MÜCADELE BİRLİĞİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MÜCADELE BİRLİĞİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2015 Cuma

TÜRK SİYASİ TARİHİNİN 2 Cİ ASKERİ DARBESİ 12 EYLÜL VE ÖNCESİ BÖLÜM 10




TÜRK SİYASİ TARİHİNİN 2 Cİ ASKERİ DARBESİ  12 EYLÜL VE ÖNCESİ    BÖLÜM 10




SOLDA VE SAĞDA ÖRGÜTLENMELER

KOMANDO KAMPLARI

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi gençliğe özel bir önem veriyordu. Bu yüzden 1968 yılının yaz aylarında öğrencileri özel eğitimden geçirmek için komando kampları kurmuştur. Partinin yarı resmi organı Milli Hareket Dergisine göre öğrenciler boks,judo,güreş, duvara tırmanma gibi sporlardan oluşan beden eğitimi derslerinin yanında dua ediyorlar ve komünizm karşısında milliyetçilik ruhu gibi konularda dersler alıyorlardı.

İlk etapta “Komando” kelimesini kullanan gençler sonraları partinin de isteğiyle “Milliyetçi Toplumcular”adını almışlardır.
Ardından “Bozkurtlar” ve en sonunda da Ülkücüler diye anılmışlardır.

Eylemlerine olaysız sokak gösterileri başlayan Bozkurtlar 31 Aralık 1968’de Siyasal Bilgiler Fakültesini basarak ilk şiddet hareketine girişmişlerdir. Daha
sonradan sol yayınları satan kitapçıların vitrinlerini kırarak, solcu örgütlerin hareketlerine karşı çıkarak, kanlı olaylar yaratarak eylemlerine devam etmişlerdir.

MÜCADELE BİRLİĞİ

18 Kasım 1967’de üç imamla bir Yüksek İslam Enstitüsü öğrencisi tarafından kurulmuştur. Bu birliğin ideoloğu 1991 seçimleri öncesinde Islahatçı Demokrasi Partisi lideri olan Aykut Edibali ‘ydi. Birlik 1969 yılının Şubat ayında “Huzur ve Asayiş Komitesi” adı altında vurucu bir güç oluşturmuştur ve aynı komando kamplarında olduğu gibi buradaki gençlere de judo, ateşli silah eğitimi verilmiş tir. Birtakım olaylara karışan ve çeşitli mitingler düzenleyen “ Yeniden Milli Mücadele ” adında bir dergi çıkarmıştır.

SAĞDAKİ DİGER ÖRGÜTLER

Bugün gazetesi “Cemaatı-kübra” namazlarına öncülük etmekteydi. Namazlardan sonra gerekirse canın,malın verilmesi gerektiğinden, cihadın farz olduğundan bahsedilmiştir.

Bunların yanında Komünizmle Mücadele Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Anadolu Milliyetçiler Derneği, Milliyetçi Kültür Birlikleri, Türkiye Kuran Kursları Koruma ve İdame Ettirme Dernekleri, Genç Kuvay-i Milliye Derneği, Aydınlar Kulübü, Türkiye Din Adamları Yardımlaşma Dernekleri Federasyonu, Konya Mücadele Birliği ve Cemiyeti, Türkiye Yükseköğretim Huzur ve Dayanışma Cemiyeti, sonradan ismini Türkiye Milliyetçiler Birliği olarak değiştiren Türkçüler Birliği, CKMP’li Hakkı Yılanlıoğlu’nun idaresindeki Vatansever Türk Teşkilatı vs.

SOLDAKİ ÖRGÜTLER

TİP içinde görüş ayrılıkları 1968 yılında iyice belirginleşmeye başlamıştır. Milli Demokratik Devrimciler adıyla tanınan grup ayrı bir çizgi izlemeye başlamıştır. Milli Demokratik Devrim çizgisindeki öğrenciler (Deniz Gezmiş, Mustafa İlker, Gürkan, Ahmet Özdemir, Selahattin Okur ve Mehmet Mehdi Başpınar) 1968 Ekimde ‘devrimci düşünceyi yaymak ve yaşatmak amacıyla’ Devrimci Öğrenci Birliği’ni(DÖB) kurmuşlar ve başkanlığına Deniz Gezmiş’i getirmişlerdir.

TİP paralelinde bir örgüt olarak değerlendirilen Fikir Kulüpleri Federasyonu, TİP içinde çalkantıların sürdüğü bir dönemde 4-5 Ocak 1969’da toplanan üçüncü
kongresinde Milli Demokratik Devrimcilerin eline geçmiş ve başkanlığına Yusuf Küpeli seçilmiştir. Buna mukabil FKF İstanbul Sekreterliği yöneticileri
DÖB’lülerin sürekli baskısına ve içişlerine karışmasına dayanamamışlar ve 27 Nisan 1969’da istifa etmişlerdir.

Bu olayın akabinde FKF Olağanüstü Kongre toplanmış ve Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu(Dev,Genç) olarak değiştirmiştir.

Bu tarihten sonra öğrenci eylemleri hız kazanmış, kimi gruplar “parlamento dışı muhalefet” görüşünü benimsemişlerdir ve siyasal iktidarı ele geçirmeye yönelik eylemler hız kazanmıştır.

DEV GENÇ

FKF olağanüstü kongresinde ismi Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu olarak değiştirilen örgütün, sosyalist düşünce ve eylem örgütü olduğu oybirliği ile alınan bir karardır. Kurultayda örgütün amaçları şu şekilde belirtilmiştir.

“1-Anti-Emperyalist gençlik hareketlerine öncülük etmek ve bu amaçla üniversite gençliğini mücadele içinde örgütlemek ve hedefe ulaşmak için
devrimci örgütlenmelerini sağlamlaştırmak, devrimci disiplini güçlendirmek ve eylem içinde devrimci ideolojik eğitimlerini sağlamak.

2-Milli demokratik mücadelelerinin içinde devrimci bağlar kurarak, işçi-köylü ve gençlik dayanışmasını sağlamlaştırmak

3-Emperyalizme, işbirlikçi burjuvaziye ve kapitalizm öncesi kalıntılara karşı, bütün milli sınıf ve tabakaların devrimci güç birliğinin gerçekleşmesi için mücadele etmektir.”

Türk Solu, Aydınlık ve İşçi-Köylü gazetelerinin halkın yürüttüğü milli demokratik hareketlerin propaganda ve eylem silahları olduğunu beyan etmişlerdir.

Yurdumuzdaki öğrenci hareketlerinin işgal ve boykotlara dönüşerek anarşik olaylar mahiyetini almasında en büyük etken fakülte ve yüksekokullarda ki fikir kulüplerinin ve gençlik derneklerinin faaliyetleridir. Fikir Kulüpleri yöneticileri ve Dev Genç yöneticileri faaliyetler hakkında fakültelere yapılmış formları düzenlemiş, tertip ve idare etmiştir.

Bu boykot ve işgallerin yanı sıra Dev Genç yöneticileri ve militanları, kendi ideolojilerinde bulunmayan öğrencilere baskı uygulamış, fakülte ve yüksek okullara sokmamışlardır. Ayrıca üniversiteleri karargahları haline getirmişlerdir. Dev Genç!in okullara patlayıcı madde, tabanca ve mermiler soktuğu ve bunları gerektiğinde polise karşı kullandığı yapılan aramalarda ortaya çıkmıştır. Üniversitelerde öğrenci derneği seçimlerini kazanabilmek için  şiddete başvurmuş, okullarda terör havası estirmiş ve militanları vasıtasıyla sandık başları tutturarak seçimleri kazanmıştır. Bu öğrenci dernekleri vasıtasıyla hakimiyetlerini bütün yüksek okul ve fakültelerde sürdürmüşlerdir. Yine öğrenci derneklerinin gelirlerini de kendi ideolojileri yönünde harcamışlar ve kontrolsüz bir şekilde ödemelerde bulunmuşlardır.

Dev Genç fakültelerde milliyetçilerin panolarını kaldırmış, onlara hayat hakkı tanımamıştır. Dev Genç amaçlarını gerçekleştirebilmek için militan yetiştirme ve silahlanma üzerinde de durmuştur. “Verilen milli demokratik devrimin zafere erişebilmesi ve işçi-köylü iktidarının gerçekleşebilmesi bakımından emperyaliz me, işbirlikçilerine ve feodal kalıntılara karşı verilen mücadelenin ancak öncü kadro, militan yetiştirerek ve silahlanma ile olacağını kabul ederek faaliyetlerini bu yönde hızlandırmıştır.”

Aydınlık ve İleri dergilerinde işçi-köylü hareketlerinin amacına ulaşması açısından, Dev Genç örgütü içinde militan yetiştirme hususuna ne kadar önem verdiği açıkça görülmekteydi. Bu militanlar işgal ve boykotlarda birinci derecede rol oynamışlardır. Bunlar silahlı eylemlerde daha aktif rol alabilmek için El,Fetih teşkilatında eğitim görmüşlerdir. Eğitimlerini tamamladıktan sonra yurda dönerek çeşitli anarşik olaylara katılmışlardır. “Dev Genç kendilerine lider olarak kabul ettikleri Mao’nun ‘iktidar silahın namlusundadır’ sözünü kendilerine rehber tayin etmişlerdir.”

Federasyon tüzüğünde milli demokrat devrim mücadelesinin emperyalizmle savaş olduğunu belirtmiştir. Türkiye’deki emperyalizmin ise Amerikan
emperyalizmi olduğu halka iletilmiş ve bu gayeyle Amerika Türkiye’yi sömüren bir ülke olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
Bu yüzden Amerika’ya karşı fiili eylemlere girişilmiştir. Bunlar 6.filoya karşı girişilen eylemler, Ankara ve İstanbul’daki Amerikalılara ait işyerinin işgali, tahribi şeklinde olmuştur.

Dev Genç Federasyonu amaçları olan rejim değişikliğini gerçekleştirmek için yurtta bir buhran havası meydana getirmiş ve anarşi yaratmıştır. 
Büyük kentlerde sağ sol çatışması şeklinde oluşan silahlı çatışmalara, banka soygunlarına ve adam kaçırma olaylarına girişmişlerdir. 
Bu hareketlere girişenler Fikir Kulüpleri veya Devrimci Gençlik Derneği gibi Dev Genç’e bağlı kuruluşların elemanları olup Dev Genç militanlarıdır.

Dev Genç haberleşmenin zor olduğu büyük şehirlerde olayların çabuk başlatılabilmesi için bu şehirleri bölgelere ayırmış ve her bir bölgenin başına sorumlu birer lider getirmiştir. Bu sayede o bölgedeki işlerin aksamadan yürütülmesi sağlanmıştır. Ankara beş bölgeye ayrılmış, ODTÜ bölgesi liderliğine Cemal Salman Pakoğlu, Dışkapı bölgesine Fevzi Bal, Beşevler bölgesine Hüdai Arıkan,  Hacettepe bölgesine Şaban İba getirilmiştir.

Dev Genç eylemlerini yaparken birtakım çarpıcı sloganlar kullanmıştır. Bunlar arasında en dikkat çekici olanları şöyle sıralamak mümkündür.

Cici demokrasiye paydos

Devrimciler el ele milli cephede

Gerici parlamenterizme hayır

Milli ordu

Nato’ya hayır

Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye

Yaşasın halk savaşı

Yaşasın dünya halklarının savaşı ve zaferi

Cici demokrasiye paydos 

Bu sloganla kastedilen mana, kapitalist ülkelerdeki demokrasinin burjuva demokrasisi olduğu, bu demokrasinin çalışan ve sömürülen halkın menfaatlerini göz önüne almadığı buna karşılık gerçek demokrasinin sınıfsız toplumlarda olduğudur. Böyle bir demokrasiye ulaşmak için hakim sınıflardan yana olan demokrasi ve müessesleri ile mücadele edilmelidir.

Devrimciler el ele milli cephede

Bu sloganla devrimden yana olan sosyal güçler mücadele için bir kanatta toplanmaya davet edilmektedir. Emperyalizme karşı verilen bu mücadeleye millilik sıfatı verilerek kamuoyunun gözünde güç kazanması istenmektedir.

Gerici parlamenterizme hayır 

Türkiye’nin Amerika tarafından sömürüldüğü, bu sömürünün hakim sınıflar aracılığı ile yürütüldüğü; parlamentonun sömürüden yana olduğu bu yüzden de gerici olduğu anlatılmaktadır. Bo sloganla seçim yolu ile başa gelen hükümetlerce yürütülen iktidara taaruzda bulunularak yıpratılmak istenmiştir.

Milli ordu 

Burada askeri gücümüzün büyük bir kısmının Nato’nun elinde olduğundan dolayı ordunun ülkeyi savunması hususunda yetersiz kaldığı, bu yüzden de Nato’daki askeri gücümüzün geri çekilmesi gerektiğinden söz edilmektedir. Burada güdülen amaç bizim Amerika ile münasebetimizin bozulması, onun yerine
sosyalist ülkelerle ilişki kurulmasıdır

Nato’ya hayır

Bu sloganla işlenen fikir Nato’nun emperyalist bir ülke olan Amerika tarafından sosyalist ülkelere karşı kurulmuş askeri bir blok olduğu, Amerika’nın Rusya ile girişeceği bir savaşta Türkiye’nin ilk hedeflerden biri olacağı bu yüzden kimsenin Türk halkını tehlikeye atmaya hakkı olmadığıdır.

Güdülen ana amaç; Nato’nun Rusya’nın dünyaya yayılma arzusuna izin vermeyeceği, böylece de komünizmin yayılmasına engel teşkil edeceğidir.


Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye 

Bu slogan milli demokratik devrimin amacını açıkça ortaya koymaktadır. Onlara göre Türkiye bağımsızlığını yitirmiş, Amerika’nın sömürgeleri arasına girmiştir. Bağımsızlığın kazanılması için Amerikan emperyalizmine karşı mücadele edilmelidir.

Yaşasın halk savaşı

Dev Genç’e göre sömürüden kurtulmak ve bağımsızlığı kazanmak, tüm halkın mücadele etmesi ve bilinçlenmesi ile mümkün olacaktır. Bu sloganla ifade edilmek istenen amaç işçi,köylü ve millici kesimlerin sosyalizmin gerçekleşmesi için ayaklanması ve hakim sınıflara karşı savaş açmaları ve ihtilal yolu ile meclisin düşürülmesidir. Yani sosyalizmin gerçekleşmesidir.

Yaşasın dünya halklarının savaşı ve zaferi

Onlara göre tüm emperyalizm altındaki devletler sömürüden kurtulmak için emperyalizme karşı savaşmaktadır. Dünya halklarının verdikleri bu savaş desteklenmelidir.

Bu sloganla kastedilen amaç komünist sistemin bütün dünya halklarının kardeşliği için mücadele ettiğini ifade etmektir. Amaç komünizmi tek bir ülkede değil bütün dünyada gerçekleştirmek ve bunun için mücadele etmektir. 

Dev Genç’te Dört ayrı grup ortaya çıkmıştır.

Bunlar:

Şehir gerillacıları

Kır gerillacıları

Kıvılcımlı grubu

Askerciler grubudur

Şehir Gerillacıları

Daha önceki teorik kitaplardan edinilen bilgileri pratiğe geçirmek için ODTÜ yakınında bir gerilla kampı kurmuşlar ve El-Fetih’ten gerilla eğitimi yaptırmak için iki kişi getirmişlerdi. Bu klik daha sonra kendi arasında Türkiye Halk Kurtuluş
Cephesi (THKP) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu olarak ikiye bölündü. Bu iki grubu yöneten klik THKP idi. Şehir gerillacılarının kır gerillacılarına ve kıvılcımlı grubuna öfke duymalarının başlıca sebebi Sovyetler Birliği’ndeki sosyalizmin onlar tarafından sosyal_faşizm olarak nitelendirilmesi ve Maoculuk’un tatbikinde kır gerillacıları ile aralarındaki görüş ayrılıkları idi.

Kır Gerillacıları

Bunlar Dev_genç kliğinin tersine Türkiye’de devrim hareketinin şehir gerillacılığı ile başlatılamayacağını öne sürmüşlerdir. Onlara göre eylemler köylerde başlamalıydı.


Kıvılcımlı Grubu

Dr. Hikmet Kıvılcımlı etrafında kümelenen bu Dev Genç kliği Türkiye’de her eylemden daha önce siyasi bir partinin kadrolarını kurmanın gerekli olduğuna inanmışlardır.


Askerciler Grubu


Mihri Belli ve yandaşlarından oluşan bu grup “revizyonizm” sebebiyle şehir gerillacılığıyla ters düşmüştü.


Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu

Deniz gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil ve arkadaşları tarafından oluşturulan THKO, ODTÜ öğrenci yurdunun 201ve 202 numaralı odalarında
kurulmuş ve geliştirilmiştir.

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi

Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü grubunun İstanbul’da eyleme geçen THKP/C adlı örgütlerinin stratejisi Milli Demokratik Devrim idi.


Maocu Örgütler

1960’lı yıllarda Çin ve Arnavutluk tarafından sosyalist  sisteme karşı başlatılan ve Mao tarafından yönetilen akımın Türkiye içinde yansıma bulmasıyla Çin taraftarı Türkiye İşçi Köylü Partisi(TİKP) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu(TİKKO) grupları oluşturuldu.


Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist(TKP_ML)

Örgüt Kürt Ulusunun kendi kaderini tayin hakkını savunuyordu. İbrahim Kaypakkaya’nın lideri olduğu örgüt Marksist eylemi özellikle Kürtlere dayandırıyor, bir Kürt devrimci örgütü meydana getirmeyi, Milli Demokratik Devrim stratejisini silahlı bir devrime uygulamayı ilke ediniyordu.

EYLEMLER DEVAM EDERKEN

Türkiye Çalkantılı olaylar içindeyken bir yandan gençliğin anti-emperyalist eylemleri tüm şiddetiyle devam ediyordu. 27 Mayıs Milli Devrim Derneği,
TMGT,TMTF,DÖB ve ODTÜ Öğrenci Birliği Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımda Samsun-Ankara arasında büyük bir yürütüş organize etmişlerdi 

Yürüyüşün asıl önem taşıyan yanı “öğrenci kimliğine bürünmüş polislerin eylemleri nasıl da sabote edebildiğini, ajan provokatörlerin yasal hareketleri nasıl da kanun dışı uygulamalara dönüştürebildiğini göstermesiydi.”

1969 yılına gelindiğinde önceki yıllarda ortaya çıkan sosyo-ekonomik sorunların hızla devam ettiği görülmektedir. Devrimci gençler daha da güçlenmiş buna karşılık faşist saldırılar beraberinde gelmiştir. Milliyetçi kesimin baskısının zorbalığa dönüşmesi, sol kesimin de silahlanmasının zorunluluk olduğu düşüncesini ortaya atmıştı. Bu düşünüş farklılıkları ciddi boyutlara ulaşmış, sol içinde karşılıklı suçlamalara neden olmuştu.”Bu solu sola kırdırmak amacını gerçekleştirmek isteyenlerin başarı hanesine yazılacak bir gelişmeydi.”

Artık işler çığırından çıkmıştı. Özellikle solcular arasında yaralanma ve öldürme olayları artmış ;bunun üzerine “Profesyonel Devrimci” adı altında bazı gruplar oluşmaya başlamıştır. Artık baskı yoluyla iktidarı ele geçirme planları yapılmaya başlanmıştı.

1970 YILI OLAYLARI

1970 yılına gelindiğinde yıllardır şiddeti hızla artmakta olan, bir buhran dönemi içinde olan Türkiye yeni bir patlama noktasına hızla yaklaşıyordu.

1970 ve sonrasında kurulan örgütlerin hemen hemen hepsi siyasi nitelik taşımaktaydı Faşist saldırılar, birbiri ardına gelen cinayetler eylemlerin
yönünü değiştirmiş, demokratik hareketlerle ve fikirsel çalışmalarla sorunların çözümlenemeyeceği düşüncesi sol gruplar içinde kabul görünür olmuştu.
Ülkede oluşan terör ortamı kendini koruma zorunluluğunu gerekli kılmış ve gençlik silahlı eylemlere itilir olmuştu.

Sosyo-ekonomik alanda köklü değişiklikler yapılması gerektiğini savunan anti-emperyalist karakterli öğrenci hareketleri artık çok geniş bir alana yayılmıştır. Sağda ve solda yeni bir uygulamaya geçilmiştir. Bu gruplar lise öğrencilerini de geleceğin üniversite kadrosunu oluşturmak için kendi ideolojileri doğrultusunda örgütlüyorlardı.

Bir yandan “Genç Ülkücüler Teşkilatı” adı altında çoğu ilde lise gençleri bünyesinde toplayan gençlik örgütleri kuruluyor, diğer yandan da Dev_Lis’in faaliyetleri artıyordu. Bu örgütlerin yanı sıra birtakım başka örgütler de kurulmuştur. Bunları da şöyle sıralayabiliriz:

“Devrimci Gençlik Birliği ''

TİKP yandaş olan ve 1974 ‘te kurulan bu örgüt Maoculuğun gençlik içindeki uzantısıydı. TİKP’nin çalışmasını yapan bir gençlik grubu iken hızlı bir daralma süreciyaşadı.

Yurtsever Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu

Bu örgüt Arnavutluk çizgisine 1979’da tümüyle oturan ve Çin yanlısı akımlarla ilişkisini kesen Halkın Kurtuluşu örgütünün gençlik teşkilatıydı. Gençlik içinde
var olan bu grup 1978’le birlikte goşist gençlik hareketinden bağımsız bir örgütlenmeye gitmek mecburiyetini duymuş ve federatif biçimde birleştirdiği yeni örgütler kurmuştu.

Partizan Grubu 

1971 döneminde TİİKP içinde gelişen görüş ayrılıkları ile doğan kopma sonucunda TİKKO/TKP-ML adlarıyla oluşan ayrı bir Maocu grubun uzantısı olan Partizan grubu, Halkın Birliği isimli dergileri ve isimleri kullanan grubun gençlik kesimindeki adı idi. Bireysel teröre ağırlık vermiştir.

Dev Genç Uzantısı Gençlik Grupları

Dev-Yol : 1971 sırasında öncesi Dev Genç hareketinin 1974’te yeniden canlandırılması Dev-Yol Maocu olan bir kesim ve Kurtuluş adını alan bir kesimle
birlikte örgütlenme çalışmalarına başlamıştı. Genel gençlik hareketi içinde öncelikle öğrenciler arasında en etkin grup olmuşlardı.
Dev-Sol : Dev-Yol içinden ayrılan bir grup tarafından oluşturulan bu grup İstanbul’da yoğunlaşmışlardır.

Mahir Çavan’ın en sadık izleyicisi olma iddiası ile bireysel teröre ağırlık vermiş ve kitle çalışmalarından uzak durmuştur.

Kurtuluş Grubu : Dev-Yol ile aynı kökten gelmiştir. Dünya görüşleri açısından bilimsel sosyalizme ve dünya komünist hareketine yaklaşmıştı.
DÖB. Dev,Gör, Karadeniz Dev-Genç, Akdeniz Dev-Genç isimleriyle örgütlenen gençlik kuruluşları bulunmaktaydı.

Bilimsel Sosyalizme İlgi Duyan Gruplar
Genç Emekçiler Birliği-Emeğin Birliği-Birlik yolu Grupları : 1971 döneminde goşist gruplardan ayrılmış ve Anti-Maoculuğu çıkış temeli edinmiştir.
Ancak Gençlik içindeki etkileri azdı.

Sosyalist Gençlik Birliği : Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nden ayrılan bir grup sosyalist tarafından kurulmuştur. Emeğin Birliği grubu ile partileşme süreci başlatmış ancak bunu sonuçlandıramamıştı. Gençlik içinde örgütlenebilme çabaları vardı.

Kürt Gençliği İçindeki Oluşumlar

DDKD(Devrimci Demokratlar):1971 öncesi Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın 1979’daki örgütlenmesiydi. Örgüt bünyesinde bilimsel sosyalistler olduğu
kadar, demokratlar ve Kürt Milliyetçileri de yer almaktaydı. İç yapısı nedeniyle tek merkezli bir örgütlenme değildi ve sürekli dağılmalara uğramıştı.

DHKD(Özgürlük Yolu): 1971 öncesi DDKO ve TİP Kürt grubu kökenli olan, 1975’te TİP içinde yer alan, ancak partiden uzaklaştırıldıktan sonra milliyetçiliği
ağır basan Kürt gençleriyle oluşturulmuştur. Kendisini Kürt Bilimsel Sosyalist Hareketi olarak nitelendiren bu örgütün etkinliği azdı.

Demokratik Devrimci Kürtçüler: Bir süre Aleviler arasında faaliyet gösterdiler. Başarılı olamayınca Kürt halkı sloganına bel bağlamışlardır.
Özellikle üniversite ve yüksek okullardaki doğulu gençleri saflarına çekmeye çalıştılarve Doğu Kültür Ocakları adıyla örgütlendiler. Asıl hedefleri federatif bir Kürt devleti kurmaktı


Sosyalist Devrimci Kürtçüler: TİP kontrolü altındaki bu grup daha çok doğulu gençleri etkisi altına almıştı. Üniversite gençliği düzeyindeki Çalışmalarını lise seviyesine düşürmeye çalışıyordu.

Bilimsel Sosyalizm Temelindeki Gençlik Örgütleri

Sosyalist Gençler Birliği: TSİP’nin 1974’te başlayan bilimsel sosyalist olmayan örgütlenmesine paralel olarak kurulan Genç Sosyalistler Birliği’nin devamı
niteliğindeydi. Bu süreçte GSB’nin büyük bölümü TSİP dışına düşmüş, GSB yerine Sosyalist Gençlik Birliği kurulmuş, ancak bu örgütün de çoğunluğu TSİP’ten ayrılınca Sosyalist Gençler Birliği örgütlenmişti.

İlerici Gençler Derneği:Öğrenciler arasında ve genel olarak gençlik içinde belli bir etkinliğe ulaşan İGD, sıkıyönetim öncesi izlediği etkili
yayın politikası ve eylemleriyle önemli bir gençlik hareketini oluşturmuştur.

Genç Öncü: 1978’de kuruluş çalışmaları tamamlanan ve bilimsel sosyalist çizgiyi savunan bu gençlik örgütü komsomol tipi bir örgütlenmeydi.
Kendilerini gençlik içinde sosyalizm kulu olarak tanımlamaktaydılar.”

EYLEMLER DEVAM EDERKEN

1965 yılında ortaya çıkan petrol sorununu derhal gençlik incelemeye almıştır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile hükümet yeni bir petrol kuyusunun açılıp açılmaması konusunda anlaşmazlığa düşmüştü. Yabancı ülkeler ülkemizde yalnızca TPAO’nun ürettiğinden daha az üretmesine rağmen başka ülkelerde ürettikleri  petrolü bize %35 daha pahalıya satmaktaydılar. Gençler konuyu anlayınca durumu kamuoyuna duyurma çabası içersine girmişler
ve TMTF’nin öncülüğünde Milli Petrol kampanyası başlatmışlardır.


Milli Petrol kampanyası gençliğin önemli siyasi eylemlerinden biridir. Petrol sorunun incelenmesi gençleri uluslar arası sömürü düşüncesine götürmüştür. Gençlik petrolün ulussallaştırılmasından yanaydı. Petrol konusu kamuoyu ve basının da ilgisini çekmiş, pek çok köşe yazarı petrolün ulusallaştırılması üzerine yazılar yazmıştır.

“İşte ülkede gittikçe yoğunlaşan sağ ve sol, anarşi ve terörün yanı sıra, Atatürk ilke ve devrimlerine yönelen saldırılar, laikliği ortadan kaldırmayı amaçlayan ve çoğu kez dış kaynaklardan beslenen irtica, dış siyasada ulusal güvenlikten sapmalar, ordunun Atatürkçülüğe bağlı geniş kesiminde tepkilere neden olmaktaydı. Öte yandan bu kesim, 1961 Anayasasını ordunun bir eseri gibi görmekte ve bu nedenle de iktidarın anayasanın temel ilkelerine açıkça yönelttiği eleştirileri ve uygulama bu ilkelerden sapmasını tepkiyle karşılamaktaydı.”

1970 YILI ÖĞRENCİ OLAYLARI

“Devrimci öğrenci örgütleri Türkiye’de sosyalist mücadeleyi yürüten en aktif militanlar olarak görülüyordu. Bunlar, gençlik ve öğrenci sorunlarını tümüyle savsamamakla birlikte, artık işçi ve köylülerle işbirliği yapmaya, sosyalizmi kitlelere anlatmaya ve Türkiye’nin sosyalizme geçmesine yönelik eylemlere önem veriyorlardı.”

O yıl olan enteresan olaylardan biri, Ocak ayında Ankara Belediyesinin okuyan ve çalışan öğrencilere paso vermemesi yüzünden çıkan otobüs işgali eylemleriy di. Daha sonra belediye çıkan olaylar yüzünden kararı yürürlükten kaldırdı. Mart ayında ise Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’nda çıkan çatışma sırasında sağcı gruptan olan Ziraat Fakültesi öğrencisi Süleyman Özmen öldü.

9 Mayıs da MHP tarafından düzenlenen “Dokuz Işık Yürüyüşü”nde yine olay çıktı ve patlayan silahlar bir işçinin yaralanmasına neden oldu.

“Milli Güvenlik Kurulu,Nisan başında kuruluşundan sonra ilk kez kamuoyuna seslenen bir bildiri yayınladı ve üniversitelerde yer alan olayları değerlendirdi. Bildiride özetle şöyle denilmekteydi:’son günlerde üniversite şehirlerimizde meydana gelen üzücü olaylar üzerinde önemle durulmuştur. Üniversitelerimizin bulunduğu bazı şehirlerde meydana gelen hadiseler üniversite özerkliği sınırlarını aşmış, öğretim hürriyetini zedeler ,vatandaşı tedirgin eder mahiyette görülmüştür. Üniversiteler ilim ve irfan yuvalarıdır, öylece kalmalıdır.
Silahlı kişilerin barınağı haline gelmesi hiçbir şekilde terviç olunamaz. Milli güvenlik kurulu (...)kanunlara uygun masum gösteriler olmak mahiyetini
kaybedip silahlı çatışmalar haline gelen,adına gençlik hareketi denilemeyecek davranışları hiçbir şekilde tasvip etmez..”

“ Ankara Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Kumandanlığı askeri mahkemeden arama kararı alarak, 17 Mayısta Siyasal Bilgiler Fakültesi Yurduna baskın yaptılar. Aramadan sonra SBF, komandoların baskınına uğradı; fakültenin camları, kapıları kırıldı. Akademik Kurul, aramanın hukuk ve kanun dışı olduğunu ifade etti” o zamanlarda toplum polisleri direnişe başladılar. Eğer Personel Kanun Tasarısı yasalaşırsa geçim derdi çekeceklerini ifade ettiler. Bir forum düzenleyerek, burada hükümetin adamı olmadıklarını, milletin polisi olduklarını belirttiler ve zaman zaman üniversitelilere karşı karşıya gelmek zorunda olduklarını ancak bu durumdan hoşnut olmadıklarını ifade etmişlerdir.

Ülkü ocakları Ankara’da toplanan genel kurulduktan sonra bir bildiri yayınlamış tır. Bu bildiride iktidar tarafından ülkücüler üzerine yapılacak en ufak bir baskı hareketine yurt genelinde şiddetle karşılık vereceklerini ifade etmişlerdir. 27 Aralıkta İlker Mansuroğlu adlı öğrenci AÜ Fen Fakültesi önünde komandolar tarafından vurulmuş ve ertesi gün ölmüştür. Bu olay üzerine Fen Fakültesi öğrencileri 3 günlük yas ilan etmişlerdir.

28 Aralıkta MGK bu olayları görüşmek üzere toplanmıştır. 29 Aralıkta İlker Mansuroğlu’nun öldürülmesine tepki olarak Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan tarafından Amerikan Büyükelçiliği önünde nöbet tutan toplum polislerine ateş açılmış ve çatışmanın sonunda iki polis ağır yaralanmıştır.

1971 yılına gelindiğinde ise eylemlerin mahiyeti bütünüyle değişmiş, bu eylemler artık gençlik hareketi olmaktan çıkıp anarşiye dönüşmüştür.”1 ocak İş Bankası Emek şubesinin soyulmasıyla başlayan anarşi olayları, Amerikan polis çavuşu Jimmy R. Finley’in ve Ahlatlıbel Amerikan Radar Üssünden dönmekte olan dört Amerikan çavuşunun kaçırılmasıyla sürdü.”

Bu tarih itibariyle THKO, eski eski Dev-Genç’lilerin kurmuş oldukları THKP/C, Proleter Devrimci Aydınlık Grubunun oluşturduğu TİİKP gibi birtakım örgütler faaliyete geçmişlerdir. THKO tarafından Akçadağ, Nurhak ve Elbistan dağlarında ‘kır gerillası’ hazırlıkları başlatılmıştır.

Bu ortamda, Kuvvet Komutanları tarafından “12 Mart Muhtırası” verilerek Demirel hükümeti düşürülmüştür. 

1 Ocak 1971’den 12 Mart 1971’e kadar geçen zamanda birçok sayıda faili meçhul patlama birbiri ardına meydana gelmiştir.

Yapılan araştırmalar sonucunda sözü geçen örgütler aleyhine bir kanıt bulunamamıştır. 
Bu eylemleri 12 Mart’a hazırlık hareketleri olarak değerlendirmek mümkündür.



..