Tırlatmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tırlatmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2020 Cuma

TIR’latmak…

TIR’latmak…


Hasan Demir.,
21 OCAK 2014

Adana, Gaziantep-Suriye hattı; yükleri, füze başlıkları ve başka savaş araç gereçleri olan TIR’ların güzergâhı oldu çıktı.

Siz üzerinizde bir çakı ile halk otobüsüne binemezken birileri füze başlığı yüklü TIR’larla Türkiye’nin yollarında cirit atarsa bir başkaları da tutar o TIR’lar hakkında güzergâh üzerindeki yetkili ve sorumlu devlet güçlerine ihbarda bulunur.

Yetkili ve sorumlu devlet görevlisi bu ihbarı değerlendirmekle mükelleftir. Öyle ya, sen 800 küsur kilometrelik sınır boyunca iç savaş hali yaşayan bir ülke ile komşusun ve o ülkenin sınırları Türkiye’yi onlarca yıldır kan gölüne çevirmiş PKK terör örgütünün yan kolu olan PYD’nin eline geçmiş. O TIR’lardan bir veya birkaçına PYD’nin el koyması demek, PKK’nın bu silahlarla buluşması demek. Sınırdan Kandil Irak’ın kuzeyine ve Kandil’e, oralardan da Türkiye’nin hemen her yerine...

İşin gerçeği bu iken devletimizi yönetenler, meselâ Sayın Hüseyin Çelik kendilerine gelen ihbarı değerlendiren sorumlu devlet görevlilerini hainlikle suçluyor. Neymiş efendim, bu işleri MİT organize ediyormuş ve bu işler devletin güvenliği için yapılan işlermiş. Her devlet bu tür operasyonlar yaparmış. Bir savcının, bir askeri yetkilinin MİT’in TIR’ını araması ihanetmiş, paralel yapıymış, şuymuş-buymuş. 

Elbette devlet böyle “gizli işler”  yapar ve elbette her devletin Milli İstihbarat Teşkilâtları benzer operasyonlar gerçekleştirir. Üstelik bunu  “güçlü”  ve  “akıllı” devletler yapar. Yapar amma AKP iktidarının yaptığı gibi “kör gözüne parmak”  yapmaz. Siz hem Suriye’de birilerine silah vereceksiniz, hem  “Biz bu silahları Türkmenlere gönderiyorduk” diyeceksiniz. Sonra da Türkmenler haklı olarak,  “Hayır bize böyle hiçbir TIR gelmedi”  diyecek, kendinizi, MİT’i ve tabii Türkiye’yi açığa düşüreceksiniz. İnsan hiç olmazsa bu açıklamayı yapmadan Türkmenlerle irtibata geçer, böyle böyle söyleyeceğiz, sakın itiraz etmeyin demez mi? En azından, susun ricasında bulunmaz mı?

Bu işler  “Ben yaptım oldu”  işleri değildir. Bir kere bu işleri MİT yapar amma MİT’in yaptığını kimse bilmez. Yani TIR yakalanınca ben MİT’im demez, dememeli. Yani uluslararası alanda devlet suçlu hale getirilmemeli. İkincisi, daha o TIR’lara ilk pantolon, ilk mermi konmadan önce güzergâhtaki yerel yöneticisinden trafik polisine, savcısından jandarmasına kadar hemen yetkili en ince detaya kadar bilgilendirilmeli...

Google’den cebinizdeki paranın tespit edildiği bir dünyada, TIR’lar dolusu savaş araç ve gerecini tereyağından kıl çeker gibi hedefine vardırmak için dünyayı eroine boğan kaçakçılardan, İsrail ve ABD’nin delici gözlerine rağmen Lübnan’ı füze deposu haline getirebilen Hizbullah kadar olamamak ve işten çok laf üretmek doğrusu koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni yakışmıyor. Hem kötü bir iş yapılıyor hem yüze göze bulaştırılıyor. Sonra da suçu yükleyecek devlet görevlisi aranıyor..

NOT: Dünkü yazımızda Türkiye’de 30 milyon Kürt kardeşimizin olduğundan bahsetmiştik. Okurlarımız, o da nereden çıktı, 15’i geçmez, hadi olsun 20 milyon diyor. 


***