Rifat Serdarğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rifat Serdarğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2016 Pazar

BÜYÜK KÜRDİSTAN




BÜYÜK KÜRDİSTAN


Rifat Serdaroğlu
29 Haziran 2013
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu35
   Bu yazımızda, Başbakan Erdoğan’ın “Kütük” gibi sert ve kırıcı üslubu yerine “Kavl-i Leyyin’i” öne çıkarmayı, yani muhatabı rencide etmeden tatlı bir dil ile maksadını anlatma yöntemini kullanmaya gayret edeceğiz.
Önümde iki rapor var;
1)Can Paker’in Başkanlığındaki Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubunun, Kamu Düzeni ve Müsteşarlığı aracılığıyla Başbakan’a sunduğu rapor.
2)Kuzey Kürdistan(Ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi) Birlik ve Çözüm Konferansı sonuç raporu.
Bu iki raporu isteyen herkes bulabilir. İki raporun temel noktaları tamamen
aynıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve Türk Milletinden istenenler madde-madde yazılmış, sanki aynı elden çıkmış gibi.
Soru şu;
Türkiye’deki Kürtçü Hareketin önderi kim? Abdullah Öcalan değil mi? Evet.
BDPKK’lılar onun her dediğini “Allah Emri” kabul etmiyorlar mı? Evet. 

