ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ HAKKI ÖZNUR RÖPORTAJI BÖLÜM 2
ÜLKÜCÜ FİKİR VE SİYASET ADAMI ARAŞTIRMACI - YAZAR BBP YİK BAŞKANI HAKKI ÖZNUR İLE ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ İLE İLGİLİ YAPILAN TARİHİ RÖPORTAJIN
2. BÖLÜMÜ
HDP –SARIGÜL WASHINGTON PROJESİDİR TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN’IN “POSTACISI” SIRRI SÜREYYA ÖNDER’İN ESKİ PATRONU ULUSALCI TUNCAY ÖZKAN’DIR 28 ŞUBAT SÜRECİNİN DESTEKÇİSİ YAHUDİ LOBİLERİ İLE CHP BİR ARAYA GELDİ ABD ELÇİSİ RICCIARDONE DERHAL KOVULMALIDIR CHP, PKK İLE İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA SABIKALIDIR
BBP Bülten: Son Günlerde terörist başının desteklediği HDP gündemdedir. Bölücülerin içinde yer aldığı HDP kimin projesidir? Nasıl kurulmuştur? Hangi gruplar HDP içinde yer almaktadır?
Hakkı ÖZNUR: HDP de bir PR çalışması ve Washington projesidir ve BOP ile ilişkisi vardır. Küresel odaklar HDP’ ye açıkça destek vermekteler. HDP emir ve talimatları dışarıdan almaktadır. CIA’nın devrimcileri, Soroscular, etnik ve mezhep ayrımcılığı yapanlar, Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeye çalışan çevreler, hepsi tam kadro HDP içinde toplanmışlardır. HDP Öcalan ve Kandil'in direktifiyle kurulmuş bir partidir. Kimilerine göre ise MİT tarafından Abdullah Öcalan’a kurdurulmuştur. HDP, Amerikancı, AB’ci, İsrail sever, solcu ve Stalinist bir partidir. HDP ideolojik ajanların büyük rol aldığı bir yapıdır. HDP, PKK diktatörlüğüne hizmet eden ve statüko tarafından memnuniyetle karşılanan laik- seküler bir yapıdır.
“Halkların Demokratik Partisi” HDP kendisinden önce kurulan “Halkların Demokratik Kongresi”(HDK) içinden bileşenlerinden ortaya çıkmıştır. 2011 genel seçimlerinde (BDP) ile 20'ye yakın sosyalist parti ve hareket işbirliği yaparak Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’unu oluşturdu. Genel seçimlerde %10 seçim barajını aşarak bağımsız milletvekilleri ile meclise girmeyi amaçlayan bu blok 41 ilde 65 adayla seçime girdi. 36 aday seçilmeyi başararak meclise girdi. BDP ve diğer sol yapılar bu işbirliğini geliştirerek, 2011 yılının Ekim ayında bir kongre düzenleyerek bu işbirliğini genişlettiler. Yaptıkları kongreye Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adı verildi. HDK’ nın yaklaşık iki yıl boyunca süren çalışmaları sonucunda HDK'nın partileşmesi sağlandı. 15 Ekim 2012’de 75 kurucuyla Ankara’da. Bu amaçla Halkların Demokratik Partisi (HDP) kuruldu. HDK'yı oluşturan örgütlerin kurduğu HDP ile bir Türkiye partisi izlenimi verilmeye çalışıldı.
GEZİ OLAYLARINDA HDK / HDP MİLİTANLARIDA VARDI
30 Mayıs günü başlayan 18 gün devam eden Taksim Gezi parkı olaylarında HDK de Taksim sokaklarında, yandaşlarıyla birlikte gösteri yapmıştır. Sırrı Süreyya Önder, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü vb. HDK korteji altında Taksim gezi parkına yapılan yürüyüş ve sonrasında iç savaş tahrikçiliği yapan konuşmalar yapmışlar, kitleleri kışkırtmaya kalkmışlardır.
HDP bileşenleri arasında EMEP, ESP, SDP, SP, DSİP, YSGP, SYKP, SODAP, DİP, DSİP vb bir sürü 50’ye yakın sol fraksiyonlar, örgütler, çevreler vardır. Yine eşcinsel, feminist vb. gayri ahlaki grupların bir arada olduğu LGBT de HDP içindedir. HDP’yi Abdullah Öcalan kurdurtmuştur. İmralı direktifli HDP çatı partisi görevi yapacaktır. HDP, Öcalan’ın Alevi partisi olacaktır. Bazı alevi gruplar da HDP içinde yer almaktadır.
İmralı’daki cani Öcalan uzun bir zamandır PKK ve Kürt tabanıyla özdeşleşen BDP yerine sol kesimlerin de temsil edildiği daha geniş bir siyasi platform arzuladığını söylüyordu. Nitekim HDP (Halkların Demokratik Kongresi-Partisi) tam da bu sebeple kuruldu. Kuruldu kurulmasına da HDP Öcalan’ın beklediği anlamda bir varlık gösteremedi. İşte bu yüzden yerel seçimlerden önce Öcalan adeta BDP’yi bitirecek çok daha radikal bir adım atmaya karar vermiş. Bunu da kendisini en son 21 Temmuz’da İmralı’da ziyaret eden BDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve BDP Grup başkan vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’a açıkça söylemiş.
“Gidin tartışın benim önerimi; bir kısmınız orada, bir kısmınız burada olmasın, yerel seçimde BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçsin” demiş. HDP’nin başında bir Türk, bir de Kürt eşbaşkanı bulunmasını şart koşmuştu. Öcalan’a göre Kürt siyasi hareketi bu sayede sadece etnik temelli değil tüm Türkiye’yi kapsayan, Türkiye siyaseti yapan bir partiye dönüşecek. BDP içinde Öcalan’ın HDP projesine karşı çıkanlar olsa da bunların bir etkisi yoktur. Öcalan’ın sözlerini talimat alarak kabul etmişler hemen işe koyulmuşlardır.
BDP içinde PKK geleneğinden gelmeyen İslamcılık kisvesi altında Kürtçülük yapanlardan Altan Tan HDP için “Kadük proje” dese de bunun PKK’lılar için önemi yoktur. Onlar Altan Tan vb.lerini zaten kendilerinden saymıyorlar, onları adam yerine bile koymuyorlar.
PKK lideri Öcalan HDP için "Mahir Çayan'ın mirasını” sürdürmelidir demiştir, yani Türk Soluna mesaj vererek onları yanına çekmeye çalışmıştır. Öcalan'ın HDP kongresi öncesi İmralı'da şunları söylemiştir. "Ben Mahir Çayan'ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir'in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir'in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum." Emaneti kime teslim ediyor, HDP (Halkların Demokratik Partisi) adlı çatı partisine.
TÜRK SOLU PKK’ NIN KUYRUĞUNA TAKILMIŞTIR!
HDP vatansız, marjinal sol grupların bir kısmı ile BDP’lileri kapsamaktadır. HDP ye sıcak bakmayan bazı sol çevreler göre HDP “etnik ve mezhepçi” bir projedir. Öcalan "Mahirlerin vasiyeti" dese de HDP'nin BDP'den tek farkı makyaj. HDP başarılı olması mümkün değildir. HDP’yi oluşturan zihniyet ‘patronajlık’ ve “sol çocukluk” hastalığıdır. 50’ye yakın hastalıklı ve dışa bağımlı marjinal yapılar NATO’nun kozmik odalarında hazırlanan projede yer almışlardır.
HDP de, Sarıgül de bir Washington projesidir. Küresel sistem CHP- HDP işbirliğini istiyor. “Mahirlerin vasiyeti” sözü Öcalan’a bilinçli olarak söyletilmiştir. “Mahirlerin vasiyeti” hikâyedir. Gerçek olan HDP/ BDP ABD’nin talimatlarını yerine getirmekte, BOP’a uygun davranmakta. Statüko da HDP’den memnun. BOP’çular CHP ile HDP’yi gerdeğe sokmaya çalışıyor.
Öcalan HDP ile marjinal Türk Solunu yanına çekmeye çalışıyor. AKP hükümeti de HDP’den çok memnun. AKP ve MİT’in BDP ağırlıklı HDP’yi Türk Solu olarak görmek istemesi çok ilginçtir. Şu net bir durumdur: HDP de tıpkı BDP gibi Kürtçülerin partisidir. Asla Türk partisi, Türkiye partisi olamaz.
“Mahir Çayan’ın emaneti HDP’de” sözleri ne Çayancı çevrelerden ne de bir kısım sol çevrelerden büyük tepki gelmiştir. "Öcalan'ın bütün faaliyeti, ABD denetimi ve kontrolü altındadır. Öcalan Mahir’in adını ağzına almasın” demişlerdir.
İllegal DHKP-C’nin haftalık legal yayın organı “Yürüyüş” dergisinin 17 Kasım 2013 tarihli sayısında hem HDP’ye hem Öcalan’a eleştiriler vardı. DHKP-C nin yayın organı PKK liderini şöyle eleştiriyordu “Kürt Milliyetçi hareketi her fırsatta Mahir Çayan ve Kızıldereyi faydacı bir mantıkla kullanmaya kalkıyor. Abdullah Öcalan emperyalizm ve oligarşiyle uzlaşmayı Mahir Çayan ile meşrulaştıramaz”. DHKP-C’ ye göre HDP düzene dönüşüm partisi olarak kurulmuştur.
THKP-C Lideri Mahir Çayan’ın söyledikleriyle BDP’nin, HDP’nin yaptıkları arasında hiçbir ilgi yoktur. En önemlisi, kişilik olarak da terörist başı Abdullah Öcalan ile MDD’ci Mahir Çayan arasında bir paralellik görmek, körlükten de beter bir gaflettir.
HDP’yi eleştiren bazı çevrelere göre PKK’nın peşine takılan bazı Türk sosyalistleri Marksizm dışı bir programa iltihak etmektedirler. Türkiye sosyalizminin bazı bölükleri enternasyonalizme ihanet etmişler, etnik ırkçılığa kaymışlardır. Bunlara göre HDP sosyalist bir parti değil, Atlantik ötesine hizmet eden bir projedir.
HDP DE BDP GİBİ İMRALI VE KANDİL’İN KONTROLÜNDEDİR
BDP gibi HDP de Abdullah Öcalan’ın ve Kandil’in vesayeti altındadır. Bu yüzden BDP de HDP de asla topluma hitap eden partiler olamaz. HDP kongresi PKK kongresine dönüşmüştür. Atlantik konseyi BDP’nin “Bölücülerin, Kürtçülerin Partisi” imajından kurtulması ve Batı illerimize yerleşmiş Kürtlerin ve marjinal sol grupların desteğini alması için HDP projesini devreye sokmuştur. Kürt kardeşlerimizin büyük çoğunluğu BDP’yi hiçbir zaman tasvip etmemişler, destek olmamışlardır. Onlara göre “PKK/ BDP Kürtlerin temsilcisi değildir. HDP de asla olamaz.”
HDP “çatısı” altına giren derin sol grupların, Türkiye toplumu ve siyaseti içinde dikkate değer hiçbir karşılığı yoktur. 1960–1970 döneminde Türk sosyalist hareketi içinde yer alan Kürtçü gruplar ( Kürt Solu) 1970’lerin ortalarından itibaren kendi örgütlerini kurdular. Özellikle Türk Solunun büyük bir kısmı 1990’ların başından itibaren PKK’nın kanatları altına girdiler. 1977- 1993 arasında PKK ile fraksiyon çatışmalarına giren kimi sol çevreler 1993 sürecinde itibaren PKK ile işbirliği yapmaya başladılar. CIA’nın solcuları, PKK üzerinden küresel merkezlerin kanatları altına sığındılar.
Bugün “HDP çatısı” altında kendilerine bir yer bulmaya çalışan 1980 öncesinin TDKP, (şimdi EMEP) Kurtuluş,(şimdi SDP, SP) Halkın Birliği (Şimdi ESP), TKEP, Partizan, Kıvılcım hareketi gibi gruplar veya bu grupların kalıntıları dükkânları kapatıyor ve ellerinde tabelalarıyla İmralı ve Kandil kontrolündeki HDP’ye katılıyorlar.
HDP KONGRESİNDE TERÖR ÖRGÜTÜ LEHİNE GÖSTERİLER YAPILMIŞTIR
Terörist başı Abdullah Öcalan'ın, "Türkiyelileşme projesinin bir adımı dediği” Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 3. Genel Kurulunu 26 Ekim günü Kocatepe Kültür Merkezi'nde yapıldı. 1 gün sonra da HDP kongresi aynı salonda yapıldı. HDK HDP’dir. İkisinin birbirinden farkı yoktur. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 3. Genel Kurulu "Umuda yolculuk" şiarıyla Ankara Kocatepe Kültür Merkezi'nde yapılmıştır. Kongreye, HDK Yürütme Kurulu üyeleri, HDP Eş Genel Başkanları Fatma Gök ve Yavuz Önen, HDK bileşeni siyasi partilerin başkanları ve delegelerin yanı sıra BDP milletvekilleri Hasip Kaplan, Halil Aksoy, Erol Dora, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül de katılmıştı.
Kongrenin yapıldığı salona "Anadilde savunma ve eğitim hakkı, Öcalan'a tecride son, Müzakereler başlasın” gibi PKK yanlısı dövizler asılmış, PKK yanlısı Kürtçe "Bıji berxwedana YPG", sloganlar atılmış, PKK flamaları ve Öcalan posterleri salonda gezdirilmiştir.
