Rambolar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rambolar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2019 Pazar

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 18

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A  BÖLÜM 18

Korkut Eken,
22/8/2000 - 11:00 
Atin,


Mehmet Eymür'ün TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nda ki ifadesini okuyanlar, muhtemelen verdiği bilgileri çok yetersiz bulmuşlardır.
Acaba Eymür, komisyona, bütün konuşmaların ve ifadelerin aynı akşam televizyonlarda yayınlanması, ertesi gün gazetelerde yer alması sebebiyle mi az bilgi vermişti? 
Tahkikatı yürüten İstanbul DGM'ye verdiği bilgiler çok daha kapsamlı mıydı? 
Yoksa MİT Kontrterör ünitesinin başkanı bir çok konudan haberdar değil miydi?
Bu suallerin hepsinin cevabı "hayır". Nedenini bir örneklerle izaha çalışalım:

29.ncu Madde

"Tarih : 19.02.1997
Konu : Mehmet Eymür
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına
Müsteşarlığımız mensubu Mehmet EYMÜR’ün Susurluk Soruşturması nedeniyle 19 Şubat 1997 Çarşamba günü “Tanık” olarak ifadesine başvurulacağı ilgi yazıları ile bildirilmektedir.
1.11.1983 tarih ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun “Tanıklık” başlıklı 29 maddesi, MİT Mensuplarının tanık olarak dinlenebilmesini, MİT Müsteşarının iznine bağlamıştır. Anılan madde şu şekildedir:
'Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde MİT mensuplarının tanık olarak dinlenebilmesi, MİT Müsteşarının iznine bağlıdır.'
Madde gerekçesinde de ayrıca vurgulandığı gibi; tanıklık konusunun Devlet çıkarlarını zedeleyip zedelemeyeceğini takdir etme hususunda MİT Müsteşarı yetkili kılınmıştır. MİT mensuplarının görevleri nedeniyle vakıf oldukları Devlet sırları hakkında MİT Müsteşarının izni olmadıkça tanıklık yapmamaları, Devletin üstün çıkarlarının korunması amacına dönüktür.
Mensubumuzun durumunun 29 uncu madde kapsamında değerlendirilebilmesi ve MİT Müsteşarına yasa ile tanınan takdir hakkının amacına uygun kullanılabilmesi için tanıklık konusunun açık bir içimde bilinmesi gerekmektedir.
Ancak, “Susurluk Soruşturması”nın önemi gereği Mehmet EYMÜR’e TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu’nda yaptığı açıklamalar ile Hanefi AVCI’nın Komisyon’da şahsıyla ilgili ileri sürdüğü iddialar hakkında bilgi vermek üzere sınırlı olarak tanıklık izni verilmiştir.

Bilgilerini ve gereğini arz ederim.
Sönmez KÖKSAL
Müsteşar"

Şartlı Tanıklık
Hukuk açısından çok tartışılabilecek bir izin, güdümlü ve sınırlı bir tanıklık izni. Yani bilseniz de, açıklamayı arzu etseniz de, "devletin üstün çıkarları" gerekçesiyle belli konularda, belli miktarda anlatmak zorunluluğundasınız.
Devletin üstün çıkarlarını korumak, tabii ki en önemli görevimiz, ancak çeteleşmeyi, çıkar amaçlı gasp ve cinayetleri "devletin üstün çıkarları" ile bağdaştırmak çok zor. 
Eymür, daha sonraki tarihlerde, benzer bir yazı daha aldı.
"Tarih : 04.09.1998 
Konu : Tanıklık İzni 
Sayın Mehmet EYMÜR 

Türk Ceza Kanunu'nun 313 üncü maddesine muhalefet suçundan sanıklar İbrahim ŞAHİN ve arkadaşları hakkında İstanbul 6 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 97/180 sayılı esasında görülmekte olan davada tanık olarak dinlenmeniz istemini içeren ilgi (a) ve (b} yazılar üzerine, 2937 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi uyarınca ilgi (c) yazı ile tanıklık izni verilmiştir. 
Sözkonusu tanıklık izni gereğince İstanbul 6 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 12.10.1998 günü tanık sıfatıyla vereceğiniz ifade; 23.2.1997 tarihinde İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığında verdiğiniz ifade ve anılan Mahkeme’de iddianameye konu kişi ve olaylar hakkında vermiş olduğunuz ifade ile sınırlıdır. 
Gereğini rica ederim. 
Şenkal ATASAGUN 
Müsteşar" 

Zıtlaşma

Eymür, kendisine bu yazının bir suretini getirip, tebellüğ eden MİT Hukuk Müşavirliği görevlisine çattı. "Böyle güdümlü tanıklık olmaz, bu hukuka aykırı, hem tanıklığa izin verip, hem de tanıklığa tahdit koyuyorsunuz. Hukuk açısından böyle bir uygulama olabilir mi? Eğer benim anlatabileceğimi düşündükleri konular 'devletin çıkarlarına aykırı' ise, o zaman idare izin vermesin, bu Müsteşar'ın yetkisinde, niye beni vasıta ediyorlar" dedi. 
Haber Müsteşar'a çabuk ulaşmıştı. Bir müddet sonra Hukuk Müşavirliği görevlisi telaşla gelip, Eymür'den izin yazısını geri istedi ve "amirlerinin yazının dosyada kalması gerektiğini belirttiklerini" söyledi.
Eymür, ne yapılmak istendiğini anlamıştı. İdare elinde belge olmasından çekinmişti. "İzin kağıdı olmazsa ben de ifade vermeye gitmem" diye direndi. 
Neticede Eymür, gazeteci bir dostu ile telefonda konuşurken, "idare izin vermediği için ifade vermeyeceğini" söyledi. MİT'in "tanıklık izni verdiği" haberi hemen akabinde gazetelerde yer aldı. Eymür de İstanbul DGM'ye giderek "Mehmet Ağar'ı ağır bir şekilde suçladığı" tanıklığını yerine getirdi.
Şimdilik, tekrar TBMM'deki ifadelere dönelim ve sözü, yüzbaşılığı döneminde anıldığı ismi ile "Bozkurt Yarbay"a bırakalım. 
Bozkurt Yarbay
KORKUT EKEN (27.12.1996) 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bugünkü toplantımıza başlıyoruz. Hoş geldiniz Korkut Bey. Herhangi bir tebligat olmadan kendiliğinizden geldiğinizden dolayı teşekkür ederiz. Niye çağırdığımız, herhalde, malumdur. Öncelikle, söze başlamadan evvel, kendi biyografinizi bize anlatın. Ondan sonra da mafya-siyasetçi-devlet üçgeni içerisinde, özellikle de son Susurluk olayları ve Doğu Perinçek tarafından şahsınıza yöneltilen bazı iddialar var. Herhalde medyadan izlemişsinizdir. Biz, bu konulardaki bilgilerinizi rica ediyoruz ve sizin konuşmalarınızdan sonra da sorularımız olacak, olursa onları cevaplandırırsınız. Buyurun. 
KORKUT EKEN - Efendim, 1965 yılı Kara Harp Okulu mezunuyum. Yarbay rütbesine kadar ordunun muhtelif kademelerinde çalıştım. Özellikle, komando tugayı, hava indirme tugayı gibi özel birliklerde çalıştım. 1974 senesinde Kıbrıs Barış Harekâtına ilk paraşütçü birliklerle iştirak ettim. 1978 senesinde de Silahlı Kuvvetler özel birliklerin tim komutanlığına atandım. O birlikte, birlik komutan yardımcılığına kadar yükseldim. Bu arada, tabiî, Silahlı Kuvvetlerde muhtelif kursları gördüm, gerek yurtdışı gerekse yurtiçi kurslar. Özellikle komando harekâtına yönelik, rehineli harekâta yönelik kursları gördüm. Bunun neticesinde de 1982 senesinde polis özel timlerinin kurulmasıyla ilgili görev aldım. Yalnız, bu, tabii, çok küçük bir miktar, 36-40 kişi civarında, sadece rehineli harekâta yönelik bir tim yetiştirdik. 1984 senesinde Eruh-Şemdinli basılınca, kendi birliğimle Siirt'e intikal ettik aralıklarla orada, Güneydoğuda görev yaptım. Bu arada, yine, 1985 veya 1986 senesi olabilir, iç güvenlik polis özel timlerinin eğitiminde, kuruluşunda, teçhizinde, teşkilinde çalıştım. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - 36 kişilik tim yetiştirdik diyorsunuz ya... 
KORKUT EKEN - 1982 senesinde çok küçük bir miktar o... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bu nedir? Yani, iddialar var, mesela, Abdullah Çatlı gibi... 
KORKUT EKEN - Hayır. Tamamen polistir. Şu andaki rütbelilerin hepsi o dönem kursta yetişmiştir, polisin rütbelilerinin, özel harekâtçıların... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Görevli... Anladım. 

MİT'e Giriş

KORKUT EKEN - Bu polis özel timlerini eğitirken, bir gece eğitimi esnasında Millî İstihbarat Teşkilatından tanımadığım iki-üç kişi geldi, onlar da bir silah deneyeceklerdi. Bunların sonradan, rahmetli Hiram Abas, Mehmet Eymür olduğunu öğrendim. Bunlar, oradaki durumumuzu, tahmin ediyorum, takdir etmişler, görev teklif ettiler. 
SEMA PİŞKİNSÜT(Aydın) - Siirt'te mi oluyor bu olay? 
KORKUT EKEN - Hayır, Ankara'da. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)-Kaçta dediniz?.. 
KORKUT EKEN - 1986 senesi. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop) - Siz oradan oraya, şeye geçtiniz. 
KORKUT EKEN - Ve 1987 senesinde yarbay rütbesiyle ordudan ayrılarak Milli İstihbarat Teşkilatına intisap ettim. Çok kısa bir müddet çalıştım, Güvenlik Daire Başkan Yardımcısı olarak göreve başladım. Oradaki Daire Başkanım Mehmet Eymür idi. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Burada bir şey öğrenmek istiyorum; dediniz ki "1986'da iç güvenlik polis özel harekâtta görevliydim, 1987'de ordudan emekli oldum" 
KORKUT EKEN - Ordu mensubuyken polislerin eğitimine katıldım Başkanım 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yani ordudayken katıldınız. 

Rapor Emeklisi Ağar'a Müşavir

KORKUT EKEN - Evet. Yarbay rütbesindeyken polislerin eğitiminin sevk ve idaresindeydim. Ondan sonra, Millî İstihbarat Teşkilatında çok kısa bir süre çalıştım, 1987-1988'deki MİT raporu olayları gündeme geldi. Tabiî, ben bu raporu hazırlayan dairede çalıştığım için, Müsteşar Yardımcısı rahmetli Hiram Abas, Daire Başkanı Mehmet Eymür ve ben emekliye sevk edildik, haziran 1988 senesi. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI(Gaziantep)- Rapor olayından dolayı mı? 
KORKUT EKEN - Rapor olayından dolayı, evet. 1988'den sonra, 2 sene, Mehmet Eymür ile birlikte dışarıda serbest olarak çalıştık. 1990 senesinde de Botaş'a girdim. Botaş'tayken, eylül 1993 senesinde yine bin kişiye yakın bir emniyet mensubunun eğitileceğini ve o zaman Genel Müdür Sayın Mehmet Ağar çağırarak, bu konuda uzman olduğumu, yardım etmem gerektiğini söyledi. Severek, gönüllü olarak kabul ettim. Başbakanlık emriyle, Eylül 1993'ten itibaren de Emniyet Genel Müdürlüğü özel timlerinin eğitiminde görev aldım. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - 1990-1993 arası Botaş’tasınız. 

Kadro Botaş'ta

KORKUT EKEN - Evet, Botaş'tayım. 1996'ya kadar Botaş'tayım, kadrom Botaş'ta kaldı... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI(Gaziantep)- Fakat, eğitimi yaptırdınız. 
KORKUT EKEN - Evet. İlgim kesildi, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde çalıştım. 
SEMA PİŞKİNSÜT(Aydın)-Başbakanlık emriyle, görevinizi tekrarlar mısınız, en son... 
KORKUT EKEN - Başbakanlık emriyle, Emniyet Genel Müdürlüğü 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)-Görevlendirme yapıyor... 
KORKUT EKEN - Görevlendirme yapıldı. 
SEMA PİŞKİNSÜT(Devamla)-Emniyet Genel Müdürlüğü... Ne görev olarak? 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)-Özel timin eğitimi. 
KORKUT EKEN - Özel timin eğitimiyle ilgili. Kısa özgeçmişim bu Başkanım. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Ne zaman göreviniz sona erdi? 
KORKUT EKEN - 15 Nisan 1996'da Emniyet Genel Müdürlüğündeki görevimden ayrıldım. Bu aralar, muhtelif, Güneydoğudaki birçok operasyonda hem komutanlık yaptım. 1980 yılında Diyarbakır'a kaçırılan uçağın kurtarılmasındaki timin komutanıydım. Bu kadar Başkanım, sorularınızı bekliyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Teşekkür ederim. Şimdi esas meselemize geliyoruz; sizin hakkınızda, birtakım, Doğu Perinçek ve Aydınlık Dergisinde yayınlar var, medyada birtakım iddialar var ve bunun dışında bu biraz evvel de söylediğim gibi, siyasetçi-mafya ve güvenlik güçleri ilişkisi hakkındaki bilgilerinizi ve düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz. 

Tarık Ümit'le Arkadaştık!

KORKUT EKEN - Birincisi, Tarık Ümit'in öldürülmesi olayı. Ben Tarık Ümit'i Millî İstihbarat Teşkilatında çalışırken, 1987 senesinde Mehmet Eymür vasıtasıyla tanıdım. Dairenin elemanıydı. Özellikle, kaçakçılık konularında, narkotik konularında çok haberler getiren bir elemandı. Benim o dönemde Tarık Ümit'le en ufak bir görev ilişkim olmamıştır. Sebebi, narkotik, kaçakçılık falan branşım haricidir. Dairenin ayrı bir biriminde, oranın sorumlusu olarak çalıştım, o da, görevleri, tamamen teröre yönelikti. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)- Güvenlik dairesinde. 
KORKUT EKEN - Evet efendim. MİT'ten ayrıldıktan sonra Tarık Ümit'le arkadaşlığımız yine devam etti, irtibatlarımız devam etti, hep birlikte, Eymür'le birlikte, devamlı görüşürdük,arar sorar, biz onu arayıp soruyorduk. Ben Emniyet Genel Müdürlüğü’nde göreve başladıktan sonra, tarihini hatırlayamayacağım, bir gün Tarık Ümit görüşmek istedi, Ankara'da görüştüm, çok önemli bir kaçakçılık olayı olduğunu, bunu mutlaka devletin birimlerine vermek istediğini, yardım etmek istediğini söyledi. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)-Takriben tarih söyleyebilir misiniz... 
KORKUT EKEN - 1994 filan olabilir efendim. Ben, tabii, o konuda herhangi bir yetkim, görevim olmadığı için, şahsı, Emniyet Genel Müdürü Sayın Mehmet Ağar'la tanıştırdım, götürdüm, "efendim, çok önemli bir olay var Genel Müdürüm, bu arkadaş ciddi iddialar var, çok büyük bir olayı açığa çıkarabileceğini söylüyor" dedim. Genel Müdür benim yanımda Kaçakçılık İstihbarat Daire Başkanı Tuncay Yılmaz'ı arayarak, böyle önemli bir olayın olduğunu, alakadar olmasını emrettiler. Tarık Ümit'i Kaçakçılık İstihbarat Dairesi’ne gönderdi. Ondan sonra, yine özel şeyler hariç, Tarık Ümit'le bir görev ilişkim olmadı. Yalnız, sonradan duydum; o bana söylediği konu gerçekten doğru; çok büyük miktarda asit anhidriti polise yakalatmış arkadaş. Bu arada MİT'te Mehmet Eymür göreve başladı. Tabiî, MİT'te göreve başlayınca, eski adamı, elemanı olarak, bu şahısla beraber çalışmak istemiş ve Tarık Ümit'in, sonra, tekrar, Mehmet Eymür'le birlikte olduğunu, MİT'e çalıştığını duydum. Kaçırılması veya öldürülmesiyle en ufak ilgim yoktur. Bunu -ben tahmin ediyorum- devletin istihbarat birimleri de bilmektedir. Mecmuada Tarık Ümit'in kızı konuştu, biliyorsunuz, "işte Mehmet Eymür beni çağırdı, babamı Korkut Eken öldürtmüş" dedi; olay doğru, Mehmet Eymür'ün kızı çağırıp söylediği doğru. Yani, kıza söylemiş "babanı Korkut Eken kaçırdı ve öldürttü" diye. Ondan sonra kız benimle görüştü. Mehmet Eymür, Tarık Ümit'in kızını çağırmış, demiş "kızım, baban kayıp; ancak, bunu Korkut Eken kaçırttı ve öldürttü" demiş kıza. 

Eymür Söylemiş

BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Kızdan duydun sen bunu?.. 
KORKUT EKEN - Kız hemen ertesi günü geldi, dedi "Korkut Amca", yakın tanıyorum kızı da tabiî, evlerine girip çıktığım bir insan Tarık Ümit, "Korkut Amca, babamı sen öldürmüşsün" dedi. "Nasıl böyle bir kanaate sahip oldun, nasıl oldu bu iş?", dedi ki "ben şimdi Mehmet Eymür Amca’nın yanından geliyorum, o söyledi" Yanımızda da gazeteci birkaç tane, Ahmet Akpak isminde bir gazeteci varmış galiba, onların yanında söyledi ve "savcılığında suç duyurusunda bulunun dedi bize" dedi. "Kızım, ben babanla 1-1,5 senedir görüşmüyorum, bunu söyleyişinin sebebini, şimdi Mehmet Eymür'ün bunu söylemesinin sebebini bilmiyorum. Mehmet Eymür'le de pek görüşmüyoruz. Tahmin ediyorum, bu görüşmediğimiz için filan, onun sebebiyle bu şekilde söylemiş olabilir sana" dedim. Kız inandı ve gitti; çünkü, iyi tanır beni, iyi tanıyor yani. Ondan sonra, bir gün yalnız başıma İstanbul'a gittiğimde, bir arabanın takip ettiğini hissettim. Tabiî, polis ekibine filan telefon ettim, ben de tedbir aldırdım, derken arabanın telefonu çaldı; "siz Korkut Eken misiniz?", "evet", "ben Tarık Ümit'in kızıyım, şu araba sizin mi?" dedi, benim arabanın plakasını söyledi; "evet, benim" dedim, "biz arkanızdayız, görüşmek istiyoruz" aynadan baktım, gerçekten 2 tane araba geliyor "istediğiniz yerde görüşelim" dedim. İndik, o kız geldi yine "bak, o zaman söyledin..." dedi, tekrar bana söyledi "Mehmet Amca, babamı sen öldürmüşsün" işte bir sürü şey. Dedim ki "ben babanı filan öldürmedim, o zaman sana ne söylediysem doğru; ama, sen böyle 4-5 kişiyle, böyle arkadan, hiç haberim olmadan arabanın arkasından takip ediyorsunuz" dedim, adamlar da böyle uzakta tertibat almışlar; onları da çağırdım yanıma "gelin bakayım" bunların elleri cebinde filan "çıkarın ellerinizi cebinizden" dedim, "ne istiyorsunuz?", işte gerekli şekilde konuştuk biz, olayın öyle olmadığını, haberim olmadığını ve babasıyla 1,5 senedir de hiç görüşmediğimi söyledim. Ondan sonra da bir daha görüşmedim. Tarık Ümit olayı budur; ama, onu söyleyenler, ben zannediyorum ki, o olayın içinde olmadığımı kesinlikle biliyorlar. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ -Sizce niye böyle söylemiş olabilirler? Tahmini?.. 
KORKUT EKEN - Efendim, bizim çok yakın irtibatlarımız vardı; gece gündüz beraberdik. yani. Buz fabrikasından, şahsi nedenlerle, azıcık münakaşa ederek ayrıldığımdan dolayı tahmin ediyorum, ondan sonra da görüşmedik zaten ve MİT'e girişinden de benim hiç haberim yok; ben gazetelerden okudum. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)- Münakaşa dediniz, Tarım Ümit'in buz fabrikasıyla... 
KORKUT EKEN - Değil. Biraz evvel arz ettiğim, banka kredisi, Eymür'ün dayısının yardımı sayesinde kurulan bir buz fabrikası var. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI(Gaziantep)- Siz orada ortaktınız?.. 

