Semra KILINÇ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Semra KILINÇ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Temmuz 2018 Çarşamba

“ Etkin Pişmanlık Yasası” Ve "Salıverilen" Teröristler!





“ Etkin Pişmanlık Yasası” Ve "Salıverilen" Teröristler! 
     
       

"Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar 
gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit 
edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. 

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk  İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!.." 
M. Kemal Atatürk



Semra KILINÇ 

Önce, ETKİN PİŞMANLIK NEDİR? 


        5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun “Etkin pişmanlık” başlığını taşıyan ve “Etkin pişmanlıktan” yararlandırılan birçok maddesi olmasına 
        rağmen, biz konumuz gereği şu anda sadece 6. Madde 221 i burada  işleyeceğiz..

        Madde 221 - 
         (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden 
        önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasın sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını 
        ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını 
        veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi  halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve 
        isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi 
        halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra 
        vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden  dörtte üçe kadar indirim yapılır.

        (5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle  denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik 
        tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.


        YORUM


        Bu durumda anlamamız gereken; yaptığı işten, hoş olmayan davranıştan,  hiçbir baskı görmeden kendi rızası ile yani gönüllü olarak pişman olan 
        ve bu pişmanlığını dışa vurarak bunu ifade eden, hareketleri ile de bunu pekiştiren kişi/ler “Etkin pişmanlık” yasasından yaralandırılmaktadırlar…

        1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren "Örgüt üyesinin, örgütün  faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş 
        olması, örgütte olduğuna pişman olduğunu ve örgütten gönüllü olarak ayrıldığını," (yani yukarıda bahsi geçen “şartları” barındırması 
        durumunda) ilgili makamlara bildirmesi halinde; Türk Ceza Kanunu`nun 221/2 maddesine göre, pişmanlığın etkin, olması kaydı ile, çok sayıda 
        teröristin daha önce de, Habur Sınır Kapısı`ndan geçerek güvenlik güçlerine teslim oldukları biliniyor..

        Haklarında örgüt üyesi olmak suçundan dava açılan PKK`lıların,  çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye oldukları, çoğunluğunun da etkin 
        pişmanlık yasası kapsamında cezai işleme gerek olmadığına karar verilerek dosyalarının kapatılmış olduğu da bilinmektedir..

        Günümüze, bu günkü son gelişmelere döndüğümüzde ise; teröristler hakkında gazetelerden ve televizyonlardan edindiğimiz bilgiler bize; PKK 
        lıların ‘etkin pişmanlıktan’ faydalanmak için herhangi bir talep ileri sürmediklerini gösteriyor..

        Bu durumda T.C.K. da 221. madde de yer alan ve suçlunun "Etkin pişmanlıktan" yararlanmasını sağlayan şartların neler olduğunu, 
        yetkililer bildikleri halde; gelen bu teröristlerin hiç birinin “ Etkin Pişmanlık ” şartlarını barındırmadıkları da ortada iken, nasıl olurda 
        teröristler jet hızı ile yargılanır ve serbest bırakılırlar, anlamak  mümkün değil! 

        34 PKK lının yargı önüne zorla getirilmedikleri, kendilerinin geldikleri  (daha doğrusu Öcalan’ın isteği doğrultusunda gelmiş oldukları) yine 
        kendi ifadelerince söylenmektedir.

        Oynanan tiyatro gereği, gönüllü olarak örgütten ayrılmış görünüyorlar. Ama diğer yandan da, örgütten ayrılmadıkları, örgüte ve sözde 
        liderlerine duydukları saygı ve bağlılıkları yine kendi ifadelerince çarpıcı bir şekilde öne çıkıyor… Yani efendim, “ Pişmanlık ” ile ilgili en 
        küçük ne bir söz, ne de bir davranış yoktur burada! 

        “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan” yararlanabilmeleri için, tüm bu şartların  oluşmuş olması gerekmiyor muydu?

        “Açılım’ı” başlatmış olanların ve teröristi “ Öylesine ” salıverenlerin,  bunların cevaplarını vatandaşa vermeleri gerekmektedir!

        Terörist pişman ise eğer; “pişmanım” demeli…

        Silah bıraktığını beyan etmeli…

        “Kürt halkının lideri Sayın Öcalan” dememeli, aksine; örgüt hakkında güvenlik güçlerine bilgi vermeli…

        “Öcalan söyledi geldik” diyemez! (Etkin pişmanlık yasasının gereği,  teröristin kendisinin karar vererek gelmesi şartı olduğuna göre...) 
        Sözde lider dediği kişinin emirleri doğrultusunda hareket etmesi demek, O’nu hala amaçları doğrultusunda lider olarak gördüğü ve sözünden 
        çıkmadığını gösterir ki; bu da zaten açılımın içine eder!

        Ve teröristlerin, Habur Sınır Kapısı'ndan, dağda ki kıyafetleri ve PKK  rozetleri ile girmeleri ayrı bir PKK propagandasıdır.. Amaçlarına da 
        ulaşmışlardır..

        Dolayısı ile kimse, bizleri daha fazla aptal yerine koymasın ve  gözümüzün içine baka baka bunlar için; “barış elçileri” yalanını 
        yutturmaya kalkmasın! 

        Her hareket, her söylem, aynen planladıkları gibi yürümektedir..

        Teröristler, DTP ve AKP, senkronize bir şekilde hareket etmektedirler.. 

        Etmektedirler, ancak; hükümet yine aynı hatayı yapmış, vatandaşının duygu ve düşüncelerini umursamayan (öncelikle Şehit aileleri ve Gaziler 
        olmak üzere) bir yönetimle, olaylar yaşandıktan sonra, birçok konuda yaptıkları gibi, geri adım hamlesi yapmak durumunda kalmışlardır! 

        Hükümet bu ülkenin vatandaşını biraz fazla küçümsemektedir.. Hükümetin görmediği, belki de görmek istemediğini, bizler sıradan 
        vatandaşlar olarak bile görebilmekteyiz..

        Dağdan inen teröristin, yarınlarda legal yollarla bile olsa, meclise girmesine karşıyız ve silahsızda olsa, yöre halkının beyinlerine nifak 
        tohumlarını atacak olanlar yine bunlardır.

        Ne sanıyordunuz ki? Bunların dağa çıkış sebepleri ilk başlarda ne idi,  bir düşünün hele!.. 

        Bunlar; ‘en başında’ ” TC Devleti bizi tanımıyor” “Türkiye’de Kürtçe konuşamıyoruz” diyerek tavır koydukları için çıkmadılar mı O dağlara!! 

        Peki, geçen süreç içinde Türkiye zaten (Özal dönemi ile birlikte) Kürtçeyi konuşmalarını serbest bırakmadı mı? (Resmi dil Türkçedir.)

        “TC Devleti bizi görmüyor, tanımıyor” ifadesi ise bir fiyaskodur! Çünkü  Türkiye Cumhuriyeti Devlet olarak kendi eli ile On’lara bir ayrımcılık 
        yapmamıştır.. 

        Vatandaş olarak ve Hukuken Kürt ya da Türk ayrımı yapmamış, herkese  olması gerektiği gibi eşit davranmıştır!

        Bu konuda var olduğu iddia edilen eksikliklerini ise gidermiştir..

        Burada Türk Kürt ayrımcılığı yine "belli bazı odaklar tarafından," öncelikle vatandaş eli ile kızıştırılmaya başlanılmıştır!

        Günümüze döndüğümüzde ise; PKK’nın bu gün ve hatta yıllar öncesinden  başlayan istekleri yön değiştirmiş; ülkeyi bölme ve bir Kürdistan hayali 
        ile yollarına devam etmeye başlamışladır.. Yani Terörist; ilk dağa çıkış  sebebini unutmuş ve tüm iyileştirmelere rağmen, süreci suiistimal etmiş 
        ve “daha fazla daha fazla” diyerek yola devam etme kararını almıştır..

        Bu durumda da birkaç satır yukarıda belirttiğim üzere yineliyorum; “Dağdan inen teröristin, yarınlarda legal yollarla bile olsa, meclise 
        girmesine karşıyız ve silahsızda olsa, yöre halkının beyinlerine nifak  tohumlarını atacak olanlar yine bunlardır.” Diyorum!..

        Özetle, askere nişan alırken kafalarının içinden geçenler; “Kürtçe konuşmak, daha fazla demokrasi ayakları, ya da bölgede daha fazla 
        istihdam sağlanması için falan değildir”! Aksine “Türkiye’yi Amerika ve  Avrupa’nın hedefleri doğrultusunda" parçalayarak, bölgede bir Kürdistan 
        haritası emelleri için yıllarını O dağlarda geçirdiler!.. 

        Şimdi de bir çoğu kalkmış, “kimse bölünme istemiyor” yalanı ile kafaları  karıştırıyorlar..

        Yöre halkının kafasına ‘ırkçılığı’ kazıyanların yine PKK olduğunu  unutmayın! Halkın kafasını işleyerek ülkeye karşı tavır aldırıyor, sonra 
        da kalkıp, “ bölünme istemiyoruz” diyorlar!

        Buna kargalar bile güler.. 

        Bre Allahsızlar, “bölünme” değilse derdiniz, O zaman ne b.. yemeğe  dağlarda binlerce askeri şehit ettiniz?? 

        Neydi sözde uğruna verdiğiniz savaşın adı? Neydi ellerinizde ki (bu gün hala) salladığınız ve “Sözde Kürdistan bayrağı” dediğiniz O bez parçası?

        Şimdi Türkiye’ye “barış elçileri” adı altında gelerek, sözde “Açılıma  demokrasi adına katkıda bulunma”  Tiyatrosunu çeviriyorsunuz!

        Ne yani, tüm ideallerinizden “ VAZ GEÇTİĞİNİZİ Mİ söylüyorsunuz ??

        Yoksa şeytani bir planla, amaçlarınızı (güya silahsız olarak) sokaklara  ve meclise taşımayı mı düşünüyorsunuz? 

        Bir kez daha tekrarlıyorum; bu bir tiyatro senaryosu.. Yine “ Yerseniz ” misali gerçekleşti işte!

        Yoksa yöre halkını düşünen ve " Açılımı " başlatmış olan yetkililer, yöre halkının isteklerini, “ Türkiye’nin istekleri olarak kabul eder ” ve 
        yapılması gereken varsa yapılır!.. Bölgeye daha fazla önem verilmesi gerekiyorsa, bu da yapılır.. 

        Toplum olarak istediğimiz, daha fazla "demokrasi" ise eğer, bu da "Kürt  halkı" diyerek yapılmaz!!
        "Açılım böyle olmaz, tüm ulusu, tüm ülkeyi ilgilendiren bir şekilde  gerçekleştirilir!..

        Ve bütün bunlar PKK eliyle değil, devlet eliyle olur. 

        Bu sorun Kürt sorunu falan değil… Bu sorun resmen PKK sorunudur! Bunun böyle olduğunu yetkililer de bildiği halde, bizleri NEDEN daha 
        fazla gererek birbirimize düşürmeye çalıştıklarını varın siz bulun!



        Semra KILINÇ
        25 Ekim 2009

       
http://www.haberpotasi.com/forum/semra-kilinc-kose-yazilari/802-etkin-pismanlik-yasasi-ve-saliverilen-teroristler.html

..