HDK’dan bir gün sonra 26 Ekim günü yapılan HDP’nin Kongresi’nde “Her yer Taksim her yer direniş” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam “biji serok Apo” sloganları atılmış ve salonda PKK flamaları ve Öcalan posterleri gezdirilmiştir. Kongre salonunda ekranlara Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları yansıtılmıştır. HDP'nin ilk kongresinde Türk Bayrağı asılmadı, açılışında İstiklal Marşı da okunmadı. Ancak devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu ve PKK marşı okundu.
HDP kongresinde terörist başı Öcalan’ın mesajı Iğdır Milletvekili ve Grup Başkanvekili Pervin Buldan okumuştur. PKK kuyruğuna takılan Türk Sol gruplar PKK liderinin mesajını alkışlamışlardır. Öcalan mesajında devletle müzakereye gelinmesini örgütsel zafer olarak nitelendirmiştir. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) olağan kongresine projenin sahibi Öcalan'ın 'Müzakereye devam' ve Tayyip Erdoğan'ın 'Hayırlı olsun' mesajları damgasını vurdu.
TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN’IN “POSTACISI” SIRRI SÜREYYA ÖNDER’İN ESKİ PATRONU ULUSALCI TUNCAY ÖZKAN’DIR
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 1. Olağanüstü kongresinde Eş başkanlıklarına İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ile Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü aday gösterilirken; Siyasi Partiler Yasası’nda ‘eş başkanlık’ sistemi olmadığı için Tuncel, listede ‘Genel Başkan’ olarak yer aldı. HDP’de bugün genel başkan yardımcısı olan artist Sırrı Süreyya Önderin siyasi ilişkileri de oldukça karışıktır. Medya balonu Önder, bir zamanlar Kanaltürk televizyonun sahibi olan Tuncay Özkan’ın kanalında idari işler müdür olarak görev yapmıştı.
Şimdi Ergenekon davasında tutuklu olan, 23 Eylül 2008’den beri Ergenekon davasından cezaevinde yatan, 5 Ağustos 2013 günü Silivri’de yapılan yargılamada müebbet hapse mahkûm olan gazeteci yazar Tuncay Özkan, PKK desteğiyle BDP’den milletvekili seçilen Önder’in bir zamanlar patronuydu. “Beynelmilel” filmini de Tuncay Özkan ve Ertuğrul Özkök’ün desteğiyle çektiği medyada şişirilmesinin sağlandığını eski yol arkadaşları anlatmaktadır. Sözde yönetmenlikten İmralı postacılığına yürümüş merkez medyada bilerek şişirilen, gelir geçer artistlerdendir.
Eski patronu şimdi içerde yatarken, HDP’li Önder İmralı canisi Öcalan’a methiyeler düzüyor, bir nevi “postacılık” görevi yapıyor. 21 Mart 2013 günü Diyarbakır’da, Öcalan’ın mesajını okumuştur. Nereden nereye! Özkan’ın yanında çalıştı, Öcalan sayesinde milletvekili seçildi. Şimdi Öcalan’ın tetikçiliğini yapıyor. BDP Gençlik Meclisinin Diyarbakır Seyrantepe Spor Salonu’nda yapılan 1. Olağan kongresinde BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP genel başkan yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, terör örgütü KCK’nın gösteri alanına dönüşen kongrede Öcalan resmi önünde konuştular.
HDP’nin, Ankara’daki Genel Merkezi açılışı sırasında bir basın toplantısı yapan HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü İstanbul Büyükşehir Belediyesi için yalnızca tek bir başvuru aldıklarını onun da Sırrı Süreyya Önder olduğunu daha iyi bir aday başvurmazsa adaylarının Sırrı Süreyya Önder olduğunu söyledi. BDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul yerel seçiminde Sırrı Süreyya Önder'in ortak aday olarak çıkarılmasını önermiş ,”CHP Önderi desteklesin bizde başka yerlerde CHP yi destekleyelim” demiştir. Yine Demirtaş şunları da söylemiştir.
“ Türkiye’de Alevi başbakan olacaksa isteriz ama BDP’den olsun. Daha başarılı olur. HDP de olabilir. Sebahat Tuncel olsun mesela"
CIA DEVRİMCİSİ, SOROS BESLEMESİ, PKK KUYRUKÇUSU: ERTUĞRUL KÜRKÇÜ
BBP Bülten: PKK’lı Sebahat Tuncel ile birlikte HDP eş Başkanlığına gelen Ertuğrul Kürkçü için medya da Öcalan gibi “Sistemin adamı” denmektedir. Bir Kısım Sol çevreler Kürkçü için yaklaşık 40 yıldır “ CIA’nın devrimcisi” diyorlar. “Derin Sol” adlı çok önemli ve bu gün her kesim tarafından okunan başucu kitaplardan biri haline gelen eserin yazarı olarak Sol siyasi tarihide çok iyi bilen bir araştırmacı – yazar olarak Ertuğrul Kürkçü ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Hakkı ÖZNUR: Söyledikleriniz doğrudur. Ertuğrul Kürkçü için Türk Solunda yaklaşık 40 yıldır hep olumsuz ifadeler kullanılmaktadır. “ CIA’ya çalışıyor”, “ideolojik ajan” sözünün boşuna söylenmediği Kürkçü’nün siyasi serüvenine bakıldığında görülmektedir. HDP, bir Washington projesi olduğuna göre HDP’nin eş başkanlığına seçilen Ertuğrul Kürkçü için söylenenlerin boşuna söylenmediği ortaya çıkmaktadır.
30 Mart 1972’de THKP- C Lideri Mahir Çayan ve 10 arkadaşına Kızıldere’de güvenlik güçleri tarafından operasyon yapılmış, çıkan çatışmada 11 kişiden 10’u ölü olarak ele geçirilmişti. Bir kişi sağ olarak (yaralı bile değil) yakalandı. Yakalanan kişi Ertuğrul Kürkçü idi. THKP-C lideri Mahir Çayan ve 9 devrimcinin öldürüldüğü Kızıldere’de samanlığa saklanarak kurtulan, hatta kimi sol çevrelerde, bu yüzden hakkında “ajan”, “korkak” ithamları yapılan, ODTÜ yıllarında, lakabı “Hippy Ertuğrul” olan; bugün, PKK’nın kuyruğuna takılarak meclise giren, şimdi PKK’nın yedeği olarak kurulan HDK- HDP mensubu, Ertuğrul Kürkçü de ODTÜ öğrencisiydi. “ODTÜ–ÖB Öğrenci Birliği”nin bir dönem başkanlığını da yapmıştır.
