30 Nisan 2015 Perşembe

NE DERSİNİZ.?



NE DERSİNİZ?
Serdar Ant
22.9.2013   




Pazar sabahı Aydınlık gazetesini aldım elime… Önce şöyle bir göz atıyorum, ne var, ne yok diye… Genelde bildiğimiz türden haberler…  Sayfaları hızla çevirdim, ilgimi çeken bir şey varsa önce onu okuyacağım. Gazetenin arka sayfasında tam bir sayfa reklam var. Hani “iyi para kazanmışlardır bu reklamdan”  diyeceğim, ama sözkonusu olan Ulusal Kanal’ın reklamı olunca, bu yargıya varmak pek kolay olmuyor. Zira Aydınlık ceketin bir cebiyse, Ulusal Kanal diğer cebi… 20 sayfalık gazetenin her sayfasında Ulusal Kanal reklamı olsa ne yazar ki? Aydınlık’a beş kuruşluk katkısı olmaz. Bir cepten çıkan para, diğer cebe girer, o kadar…
Hem zaten Aydınlık, reklam gelirlerinden esas parayı devletten kazanıyor. Türlü çeşit resmi ilan, her gün sayfa sayfa yayınlanıyor gazetede… Erdoğan ve AKP iktidarı, kendisi aleyhine yazı yazan yazarların kovulmasını sağlayacak kadar çeşitli medya organları üzerinde bir baskı kurmuşken, iktidara “muhalefette”(!) en ön safta yer alan Aydınlık’ta, böyle her gün sayfa sayfa resmi ilan yayınlanmasının hiçbir garip yanı yok tabii… Parasıyla değil mi canım? Devlet de parayı veriyor, düdüğü çalıyor işte!
Ne yalan söylemeli, Aydınlık gazetesi de, devletten akan bu resmi ilan gelirlerinin karşılığını veriyor zaten. AKP içinde alttan alta süren Erdoğan-Gül mücadelesinde, Cumhurbaşkanı Gül aleyhine yapılan sözde “haberler”, herhalde en çok Erdoğan’ın işine yarıyordur. Mesela Aydınlık sayfalarından servis edilen, Gül-Gülen ikilisi ile Kılıçdaroğlu’nun iktidarın yenilenmesi (restorasyonu) için anlaştığı türünden senaryolar, AKP içindeki parti içi iktidar mücadelesinde Erdoğan’ın arayıp da bulamadığı türden bir “silah” işlevine sahip olmuyor mu? Bir düşünsenize… “Büyük Usta’ya karşı Kılıçdaroğlu ile el altından işbirliği yapan Gül…”   Ne ihanet!
Bunun dışında Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın Erdoğan’a yönelik keskin muhalif söyleminin zerre kadar önemi yok. Bu türden muhalif saldırıların AKP saflarında kimseyi zerre kadar ikna etmeyeceğini herkes gibi Erdoğan da gayet iyi biliyor. Ama sanki Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi eleştirirmiş gibi görünse de aslında el altından Gül-Gülen takımını hedef alan şu yukarıdaki senaryo, Erdoğan’ın parti içi rakiplerine karşı kullanabileceği iyi bir koz oluyor. “Ustaya karşı ana muhalefetle işbirliğine yönelmiş hainler” edebiyatı, Erdoğan’ın parti içi iktidar mücadelesinde, kendi saflarını sağlamlaştırmasına yarayacak bir psikolojik savaş senaryosu olarak piyasaya sürülüyor. Böylece, Aydınlık’a akan devletin resmi ilanlarının karşılığı da ödenmiş oluyor. Kısacası parayı veren düdüğü çalıyor!
Neyse, konumuz Erdoğan’ın Aydınlık’ı nasıl öttürdüğü değil. Geçerken kısa bir anımsatma yapayım dedim, o kadar. Ben asıl şu Ulusal Kanal reklamından bahsetmek istiyorum.  
Reklamda Ulusal Kanal’da önümüzdeki dönemde yayınlanacak kimi programlar ile yayıncıları tanıtılıyordu. Sabahattin Önkibar, Can Ataklı, Nurzen Amuran, Nihat Genç, Eren Erdem, Teoman Alili gibi isimler, zaten çoğu Ulusal Kanal izleyicisinin yabancısı değil… İşte bu reklama şöyle bir göz gezdirirken, Pazar günleri saat 16:15’te yayınlanacak “Ne Dersiniz?” isimli bir programın duyurusunu da gördüm. Programı yapan ve sunan kişi de Birsen Temir…
Peki, kimdir bu Birsen Temir?
Açıkçası ben de birkaç ay öncesine kadar bu kişiyi tanımıyordum. Ankaralı olmadığım için siyasal kulisleri izleme imkânına da sahip değilim. Dahası, siyasetle ilgim de sıradan bir vatandaşın ilgisi düzeyinde sayılır. Öyle içeriden bilgiye (inside information) sahip olmamı sağlayacak haber kaynaklarım da yok. Ama Suay Karaman sağolsun, beni Birsen Temir konusunda geçtiğimiz yıl bilgilendirmişti! İşte bu ismi de oradan anımsıyorum.
Suay Karaman, böyle şeyleri kendi yazmaz, yazamaz! El altında bu tür bilgileri sağa sola yayar, sonra da köşeye çekilip seyreder. Bu bakımdan çok akıllıdır! Bir zamanlar da İşçi Partisi hakkındaki yazılarımı İşçi Partililere gönderdiğini söylemişti bana… Oysa benim kendisinden böyle bir talebim yoktu. İşçi Partililerin de“aman Suay, Serdar’ın yazılarını bizimle de paylaş. Yazdıklarıyla bizi irşat ediyor!” dediğini sanmıyorum. Ama durum bu olmasına rağmen, benim yazılar o kesime Suay Karaman tarafından servis ediliyormuş! Ben de onun yalancısıyım. Kendisine teşekkür ederim bu hizmeti için… Tabii şu Birsen Temir hakkındaki bilgileri herhangi bir yazısında kullanmadığı halde, benimle paylaşmak “yüce gönüllülüğünü” gösterdiği için de ayrıca Suay Karaman’a teşekkür ediyorum! İnsanın Suya Karaman böyle bir “haber kaynağı” olsun, herhangi bir çok satışlı gazetenin Ankara temsilciliği garanti vallahi…
Şimdi gelelim Ulusal Kanal’da program yapacak olan Birsen Temir’e… “Haber kaynağım” Suay Karaman, bu konuda bana gönderdiği e-postada aynen şöyle diyor:
“Ulusal Kanal'da Alpaslan Işıklı ve Yıldırım Koç'un programları kaldırılırken, bu bayana program yaptırılıyor. Bu işte bir tuhaflık yok mu?”
Bilmem, sizce var mı bir tuhaflık?
Sonra da şöyle bir kronoloji vermiş Birsen Temir ile ilgili olarak:
“BİRSEN TEMİR (Tarih Öğretmeni):
2007 yılında Mehmet Ağar'ın DP'siden milletvekili adayı.
2009 yılında Murat Karayalçın'a destek çalışma grubunda… (Ben burada tanıdım bu mümtaz şahsiyeti)
2010 yılında ALEVİ KADINLAR BİRLİĞİ Başkanı.
2010 yılında EŞİTLİK VE DEMOKRASİ PARTİSİ kurucusu. (Etnik ve mezhepsel bir parti)
2011 yılında CHP Milletvekili aday adayı.
2011 yılında CHP Çankaya İlçe Delegesi.
2012 yılında CHP Ankara Kadın Kolları Başkanlığına aday oldu, ama kazanamadı.
2012 yılında ADD Genel Merkez Denetleme Kurulu üyesi.
2012 Eylül ayında ULUSAL KANAL'da program yapmaya başladı.
2012 Ekim ayında Cem Vakfı Ankara Şubesi Kadın Kolları Başkanı oldu.”

