Türk Hukuk Kurumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Hukuk Kurumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Aralık 2019 Pazar

ÖZLENEN BEKLENEN.,

ÖZLENEN BEKLENEN.,

28 Haziran 2018

Seçimler yapıldı. Sonuçlarının ulus yararına gelişmelere elverişli olması içtenlikli dileğimizdir. Ama asıl istenen, özlenen ve beklenen, toplumsal barışı, ulusal dayanışmayı, yaşamsal ilkeleri güçlendiren, hiç değilse kötüye gitmesini önleyen çizgide buluşulması, birleşilmesi dir. Lâik cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun, kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK' ün öngörüp liderliğini yaptığı ilkeler doğrultusunda gelişmelerin ve atılımların gerçekleşmesi beklentimizdir.
Son yıllarda kurallardan kurumlara, kişiliklerden niteliklere, biçimlerden yapılara çok şey bozuldu, yıkıldı, yitirildi. Şimdi onarım, iyileştirme, düzeltme ve yeniden kazanma zamanıdır. Yoksa yeniden edinmek çok güç, hattâ olanaksızdır. Toplum bilincinin yavanlığı ve yanılgısı en sakıncalı durumdur. Tutucu, gerici, partizan tutum ve davranışlara olanak tanınırsa çelişkileri, aykırılıkları ve kötülükleri önlemek güçtür.

Hukukta, ekonomide, eğitimde, güvenlikte, sağlıkta, tarımda bir çok olumsuzluk yaşandı. Anayasa Mahkemesi kararını Adliye mahkemelerinin dinlemediği, yönetim ve yöneticilerle ilgili durumlarda yanlı kararların alındığı, siyasetin ve siyasetçilerin ağırlık ve etkisinin duyulduğu, yargının bağımsızlığının iyice yitirildiği tartışmalarının arttığı, uygulamalardan yakınıldığı, hukuk devletinden söz edilemez durumlara gelindiği eleştirileri yaygınlaştı. Oy için besleme, süsleme yöntemi izlendi. Demokrasi, içerik ve nitelik olarak değil, söz olarak dillerde dolaştı.

HUKUK

Hukuk devleti, hukukçu devleti değildir. Hukukun yaşama egemen olduğu, hukukçunun hukuku savunup koruduğu, her alanda etkin kıldığı, adaleti inan, güven, esenlik, mutluluk ve barış kaynağı yaparak bayraklaştırdığı devlettir. Gerçekten, adalet yaşam güneşidir. Artık çatışma, kavga, karalama, suçlama, aşağılama türü ilkellik ve yanlışlıkları yinelememek üzere iyice bırakıp hangi siyasal gömüşte olunursa olunsun tüm yurttaşların barış içinde yaşamayı yeğlemeleri, bunu bir insanlık sorumluluğu ve yükümlülüğü benimsemeleri gerekir. Özellikle “cumhur ittifakı birleşenlerinin sert, kaba, kötü ve abartılı konuşmaları bir daha duyulmamalıdır. Başta Anayasa Mahkemesi, yargının saygınlığını ve güvenirliğini önemli ölçüde yitirdiğine, gerçek savcı, yargıç ve üyelerin durumdan çok sıkılıp yakındıklarına ve üzüntü duyduklarına ilişkin duyumlar giderek arttı, büyüyüp yaygınlaştı. Adalet susuzluğuna katlanmak güçtür. En büyük onarım hukuk devleti konusunda yapılmalıdır. Ayrıştırma, karşıtlık ve dağınıklık üzerinde durulmalı, birleştirici, kaynaştırıcı ilkelere ve değerlere öncelik verilmelidir.

ANCAK

Giderek diktaya açık “ Tek adam” yönetimi “Güçlü meclis” aldatmalı ve avutmalı oyalamalar, sakıncalı olasılıklara açıktır. Beklenen ve özlenen ufuk açılmamıştır. Özellikle işçi, çiftçi, dar gelirlilerle dincilerin ve kimi tacirlerin desteği ve Güneydoğu Anadolu soğukluğu dikkat çekici bir ağırlıkla ortaya çıkmıştır.

Muharrem İnce'nin çabalarını ve ona olan ilgiyi değersiz kılan olaylar üzücüdür. Yarınların kötü olasılıklarla kararmaması için hepimize büyük sorumluluk düşmektedir.

GÜZELLİKLER

Yaşamı çekilir kılmaktan öte çekici duruma getiren kimi güzellikler duygu ve düşünce gücünü artırıyor. SÖZCÜ gazetesinin ilân gelirinin %15'ini bir vakıf ve derneğe özgülemesi, halkımızın Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, Türk Eğitim Vakfı gibi kuruluşlara yardımı mutluluk verici toplumsal güzelliklerdir. Bu arada Türk Hukuk Kurumu yeni yönetimin Anıt-Kabir Anı Defteri'ne yazdığı metni okurlarımızla paylaşmayı ayrı bir mutluluk nedeni sayıyoruz. Şöyle ki:

“Büyükler Büyüğü ATATÜRK' ümüz,

Türk Ulusu' nun yaşamındaki özgün yerinizin hepimize, her zaman duyurduğu övünç ve kıvançla korunup sürdüğü gerçeğinin mutluluğu ile doluyuz.

Kurtarıcı ve Kurucu olarak başardığınız atılımların ölçülemez değeri hepimizi gönendirmek te, yarınlara ilişkin umut ve çabalarımızı ateşlemektedir.

Sizin çağdaş ilkelerinizle temelini oluşturduğunuz Türk Devrimi' nin aydınlığı, tüm karşıtlıkların, değer bilmezliklerin karanlığını giderecek, kişiliğinize, adınıza ve eserlerinize yönelik kınanan olumsuzluklar giderilecektir.

Yargı bağımsızlığını vurgulayarak kurduğunuz demokratik, lâik hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz, demokrasinin hukuksal yapısı ve adı olarak benimsenmiştir.

Türk Hukuk Kurumu'nun yeni seçilen Yönetim, Denetim ve Onur Kurulu üyeleri olarak size olan sevgi, saygı ve bağlılık duygularımızı sunuyor, her zaman izinizde ve sizinle olduğumuzu içtenlikle yineliyoruz. 21/5/2018

Avukat Yaşar ÇATAK
Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı
(25.06.2018)

http://www.turkhukukkurumu.org.tr/duyurular/249-kurumumuz-onceki-baskanlarindan-yekta-gungor-ozden-yazisi-ozlenen-beklenen.html?highlight=WyJ5ZWt0YSIsImdcdTAwZmNuZ1x1MDBmNnIiLCJcdTAwZjZ6ZGVuIiwieWVrdGEgZ1x1MDBmY25nXHUwMGY2ciIsInlla3RhIGdcdTAwZmNuZ1x1MDBmNnIgXHUwMGY2emRlbiIsImdcdTAwZmNuZ1x1MDBmNnIgXHUwMGY2emRlbiJd


***

13 Aralık 2017 Çarşamba

Türk Hukuk Kurumundan, Kamuoyuna Duyurudur



Türk Hukuk Kurumundan, Kamuoyuna Duyurudur

Duyuru

Bazı maddeleri birden fazla olmak üzere 80 maddesi değiştirilen 1982 Anayasasının değiştirilmesi yönünde Siyasi partiler tarafından gündeme getirilen ve toplumda da benimsenen görüş doğrultusunda; Anayasa değişikliği, önümüzdeki dönemin önde gelen gündem maddesi olacaktır.

Bu nedenle Türk Hukuk Kurumu da; “ Anayasa değişikliğinde göz önünde bulundurulması Anayasal zorunluluk olan ” aşağıdaki hususları, Tüzüğünde öngörülen kuruluş amacı doğrultusunda ilgililerin ve kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunar.

Anayasa ve İlkeleri

Anayasa;   toplumdaki uzlaşmanın özünü oluşturan; devletin kuruluş felsefesi ile temel organlarını, kişilerin temel hak ve özgürlükleri ile ekonomik ve sosyal hak ve ödevleri belirleyen ana ilkeleri düzenleyen ve hükme bağlayan temel üst normlar bütünüdür.

Anayasalar, kişilerin temel hak ve özgürlükleri ile devlet otoritesi arasındaki hassas dengeyi sağlayacak mekanizmaları, bu mekanizmaların tabi olacağı ilkeleri tespit eden belgelerdir. Anayasadaki kurumlar, kurallar ve ilkeler yasa koyuculara -yasama organlarına verilmiş olan uyulması zorunlu temel direktiflerdir.

Anayasa, bir anlamda özgürlüklerle devlet otoritesini, yani devlet iktidarını bağdaştırma ve dengeleme tekniğini gösteren hukuki normlar belgesidir. Anayasa, millete ait olan egemenliği hukuk devleti veya hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde yetkili yasama, yürütme ve yargı organlarına aktaran bir kanaldır.

Anayasa normları koyulurken ya da değiştirilirken; her ülkenin siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal yaşamının göz önünde tutulması gerekir. Anayasa değişikliği yapılırken;  değişikliklerin gerçeklerle bağlantılı, değişim ile mevcut durum arasında uyumlu, yeniden yapılanma ve yenilenme iradesi ile tarihsel olan kazanılmış-yerleşmiş kurum,  hak ve özgürlüklerle çelişmeyen, geçmiş uygulamalar ile gelecek arasında dengelenmiş bir değişime çare aranmasına da özen gösterilmelidir.

Anayasa Değişikliğinde Uyulması Zorunlu Kurallar

Anayasa değişikliği ele alınırken öncelikle iki konu üzerinden durulması gerekir; Tümüyle baştan yazılacak yeni bir anayasa yapılabilir mi ve Anayasada yapılacak değişikliğin bir sınırı var mı?

Anayasayı başlangıçta yapan, kabul eden ve yürürlüğe koyan devlet organına “Anayasa Koyucu” veya “Kurucu Organ” (pouvoir constituant) denmektedir.  Anayasayı yapan kurucu organ tarafından yürürlüğe konulmuş mevcut Anayasayı değiştiren yasama organı ise, anayasa değişikliği yapan “Yasa Koyucu” veya “ Yasama Organı” olarak tanımlanmaktadır.

Anayasa koyucu – kurucu – asli – organın yarattığı, yürürlüğe koyduğu Anayasa hükümleriyle ortaya çıkan ve bu hükümler doğrultusunda ulusal egemenliği paylaşan organlar (yasama, yürütme ve yargı); hem kuruluşlarının hem de yetkilerinin dayanağı olan Anayasa normlarına kayıtsız ve şartsız uymak ve onları uygulamakla yükümlüdürler.

Bu bağlamda Anayasayı değiştiren organ (yasama organı) da, hem mevcudiyetini hem de yetkilerini değiştirmeyi amaçladığı mevcut Anayasa hükümlerinden almakta ve bu hükümler çerçevesinde görev ve yetkilerini kullanmaktadır. Bu nedenle de kendi görev ve yetkisi ile ilgili temel Anayasal esasları; değiştirme, genişletme veya daraltma yetkisine sahip değildir. Anayasada değişiklik yaparken de yürürlükteki Anayasal hükümlerle bağlı olup ancak bu hükümlerin olanak verdiği ölçüde değişiklik yapabilir.

1) Anayasa tamamıyla yürürlükten kaldırılıp, yerine yeni bir anayasa yapılabilir mi? 

Anayasa hükümleri; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır" (AY m:11/I). O halde, Anayasa değişikliklerinin de Anayasanın koyduğu kurallara göre yapılması zorunludur.

Anayasanın tümüyle yürürlükten kaldırılması ve/veya yeni anayasa yapılabilmesi, Anayasa'da TBMM'ne yeni anayasa yapma yetkisi verilmesine bağlıdır. TBMM'nin görev ve yetkisi, Anayasanın 87. ve 175. maddelerinde gösterilmiştir. Anayasanın 87. maddesinde kanun ve sayılan yasama işlemlerin yapılmasına yetki verilmiştir. Anayasanın 175. maddesinde ise, anayasa değişikliği yapma yetkisi verilmiştir. Anayasanın 87 ve 175. maddelerinde. Anayasayı tamamen yürürlükten kaldırma ve/veya yeni anayasa yapma yetkisi verilmemiştir.  Türk Hukuk düzeninde, anayasada; TBMM’ne anayasayı tamamen ortadan kaldırma ve/veya yeni anayasa yapma yetkisi veren pozitif bir düzenleme bulunmamaktadır.Bu demektir ki, TBMM'nin Anayasa ile düzenlenen yetkileri arasında, mevcut Anayasayı tamamen yürürlükten kaldırma ve/veya yeni anayasa yapma yetkisi yoktur.  Mevcut Anayasanın yeniden yazılması da bu kapsamda olup, Anayasa’ da böyle bir yetki de bulunmamaktadır.

2) Anayasada yapılacak değişikliğin sınırları:

Anayasa’nın 175. Maddesi uyarınca yasama organı – TBMM- Anayasada değişiklik yapmaya yetkilidir. Bu değişiklik yapma yetkinsinin sınırları da Anayasanın 4. Maddesinde; dar ve geniş yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde gayet açık ve kesin bir dille; devletin kuruluş felsefesini oluşturan vazgeçilmez ilkelerini ifade eden Anayasanın 1, 2 ve 3 maddelerinin değiştiremeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edemeyeceği olarak ifade edilmiştir.

 (Benzer düzenlemeler: Federal Almanya Anayasasının 79/III. maddesinde, Federal Belçika Anayasasının 197. maddesinde, İtalyan Anayasasının 139. maddesinde, Fransa’nın 1958 tarihli Anayasasının 89. maddesi 5. fıkrasında, Yunan Anayasasının 107. maddesinde, Portekiz Anayasasının 290. maddesinde, ABD Federal Anayasasının V. maddesinde, İsviçre Anayasasının 193/4 maddesinde;  Anayasa değişikliği yapan yasama organının, bu yetkisini sınırlayan, anayasanın temel ve çekirdek ilkelerinin devamını teminat altına alan veya bunların değiştirilemeyeceğini öngören normlar yer almış bulunmaktadır.)

Anayasanın 4. maddesindeki, Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif olunamaz hükmü, mutlak emredici nitelikte olup, yasama, yürütme ve yargı dâhil tüm anayasal organların uymakla yükümlü oldukları bir kuraldır. Anayasanın 4. maddesinde öngörülmüş bulunan değiştirilemezlik – dokunulmazlık hükmü, Anayasayı yapan -kurucu- “asli organ” ile anayasayı değiştirebilme yetkisine sahip tali -türev- yasama organının farklılığını, açıkça göstermektedir. Anayasanın 4. maddesinde öngörülmüş olan, anayasanın temel çekirdeğinin değiştirilemeyeceği hükmü, bir anlamda, anayasa hükümleri arasında hiyerarşik sıralama niteliğini de taşımaktadır. Anayasayı değiştirmeye yetkili yasama organı, bu hükümdeki kurallara uymak zorundadır.  Bu maddenin değiştirilmesine yönelik bir teklif veya öneri de verilemeyecektir. Bu husus dahi, madde hükmünün, Anayasanın 175. maddesindeki Meclisin Anayasayı değiştirme yetkisini sınırladığını açıkça göstermektedir.

Anayasanın 4. Maddesi hükmünün mantığında, kesin olarak bizzat kendisinin de, değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin dahi teklif olunamayacağı ilkesi bulunmaktadır. 4. maddesi hükmü yürürlükteki anayasanın çekirdeğini oluşturan 1nci, 2nci ve 3ncü maddeleriyle, başlangıçtaki ilkelerin, mutlak olarak anayasal mevcudiyetini sağlayan garanti niteliğindedir.

Anayasanın 4. Maddesinin değiştirilemeyeceğine ilişkin Anayasada bir hüküm bulunmadığından hareketle önce Anayasanın 4.  maddesi değiştirilebilir mi sorusuna Anayasa hukukçularının yanıtı ise hayırdır.

1949 tarihli Federal Almanya Anayasasının şerhini yazan Alman Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Theodor MAUNZ tarafından 1952 yılında yayınlanmış bulunan makalede ilk defa savunulan “Normların Konuluş Mantığı teorisine” göre, bir norm kendi metni içerisinde, bizzat kendisiyle ilgili hüküm koyamaz. Bu teori ışığında konu değerlendirildiğinde Anayasanın 4. maddesinin sonuna, “Bu hüküm de değiştirilemez, değiştirilmesi teklif olunamaz” şeklinde bir hükmün yazılması, absürt-manasız, mantıksız ve abesle iştigal olurdu. Yasaklayıcı hükmün altına, ayrıca “Bu hükmün değiştirilmesi de yasaktır” şeklinde bir hükmün yazılmasının mantığını anlamak da mümkün olamaz. 

Sonuç itibariyle;

Mevcut yasama organının (TBMM’nin) meşruiyetini sağlayan yürürlükteki Anayasa’da; değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümler bulunması nedeniyle, yürürlükteki Anayasanın bütünüyle yürürlükten kaldırılıp, yeni bir Anayasa yapılması hukuken mümkün değildir. 

Anayasa değişiklikleri önerilip tartışılırken, öncelikle bu hukuki bağlayıcılıktan hareket edilerek bu konuda bir uzlaşmanın sağlanması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Türk Hukuk Kurumu

Ankara, 19.07.2011

http://www.turkhukukkurumu.org.tr/special-price/wenhaospecial_price=1&size=34/34


..............