KIRK SATIR MI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KIRK SATIR MI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2020 Pazartesi

KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI ?

KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI ? 


Bayram Ankaralı 
Çoban Ateşleri., 
24.9.2003 

Şu günlerde Türkiye’nin önüne somut olarak getirilen olgu, Türkiye’yi tercihe zorlayan bir olgudur. Açıkçası; dayatılan bir teslimiyettir. 

Ya AB, ya da ABD. 

Aslında bu zorlama bize pek yabancı değil. Osmanlı Devletinin iflas ettirilmesiyle, Türkiye’nin önüne konan seçeneklerle, bugün dayatılan seçenekler çok farklı değil. 

O gün, basit ifadeyle; İngiliz mandacılığı ile Amerikan mandacılığı arasında tercih yapmaya zorlanan ülkede, daha sonra Kuvayi Milliye saflarına katılan Halide Edip, Yunus Nadi gibi aydınlar dahi başlangıçta bu tuzağa düşmüşlerdi. 

Halide Edip, Mustafa Kemal’e yazdığı 10 Ağustos 1919 tarihli mektubunda; Amerikan mandacılığını “ehven-i şer”, yani kötünün iyisi olarak tarif ediyordu. 

Aslında dün ile bugün arasında o kadar çok benzerlikler var ki, biraz dikkatlice bir değerlendirme bize tarihin nasıl tekrarlandığını çok net bir biçimde anlatıyor. 

Bu gün, Baskın Oran gibi aydın geçinenler aslında o günün Said Molla’sından çok farklı değil. Baskın Oran ve gündemde yer bulan niceleri: Dünya’daki kutuplaşmadan ve soğuk savaşın sona ermesiyle yeniden şekillenen güç dengesinden yola çıkarak; Türkiye’nin artık AB ve ABD’ye yakınlaşmasını (“teslimiyetini”) savunuyorlar. 
Tarihin tekerrürü dedik ya, gelin biraz daha somutlaştıralım. Herkesin bildiği, ancak sadece bilmekle kaldığı gerçekleri. 

Dün : Kapitülasyonlar, bugün: IMF, Dünya bankası ve Gümrük birliği. 
Dün : Tanzimat, bugün: AB uyum yasaları, 
Dün : Ali Kemal, Said Molla, Şeyh Abdülkadir, Şeyhülislam Mustafa Sabri ve niceleri, bu gün: Cüneyt Ülsever, Birant, Ertuğrul Özkök, Nuh Gönültaş (“.. beni Türkiye’de bilmem kim sömüreceğine Brüksel sömürsün...” diyen Zaman gazetesi yazarı), Eser Karakaş (“..dış güçlerle ittifaka hazırım..” diyen Bahçeşehir Üniversitesi profesörü), ve benzeri binlercesi. 

Dün : Azınlıklar ve Türkiye’deki mozaik, bu gün: azınlıklar ve “Türkiyelilik” kavramı. 

Bu liste daha çok uzar, gider.. 
Bugünlerde “kırk katır ya da kırk satır” seçeneğine benzer bir dayatma sahneleniyor: 

22 Eylül 2003 tarihinde ABD’de yapılan bir toplantıda “Türkiye masaya yatırılmış”. 

Toplantıya Türkiye’den; Deniz Gökçe (Boğaziçi Üniversitesi), Güven Sak (A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi), İlhan Kesici, Seyfullah Nejat Taşhan (Dış Politika Enstitüsü Başkanı) katılmış. 

American Enterprise Institute (IAE) adlı düşünce kuruluşunda yapılan "Kavşaktaki Türkiye" konulu toplantıda, Türkiye’nin önünde ya AB ya da ABD seçeneklerinin olduğu, bunlardan birini seçmesi gerektiği sonuca bağlanmış!.. 
Dünün benzeri toplantılarını anlatmaya sayfalar yetmez. Onlar artık tarih oldu. 
Ancak tarih olmayan bir şey var: Dün Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde “BAĞIMSIZLIĞI”, sadece bağımsızlığı seçen ve oluşmuş tüm cephelere kafa tutan Kuvayi Milliye hareketi, bu gün de var ve seçeneklerini sadece ve sadece “TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIĞI” yönünde kullanacaktır. 


BAYRAM ANKARALI..,
24.9.2003 

*****