TERÖRİSTLERİN Savaş Teknikleri..
Degerli Dostlar vede Bu Bölümde yazısı olan tüm üyeler..
İnternette terör ile ilğili araştırma yaparsanız Savaşların vede tekniklerinin degiştigini görürsünüz..Okursunuz..hepinizinde mantıgı ve fikirleri görüşleri dogrultusundada yorumlar yapabilirsiniz tıpkı burada oldugu gibi..
Bende araştırma sonucu tesadüfen bu sitenizdeki yazılarınızı ÜYE olmadan okudum..ve karşılıklı yazışmalarda hoşuma gittiği için üye oldum ilk mesajımıda yazıyorum.. Dediğim gibi savaşlar artık askeri olmuyor dünyada..o 2 G varya bizde biri K olarak okunuyor..
Global Dünya
Küreselleşmiş dünya,
Görüşü cercevesinde savaşlar para ekonomi ve Din agırlıklı oldu..
Köşe yazarlarına gelince..Siz Onlara pek bakmayın Gündem yaratmak için bir sabah bakmışssınız bu mesaj başlıgındada oldugu gibi 3.cü
Dünya savaşının türkiye ile ilğili sorunlardan dolayı cıkabilecegi yazılmış..yazabilir senaryoda cizebilir..Stratejide belirleyebilir..Metal fırtına serisini okumuşssunuzdur.. yazmak serbest.. bakın ben bile yazıyorum..
Haritaya Gelince.. Bende bir harita var oda cizilmiş Aşagıda yayınlayacagım bunlarıda inceleyiniz..
Enosisi 1960 larda o da Kıbrıs için bir harita cizmişti..
Merak eden olursa o haritayıda bulur yayınlarım..
ama gerçekleşmedi o harita.. bir temmuz sabahı Türk ordusu Kıbrısa giriverdi 1974 tte..harita enosisin degil türkiyenin dediği şekilde degişiverdi..? Benim haritada aşagıda..( Yukarıda Dediğim Gibi eli kalem tutan cografya bilğiside olan herkes harita cizebilir..)
Buda Farklı bir görüşü simgeleyen Harita..
Haritalar ciz ciz bitmez.. Mühim olan Haritadaki sınırları koruyabilmektir..Birlik ve beraberlikle.
Son 50 yılkda kan ve gözyaşı ile dünyanın haritası degişmedimi.? degişti Kıbrıs..Yugoslavya. Afganistan.. Ermenistan_Azerbaycan (Karabag )olayından dolayı.. buyrun ortadogu..İsrail filistin ürdün mısır lübnan suriye ırak ı da içine alan 1967 İsrail harbi..
Yakınımızada Irak olayı ilki 1991 de ırakın kuveyti işgaliyle bir degişim geri çekilme ve şimdiki girişim..
ABD ile gecicide olsa Komşu Olduk..!
Bu tür degişiklikler Dünyada Milletlerin halkların Ülke vatandaşlarının elinde olmadan da olabiliyor..İç ayaklanmalar dış mihraklar ekonomik sorunlar adalet sizlik eşitsizlik.ETNİK Bölünmeler..
(Bende Forumda Görevliyim..Kusura bakmayın bazı kelimeleri Büyük harf yazıyorum yanlış anlaşılmasın) vurgu yapacagım için yazdım..
Bölünmelerin içindeki o etnik olanı varya şu an yaşıyoruz maalesef 1983 te kurulan PKK ile..ve halada devam ediyor..
bir arkadaşımız güzel bir araştırma yapmış detaylı..
bendede var aşagıda yazıyorum En Tehlikeliside bu..
Ülkeyi İç savaşa kadar götürebilir..ki dolaylı şu an iç savaş halınde gibiyiz.benim Kanaatim..
Lütfen Alttaki yazıyı Dikkatlice okuyun..ve sonrasında DARBE ye gelecegim..
Terör Algılamalarında Ortadoğu’nun Yeri
Metin USTA
Yayın Tarihi : 10.8.2005
Bize göre ABD’nin ilk hedef olması hem Batının sömürgeci ve oryantalist politikalarının geçmişinde hem de ABD’nin yakın tarihte Ortadoğu ve dünyanın genelinde yürüttüğü politikalarda aranmalıdır. Kısacası ABD açısından sorun geçmiş üç yüz yıl içinde değil de geçmiş otuz yıl içinde aranmalıdır.
Terör nedir?
Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi terörü tanımlamada birden çok tanımlama üzerinden gideceğiz. Burada ilk olarak şu tanımı yapmak gerekir. “Terör; “suçlu” ile sistem arasında bir etkileşimdir. Sistemin dışında olanın içinde olana saldırısıdır.” Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi var olan küresel ve bölgesel sistemler içerisinde merkezde olup gücü kontrol edenle çevrede olup güce müdahil olmak isteyen arasında bir düello söz konusudur. Günümüzde hegemonik güç olan ABD’nin çevrede kalan Doğu ülkelerine veya Güney ülkelerine karşı olan politikalarını da göz önünde bulundurursak bu tanım hiç de yadsınamaz. Fakat daha gelişmiş bir tanım getirmek gerekirse terör; sistematik, kasıtlı ve zaman içerisinde süreklilik arz eden bir eylem tarzıdır. Diğer şiddet eylemlerinden ayırt edici olarak teröre katılım sürekli bir taahhüt gerektirir. Ayrıca terör kitlelerin eylemlerinden daha ziyade hedefe yönelik bir grubun eylemelerini kapsamaktadır.
Bu tanımı daha da genişletmek gerekirse terörizm politik karar alan mekanizmaları etkilemek üzere bir organizasyonun kararı sonucunda ortaya çıkan bir olgudur. Teröristlerin akılcı organizasyonlar oluşturduklarını ortaya koyan analizler şunu öngörürler; teröristlerin tutarlı ve istikrarlı bir değerler, inançlar ve çevresel düşleri vardır. Kısaca teröre başvurma nedenini sebep-sonuç ilişkisi belirler. Fakat her grubun aynı mantıksal süreç ve çerçeve içerisinde hareket ettiğini söylemek güç olur. Terörizm için en temel neden tanınma veya ilgi çekmektir. Yani yerel veya uluslararası kamuoyu oluşturma en temel hedeftir. Bugün karşılıklı bağımlı dünyada uluslararası tanınma ihtiyacı küresel terörü de kışkırtmaktadır. Bu ifade bir ithamdan öte var olan bir durumun yansımalarını belirlemek açısından önemlidir. Yazının ilerleyen bölümlerinde de değinileceği gibi Usame Bin Ladin için teröre başvurma nedeni uluslararası arenada ABD’nin Müslüman coğrafyada yaptığı politikaları dünya kamuoyuna duyurma hedefidir. Aynı zamanda terörizm politik yönetim süreçlerini işlevsiz hale getirmek ve yöneten zümreyi demoralize etmek için de kullanılır.
Terörizm halkın tavrını olumlu ya da olumsuz şekilde etkiler. Örneğin terörist gruplara karşı bir sempati oluşur veya korkunun da ön plana çıkmasıyla bir düşman algılaması oluşabilir.
Teröristler rejime karşı bir hareketlenmeyi de niyet edinmiş olabilirler. Bu nedenle kalabalıkları provoke ederler. İnsanlar direnişçiler ordusuna çekilip hükümetin göstermek istedikleri yüzü gösterilmiş olurlar. Fakat burada hatırlanması gereken ise ilk verdiğimiz tanımdır. Buna göre sistemin dışına itilmiş grupların karşı hareketlenmeleri modern dünyada terör adını alabilmektedir. Bir başka deyişle terörizm güçsüz olanın bir silahı ve stratejisidir.
Güçsüzlük rejimin veya hâkim gücün muhalefeti (çevreyi) aşırı bastırmasından da kaynaklanabilir. Şunu da varsaymak yanlıştır: Terörizmin olduğu her yerde baskı vardır. Bazı durumlarda gruplar talepleri için zaman kaybetmek istemeyebilirler. Üstelik hâkim güç bu işlemi mümkün olduğunca geciktiriyor ise ve bir de ona güvensizlik varsa bu sonuç ortaya çıkabilir. Aynı zamanda demokratik ortamda çoğunluğu mobilize edebileceğine inanmayan veya buna imkânı olmayan gruplar da teröre başvurabilir. Bu da onlara şiddet alternatifini sunar ve başka seçenekleri olmadığını düşünürler.
Aynı zamanda devletler de terörist faaliyette bulunabilirler. Örneğin İran’ın rejim ihracı isteğiyle yaptıklarında veya İsrail’in yeni yerleşim yerleri açmak için sürdürdüğü faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan manzarada buna birer örnek bulmak mümkündür. Fakat burada vurgulanmak istenen devletleri itham etmek değil sonuca ulaşmak için uygulanan politikalarla yaptığımız terör tanımı arasındaki benzerlikleri vurgulamaktır. Örneğin bir devletin kendi halkına yönelik psikolojik savaş teknikleri uygulaması devletler hukuku açısından kabul edilebilir olabilir ama bir terörist grubun işlem mantığıyla benzerlikler gösterebilmektedir.
Kısacası terörizmi devlet otoritesine veya hâkim güce karşı koyan farklı ideolojik grupların bir stratejisi olarak görüyoruz. Bir nedeni dramatize etmek isteyen gruplar, yöneticileri ve kitleleri demoralize etmek isteyenler, kitlesel destek sağlamak isteyenler, takipçilerini ve geniş kitleleri etkilemek isteyenler için uygun bir yoldur terör.
Ortadoğu Kaynaklı Terör:
Batının sömürgeci döneminden kalan bir alışkanlıkla Doğuyu klasik oryantalist anlayışla ve “öteki” olarak niteleyecek şekilde sınıflamaya tabi tutması hiç şüphesiz Doğulu halklar ve aydınlar üzerinde bir etki bırakmıştır. Ayrıca yakın tarih içerisinde de petrol sayesinde belirli bir zümrenin aşırı zengin olup halkların da nispeten rahat bir hayat sürmesi fakat bu ülkelerin hak ettikleri gerçek zenginlikleri elde edememeleri tepkilere yol açmış oldu. Dahası yaşanan bu süreci “yeni sömürgecilik” olarak da nitelemek çok yanlış olmaz. Örneğin sadece sattıkları petrolle ayakta duran Arap Ülkelerindeki ekonomiler tüketime dayalıdır ve gayri safi milli hâsılaları Avrupa ile karşılaştırılamayacak durumdadır.
Bütün bunların yanında politik hayatta Ortadoğu ülkelerinin durumu da ortadadır. Ortadoğu’daki hemen hiçbir Müslüman ülkede demokrasi yoktur, insan hakları kısıtlı seviyededir ve evrensel ölçütlerde saygı görmemektedir. Bu bölgedeki halklara göre bütün bunların nedeni petrollerini satın alan Batı ülkelerinin kendilerine bıraktıkları otoriter rejimlerdir. Örneğin Birinci Körfez Savaşı’nda ABD’liler bu bölgeye büyük bir iyilik yaptıklarını düşünürlerken bu bölgedeki halklar ise yapılanın sadece hanedan tarzı otoriter rejimleri korumaya yönelik olduğunu düşünmektedirler.
Günümüzde hepimizin muzdarip olduğu köktenci grupların terör eylemlerinin başındaki adam olan Usame Bin Ladin’e göre ise bütün bu eylemlerin nedeni ABD’nin bu bölgede güttüğü politikalardır. Ladin’e göre ABD İsrail’e koşulsuz destek vererek Filistin’de ve Lübnan’da yaşlı, çocuk ve kadınları acımadan öldürdü. Şimdi El-Kaide’nin aynı şekilde sivilleri hedef alarak asimetrik bir savaş uygulamasının nedeni ise çektikleri acıları ABD’ye de tattırmaktır.
Bu açıdan bakacak olursak Ortadoğu kaynaklı terörün bir çeşit reaksiyon sonucunda ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Aynı şekilde Ladin’in bu açıklamasından ortaya çıkan sonuç itibariyle yukarıda yaptığımız terör tanımlamasına göre Hegemon güç sayesinde bölgede gücü elinde bulunduran hanedan tipi otoriter rejimlerin politikaları bir çeşit reaksiyon doğurmuştur. Aynı zamanda yine Hegemon gücün koşulsuz olarak destek verdiği İsrail’in politikaları sonucunda yine ABD birinci hedef olmuştur.
Buna karşılık ABD’nin 2002 yılında yayınlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’ne göre ise Amerikan ulusunun yapması gereken insanın özgürlüğüne kastetmiş bu güçlere karşı sonuna kadar mücadele etmektir. Aynı şekilde başka bir Amerikalı uzmana göre ise ABD bu sorunla ilgili üç ayrı strateji uygulamalıdır. Bunlardan ilki askeri, ikincisi politik ve üçüncüsü de kültürel olanıdır. Askeri aşamada hiçbir şekilde taviz verilmeden mücadele devam etmelidir. Diğer aşamalarda ise bölgedeki ılımlı gruplar desteklenmelidir.
Usame bin Ladin’in yukarıda değindiğimiz deklarasyonuna bakacak olursak yapılanın bir çeşit küresel savaş yani İslami terimle Cihat olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu görüşe karşı olan İslami gruplar da vardır. Örneğin Londra’da meydana gelen terör eylemleri sonucunda bir açıklama yapan Ömer Bakri Muhammet’e göre Darü’l İslam olmadığına göre Darü’l Harb ilan etmek de anlamsızdır. Buradan anlaşılan şudur: Halife makamı var olmadan dünya çapında kâfirlere karşı bir savaş mümkün değildir.
Fakat şunu da eklemek gerekir ki uygulanan terörist faaliyetler sonucunda Batıda zaten Doğuya karşı var olan “öteki” kavramı iyice derinleşmektedir.
Ek olarak küresel terörün sadece Hegemon güç ve köktenci gruplar arasında bir mücadele olmadığını da belirtmemiz gerekiyor. Zaten terörün bir başka ifadeyle “asimetrik savaş” olarak da anılması şunu gösteriyor ki birbirine rakip olan büyük veya orta büyüklükteki güçler terör olgusunu kullanarak birbirleri arasındaki mücadeleyi derinleştirmektedirler. Bunun en bariz örneği terör örgütlerinin finansal ve askeri desteklerindeki çeşitliliktir.
Sonuç
Genel olarak incelediğimiz terör tanımları da gösteriyor ki Ortadoğu kaynaklı olduğunu söylediğimiz ve bugün küresel bir boyut alan, aynı zamanda da dinsel öğeler taşıyan terör bir çeşit reaksiyon sonucunda sistemin dışında kalan güçlerle merkezdeki güçler arasındaki mücadelenin bir ürünüdür. Aynı zamanda merkeze dâhil olup merkez içi mücadelede de öne çıkmak isteyen uluslar tarafından desteklenen bu olgu küresel güç dengelerinin yeniden yerine oturacağı döneme kadar belirleyici güç parametrelerinden birisi olacaktır.
* Stajyer, TASAM Kafkaslar-Orta Asya-Orta Doğu Çalışma Grubu
Dipnotlar
Fareed Zakaria. Newsweek. New York: Oct 15, 2001. Vol. 138, Iss. 16; p. 22
Tuğtan, Mehmet Ali. Stradigma. Bkz: http://www.stradigma.com/index.php?sayfa=makale&no=191
Hegemon güç sadece hükmetmekle kalmayıp her türlü parametreye de hâkim olmaya kalkmaktadır.
Prof. Martha, Crenshaw. Comparative Politics, Vol.13, No.4 (Temmuz, 1981), p. 379–399
Prof. Martha, Crenshaw. Comparative Politics, Vol.13, No.4 (Temmuz, 1981), p. 379–399
Fareed Zakaria. Newsweek. New York: Oct 15, 2001. Vol. 138, Iss. 16; p. 22
Bkz: http://english.aljazeera.net/NR/exeres/8BAF429F-BADD-40E2-AD66-712FCF7D7A95.htm
Bkz. http://www.state.gov/r/pa/ei/wh/15421.htm
Fareed Zakaria. Newsweek. New York: Oct 15, 2001. Vol. 138, Iss. 16; p. 22 bkz. http://www.fareedzakaria.com/articles/newsweek/101501_why.html
Al-Muhacirun Cemaati lideri ve London School of Shari’ah’ın öğretim görevlisi. Bkz. http://memri.org/bin/articles.cgi?Page=subjects&Area=jihad&ID=SP43502
Diğer Yazılarım.,
1 - Kafkaslarda Güç Dengeleri Ve Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan Demiryolu
2 - Vahhabilik Ve Terör
3 - Terör Algılamalarında Ortadoğu’nun Yeri
http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/292/teror_algilamalarinda_ortadogunun_yeri
http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/292/teror_algilamalarinda_ortadogunun_yeri