HERKES ÖLDÜRÜLDÜ, TEK O KURTULDU; NASILSA?
Kızıldere’de sağ kurtulan tek kişi olan Ertuğrul Kürkçü ODTÜ’de öğrenci iken uzun saçları “hippi” görüntüsü ile dikkat çekmiş, bu yüzden birçok toplantılardan kovulmuştu. Hippi görüntüsünü terk ettikten sonra 17 Ekim 1970’te Ankara’da yapılan Dev-Genç’in 5. kurultayında genel başkanlığa seçilmiştir.
Kürkçü Dev-Genç’e adeta piyangodan çıkarak başkan seçilmişti. Dönemin solcuları, “başka adam bulamadınız da mı bu hippiyi Dev-Genç in başına getirdiniz diyerek” Dev-Genç yöneticilerine sitem etmişler ve Kürkçü’yü benimsememişlerdi.
Kızıldere olayından sonra bazı sol çevrelerin ve Cepheci - Çayancı olarak bilinen bazı solcuların “Biz başta demedik mi? Bu korkak ve karışık bir adam, buna güvenmeyin, bundan devrimci olmaz. Mahirler çatışarak öldü, bu samanlıkta saklanmış.” diyerek konuştukları Türk solunda yaklaşık 41 yıldır anlatılmaktadır. Bugün Soros destekli, anti-emperyalist (!) Kürkçü, 12 Mart muhtırasını sol bir muhtıra olarak görüp ilk destek açıklamasını Dev – Genç adına yapan isimdi.
THKP-C kurucularından ve THKP-C’nin ilk silahlı eylemlerinde yer alan 19 Şubat 1972 günü İstanbul’da güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülen Ulaş Bardakçı da ODTÜ fizik bölümü öğrencisiydi. Ertuğrul Kürkçü’nün Kızıldere olayıyla ilgili olarak “Gizlendim, o yüzden vurulmadım” şeklindeki açıklamaları birçok kimseyi tatmin etmedi, ama o bunun rantını yıllarca yemeye devam etti.
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ DE ÖCALAN GİBİ SİSTEMİN ADAMIDIR
Ertuğrul Kürkçü Türk solundan arkadaşları ile birlikte 1990’lardan itibaren PKK’nın en büyük destekçilerinde biri olmuştu, hatta Bekaaya gidip daha sonra Öcalan’a övgüler dizmişti. Sistemin güvenilir adamı Abdullah Öcalan kendisi gibi sistemin muteber adamı Kürkçü’yü BDP listelerinden bağımsız olarak milletvekili seçilmesini sağlatmıştı.
Bodrum barlarının hızlı devrimcisi, eşcinsellerin yoldaşı, LGBT toplantılarının baş müdavimi, Sorosun çocuklarından Ertuğrul Kürkçü derin görevine HDP eş başkanı olarak devam ediyor.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 2014 Mart'ında yapılacak yerel seçim stratejisini açıkladı. Buna göre; batıda HDP, Kürt illerinde ise BDP ile seçime girecek. BDP'den istifa ederek HDP'ye geçen milletvekilleri; Ertuğrul Kürkçü, Sabahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder ile İstanbul bağımsız milletvekili Levent Tüzel. HDP, 4 milletvekili olması nedeniyle Meclis'te temsil edilen 5'nci parti oldu.
KÜRESEL DİKTATÖR ABD TÜRK SİYASETİNE MÜDAHALE ETMEYE DEVAM EDİYOR
BBP Bülten: ABD Ankara Elçisi AKP, CHP, BDP’lilerle gizli kapaklı görüşmeler yapıyor. Güneydoğu’da PKK yandaşları ile toplantılar yapıyor. Hükümet ise seyrediyor. En Son CHP lideri ile Bir Otelde gizli bir görüşme yaptılar. Ardından Sarıgül CHP’ye üye oldu. Bu Görüşmeleri Türk siyaseti açısından nasıl görüyorsunuz?
Hakkı ÖZNUR: Dediğiniz gibi ABD elçisi ülkemizde bir sürü entrikalar çeviriyor. Gizli kapaklı işler yapıyor. Üstlerinden aldığı talimatlarla Türk siyasi hayatına ve Türkiye’nin içişlerine müdahale ediyor. Ajan diplomat, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Türkiye’yi karıştırmak için ülkemizin hassas yerlerini geziyor, karanlık görüşmeler yapıyor. CIA Ajanlarıyla birlikte Güneydoğu ve Doğu Anadolu’yu gezen Ricciardone buralarda yaptığı provokatif konuşmalarda AKP’nin “çözüm sürecini destekliyoruz” demiştir.
Bu küstah, haddini bilmez ABD elçisi Hakkâri’de, Van’da, Batman’da ve Diyarbakır’da PKK uzantısı BDP’lilerle görüşmüş ve terör örgütü PKK /KCK militanları için “serbest bırakılmalı” demiştir. ABD elçisi çat kapı AKP Genel Merkezinde, AKP kurmaylarının yanında, bir bakıyorsunuz ana muhalefet partisinin lideri ile otel odalarında gizli görüşme yapıyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kurmaylarının bile haberi olmadan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile bir akşam yemeği yiyor. Kılıçdaroğlu'nun bu görüşmeyi partisinin dış ilişlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu'na bile haber vermemesi dikkat çekicidir. CHP yönetiminden bile gizli tutulan bu görüşme kamuoyunda merak konusu olmuştur. Görüşme kulislerde "dolaylı mesaj" olarak algılanmıştır.
Ankara'daki Sheraton otelinde 2,5 saat süren görüşme sonrası Kemal Kılıçdaroğlu'na Washington’dan resmi davet gelmiştir. Şu rezilliğe bakın ABD yönetimi ile görüşmek için ABD elçisi ile kapalı kapılar ardından gizli görüşmeler yapılıyor.
Bir kaset operasyonu sonrası CHP’nin başına geçen Kılıçdaroğlu 23 Ekim gecesi ABD elçisiyle ne görüşmüştür? Bunları açıklamak zorundadır. Yoksa yapmış olduğu gizli kapaklı işlerin AKP iktidarının yaptıklarından bir farkı yoktur. AKP’de iktidara gelmek için ABD kapılarında, Batı kapılarında çok dolaşmıştır. Kılıçdaroğlu, ABD elçisi ile görüşecekse bunun yeri Parti genel merkezi veya TBMM’deki odasıdır, otel odaları değildir. Yaptığı ahlaki değildir. Türkiye’yi karıştırmaya çalışan “kelleci” lakaplı Ricciardone ile baş başa yaptıkları görüşme Türk siyasi hayatında bir skandaldır.