Hisse Yüzünden Münakaşa

KORKUT EKEN - Benim sermayem filan olmadığı için, orada çalışmama karşılık yüzde 8 bir hissem vardı fabrikada; doğru. Yalnız, ben bu şekilde ayrıldıktan sonra, buz fabrikalarındaki hisseyi -tabii biz arkadaşız, dostuz; para pul olmaz iki arkadaş arasında- onu talep etti, o hisseyi; "senin paran yoktu, burada çalıştığın için ortak etmiştik" ben hisseyi iade ettim. 
YAŞAR TOPÇU(Sinop)- Eymür?.. 
KORKUT EKEN - Evet. hisseyi iade ettim ve ayrıldım, onun üzerine Botaş'a geldim çalışmaya başladım. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR - BOTAŞ'ta ne görev yapıyordunuz? 
KORKUT EKEN - BOTAŞ'ta bir sene müfettiş görevi yaptım; ondan sonra da, koordinatör. Herhangi, hiçbir görev yapmadım; koordinatör olarak çalıştım. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Peki, özür dilerim, bunanla alakalı. Yani, bir ticarî ortaklık sona ermiş olabilir; fakat, bu ortaklığın sona ermesi, sizi, böyle çok ciddî bir ithamla suçlayacak kadar, çok ciddî bir kavga mıydı? 
KORKUT EKEN - Aslında değildi de, işte, böyle çok büyütülecek bir olay veya bu duruma getirilecek bir olay değil tabiî. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Değildi yani. 
KORKUT EKEN - Değildi. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Ben, sizin ifadenizden öyle anlıyorum; başka sebepler de olabilir mi acaba, aklınıza gelen? 
KORKUT EKEN - Ben, tahmin ediyorum, bu Tarık ile de son zamanlarda Eymür'ün arası yoktu. Ama, ondan sonra nasıl oldu tekrar irtibatlandılar onu bilemiyorum. 

Yüzde Sekizlik Hisse

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben, bir şey sorabilir miyim. Şimdi, bizim, çok sık karşılaştığımız, burada, avukat arkadaşlarımız var, Başkanımız öyle. Bu tür şeyler bizim meslek hayatında çok sık karşılaştığımız olaydır. Gerçekten, arkadaşımızın söylediği gibi, yüzde 8'lik bir ticari hisse, bir ölüm olayında sizin adınızın verilmesini gerektirecek kadar büyük bir husumet yaratmaya... 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bir dakika... Yüzde 8'lik hisse ne kadara tekabül ediyor? 
YAŞAR TOPÇU (Devamla) - Ne ederse etsin. Sen, beni dinle, ben başka bir şey söyleyeceğim. Acaba, Mehmet Bey'in, Sayın Eymür'ün bu tür şeylerine siz de daha önce tesadüf ettiniz mi; yani, rast gele suçlamaları olur mu, olmuş mudur? 
KORKUT EKEN - Olabileceğini zannediyorum ben. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin mi rast gele suçlamalarınız?.. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, hayır... Mehmet Bey'i diyoruz; böyle bir alışkanlığı var mıdır? 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Başkalarını mı rast gele suçlama... 

Emel Sayın Doğru mu?

KORKUT EKEN - Olabilir efendim. 1988'deki MİT raporunda eski Genel Kurmay Başkanı'nın Emel Sayın ile beraber olduğu doğru mu? 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Doğruymuş. 
KORKUT EKEN - Hayır. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öyle diyorlar. 
KORKUT EKEN - Hayır. 
SEMA PİŞKİNSÜT {Aydın) - Ne biliyorsunuz? 
YASAR TOPÇU (Sinop) - Öyle diyorlar; ben, başkalarının yalancısıyım. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Yani, diyemezsiniz. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Neyse... 
KORKUT EKEN - Tabiî, elemandan gelen bir haber bu; ama, elemandan gelen her haber doğruysa, o zaman bir sürü insanla mücadelemiz var; yani, onların haberlerinden biz değerlendirirsek yanlış olur. Haber ağı akar, seksen yerden aynı haberle ilgili bir bilgi toplarsınız, bir süzgeçte süzülür, doğruyu bulur söylersiniz; ama, bir kişinin, diyelim ki, bana düşman olan bir kişinin, gelip oraya söylemesiyle suçlanabiliyor muyuz efendim; yanlış olur. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Biz, sizi burada, Tarık Ümit'in sanığı olarak dinlemiyoruz. 
KORKUT EKEN - Hayır, biliyorum; yani, bu şekilde bir suçlamayla... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sorunun cevabını verdi; karşılıklı konuşmayalım. 

Parlamentoda Ben Sizden Eskiyim

YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öyle bir şeyimiz yok; yanlış anlaşılmasın Sayın Başkan, karşılıklı konuşmuyoruz. Biz, yani, rica ediyoruz. Ben, sizden eskiyim bu Parlamentoda, neyin karşılıklı olup neyin karşılıklı olmadığını biliyoruz. Böyle müdahale edecekseniz, o zaman saygılı konuşalım. O değil, ben arkadaşımızın yanlış anlaması. Bir defa, arkadaşımızı burada, sanık sıfatıyla ya da Tarık Ümit'in faili sıfatıyla dinlemiyoruz; onu söylüyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Ama, kendi şeyini de söylüyorsun. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Böyle şey olur mu; olmaz öyle şey. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Biz, sizi değil onu dinleyeceğiz. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Anladım efendim; ama, siz sorarken biz bir şey söylemiyoruz ama, rica ederim; yani, sizin soru sorma imtiyazınız yok zaten. Olmaz öyle şey. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sorgulamayı Başkan yapar tabiî ki. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop)- Hayır, burada sorgulama değil efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Lütfen, münakaşaya gerek yok. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yok tabii, onun için söylüyorum. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Eken... 

Çevirme

KORKUT EKEN - Tabiî, şimdi, burada, bir de affınıza sığınarak belirteyim. Ben, burada, hiç kimseyi ve şahısları kesinlikle suçlamak istemiyorum. Benim eski amirimdir Mehmet Eymür. Çok güzel bir istihbaratçıdır, sevdiğimiz bir insan tabiî. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Size, şunu sormak istiyorum: Ben de aynı şeye katılıyorum; yani, o yüzde 8'lik problemin böyle bir şeye sebebiyet vermeye... 
KORKUT EKEN - Hayır, o yüzde 8'lik hissemi ben verdim zaten efendim onunla ilgisi yoktur. Ben, almış değilim, vermişimdir. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bir sual soracağım. Sizin, Milî İstihbarattan gidip, emniyetin nezdinde çalışmanız, acaba, Sayın Eymür'ü öfkelendirmiş olabilir mi? 
KORKUT EKEN - Olabilir diye değerlendiriyorum efendim; çünkü, on sene evvelki raporda... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Kanaatiniz o yönde mi? 
KORKUT EKEN - Evet, olabilir. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Evet, devam edin; buyurun. 

Bildiklerim Bu Kadar

KORKUT EKEN - Bu konuyla ilgili bildiklerim bu kadar Sayın Başkan. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Evet, bilahare soruları cevaplarız. Siz, diğer konulara devam edin. 
KORKUT EKEN - Diğer, başka... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Daha soracağız tabii de... 
KORKUT EKEN - Benim suçlandığım Tarık Ümit konusu da bu kadar. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Komisyonun çalışma alanıyla ilgili, mafya- siyasetçi-polis ilişkisi gibi bu konular üzerinde. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Açıkladığımız konularla ilgili olarak ne diyorsunuz; yani bu olaylara, bilginiz nedir? 
KORKUT EKEN - Şahsi kanaat olarak, müsaade ederseniz birkaç cümle söyleyebilirim belki. Devletin istihbarat birimleri arasında çok koordineli bir çalışma yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu birimler arasında, şahsi kin ve nefretten doğan çekelemezlikler, sen-ben davası, sen başarılısın, ben başarılıyım davası devam ettiği müddetçe, bugün, Susurluk olayı çıktıysa, yarın Karacabey olayı çıkacak. Altı ay sonra başka bir olay çıkacak. Şimdi, yoksa o suçlanan polisler, kimseyi müdafaa etme durumunda değilim. Bu tür mücadelede şimdi, Türkiye'de 200 bin kişi mücadele ediyor. Dünyanın bütün ülkeleri incelensin binde 1 , binde 2 miktarda böyle yanlış yola girenler olabilir. Polis de olmuş olabilir bu, asker de olmuş olabilir, korucu da olmuş olabilir bu. Bunların çözümü başka türlü; basına sızdırarak değil. Devletin resmi birimleri birbirine koordine etmeden, birbirine haber vermeden basına sızdırmanın şeyi var mı; anlaşılır ve izah edilir tarafı yok bunun. Gelirsiniz o zaman, polislerin suçlu olduğuna inanıyorsanız, gelirsiniz, İçişleri Bakanını ararsınız, söylersiniz, elinizdeki bilgileri verirsiniz. Gereği yapılmıyorsa, ne yaparsanız yapın; ama, hiç kimsenin haberi yok, hiç kimseye bilgi verilmemiş, böyle bir rapor, kim tarafından yazıldı, sızdırıldı bilmiyorum tabiî. Mutlaka, istihbarat birimleri arasında koordineli çalışılması gerekiyor. Bunlar, yoksa devam edip, gidecektir efendim. Şahsi kanaat olarak söylüyorum. 

Kurumlar Arasında Çekişme!

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Eken, yine buna bağlı olarak bir şey soruyorum. Böyle bir olayın meydana gelmesinin sebebi; yani, kurumlar arasındaki çekişmenin sebebi bir iradeye mi bağlı, yoksa belli bir iradeden değil de, olayların gelişiminden mi böyle sonuçlanıyor? 
KORKUT EKEN - Olayların gelişiminden de efendim, şahsi çekişmelerden de olabilir diye değerlendiriyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Siz, devam edin de, soruları sonra soracağız; yani, insicam bozulmasın. 
KORKUT EKEN - Efendim, başka bir soru var mı? 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - İşte, dediğimiz gibi siyasetçi -mafya- polis... 
KORKUT EKEN - Sedat Bucağı çok iyi tanıyorum Sayın Başkan. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Nereden tanıyorsunuz? 
KORKUT EKEN - Babasını tanırım. Artı, Bucak Aşiretinin PKK'ya karşı mücadelesinde çok zamanımı Siverek’te harcadım. Onların etkili rol yapabilmesi için zamanımızı çok harcadık. Yanlış yola girmelerini önlemeyi sağlamak için çok uğraş verdik. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Var mıydı öyle yanlış bir şey? 

O Günlerde Dışarıya Çıkamayanlar

KORKUT EKEN - Hayır; ama, dediğim gibi, biraz evvel izah ettiğim gibi efendim, bu kadar güçte birkaç kişi bir şey yaparsa, sizin haberiniz olmayabilir; 10 bin kişilik, 5 bin kişilik aşiret. Yalnız, şunu da söyleyeyim: O günlerde, Sedat Bucak'ın adamları olmadan dışarı çıkamayanlar, şimdi, böyle çok ağır suçlamalarla karşımıza çıkıyorlar. Şimdi, kimseyi tenkit için konuşmuyorum. İster asker olsun, jandarması olsun, ister polisi olsun, gece yol aramaları dahil, Sedat Bucak'tan yardım isteyip, onun adamlarından adam alıyorlardı. Sayın Sedat Bucak'ın kesinlikle, bakın, birkaç kişi olmuş olabilir diyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Devlet erkanı da dahil mi buna; yani, onun şeyde korunması... 
KORKUT EKEN - Hayır, oradaki normal operasyonlarda, şeylerde. Sayın Sedat Bucak'ın kesinlikle, öyle eroin, esrar, şey işlerine karıştığına katiyen inanmıyorum. Eğer, ben onu biraz tanıyorsam, bu insanları, bu insanı, kesinlikle inanmıyorum. Adamlarından olmuş olabilir, olmuşsa cezalandırılmalı; o ayrı konu. Onu, zaten Sedat da verir cezasını. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Peki, Bucak Aşiretinin dışında da böyle yine sizin... 
KORKUT EKEN - Efendim, oradaki, Güneydoğu'daki, evet, aşiret reislerinin hepsini tanıyorum, hepsiyle irtibatım var. Zaman zaman oralarda görev yaptık. Mutlaka, birlikte, beraber olduğumuz zamanlar oldu. Hatta, belli bir aşiretin devlet yanına çekilmesi için çok uğraştığımız zamanlar oldu. 

Çatlı'yı Tanıyorum

BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Evet, Çatlı'yı tanıyor musunuz Sayın Eken? 
KORKUT EKEN - Çatlı'yı tanıyorum efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Nasıl tanıyorsun, anlatır mısınız? 
KORKUT EKEN - Çatlı'yı yine, Mehmet Eymür ile beraber tanıdım. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Ne zaman? 
KORKUT EKEN - Tahmin ediyorum emekliydik. Daha önceden yalnız, şahsım, işte, devlete birtakım görevler yaptığı duyumunu almıştım. Kendim, beraber çalışmadım çünkü onunla; ama, herkesin bildiği gibi, ben de biliyordum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Çatlı olarak mı tanıdın; yoksa, mesela... 
KORKUT EKEN - Çatlı olarak. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Diğer isimlerini de biliyor muydunuz? 
KORKUT EKEN - Hayır... Mehmet Özbay ismini biliyorum. 
SEMA PİŞKİNSÜT {Aydın) - Öteki, Ekli... 
KORKUT EKEN - Hayır, hayır... 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Ne görevler yapıyordu devlete? 

Benimle Hiç Çalışmadı!

KORKUT EKEN - Benimle hiç çalışmadığı için tam bilemiyorum; ama, duyumlarımız vardı. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Ne tür duyumlardı? İstihbarat olarak mı çalışma, operasyon mu? 
KORKUT EKEN - İstihbari çalışmalar. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yurtdışında değil mi? 
KORKUT EKEN - Yurtdışına yönelik evet. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sayın Eken, yani, burada Çatlı ile bir araya gelip, oturduğunuz, sohbet ettiğiniz... 
KORKUT EKEN - Evet efendim, yemek yedik. 8-10 kişi, şimdi tam isimlerini hatırlamıyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - ... yemek yediğiniz, bazı planlar yaptığınız, mesela yurtdışında veya yurtiçinde birtakım... 
KORKUT EKEN - Hayır, eskiye dönük şeylerin konuşması. Sohbet oldu, başka bir şey olmadı. Ondan sonra Çatlı, bir defa daha beni buldu efendim. Yine, ben emekliydim. Bu Papa suikastı konusunda teferruatlı bilgiler verebileceğini söyledi. Bizim o zaman yapacak bir şeyimiz yok. Telefonla, o zaman İstanbul Bölge Başkan Daire Yardımcısıydı Şenkal Bey şimdi, Dış İstihbarat Başkanı'dır; ona, efendim, böyle böyle diyor adam, şahıs bu "eğer devlet yardım ederse, çok teferruatlı bilgiler verebileceğini söylüyor" şeklinde bildirdim. Ankara'ya bildirip... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Size anlattı mı bu bilgileri? 
KORKUT EKEN - Hayır kesinlikle. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Merak edip; yani, bir istihbaratçı olarak merak etmediniz mi? 

Anlatmazlar Efendim Anlatmazlar

KORKUT EKEN - Anlatmazlar efendim, anlatmazlar, söylemezler. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Size söylediğine göre, ben... 
KORKUT EKEN - Şenkal Bey'den haber geldi "ilgilenmiyoruz konuyla" dedi. Onun üzerine ben de, zaten yurtdışındaydı. Yurtdışına yönelik birkaç defa daha geldi, istihbari bilgiler verdi. Özellikle, Almanya'daki PKK faaliyetlerine yönelik. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Kime verdi bu bilgileri, size mi verdi? 
KORKUT EKEN - Bana verdi. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - 90'lı yıllarda oluyor değil mi? 
KORKUT EKEN - Hayır... 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Emekliliğiniz sırasında. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Emekliliğiniz değil mi? 
KORKUT EKEN - Hayır 1994'te. Şimdi, emekliliğimde iki defa temas ettim bu şahısla Abdullah Çatlı'yı tanıdım. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Peki, şöyle bir soru sorayım: Çatlı'yı devlet de biliyor muydu, bazı şeylerde kullanıyor muydu, hangi tarihlerde? 
KORKUT EKEN - Şimdi, onları Sayın Başkanım... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Tahmini?.. 
KORKUT EKEN - Tam bilmiyorum; ama, devlete çalıştığını biliyorum efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Ne zamandan beri; mesela, 10 yıl, 15 yıl, 2 yıl, 3 yıl, 6 ay, 5 ay; yani, böyle... 

80 Öncesi Diye Biliyorum

KORKUT EKEN - 15-16 senedir belki; yani, benim duyumlarım, 80 öncesi falan diye biliyorum; ama, benim onu tanıdığım 1987, 1988 işte. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - 1980 öncesi Çatlı devlete çalışıyor muydu? 
KORKUT EKEN - Diye duyumlarım var; evet. Ama, hiçbir zaman görev almadım bunlarla ilgili; zaten, mümkün değildi almam. 
MEHMET BERDİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Tabiî, bu duyumlarınız, sıradan insanın duyumları gibi değil tabiî; yani, siz, belli bir noktada... 
KORKUT EKEN - Devletin bir aralar görevlendirdiğini biliyorum. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - 1980 öncesi... 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Bu arada, İnterpol'de de aranıyor, birçok noktalarda da aranıyor diye de biliniyor. Ona rağmen, siz, arkadaşlarıyla görüşüyordunuz. 

Emniyetin Yurtdışı Yetkisi Yok

KORKUT EKEN - Şimdi, yani, yalnız şöyle efendim: Devlet, tabiî, bu Emniyet Genel Müdürlüğü haricidir. Emniyet Genel Müdürlüğünün biliyorsunuz, yurtdışı operasyon yetkisi ve görev alanı değil; ama, bir istihbarat teşkilatı, tabiî, bu tip adamlardan, çok önemli konular var ise yararlanabilir kanaatindeyim, yararlanması gerektiğine de inanıyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yararlanıyor da diyorsunuz. 
KORKUT EKEN - Yararlanmıştır eskiden efendim. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) -Sayın Eken, özür dileyerek bir şey sormak istiyorum, konuyla alakalı çünkü. Şimdi, biraz evvel, Sedat Bucak'tan bahsettiniz; onun, devlet için çok faydalı işler yaptığını söylediniz. Biz de, buradaki konuşmalarınızdan, Sayın Bucak'ın, sizin biraz evvel bahsettiğiniz hususlarla alakalı, bu kurumlar arası çekişmede bir taraf olduğuna dair bazı şeyler biliyoruz. Doğru mudur; birincisi bu. İkincisi de; bu çekişmeler, sadece konum çekişmesi midir; yani, MİT'in ve Emniyetin konum itibariyle birbirleriyle çekişmesi midir, yoksa, çok açık soruyorum, rant çekişmesi midir? 
KORKUT EKEN - Rant çekişmesi değil. Mümkün görmüyorum öyle bir şeyi kesinlikle; ama, konum olabilir. Bir de, şimdi size şunu da arz etmek istiyorum: Sedat Bucak'a bu kadar yüklenilirse, bu insanlar, çok onurlu, gururlu insanlardır. Yok, kumarhanelerden para aldı, yok... Sedat Bucak çok zengin insan. Gönüllü köy korucusu durumunda adamları,.silahlı adamları. Bütün masraflarını Sedat Bucak karşılar bunların; yani, devletten para, korucu maaşı alamazlar .. 

O Kadar Para Nereden?

BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - O kadar binlerce kişi... 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) -Nereden geliyor o kadar parası? 
KORKUT EKEN - Çok büyük toprakları var ve sulu tarıma geçildi şimdi. Çok güzel bir durumu var. Şimdi, bu adamların, bu şekilde, daha fazla üstüne yüklenilirse, efendim, bunların bırakın taraf değiştirmesini "tarafsızım" demesi yeter olur Sedat Bucak'ın. Urfa, Viranşehir bölgesinde "tarafsızım" demesi PKK'ya ki, bir sürü baskılar vardı Sedat'a. İşte, o HEP'li milletvekilleri gelip görüşüyorlardı. "Tarafsızım" demesi yeterli olur. Çok keskin kılıcın sırtı gibidir bu işler. Tamamı aşiretin tarafsız dese, PKK için yeterli olur ve şimdi, hayati öneme haiz bölgesidir Türkiye'nin malumunuz hepinizin GAP Bölgesi. Bütün alanı, askerle, polisle tutmak mümkün değil. En azından istihbari bilgileri almak, onun köylü vatandaşlarının sayesinde oluyor; yani, çok önemli istihbaratların. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Birinci soruya cevap alamamıştım. Eğer, Sedat Bucak da bu iç çekişmede taraf oldu mu sizce, böyle bir şey oldu mu? 
KORKUT EKEN - Sedat Bucak, bize, bana yakın babasının dostluğundan dolayı yakın tabiî. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sedat Bucak değil de, son söylediğiniz olayda; yani, Abdullah Çatlı olayında, özellikle, Almanya'daki PKK faaliyetleriyle ilgili dış istihbari bilgiler veriyor diye... 

Çatlı MİT'e Çalışsa Eymür Bilir miydi?

KORKUT EKEN - Birkaç defa geldi. Benim, o zamana kadar Sayın Bakanım, şimdi, düşünün bir teşkilatta çalışıyorsunuz, Özel Harekâtın eğitimi hariç konuşuyorum bunları; yani, Özel Harekât Dairesinden, ben eğitiminden ayrıldıktan sonra, Genel Müdür müşaviri durumunda oldum. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, ben sizin durumunuz için söylemiyorum. Şimdi, geliyor, bilgileri size veriyor. Tabii, Emniyet Genel Müdürünün buyurduğunuz gibi bir şeyi yok; dış istihbaratla ilgili bir çalışması yok; bu, tamamen MİT'e ait. Benim sorum şu: Bu MİT'e dış istihbari bilgiler vermiş olsaydı, bunu, antiterör şeyinin başında da bulunduğuna göre... 
KORKUT EKEN - Kim efendim antiterör şeyinin başında olan? 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Eymür... Haberi olur muydu, böyle bir bilgi taşıyor olsaydı MİT'e. MİT, Abdullah Çatlı'yı sizin söylediğiniz tarihlerde dışarıda kullanıyor olsaydı; bundan, Mehmet Eymür'ün haberinin olmaması ihtimali var mıdır? 
KORKUT EKEN - Benim bildiğim kadarıyla, yalnız, duyum olarak bilir. Ben, nasıl duyum olarak; ama, yaptığı faaliyetleri inanın bilmiyorum. Ne yapmıştır, nerelerde çalışmıştır. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, ben onu sormuyorum. Sadece, yani... 
KORKUT EKEN - Duyum olarak bilmeyen var mı Sayın Bakanım? 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Duyum olarak bilmeyen var mı yok mu onu bilmem. Ben, size, sadece diyorum ki, Eymür'ün böyle bir şeyden haberdar olmamış olması ihtimali... 
KORKUT EKEN - Yani, Abdullah Çatlı'nın devlete ait çalıştığını; olmaz efendim. 
YAŞAR TOPÇU {Sinop) - Olmaz diyorsunuz; tamam, peki. 

Botaş'ta Çatlı'nın Adamı

BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Şimdi, bir de, şöyle bir iddia da var Sayın Eken: Deniliyor ki, "siz BOTAŞ'ta, işte, Abdullah Çatlı'nın adamı olarak" böyle bir iddia var. 
KORKUT EKEN - Ben, Mecliste, sayın milletvekilimiz bir soru önergesi olarak vermişti, şimdi hatırlamıyorum da efendim. Şimdi, ben, BOTAŞ'tan bakın, 1993 senesinde Emniyete başladım, ondan sonra tabiî, bu, imkanlarınız vûr efendim, araştırılsın. BOTAŞ'a kaç defa gitmişim veya Abdullah Çatlı ile beraber beni orada gören olmuş mu, kimin yanına gitmişiz veya hiç yok. Tek başıma ben, BOTAŞ'ta çalıştığım altı sene içerisinde herhangi bir, en ufak bir ihaleyle ilgili hangi genel müdürle, genel müdür yardımcısı veya ilgili kim görevliyse onunla görüşmüşüm efendim; bu ortaya çıkarsa yeterli olur. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O soruyu soran benim. Onunla ilgili de İçişleri Bakanlığından bir cevap geldi, o soruya da cevap vermediler. Ama, kamuoyunda ya da basında, sizin Abdullah Çatlı'nın BOTAŞ'tan aldığı ihalelerde aracılık yaptığınıza dair bilgiler çıktı. Siz de takip etmişsinizdir. Biraz evvel söylediniz "kuruluşlar arasında rekabetler olabilir, bunlar kendileri çözmelidir, basına bilgi sızdırmamalıdır" dediniz. 
KORKUT EKEN - Doğru, devlet meselelerinde söylüyorum. Bu özel, ihale işi varsa sızsın. 
FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bu da, böyle bir sızma mıdır? 
KORKUT EKEN - Yolsuzluk, hırsızlık falan varsa, bunlar sızsın; ona değilim. Benim söylemek istediğim, devletin olaylarında basına sızdırılması. Önce, kendi aramızda halledelim, sonra basın. O olay kötü. Devlet meselelerinde. Şimdi, BOTAŞ'ta bakın... 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Eken, şunu açıklayabilir misiniz? Çatlı ile BOTAŞ ve sizin aranızdaki ilişkiler veya Çatlı ile sizin aranızdaki ilişkilerin ne gerekçeyle basına duyurulması isteniyor; bunu yorumlayabilir misiniz? 

Hizbullah'çıları Eğitiyor

KORKUT EKEN - BOTAŞ'ta belli bir çevre var TPAO’dan gelme. Ben, 1990 senesinde BOTAŞ'a girdim biliyorsunuz. Bir gün rahat vermediler. Her gün gazeteler yazdı beni BOTAŞ'ta. BOTAŞ'ta da mı terörle uğraşıyorum; hayır. Eski yaptığımız görevlere şeyden belli bir kütle var orada, belli, aşırı sol -tenzih ediyorum sizi tabiî- bunlar gittiler, Bakana şikâyet ettiler tabanca taşıyorum diye. Hayatım riskli, devamlı tehditler alıyoruz. Devletin istihbarat birimlerinden "öldürüleceksin" diye haberler geliyor, silah taşıyoruz diye Bakana şikâyet ettiler BOTAŞ'ta. Böyle malum bir özellikle, Petrol Mühendisleri Odalar Birliği BAŞKAN ı var Necdet Pamir, çoğunlukla ondan çıkmıştır bu basına yansıyan şeyler. Şu son olayı bilmiyorum; ancak, eski işte, "faşist Korkut Eken BOTAŞ'ta başlamıştır. Hizbullahçıları eğitiyor, PKK'lıları bilmem ne yapıyor" diye basında çıkanların sebepleri bunlardır. Bunlar 8-10 kişi bir grup, devamlı Bakana giderek, beni şikâyet ettiler. Orada, yani, BOTAŞ'ta barınmamıza mani oldu adamlar neredeyse, o kadar huzursuz ettiler bizi. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - BOTAŞ'ta illegal işler mi yapıyorlardı onlar? 
KORKUT EKEN - Bu şekilde dedikodular; yani, bizim gibi emekli askere, şeye falan pek sıcak gözle bakmazlar. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bir de, şöyle bir soru: Devlet, eski ülkücüleri kullanıyor diye iddialar var; yani, siz de bu eğitimde falan bulunmuşsunuz, çeşitli devlet görevlerinde bulunmuşsunuz; bu doğru mu? 
KORKUT EKEN - Efendim, öyle duyumlar alıyoruz; ama, ben... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yani, ağırlık ona mı veriliyor, özellikle mi seçiliyor? 
KORKUT EKEN - ... şunu arz etmek istiyorum: Resmi polis ve askerin dışında hiç kimseyi eğitmedim; yani, sivil hiçbir şahsı eğitmedim. Ama, ülkücülerin... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yok, tabiî, oraya alınanlar ülkücü kökenli miydi? 

Soruyu Geri Alın

MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, bu siyasî bir sorudur. Burada, ülkücü, sağ, sol meselesi gündeme gelirse, bu işin altından çıkamayız. Bu sorunun geri alınmasını talep ediyorum efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Şimdi, bir iddia daha var. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Hayır efendim, yok hayır. Burada önemli bir konu vardır. Ülkücü, sağcı, solcu meselesi gündeme gelecek olursa... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yok, sağcı, solcu meselesi değil. 
KORKUT EKEN - Sayın milletvekili... 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kendisinin suçlanma gerekçesi olarak söyledi; ben de öyle algıladım. 
KORKUT EKEN - Hayır, milletvekilim, devlet, ülkücüyle de işbirliği yapar, solcusuyla da işbirliği yapar... 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ülkücüleri Eken'in eğitmiş olmasının bizim şu araştırdığımız konuyla... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Ama, herkes istediğini soracak diye konuşmadık mı? 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O ayrı bir şey. Araştırmayla ne alakası var? 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Sorulara müdahale edilmesin lütfen Sayın Başkan . 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Niye, bu kadar, anlamadım ben, niye bu kadar... 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır o ondan değil. Şimdi, bunun arkası başka türlü devam eder. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Başka türlü devam etsin. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O zaman bitiremeyiz. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Olay, siyasi zeminlere gelmesin. Yarın, birisi çıkar der ki .. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben, şimdi mesela, desem ki, ben, yaz tatillerini nerede geçiyordunuz Sayın Eken, yaz tatillerini nerede geçiriyordunuz diye sorsam olur mu? 

Çiller Özel Örgütü

BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sayın Eken, şöyle bir iddia var: Deniliyor ki, özellikle bunu Doğu Perinçek söylüyor, birtakım raporlar falan da yayınlandı malumunuz. Deniliyor ki, işte "Çiller'in özel örgütü var" Bu, Çiller'in özel örgütünün bir içerisindeki uzantısı da -çok uzantıları var da- bir içerisindeki uzantılar da Sayın Eymür ile sizi söylüyorlar. Gerçekten, böyle bir örgüt var mı? Sizin Çiller ile bir yakınlığınız var mı? Çiller'den özel talimatlar falan aldınız mı; yani, bu şeyleri benim söylemeye gerek yok; duyuyorsunuz... 
KORKUT EKEN - Kesinlikle hayır. Sayın Çiller, o zaman Başbakanımızdı. Bir defa Menteşe eğitimi biterken, sağ olsun geldiler, bitiş törenine katıldılar, orada gördüm. Kesinlikle, ne emir almışım o konuda, ne de Sayın Başbakanla muhatap olmuşum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yani, özellikle de size bir şey getirmiş değiller. 
KORKUT EKEN - Hayır, hayır. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Böyle bir örgüt var mı Sayın Eken? 
KORKUT EKEN - Hayır efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Peki, Ağar ile ilişkiniz, arkadaşlığınız, çok yakınlığınız veya hasımlığınız falan? 
KORKUT EKEN - Çok yakınım tabiî; emrinde çalıştım. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Halen de arkadaşsınız. 

Ağar Beni Onure Etti

KORKUT EKEN - Evet. Bir defa, 1993'te bizi Emniyete almakla, ben BOTAŞ'a geçinebilmek için girdim. Mesleğim, branşım harici bir iş. BOTAŞ'ta, oranın Genel Müdürünü tanıyorum diye, maaş alabileyim diye çalıştım. Bir görev alamadık başka türlü çünkü. 1993'te Sayın Ağar, beni onure etmiştir, Özel Timlerin eğitimine çağırmıştır; benim için bir şereftir. Tabiî ki, çok seviyorum, her zaman beraberim. Onun en ufak bir yanlış yaptığına da inanmıyorum kesinlikle. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yok, biz, zaten hani, şey için sormuyoruz bunu. 
KORKUT EKEN - Dostluk, arkadaşlık hayatın sonuna kadar devam eder bizim için. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bir de, siz, Tarık Ümit'in kızını yakınen tanıdığınızı söylediniz. 
KORKUT EKEN - Tanıyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Onu da belki dinlememiz gerekebilir; yani, ben adresini tespit ederim. Siz, eğer biliyorsanız adresini veya... 
KORKUT EKEN - Hayır efendim. iki senedir, en ufak uzaktan yakından ilgim yok. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Yani, ben bize kolaylık olsun diye sordum size. 
KORKUT EKEN - Onu şeyler bilir. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Kimden öğrenebiliriz onu? 
KORKUT EKEN - Mehmet Eymür bilir onu. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Peki, o zaman Eymür'den soralım. Evet, sizin başka ilave etmek istediğiniz bir şey var mı; arkadaşlarımın sorusu olacak ona geleceğim. 
KORKUT EKEN - Hayır efendim. Bütün bu, son zamanda basında çıkan şeyler, suçlamalarla falanla ilgili bilebildiğim bu kadar. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bunun dışında, bu konularla, mafyayla, siyasetçi işte güvenlik güçleri -devlet diyorlar ona da, biz, tabii devlet lafını kullanmak istemiyoruz- bu konularda başka bilginiz yok. 

Özel Timlerin Hepsini Ben Yetiştirdim

KORKUT EKEN - Hayır, hayır... Haa, özel timlerin hepsini ben yetiştirdim. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Eken, gerek polis eğitiminde gerek özel tim eğitiminde tabiî ki, insanların ellerinde silah olacak, çok ciddî birtakım imkânlarla karşı karşıya gelecekler. Bunlarda insanların yanlış yapmaması için, böyle manevi eğitim veriliyor mu onlara? 
KORKUT EKEN - Evet tabiî; hem psikolojik eğitim hem manevi eğitim. Zaten, hepsi... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Yani, bu eğitimle mücehhez insanlardır; öyleyse... 
KORKUT EKEN - Özel yetiştirilmiş, çok emek verilerek ve devletin çok büyük masraflarla yetiştirdiği insanlar. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bu insanların hata yapma ihtimali azdır yani, öyle mi? 
KORKUT EKEN - Ben, az olarak biliyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Evet, şimdi, sırasıyla, Sema Hanımdan başlayalım bu sefer. Buyurun Sema Hanım sorunuz varsa. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Sayın Eken, doğu ile ilgili bir iki şey sormak istiyorum size. Orada, büyük mücadeleler verdiğinizi ve bu çatışmaların da senelerdir devam ettiğini de biliyoruz; ancak, hâlâ daha tam bitmiş vaziyette değil. Oradaki aşiretlerin büyük bir kısmı, Hakkâri bölgesinin yarıdan fazlası devletin yanında değil. Sizin, bu özel tim olarak yetiştirdikleriniz 200 bin kişi civarında mı dediniz, o şekilde mi söylediniz?.. 
KORKUT EKEN - Hayır, güvenlik kuvvetleri, korucu, şeyi falan şeklinde .. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Bu özel tim olarak yetiştirdiklerinizden genel anlamda ne kadar memnunsunuz? Yani, kendinizin, zaman zaman kendi kendinizi eleştirip, kendinizi değil de, sistemle, çalışmayla eleştirip şunları da yapsa idim; acaba daha başarılı olur muydu veya şu eksiklik var der misiniz? 

Pişmanlık Yok Efendim

KORKUT EKEN - Hiç, öyle diyebileceğim pişmanlık yok efendim. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Pişmanlık olarak değil, eleştiri bakımından bakıyorum. 
KORKUT EKEN - Sadece, tabiî, oraya gittikten sonra da eğitimlerinin devamı gerekiyor. Yani, operasyonlar haricindeki boş zamanlarında eğitimlerinin ki, onlar güzel şimdi düzene girdi tahmin ediyorum. Güzel, düzenli bir şekilde devam ediyor. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Başkan... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sırayla devam edelim. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Hayır, ben katkıda bulunmak amacıyla söylüyorum Sayın Pişkinsüt'ün bu öğrenmek istediği konuda. Şu Özel Harekâtın görev başında neler yaptığını bize anlatır mısınız? Yani, bu bir trafik polisi gibi günün her saatinde vatandaşla iç içe midir, bir pasaport şubesindeki gibi iç içe midir; yoksa, bunlar, haftada bir veyahut da onbeş günde bir bir olay vuku bulur da bir müdahale gücü müdür -Sayın Eken, ben biliyorum da, arkadaşların da bu konuda- nedir bu yani, sabahtan akşama kadar köy köy dolaşan birimler midir bunlar? 
KORKUT EKEN - Evet, bunlar, Güneydoğunun tabiî efendim, bütün kırsal kesimlerini karış karış dolaşan, diyelim ki, bir ay içinde yirmi günü dağda geçirip, üç beş gününü evde geçiren, basılması muhtemel en kritik arazi ve arızalarını bekleyen, ilçeleri bekleyen özel yetişmiş birimler. Bunların çoğu, inanın ifade almayı bilemez diğer polisler gibi. Bırakın pasaport işleri, bilmem ne şeyi, ifade almayı bilemez diyorum. Normal polisten; bunlar, sadece kırsal kesimde, askerlerin özel timleri gibi, sırf kırsal kesimde ama mücadele etmek üzere yetiştirilmiş, hazırlanmış birlikler. 

Kimin Komutasında

MAHMUT YILBAŞ (Van)- Yine, artı, kırsala çıktıklarında, beraber çalıştıklarında kimin emri, komutasındadır; bunun da bilinmesinde yarar var. 
KORKUT EKEN - Askeri birliklerin emir komutasındadır. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Lütfen, bunu açıklayın. 
KORKUT EKEN - Jandarmanın. Mesela, bizim orada, benim şahsen sıkıntılarım oluyordu. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Müstakil değildir. 
KORKUT EKEN - Bunu ben Genel Müdüre de arz ettim. Mesela, şimdi, askerin timiyle bizim timlerim çıkıyor müşterek, emir komuta askeriyenin. Ben diyorum ki, ama, bizim özel timlerin başındaki adamın rütbesi emniyet müdürü. Şimdi, orada da, astsubay veya teğmen oluyor. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Yani, bu ayrıntıları lütfen anlatınız. 
KORKUT EKEN - Biz, diyoruz ki, efendim, hiç olmazsa müşterek operasyonlarda, polisle yapılan müşterek operasyonlarda, rütbesi büyük bir arkadaş verilsin ki operasyonlarda rütbesi büyük bir arkadaş verilsin, ki, emniyet müdürümüz, emrine giriyor adamın yani. 

Astsubayın Emrine Emniyet Müdürü

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Astsubayın emrine emniyet müdürü giriyor... 
KORKUT EKEN - Girebiliyor bazen... Evet, doğru. 
MAHMUT YILBAS (Van) - İstediğiniz an araziye çıkıp görev yapma imkânınız var mı; yoksa, muayyen bir yerin izninin alınması veya müsaade etmesine mi bağlı? Lütfen, bunu açıklayınız. 
BASKAN - Bu teknik konuları anlatın ki, biz raporumuza geçelim. 
KORKUT EKEN - Sayın Başkanım, oradaki askerî birliklerin komutanı istemedikten sonra, bizim özel timlerimiz arazide göreve çıkamaz. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Kim istemedikten sonra? 
KORKUT EKEN - Askerî komutanlar... 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Askeri komutan. 
KORKUT EKEN - Onlar talep eder, onların emrinde olarak bizim polis özel timlerimiz göreve çıkar. Müstakil olarak göreve çıkarmazlar zaten. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Görev dışında kimin emrinde? 
KORKUT EKEN - Kendi müdürünün emrinde. 
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İI Emniyet Müdürlerinin emrin de mi; yoksa, özel timin... 
KORKUT EKEN - İlk amirleri kendi özel timlerinin amiri; rütbeli bir şahıstır. Emniyet amiri olur, başkomiser olur; ama, esas bir ilde bulunduğu ikinci üst amir, il emniyet müdürleridir. 
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Trafik şube müdüründen farkı yok. 
KORKUT EKEN - Evet, doğrudur. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Bu soracaklarım tabiî, konuya değişik çerçeveden bir bakış getirecek. Siz bu konunun en başında ve senelerdir emeğinde olan bir insansınız; ama, doğuyu gezdiği zaman insanlar ya da basına çıkanlardan, halkın özel timlerden ve birtakım muamelelerden zaman zaman çok zor durumda kaldıkları şeklinde ve özellikle, emniyet teşkilatıyla il içerisinde merkezde görev yapanları kontrollarının biraz zor olduğu söyleniyor, zaman zaman sağa sola ateş etmeler, şehrin içerisinde durmalar... O konuda sizin yaklaşımınız nedir? 

Başından Kurşun Geçmeyen Bilemez. 

KORKUT EKEN - Efendim, o belli mihrakların kesinlikle abartması, basına yansıyan olaylar... Şimdi, PKK'nın, karşımızdaki terör örgütünün en korktuğu iki unsur kim; polis özel timleri, askerin özel timleri, özel yetişmiş Şimdi, PKK'nın, karşımızdaki terör örgütünün en korktuğu iki unsur kim; polis özel timleri, askerin özel timleri, özel yetişmiş birlikleri artı köy korucuları. Bir de, özel tim personeli diğer polisler gibi yetişmemektedir. Bunlar dağda, bayırda, gece ve gündüz her türlü iklim ve arazi şartlarında görev yapabilmesi, inisiyatifle hareket edebilmesi için, böyle serdengeçti tipte yetiştirilmektedir. Eğer, diğer polisler gibi pısırık -karakol polisi- sadece ifade almak için falan gibi yetiştirilirlerse, PKK ile mücadele etmeleri mümkün değil. Bunu yalnız ben polis özel timleri için söylemiyorum, bütün genel anlamda, askerin de özel timlerinin böyle yetişmesi gerektiğine inanıyorum. Ufak tefek bunların şeyi olacak tabii, başka türlü adam dağda aylarca kalamaz, aylarca PKK ile mücadele edemez, başından kurşun geçmeyen adam da bunları bilemez. 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Asker de öyle yetişiyor mu? 
KORKUT EKEN - Asker de öyle tabiî... 

"Rambolar"

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Sayın Eken, bu konuda çok haklısınız; ancak, yine, çok psikolojik yönden ve hekimce baktığım bir şeyi söylemek istiyorum. "Rambo" denilenler de özel timler değil mi? 
KORKUT EKEN - Basının söylediği ise, evet doğrudur. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Koruma olarak da daha çok söylenen biriler. Şimdi, benim izlediğim, gözlerimle izlediğim, çok genç insanlar ve silah kullanması, yani, ani müdahale de bile olmayacak şekilde; ama, görünüm aynen poz dediğiniz şey fazla. 12-15 yaşındaki, 16 yaşındaki gençlere korucu diye silah veriliyor, vali bey veriyor. Çok açık ve benim yanımda şeydir. Hakkari'de Gerdi aşireti... 
KORKUT EKEN - 12 yaşında mı efendim? 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - 13, 14, 15 yaşlarındakilere bakılıyor, gelişkinse, sen tamam verdim gitti... Çünkü, çok zor durumda. Her gün -özellikle, ben de çatışmaların içerisinde bulunmak zorunda kaldım- dağdan güldür güldür inip geliyor PKK ve oradaki kadınlar, çocuklar silahla mücadele ediyor. Dolayısıyla, 15-16 yaşındakilere "senin boyun, tamam, uzamış verdim" şeklinde... Çok fazla miktarda maaşa bağlanan; ama, yeterince mücadele de on iki senedir uzadığına göre bitmeyen bir konu var. Siz, bunu özel tim yetiştirirken ve koruculuk sistemine bakarken, geriye dönüp bir kez daha irdelediniz mi? Yani, o zaman halkı kazanmıyoruz, 15 yaşı bile çektiğimize göre, ne kaybediyoruz... 

Gayri Nizami Harbin Stratejisi

KORKUT EKEN - Bu stratejisine falan girer gayri nizami harbin efendim. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Sorunun muhatabı da zaten şey değil... 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Peki, bunun arkasından şunu söylemek istiyorum. Şimdi, Türkiye'de dönen, son günlerde de çok net olarak kuryelerle yakalanan çok büyük parasal kaynaklara da giden bir uyuşturucu ağı var, "gidiyor geliyor" deniliyor. Ve Yüksekova'dan başlamak üzere şehrin içerisine çıktığınız zaman, çok net görüyorsunuz olayları. Evler yapılmış... Soruyorum: "Nedir bu?" Söyledikleri: "Efendim, onlar uyuşturucu parasıyla yapılıyor" diyor, "efendim, onlar toz parasıyla yapılıyor" diyor ve artık, halkın ağzına tekerleme geçmiş; aynen şöyle diyorlar: "1 kilo toz bir toros, 5 kilo toz bir miniboz, 10 kilo toz bir otoboz" Halkın diline bu kadar düşmüş olan bir yapıda ne istihbarat alınıyor, ne gidiyor; yani, acaba, devlet için kullandığınızı söylediğimiz insanların tabiî ki, parasal kaynakları da kazanması lazım; nereden geliyor ona ait sizin bir istihbaratınız var mı? Bu kadar özel tim de... 
KORKUT EKEN - Konu, tamamen, benim branşım haricinde. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Peki, size, Sedat Bucak ile ilgili bir şeyi sormak istiyorum. Bir söylentiye göre -bunu sizin yetkili ağzınızdan öğrenmek istiyoruz- Sedat Bucak'ın bir kardeşinin Abdullah Öcalan'ın yanında olduğu, eğer, Sedat Bucak'a herhangi bir şey olacak olursa, Allah korusun, onun PKK'nın yanında olmasından dolayı, aşiretin söz sahibi olacağı ve ondan sonra da aşiretin PKK'ya yaklaşacağı söyleniyor. Bu doğru mudur; böyle bir duyumunuz var mı? 

Serhat Bucak

KORKUT EKEN - Hiç mümkün olmaz efendim. Serhat Bucak galiba onun ismi. Onunla Sedat Bucak görüşmez, düşmandır... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Kardeşiyle... 
KORKUT EKEN - Kardeşi değil efendim... 
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Amcasının oğlu falan... 
KORKUT EKEN - İşte, bir akrabası... Tam, kesin olarak bilmiyorum. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Düşman mı yani onunla kendisi? 
KORKUT EKEN - Tabiî, tabiî. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Biraz önceki sözlerinizde Sedat Bucak'ın yanlış yapmayacağını söylediniz. 
KORKUT EKEN - Öyle inanıyorum. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Ancak, bir kelimenizde "eğer yanlış olacak olursa aşiretinde, zaten Sedat cezasını verir" dediniz. Nasıl ceza verir; yani... 
KORKUT EKEN - Müsaade eder misiniz efendim. Siz çocuğunuz öyle bir şey yapsa veya kardeşiniz öyle bir şey yapsa, müsaade eder misiniz? Aile gibidir onlar. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Arkadaşlar, tabiî, biz herkes soru sorsun diyoruz; fakat, muhatabı bileceğiz, ilgili olduğu şeyi soracağız; çünkü, bazı konular, kendilerinin inisiyatifinde değil, bilgisinde değil. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Tamam. Peki, Abdullah Çatlı gibi devletin kullanması gereken veya devlete yararlı olduğu söylenen kişilerden başka tanıdıklarınız var mı? 
KORKUT EKEN - Hayır. Onu da duyum şeklinde söyledim biliyorsunuz. 

Çakıcı'yı Duyuyorum, Biliyorum Herkes Gibi!

SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Alaattin Çakıcı'yı hiç gördünüz mü? 
KORKUT EKEN - Hayır. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Yani, kendisini... 
KORKUT EKEN - Duyuyorum, biliyorum herkes gibi, tabiî tanıyorum. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Konuşmanız, onunla ilgili bir şeyiniz... 
KORKUT EKEN - Hayır. 
SEMA PİŞKİNSÜT (Aydın) - Peki, Dündar Kılıç ile ilgili bir şeyi söylemek istiyorum. Dündar Kılıç ile Abdullah Çatlı'nın arasında bir ilişki biliyor musunuz? 
KORKUT EKEN - Hayır. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Fikri Bey, buyurun. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Eken, istihbarat örgütlerinin arasında çatışmadan bahsettiniz... 
KORKUT EKEN - Gerginlik... 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - ...gerginlikten bahsettiniz. Sizce var olan istihbarat örgütlerinin hepsi yasal örgütler olduğuna göre, bu gerginliğin gerekçesi nedir? Laf arasında da "kişisel çekişmeler de olabilir" dediniz... 
KORKUT EKEN - Olabilir diye düşünüyorum, başka sebep göremiyorum. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, yani, bu örgütlerin -sizin gibi devlete bağlı olan bir kişi olarak bilginizi almak istiyorum- başında bulunan insanlar kendi düşüncelerini, kendilerini aşmış olmaları gereken insanlar. Dolayısıyla, bireysel çekişmelerin örgütlerinin çatışmasına ya da devlete zarar verecek bir hale gelmesine neden olabilir mi? 
KORKUT EKEN - Hayır. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Olmamalı mıdır?.. 
KORKUT EKEN - Olmamalıdır, olamaz da zaten. Milletvekilim, sizin bu sorularınıza cevap verebilmek için benim çok üst düzeyde bir istihbaratçı falan olmam lazım. Öyle değil. Yani, ben, bilebildiğim kadarıyla, sizlere bilgi sunabilmek şeyiyle, duyumlarımı falan sizlere arz ettim. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, siz "ben daha çok eğitmenim” diyorsunuz. 

İcracıyım

KORKUT EKEN - Doğru... Ama, icracıyım aynı zamanda. Güneydoğuda askerî birliklerin komutanıydım özel timlerde. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İcracısınız, dolayısıyla; ama bundan da rahatsız olmanız gerekiyor. Çünkü, siz, bir icra, eyleme girerken, bilgi alarak o eyleme giriyorsunuz. Yani, sizin için, icracılar için önemli bir konudur istihbarat, istihbarî bilgiler. Bu bilgilerin yanlışlığı, sizi, sevk ve idarenizde daha sonra onaramadığınız zararlar vermesinden dolayı kızgınlığınız oluyor mu? 
KORKUT EKEN - Hayır; hiç olmaz. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, yanlış bir bilgi... 
KORKUT EKEN - Yanlış bilgiye gitmeye şey edilmez. Şu anda güneydoğuda falan çok doğru bilgilerle teçhiz ediliyoruz. Yalnız, bunlar, bakın, gene, daha önceden tecrübelerime dayanarak arz ettiklerim. Çünkü, ben, üç senedir görev falan almış değilim. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Danışmanlık görevini yapıyorsunuz. 
KORKUT EKEN - Evet. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, bir şey söylediniz; özel askerî timler de var mıdır ayrıca? Yani, emniyetin özel harekât timleri olduğu gibi, aynı donanımda var mıdır? 
KORKUT EKEN - Gayet tabiî, evet, var efendim; güneydoğuda görev yapan timler var tabiî. Onlar aynı kuruluştadır hatta. Ben onlara göre onları teçhiz etmişim, kurmuşum. Askerin timlerinin teçhizatını, silahını ve kuruluşundadır. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, özür dilerim; siz her ikisini de kuran bir kişi olarak... 
KORKUT EKEN - Askerinkini değil, polisinkini. Askerinki çok evvelden kurulmuş zaten. Biliyorsunuz, kırsal alanda görev yapan jandarma birimleri ne olarak görev yapıyor; timler olarak, timler halinde... 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, Emniyetin böyle bir tim kurmasının ihtiyacı nereden kaynaklandı? 

Görev Emri Alır, Açarsınız

KORKUT EKEN - Onu, o zamanın Başbakanı falan bilir efendim. Bize, sadece... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Politikayı tespit eden kendisi değil. Verilen görevi... 
KORKUT EKEN - Sadece, şu tarihlerde özel timler yetiştirilecek, polis özel timi kurulacak; şu şahıs görevlendirilmiştir başında olarak. Bir görev emri alırsınız, açarsınız kursunu. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O zaman, sizin, her iki tarafta da çalışmış olmanızdan kaynaklanarak, sadece istihbarat örgütlerinin değil, benzeri görev yapan örgütlerin ki, özel, askerî ve özel emniyet timlerinin de böyle bir başında bulunan insanların kişisel sıkıntılarından kalma bir sürtüşme söz konusu olabilir mi? 
KORKUT EKEN - Hiç olmaz. Eli silah tutan adam, dağda bayırda aylarca omuz omuza yatan bir adamdan ömür boyu arkadaşlık olur, dostluk olur. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Hayır, icraattakileri kastetmiyorum, onların üst düzeylerindekileri kastediyorum. 
KORKUT EKEN - Üst düzeyi, biri de deyin ki, asker olarak benim, polis olarak da Behçet, Diyarbakır'daki emniyet müdürü. Aramızda olmaz öyle bir şey. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, ben bir şey daha sormak istiyorum. Siz, güneydoğudaki bütün aşiretleri tanıyorum dediniz... 
KORKUT EKEN - Bütününü tanımak mümkün değil, çoğu büyüklerini tanıyorum. 

Apo’nun Öldürülmesiyle İlgili Çalışma

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bucak aşiretinin eğitiminde mi bulundunuz? 
KORKUT EKEN - Hayır. Onların yanlarında bir ay kalmak, o aşiretin köyünde bir ay kalmak, köylerini dolaşmak, onların örfüne göre yaşamak, onlar için o kadar büyük bir olaydır ki. Sizin yaşınızda, sizin seviyenizde bir insan gitmiş, bir bağdaş kuruyorsunuz, sofralarında oturuyorsunuz. O insanlar, şahsınızda devlete tapar ve dolayısıyla da örgütle ölümüne bir mücadele yapar; olay budur. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Son zamanlarda basına da akseden bir olay var, özellikle siyasîlerimizden bazıları da bunun peşini de kovalıyorlar. Seçim öncesinde Apo’nun öldürülmesiyle ilgili bir çalışmanın yapıldığı ve bunun da istihbarat teşkilatı veya Genelkurmayın, işte üst düzeyde, buna engel olduğu doğrultusunda, Emniyetin. Böyle bir şey söz konusu mu? 
KORKUT EKEN - Onu tam bilmiyorum Sayın Bakanım. Yalnız, şu anda öyle bir görev olsa -şu yaşıma rağmen- ben gönüllü olarak kabul ediyorum. Bakın, şimdi, versin devlet bana öyle görev, büyük de konuşmayayım, sonu hayatımı vermek de olsa, ben bu göreve talip olurum; ama, öyle bir görev almadım, bilmiyorum da. 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, kesinlikle Öcalan'ın öldürülmesi hazırlıkları falan... 

Benim Hayallerim

KORKUT EKEN - Abdullah Öcalan'ın... Hayallerim bu benim... 
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Anlıyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Bitti mi Sayın Sağlar? 
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sorularım bitti. Teşekkür ederim. 
NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Yalnız, bir şeyi aydınlatır mısınız? Dün akşam televizyon kanallarında Sayın Eken'in Komisyona gelmediği şeklinde kötü bir sayfa oldu. Onu bir aydınlatalım... 
KORKUT EKEN - Sayın Başkanım’dan ve hepinizden ben özür diliyorum. O tebligatınızı dün saat 17.00'de aldım ben... 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Basına açıkladık; ama, yine de açıklayacağım ben. 
NİHAN İLGÜN (Tekirdağ) - Onu açıklayalım. Peki, teşekkür ederim. 
KORKUT EKEN - Teşekkür ederim. İyi günler diliyorum. 
BAŞKAN MEHMET ELKATMIŞ - Başka sorusu olan?.. Yok.

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=245

19. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***