Geçen hafta Öcalan’ın, Barzani’ye yazdığı ve MİT (Türkiye Cumhuriyeti
Milli İstihbarat Teşkilatı) tarafından yerine ulaştırılan mektupta ne diyordu;
“Sayın Barzani, sizi sadece Güney Kürdistan’ın değil, (Kuzey Irak) bugün
4 parça olan Büyük Kürdistan’ın (Türkiye’nin Güneyi-Kuzey Irak-Suriye’nin Kuzeyi – İran’ın Güney Batısı) tek önderi olarak kabul ediyoruz.”
Demek ki kurulması için çalışılan Büyük Kürdistan’ın lideri Barzani olacak.
ABD ve İsrail’in, “Büyük Kürdistan’ı” kurma kararı verdikleri ve Büyük Ortadoğu Projesi dedikleri planı yürürlüğe koydukları ve gerçekleştirmek için Başbakan Erdoğan’ı bu projede “Eşbaşkan” olarak görevlendirdikleri, dünyada bu işleri bilenler tarafından artık itiraz edilmeyen bir gerçektir.
ABD-İsrail-Eşbaşkan Erdoğan-Öcalan-Barzani istediklerine göre,
(Eğer Türk Milletini aşıp, başarabilirlerse) Barzani’nin Başkanlığında
Büyük Kürdistan adım-adım kurulacak demektir!
Bir an için bu hayalin gerçek olduğunu düşünelim. Yukarıdaki iki raporu hazırlayan PKK’nın kalemşorlarının T.C Devletinden istediklerini,
gelecekteki önderleri Barzani’den de istediklerini varsayalım;
Öyle değil mi? En temel demokratik haklarını Barzani’den istemeyip de, benden mi isteyecekler?
*Tam Demokrasi ve Anayasada yazılacak tam eşitlik istiyoruz.
Barzani yönetiminde demokrasi var mı? Kendisi daimi ve değişmez Başkandır. Her şey, devlet kurumları dahil onun ve aşiretinindir. Bakanların tamamı ya akrabası ya da kendi aşiretindendir. Etnik köken ayrımı yapılmadığı söylenir, fakat özellikle Iraklı Türkmenler için sürekli “ETNİK TEMİZLİK” yapılır.
Daha geçen hafta Tuzhurmatu ilçesinde 13 Türkmen öldürüldü, 71 Türkmen yaralandı. Öldürülenlerden biri, Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı
yiğit insan Ali Haşim Muhtaroğlu idi. Hepsinin mekânı cennet olsun.
*Ana dilde eğitim hakkımızdır, tartışılmaz. Kürtçe eğitim ve öğretim istiyoruz.
-Barzani, dil birliğini sağlamak amacıyla Kuzey Irak’ta Resmi Dil ve Eğitim-Öğretim dili olarak sadece Kürtçenin “Soranice” lehçesini kabul etti. Kürtçenin Kırmançi ve Zaza lehçelerinin kullanımını tamamen yasakladı. Kürtçenin eğitim ve öğretim dilinde modern dünya ile yarışmasının mümkün olmadığını anlayan Barzani, Kuzey Irak’ta Cemaatin kurduğu üniversitede olsun, diğerlerinde olsun, eğitim dilini “İngilizce” olarak kabul etti.
*İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak isimleri kaldırılsın. Şeyh Said- Said Nursi- Seyyid Rıza gibi kişilerin itibarları iade edilsin.
Kalıplaşmış deyimlerden vazgeçilsin; Türk Bayrağı-Türk Milleti- Ne Mutlu
Türküm Diyene, gibi. Tek Dil-Tek Millet değil, ortak millet-ortak devlet denilmesini istiyoruz.
-Kürtçü vatandaşlarımız bunlardan sadece birini örneğin, Molla Mustafa Barzani’nin isminin veya bir heykelinin kaldırılmasını, önderleri Barzani’den isterlerse, görecekleri en hafif muamele, kendisiyle beraber tüm ailesinin kafalarının kesilmesi olur!
Hele Barzani’nin bölgesinde, onun peşmergelerinden ayrı bir “Asayiş Gücü” oluşturup, yol kontrolü yapmaya kalkanın sonu, kazığa oturtulmak ve ömür boyu ayakta durmakla ödüllendirilmek(!) olur.
Şimdi, yine Kavl-i Leyyin üslubuyla soralım.
Sayın-Sevgili-Değerli-Demokrat Kürtçü- Bölücü Beyefendi ve Hanımefendiler;
Türk Milleti adı, Türk Devleti çatısı altında tüm kültürel-sosyal-etnik-inanç haklarınızı, özgürce ve eşit olarak kullanarak yaşamak sizleri niçin rahatsız ediyor?
Demokrasimizin eksiklerini hepimiz için, tüm Türk Milleti için beraberce tamamlasak öldürmeyi değil, yaşatmayı seçerek bu cennet vatanda kardeşçe yaşasak, çok mu rahatsız olursunuz?
Yıllardır bölge insanının kanını emen, “ağalık” “Şeyhlik” düzenini beraberce yıksak, her biri yüzlerce köy sahibi BDP Milletvekillerinin ellerindeki arazileri toprak reformu ile alsak ve sizlere dağıtsak, o ağalar, beyler çok mu rahatsız olurlar? Kürtçe eğitim istiyorsunuz;
İlkokuldan başlayarak, Kürtçe Eğitim veren Özel Okullarınızı kurun ve çocuklarınıza öğretin. Bakın Türkiye’nin en zengin kişileri sizinle aynı etnik kökene sahipler. Her biri isterlerse yüz tane okul açacak kadar zenginler. Tüsiad’da size yardım etsin.
Amaç ana dilinizi öğretip, kültürünüzü yaşatmaksa buyurun beraberce yapalım.
Bilimde-Fende-Teknolojide-Ticarette-Edebiyatta kullanamayacağınız bir dil yerine bizlerin yaptığı gibi, çocuklarınıza zengin ve güzel Türkçemizin yanında ikinci-üçüncü bir dil öğretip, onları birer “Dünya İnsanı” yapmak sizlere
çok ters mi gelir?
Lütfen bunları iyi düşünün. Katılmadıklarınız için yazın, tartışalım. Bizler bir ve bütün olursak rahat edebiliriz. Her talebi dinleyelim, birliğimize ve demokrasimize olumlu katkı sağlayacakları beraberce gerçekleştirelim.
Ama lütfen bir şey yapmayın. Türk Milletini enayi yerine koymayın. Lütfen bizi daha fazla üzüp, Türk Milletinin sabrını zorlamayın. İnanın Türkiye’nin %95’i sizler ve Erdoğan gibi düşünmüyor. Kandırılmaktan bıkmadınız mı?
Bir de kendinize, aklı başında-dünya gerçeklerini bilen medeni sözcüler seçin. Akil İnsanlardaki bir kısım sepetleri, kendine öğretim üyesi diyen yumuşakçaları, Altan Tan- Mehmet Metiner gibileri çok mu aradınız Allah aşkına!
Hadi şimdi düşünün, İmralı’ya gidecek heyete de bu yazıyı verin, o da düşünsün.
Biz nasılsa daha çok konuşacağız.
Allah insanlara kullanmaları için vermiştir “Akıl” denen mucizeyi.
Cennet vatanında efendi gibi yaşamak varken, kendi evini yıkıp, Barzani’ye köle olmak niye be güzel kardeşim!
Not: Daha dün, bölgeyi “Sömürge Valisi” tavrıyla gezen ABD’li Büyükelçiye ve onun tahriklerine asla güvenmeyin. Geçmişte sizleri çok defa sattılar, yine satacaklar, baş başa kalacağız. Güvenlik Bölgelerinde yapılmakta olan Kalekol-Karakollara niçin karşı çıkıyorsunuz? Bunlar sizi, eşkıya-kaçakçı-uyuşturucu satıcısı ve teröristlere karşı korumak için yapılmıyor mu?
Sizlerin bu eşkıya- kaçakçı- terörist takımıyla ne işiniz olabilir Sayın, Sevgili, Demokrat Kürtçü-Bölücü Beyefendi ve Hanımefendiler?
Sağlık ve başarı dileklerimle, 
29 Haziran 2013
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu35



ENFLASYONUMUZ DA ÇALINDI



ENFLASYONUMUZ DA ÇALINDI


Rıfat Serdaroğlu
Rifat Serdaroğlu
05 Şubat 2015
Mardin’de bir otelde AKP’liler İl Danışma Meclisi toplantısında biraraya geldiler.
Mardinli olan eski Bakan Muammer Güler kürsüye çıktı ve gürledi;

“Ne bir kuruş fakirin parasına, ne bir kuruş kamunun kaynağına, ne bir kuruş yetimin hakkına tenezzül etmedik. Tenezzül eden alçaktır, namussuzdur, şerefsizdir…”
Makinalı tüfek gibi konuşan boyun fakiri eski Bakana soralım;
Fakirin, yetimin nesini alacaksın be adam? Bunların kıçındaki pantolondan başka nelerini bıraktınız ki? Siz kendi zengininizin dostusunuz, fakirin değil ki!
Reza Zarraf’ın fakir ve yetim olmadığını cümle âlem bilmiyor mu?
Oğlun bu Reza denen sepetin danışmanlığını yapmıyor mu?
Sen ömrün boyunca memurluk yaptın. Daha düne kadar senden harçlık alan, hayatında hiç çalışmamış, tek kuruş vergi ödememiş oğlun, nasıl oluyor da aylık kirası 60 BİN TL olan evde oturabiliyor?
Bunun yolunu, fakirlere ve yetimlere de öğretsene!

Kamu Kaynağı diyorsun. Sen Bakan olmasan yani kamu gücü kullanmasan,
Reza denen sepet sana selam verir miydi? Oğlunu danışman olarak alır mıydı?
Sen milletin sana emanet ettiği “kutsalı” Reza’nın ayakları altına attın ve sen de önüne yattın.

Bir parça yüreğin ve adamlığın kaldıysa, gel, bunları bana anlat! Sıkarsa tabii…
Değerli Okurlar;
Ben, badem takımını “Mart Kedisine” benzetirim. Bunlar hem öperler, hem canları yanmış gibi bağırırlar. Hem cebinizi boşaltırlar, hem sizden fazla ağlarlar. Götürecek bir şey bulamazlarsa, birbirlerinin işini-parasını götürürler.
Bunlarda her şeyin bir raconu, ölçüsü vardır. Rüşvetin bile.
Dönemin Başbakanının oğluyla yaptığı şu konuşmayı hatırlarsanız, ne demek istediğim net olarak anlaşılır!

Baba; Oğlum filanca(!) kişi getirdi mi?

Oğul; Getirdi babacığım ama ancak 10 Milyon Dolar denkleştirmiş, gerini sonra getirecekmiş!

Baba; Ne 10 mu getirmiş? Sakın alma! Nasılsa bize mahkûm, oda herkesin verdiği kadar verecek…
İşini (!) nasıl takip ettiğini gördünüz mü? Avantayı bile tarifesine göre alacak. Avantayı tahsil edemezse, itibarı sarsılır tosunun…
Gelelim enflasyonun çalınmasına! Yahu enflasyon da çalınır mı demeyin!
Öyle bir çalınır ki şaşarsınız!
Bizler, yani alışverişini pazardan- marketten kendi yapan insanlar olarak enflasyonu her ay, aldıklarımıza daha fazla para ödeyerek zaten yaşıyoruz.

-Bizlere göre bir yıllık MUTFAK ENFLASYONU yüzde 30’dan fazladır.
-İstanbul Ticaret Odası verilerine göre, 12 aylık Enflasyon ortalaması: % 12,18
-TÜİK (AKP Hükümeti) verilerine göre, 12 aylık enflasyon ortalaması : % 7,24
Buyrun buradan yakın! Hadi bizim % 30’u boş verelim. İTO ile TÜİK arasındaki 4,94 puana ne diyeceğiz? Kim çaldı bizim enflasyonumuzu yahu?
İmdat, Hırsız var, enflasyonumuzu çaldılar, yetişin ey ümmet-i Muhammed…
Not: Yerdeki taşı alıp kendi kafasını kıran adamın aklından şüphe etmeyen, hem aptal hem de zır cahildir. Özel sektörün sağladığı istihdamın %50 sini, özel sektörün yaptığı ihracatın %80 nini, özel sektörün yarattığı katma değerin % 50 sini yaratan TÜSİAD, kaka!
Rasyo oranı 18 olan Bank Asya da kaka!
Kim Baş Serok Recep’in emrine girmezse o hepten kaka…
Boyalı saçlı ekonomi bakanını Avrupa’ya gönder de, yabancı sermayeyi ikna edip Türkiye’ye getirsin! Nah getirir…
Olan yine fakir fukaraya olacak. Dolar fırladı, 2,44’ü geçti. Zam yağmuru sel gibi geliyor.
Durmak yok, AKP’ye oy vermeye devam… Müstahaktır, müstahak…
Sağlık ve başarı dileklerimle 
Rifat Serdaroğlu
05 Şubat 2015

..