Rafet Ballı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rafet Ballı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2017 Salı

Bilelim: İlahiyatçıların gündemi de laiklik,


Bilelim: İlahiyatçıların gündemi de laiklik,



Rafet Ballı 

Bilelim: İlahiyatçıların gündemi de laiklik

Dün de kısaca not ettim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’in düzenleği Kartepe toplantısı...

Burada dinlediğim, konuştuğum ilahiyatçılar...

Geldikleri aşama için “umutlandım” demiştim.

Üzerinde duracağım temel kavram “laiklik”.

Laiklik bahsinde...

Bizim ilahiyatçıları konuşmadan önce...

Hızlı bir bölge panoraması çizelim.

Beyrut’tan başlayalım.

2013 sonbaharında buradaydım.

Dönüşte görüşmeleri yazdım (23.9.2013).

“Lübnanlı bir akademisyen. Önemli bir düşünce kuruluşunun başında.

Bütün Ortadoğu’da tanınan biri. Türkiye’de de.

ABD’nin Irak’ı işgali sürecinde tanışmıştık.

Zaman zaman telefonlaşır, Türkiye’ye geldiğinde de sohbet ederdik.

Şii kökenli. Hizbullah çevresinin dostu. Laikliğe karşı.

Türkiye’deki İslamcılarla yakın ilişkilere sahipti...”

“Beyrut’ta iken tekrar buluştuk..

Karşımda bambaşka bir düşünce adamı vardı artık.

İdeolojik tercihinde stratejik bir değişim geçirmişti.”

Bölgedeki dış destekli kaosu konuştuk.

“Sordum: Çözüm?

Cevabı, sürprizden de öteydi: ‘Laiklik.’

Biraz daha açtı: ‘Ben mütedeyyin bir insanım. Ama artık ‘laiklik’ diyorum.’”

2017 Eylül ortası...

Kendisiyle Beyrut’ta yine görüştüm.

Daha da netleşmişti.

Söylediği: Laiklik, Arap aydınlarda yükselen eğilimdi.

Aynı yazıda Bağdat notlarımı aktarmıştım.

“(2013) Ağustos ayında Irak’taydık.

Üç büyük Şii partinin lider isimlerini, düşünce insanlarını dinleme fırsatı bulduk.

Onlar da... Açıkça ‘laiklik’ demiyorlar.

Fakat ‘din devleti’ talepleri de yok.

Irak’ın laik Türkmen liderleri...

Dışarıdan bir göz olarak, Irak devletini şöyle tarif etmişlerdi.

‘Yönetenler mütedeyyin. Fakat devlet şeriata dayanmıyor.’

Özet: Irak’ta da yönelim şeri devlete doğru değil.” (23.9.2013)

2016’nın son günleri...

Türkiye-İran-Rusya Moskova’da toplandı.

Tek gündem Suriye’ydi.

Bir manifesto yayımladılar:

Üç ülke: “Seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor”lardı (20.12.2016).

Rusya: Hıristiyan/Ortodoks. “Laiklik” demeleri normal.

Ya diğer ikisi?

Türkiye: “Sünni” çoğunluklu. Direksiyonda “İslamcı” AKP var.

İran: “Şii” İslam devriminin ülkesi.

Birbirine benzemeyen üç devlet...

Reklamdan sonra devam ediyor

Fakat: Laiklik ortak çıkış yolu.

Devam edelim.

2017 baharı. Şam’da bir toplantı.

Konu başlığı: “Dinde laiklik, laiklikte din”.

Katılımcılar: Sünni ulemadan seçkin isimler... Laik aydınlar.

Suriye’nin devlet aklı savaş sonrasına hazırlanıyor.

Kafalardaki soru: Sosyal yaralar nasıl sarılacak? Toplum nasıl birleştirilecek?

Çözüm formülü Sünni ulemadan geliyor.

Diyorlar ki: Çare laiklik.

İran’la devam edelim.

Bu köşeyi izleyenler bilir. İran’a sık giderim.

Aydınlarda, üst kademede dostlarım var.

Tahran’da gelişen eğilim: Atatürkçüleri daha güvenilir buluyorlar.

Not: “Muhafazakar”larda bu görüş daha yaygın.

Gelelim Türkiye’ye...

Özellikle bizim ilahiyat fakültesi hocalarına.

Kartepe’deki oturumlarda bazılarını zevkle, öğrenerek dinledim.

Aralarda, yemeklerde sohbet ettik.

Umarım yeni dostlukların başlangıcı olur
Dinlediklerimle sınırlı olarak kayda geçireyim.

İlahiyatçılarda güçlü bir damar gördüm... Özellikle felsefecilerde.

Bir: Kendilerini herhangi bir partiyle bağlı saymıyorlar.

İki: FETÖ, IŞİD örgütlerinden hareketle sorgulama başlatmışlar.

Üç: Bölgemizdeki mezhep çatışmaları da onları etkilemiş.

Öne çıkan çare: Laiklik...

“Dayatmacı” olmayan diye de şart getiriliyor.

“Laiklik”, özel sohbetlerin konusu değil sadece.

Sunumlarda kayda da geçirildi.

İlahiyatçı felsefecilerin katıldığı bir oturum...

Konu: “FETÖ, felsefi/tarihi arka plan”.

Prof. Dr. Mehmet Evkuran (Hitit Üniversitesi).

Yard. Doç. Dr. Ahmet Dağ (Kırklareli Üniversitesi).

Yard. Doç. Dr. Ahmet Kesgin (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi).

Ve sosyolog Yard. Doç. Dr. Mustafa Sarmış (Aksaray Üniversitesi).

Önemli tespitler yaptılar.

Hoşgörülerine güvenerek sordum: FETÖ... IŞİD... Daha önceleri niye konuşmuyordunuz?

Mehmet Hoca’nın cevabı: Tehdit altındaydık.

İlahiyatçı Prof. Dr. Ramazan Biçer (Sakarya Üniversitesi).

Başka bir oturumda konuştu. FETÖ tipi yapılardaki ideolojik ve psikolojik ortamla ilgili.

Ufuk açıcıydı.

Sonuç:

Bir: İşgal... Yıkıcılık... Çatışma...

Batı Asya’da önce Atlantik’in rüzgarı esti.

Mezhepçilik, ayrılıkçılık yükseldi.

İki: Şimdi Batı Asya, ittifak sürecine girdi.

Etnik ve mezhepçi gericilik kaybediyor.

Birlik ve kardeşlik rüzgarı esiyor.

Ve bölgemizin muhafazakar aydın birikimi laikliği keşfediyor

31 10 2017