Rifat Serdarglu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rifat Serdarglu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2017 Pazar

Erdoğan Zor Durumda




Erdoğan Zor Durumda


Rifat Serdaroğlu

Salı günleri AKP Grup toplantılarında yaşanan kakofoninin yeni bir çeşidini daha yaşadık. Televizyonlara yapılan baskılar o kadar artmış ki, İl Belediye Başkan Adayları tanıtılmasını bile Arap Müziği eşliğinde-görüntülü olarak yayınladılar.
Bu arada Erdoğan’ın tarih cahili olduğu ve kendisinden başka imam tanımadığı bir kez daha ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı Kahramanlarından “Sütçü İmam’ı” , “Sütçü Nine” yapıverdi!

Erdoğan’ın telaşından anlaşılacağı gibi önümüzdeki “Yerel Seçimler” var olup, olmamak mücadelesi olarak geçecek. AKP ve Erdoğan bu seçimlerde her türlü devlet olanaklarını utanmadan yine kullanacaklar.

Ne yaparlarsa yapsınlar, Valileri İl Başkanı-Kaymakamları İlçe Başkanı olarak kullansınlar, Suriyeli kaçakları seçmen yapsınlar, istedikleri kadar gıda-giyecek-beyaz eşya dağıtsınlar, bu defa Türk Milleti o kahredici şamarını bunların suratına indirecek ve tarihin derinliklerine gönderecektir.
Türk Milleti bu seçimlerde şunları düşünerek oy kullanacaktır;

*Türk Milleti, Vatan Savunması uğruna şehit verdiği evlatlarının katillerini besleyip barındıran, katillerin ellerine silah verip çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden insanlarımızın üzerlerine saldırtıp öldüren eşkıya başı eli kanlı
Barzani ile Erdoğan’ın birbirlerine sevdalanıp sıra gecelerinde aşk yaşamalarını asla unutmayacaktır!

*Türk Milleti, 54 bin insanımızın canını alan PKK Narko-Terör örgütünün başı Öcalan’ı, Türk Devleti ile muhatap haline getiren AKP ve Erdoğan’ı asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, Irak’ta 1,5 Milyon Müslümanı öldüren, on binlerce Müslüman kadın ve kıza tecavüz eden işgalci Amerikan Askerleri için, “Sağ salim ülkenize dönmeniz için gece-gündüz dua ediyorum” diyen BOP Eşbaşkanı Başbakan Erdoğan’ı asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, Libya’nın tüm yeraltı-yerüstü zenginliklerinin küresel çetenin eline geçmesinin ve yüzbinlerce Libyalı Müslümanın öldürülmesinin ayakçılığını yapan Erdoğan’ı asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, ABD-Cemaat-AKP ortaklığıyla sahte deliller üreterek Türk Ordusu Komuta Heyetinin yarıdan fazlasının zindanlara atılmasını ve bu rezil oyuna malzeme olan emekli ordu mensuplarını asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, Müslümanların sadaka paralarını dolandırıp bu paraların bir kısmını siyasette, bir kısmını ise metresleriyle kullanan “Sadaka Hırsızlarını” asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, İsviçre Bankalarında milyarlarca dolarlık 8 tane hesabı bulunanı da, Türk Milletini Uluslararası Tefecilere kurban ettirenleri de asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, gencecik çocuklarımızı polislere öldürten, gözlerini çıkartan, işkenceye tabi tutan zalimleri asla unutmayacaktır.

*Türk Milleti, ellerinde kan, ekonomilerinde haram, iktidarında zulüm olan AKP ve Erdoğan’ı asla ve asla unutmayacak ve “Sandık” önüne geldiğinde hesabını mutlaka soracaktır.

Anasından her er doğan, delikanlı olmuyor ki, Türkiye’nin şansına da böyle çakma bir er doğan düştü. Yetti artık, badem takımı Türkiye’nin geleceğini karartmak üzere, süpürün deliğe!


***

14 Kasım 2016 Pazartesi

HEM KENDİNİ HEM ÜLKEYİ YAKACAKSIN


HEM KENDİNİ HEM ÜLKEYİ YAKACAKSIN,


14 Kasım 2016
Rifat Serdaroğlu


  7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine 5 gün kalmış! Tarih 02 Haziran 2015!
Devlet Bahçeli, Elazığ mitinginde binlerce insana konuşuyor;
“ Erdoğan, aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir. Fitne saçmakta ve her gün dedikodu yapmaktadır. Erdoğan bizim, HDP Meclis’e girmezse kaos olur, Erken seçime gidilir dediğimiz iftirasını atıyor. 
Bak Sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP’nin Meclis’e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunun somut bir şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, Alçaksın, Şerefsizsin. Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın? Türkiye koyu bir karanlıkta, kör bir çıkmazdadır.
Sizler işsiz yoksulken, Ankara’da bir avuç imtiyazlı ve sonradan görme hazineyi hortumlamakta, kaçak saraylarda yaşamaktadır. Siz darlık yoksulluk çekerken, AKP milli servet ve kaynakları zimmetine geçirmektedir…”
Sayın Bahçeli, bunları ve daha onlarca benzerini siz, Erdoğan için söylediniz.
7 Haziran Genel Seçimlerinden sonra azınlığa düşen AKP ve Erdoğan size koalisyon ortaklığı önerdi, siz, “Bu adamlarla ortak olunmaz” diye anında reddettiniz!
Daha sonra Kılıçdaroğlu, “ Gelin, Başbakan siz olun ” dedi, onu da reddettiniz!
Şimdi ne oldu ki, daha dün “Klinik bir vaka” olarak suçladığınız Erdoğan’ı Başkan yapacaksınız?
02 Haziran 2015 tarihindeki Erdoğan ile Kasım 2016 tarihindeki Erdoğan aynı kişi değil mi?

Kasım 2016’da ki Cumhurbaşkanı Erdoğan yürürlükteki Anayasa’ya uyuyor mu?
Uymadığını ve fiili durumun Anayasa’ya uydurulmasını söyleyen sizsiniz!
Türk Milletine şu sorunun cevabını açıklamak zorundasınız;
“Cumhurbaşkanı iken Anayasa’ya uymayan Erdoğan’ın, Başkan olunca Anayasa’ya uyacağını nasıl ve neye dayanarak söyleyebiliyorsunuz?
Kasım 2016’da ki Erdoğan, T.C Devletinin şeklini belirleyen Anayasa’nın ilk dört maddesine uygun bir yönetim sergiliyor mu?

Atatürk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyen Erdoğan değil mi?
“Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü Erdoğan kaldırtmadı mı?
Milli andımızı, Erdoğan ve AKP kaldırtmadı mı?

Erdoğan’ın ağzından bir kez olsun “ Türk Milleti ” dediğini duydunuz mu?
Başta Erdoğan ve TBMM Başkanı olmak üzere tüm AKP üst yönetimi “ Lâiklik İlkesinin” Anayasa’dan çıkartılması gerektiğini söylemiyorlar mı?
Milli Eğitimin tarikat ve cemaatlere terkedilmesi, karma eğitimden vaz geçileceğinin ısrarla söylenmesi, türbanın ilkokullara kadar indirilmesi, Anayasa’nın Lâiklik ilkesine uyuyor mu?

Hukuk Devleti kaldı mı? Yargı iktidarın tetikçisi haline getirilmedi mi?
Anayasa ve Yasalara uygun olmayan Kanun Hükmünde Kararnamelerle TBMM’yi işlevsiz hale getiren Erdoğan değil mi?

Türk Milletine şu sorunun cevabını açıklamak zorundasınız;
Cumhurbaşkanı iken Anayasa’nın ilk dört maddesine uymayan Erdoğan’ın, Başkan olunca Anayasa’nın ilk dört maddesine uyacağını nasıl ve neye dayanarak söyleyebiliyorsunuz?
Sayın Bahçeli, Milletvekili-Genel Başkan sıfatlarını omuzlarında taşıyan biri konuştuklarının her harfinden sorumludur. Siz, Türk Milletinin gözü önünde Erdoğan’ı ve partisini “ Milli servet ve kaynaklarımızı zimmetine geçirmekle” yani “Yolsuzluk ve Hırsızlıkla ” suçladınız!
Bu sözleri Elazığ Mitinginde gündüz vakti söylediniz, yani aklınız başınızda idi!
Hep doğru konuşmakla övündüğünüze göre, böyle birini Türk Devletinin başına BAŞKAN yapmanızın sebebi nedir?
Türk Milletinden bu kadar mı nefret ediyorsunuz?

Çok mu zordasınız? Sizi tehdit mi ediyorlar?

Eğer böyle bir durum varsa, ne yapacağınızı bilmiyor musunuz? Yaşınız 70’e gelmiş! Çok mu zor bu yalan dünyaya eyvallah demek? 
Ha çok mu zor?

Vatanı yakmamak için kendinizi yakmayı size öğretmediler mi?
Not; Semih Çetin’i kayboldu sanmayın. O şimdi Belarus’ta! Erdoğan’ın yanında…
Sağlık ve başarı dileklerimle 
14 Kasım 2016
Rifat Serdaroğlu



13 Şubat 2015 Cuma

İĞNELİ FIÇI





İĞNELİ FIÇI


Rıfat Serdaroğlu 
07 Temmuz 2014 


 Devletin başına geçecek kişide iki şart mutlaka aranmalıdır. Bu şartlardan ikisinin de tam, yani yüzde yüz olması gerekir. Bunlardan birinin az da olsa eksik olması, o kişinin tüm iddiasını bitirir, milletin başına da onarılamaz dertler açılır. Bu şartlardaki eksikliklerini bile-bile milletini aldatmaya devam eden kişi kelimenin tam anlamıyla, “MİLLİ İRADE HIRSIZIDIR.”

Bu iki şart şudur; Gerçek Demokrat olmak ve Namuslu olmak…
Gerçek Demokrat bir kişi; İnsan Hak ve özgürlüklerine saygılı, Hukuk Devleti-Lâik Cumhuriyet- Sosyal Devlet-Çağdaşlık-Bilim-Gelişmişlik-Hakça Paylaşım ilkelerini beyninde ve gönlünde taşıyandır.

Namuslu bir kişi; Boğazından tek haram lokma geçmemiş, kendisinin ailesinin, 2. Ve 3. Derece yakınlarının servetinin hesabını hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak şekilde verebilen, kul Hakkı yememiş, insanlara bilerek hakaret etmemiş, ülkesini satmamış, ihalelere fesat karıştırmamış, kalpazanlık gibi yüz kızartıcı suçlar işlememiş, kendisine verilen devlet yetkisini kötüye kullanmamış, nüfuz kullanmamış biridir.

Devletin tepesine oturtacağınız kişi, “Ben Demokratım” dediği halde, Anayasamızın 174. Maddesine aykırı olarak cemaat ve tarikatları devletin en hassas makamlarına yerleştiriyorsa, Anayasa ve Demokrasinin temel şartı olan “Kuvvetler Ayrılığı İlkesine” karşı çıkıyorsa, Yargıyı baskı altında tutuyorsa, yandaşlarını kayırıyorsa, o kişi Demokrat değildir.

Devletin tepesine oturtacağınız kişi; “Ben Namuslu bir Müslüman’ım” dediği halde, “Evinde sakladığı 1 Milyar Avro gibi bir parayı “Sıfırlaması” için oğluyla yaptığı konuşma tapelerinin” gerçek olup olmadığını belirlemek için Uluslararası bir uzman kuruluşa inceleme yaptırtmıyorsa, o kişi namuslu biri olamaz. Ciddi iddialara karşın, eline belge alıp “Bakın benim yurtdışındaki bankalarda param yok, işte belgesi” diyemiyorsa namuslu değildir. O kişi, devlet ihalelerini çeşitli ayak oyunlarıyla kendi itlerine aktarıyor ve onlardan aldığı haram paralarla medya grupları satın alıyor ve bunları da tetikçi olarak kullanıyorsa, Genelevde çalışan bir kadının namusu, o kişinin namusundan milyon kere daha değerlidir. O kişi, ülkesini bütünlüğünü koruyacağı yerde, 54 bin insanımızın hayatını bitiren, uyuşturucu kaçakçısı bir örgütle işbirliğine giriyor ve eşkıyadan emir alıyorsa o kişinin, değil devletin başına geçmek, yaşamaya dahi hakkı yoktur…

Görelim bakalım Türk Milleti kendi sonunu getirecek, kendisini soymaya devam edecek bir “Sahte Demokrat –Gerçek Hırsızı mı” seçecek, yoksa Türkiye’nin uğradığı tahribatın onarılması için, “Geçici bir dönem” için namuslu birini mi seçecek? 10 Ağustos’ta ilk işareti göreceğiz. Yalnız kimse şunu unutmamalıdır; Her millet, kendi kaderini kendi çizer. Kendi düşenin sonradan ağlamaya, suçu başkalarının üzerine atmaya hiç hakkı olamaz…

İzin verirseniz yazıyı Yüksek Seçim Kuruluna bir soru yönelterek bitirelim: YSK’ya müracaatım, 3013642663349 kargo takip numarası ile 02 Temmuz 2014 tarihi saat 11.44 te YSK görevlisi Sayın Müslim Yurtseven’e teslim edildi. Elbet bir cevap alacağız! Sorum şu; Sayın YSK Üyeleri, sizlerden biriniz Cumhurbaşkanlığına aday olsanız, istifa etmek zorunda kalacaktınız? Niye? Seçim sonucunu etkileyebilecek bir göreviniz olduğu için, değil mi? Hem aday olup, hem de YSK üyesi olarak devam edebil misiniz? Edemezsiniz. Peki, maaşını kamudan alan, tek sözüyle devletin tüm olanaklarını harekete geçirebilen, sınırsız ve hesabı sorulamayan ÖRTÜLÜ ÖDENEK kullanan Başbakan, nasıl olur da bir Kamu Görevlisi olarak istifa etmez? Bu hangi mantığa, hangi hukuk kuralına, hangi vicdana uyar? Bu feryada, bu eşitlik-adalet-dürüstlük istemine suskun kalamazsınız. Bu ülkede sizler, Başbakan’ın baskısı ile hukuksuzluğa geçit verirseniz, ülkede illegalite başlar ve sonu büyük bir kargaşaya gider. Lütfen sadece ve sadece Türkiye’yi-Adaleti-Hukuku düşünün ve bizlere “Çok şükür ki Ankara’da Yargıçlar var” dedirtiniz.

Tüm bunlara rağmen, “Milli İrade Karşıtı ve Hırsızlar İmparatoru” olan zat, bu aziz devletin tepesine geçerse, kendini bu vatanın sahibi olarak gören herkes, o kişiye, hak etmediği o makamı “İĞNELİ FIÇI” haline getirecektir. Eğer bir ülkenin tepesindeki kişi yasalara uymuyor, dürüst ve namuslu davranmıyorsa, vatandaşlar niçin yasalara uysunlar ki? Kim hangi gerekçeyle vatandaşa “Yasalara uy” diyebilecek? Kim, ha kim söyleyebilecek?


 http://www.marmarisguncel.com/2014/07/07/igneli-fici/#ixzz3Rdxcvjqo 

..