WASHİNGTON İSTEDİ SARIGÜL KOVULDUĞU CHP’YE TÖRENLE DÖNDÜ
BBP Bülten: ABD Elçisinin CHP lideri ile Mustafa Sarıgül Olayını da Konuştuğu bu Görüşmeden Sonra Sarıgül’ün CHP’ye dönüşünün hızlandırıldığı basında Konuşulmaktadır. Sarıgül de bir Washington Projesi mi?
Hakkı ÖZNUR: Mustafa Sarıgül, Washington’un ve büyük sermaye çevrelerinin devreye girmesiyle CHP’ye dönmüştür. Mustafa Sarıgül bir PR çalışmasının neticesidir. Ricciardone - Kılıçdaroğlu görüşmesinin ertesinde şunlar olmuştur:
1. Kemal Kılıçdaroğlu'nun yapmayacağı belirtilen ABD'ye ziyaretini artık yapacağı açıklanmıştır.
2. Kılıçdaroğlu haftalardır "ben gelmem, siz davet edin" diyen Mustafa Sarıgül'ü CHP'ye davet ediyor ve CHP yönetimi partiden 8 yıl önce kovdukları Sarıgül’ü tekrar partiye almak için parti meclisini toplamaya çalışmıştır. Washington, burjuvazi, tekelci medya, küresel sermaye, liberaller Sarıgül’ün CHP’ye girmesini ve siyaset yapmasını istiyordu. Küresel plana uygun olarak Sarıgül’ün CHP’ye girmesi için düğmeye basıldı.
İstanbul burjuvazisinin adamı, KOÇ grubu destekli medya balonu Mustafa Sarıgül'ün kovulduğu CHP'ye dönüşü 3 Kasım günü PM üyelerince oylandı. Sarıgül 44 oyla CHP'ye döndü. 10 üye red oyu verdi. Dört üye boş oy kullandı. İki üye ise oy vermeden toplantıdan ayrıldı. Ve Sarıgül 9 Kasım’da Ankara’da düzenlene törenle resmen CHP üyesi oldu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu partiden 8,5 yıl önce ihraç edilen, hakkında CHP genel merkezi tarafından yolsuzluk dosyaları hazırlanan, dağıtılan Sarıgül’ü yani “hırsız” diye itham ettikleri adamı öperek, övgüler yağdırarak CHP kartını yakasına takmıştır.
Bu gizli görüşmenin açığa çıkmasından sonra Amerikan Büyükelçisi'ne, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile akşam yediği sürpriz yemek ve Kılıçdaroğlu'nun olası Washington seyahati de sorulmuştu. Ricciardone, "Kılıçdaroğlu ile akşam yemek yemek büyük bir ayrıcalık ve zevkti. Her demokratik ülkede olduğu gibi benim de bir büyükelçi olarak ana muhalefet partisi lideri ile yemek yemem normal bir olay.” demiştir. Washington’un çok sevdiği Sarıgül dönmekle kalmamıştır. 11 Aralık günü CHP ‘den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğunu CHP İstanbul il merkezinde açıklamıştır.
ABD ELÇİSİ RICCIARDONE DERHAL KOVULMALIDIR
ABD Elçisi “sömürge valisi” gibi hareket ediyor. Türkiye’yi ABD ye bağlı sömürge bir ülke olarak görüyor. Sık sık Türkiye’nin içişlerine müdahale ediyor. Her ABD elçisi ajan- diplomatlar gibi Ricciardone de Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için ellerinden gelen her türlü fitne ve fesadı yapıyor. AKP iktidarı da kendisinde önceki iktidarlar gibi ABD’yi karşısına almamak için bu işlere göz yumuyor ve görmezlikten geliyor.
Yapılması gereken şudur: ABD elçisi Ricciardone gibileri geldikleri ülkeye postalamak ve Türkiye’ye girişlerine müsaade etmemektir. Bunu ABD işbirlikçisi AKP iktidarı yapamaz. Çünkü AKP iktidarı da Washington ile ters düşmek istemez. Onlar da ABD ve küresel sermayeyle içli dışlıdır.
ABD büyükelçisi Ricciardone ile İngiltere Büyükelçisi Reddaway’ın sürpriz bir şekilde Malatya ziyareti de dikkat çekicidir. İki büyükelçinin ziyareti akıllara bölgedeki Kürecik NATO üssünü getirmiştir. Bu iki elçinin bölgeye gidişi normal değildir. Hükümet bu elçilerin faaliyetlerini yakından takip etmelidir. Her iki ülke ve elçileri Türkiye düşmanıdır. Şunu herkesin iyi bilmesi lazım; ABD ve AB ülkelerinin diplomatlarının yaptığı ziyaretler “turistik ziyaret” değil “ajan” faaliyetlerdir.
ABD ve İsrail ile birlikte Almanya ve İngiltere’de Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmesi için mezhep çatışmalarını körükleyip destek vermeye devam ediyor.12 Eylül 1980 öncesi Malatya, Sivas, Kahramanmaraş, Çorum 12 Eylül sonrası, “örtülü darbe” süreci dediğimiz 1993 yılında Sivas ve Başbağlar’da 1995 Mart’ında Gazi mahallesinde yaşanan Türkiye’yi kaosa ve toplumsal çatışmalara sürükleyen küresel oyunların yenilerini hayata geçirmek için büyük çaba gösteriyorlar.
CHP, PKK İLE İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA SABIKALIDIR
BBP Bülten: CHP ile HDP / BDP’nin Seçimlerde İşbirliği Yapacağı Konuşuluyor. Bu Küresel bir Planın Parçası mı?
Hakkı ÖZNUR: Basında bu konuyla ilgili çok sayıda haber ve yazılar çıkmakta, hem CHP hem HDP / BDP çevrelerinde bu işbirliğini isteyenler var. Özellikle, CHP içindeki Sorozcu, AB yanlısı milletvekilleri açıkça PKK’nın kurdurduğu ve etkili olduğu BDP’nin bileşenlerinden biri olduğu HDP ile ittifakı istiyor. Bunu da saklamıyorlar. Özellikle İstanbul Büyükşehir belediyesi odaklı pazarlıklar devam ediyor. HDP bazı belediyeler karşılık İstanbul Belediye Başkanlığı pazarlığı yapıyor.
CHP’yi destekleyen Laik - Solcu Cumhuriyet gazetesi de “HDP’nin dört ilçeyi bize bırakın bizde büyükşehirde sizi destekleyelim” koşulunu öne sürdüğünü yazdı. CHP içinde PKK ile ilgili olarak sert tartışmalar olmakta ve yaşanmaktadır. “HDP ile ittifak PKK ile ittifak demek “ olduğunu söyleyen çok sayıda CHP milletvekili ve teşkilatları PKK ile ittifaka sıcak bakmamaktalar. “PKK’ya İstanbul’da belediye vermek, bölücü teröre destek olmaktır” diyen büyük bir kesim CHP yönetimine baskı yapmaktalar.
CHP - HDP ittifakını en çok merkez medya, liberaller, etnik ve mezhep ayrımcılığı yapan dış mihraklarla bağlantılı odaklar istemektedir. Washington’da, Londra’da, Brüksel’de, Tel Aviv’de yani şer güçlerin tamamı CHP – HDP ittifakını istiyorlar ve destekliyorlar. CHP- PKK anlaşması gerçekleşirse, PKK’lı militanlara yemekler Şırnak, Hakkâri Belediyesi’nden değil, İstanbul’da bu işbirliği olduğunda ve bazı yerleri bu ittifakın kazandığı belediyelerden gideceği kesin.
HEP İLE İTTİFAKA DENİZ BAYKAL KARŞI ÇIKTI, İNÖNÜ VE ÇETİN “EVET” DEDİ
CHP geçmişte PKK ile ittifak yaptığı için bu konuda sabıkalıdır. Yine yapabilir. Bir hatırlatma yapmakta fayda var. Bundan 22 yıl önce, 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde de PKK’nın uzantısı HEP ile o zamanki SHP ( şimdiki CHP ) ile kurumsal olarak ittifak yaparak, SHP listelerinden seçime girdi. SHP seçimde, yüzde 20 oranında oy elde ederken Türkiye genelinde 88 milletvekili çıkardı. HEP kökenli 18 milletvekili SHP listelerinden meclis girdiler.
SHP – HEP seçim ittifakı kararı alındığı 3 Eylül 1991’de SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, SHP Genel Başkanı da Erdal İnönü’ydü. SHP’de siyaset yapan, daha sonra yollarını ayırıp CHP’nin açılmasıyla başına geçen Deniz Baykal SHP içindeyken HEP ile ittifaka karşı çıkmış az sayıdaki yöneticilerden biriydi. Parti yönetimiyle bu nedenle ters düşmüştü.
NATO’cu / Batıcı Hikmet Çetin, SHP içindeki Kürtçülerdendir. Kapitalist enternasyonalin muteber adamlarındandır. Bilderberg toplantılarına katılmış biridir. Mason locaları ve küresel odaklar Hikmet Çetin’i tutarlar ve kendilerinden sayarlar. 1937 Diyarbakır Lice doğumlu Çetin’in Türkiye’deki oligarşik güçler, tekelci, burjuvazi ve tekelci medya ile derin ve köklü ilişkileri vardır. CHP içinde Deniz Baykal'a karşı muhalefette yer alan Çetin, bir süre Mustafa Sarıgül'ün liderliğindeki Türkiye Değişim Hareketi (TDH) içinde de yer aldı.
10 Mayıs 2010 tarihinde internet yoluyla gündeme gelen, kendisi ve bir kadın milletvekilinin içinde bulunduğu iddia edilen gizli kamera görüntülerine meydan okumak için genel başkanlık görevinden istifa ettiğini açıklayan Deniz Baykal kamuoyundaki algıyla Küresel bir kaset operasyonuyla CHP Liderliğini mezhepçi / Soroscu zihniyete sahip Kemal Kılıçdaroğlu’na bırakmak zorunda kalmıştı. CHP Genel Başkanı kasetlerle devrilmişti. CHP delegeleri değil kasetlerle görevi bırakmak zorunda kalmıştı. CHP bir takım güç odakları tarafından yeniden dizayn edilmişti.
Gayri- ahlaki yöntemler kullanılarak CHP liderliğini bırakmak zorunda kalan Deniz Baykal o süreçte terör örgütü ile oldukça içli dışlı bir görüntü veren SHP- HEP ittifakının partiye zarar vereceğine, oy kaybına neden olacağına inanıyordu. Bu anlamda SHP içinde parti liderliği ile Baykal grubu arasında bir gerilim yaşanmaktaydı.10 Eylül 1990'da SHP Genel Sekreterliği'nden istifa etmiş, ittifak kararı Baykal SHP yönetiminde değilken, istifadan yaklaşık 1 yıl sonra, 3 Eylül 1991'de alınmış, Baykal seçim ittifakı sonrasında kurulan SHP-DYP Hükümeti'nde de görev kabul etmemiştir. 1991 seçimlerine giden süreçte SHP’nin bugünkü BDP’nin “atası” sayılabilecek olan HEP ile işbirliği gündeme gelmişti. Bugün pek hatırlanmasa da SHP o dönemde-bir tür solda birlik projesi olarak Ocak 1991’de kurulan Sadun Aren’in Sosyalist Birlik Partisi ( SBP ) ile de işbirliği yapmak istemiş ancak anlaşma sağlanamamıştı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş başkanı ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel yerel seçimlere dair Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e “CHP ile ittifak yapabiliriz.” diyor PKK yandaşları açıkça istiyor. PKK – CHP ile olacak işbirliğinde metropollere göz dikmiş gözüküyor.
CHP HEYETİ ABD GEZİSİNDE ABD, AB, NATO’YA BAĞLI OLDUĞUNU VE İSRAİL’İN DOSTU OLDUKLARINI DEKLARE ETMİŞTİR
BBP Bülten: CHP lideri gizli otel buluşmasının ardında ABD de gizli ve derin görüşmeler yaptığı basında yer aldı CHP nin ABD temasları ne anlama geliyor?
Hakkı ÖZNUR: ABD Türk siyasi hayatına karışmaya devam ediyor. ABD her zaman ülkemizde İktidarda ve ana muhalefette bulunan partilerle çok yakından ilgilenmiştir, ilgilenmeye de devam ediyor. ABD için sağ sol yoktur. ABD çıkarlarına bakar. AKP ile yıllardır içli dışlı olan Washington CHP ile de temaslarını devam ettiriyor. CHP liderinin Washington’da söylediği NATO ve ABD ile ilgili olumlu düşünceleri CHP’nin NATO’nun kuyrukçuluğunu devam ettirdiğinin teyididir
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 5 gün boyunca ABD yönetimi, Kongre’nin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanadı ( İsrail’e bağlı), Musevi toplumunun çatı örgütleri, CIA ile bağlantılı Amerikan basınının etkili gazeteleri ve bazı sözde düşünce gerçekte Washington ve İsrail için çalışan kuruluşlar ile bir araya geldi konuşmalar yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’deki temaslarında ilk Amerikalı muhatapları Washington siyasetinde etki sahibi Yahudi lobisi oldu. CHP heyeti Yahudi lobisi ve ‘derin Amerika’ ile bir araya gelmiştir
Kılıçdaroğlu’nun Washington temaslarında en çok karşılaştığı sorulardan biri İsrail ile ilişkiler oldu. 1 Aralık Pazartesi günü kentin en popüler restoranlarından Georgetown’daki Café Milano’da üç Amerikan Yahudi örgütünün temsilcisi ve ABD Kongresi Temsilciler Meclisi’nin Dış ilişkiler Komitesi’nden Alan Makovsky ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Türkiye ile İsrail’in ilişkilerinin düzelmesi gerektiğini savundu.
CHP HEYETİ CIA İSTASYON ŞEFLERİ İLE BİR ARAYA GELMİŞTİR
Türkiye'de görev yapmış CIA istasyon şefleri ve Türkiye uzmanı olarak bilinen CIA ajanlarıyla da bir araya geldi görüştükleri arasında 1989- 1991 yılları arasında ABD nin Ankara büyükelçiliğini yapan Yahudi örgüt CFR’ nin kıdemli üyelerinden. Morton Abramowitz yine Yahudi asıllı 2003–2005 yılları arasında ABD’nin Ankara elçiliğini yapan, Eric Edelman da var.
beş gün süren Amerika temaslarında Washington yönetimine “beni değerlendirebilirsiniz, kullanabilirisiniz, ben ABD için göreve hazırım” diyen Kılıçdaroğlu CHP'nin Washington temsilciliği açılış resepsiyonunda da "AKP ile işbirliği yaptık, TSK’yi kafesledik" diyen Yahudi asıllı PKK ve Kürdistan açılımını AKP hükümetine dayatan Henry Berkay’la buluştu Türkiye’de özellikle CIA İstasyon Şefi Graham Fuller’le birlikte yazdığı “Türkiye’nin Kürt Sorunu” başlıklı kitabıyla tanınan Henry Barkey CIA nın Ortadoğu’yla ilgili ideologlarındandır.
CHP liderinin yemekli kahvaltısında assolist olarak yer alan Siyonist Alan Makovsky; Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsünün eski Türkiye Masası Şefidir. ABD’deki en önemli Türkiye uzmanlarından biri olarak tanınıyor. Washington merkezli The Washington Institute for Near East Policy (WINEP) think tank'in kurucularından olan Makovsky’nin 28 Şubat süreci’ninin önde gelen isimlerinden şimdi 28 Şubat davasından tutuklu olan emekli Org. Çevik Bir'le özel ilişkisi vardı.
ÜÇ SİYONİST: MORTON ABRAMOWTİZ, ALAN MAKOVSKY, HENRY BARKEY
28 Şubat sürecinde Genelkurmay 2. Başkanı olan Org. Çevik Bir ve birçok generalle yakın ilişkileri olan genelkurmay karargâhına rahatlıkla giren, Refah – Yol hükümetinin yıkılmasında başrollerde olan Alan Makovsky aynı zamanda sıkı bir İsrail yanlısıdır. 28 Şubat sürecinde TSK ‘da görevli bazı generallerle hem Türkiye de hem İsrail’de hem ABD’ de de görüşmüş bir Türkiye uzmanı ve aynı zamanda CIA mensubudur. Alan Makovsky Genelkurmay’a karargâhında Çevik Bir ve ekibine yol haritası sunuyordu. Çevik Bir’in ünlü Musevi örgütü JİNSA’dan 26 Ekim 1999 da aldığı ödülü organize eden kişi Makovsky'ydi.
Amerika'daki Yahudi lobisinin en önemli kuruluşlarından biri olan Middle East Forum için de makaleler kaleme alan Makovsky'nin kurmuş olduğu Türkiye Araştırmaları Merkezi' de vardır (TAM) .Amerikan Kongresi Dış İlişkiler Komitesi'nde çalışan Makovsky, ABD dış politikasının İsrail'le örtüşmesi gerektiğini savunan makaleler yazdı. ABD Savunma politikalarının belirlenmesinde önemli bir danışmandır.
2010 yılında Esnaf ve Sanatkârlar Derneği’nin (ES-DER) düzenlemiş olduğu '28 Şubat ve Ticari Hayata Etkileri' konulu konferansta konuşan Refah- Yol hükümetinin başbakanı olan merhum Necmettin Erbakan, ABD'de dönemin savunma başdanışmanı Alan Makovsky'nin hazırladığı hükümeti yıkma planının, 28 Şubat MGK'sında Genelkurmay'ın hükümete tavsiyeleriyle aynı olduğunu söylemişti. Rahmetli. Erbakan, hoca 28 Şubat sürecindeki olaylı MGK'da yaşananları anlattığı konferansta dönemin ABD Başkanı savunma başdanışmanı Makovsky ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
‘’Bizim iktidar olduğumuz dönemde Makovsky, iktidarımızın devrilmesi için Türkiyeli ortaklarından uygulanmasını talep ettiği bir rapor hazırladı. Makovsky'nin planı, sonradan takdiri ilahi bizim elimize geçti. Bir de baktık ki bu plan, Genelkurmay'ın bize hükümet olarak tavsiyesi ile aynı. Makovsky'nin planını tavsiyelerimiz diye okudular. Ortağımız ise, hiç sesini çıkartmıyor. Kapının önünde uzun boylu bir yaver oturuyor. Anayasayı istedim. 2. maddesini açtım. Dedim ki, beyler 5 saat konuştunuz. Konunuz ne? Anayasa'yı korumak. Anayasa'yı korumak için bizim Anayasa'yı çiğneme hakkımız var mı? Söyledikleriniz hepsi insan haklarına aykırı. Demirel onların takım oyuncusu. Hemen atıldı. Gecenin bu saatinden sonra Anayasa münakaşasını nasıl yaparız? Ben de Genel Sekretere verelim. Uzmanları toplasın, Anayasa uygun olup olmadığına ilişkin bir rapor getirsin. Demirel tekrar atıldı dedi ki, uzmanları yok siz de biliyorsunuz. O halde hükümete havale edelim. Anayasa'ya uygun mu değil mi kontrol etsin dedim. İşte bizim altına imza attığımız belge budur.’
28 ŞUBAT SÜRECİNİN DESTEKÇİSİ YAHUDİ LOBİLERİ İLE CHP BİR ARAYA GELDİ
28 Şubatın teorisyeni Makovsky şimdi CHP liderine yol göstermeye kalkıyor. Kılıçdaroğlu’nun Café Milano’daki yemeğine, ABD’nin önde gelen Yahudi örgütlerinden, çatı kuruluşu Amerikan Yahudi Komitesi (AJC), askeri ve stratejik konularda çalışan Ulusal Güvenlik İşleri Yahudi Enstitüsü (JINSA) ve New York merkezli İnkâr ve İftiraya Karşı Birlik (ADL) temsilcileri katıldı. Bu üç Yahudi örgütü de İslam düşmanıdır.
28 Şubat sürecinde demokrasi dışı arayışlarda bulunan asker- sivil karışımı milli irade ve demokrasi düşmanı odaklara en büyük küresel desteği bu İsrail’e bağlı olan bu karanlık örgütler vermişti. İsrail’le bağlantılı Musevi lobileri, Ortadoğu’daki işbirlikçi Kürtlerinde hamisidirler. AKP iktidarıyla da çok yakın ilişkileri vardır. 18 Aralık 1997’de New York’ta ANAP lideri Başbakan Mesut Yılmaz’a “yılın devlet adamı” ödülü 2004- 20005 yılında Başbakan Erdoğan’a ADL adlı karanlık örgüt ödül vermişti.
AKP’ iktidarının da Neocon’larla yıllardır ilişkileri olduğu da bir gerçektir. Hükümet yanlısı medya AKP –Neoconlar ilişkisini bilerek saklıyor. Hatırlatmakta fayda var; Erdoğan’ın “Türk Baharı” dediği, AKP nin tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimleri ve daha sonraki seçimlerde Yahudi lobileri, İsrail terör rejiminin destekçileri, Neoconlar açıkça destek vermişti. 2004 yılında Erdoğan, Richard Perle aracılığıyla söz konusu enstitüde bir konuşma yaparak “İlişkilerimizi, önümüzdeki dönemde iki tarafın da paylaştığı bölgesel ve küresel vizyonun hayata geçirilmesini kolaylaştıracak bir içerik ve anlayışla daha da geliştirmek arzusundayız" demişti. Erdoğan aynı tarihte Amerikan Yahudi Komitesi’nin (American Jewish Committee ) cesaret ödülünü almıştı.
Recep Tayyip Erdoğan, Ocak 2004 tarihi içinde ABD ziyaretinde dünyaca ünlü Yahudi lobi kuruluşu AJC ( Amerikan Yahudi Komitesi ) karakteri ödülü (Profiles of Courage) verildi Musevi lobilerinden biri olan ADL’ nin başkanı Abraham Foxman tarafından “Davut Boynuzu” Yahudi Cesaret ödülü verilerek onurlandırılmıştı. Bu ödülün diğer bir adı da “üstün hizmet madalyası”. Yine 10 Haziran 2005’te New York’ta Yahudi Örgütü ADL’ nin verdiği “Üstün Cesaret Ödülü”nü Abraham Foxman’ dan almış, “Bizim dostluğumuza güvenin” demişti. 2006 yılındaysa Başbakanın danışmanlarından AKP Kurucularından bir dönem MKYK üyeliği de yapan Cüneyd Zapsu şimdilerde AKP hükümeti tarafından “fesat merkezi” ilan edilen Amerikan Girişimcilik Enstitüsü’nde ünlü “Kullanın, deliğe süpürmeyin” lafını etmişti.
1991’de Irak’ın kuzeyine yerleşen terör örgütü PKK’yı himaye eden Barzani ve Talabani’ye Irak’ın kuzeyinde ayrı bir yapı kurduran karanlık güç Çekiç Güç’ün bölgeye yerleşmesini sağlayan İncirlikte ve Çekiç Güç’ün, Erbil’de, Zaho’da Süleymaniye de ofislerinde turlar atan, İncirlik Üssü’nün ilk siyasi analizcisi unvanına sahip Alan Makovsky'nin kurmuş olduğu TAM'da, Türkiye'den daha önce 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve 2003 yılında ise şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuk olmuştu.
Makovsky, 1997'de "Erbakan'la Nasıl Mücadele Edilmeli" makalesini yayınlamıştı. Makovsky; Refah-Yol iktidarında ABD ve İsrail adına Türkiye'deki sermaye, medya ve darbeci diğer kişi ve kuruluşlarla irtibat sağlayan kişidir. CHP’de tıpkı AKP gibi ABD de icazet arıyor. ABD desteğiyle iktidara gelmek istiyor. AKP’de 2002’de iktidar olmadan önce ve iktidar olduktan sonra Washington’da CIA ‘nın istasyon şeflerinden ‘karanlıklar prensi’ Richard Perle gibi CIA ajanları ile Yahudi lobileri ile gizli kapaklı görüşmeler yapmıştır. CHP’de, AKP’nin işbirlikçi izinden gitmektedir.
ABD VE İNGİLTERE’NİN TAŞERONLUĞUNA SOYUNAN CHP
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisinde CIA’ nın Türkiye uzmanları ile görüştüğü gibi İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Sir Peter Westmacott’ lada görüşeceği basında yazıldı. Ancak bu görüşme oldu mu olmadı mı kimse bilmiyor. CHP lideri ile görüşmesi gündeme gelen büyükelçi Westmacott ve ailesinin şeceresinin iyi bilinmesi lazım. CHP liderine tavsiye edilen Türkiye düşmanı Westmacot’tın: -Babası 1. Dünya savaşından sonra Ortadoğu haritasını cetvelle çizen ekipten.-Oğul Westmacott da AKP iktidarının ilk 4 yılında 2002- 2006 yılları arasında Ankara’da Büyükelçilik yaptı Westmacott. Türkiye ve Türkiye’deki İngiliz işbirlikçileri ile ilgisini hiç kesmedi.
-“Artık babamın bir zamanlar cetvelle çizdiği Ortadoğu haritasındaki sınırların dağılması, silinmesi, yeniden çizilmesi süreci başlamıştır” diyen bir İngiliz diplomatı. 18 Ocak 2012 tarihin de, Krallık'ın 48. ABD büyükelçisi olan,-Westmacott’ın az bilinen bir özelliği de İngiliz Kraliçesi’nden Şövalyelik unvanı alması. Unvan’ın veriliş tarihi 2003, yani Ankara Büyükelçisiyken. İngiltere Kraliçesi’nin, Westmacott’tan 5 yıl sonra 2008’de Cumhurbaşkanı Gül’e de “Büyük Şövalye” nişanı taktığını hatırlamakta fayda var.
Yahudi lobilerinde konferans, faaliyet alanı Türkiye olan BOP’çu NESA... CIA’cı Morton Abramowitz.. Eric Edelman, Alan Makovsky. Henry Barkey ile gizli kapaklı görüşmeler batıcı CHP’nin istikametini ortaya koymuştur.
ABD'de temaslarda bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmalarda, Türkiye'nin dış siyasetteki yerinin tereddütsüz olarak Batı olduğunu, AB üyeliği ve NATO ittifakını önemsediklerini, NATO’nun önem, rol ve etkisinin daha da arttığını düşündüklerini söyledi CHP, ABD ve Batı emperyalizmine bağlı olduğunu Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla bir kez daha ortaya koymuştur. AKP gibi CHP de taşeronluk yapmaya hazır. (Devam Edecek)
http://www.bbp.org.tr/haber_detail.php?haberid=4589
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder