YENİ REJİMİN SEÇİMİ 24 HAZİRAN
Bir seçim daha sona erdi… Bu öyle sıradan bir seçim de değildi.
Ülke 25 Haziran sabahı yeni
bir rejime uyandı;
Türkiye Cumhuriyetinin yönetim
şekli değişti. Aslında dünyada örneği olmayan bir şekilde devrimsiz,
ihtilalsiz, iç savaş veya çatışmasız bir şekilde
referandum ve devamındaki
seçimlerle rejimi değiştirdik. Değiştirdik ama biraz alelacele oldu olsak
yeridir. Türkiye’nin ekonomik verileri ve bölgedeki
güvenlik sorunları ve
gelişmeler 2019 yılında yapılması gereken seçimlerin erkene alınmasına neden
oldu.
Gelelim seçim sonuçlarına;
Seçimin kazananları Erdoğan,
MHP ve Muharrem İnce olmuştur. Kaybedenleri ise malum!.. Erdoğan’ın partisi
AKP’den %10’a kadar daha fazla oy alacağını hem programlarda hem
de yazılarımızda yazmıştık. Nihayetinde bu seçimlerde Erdoğan %52,59 alırken
AKP %41,85’lik bir oy aldı.
Aradaki fark %10,74 yani 11
puana yakın. Bu 11 puanlık farkın nedenlerini arayanlar için Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın Ankara’da yaptığı balkon
konuşmasında sarf ettiği
“Milletimizin sandıkta partimize verdiği mesajı da aldık. Önümüzdeki dönem,
milletimizin karşısına tüm bu eksikliklerimizi
tamamlayarak çıkacağımızdan
emin olunuz” şeklindeki sözlerine bakmak yeterli. Bunun böyle olacağını, AKP’ye
birçok nedenden dolayı oy vermeyecek
seçmenin olacağı öngörmek çok
zor değildi. Seçmen özellikle 15 Temmuz gibi bir süreçten sonra ülkenin yanlış
siyasetinin ve uyarılara aldanmayan bir AKP Hükümetinin
güvenilirliğinin 1 Kasım 2015 seçimlerine göre azaldığının mesajını verdi.
15 Temmuz sonrasında “Altı
ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” olarak tanımlanan FETÖ’nün çatı
yapılanması olan “siyaset”in içerisinde yeterince
mücadele yapılmaması veya çok
az yapılması oy kaybının temel nedenlerindendir. 15 Temmuz sürecinden sonra AKP
seçmeni içerisinde olan milliyetçi muhafazakâr seçmenin bu
süreçten rahatsızlığı, MHP’nin Erdoğan ve dolaysıyla AKP’ye olan desteği de
MHP’ye belirli oranlarda kaymalarına neden oldu.
Bu AKP’den MHP’ye oy
kaymasının öngörüsünü seçim öncesi kaleme aldığım “AK Kurtlar yuvaya dönüyor”
başlıklı yazımda anlatmaya çalışmıştım.
AKP’nin oy kaybı başta MHP
olmak üzere Saadet ve İYİ Parti’ye olmuştur ve nedenini yanlış politikalarda
aramak gereklidir. Peki, neydi bu yanlış politikalar?
Öncelikle yanlış ekonomi,
tarım ve destekleme politikaları. Milli Eğitim Bakanlığının yanlış kararları ve
veli olan seçmenlerin mağduriyetleri.
Teşkilat içi sorunlar ve
çekişmeler. 15 Temmuz sürecine kadar olan yanlış kadrolaşmanın doğurduğu 15
Temmuz süreci.
Siyasilerin, teşkilatların,
vekillerin ve belediye başkanlarının halktan ve tabandan uzak siyasetleri. FETÖ
ile mücadelede yaşanan zafiyetler ve siyasi
ayağına dokunulmamış olması.
15 Temmuz sonrası oluşan mağduriyetler ve sebepsiz ihraçların netleşmemesi.
Harp Okulu ve Polis Okulu mezunlarının
sorunları. Liyakat esaslı
atamaların yapılmaması. Yetki kanunu ile kamu çalışanlarının sözleşmeli
yapılacak olması. Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemine geçişlerdeki üst
düzey kamu yöneticilerinin kadrolardaki belirsizlikleri.
Atanamayanlar, İşsizlik vb…
***
MHP’nin aldığı oy sürpriz
olmamıştır.
Hatta daha fazla bir oy
potansiyeli olduğunu da söyleyebiliriz. MHP, içerisinde ayrışan İYİ Parti’ye
rağmen %10,90 oy almıştır.
1 Kasım seçimlerinde %11,90 oy
alan MHP’nin 1 puanlık bir oy kaybı vardır. Bu durumda gösteriyor ki İYİ Parti
ayrışması şeklen olmuş sandığa yansıması çok az olmuştur.
AKP’den MHP’ye elbette ki oy kayması olmuştur. Bu oy kaymasının temel nedeni
ülkenin milli menfaatleri adına siyaseten söylenen ve eleştirilen tüm
gerçek ve doğrulara rağmen MHP’ni, dolaysıyla 15 Temmuz sonrasında ki bu zorlu
geçiş sürecinde Devlet Bahçeli’nin Erdoğan ve AKP olan şartsız desteğidir.
Aynı nedenlerle MHP kendi tabanındaki bir kısım seçmene durumu dönem dönem
izahta zorlanmış ve tepkiler alarak bir ayrışma sürecini de hızlandırmıştır.
Sonuçta yine de 1 Kasım’a göre giden oylar ile gelen oylar aşağı yukarı
dengelenmiş hatta 1 puan kayıp olmuştur.
***
Muharrem İnce durumu “1977'den
bu yana 41 yıl sonra 30 barajını geçmişiz.” sözü ile özetledi aslında. Muharrem
İnce, CHP’nin uzun yıllardır halktan uzak siyaseti 50
günlük bir kampanyada halka yaklaşmasıyla sağ seçmenden de oy alabileceğini ve
kökten CHP’li olmuş şimdilerde farklı siyasi partilerde olan oyları
toparlayabileceğini göstermiştir. Bu duruma geniş ve objektif bakarsak “CHP
yıllardır yaptığı dar siyaset kabuğunu kırmıştır.” diyebiliriz. Muharrem İnce
%30,64, CHP ise %22,48 oy almıştır. 1 Kasım seçimlerinde CHP’nin %25,32 olan
oyunda kaybı ise 2,82 puan!
Bu seçimlerdeki Muharrem İnce
ile CHP arasındaki oy farkı 8,16 puandır. Bu farkların içerisinde; CHP’den İYİ
Parti’ye giden oylar, CHP’den HDP’ye giden oylar ve
diğer partilerden Muharrem İnce’ye gelen oylar vardır.
***
Saadet Partisi bu seçimlerde
yaptığı kampanyaya göre beklenenden çok az oy aldı.
Bunun temel nedeni partinin
taban seçmeninin geriye dönük birçok seçimde olduğu gibi AKP ve Erdoğan’a oy
vermeleri oldu.
Saadet Partisi’nin az oy
almasındaki diğer önemli bir neden ise taban tabana zıt sol bir parti olan CHP
ile ittifak yapması oldu.
Bunu partinin %1,34’lük oyu
ile Temel Karamollaoğlu’nun %0,89’luk oy farkından da anlamak mümkün.
***
İYİ Parti’nin durumuna
bakalım; CHP-Saadet Partisi ittifakı en fazla İYİ Parti’ye yaradı diyebiliriz.
İYİ Parti %9,89, Meral Akşener ise %7,29 oy
aldı. Arada 2,6 puanlık bir fark var. İttifaktan dolayı CHP listelerine koyulan
SP adaylarının olduğu illerde CHP oylarının İYİ Partiye gitmesine neden
oldu. Bu oy farkının temelinde de CHP’nin listelerine olan tepkilerin İYİ
Parti’ye oy yansıması olduğunu söyleyebiliriz.
***
Özetlersek; 24 Haziran seçim
sonuçları MHP’ye kilit parti misyonu yüklemiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP
açısından ülkenin siyasi ve ekonomik
sorumluluğu adına hiçbir
mazeret kalmamıştır Bu aşamadan sonraki
tüm sorumluluk kesintisiz olarak partili Cumhurbaşkanında toplanmıştır.
MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli bir koalisyon olmayacağını, partili kadrolara teklifin bile kabul
edilmeyeceğini açık ve net bir şekilde söylemiştir.
24 Haziran gecesi Devlet
Bahçeli haricindeki muhalefet liderleri ve Cumhurbaşkanı adaylarının geç
beyanları ülkeyi bir iç çatışma ortamına
sürükleyecek şekilde
sorumsuzluklar içermektedir. Bir tarafta sevinen bir AKP seçmeni ile diğer
tarafta “Bu seçim 2. tura kalmıştır” diyen CHP yöneticilerinin
söylemlerinden yola çıkarak Ankara, İstanbul ve İzmir gibi metropollerde sokağa
çıkan halk gezi ve 15 Temmuz süreçlerinden elde ettiği deneyimlerle karşı
karşıya gelmemiştir. Şahsım adına geciken açıklamalar siyasi ahlaka sığmadığı
gibi milletin menfaatine asla değildir ve akıl karıştırıcıdır. 24
Haziran gecesi CHP ve Muharrem İnce’nin bir TV spikerine attığı “Adam kazandı”
mesajını okuması belki de olası bir çatışma ve kaosu önlemiştir.
***
Baraj konusu çözülmelidir.
HDP’nin reaksiyonel olarak CHP’den oy almasının tek nedeni parlamenter
demokrasilerde en yüksek seçim barajının
Türkiye'de olmasıdır. Soruyorum size; “Seçim barajı %5 olsa HDP doğu ve
güneydoğu haricinde bu kadar oy alabilir miydi?”
O nedenle HDP’ye oy verenlere
kızmak yerine barajı %10’lardan makul seviyelere çekmek gerek.
***
Bu seçim
sonrası siyasetin kısa ve orta vadede nasıl şekilleneceğini; Yeni
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin uyum yasaları, devletin yeniden
yapılandırılması süreci, ABD-NATO ilişkileri, çözüm
süreci gibi bir sürecin yeniden yaşanması ve devletin bekası gibi konular
belirleyecek görünüyor.
Görünüyor çünkü bu gelişmeler
olası “erken seçim”lerin gündeme gelmesine de neden olacak.
Kalın sağlıcakla.
***