En sonunda da Suay Karaman şu yorumu yapmış:
“Bakalım, bu hızlı ve zikzaklı yükseliş nereye varacak?”
Vallahi konunun “uzmanı” Suay Karaman olduğuna göre, sorduğu soruyu neden yanıtlamaktan kaçınmış orasını pek anlayamadım. Ama mevcut manzara şu ki, Birsen Temir’in Mehmet Ağar’ın Demokrat Partisi’nde başlayan ve birçok kapı dolaştıktan sonra Ulusal Kanal’a uzanan yolculuğu devam ediyor. Herhalde Birsen Hanım da Evliya Çelebi gibi rüyasında hazreti, peygamberi görüp “şefaat ya Resûlullah” diyecek yerde heyecandan “seyahat ya Resûlullah” demiş olacak ki, hâlâ dolaşmaya devam ediyor!
Eh bugünlerde Ulusal Kanal da Mevlevi tekkesine döndü. Yakında Rasim Ozan Kütahyalı ve muhterem eşi Nagehan hanımefendi de Ulusal Kanal’da programa başlarlarsa hiç şaşmam doğrusu… Malum televizyonculukta Nagehan Alçı’ya ablalık eden Nazlı Ilıcak ile geçen sene Ulusal Kanal’da söyleşi yapılmıştı. Rasim Ozan Kütahyalı da Ulusal Kanal’ın yeni haber sunucusu ve Aydınlık’ın yeni yazarı Ümit Zileli’nin Beyaz TV’den eski program arkadaşı olduğuna göre… Neden olmasın?
Kütahyalı ve Alçı, eğer günün birinde iktidarla “papaz” olurlarsa, Ulusal Kanal’da yerleri hazır…
Serdar Ant
22.9.2013   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder