış, 19 sayı yayınlanmıştır. 12 Eylül 1980 öncesi Partizan, TİKKO, TKP/ ML Hareketi vb. Maocu örgütlerle çok yakın ilişkileri vardı. TKP/ML – TİKKO’nun kurucusu ve lideri olan İbrahim Kaypakkaya’nın çizgisine yakın görüşler benimsemiştir. Hatta öyle ki, o dönem dünyada ve Türkiye’deki Komünist örgütler 4 ayrı kampa bölünmüştü. 100’e yakın sol fraksiyon vardı. Sol örgütler birbirleri ile çatışıyor, birbirlerini öldürüyordu.
Yılmaz Güney de bu süreçte özellikle Maocu akımların 1977 yılında farklı yerlere savrulmasıyla o dakendine yeni bir yol çizecekti. Önce Maocu sonra Hocacı ( AEP ) çizgisini benimseyen Halkın Kurtuluşu ve benzeri bazı gruplar Yılmaz Güney’i “oportunist” görüşleri benimsemekle suçlamışlardı. Yine Maoculuktan asla sapmamış, hala Maoculukta inat eden Doğu Perinçek’in liderliğindeki TİKP ( Aydınlıkçılar ) Yılmaz Güney’i “Aydınlık ve TİKP düşmanlığı “yapmakla suçlamışlardır. Aydınlık gazetesinin 24 ve 25 Ekim 1978 tarihli sayılarında, Necati Sağır imzasıyla yayınlanan “ Yılmaz Güney’e Açık Mektup ” yazısı bunun en açık örneğidir.
“ Aydınlık ve TİKP Düşmanlığının Hiçbir Geleceği Yoktur! ” başlığı taşıyan 24 Ekim günü yazıda, Güneydergisi ve Yılmaz Güney eleştirilmektedir. Halkın Kurtuluşu dergisi ( TDKP -bugünkü EMEP çevresi ) 23 Ekim 1978 tarihli 132. sayısında Güney dergisini eleştirmiştir. Güney dergisine ve Yılmaz Güney’e ideolojik desteği Partizan dergisi TİKKO taraftarları vermiştir. Yani İbrahim Kaypakkaya taraftarları destek vermiştir.
1 Kasım 1978 tarihli Partizan’ın 4. sayısında “Partizan’dan Güney Dergisine Açık Mektup” bunun en açık örneğidir… Girişte şu ifadeler yer almıştır:
“Aydınlık, Halkın Kurtuluşu ve Halkın Birliği Gazetelerinin Derginize ve Derginizi Vesile Ederek Marksist – Leninist Harekete Yönelttiği Saldırılara Zorunlu Bir Cevap”. Yani diğer sol fraksiyonların Yılmaz Güney’e karşı yürüttükleri ideolojik saldırılara Güney dergisinin yanında yer alınarak sahip çıkmışlardır.
12 Eylül öncesi bazı sol grupların saldırılarına maruz kalan 9 Eylül 1984’te Paris’te ölen Yılmaz Güney’e ölümünden sonra Türk ve Kürt solunun hepsi sahip çıkmıştır. Hatta sol fraksiyonlar Yılmaz Güney’i paylaşamamıştır. Ardından “Basında Yılmaz Güney” diyerek kitap çıkartan sol örgütler de olmuştur. Bu kitaplarda ve örgütsel yayınlarda Yılmaz Güney militan bir sanatçı, devrimci bir savaşçı, komünist bir önder profilinde sunulmuştur.
12 Eylül 1980 öncesi, CHP’ nin milletvekili yapmak istediği Türk ve Kürt komünistlerin öve öve bitiremedikleri Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya konusunda başbakanın çok fazla bilgisi olmadığı ve yakın politik tarihi çok iyi bilmediği görülmektedir. Bilseydi bilmediği konularda ahkâm kesmezdi. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder