19 MAYIS 2014’TE TÜRK GENÇLİĞİ..,
.
Bugün Türk milleti, muvaffak olduğu her hayatî şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusuna kumanda eden öz evlâtlarından kurulu subaylar topluluğunu, yüksek kumanda kurulunu görmektedir. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1931);
Bugün Türk milleti, muvaffak olduğu her hayatî şeyin kahramanı olarak kendi ordusunu, ordusuna kumanda eden öz evlâtlarından kurulu subaylar topluluğunu, yüksek kumanda kurulunu görmektedir. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1931);
19 MAYIS 2014’DE TÜRK GENÇLiGi
Bende bu imanı yaratan kuvvet, yalnız aziz memleket ve millet hakkındaki sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1935) |
Atatürk’ün NUTUK isimli ölmez eseri ;“1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir”sözleri ile başlar. Türk milleti ile birlikte ülkeyi işgal eden emperyalist güçlere karşı verdiği muhteşem milli mücadele anlatılarak cumhuriyeti emanet ettiği gençlere verdiği emirlerin bulunduğu “Gençliğe Hitabe “ile biter.
Bugün 19 Mayıs 2014’tür ve topraklarımızda işgal ordusu olarak yabancı asker postalları bulunmamaktadır. TBMM açıktır. Milletimiz şaibeli olsa da kendi hür iradesi ile kendisini idare edenleri seçmektedir. Türk insanı modern çağın her türlü teknolojik imkanından özgürce istifade etmektedir.
Buna rağmen insanlarımız mutsuz, huzursuz ve güvensiz olup geleceğinden emin değildir. Görünürdeki demokrasi manzarasına rağmen aynen 1919 işgalindeki gibi kendilerini baskı altında hissetmektedir. İnsanlarımız yabancı asker postalının değil, ama küresel güçlerin ekonomik, siyasi, kültürel, bilimsel, hukuki, sosyal ve psikolojik olarak her alandaki baskısını birebir hissetmektedir. Bu işgal daha çok zihinlerde kendini göstermektedir.
Bugün insanlarımızın milli kimliklerinden süratle uzaklaşarak sadece günlük basit ekonomik kazanımları peşinde koşan şuursuz ve kimliksiz kalabalıklar haline dönüştüğü görülmektedir..
Gazi, 19 Mayıs 1919’da topraklarımızdaki askeri işgali ortadan kaldırmak için Samsun’da kurtuluş mücadelesini fiilen başlatmıştı. O günün şartlarında silahlı işgale ancak silahla karşı konulabilirdi. İşte bu gerçekleşmiştir.. Düşmanı asker gücüyle atmanın plan ve proğramları yapılmış, milli ordu oluşturulmuş, karşı saldırıya geçilerek başarıya ulaşılmış ve genç Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Halbuki, bugünkü zihinsel işgalin nasıl önlenebileceğine dair bilinen kesin bir çözüm şekli dahi bulunmamaktadır. Kim nereden ve nasıl başlayacak belli değildir. 91 yıllık cumhuriyetin sağladığı demokratik kazanımların birer birer kaybolması halkımızı karamsarlığa sürüklemektedir.
Peki bu durumdan çıkış yolu yokmu dur? Varsa nedir ve kimler bunu başaracaktır.?
Çözüm vardır ve bu çözümü gençlik üretecektir. NUTUK, Türk insanına ve Türk gençliğine her türlü olumsuzluk karşısında neleri, nasıl yapabileceklerine dair örnekler ile doludur. Nitekim, “Gençliğe Hitabe” her türlü tehlikeye karşı mücadele yolunu açıkça tarif etmektedir.
Atatürk’ü yücelten önemli bir yönü de Türk gençliğine verdiği değerdir. Gençlik kavramı onda en yüce değer yargısına ulaşmıştır.
O, gençlik kavramını, ülkenin geleceğini emanet edeceği nesiller için kullanmış ve milleti gerileten bağnaz zihniyete karşı dayanacağı kaynağı gençlikte ve onların dinamik fikirlerinde bulmuştur. Atatürk; çağdaş ve modern ilmin hakim olduğu zihniyetle yetişecek genç kuşakların, gelecekte eserlerini ve inkilâplarını daha da geliştireceğine, onu tehlikelerden koruyarak yücelteceğine inanmıştır. Tarihte hiç bir lider O’nun kadar gençliğine güvenmemiş ve bütünleşmemiştir.
34 yaşında Çanakkale’yi yaratan, 39’unda İstiklal Harbini kazanan orduların başkomutanı olan, 42 yaşında Cumhuriyeti kurup ilk cumhurbaşkanı olan ve 50 yaşında inkilâplarının büyük kısmını tamamlayan Atatürk; taşıdığı düşünce yeniliği, ruhundaki enerji tazeliği ile yaşamının her çağında gençti. Genç yaşadı ve genç olarak aramızdan ayrıldı. O’na göre genç olmak “İlkeler ve inkilâplara inanç ve bağlılık” ile eş anlamlıydı. O diyorki; “Benim anladığım gençlik; inkilâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Bana göre, 20 yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında biride idealist ise zinde bir gençtir.”
“Ey yükselen yeni nesil!… Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk. O’nu yücelterek yaşatacak olan sizsiniz.” Diyen Atatürk’ün Türk milletine armağan ettiği en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atamız bu eserinin muhafaza ve müdafaasını Türk gençliğine emanet etmiştir.
Günümüz gençliği bu emaneti muhafaza edecek bilgiye, inanca ve kendine güvene sahip midir? Bizi Atatürkçü Düşünce ile yetiştiren nesillerden aldığımız feyzi, bizler günümüz gençliğine yeterince ulaştırabildik mi? İşte bu soruların cevabını Türk gençleri gezi olaylarında vermiştir. Atatürk’e ve devrimlerine bağlılığı günümüz gençleri Türk milletine ispat etmiştir.
Bugün Türk çocuklarına Atatürk’ün armağanı olan NUTUK, her satırı ile güncelliğini korumaktadır. “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” ise Türk gençliğine çok anlamlı, kapsamlı ve oldukça zor görevleri yüklemektedir. Gençliğe verilen görevler çok kutsaldır. Fakat çok ağırdır. Burada istenilenlerin gerçekleştirilmesi planlı, proğramlı ve sürekli bir çalışmayı gerektirmektedir. Verilen görevler ancak şuurlu ve inançlı kitlelerin yapacakları zorlu bir mücadele ile başarılabilir.
Atatürk’ün özlediği gençlik; parçalanmış, bölünmüş, ayrı ayrı idealler peşinde koşarak birbiriyle kıyasıya çatışan, ve nihayet yabancı ideolojilerin esiri olan bir gençlik değildir. O’nun idealindeki gençlik; Türk Milletinin müşterek eğilimlerini temsil etmelidir. Hiç bir yabancı ideolojiye alet olmamalıdır. Fikir ve inanç birliği içinde bulunmalıdır.
Bunun için Atatürk’ün yönetici ve eğiticilere verdiği şu talimatın gereği mutlaka yerine getirilmelidir. “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel, Türkiye’nin istiklâline, kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Fertleri bu mücadele gerekleri ve vasıtalarıyla donanmayan milletler için yaşama hakkı yoktur.”
Gençlerimiz bilmelidir ki; bu kutsal vatan toprakları ve cumhuriyetimiz büyük fedakarlıklar ve dökülen kanlar karşılığı kazanılmıştır. Bugün gelinen seviyenin oluşmasında binlerce şehidin ve gazinin kanlarının harcı olduğu unutulmamalıdır. Bu vatanda Atatürk idealine ters düşen hiç bir akım yeşerme imkanı bulamamalıdır. Bu topraklarda yeşerecek filizi Atatürk dikmiş, gelişmesini ve korunmasını Türk gençliğine bırakmıştır. Bu bakımdan gençliğin görevi ve sorumlulukları ağırdır. Fakat asıl zorluk ve vebal bu gençliği yetiştirecek bizim neslin öğretmenlerinin sırtındadır.
Sonuç olarak; 19 Mayıs 2014’de Türk milleti Atatürk’ün gösterdiği hedeflere doğru bir hayli yol almıştır. Modern ve çağdaş bir dünya devleti olma yolunda da hızla ilerlemektedir. Bugün 1920’lerin 13 milyonluk Türkiyesinden çok ilerde olduğumuz kesindir. Fakat henüz Atatürk’ün idealindeki Türkiye’ye ulaştığımız da söylenemez.
Bu ideale ulaşmak için; Türkiye Cumhuriyetini iç ve dış tehlikelere karşı koruma şuuruna erişmiş; fikren, ilmen, fennen ve bedenen kuvvetli; yüksek karakterli, bilimden güç alan ve bilimi amaç edinen; sağlıklı düşünme yeteneğine sahip olan; çalışkan ve kendine güveni olan bir gençlik yetiştirmek, devletin ve bizim nesillerimizin en önemli görevidir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder