HAKKI ÖZNUR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HAKKI ÖZNUR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2017 Cumartesi

ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ HAKKI ÖZNUR RÖPORTAJI BÖLÜM1



 ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ  HAKKI ÖZNUR RÖPORTAJI  BÖLÜM1




YÜKSEK İSTİŞARE KURULU (YİK) BAŞKANIMIZ İLE YAPILAN RÖPORTAJIN 1. BÖLÜMÜ
ÜLKÜCÜ FİKİR VE SİYASET ADAMI ARAŞTIRMACI –YAZAR  BBP YİK BAŞKANI HAKKI ÖZNUR İLE ÜLKE VE DÜNYA MESELELERİ İLE İLGİLİ YAPILAN TARİHİ RÖPORTAJIN 1.BÖLÜMÜ
 TARİHİ BULUŞMA DEĞİL HAİNLERİN BULUŞMASI
DÜN KALLEŞTİ, BUGÜN KARDEŞ!
BARZANİ’NİN ODASINDA SİVAS’A KADAR UZANAN NATO MERKEZLERİNDE HAZIRLANAN “KÜRDİSTAN” HARİTASI VARDIR
MESSOD BARZANİ VE ŞİVAN PERVER HAİNİNİ AKP’Lİ KÜRTÇÜLER VE AKP UŞAĞI BÜROKRATLAR KARŞILAMIŞTIR.
BARZANİCİ AKP, ETNİK IRKÇI BDP, TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SAVAŞ İLAN ETMİŞTİR 
 BOP’ÇU ERDOĞAN “KÜRDİSTAN” DİYEREK TÜM BÖLÜCÜLERİ MEMNUN ETMİŞTİR

 BBP Bülten: Sayın Başkanım:  Diyarbakır’da Erdoğan – Barzani buluşmasının bir analizini yapar mısınız? 

Hakkı ÖZNUR:  Başbakan Erdoğan 2004 yılında yaptığı bir konuşmada Diyarbakır’ı BOP içinde “merkez” yapma hedefini ilan etmişti. Diyarbakır’da, Türkiye’ye karşı psikolojik hareket yapılmıştır. Hükümet ve PKK BOP projesini uyguluyor. Hükümet ve BDP/PKK Diyarbakır’ı BOP’ un merkezi yapma provasını ilk olarak 21 Mart’ta denediler. Bu bir Amerikan/ AB planıdır. Türkiye üzerindeki küresel kuşatma devam ediyor. Bölücüler Diyarbakır’da yeni bir prova daha yapmıştır. 21 Mart’tan 8 aya yakın bir zaman geçtikten sonra yine Diyarbakır bölücü bir faaliyete sahne olmuştur. Başbakan Erdoğan  “Çözüm süreci” dediği bu süreçte İmralı ve Kandil’den istediğini tam alamadı. İmralı ve kandil hükümetten daha fazla kazanç elde etti.  Seçim sürecine girilirken I-KDP lideri Messod Barzani’yi getirip, Şivan Perver’e de türkü söyleterek, bölgede BDP’ ye karşı siyasi avantaj sağlamaya çalışıyor.

Şunu iyi bilmek lazım:  Mesud Barzani ile Diyarbakır da yapılan görüşme Türkiye’nin hayrına değildir.  Irak ve Suriye Türkmenlerini yok sayan AKP hükümeti, Türkmen katili Barzani den medet umuyor.  Diyarbakır’da, üzerinde Türk bayrağı ve Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”  özdeyişinin yazılı olduğu tabelası sırf Barzani geliyor diye kaldırılmıştır.  Diyarbakır’ın dört bir yanına “ Kürdistan” yazılı tabelalar asılmıştır.  Türk kelimesi siliniyor,  Kürdistan ismi ise bölgeye yerleştiriliyor. 
“Ne mutlu Türk’üm diyene”  yazılı tabela Başbakan Erdoğan ile Diyarbakır’daki randevusu öncesi peşmergeye “jest” olsun diye sökülmüştür. T.C. ibareleri daha önce kaldırılmıştı.  Messod Barzani’yi Şivan Perver’i kendine “yoldaş” benimseyenler Türk adı birkaç tabelâyı kaldırmakla silinemez. AKP hükümeti katil Barzani’yi getirmekle yetinmemiş, 40 yıldır Türk devletine saldıran ve PKK’lı teröristlere ağıtlar yakan Şivan Perver’i de Diyarbakır’a getirmiştir. 


MESSOD BARZANİ VE ŞİVAN PERVER HAİNİNİ AKP’Lİ KÜRTÇÜLER VE AKP UŞAĞI BÜROKRATLAR KARŞILAMIŞTIR.


BBP Bülten: AKP’nin “Şeref misafirlerimiz” dediği Barzani Ve Şivan Perver’in AKP’ye Seçim Desteği Vermek İçin Diyarbakır’a Geldiği söyleniyor?


Hakkı ÖZNUR:  ABD, AB, İsrail maşası Mesud Barzani, 21 yılın ardından ilk kez “Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı” kimliğiyle Başbakan Erdoğan'ın daveti üzerine Diyarbakır'a gelmiştir. Törene, Barzani ve Erdoğan’ın isteği üzerine sözde sanatçı bölücü Şivan Perver de katılmıştır. Şivan Perver'in Barzani ile birlikte Diyarbakır'a gelerek Erdoğan ile buluşması, yerel seçimler öncesi bölgede gövde gösterisi ve BOP açılımına destek olan Messod Barzani’ye “seninleyiz” mesajıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır programına katılmak için 37 yıl sonra Türkiye’ye gelen siyasal Kürtçülerden Şivan Perver, yazılı bir açıklama yaparak amacının AKP hükümetinin çözüm sürecine dediği PKK açılımına destek vermek olduğunu itiraf etmiştir
 Başbakan  Erdoğan BOP ve Yahudi uşağı olan Messod Barzani’yi Diyarbakır’a çağırarak, terörist başı Öcalan’a  “sen yoksan Barzani var, yoluma Barzani ile devam ederim,”  mesajı vermeye çalışmıştır. Suriye ve Kuzey Irak’ta PKK ile Barzaniciler arasındaki siyasi gerilimi ve iktidar çatışmalarını yakından takip eden Erdoğan KDP lideri Barzani’nin desteğini almaya çalışmaktadır.
Türk dışişlerinin resmi organizasyonu çerçevesinde yapılan bu ziyaretin, Kürt gruplar arası çelişkileri, özellikle Irak’ın kuzeyinde I-KDP iktidarı ile PKK arasındaki Suriye eksenli gerginliği derinleştirmek ve güneydoğuda AKP’ye oy devşirmek için örgütlendirildiğini tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Erdoğan’ın Diyarbakır programına ‘Barzani ile görüşmenin’ de dâhil edilmesi taktiği de, I-KDP ile PKK arasındaki Suriye gerginliği nedeniyle oluşan çatlağı daha da derinleştirme gibi bir amaca da hizmet etmektedir.
AKP’nin amacı bölgede BDP’ye karşı Barzani den yararlanmak. AKP hükümetinin ‘çözüm süreci’ lafazanlığının hiçbir inandırıcılığı yoktur. Erdoğan hükümeti, Barzani üzerinden seçim hamlesi yapmış ve PKK’ya gözdağı vermek istemiştir. Barzani de Türkiye üzerinden Suriye Irak ve Ortadoğu’da güç elde etmeye konumunu kaybetmemeye çalışmaktadır.
Kürt etnikçiliğine yön verebilme noktasında Öcalan ve Barzani arasında süregelen liderlik mücadelesi de Diyarbakır buluşmasının irdelenmesi bağlamında önemlidir. Barzani Kuzey Irak’a hâkimdir. Suriye’nin bir bölümünde taraftarları vardır. Türkiye içinde de kısmen destekçileri, bağlıları vardır. Ancak, PKK/BDP çizgisi, Türkiye’de Barzani’den çok güçlüdür, Suriye’de ise Barzani’den daha etkin ve silahlıdır.
Türkmen katili Barzani ailesi, AKP’nin desteğiyle Öcalan’ı ve PKK’yı geriletmek istiyor. Barzani Diyarbakır ziyaretiyle bölgede “Kürtlerin lideri benim ve ailem” demek istiyor. Diyarbakır’a düzenlenen ziyaret de, PKK/BDP çizgisinin hâkim olduğu yerlerde Barzani etkinliğini arttırabilmeyi hedefleyen sembolik bir girişimdir. Üstelik bu girişim, Türkiye tarafından koordine edilmiş ve onaylanmıştır.
Barzani AKP desteğiyle “Kürtlerin hamiliğini BDP, PKK ve(PYD) çizgisinden alıp Ortadoğu’da Kürtlerin tek temsilcisi benim demek istiyor. Barzani’nin PKK/BDP’nin kendi merkezleri olarak gördüğü Diyarbakır’a yaptığı ziyaret ve verdiği mesaj açıktır. Barzani etnik milliyetçiliğin lideri benim diyor.
Ancak AKP hükümeti Barzani’nin bölgede etkin olduğunu düşünerek bir hesap hatası yapıyor. Barzani Hakkâri ve civarındaki bazı yerlerde belirli bir desteğe sahip BDP/ PKK kadar bölgede gücü ve tabanı yok. Feodal bir aşiret lideri olan Barzani sadece gelenekçi bazı aşiretler üzerinde bir semboldür.
Görüşmeyle Diyarbakır'ın BOP projesinde siyasi bir merkez olması yönünde önemli bir fotoğraf verilmiştir. Bu manevrayla Barzani'nin Türkiye Kürtleri nezdinde siyasi bir otorite olmasının önü açılmaya çalışılmıştır. AKP'nin Barzani hamlesi, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde PKK'nın dışında fiilen Barzanici politikalara da vize vermek anlamına gelmiştir.
AKP’nin, BDP’nin karşısına Barzani kartını çıkarması bilinçli bir stratejidir. AKP, bölgede Öcalan ve PKK/BDP gücünü kırmak için özellikle aşiretler üzerinde çok ciddi bir ağırlığı sahip olan Barzani’den faydalanmaya çalışmaktadır. Barzani’nin, Başbakan ve iktidar partisinin girişimiyle Diyarbakır’a getirilmesi ve Erdoğan ile Barzani’nin oldukça samimi görüntüler sergilemeleri, bu bağlamda PKK/ BDP çevrelerini tedirgin etmiştir.

I-KDP’ DE PKK’DA EMPERYALİZMİN ENSTRÜMANIDIR

Messod Barzani’nin 16 Kasım Diyarbakır davetine katılması PKK / BDP çevrelerinin tepkisine neden olmuştur.  Barzani için Kürt halkına “ihanet” ediyor AKP’nin “işbirlikçisidir” dediler. Şivan Perver de Barzani gibi, AKP yandaşı olmakla ve “ajanlık ” yapmakla suçlanmıştır. PKK’nın Suriye kolu PYD’nin açıklamasında “Barzani ve Şivan Erdoğan ile kol kola girerek Kürtlere ihanet etmişlerdir” denmiştir.
Mesud Barzani de PKK’nın uzantısı PYD’nin suçlamalarına zehir zemberek bir açıklama ile cevap vermiştir. O da,  PYD/ PKK’yı Esad’ın tetikçisi olmakla itham etmiştir.  Barzani Diyarbakır ziyaretinde yaptığı açıklamada PYD’ye  “Ya Esad’ın yanında yer alırlar, ya Erbil’in”,  “Devrim Yok! Esad’ın desteğiyle ele geçirilmiş bölge var.” diyerek Suriye’nin batısında PKK egemenliğine izin vermeyeceklerini ifade etmiştir.
Barzani PYD'yi "otokrasi kurmakla”, "diktatör" olmakla suçluyor. Barzani, AKP hükümetinin desteğiyle Suriye’nin batısını kontrol etmeye çalışıyordu. PKK da, Barzani’ye bu fırsatı vermek istemiyor.
PYD Suriye’de “özerklik” ilan etti ve yönetim bile oluşturdu. Şam yönetimi ile arası iyi. AKP hükümeti ise oynanan büyük oyununun bir parçası.  Irak’ın Kuzeyine, Suriye’nin batısına bölücüler hâkim.  Şimdi bölücülerin hedefinde “Kuzey Kürdistan” dedikleri Türkiye’nin güneydoğusu var. PKK’nın Suriye kolu PYD, AKP destekli Barzani’nin hamlesini kesmek için Irak'ın merkezi hükümet bölgesine açılan Til Koçer ve Til Halefin kapılarını (merkezi hükümetin sessiz onayıyla) ele geçirdi. Böylece Barzani devre dışı bırakıldı. Esad ve Bağdat destekli PYD ile AKP destekli Barzani arasında iktidar kavgası devam ediyor. AKP’nin yanlış politikaları yüzünden sınıra tekrar PYD paçavrası asıldı.
Devleti yönetenler şunu iyi bilmeli Messod Barzani de, Talabani de, Salih Müslim de, Öcalan da Türkiye düşmanlarıdır. Bunlarla ilişkiye girmek büyük tehlikedir. I-KDP, KYB, GORAN hareketi, BDP, PKK, PYD bunlar emperyalizmin piyonlarıdır.

BARZANİ’NİN ODASINDA SİVAS’A KADAR UZANAN NATO MERKEZLERİNDE HAZIRLANAN “KÜRDİSTAN” HARİTASI VARDIR


BBP Bülten: Barzani’yi ve Şivan Perver’i karşılamak için AKP teşkilatları da Seferber Oldular.

Hakkı ÖZNUR: Çok haklısınız. Çalışma odasında arkasında Sivas’a kadar uzanan bir “Kürdistan” haritası bulunan Barzani’yi karşılamak için AKP’liler seferber olmuşlardır. AKP genel merkezi bölgedeki teşkilatlarını, Habur’dan Diyarbakır’a kadar Barzani’yi karşılamak için seferber etmiştir. Bölgede eskiden kalma Barzanici gruplar var olsa da bunların kitlesel olarak Barzani’yi karşılayacak güçleri yoktu. Ancak onlarda kendi organizeleriyle ellerinde Barzani resimleri KDP bayrakları ile karşılamaya gelmişlerdi. 
Bizzat Başbakan’ın devreye girmesiyle AKP kurmayları Barzani ve Şivan’ı karşılamak için büyük bir organizasyon yapmışlardır. Onu yalnız bırakmamışlardır. Karşılama için örtülü ödenekten yüklü miktarda para verildiği de söylenmektedir. PKK I-KDP rekabeti, dolayısıyla Hükümet, Barzani’ye geçmişte defalarca olduğu gibi yine sahip çıkmıştır. Başbakan Erdoğan “ Çözüm sürecini Barzani ile taçlandıracağız” demiştir.

AKP’Lİ GALİP ENSAROĞLU DA BDP Lİ OSMAN BAYDEMİR’DE   “KUZEY KÜRDİSTAN”   SÖZÜNÜ BİLEREK SÖYLEMİŞLERDİR.

BBP Bülten: Diyarbakır Belediye Başkanı BDP/ PKK’lı Osman Baydemir CNN Kürt’te “Kuzey Kürdistan” ifadesini bilerek Kullandı.

Hakkı ÖZNUR: “Büyük Şeytan” terörist başının izinden giden “Küçük Şeytan,” PKK’lı artist Osman Baydemir’de 18 Kasım akşamı CNN Kürt kanalında “Türkiye Kürdistanı” tabirini bilerek kullandı."Erdoğan Kürdistan açılımı yaparken BDP'li Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir de fırsatı kaçırmadı. Erdoğan'dan gelen pası değerlendirdi. Hemen "Türkiye Kürdistan'ı"  diyerek topa girdi. Yaşananlar herkese AKP'nin ünlü sloganını hatırlattı: "Hayaldi, gerçek oldu!"
Osman Baydemir, CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in hazırlayıp sunduğu 5N 1K programına katıldı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi için “Türkiye Kürdistanı” ifadesini kullanan Baydemir, Kürdistan’a Kürdistan diyelim. Vallahi bunla kıyamet kopmaz” demiştir. Ahmet Türk de “ Diyarbakır Kürtlerin başkenti” diyor. Erdoğan da Kürtçülere hamilik yapmaya çalışıyor. 
Erdoğan’ın ve Barzani’nin ortak açıklamalarından sonra PYD güçleri, daha önce indirdikleri bayraklarını, Türkiye sınırına yakın mesafedeki 9 katlı fabrika binasının çatısına Ulusal Kürt Konseyi bayrağının yanına yeniden astılar. 

BOP’ÇU BAŞBAKAN DİYARBAKIR’DA MİKRO MİLLİYETÇİLİĞİ KÖRÜKLETMİŞTİR

BBP Bülten: Başbakanın Diyarbakır’da “Kürdistan” ifadesini kullanmasını Ve Barzani’nin konuşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hakkı ÖZNUR: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı havaalanında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir karşılıyor. Ardından Erdoğan, Osman Baydemir'i belediyede ziyaret ediyor. Bunlar tesadüf değil, bilinçli programlardı. Başbakan Recep Erdoğan toplu açılış töreni için geldiği Diyarbakır'da Kürdistan açılımı yapmıştır. Açılış töreninde ilk önce Mesud Barzani bir konuşma yapmıştır.
Diyarbakır’da Barzanili, Şivanlı, İbrahim Tatlısesli AKP şovu vardı! Tayyip‘in mitinginde AKP’li bir bakan Kürtçe konuşurken, Messod Barzani de Kürtçe nutuk atıp yerel seçimler için Ampul partisine destek verdi! I-KDP lideri Barzani, "Çözüm sürecini tüm gücümüzle destekliyoruz ve destekleyeceğiz" dedi.
Daha sonra platforma çıkan Mesud Barzani'ye gönderme yaparak, “Sizin şahsınızda Kürdistan'daki kardeşlerimi de selamlıyorum. Erbil'de kendimizi evimizde hissediyorsak; siz de burada kendinizi evinizde hissedin. Bugün büyük kucaklaşmaya, büyük buluşmaya şahit oluyoruz" diyerek ilk defa Kürdistan vurgusunda bulundu.
Diyarbakır’da yaşananlar Mesud Barzani'yi bile şaşırtmış. "Hayal bile edemezdim" demiştir. En çok da Başbakan Erdoğan'ın "Kürdistan" sözüne sevinmiştir.
Messod Barzani,  AKP kontrolündeki TRT’nin Kürtçe yayın yapan TRT şeş olarak bilinen TRT 6 kanalına yaptığı açıklamalarda Erdoğan’ın Kürdistan demesinden büyük memnuiyet duyduğunu ifade etmiş; ardından 'Diyarbakır'da Kürdistan bayrağıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım' demiştir. Altına kırmızı halılar serilen Mesud Barzani’nin rüyası AKP hükümeti sayesinde gerçek olmuştur.

BBP Bülten: AKP’ de Türk takıntısı mı var?

Hakkı ÖZNUR:  Tespitiniz doğrudur. AKP de,  Barzanici, Talabani’ci,  her türlü Kürtçü olmak serbest, Türküm demek, Türk Milleti demek ise suçtur.  Türk milliyetçisiyim dersen partiden ihracın gündeme gelir. Erdoğan’ın söyleminin aksine tutum ve tavır ortaya koyarsanız AKP kurmaylarının hışmına uğrarsınız. AKP, demokrat bir parti değil. Otoriter bir partidir
 AKP lider sultasına dayalı otokratik bir partidir AKP nin otokratik siyasetine karşı çıkmak demokratik siyaseti savunmak tarihi bir görevdir.  AKP de milli damar milli bilinç zayıftır milli siyaset değil küresel merkezlere bağlı işbirlikçi siyaset izlemektedir
Başbakan’ın 16 Kasım’da Diyarbakır’da yaptığı “ Kürdistan açılımı, Ahmet Kaya” güzellemeleri yine AKP kurmaylarının da Başbakanla aynı dili kullanmaları bölücüleri şımartmıştır. AKP’nin yaptıkları etnik milliyetçiliğin ateşini harlayan adımlardır. AKP'nin Diyarbakır Belediye Başkan Adayı Galip Ensarioğlu da, Başbakan Erdoğan’ın Kürdistan demesinin ardından "Türkiye'de Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın adı Kürdistan’dır" demiştir.
 AKP içinde “Türk ırkı yoktur” diyenler, Türk kelimesini ağzına almayanlar, Türk milleti ifadesini bilerek kullanmayanlar bütün devlet imkânlarını seferber ederek etnik milliyetçiliği, bölücülüğü kışkırtıyorlar. Türk kelimesinden rahatız olanların kesinlikle soy –sop problemi vardır, Şivan Perver adlı hainin babası oğlunun tam tersine bir televizyon kanalına “Dilimiz Kürtçe, biz Türküz” derken Başbakan daha “Türküm” bile diyemiyor.
AKP’ de Türk takıntısı devam ediyor. AKP MKYK üyesi Yasin Aktay, Türklüğü inkâr ederek ustası Erdoğan’dan,  Barzanicilerden PKK lılardan kesinlikle bir “aferin”  almıştır.  AKP kurmayları içinde etnik ırkçılık yapanların bir hayli fazla olduğu yaşananlardan bellidir. AKP nin ideologluğuna soyunan Aktay’ın Tarih bilgisinin olmadığı yaptığı açıklamalarından bellidir. Türk Kağanlığının diktiği ve Türk Oğuz beyleri diye başlayan içinde defalarca Türk kelimesi geçen Orhun abidelerinden haberi yok mudur?  Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetini yani geçmişten günümüze 16 büyük Türk devletlini kuranlar kimlerdir?  Bu devletleri, Türkler kurmadı da Bizanslılar mı, Ermeniler mi kurdu? 5000 yıllık bir tarihe sahip olan Türk Milletini yok saymak tarihi bilmemek ve inkâr etmektir. Yasin Aktay vb. biraz tarih okusalar kendilerini rezil rüsva etmezler.
 Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey 1043’te Halife Kaim’e gönderdiği mektupta kendisini şöyle tanıtır: “Ben, hür insanların evladıyım ve Hunların kral hanedanına mensubum.” Yani Oğuz Han’ın soyundanım demektedir.
Karahanlı soyundan Prens Kaşgarlı Mahmut, 25 Ocak 1072’de yazmaya başladığı ve 10 Şubat 1074’de bitirdiği Divanü Lügati’t-Türk’te şöyle demektedir: “Allah’ın devlet güneşini Türk burçlarında doğurmuş olduğunu ve Türklerin üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk soyundan çıktı. Dünya milletlerinin dizgini Türklerin eline verildi. Türkler, Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Haktan ayrılmayan Türkler Cenabı Hak tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi.” 
 Daha binlerce bu konuyla ilgili söyleyebiliriz. Biz kimsenin etnik kökeniyle meşgul değiliz. ancak bilinçli olarak Türk düşmanlığı yapıldığını görmekteyiz. Etnik milliyetçiliği, kim yaparsa yapsın o sapkınlığın içindedir, fesat içindedir, fitne peşindedir. Fitne ve fesat merkezlerine hizmet etmektedirler. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan Türk milleti kadim bir millettir. Bizim tarihimizde ırkçılık, kavmiyetçilik yoktur. Etno Faşizm, etnik ırkçılık AKP iktidarı döneminde hortlamıştır.
AKP ile BDP/PKK milletin milliyetçiliği olan Türk milliyetçiliğine düşmanlıkta ortak hareket etmekteler. Başbakan Erdoğan ve AKP kurmayları  “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık ”  derken,  PKK destekli ve Öcalan tarafından kurdurulan, PKK’ nın da içinde yer aldığı HDP’nin Eş Genel Başkanı ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Brüksel’den, uydu aracılığı ile yayın yapan PKK yandaşı Sterk TV ye “ Türk milliyetçiliği ile uğraşmak. Savaşmak görevimizdir “diyor. AKP ile BDP/HDP nin Türk milliyetçiliğine cephe aldıkları açıktır. 
AKP hükümeti İslam la mecz olmuş Türk Milliyetçiliğini etnik ırkçılık yapanlarla bir tutarak, Türk milletine büyük yanlış yapmaktadır. Başbakan ve kurmayları, Biraz sosyoloji, tarih  felsefe  bilseler, Batının müzmin  ve sapık  bir hastalığı  olan ırkçılıkla, ırkçılığı reddeden, lanetleyen, kadim bir  fikir olan, İslam’ın 1000 yıl bayraktarlığını yapan, kadim bir medeniyete sahip, bu milletin birleştirici, bütünleştirici ve kuşatıcı olan milletin milliyetçiliğine, fikriyatına düşmanca yaklaşmazlardı.
 AKP İktidarı bebek katilleri ile görüşmeyi içlerine sindiriyorlar, ama Türk milliyetçiliğini ise “ayaklar altına almaktan”  zevk duyuyoruz diyorlar. Tek kelimeyle yazıklar olsun. Bunun hesabını milletimiz soracaktır. Başta  Başbakan  olmak üzere  AKP kurmayları  millet gerçeğini tanımaktan, Türk milletinden olmaktan acaba niye endişe etmekteler.? 
Biz BBP olarak Türklüğe karşı yapılan bu çarpıtma ve saldırılara, Türklüğün red ve inkârı faaliyetlerine karşı  binlerce yıllık tarihe sahip aziz milletimizin birliği ve devlet-i ebed-müddetimizin bekası yolundaki mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz BOP çu AKP Kürdistan der Tavizsiz Türk milliyetçisi BBP ise Türkistan der. Türklüğe yönelik her türlü emperyalist saldırılara BBP en sert tepkiyi göstermeye ve işbirlikçilerle hainlerle mücadele etmeye devam edecek. 

BOP’ÇU ERDOĞAN “KÜRDİSTAN” DİYEREK TÜM BÖLÜCÜLERİ MEMNUN ETMİŞTİR

Messod Barzani gibi BDP Eş genel başkanı Selahattin Demirtaş da Erdoğan’ın Kürdistan sözünden çok memnun olmuştur. Bütün bölücüler Barzanicisi, PKK’lısı, T-KDP’lisi,  HAK-PAR’lısı, KADEP’lisi, DDKD’lisi alayı Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasının kendilerine yaradığını açıkça ifade etmişlerdir.
BDP’li Demirtaş’ın “Erdoğan’ın sözleri Kürdistan’ın kabulüdür” sözleri bunun ispatıdır. Terör üssü Kandil’de de  “Kürdistan” sevinci yaşanmıştır. PKK kurucularından, KCK Eş başkanı Cemil Bayık isimli hain de Türkiye’de Kürtçe yayınlanan “Azadiye Velat” adlı gazetedeki makalesinde “Kürdistan açıklaması çok iyi oldu. Bu PKK’nın verdiği mücadelenin sonucudur.” diyor. Yani bölücü hainler Erdoğan’ın Kürdistan açıklamasını öve öve bitiremiyor.
Başbakanın “Kürdistan” ifadesini kullanması, ABD, İsrail işbirlikçisi, Türkmen kardeşlerimizin katili Mustafa Barzani’ye ve babasının yolunda giden Messod Barzani’ye övgüler yağdırması utanç verici bir durumdur. 5 yıl önce Barzani  “benim muhatabım değil, hadlerini bildireceğim” diyen Başbakan, Mesud Barzani’ye yapmadığı yağcılığı bırakmıyor.
Tarih boyunca, Türklüğe düşmanlık besleyen, İsrail işbirlikçisi ve Türkmen kardeşlerimizin katili olan Siyonist zihniyetli Barzani ailesine saygı ve selamlar gönderen, "Kürdistan bölgesindeki kardeşlerimizi selamlıyoruz” diyen Erdoğan, PKK açılımına, Barzani açılımını da ekleyerek BOP eş başkanlığına nasıl layık olduğunu göstermiştir.
Başbakanın danışmanlarından Yalçın Akdoğan isimli zat da “tüm dünya Kürdistan” diyor, “Bizim de Kürdistan dememizde sıkıntı yok, artık kuzey Irak demeyeceğiz” diyor. Başbakan da, kurmayları da,  danışmanları da, bölücü ağzıyla konuşuyor. Kürdistan'a meşruiyet kazandırma amaçlı Diyarbakır merkezli hamle AKP-PKK ortaklığının vardığı yerdir. BOP’cu Erdoğan, İsrail- Messod yapımı  “Bü­yük Kür­dis­ta­n”­a, ya­ni bö­lün­me­ye ye­şil ışık ya­kan ilk Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Baş­ba­ka­n’­ı” ola­rak tarihe geç­miş bu­lu­nu­yor!

AKP HÜKÜMETİ “İKİNCİ İSRAİL’E” DESTEK VERMEKTEDİR

Irak’ın kuzeyindeki işbirlikçi hâkim tabakaya yani Messod Barzani ailesine, Talabani hareketine, ABD, AB, İsrail desteğiyle “İkinci İsrail” inşa ettirilmeye son hız devam edilmektedir. İsrail uşağı, PKK lideri Öcalan bile “Kürdistan’a “ikinci İsrail” diyor.  Görünürde, “Kürt devleti”  gerçekte ise bölgede “ikinci İsrail”. Terör rejimi İsrail işbirlikçi Kürt hareketini Türkiye’ye, İran’a ve Arap ülkelerine karşı kalkan olarak kullanmaktadır. Kürde yüklediği misyon İsrail’in tetikçiliğidir.
Başbakan Erdoğan “Kürdistan” dediği yerle ilgili Barzani’ye Kürdistan denilen yer nereleri kapsıyor? Kürdistan sınırı nereden çizilecek? Diye bir sorsaydı Erdoğan’ın konuşmasını hazırlayan etrafındaki Kürtçü danışmanları, Başbakana Barzani’nin odasında veya I-KDP’nin sitesinde yer alan o malum haritadan bahsetmişler midir?  Hayır. Bahsetseler ne olurdu? Değişen bir şey olur muydu? Hayır. 
NATO merkezlerinde hazırlanan Barzanicilerin önüne konan onlarında sahip çıktığı, hazırladığı o haritada Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tamamı ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin tamamına yakın bir bölümü 'Kürdistan' haritası içinde gösteriliyor. Hatay ve İskenderun da dâhil olmak üzere 21 ilimiz Kürdistan toprağı diye gösteriliyor.
Messod Barzani'nin 2013 haritası İskenderun Körfezimizde neredeyse Yumurtalık limanının güneyinde kalan tüm sahillerimizi sözde Kürdistan'a dâhil etmiş İkinci İsrail’in sınırları böylece belli olmuştur. Denize çıkan Kürdistan en çok İsrail’i memnun eder. Ankara’nın savaş sebebi saydığı kırmızıçizgi bizzat AKP hükümeti tarafından silinmiştir. Messod Barzani, ABD İsrail ve AB sayesinde geldiği bu süreçten çok mutlu olarak Kuzey Irak’a dönmüştür.  Nasıl mutlu olmasın ki, adeta AKP hükümeti ve merkez medya, AKP yandaşı medya tarafından el üstünde tutulmuştur, göklere çıkarılmıştır, adeta pamuğa belenmiştir.
Irak’ın kuzeyinden yayın yapan Barzani’ci Rudaw TV’de Hergün ekrana gelen hava durumunda Türkiye’nin doğusu 'Kürdistan' olarak veriliyor. Yayınlanan meteoroloji haritasından Erzurum, Sivas, Ağrı, Van, Malatya, Hatay, Mersin 'Kürdistan' sınırları içinde yer alıyor. Erbil’de yayımlanan ve ‘gerçek Patronu’nun Messod Barzani’nin yeğeni olan Neçirvan Barzani olduğu bir ‘sır olmayan’ haftalık Rudaw’ gazetesi de  bol bol Kuzey Kürdistan haberleri  yapmakta, topraklarımızın bir bölümünü , Kürdistan diye göstermektedir.  Başbakan’ın övgüsüne mazhar  olan Yahudi zihniyetli Messod  Barzani’nin televizyonunda, gazetelerin de artık   vatan topraklarımızdan” Kürdistan’ın ‘kuzey’i  diye  bahsediliyor haberler veriliyor.

EY AKP HÜKÜMETİ: HANİ POSTAL YALAYICILAR DI? HANİ HADLERİNİ BİLDİRECEKTİNİZ? 

Başbakan Erdoğan ve AKP’li bakanlar, siyasiler sürekli takiyye yapmaktadır. 11 yıl boyunca Barzani’ye,  Talabani’ye söylediği laflardan beş cilt kitap çıkar. Ancak geçmişte söylediklerini bir tarafa bırakarak bugün Barzani’yi kendine partner olarak görmüştür.
Messod Barzani, 7 Nisan 2007’de Türkiye'ye yönelik sert açıklamalarda bulunmuş, ''Eğer Türkiye Kerkük’e müdahale ederse, biz de Diyarbakır ve Türkiye'deki diğer kentlerle ilgili işlere müdahale ederiz'' demişti. El Arabiya televizyonuna konuşan Barzani, "Türklerin Kerkük’e müdahale etmesine izin vermeyeceğiz. Kerkük tarihsel ve coğrafi olarak Kürt kimliğine sahip bir Irak kentidir. Tüm gerçekler Kerkük'ün Irak Kürdistanı'na ait olduğunu ispatlamaktadır" diye konuşmuştu. "Türkiye'yi tehdit mi ediyorsunuz?" sorusuna ise Barzani, "Türkiye müdahale ederse neler olacağını söylüyorum" diye yanıt vermişti. Mesud Barzani'nin ardından, temsilcisi Fuad Hüseyin de benzer açıklamalarda bulunmuştu. Hüseyin, "Kerkük'e yapılan müdahaleyi Irak ve Kürt bölgesine karışma olarak kabul ederiz." demişti. 

MESSOD BARZANİ’NİN KÜSTAH AÇIKLAMALARINI NE ÇABUK UNUTTUNUZ? 

Mesud Barzani alçağının açıklamaları MGK’da o zaman masaya yatırılmıştı. Başbakan Erdoğan 9 Nisan günü yaptığı açıklamada “Haddini aştı, altından kalkamayacağı sözler söylemesin. Sonra bu sözlerin altında ezilir yanlışlarının bedeli çok ağır olur demişti.” Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de “Barzani cevabı görecek bir daha boyundan büyük laflar edemeyecek” diyordu. AKP kurmayları, Barzani’ye Saddam’ın sonunu hatırlatıyorlardı.
Yine 22 Temmuz 2007 seçimleri sonrası Türk ordusunun PKK terör örgütüne yönelik sınır ötesi operasyonuna evet demeyen terör örgütü PKK’yı koruyan Mesud Barzani’ye Erdoğan ateş püskürüyordu. Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin Kandil’deki örgüt şeflerini Türkiye ye teslim etmesini isteyen Başbakan Erdoğan’a  “Bir Kürt kedisini bile vermeyiz “demelerini Türk kamuoyu unutmadı. Erdoğan,  Türkiye’ye rest çeken, Barzani’ye, Talabani’ye ‘gerekirse hadlerini bildiririz’ diyordu. Hem de bir Cuma namazı çıkışında. Ne oldu şimdi; Barzani’ye söylediklerini unuttu, şimdi Barzani’ye övgüler diziyor. Şimdi meclis başkanı olan, 2007 yılında Hükümet sözcüsü olan Cemil Çiçek ve bazı AKP’li bakanlarının “postal yalayıcılar” dediği Barzani şimdi akil bir lider olarak Diyarbakır’a çağrılıyor, “postal yalayıcı” denilen Barzani’ye Başbakan Erdoğan AKP’liler yandaş medyası övgüler diziyor.       
                                           
DÜN KALLEŞTİ, BUGÜN KARDEŞ!

Başbakan şimdi de “kardeşim”  dediği ABD, AB, İsrail maşası Mesud Barzani ile Diyarbakır'da buluşmuştur.  Barzani adlı aşiret marabası ve sözde bir sanatçı, AKP organizasyonuyla Habur'dan Türkiye'ye giriş yapmıştır. Bu ikinci Habur rezaletidir.  Tayyip Erdoğan 16 Şubat 2004 yılında BOP un merkezi yapacağını söylediği Diyarbakır’da Barzani denen haine aradan 9 sene sonra bir miting yaptırmıştır.  Diyarbakır’da açıkça BOP nikâhı kıyılmıştır.
AKP himayesinde Kürdistan yürürlükte. Yine Erdoğan “ Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak"  diyerek PKK’ya genel af sözü vermiştir. AKP kurmayları reddetseler de gidişat PKK’yı siyasallaştırmak ve meşrulaştırmaktır. Atlantikçilerin hazırladığı Kürt açılındaki her şey AKP hükümeti tarafından bir bir gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. PKK’ya genel af, Kürtçe eğitim,  federasyon, özerklik Atlantikçilerin programlarında aynen yer almaktadır. Atlantik konseyinin yani ABD’nin Türkiye’yi bölme ve parçalama senaryolarında AKP ile ortakları Barzani müzakere ettiği PKK tam hız çalışmaktalar.
Barzani, Habur’dan Diyarbakır’a kadar AKP’lilerin hazırladığı konvoyla gelmiş, kendisine Kürtçe “Biji Barzani, Biji Kürdistan ( Yaşasın Kürdistan)” sloganları atılırken Biji Kürdistan sloganları da peşinden gelmiştir. Ellerinde baba Mustafa Barzani ile Mesud Barzani'nin fotoğraflarını taşıyan kalabalık araçlarına da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağı ile Irak Kürdistan Demokrat Partisi (I-KDP) bayraklarını astı. 
Siyonizmin Ortadoğu’daki maşası Messod Barzani’yi karşılayanlar arasında, kökenleri,  1980 öncesine dayanan, DDKD, KUK, RIZGARİ, ALA RIZGARİ, ÖZGÜRLÜK YOLU, TÊKOŞİN KAWA vb. bölücü örgütlerin mensupları da vardı.  Bir süre önce kamuoyuna ‘’Kürdistani Parti Girişimi’’ adı altında siyasi bir parti kurma kararı alan  BDP, HAK- PAR, KADEK, ve  HÜDA PAR  dan  sonra bölgede  yeni bir Kürtçü  parti  olarak kendini gösterecek bu girişimin mensupları daha Barzani gelmeden iki gün önce  14 Kasımda yapmış oldukları  basın açıklamasında .” tüm halkımızı, Sayın Barzani’yi Kürdistan bayraklarıyla karşılamaya çağırıyoruz “demişlerdi  Barzani”yi   KDP   bayraklarıyla,  Barzani resimleriyle karşılayanlar arasında bunlarda  vardı 
 Barzani'yi karşılamaya BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın yanı sıra eski Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi ile Hak-Par ile Kürt Demokratik Platformu Dicle Fırat Diyalog Grubu vb Kürtçü parti ve örgütlerin üyeleri katıldı. Barzani gelirken de giderken de Kürdistan naralarıyla Kürt paçavralarıyla uğurlandı. AKP hükümeti karşılattı, AKP hükümetti uğurlattı. Siyonist uşağı Barzani’ye devlet başkanı muamelesi gösterildi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN KENDİLERİNE KÜFREDEN BAYDEMİR İLE SAMİMİ POZLAR VERDİ

BBP Bülten: Başbakanla el ele tutuşan Kürdistan lafı için ona bol bol teşekkür eden Baydemir AKP hükümetine küfretmemiş miydi?

Hakkı ÖZNUR:  Başbakan Erdoğan’ın belediyeyi ziyaretinde samimi pozlar veren, elini tutan, el ele tutuşan Osman Baydemir kısa bir süre öncesine kadar AKP hükümetine her türlü galiz küfürleri ediyordu. Güvenlik güçlerine de ettiği hakaretler halen arşivlerde ve sosyal medya da yer almaktadır.
24 Aralık 2009 yılında,  yani 4 yıl önce,  PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyona tepki gösteren Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, hükümete küfretmişti. "Meşe ağacının hangi dalı, nerenize battı sayın hükümet?" demişti.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve eski DTP milletvekilleri, gözaltına alınan belediye başkanları ile ilgili olarak BDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde bir açıklama yapmıştı. Baydemir kendilerini şahin ve güvercin olarak ayıranlara "Hass.." diye küfretmişti.
Osman Baydemir şöyle konuşmuştu: Ey devlet kafası ne yapmaya çalışıyorsun? Aldığın bu kararla insanları sokağa mı dökmek istiyorsun? Yarın adliyenin kapısına gideceğiz. Ya bizi de alacaksınız, ya da onları da bırakacaksınız. Devleti ve hükümeti yönetenlere sesleniyorum, bizi şahin ve güvercin olarak ayırmayın, hass... Diyorum, hass..." Bu konuşmanın ardından BDP’liler, "Amed seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla Baydemir'e destek vermişti.

HOLDİNG MEDYASI MERKEZ MEDYA AKP MEDYASI MESSOD BARZANİ’NİN BORAZANI OLDULAR

BBP Bülten: Merkez ve AKP yandaşı medya da Barzani’ye ve Şıvan’a övgüler dizdi.
Hakkı ÖZNUR: Tekelci medya AKP medyası Kürtçülük ve bölücülük çığlıkları atmıştır. Şarkıcı ve sanatçı diye yutturulmak istenen Kürtçü – bölücü Şivan adlı hainle programlar yapılmıştır. Sanatla, müzikle, Türkülerle alakası olmayan çirkin bir sesi olan, PKK propagandası yapan çığırtkan adamı "sanatçı" diye pazarlamaya çalışmışlardır. CNN - Kürt olarak anılan kanal bu hainle söyleşi yapmış, Kürtçülüğe çanak tutmuştur. Tekelci medya bölücülerin yayın organı gibi çalışmaktalar. Her gün ekranlarda ve gazetelerde BOP’çu bölücüler yer almakta Türk Milletine ve Türklüğe kinlerini kusmaktalar.

ABD, İSRAİL PİYONU MESSOD BARZANİ “TÜRKİYE’DE KÜRT FEDERASYONU” İSTİYOR

BBP Bülten: Barzani Diyarbakır Dönüşü Erbil’de yaptığı Konuşmada “Türkiye’de Kürt Federasyonu kurulmalı” dedi.
Hakkı ÖZNUREvet Messod Barzani, Diyarbakır temasları ile ilgili Erbil’de Kürt kanallarına yaptığı açıklamada bölücü emelini net bir şekilde ortaya koymuştur. Diyarbakır'daki konuşmasında "Kürdistan" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan için "Keşke Federal Kürt Bölgesi oluşturulacağını ilan etseydi" demiştir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ağustos 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasıyla bir ilke imza attığını belirten Barzani, "Bu açıklamadan sonra kendisine bir mektup yazarak sözlerinden ve Kürt realitesini kabul etmesinden dolayı her türlü desteği vermeye hazır olduğumu bildirdim" demiştir.
Erdoğan’ın, "Kürdistan" ifadesini ilk defa kullanmasını, "çok önemli bir gelişme" olarak değerlendiren Barzani, yine I-KDP televizyonlarına aynen şunları söylemiştir.
"Halkın Kürt bayrağını kaldırması ve Kürt yerel elbiseleri ile törenlere katılması Türkiye siyasetinde önemli değişimlerin olduğunu gösteriyor. Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses’in Peşmerge marşı okuması da önemlidir. Kürtlerin bu atmosfere ve sürece sahip çıkması ve akıllı bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir."
Geçmişten verdiği örneklerden sonra "İşte Türkiye’nin, Kürtlere karşı tutumu bu şekildeydi. Nereden nereye" diyen Mesut Barzani, bölge ile Türkiye ilişkilerinin AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonra düzelme seyrine girdiğini kaydetti. Barzani, Başbakan Erdoğan'ın 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma ile çözüm ve barış sürecinin başladığını ifade etti.
"Keşke Erdoğan, Türkiye’de Federal bir Kürt Bölgesi'nin oluşturulacağını ilan etseydi" diyen Barzani, "Ama bunun şu durumda biraz zor olduğunu görüştüğüm Kürt partilerine aktardım. Kendilerine, çok önemli kazanımların elde edildiğini ve bunlara sahip çıkılması ve sabretmeleri gerektiğini söyledim" sözlerini kaydetmiştir.

DİYARBAKIR’I VEREN TÜRKİYE’Yİ VERİR 

Mesud Barzani, BOPcu AKP, PKK döküntüsü Şivan Perver ve şürekâları Küresel çetelerin uluslar arası desteğiyle Kürdistan açılımı yapmışlardır. Washington, Londra, Tel Aviv PKK açılımına Barzani açılımına devam diyor. ABD ve İsrail’in Kürt çözümü dört parçada Kürdistan hayalini gerçekleştirmek. Yani Ortadoğu’da İsrail’in güvenliğini sağlayacak, Yahudi maşası Kürt devletinin kurulmasıdır.
Diyarbakır’ı veren Türkiye’yi verir. AKP hükümeti “Erdoğan Keşke Federasyon ilan etse Diyarbakır Kürtlerin Başkenti olsun”  diyen Barzani PKK başta olmak üzere tüm bölücülerin ekmeğine yağ süren haince işler yapmaya devam ediyor.
Mesud Barzani “Eğer Maliki üzerimizde baskılarını sürdürürse bağımsızlık isteriz” diyor. Barzani de, PKK da, büyük Kürtçüler de “bağımsız birleşik Kürdistan” hedefinden vazgeçmiş değillerdir.
Barzani insansız hava uçakları almak istiyor. Peşmergenin NATO’ya dâhil olmasını ve NATO askeri olmasını istiyor. Bütün bunlar Barzani’nin yarınlarda, Bağdat ile ipleri koparıp Kürt devletinin ilan edilmesiyle ilgilidir. Bunu gören Bağdat ise petrol anlaşmalarıyla zengin olmak isteyen kendilerini devreden çıkarmaya çalışan Barzani’ye karşı çıkmaktadır. Bağdat ile Kürtler arasındaki kavga çıkar ve güç kavgasıdır. 

CIA İSTASYON ŞEFLERİ AB KOMİSERLERİ HAİNLERİN BULUŞMASINA TAM DESTEK VERDİLER

BBP Bülten: AB ve CIA istasyon şefleri de Diyarbakır’daki buluşmaya destek verdiler.
Hakkı ÖZNUR: Evet dediğiniz doğrudur. ABD, AB, İsrail ne kadar şer güç varsa hepsi Diyarbakır’daki hainlerin buluşmasına destek verdi. Gayet normal. Hainle hainlere destek verir. Bugün TSK ortada yok. Milli direnç merkezlerini kırmaya çalışıyorlar. BOPçulardan CIA istasyon şeflerinden AKP hükümetinin akıl hocalarından Yahudi Henry Barkey Irak üzerine düşünceler isimli internet sitesinde verdiği cevapta “Diyarbakır buluşması tarihi bir buluşma” diyor. “PKK ve Kürdistan açılımını destekliyorum” diyor. “Erdoğan doğru bir konuşma yapmıştır” diyor. “Açılımın önündeki en büyük engellerden biri TSK idi. O da AKP hükümeti tarafından pasifize edilerek devre dışı bırakılmıştır” diyor. Yani yabancı istihbarat servisleri CIA’nın istasyon şefleri açılımdan çok memnunlar. 

KERKÜK TARİH BOYUNCA TÜRK ŞEHRİDİR

 BBP Bülten: Barzani’nin hedefinde Kerkük mü var?
Hakkı ÖZNUR: Tayyip Erdoğan, oluşturulan stratejik önemdeki petrol gelirini Barzani eliyle "İkinci İsrail" devleti için yaratıyor.  AKP, Barzani devletinin bağımsızlığı için çok tehlikeli adımlar atıyor.  AKP Petrol satışında komisyonculuğa talip olmuştur. Kerkük petrolleri Kürtlerin değil, Türkmenlerindir.  2003’te ABD işgali sonrasında Türkmen şehri olan Kerkük peşmerge şehri haline getirilmeye çalışılmıştır. Kerkük’te demografik yapıyı değiştirmeye çalışmaktalar. ABD işgali sonrasında, ABD ve koalisyon güçlerinin yardımıyla dışarıdan getirilen peşmerge ve aileleri Kerkük’e yerleştirildi.
ABD ve koalisyon güçlerinin Irak’ı işgali en çok işbirlikçi I-KDP ve KYB’yi memnun etmiştir. Savaşın başlamasıyla Barzani ve Talabani’nin silahlı peşmergeleri ABD askerleri ile birlikte Irak Ordusuna karşı savaşa katıldılar. Peşmergelerin ilk hedefi “Kerkük” olmuştur. Kerkük’ü Kürt şehri haline getirmek ve Kerkük petrollerine el koymak işbirlikçi peşmergelerin en büyük hayaliydi. Ve bu hayallerini ABD işgal ordusunun himayesinde gerçekleştirdiler. 9 Nisan 2003 günü Bağdat’ın düşmesinden ve Saddam rejiminin yıkılmasının ardından gece yarısı Amerikalı askerler ve Barzani’nin Talabani’nin peşmergeleri Kerkük’e girdiler, yaktılar yıktılar, yağmaladılar ve Türkmen varlığını silmeye çalıştılar… Irak işgali sonrasında Amerikan askerlerinin gözetiminde nüfus ve tapu müdürlükleri peşmergeler tarafından yağmalandı. Türkmenlerin tapu ve nüfus kayıtlarını yaktılar.

10 Nisan sabahı Kürt grupların Kerkük’teki nüfus ve tapu kayıtlarını yağmalama görüntülerinin televizyonlara yansıması Ankara’yı ayağa kaldırmıştı. Ama artık iş işten geçmişti. 1991’den beri beslediğin, kırmızı pasaport verdiğin, bir dediklerini iki etmediği Barzani ve Talabani ABD’nin desteğiyle artık Türkiye’yi ciddiye bile almıyordu. Daha önceki iktidarlar gibi AKP hükümeti de yanlış dış politikaları sürdürmüştür. Barzani ve Talabani Ankara’dan etkili hale ve konuma gelmiştir. Türkmenler ise yine Irak’ta kaderleriyle baş başa kalmışlardır. AKP hükümeti Barzani hainini yeni partner olarak seçmiştir. Irak’ın asli unsuru Türkmenler yine sahipsiz kalmışlardır.

Geçmişten günümüze Kerkük üzerine hesaplar yapan, Kürdistan toprağı olarak gören ve zengin Kerkük petrollerine sahip olmak isteyen Mezopotamya’nın Brütsüleri işbirlikçi I-KDP ve KYB’nin, Irak’ın işgalinin hemen ardından, Kerkük’ü işgalleri boşuna değildi.  Irak işgalinin ardından Irak’ta çok büyük bir mesafe alan Bağdat’ta konumlarını güçlendiren Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere birçok kilit bakanlıkları eline geçiren Kürtlerin aradan geçen 10 yıla rağmen Kürt grupların Kerkük’ü tam anlamıyla ele geçirmek için bütün karanlık oyunları hesapları devam etmektedir
Kerkük petrolüyle anılan bir şehirdir. Türkmenlerin en yoğun yaşadığı yer. Herkesin çok sevdiği "Altın hızma mülayim" de bir Kerkük türküsüdür. Türkmenler Kerkük’ten göçe zorlanıyor. Barzani ve Talabani’nin silahlı militanları, Türkmenleri öldürmeye, onlara baskı ve şiddet uygulamaya devam ediyor.  Barzani ve Talabani Kerkük petrollerine el koyup Kerkük’ü Kürdistan bölgesine dâhil etmeye çalışıyorlar. Barzani ve ailesi bu gün katrilyonluk servete sahip olmuşlardır: ABD, İsrail, Batı uşağı Barzani ve Talabani Irak’ın kuzeyine hâkim olurken AKP hükümeti de Barzani ailesiyle işbirliği yapmaya Türkmenleri yok saymaya devam ediyor.

MESSOD BARZANİ DESTEKLİ YENİ BİR BÖLÜCÜ PARTİ YOLDA

 BBP Bülten: Barzaniciler Türkiye’ de bir parti kurmak istiyorlar. 
Barzani destekli bu bölücü partiyi kimler kurmaya çalışıyor?

 Hakkı ÖZNUR:  Temelleri 1961 yılında atılan 11 Temmuz 1965 de illegal olarak kurulan T-KDP’ nin devamı olan Barzanici Türkiye KDP’ sinin kuruluş toplantılarına katılan T-KDP’ nin Genel Sekreterliğini yaparken 5 Temmuz 1966 yılında bir iç hesaplaşma sonucu öldürülen Urfa Siverekli Avukat Faik Bucak’ın oğlu Hukukçu Sertaç Bucak; yaklaşık 7 aydır sürdürdükleri çalışmaların, Mesud Barzani’nin Diyarbakır ziyaretiyle ivme kazandığını söylemiştir. Çalışmalarını Türkçe “Kürd Demokrasi Platformu”, Kürtçe ise “Platforma Demokrate Kurd” adıyla sürdürdüklerini söyleyen Bucak, Barzani’nin lideri olduğu KDP ile aynı gelenekten geldiklerini belirterek, “Kuruluş için Anayasa değişikliğini bekliyorduk. Çünkü adımızda Kürt sözcüğü olsun istiyoruz. Ama görünen o ki anayasa değişmeyecek. Bu yüzden yerel seçimlerden sonra partiyi kuracağız” demiştir.
Zaza olan Sertaç Bucak bir dönem Kasım 2006'da Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK –PAR) Genel Başkanlığı'nı yaptı Bucak, HAK –PAR ile yolunu ayırdıktan sonra,  Kürtçü Cıbranlı Halit’in torunu yazar Tahsin Sever ile beraber T-KDP, KUK, DDKD, Rızgarı, KAVA vb Kürt grupların içinde yer almış bazı isimlerle Lîgerîna Kurdîn Demokrat (LKD) (Demokrat Kürtlerin arayışı) oluşumunu kurdu. Bu oluşum daha sonra “Kürdistani Parti Girişimi” adını aldı.  Şimdi bu çevre Barzani himayesinde parti kurmaya çalışıyor.
Sertaç Bucak, Barzani geleneğini kuracakları legal parti ile Türkiye’de sürdüreceklerini belirterek, “Yasal Kürt partisi olacağız. T-DKP adı ile partileşeceğiz” dedi. Bucak, partilerinin “Kürt Yurtsever çizgisinde” faaliyet göstereceğini ve Kürtlerin her kesimini içinde barındıracağını söyledi. Bucak, yerel seçimler sonrası parti kuruluşunu hızlandıracaklarını ve iddialı ortaya çıkacaklarını söyledi.

SPONSORLUĞUNU KDP VE BARZANİCİ KÜRTÇÜLER YAPMAKTA

  Yeni kurulacak partinin Barzanici işadamları ve KDP’ nin sponsorluğu ve garantörlüğünde kurulacak olduğu Kürt çevrelerinde konuşulmaktadır.  PKK’dan ayrılan ve değişik Kürt çevrelerden kişilerinde Bucak’ın liderliğindeki oluşuma destek vermekteler.  PKK gibi ayrılıkçı zihniyete sahip bu çevrede Federasyon talebinde bulunmaktadır. Çalışmalarını Diyarbakır ve Erbil eşgüdümlü sürdürüyorlar. 1951 doğumlu olan Sertaç Bucak: Kürd Ulusal Hattı Oluşturmak İstiyoruz”  demiştir.
Sertaç Bucaklarla aynı çizgiye sahip olan Barzanici T-KDP’ nin 1991 Yılında yapılan 4. Olağan Kongre’sinde, ”Türkiye” ibaresi kaldırıldı. Sadece Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ismi kaldı.  KDP, 1992 sonbaharında yapılan Birlik Kongresi’nde Ala Rızgari Birlik Platformu, Ulusal Birlik Platformu (Bergeh), Rızgari’den ayrılan grup ve bağımsız bazı kadrolarla birlik kararı aldı. Bu kongrede parti Hevgirtin-PDK adını aldı. Kasım 1994’te yapılan kongrede ise partinin adı Partiya Demokrat a Kürdistan - Bakur ( PDK-Bakur ) olarak değiştirildi.
Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-Bakur) Kasım 2012 de topladığı konferansın ardından Nisan 2013‘de 10. Kongresi‘ni Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdi. “Diriliş, Yenilenme, Ulusal ve Siyasal Haklar için Sivil ve Demokratik Mücadele” sloganı ile toplanan Kongre 109 delegenin katılımı ile 2 gün devam etti. Kongre Barzani’nin himayesinde ve I-KDP’ nin örgütsel desteğiyle yapıldı.
Kürt sağı denilen Bölücü partinin 10. kongre sonuç bildirgesinde Barzani’ye bağlılıkları şöyle ifade edilmiştir:
    “PDK-Bakur, Ölümsüz Barzani’nin Yolunda çağdaş, demokrat, yurtsever ve modern bir partidir. PDK-Bakur, Kürd yurtseverliğinin ve Kürdistani olmanın çatısıdır. Bu çatı altında tüm Kürdistanlılara saflarımız açıktır. Birlikte halkımıza hizmet etmeye hazırız. 1965 yılında kurulan partimizin uzun bir mücadele tarihi ve misyonu vardır. Partimiz ulusal demokratik harekette önemli bir yere sahiptir. Halkımızı partimizin saflarında toplanmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.”
  PKK,  kendilerini dışlayan yeni parti kurulma çalışmalarına şiddetle karşı çıkmaktadır. BDP/ PKK’nın yayın organı haftalık  “Demokratik Ulus” gazetesinin 3- 9 Aralık 2013 tarihli nüshasında yer alan bir yazı da Barzanicilerin kuracağı yeni parti için “Hormonlu parti”   suçlaması yapılıyordu. PKK yayın organında şunları söyleniyor:  
  “ Kürtler, PKK ve PYD’ nin elinden kurtarılmalıymış!.  AKP şimdi böyle bir proje peşinde.2003 yılında PKK üzerinde yapamadıkları tasfiyeyi Kürt demokratik hareketi üzerinden yapmak istiyorlar. Hem de 2004 yılında PKK dan dan kaçanlarla! . Yıllardır PKK on parça ,kırk parça dediler. Böyle bir psikolojik savaş yürüttüler. Şimdi PKK içinden kendilerine bir ekmek çıkamayacağını görünce, her taraftaki yeminli Apo ve PKK düşmanlarını topluyorlar.  I-KDP nin parası, AKP nin ön açmasıyla bir siyasi hareket gelişemez”  
                                          
 AKP’ DEKİ KÜRTÇÜLERİN  “ LEYLASI “  BARZANİ’Cİ LEYLA ZANA

 Şimdi AKP’lilerin kankası olan Leyla Zana ise “Mesud Barzani’nin Diyarbakır ziyareti değerlidir. Küçük hesaplara boğmamak gerekiyor” diyordu. Barzani ziyaretinden sonra Leyla Zana ve bazı BDP’lilerin PKK’dan uzaklaşarak Barzani yanlısı bir parti kuracakları haberleri de basında yer aldı. Zana ile bazı BDP’lilerin Barzani’nin karşılanmasında ve ona yönelik PKK protestolarını önlenmesinde rol oynamasının Kandil’i kızdırdığı iddia edilmiştir.
 Türkiye’deki Barzanicilerin yeni parti kurma çalışmaları PKK/ BDP tarafından şiddetle eleştirilmektedir. PKK’nın yayın organı “Özgür Gündem” gazetesinde, bir zamanlar yere göğe sığdıramadıkları,  efsane haline getirdikleri Leyla Zana’ya da ağır suçlamalar vardı.  2011 yılından itibaren AKP ile yakınlaşan, Barzani’nin desteğini alan, Leyla Zana’nın isminin de Barzanici parti çalışmalarında geçmesi    “Türkiye KDP’si bir çaresizlik planı” adlı yazıda şöyle eleştiriliyordu:
        “Plan, 48 yıl önce kurulan T-KDP’sini yeniden ihya edip, bugüne güncelleyerek, iktidar desteği sunularak, bölgede AKP’den kaçacak Kürt oylarını ağa takmak üzerine kurulu. Yani Suriye’nin batısında ve Erbil’de kurulan S-KDP’sinin bir benzerini Türkiye’de kurmak. Sertaç Bucak, CIA bağlantılı Nizamettin Taş, PKK içinde bir baltaya sap olamayan Sait Çürükkaya, Hıdır Sarıkaya ve Leyla Zana’nın (halen bu iddiaları yalanlamadı) adı geçiyor. Türk devleti, denedikleri ama istedikleri sonuca ulaşamadıkları şeyleri tekrar denemek gibi bir açmazın içinde. T-KDP’si hangi destekle, hangi isimlerle kurulursa kurulsun, bir karşılığı yok bu coğrafyada. Son söz: Uzun süredir ortalıkta gözükmeyen Leyla Zana, Barzani’nin gelişi ile ortaya çıktı. T-KDP’si için adı geçen Zana’nın bu halka bir açıklama yapma borcu var”.
           Nizamettin Taş gibi, şimdi Barzani’ye yakın olan Leyla Zana ise Barzani ile olan yakınlığını Messod Barzani’nin,  Diyarbakır’dan ayrıldıktan 10 gün sonra, Irak’ın kuzeyine giderek KDP lideri Barzani ile tekrar görüşerek ortaya koymuştur. Bu görüşme BDP ile Zana arasında yeniden gerilime sebep olmuştur. BDP liler Zana’nın tavırlarından rahatsız olduklarını açıklamaktan artık kaçınmıyorlar. Zana’yı kendi başına hareket etmekle kapris yamakla suçluyorlar.
  BDP eşbaşkanı Demirtaş, Rusya’nın Sesi Radyosu’nun sorularını yanıtlarken, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın Kuzey Irak'a giderek Mesud Barzani ile görüşmesini basından öğrendiklerini söyleyerek    Zana’ya tepkilerini  şu sözlerle   ortaya koymuştur:.

   “Milletvekillerimiz de bütün bu hassasiyetleri gözeterek hareket etsinler istiyoruz tabii ki. Fakat biz milletvekillerimizi sıkboğaz edip iradelerini hiçe saymıyoruz. Sayın Leyla Zana’nın Erbil’e gidip Sayın Mesut Barzani ile görüştüğünü biz basından öğrendik. Bilgimiz dışındadır. Niye görüştüklerini, ne amaçla gittiğini, insani bir ziyaret miydi bilmiyoruz. Dolayısıyla çok da değerlendirme yapma durumunda değilim. Dönüşte de henüz bizi bilgilendirmediği için konuyla ilgili değerlendirme yapmam yanlış olur. Bilgilendirirse bizi ki bilgilendirmesini bekliyoruz, bunun üzerinden daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz.”
Eski PKK’lılardan, PKK’nın infazından kaçan Nizamettin Taş ise yaptığı açıklamada, Barzanici parti kurma çalışmalarıyla ilgisi olmadığını hakkında yazılanların asparagas olduğunu Irak’ın kuzeyinde yaptığı açıklama ile duyurmuştur.

NİZAMETTİN TAŞ ADLI HAİNİN BAŞINDA BULUNDUĞU PKK MİLİTANLARI, 1993–1995 YILLARI ARASINDA HAKKÂRİ VE ŞIRNAK’TA 427 VATAN EVLADINI ŞEHİT ETMİŞTİR

BBP Bülten: Basında da sık sık ismi geçen Nizamettin Taş’ın, PKK terör örgütün de görevi neydi?  Hangi kanlı eylemlerde yer almıştı?

Hakkı ÖZNUR:   PKK terör örgütünde üst düzey yöneticilik yapan birçok kanlı eylemlerin planlayıcısı ve başında olan Nizamettin Taş 1992–1996 yılları arasında PKK’nın Hakkâri, Şırnak vb. yerlerde düzenlemiş olduğu eylemlerin baş organizatörüydü.   1993–1995 arasında terör örgütü PKK’nın güvenlik güçlerimize yönelik hain saldırılarında 427 vatan evladı, şehit düşmüştür, yüzlercesi gazi olmuştur.
Terör örgütü PKK bu süreçte aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu 50 ye yakın vatandaşımızı da katletmiştir. Bu süreçte PKK 28 karakola kanlı eylem düzenlemiş 148 kez karakol, üst, kışla ve mezraya hafif ve ağır silahlarla saldırmıştır. 1993–1995 yıllarında Hakkâri ve Kuzey Irak’ta yapılan operasyonlarda 2300 civarındaki PKK lı da öldürülmüştür. 29 Eylül 1992 gecesi terör örgütünün Yıllarca “bir avuç özgür vatan “dedikleri Şemdinli’nin Derecik bölgesinde bulunan Jandarma Karakoluna ağır silahlar desteğinde yüzlerce PKK lı militan saldırmıştır
  Derecik karakoluna saldıran PKK terör örgütünün başında 2003 yılında PKK ile yollarını ayıran  “Botan” kod adlı şimdi Barzani ve Talabani’nin yanında saf tutan, Nizamettin Taş adlı hain vardı. Güvenlik güçlerimiz başında Nizamettin Taş’ın bulunduğu PKK militanlarına ağır bir darbe vurmuş 230 civarında PKK lı bu çatışmada öldürülmüştü. 
Nizamettin Taş 1994’ de yine Derecik Karakolu çevresinde güvenlik güçlerimize yönelik hain saldırıyı yönetmişti. 2003 ‘den sonra, PKK’dan ayrılan Nizamettin Taş da, Osman Öcalan da, Murat Karayılan, Cemil Bayık vb PKK lılar gibi katildirler, canidirler, yabancı istihbarat servislerinin maşasıdırlar.   
PKK açıklamalarında eski yöneticileri Nizamettin Taş için şu suçlamalar yapılmaktadır: “PKK’ya ihanet ederek kaçan Nizamettin Taş(Botan) ve ekibi MİT ve KDP tarafından PKK’ya karşı yeniden harekete geçiriliyor. 2003 yılında ABD, Türkiye ve Güney Kürdistanlı partilerin içinde yer aldığı PKK’yı tasfiye operasyonunda  PKK yürütme konseyinde yer alan Nizamettin Taş (Botan) ve tasfiyeci ekibi amaçlarında başarılı olamamış KYB ve KDP’ye sığınmışlardı. Buradan da PKK saflarından militanları kaçırtma, MİT başta olmak üzere uluslararası istihbarat örgütlerine para karşılığında PKK hakkında bilgi satma gibi faaliyetlerine devam ettiler. KDP’  Botan ve Ekibine Erbil’de Beş Yıldızlı VIP Hizmeti sunmuştur maaşa bağlamıştır.  PKK’dan Kaçan Tasfiyeci Ekibe Barzani Televizyon Kuruyor”

12 Eylül 1980 öncesi Tunceli öğretmen okulunda öğrenci iken PKK nın kuruluş çalışmalarına katılan 12 Eylül sonrası örgütün başkanlık konseyine kadar yükselen MK üyeliği yapan 30 yıl PKK içinde kalan, Nizamettin Taş için eski örgütü PKK  “ajan-kışkırtıcı “diyor. Bunu söyleyen PKK içinde Nizamettin Taş gibi eski PKK lılar da eski örgütleri PKK için   “ajan- kışkırtıcı örgüt” uluslar arası güçlerin kullandığı piyon”  diyorlar.  PKK da, PKK’dan ayrılan eski PKK lılar da diğer Kürtçü örgüt ve partilerde emperyalizminin taşeronlarıdır bütün Kürtçü örgütler yabancı ajanlarla dolu. NATO merkezli gladyo ile bağlantıları vardır    




***

BAĞDAT’TAKİ Şİİ YÖNETİM ABD VE İRAN UŞAĞIDIR BÖLÜM 3




BAĞDAT’TAKİ Şİİ YÖNETİM ABD VE İRAN UŞAĞIDIR  BÖLÜM 3



BBP YİK BAŞKANI HAKKI ÖZNUR: 

BBP Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Ülkücü Fikir ve Siyaset Adamı, Araştırmacı- Yazar Hakkı Öznur Ağabey ile yapılan Röportaj 
Üçüncü Bölüm:

 MUSUL, KERKÜK, TELAFER   TÜRKİYE’Yİ YAKINDAN İLGİLENDİRİR

ALPEREN:  Musul Operasyonu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
HAKKI ÖZNUR: Musul olayı bizi çok ilgilendirir. Çünkü oraya baktığın zaman 14 bin km öteden Amerika var. 4 – 5 bin km öteden gelen Rusya var, İran var. Avrupa’dan gelenler var. Ama Türkiye olmasın diyorlar, böyle bir saçmalık olamaz. Kapımızı açtığımız zaman koridorda olan bir hadise de biz olmayacağız, ama bizim dışımızda bütün dünya olacak. Burada bir olay gerçekleşecekse, Türkiye de olacak. Irak, Osmanlı döneminde Musul, Bağdat ve Basra adı altında 3 vilayetten oluşuyordu. Aynı dönemde Musul adı altındaki vilayet ise Musul, Kerkük ve Süleymaniye şehirlerini kapsıyordu. Erbil kenti Kerkük'e bağlı bir sancak konumundaydı. Irak devletinin kurulmasıyla Osmanlı'da uygulanan idari taksimattan vazgeçildi ve bugünkü Musul şehri Irak'ın 19 vilayetlerinden biri oldu. Bununla birlikte Kerkük ve Süleymaniye de ayrı birer vilayet konumuna girdi. Irak'ın ikinci büyük şehri olan ve nüfusu 4,5 milyona yakın Musul'un demografik yapısına bakıldığında %58'i Sünni Arap, %14'ü Türkmen, %10'u Kürt, %7'si Yezidi, %6'sı Kildo-Asuri, %5'i Şebeklerden oluşmaktadır. Musul'a bağlı ilçeleri ve yoğunluklarına göre sayıldığında;-  Neynova Ovası İlçesi Kildo – Aşuri ve Kürtlerden,-  Telafer İlçesi ve buna bağlı köyler katkısız Türkmenlerden,-  Sincar Yezidi, Şebek ve Kürtlerden oluşmaktadır.
1991'de BM kararıyla Irak'ın kuzeyinde 36. paralelde güvenli bölge ihdas edilmiştir. Bu bölgede Musul, 36. paralelin içinde olmasına rağmen güvenli bölgenin dışında bırakıldı, Süleymaniye ise 36. paralelin dışında olmasına rağmen güvenli bölgenin içinde yer almıştır. 36. Paralelin dışında kalan Kerkük ve Telafer'le ilgili olarak Türkmenlerin güvenli bölge içine alınmasına dair talepleri ise hiç dikkate alınmamıştır. Bu teknik ve hatalı çizim kasıtlı olarak yapılmıştır.
Musul'da Araplardan sonra ikinci büyük nüfusa sahip Türkmenlerin durumuna bakıldığında; 10 Haziran 2014'de IŞİD işgaliyle Musul'un nüfus yapısında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Hali hazırda Musul kent merkezinde 1 Milyon, Telafer'de 40 bin, Neynova'da 15 bin, Sincar'da 150 bin insan yaşamaktadır.

BAĞDAT’TAKİ Şİİ YÖNETİM ABD VE İRAN UŞAĞIDIR

ALPEREN: Bağdat yönetiminin Türkiye karşıtı sert tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
HAKKI ÖZNUR: Suriye’de Halep, El Bab, Menbic ve Rakka üzerindeki tartışmalar küresel ölçekte sürerken, Irak ve ülkenin en büyük ikinci kenti Musul’un IŞİD’den temizlenmesi için yapılan operasyon Türkiye’yi de ilgilendirmektedir.
Suriye'de “Fırat Kalkanı” operasyonu ile oyunu bozulan başta ABD olmak üzere İran ve Irak, Musul operasyonunda Türkiye'yi masanın dışında tutmak için her yolu deniyor. Etnik ve mezhep çatışması tehlikesine dikkati çekerek operasyona katılmak isteyen Ankara, diplomatik ayak oyunları ve sözde fetvalarla engellenmeye çalışılıyor.
Musul'un IŞİD'dan temizlenmesi amacıyla yapılacak operasyon öncesinde ilk adımı Irak Meclisi attı. ABD ve İran askerinin üsleriyle var olduğu Irak'ta Türk askerini dışlama operasyonu başlatıldı. Irak Temsilciler Meclisi, IŞİD'a karşı yerel güçleri eğiten Başika'daki Türk askerinin çekilmesini istedi.
Irak'la Türkiye arasında yeni bir Başika krizi daha baş gösterdi. Türkiye'nin IŞİD'la mücadele için 5 bin kişiyi eğittiği Başika kampını ikinci kez mesele yapan Irak parlamentosu, 4 Ekim günü Türk askerlerini “işgalci” ilan ederek, Başika’dan çıkmalarını Türk askerinin Irak'taki varlığını sonlandırmasını istedi; Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi’ne nota verilmesi, Türk güçlerinin 'işgalci' olarak nitelenmesi ve Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi gibi bir dizi talepte bulundu.
Irak parlamentosundaki Şii Bedir Hareketi kanadı da yayınladığı bildiride Türkiye'nin askerlerini çekmediği takdirde askerlerin cenazesini toplayacağı tehdidini savurdu. Bağdat ve Şii gruplar bunu kendi aklıyla yapmıyor elbette. Sırtını dayadığı ABD ve kapılarını sonuna kadar açtığı İran olmadan Irak'ta kendi güvenliğini dahi sağlayamayacak olan Bağdat'ın, daha önce Başika krizini kimlerin arzusuyla çıkardığı da çıplak gözle görülebiliyordu, bugün de görülebiliyor.  Batı bloku hep bir ağızdan Türkiye'yi Fırat Kalkanı'nda ve Başika'daki askeri varlığında geri adım atmaya zorluyor.
ABD ve İran destekli Bağdat yönetimi önce Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) şikayet etti. Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Musul’un Başika bölgesindeki güçlerinin çekilmesi için BMGK’ne acil toplantı çağrısında bulundu.
Irak Başbakanı Türkiye düşmanı Haydar Abadi, “Türk tarafından pek çok kez Irak'ın işlerine karışmamalarını istedik. Türklerin macerasının bölgesel bir savaşa dönüşmesinden korkuyorum” diye konuşarak yalan söylemeye devam etmiştir. Irak Başbakanı Haydar el İbadi,  Musul operasyonu öncesinde Türkiye'ye yönelik yaptığı açıklamada “Irak'taki Türk askerinin yerinden kıpırdamamasını tavsiye ediyoruz” demiştir. Şiilerin 'kutsal mekanı' Kerbela'yı ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar el İbadi, Musul operasyonuna Türk askerinin hiçbir şekilde katılmayacağını söyleyerek algı operasyonu yapmaya kalkmıştır.
“Türk askerinin Irak’taki varlığının gerekçesi yoktur ve bu tehlikeli bir durumdur. Irak hükümetinin de bu yönde herhangi bir talebi olmamıştır. Irak'ın egemenliği kırmızı çizgidir. Hiçbir ülkenin müdahalesine izin vermeyiz. Hiçbir komşu ülkeyle ihtilafa düşmek istemiyoruz.” ifadelerini kullanan Haydar el-İbadi, 25 Aralık 2014’te Ankara’da dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na söz konusu Türk askerinin Başika’da olması talebini iletmişti.
Irak hükümetinin “Biz davet etmedik” iddiası doğru değildir. IKYB Sözcüsü Safin Dizai de Bağdat yönetimine Türk askerinin Başika’ya Irak hükümetinin onayı ile yerleştiğini söylemiştir. Kuzeyinde özerk yapının bulunduğu, PKK terör örgütünün cirit attığı ortamda Türkiye’nin tehditlere kayıtsız kalmasını beklenmesinin akıl dışıdır.

IRAK BAŞBAKANI ABADİ TAM BİR PROVOKATÖRDÜR

ALPEREN:  Irak Başbakanı Mezhepçi Abadi kışkırtıcı tavırlarını sürdürüyor
HAKKI ÖZNUR: Dediğiniz çok doğru. Türkiye’nin Irak sınırındaki Silopi’ye askeri sevkiyat yapmasına Safevi Irak Başbakanı Haydar Abadi’den sert tepki geldi Abadi: 'Savaşa girersek Türkiye ağır bir bedel öder…'  dedi. Yine Irak Başbakanı Haydar el Abadi Türkiye'nin parçalanacağını öne sürdü. Abadi, 30 Ekim günü televizyondan canlı yayınlanan basın toplantısında, "Irak'ın işgali, Türkiye'nin parçalanmasına neden olur... Türkiye ile savaşmak, karşı karşıya gelmek istemiyoruz. Ancak karşı karşıya gelmemiz halinde, buna da hazırız. O zaman (Türkiye'yi) düşman olarak nitelendirir, ona göre muamele ederiz" diye konuştu. 28 Ekim günü BBC Türkçe'ye konuşan Şii milletvekillerinden, hükümetin eski ulusal güvenlik danışmanı Muvaffak El Rubai, Irak'ta merkezi yönetimin Türkiye'den Musul operasyonuna katılmasını istemediğini ve bu nedenle de Ankara'ya operasyona dahil olması için davette bulunmadığını söyledi. El Rubai'ye göre “Türk askerleri, Bağdat hükümetinin izni olmadan Musul'da savaş alanında görülürse "düşman askeri" muamelesi görecek: "Musul'da savaş alanında Türk askeri görürsek, hedef alınırlar."

ABD MAŞASI BAĞDAT’IN YANINDADIR

ALPEREN: Bağdat yönetimi ABD’ye güvenerek mi Türkiye karşıtı açıklamaları yapıyor?
HAKKI ÖZNUR: Tabiî ki. ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon Gücü Sözcüsü Yarbay John Dorrian, Irak topraklarında bulunan Türk askerlerinin koalisyonun bir parçası olmadığını söyledi. Dorrian, “Irak topraklarında bulunan Türk Ordusu Irak Hükümeti tarafından ve resmi izinle gelmemiştir ve illegaldir” dedi. 
ABD Başkanı Barack Obama’nın Özel Temsilcisi Brett McGurk, TSK askerlerinin Musul yakınındaki Başika’da yerel güçleri eğitim amaçlı bulunmasına ilişkin, "Irak’taki tüm askeri eylemler Irak hükümetinin tam rızası ve koordinasyonuyla yapılmalı” dedi.
McGurk, prensiplerinin ise Irak'ın egemenliği ve toprak bütünlüğü olduğunu belirtti. Hangi Irak? Irak devleti mi var? Irak ordusu mu var? Bir günde Musul'u işgale eden IŞİD karşısında kaçan korkaklar Irak devletinden söz edemez. Bırak gark – gurk etmeyi McGurk. Biz biliriz Amerika'nın haçlı koalisyonun, hepinizin ne halt olduğunu…
ABD himayesindeki Haydar el-Abadi denen alçakta, Türk ordusuna saldırırken ABD’den ise daha fazla asker istiyor. Irak Başbakanı El Haydar Abadi, Irak’ı işgal eden ABD’ye söz söylemiyor. Hatta ABD Irak’ı terk etmesin diyor. Irak’ta birçok ABD üssü ve 10 bin dolayında ABD askeri görev yapıyor. Irak'a Mart 2003 işgaliyle birlikte gelen Amerikalı askerlerin yanı sıra İran'ın da hem siyasi hem de askeri nüfuzunun olduğu biliniyor.

ABD BAYRAĞININ “BEKÇİLİĞİNİ” YAPAN İŞBİRLİKÇİ ŞİİLER BAYRAĞIMIZI YAKMIŞLARDIR

ALPEREN: Musul operasyonu öncesi Irak’ın bazı şehirlerinde Şii gruplar Türkiye karşıtı gösteriler yaptılar
HAKKI ÖZNUR: Irak'taki işbirlikçi Bağdat yönetimi ve Şii milisler Türkiye'ye büyük saygısızlık yapmaya devam ediyorlar. Basra kentinde bir Şii grup Türk bayrağını yırtmıştır. Irak ile ilişkileri daha da gerebilecek olaya dair fotoğraflar Reuters haber ajansı tarafından yayınlandı. Şii grup sadece Türk bayrağını yırtmakla da kalmadı. Gösterinin yapılacağı caddeyi Türk bayrağı deseni ile boyayarak temsili olarak Türk bayrağının üstünde yürüdüler.
Geçen senenin Aralık ayında Irak’ın başkenti Bağdat ve Basra kentlerinde toplanan Şii gruplar Türkiye’nin Musul’a asker göndermesini protesto etmişti. Bağdat’ın Tahrir Meydanı’nda eylemde Türk bayrakları yakılmıştı. Asaib Ehl el Hak örgütü yaptığı açıklamada “Türk askerlerinin bastıkları zemini cehenneme çevirmek için emir bekliyoruz” demiştir.
Irak'taki Şiilerin en büyük örgütlerinden Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr yanlıları da Türkiye'nin Başika kampındaki askeri varlığını protesto etmiştir. Bağdat'ın Veziriyye semtindeki Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği binası önünde toplanan Sadr yanlıları Türkiye karşıtı sloganlar atmış "Osmanlı işgali sona erdi" yazılı dövizler açmışlardır.
ABD Irak’ı işgal ederken ABD bayrağını öpen, ABD bayrağını sallayan, işbirlikçi Şiilerden başka bir şey beklenmez. Kendi ülkelerini işgal eden ABD ordusuna karşı çıkacağına Türkiye’ye düşmanlık yapmaya kalkan bu ABD uşakları insanlığın yüzkarasıdır. İşgalci ABD’ye ses çıkarmayan işbirlikçi Şiiler Türkiye’ye kafa tutmaya kalkıyor.

1921 YILINDA İNGİLİZ BAYRAĞINI ÖPEN İNGİLİZ MİLLİ MARŞINI SÖYLEYENLERİN TORUNLARI TÜRK DÜŞMANLIĞINA DEVAM EDİYOR

Tarih, coğrafyamızda bir kez daha tekerrür etmeye devam ediyor. İngilizler tarafından, 23 Ağustos 1921’de Bağdat’ta taç giydirilerek Irak’a kral yapılan Faysal’ı İngiliz bayraklarıyla karşılayanlar ve Kral Faysal taç giyerken çalan İngiliz milli marşı “Tanrı Kralı Korusun”a eşlik eden bir kısım Arap aşiretleri idi.
2003 yılındaki 2. Körfez Savaşı’nda 9 Nisan 2003 tarihinde Bağdat düştükten sonra Bağdat, Erbil, Süleymaniye sokaklarında ABD ve koalisyon güçlerini Amerikan, İngiliz bayraklarıyla karşılayan Şii Araplar, Barzaniciler, Talabaniciler ve Kandil’den inen PKK militanları idi.  PKK/PYD, I – KDP, KYB vb. Irak ve Suriye’deki bütün Kürtçü hareketlerde ABD bayrağı taşıyor, “Yaşasın ABD” diye bağırıyorlar. Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ahlakı yoktur! Dünden bugüne değişen bir şey yok Ortadoğu’da!

IRAK HÜKÜMETİNDE GÖREV YAPANLARIN ÇOĞU İNGİLİZ, ABD     PASAPORTU TAŞIMAKTALAR

ALPEREN: Irak’ı kim yönetiyor? Bağdat yönetiminde bulunanların birçoğunun yabancı ülkelerin pasaportlarını taşıdıkları söyleniyor
HAKKI ÖZNUR: Irak’ı Iraklılar yönetmiyor. ABD, İngiltere ve İsrail çok etkindir. İngilizler, Irak'ta 98 yıldır etkinler. Irak'ı yöneten hükümetlerin ve Irak’ta başta Kürtler ve Şiiler olmak üzere farklı farklı etnik ve mezhebi yapıların İngilizlerle, Amerikalılarla ve İsrail ile çok köklü geçmişleri ve derin ilişkileri vardır.
Irak hükümetinde görev yapanların çoğu yabancı pasaportlar taşımaktadır. Çoğu çifte vatandaştır. 1975 yılında, Ortadoğu’nun siyasi fahişesi olarak bilinen Celal Talabani’nin liderliğindeki KYB'nin kurucuları arasında yer alan, 1992'de ABD ve AB himayesinde Çekiç Güç desteğiyle kurulan I – KYB’nin ilk Başbakanı olan Saddam rejiminin yıkılmasının ardından, 2004 yılında Irak Temsilciler Konseyi'nin ilk başkanı olan Celal Talabani’nin görev süresi dolması üzerine 24 Temmuz 2014'te Irak Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylama sonucu 211 milletvekilinin oyunu alarak 7. Irak Cumhurbaşkanı seçilen Dr. Fuad Masum da hem İngiliz hem Kanada vatandaşıdır.
ABD ve koalisyon güçleri tarafından 20 Mart 2003’te işgal edilen Irak’ta kurulan Irak Geçici Hükümeti'nde Başbakan sıfatıyla göreve başlayan Saddam Hüseyin sonrası Irak'ın ilk başbakanı olan 28 Mayıs 2004 ve 7 Nisan 2005 tarihleri arasında görev yapan sinirbilimci/siyasetçi Şii İyad Allavi de hâlen İngiliz vatandaşıdır.
20 Mayıs 2006 – 8 Eylül 2014 tarihleri arsında Irak Başbakanlığı yapan mezhepçi ve otoriter politikaları sebebiyle ülkedeki diğer dinî ve etnik grupları ötekileştirmekle eleştirilen Nuri El Maliki’nin görevi bırakmasından sonra hükümeti kurmakla görevlendirilen, 8 Eylül 2014 tarihinde Başbakan seçilen Haydar Cevad Kadim El Abadi de uzun yıllar boyunca İngiliz pasaportu ile gezen isimlerden bir diğeridir.
Türkiye karşıtı açıklamalarda bulunan ve Başika üzerinden Türkiye'yi tehdit eden Abadi, İngiliz vatandaşı Abadi, Kraliçe'den 10 yıl “maaş almış; İngiltere’ye bağlı işbirlikçi, Şii politikacıdır. 
1 Ağustos 2003 – 31 Ağustos 2003 Irak Hükümet Konseyi Başkanı olan daha sonra İyad Allav’inin Başbakanlığı bırakmasının ardından, 7 Nisan 2005 - 20 Mayıs 2006 tarihleri arasında Irak başbakanı olarak görev yapan daha sonra, 8 Eylül 2014 tarihinde Abadi hükümetinde Dışişleri Bakanlığı’na getirilen, Şii Dr. İbrahim Caferi’de İngiliz vatandaşıdır.
I–KDP lideri Mesud Barzani’nin adamı, 1960’lardan beri Barzanici hareketin içinde yer alan KDP/MK  üyeliği  ve KDP dış büroda da  yıllarca  gören yapan, BAAS rejiminin yıkılmasının ardından 2003'te Irak Hükümet Konseyi tarafından Irak Dışişleri Bakanlığı'na atanan, 11 yıl bu görevi sürdüren, 2014 – 2016 yıllarında Maliye Bakanı ve Başbakan yardımcısı olan hakkındaki yolsuzluk iddiaları nedeniyle, 22 Eylül  2016’da  görevden alınan  Kürt siyasetçi  Hoşyar Zebari de  İngiliz vatandaşıdır.
Irak eski Petrol Bakanı ve Irak Ticaret Bakanı Milas Abdülkerim Kesnezani İngiliz vatandaşı! Irak Başbakanı Abadi'nin danışmanı Baha el – Araji ve onun gibi Bağdat hükümetlerinde görev yapan birçok işbirlikçiler İngiliz, ABD ve çeşitli ülkelerin vatandaşıdır.  35 bakandan oluşan Irak kabinesinin 18 bakanı İngiliz vatandaşıdır. Irak’ı yönetenler, Irak’a değil  küresel emperyalizme hizmet ediyorlar.  

KYB LİDERİ CELAL TALABANİ VE AİLESİ İNGİLİZ VE ABD PASAPORTU TAŞIMAKTALAR

ALPEREN:  Kürtçü hareketin önde gelenlerinin de yabancı ülkelerin pasaportlarını taşıdıkları söylenmektedir 
HAKKI ÖZNUR: ABD ve Batı desteğiyle 7 Nisan 2005 – 24 Temmuz 2014 tarihleri arasında Irak Cumhurbaşkanlığı yapan Celal Talabani'de ABD, Fransa ve İngiliz pasaportu taşımıştır. Celal Talabani’nin küçük oğlu Kubat Talabani Suriye'nin Şam kentinde 1977 yılında dünyaya gelen ve daha sonra eğitimini İngiltere'de tamamlamıştı.
Kubat Talabani ABD vatandaşı olup Amerika Birleşik Devletleri'nde,  hem I-KBY temsilcisi   hem KYB temsilcisidir. Celal Talabani’nin bir diğer oğlu da İngiltere de öğrenim görmüş ve İngiliz vatandaşıdır. Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani ABD’deki en büyük İsrail lobisi olan AIPAC’ın vb. lobilerin sürekli toplantısına katılan kişidir.
Irak'ta, Paul Bremer döneminde Pentagon'da çalışan 33 yaşındaki Sherri Kraham ile İtalya'da 10 milyon dolara mal olan düğünle evlenen Kubat Talabani uzun süre konuşulmuştu. Kubat Talabani, 4 Temmuz 2003 yılında ABD askerlerinin Süleymaniye'de Türk birliğine yaptığı baskın sırasında onlara kılavuzluk yapmış ve Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilmesini görüntülemişti.
Celal Talabani’nin bacanağı Dr. Latif İngiltere’dedir. KYB mali açıdan onu hep destekledi. Dr. Latif, Irak rejimi yıkıldığından Talabani tarafından Irak hükümetlerinde uzun bir süre bakanlık yaptı. Latif’in eşi Talabani’nin eşinin kardeşidir. Hero’nun kız kardeşi yani İbrahim Ahmed’in kızıdır. 1975 yılından beri KYB’nin Avrupa temsilciliğini yapanlar da Fransız, İngiliz ve Alman pasaportu taşımaktalar. KYB İstihbaratının başında yine Talabani’nin Payel adında oğlu var. Yanında da kardeşinin eşi Hevi vardır.
Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreteri Celal Talabani’nin oğlu Pavel Talabani, yeni doğan oğluna "Kobani" adını vermiştir. KYB Politbüro Sorumlusu ve Talabani’nin dünürü Mela Bahtiyar, damadı Pavel ile kızının bu ismi, Kobani kentine olan sevgilerinden dolayı verdiklerini söylemiştir.
Celal Talabani'nin 1990’larda Ankara temsilcisi olan Serçil Kazaz da İngiliz vatandaşı idi. İngiltere’de doğmuş, eğitim görmüştü. Serçil Kazaz’ın karısı da, İngiliz ve İngiliz gizli servisinin elemanıdır.
Her nabza şerbet veren politikaları nedeniyle İranlı din ve devlet adamı, 1989 – 1997 arasında İran İslam Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani tarafından "Ortadoğu'nun politik fahişesi" olarak nitelenen Talabani'nin bu tavrı, ABD basınında "kurt politikacı" denilerek övülüyor. Afganistan’da Hamit Karzaî neyse, Irak’ta da Celâl Talabanî odur. 
1960’arda Pekin yanlısı ve ÇKP lideri MAO Zedung hayranı olan; 1970’lerden sonra Latin Amerika gerillacılığını savunan Talabanî 1989’da Berlin duvarının yıkılması, ardından SSCB’nin dağılması, Doğu Bloku’nun çökmesiyle Avrupa tarzı (model) sosyal demokrasiye taraftar olmuştur.

TALABANİ’NİN KAYINPEDERİ MARKSİST İBRAHİM AHMED İNGİLİZ VATANDAŞI VE İNGİLİZ İSTİHBARATININ ADAMIYDI

Irak eski Cumhurbaşkanı, KYB lideri, soğuk savaş dönemin Maoist’lerinden, ABD, İsrail, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin en sadık adamlarından olan Celal Talabani'nin kayınpederi de İngiliz vatandaşı olan İngiltere Pasaportu taşıyan İbrahim Ahmed’dir.
Mesud Barzani’nin babası ABD ve İsrail uşağı Mustafa Barzani ile I – KDP’nin kurucularından olan bir dönem KDP genel sekreterliği de yapan, parti lideri Mustafa Barzani ile 1964 yılında anlaşmazlığa düşüp, “Cahş/hain”  ilan edilip,  tarihi 1975 Kürt yenilgisinden sonra, İngiltere’ye siyasi mülteci olarak göç eden İbrahim Ahmed Ortadoğu’daki birçok gizli servisin yakından tanıdığı ilişkide olduğu bir Kürtçüdür.
İbrahim Ahmed yaşamını 1970’lerden sonra “ikinci vatanım” dediği İngiltere’de sürdürmüş, ölümüne kadar bu ülkede Ortadoğu’daki Kürtçü hareketlere destek veren çalışmalar yapmıştır. 
Yabancı gazetecilerle ve Ortadoğu’daki gizli servis elemanlarıyla, KDP Politbüro üyesi olarak yapmış olduğu görüşmelerden dolayı, İbrahim Ahmed, “İngiliz ajanı” olarak bilinmiş ve suçlanmıştır. Marksist bir dünya görüşüne sahip olan İbrahim Ahmed, KDP’yi de, görev yaptığı dönemler içerisinde kendi çizgisine çekmeye çalışmış, bunda da kısmen, bazen başarılı olmuştu.
 I–KDP’nin kurucularından ve uzun bir dönem ideologluğunu da yapan İbrahim Ahmed, 8 Nisan 2000 tarihinde İngiltere de yaşamını yitirmiştir. 86 yaşında ölen, Kürt siyasetçi İbrahim Ahmed’in cenazesi İngiliz gizli servisinin yardımı ile 19 Nisan günü İran üzerinden Süleymaniye getirilmiş, burada KYB’nin düzenlediği geniş katılımlı bir törenden sonra toprağa verilmişti. Siyasi Kürtçülerin ideologumuz yol gösterimiz dedikleri İngiliz ajanı İbrahim Ahmed İngiltere'de yaşamış ve İngiliz vatandaşı idi.

TALABANİ’NİN EŞİ HERO TALABANİ HEM İNGİLİZ HEM FRANSIZ PASAPORTU TAŞIMAKTADIR

Irak tarihine ilk Kürt cumhurbaşkanı olarak adını yazdıran. Yıllarca onunla birlikte Kürtçülük yapan Hero Talabani Celal Talabani'nin eşi ve Politbüro üyesidir. Hero Talaban’inin  babası, Kürt hareketinin önemli isimlerinden ünlü yazar ve avukat  İbrahim Ahmed’tir, Hero’nun doğduğu 1948 yılında hapse girmiş ve Barzani ile birlikte KDP’yi yönetmiş kişidir.  bugün Kürtçülerin “Hero Han” dediği Hero’ya sempatisi, “Mam Celal” dedikleri Celal Talabani’den daha fazla. Fazladır. Babası, kocası Talabani’nin’de akıl hocasıydı.
ABD ve batı çevrelerinde hep desteklenen Hero Talabani,  Irak’ın kuzeyinde önemli rol oynuyor. Süleymaniye’de pek çok şirketin sahibi. Cep telefonu şirketi Asia Cell’in ortağı; KürtSat uydu kanalı, yerel TV kanalı Hak ve bir gazetenin patronudur.
Irak siyasetinin perde arkasındaki isim olarak bilinen ve dünyanın en güçlü kadınları arasında gösterilen Irak eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin eşi Hero Talabani, PKK yandaşı (BDP şimdi HDP) nin davetlisi olarak Nevruz kutlamalarına katılmak 2014 Mart’ında Diyarbakır'a gelmiştir. Hero Talabani'yi havaalanında Van Bağımsız Milletvekili PKK yandaşı  Aysel Tuğluk ile BDP'liler karşılamıştı. 

IRAK’IN KUZEYİNDEK I-KDP VE KYB OLİGARŞİK AİLE ŞİRKETLERİDİR

KYB’de kim sivrildiyse, liderlik konumuna gelmişse Celal Talabani ve ailesi müdahale edip tasfiye etmiştir. 2005 yılında Noşirvan Mustafa, Kosret Resul ve bazı Merkez Komite üyeleri Talabani’nin tutumlarından dolayı Talabani’ye bir nota vermişlerdi. 
Notada şu maddeler vardı: Talabani diktatörlük yapmaktadır. Partinin yürütülmesinde bizlerin görüşünü almamaktadır. Tüm çevrelerle ilişki kurmakta ancak bundan haberimiz olmamaktadır. KYB’nin maliyesi hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Gelirler, giderler, masraflar vb konularda bilgi sahibi değiliz. Bunlar yine KYB basınının kullanım tarzından da şikâyetçiydiler. 
70  yıllık parti  olan I-KDP ile 41  yıllık örgüt olan KYB aile şirketleri ve durumundadırlar. Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin güvendiği kişiler çocukları yeğenleri ve yakınlarıdır. Eşlerdir, oğullarıdır, damatlarıdır yakın akrabalarıdır. Kız alıp kız verdikleridir. Her iki şirket partisi de oligarşi bir grup akrabadan meydana geliyor.  Her iki şirketin yönetimi ve denetimi Barzani ve Talabani ailesinin elindedir. Celal  Talabani tüm yetkileri kendinde ve akrabalarında toplamıştır. KYB’nin tüm maliyesi Talabani’nin eşi Hero’nun elindedir .Süleymaniye’de her türlü kirli ilişkilerin ve derin bağlantıların arkasında o ve çocukları vardır. Bayan Hero’nun arkasında küresel güçler ABD, İngiltere ve İsrail de vardır.

BARZANİ AİLESİNİN BİR ÇOK FERTLERİDE İSRAİL PASAPORTU TAŞIMAKTALAR

ALPEREN:  Barzani ailesinin de İsrail pasaportu taşıdıkları ve İsrail çok köklü ilişkileri oldukları hep dile getiriliyor. Siz çok önemli bir eser olan ve büyük ses getiren “Cahşların Savaşı” adlı kitabınızda İsrail ile Kürtçülerin arasındaki ilişkiyi belgelerle ortaya koymuş  ve anlatmıştınız.  Bu kitabınız Akademik ve siyasi çalışmalarda kaynak olarak gösteriliyor
HAKKI ÖZNUR: Evet doğrudur. Barzaniler’in, İsrail’le 60 yı1a yakın devam eden siyasî ilişkisi, gerek siyasî Kürt çevrelerce gerekse konuyla ilgilenen tarihçi ve stratejistler tarafından bilinmektedir.İsrail’in Kürt hareketiyle ilişkisi özellikle 1960’lardan günümüze aynı hızıyla devam etmektedir.
 Kürtçü hareketin liderlerinden olan ve Barzani aşiretinin de mensubu olan Mustafa Barzani,ve oğullarının İsrail ile kirli ve derin ilişkiler vardır. Soğuk savaş döneminde başlayan bu kirli ilişkiler 60 yıla yakındır devam etmekte. kimi araştırmacılarca 1967 Eylül’ünde kimilerince Nisan 1968’de İsrail’in kendisine vermiş olduğu desteğe bir teşekkür amacıyla bu ülkeyi ziyaret eder. 8 gün süren bu ziyarette Devlet Başkanı Zalman Sazar ile görüşür. Bu görüşmeye MOSSAD şefi Meir Ameet’de katılır. Barzani bu ziyaretinde hükümet ve askerî yetkililerle de görüşmelerde bulunur. Ayrıca MOSSAD Barzani’nin şerefine pek çok İsrailli yöneticinin de katıldığı bir resepsiyon verir. Resepsiyona katılanlar arasında Likut Partisi Genel Başkanı Menahim Begim de bulunuyordu. Ziyareti sırasında Savunma Bakanı Moşe Dayan’la da görüşen Barzani, Dayan’a bir  “Kürt hançeri” hediye etmişti.
Barzani, ikinci ziyaretini İsrail’e  Eylül 1973 yılında yaptı. Bu ziyaretinde de ilkinde olduğu gibi 1950 ortalarında İsrail’e göç etmiş Kürt Yahudisi David Gabay’ın evinde kalmıştı. Dayan çok iyi Kürtçe konuşuyor Barzani ile Mossad arasındaki dialogları o sağlıyordu. Barzani İsrail’de  Moşe Dayan ile özel görüşmelerde bulunmuştu  Moşe Dayan’ın eşine altın bir kolye hediye etmişti.
Mossad-Barzani ilişkilerinin  mimarı İsrail'in Tahran'daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi, (Mossad ajanı) aracılığı ile gerçekleştirilmişti. Kendiside Kürt Yahudisi olan Nimrodi, Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynamıştı
Terör rejimi İsrail’in Kürt hareketi ile ilişkileri Mustafa Barzani’nin 1 Mart 1979’da Amerika’da ölümünden sonra da devam edecektir. Bu dönemden sonra Barzani’nin Irak’ın kuzeyindeki işlevini oğulları İdris ve Mesut sürdürecektir. Her iki taraf arasında geçmişe dayanan ufak tefek problemler olsa da bunlar karşılıklı merkezler ziyaret edilerek çözülecek ve ilişki muhafaza edilecektir.
Baba Barzani’nin 1979’da ölümünden sonra, onun yerine geçen oğul Mesud Barzani de İsrail ile ilişkiyi koparmamıştır. Gazeteci Turan Yavuz “ABD’nin Kürt Kartı” adlı eserinde Barzani’nin iki oğlunun temasları hakkında şunları söylüyor:
“İdris ve Mesud bir aralar sık sık Tahran, Tel-Aviv ve Washington’da görülüyordu. İran pasaportu ile kimlik değiştirerek seyahat eden İdris ve Mesut bu başkentlerdeki CIA, SAVAK ve MOSSAD genel merkezlerinden çıkmıyordu”
“Irak Kürdistan Özerk Bölgesi” Başkanı sıfatını taşıyan ve KDP'nin şu an ki lideri Mesud Barzani’nin yeğeni olan  Kuzey Irak Kürt Yönetimi (IKBY) Başbakanı sıfatını taşıyan, 50 yaşındaki Neçirvan Barzani’de İsrail’i sık sık ziyaret edenlerdendir. Amerika’da eğitim gören  Neçirvan Barzani’nin Amerika’daki Musevi lobileriyle ve İsrail yanlısı Neoconlarla da yakın ilişkisi vardır. 
I-KDP’nin kurucusu ve lideri olan Mustafa Barzani'nin torunu  olan Neçirvan Barzani 1987’de ölen ve KDP'nin üst düzey yetkililerinden olan İdris Barzani’nin oğludur.  İdris Barzani de,  Mossad şefleriyle  zaman zaman bir araya gelen peşmerge lideri olarak Kürtçü çevrelerde bilinmektedir. KDP tarihi içinde “Kürdistan Birliğinin Mühendisi” olarak tanımlanır.
İsrail sever İdris Barzani 31. Ocak 1987 tarihinde Urmiye'de, öldü  . Babası Mustafa Barzani’nin mezarı o zaman Şino kentindeydi. İdris Barzani’nin cenazesi babasının yanında defnedildi.

I-KDP İÇİNDE ÇOK SAYIDA KÜRT YAHUDİ BULUNMAKTADIR

ALPEREN: İsrail’in Kürtler’e Yönelik Faaliyetlerinin Barzani bölgesindeki Kürt Yahudilerle ilgisi var mı?
HAKKI ÖZNUR: Tabiî ki ilgisi var. Irak’ın kuzeyinde Barzan bölgesinde, geçmişten günümüze, çok azda olsa, Kürt Yahudilerin yaşadığı ve olduğu bir gerçektir. Özellikle Barzan bölgesinde yaşamışlardır. Korsan devlet İsrail kurulduktan sonra, Kuzey Irak ve Suriye’de yaşayan Kürt Yahudileri 1950 -1970 yılları arasında büyük  operasyonlarla İsrail’e getirilmişler ve İsrail parlamentosunda önemli mevkilerde bulunmuşlardı. Bugün de İsrail’de 250 binden fazla Kürt Yahudisi yaşamaktadır. Yine. İsrail’de ve Irak’ın kuzeyinde  Barzani soy isimli Yahudi aileler bulunmaktadır Kürt Yahudileri, kökenleri itibariyle Kürt değil, İsrailoğullarının (İbrani) kavmindendirler. İslam’a görünürde geçmiş, Kürt görünümlü Yahudiler bugün İsrail’de ve  Irak’ın kuzeyinde yaşamaktalar.
Terör rejimi İsrail bu yüzden Irak’ın kuzeyiyle yakından ilgilenmektedir. İsrail devleti Barzani ailesine büyük destek vermektedirler. MOSSAD ve İsrail’li askeri uzmanlar Erbil’den çıkmamaktadır.1960’lardan beri I-KDP’ye ve Peşmergeye silah istihbarat  ve lojistik destek vermektedir.
Barzani hareketinin 1975’teki yenilgisinden sonra İsrail’in müdahalesiyle bir grup Kürt Yahudisi İsrail’e göç etmiştir. İsrail devlet yapısı içinde de bu gruba mensup çok sayıda kişi var. Ayrıca I-KDP içinde 30 kadar Kürt Yahudisi’nin görev yaptığı da bilinmektedir. 16 Nisan 1996’da Ankara’da MİT ve Dışişleri yetkilileriyle görüşmeler yapan Mesut Barzani’nin sağ kolu Evair Barzani’nin İsrail pasaportlu bir Kürt Yahudisi oluşu da oldukça dikkat çekicidir. Ayrıca, Mesud Barzani’nin bazı başdanışmanlarının  Kürt Yahudisi olduğu Kürt  siyasî çevrelerinde dile getirilmektedir.
Bugün İsrailli yetkililer tarafından reddedilen İsrail ve Kürt ilişkisini, bundan 36 yıl önce İsrail Başbakanı Begin ortaya koyacaktır. 28 Eylül 1980’de Başbakan Menahem Begin, İsrail’in Kürtler’e para, silâh ve eğitim sağlandığını açıklayan ilk İsrailli yetkili olmuştur. I. Körfez Savaşı sonrasında Saddam’ın yenilgiye uğramasıyla ABD’nin de desteğini arkasında hisseden Barzani ve Talabani, Kürt devleti kurmak için Saddam’a karşı ayaklanma başlatırken, bu ayaklanmanın perde arkasında yine İsrail vardı. 1975’lerde ABD’nin kendilerini satmasıyla bu ülkeye düşmanlık besleyen Kürt örgütler, yeniden arayı düzeltmek için Washington’la temasa geçeceklerdi. 
Mossad-CIA işbirliği ile iki ülke, Mesud Barzani’nin peşmergelerine Saddam’a karşı silâh ve mühimmat desteğinde bulunacaktı. Mesut Barzani de babasının izini sürerek savaşın bitiminden sonra MOSSAD’ın İsrail’deki merkezini ziyaret edip daha çok destek isteyecekti. 
Kuzey Irak’taki ayrılıkçı Kürt hareketine destek veren İsrail’in Talabani ve Barzani ile olan ilişkileriyle ilgili olarak Hayfa Üniversitesi’nden Dr. Amatzia Baram şunları söylüyor:
“1991-92’den bu yana Kürt kampının en güçlü iki bloğunun liderleri Mesud Barzani ve Celal Talabani, İsrail ile en azından dolaylı olarak diyalog kurmaktadırlar. 1992 yılından beri her iki Kürt liderinin de bölgelerinde ufak bir İsrailli ekibi barındırdıkları yolunda bir takım söylentiler vardır.”
Kürt-Yahudi ilişkileri Kudüs’te kurulan “İsrail Kürdistan Dostluk Derneği” ile (1994 Nisan) devam edecekti. ABD’de yayınlanan “The Kurdistan Review” adlı derginin haberine göre derneğin amacı, İsrail kamuoyunda Kürt örgütlerin bağımsızlık mücadelesine destek sağlamaktı.
Ortadoğu’da “Kürt kartı” oynamaya devam eden İsrail, Kürt meselesini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde iki Yahudi uzman, birçoklarına göre MOSSAD ajanı, elemanlarınca kaşıyacaktır.
24-26 Ocak 1994 tarihinde Başbakanlığa bağlı “Politik Psikoloji Merkezi” tarafından organize edilen “Türkiye’de Terörizm Olgusunun Psikolojik Açıdan Değerlendirilmesi” toplantısında ABD’den katılan iki Yahudi akademisyen Güneydoğu’yu “Kürdistan” olarak nitelendiren skandallardan birini Türk devlet yetkililerinin gözleri önünde gerçekleştirecektir. Yahudi iki akademisyenin skandalının patladığı anlarda İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizmann ülkemize gelerek, Güneydoğu bölgesini ziyaret edecekti.
İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaretinde kalmış olduğu Ankara’daki Sheraton otelinde 4 karanlık Yahudi asıllı adamla da bir araya geliyordu. Bunlar; eski ABD Ankara Büyükelçisi, 1993 yılında PKK ile de gizli bir görüşme yapan, CFR üyesi ve MOSSAD’la da ilişkisi olan; Morton Abramowitz, “Karanlıklar Prensi” olarak bilinen ABD’deki Kürt lobisinin mimarı Richard Perle, İslâmî fundementalizm masallarından tanıdığımız BOP’un fikri ideologlarından Prof. Bernard Lewis ve Yahudi örgütlerden Kapitalist enternasyonalin bir nevi şubelerinden biri olan B’nai B’rith’in önemli ismi, Pentagonun eski Türk masası şefi Harold Rhode idi. Bu dört Yahudi, bağlı oldukları İsrail’in başkanı gittikten sonra, soluğu K. Irak’ta aldılar. Orada işbirlikçi Barzani ve Talabani ile önemli temaslarda bulundular. 
İsrail’in KDP ve KYB ile olan ilişkisi 2002 yılında yeni bir plân ve program dahilinde yeniden şekillenmiştir. ABD, Saddam rejimini devirmek isterken MOSSAD da KDP’nin çekirdek örgütü Parastın’daki peşmergeleri eğitiyordu. Bir kısım peşmerge 2002 yılı içerisinde Tel-Aviv’de MOSSAD’ın eğitiminden geçirildi.
 2003’te Saddam rejiminin yıkılmasından sonra Barzani ve Talabani hareketi Irak’ta ve Irak’ın kuzeyinde daha da güçlenmiştir. Bugün ABD, AB ve İsrail’in desteğiyle Kürt devleti ilan etme noktasına gelmişlerdir.

ABDÜLHAMİT HAN: NEREYE BAKSAM İNGİLİZ OYUNUNU GÖRÜYORUM

ALPEREN: Ulu Hakan Abdülhamit Han İngiliz oyununu 115 yıl önce görmüş ve uyarmıştı
HAKKI ÖZNUR: Büyük Tarihçi Nihal Atsız’ın “Gök Sultan” üstat Necip Fazıl’ın “Ulu Hakan” dediği Sultan İkinci Abdülhamid Han “Nereye baksam İngiliz oyunu karşımıza çıkıyor. Her taşın altından İngilizler çıkıyor.” demiştir. Ulu Hakan’ın 115 yıl önce söyledikleri bugün bile geçerliliğini koruyor. İngilizlerin, Siyonistlerin neden Abdülhamit Han’ı sevmedikleri belli. Çünkü büyük bir devlet ve siyaset adamı olan Abdülhamit Han 33 yıllık devlet yönetiminde İngiliz ve Yahudi oyununu, kahpeliğini görmüş ve onların Türk düşmanı olduklarını çok iyi biliyordu. Hep emperyalistlerle, Siyonistlerle mücadele etti.
Bakın yüzyıl önce Irak, Suriye, Ürdün vb. isimli ülkeler yoktu. Buralar Osmanlı toprağıydı. Başta İngiltere olmak üzere batılı emperyalist ülkeler Osmanlı topraklarına göz diktiler. Arap ve Kürt işbirlikçileri kullandılar. Irak ismini İngilizler vermiştir. Yine sınırları Ortadoğu’da İngiliz gizli servis elemanları çizmiştir. Irak denilen yerde Bağdat, Basra, Musul vilayetleri vardı. Bu vilayetler, Osmanlı devletine bağlıydı. Bölgedeki sınırlar, Osmanlı vilayetlerinin sınırlarıdır. Sadece bu sınırlar keyfi bir şekilde yan yana getirilerek veya bölünerek devletler icat edilmişti.
Musul ve Kerkük petrollerine daha o yıllarda göz diken İngilizler haritaları çizerek sınırları değiştirmiştir. 98 yıl sonra, değişen bir şey yok. Yine İngiltere başta olmak üzere batılı emperyalist ülkeler İsrail ile bölgede yeniden oyunlar oynamaktalar haritalar hazırlamaktalar etnik ve mezhep çatışmaları çıkarmaya çalışmakta.
İngilizler Şii – Sünni çatışması çıkarmaya çalışmakta İngilizler, yaklaşık iki asır önce Vehhâbîliği icat ettiler; Vehhâbîliğin ürünü neo-selefîler üzerinden önce hâricî mantığını çeşitli örgütler aracılığıyla bütün İslâm dünyasına yaydılar; Vehhâbî Suud da, Vehhâbîliğin ürünü neo-selefî hâricîler de, fıkhî bakımdan Ehl-i Sünnet'i temsil etmez, edemez.
Sözün özü, İngiltere’nin gövdesi olmasa da, gölgesi hâlâ Ortadoğu’nun üzerindedir. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin İngiliz casusların hayaleti süzülüp durmaktadır semalarımızda. 
Yüzyıllık büyük oyun İngilizlerin eseridir. İngiltere, Osmanlı ve onun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti devletinden hep rahatsız olmuş, Türkleri, İngiliz çıkarlarına hep engel olarak görmüşlerdir. Türk – Türkiye düşmanı olan İngilizler coğrafyamızda her zaman PKK/PYD vb. taşeron örgütlerle kaos peşinde kargaşa peşinde koşmuştur. Bu gün Türkiye’ye yönelik küresel oyunun arkasında bölücü ve selefi terörün arkasında İngiltere vardır.   

OSLO GÖRÜŞMELERİNDE KOORDİNATÖR ÜLKE İNGİLTERE

Askerimiz,  polisimiz terör örgütü PKK’nın hain saldırılarında şehit düştükçe ve PKK saldırıları devam ettikçe İngilizler ellerini ovuşturuyor. İngiliz gazeteleri, PKK/HDP güzellemeleri yapıyor. Niçin? Çünkü, terör örgütü PKK ile yapılan “Oslo” görüşmelerinde koordinatör ülke İngiltere. PKK ile MİT arasında Oslo’da yapılan görüşmelerde İngilizlerin hakem olduğu yazıldı çizildi, tekzip bile edilmedi. Stratejik maşa terör örgütü PKK açıkladı: “Dostumuz İngiltere hakemlik yaptı.”
Topraklarımızda gerçekleşen bütün terör eylemleri, provokasyonlar, senaryolar ABD ve Batı emperyalizminin kankası, terör rejimi İsrail’in, mezhepçi İran ve Suriye’nin işine gelmektedir

 PKK’NIN KERKÜK’E GİRMESİNE ABD VE ERBİL İZİN VERMİŞTİR

ALPEREN: Musul operasyonu konuşulurken PKK Kerkük’e girdi
HAKKI ÖZNUR: IŞİD mensupları Musul operasyonu öncesi Kerkük’e saldırdılar. Musul'da sıkışan terör örgütü IŞİD 21 Ekim Cuma günü Kerkük'ü kana bunadı. Kerkük saldırısını düzenleyen IŞİD'lilerin büyük çoğunluğunun bölgede yaşayan Kürt kökenlilerden oluşmaktadır. Kerkük saldırısı öncesi terör örgütünün kent içerisinden önemli oranda destek almıştır.
IŞİD militanlarının sabaha karşı 03.30'da başlattığı saldırıda El Vasit, 1 Haziran, Dumiz, Bağdat Yolu ve Tıssin gibi Türkmen mahalleri işgal edildi. Aynı saldırıda 10'dan fazla Türkmen şehit oldu.
Terör örgütü IŞİD'in "uyuyan hücrelerinin", eş zamanlı intihar saldırılarında Kerkük şehrinde yayın yapan Türkmeneli TV Haber Müdürü Ahmed Necmeddin Haceroğlu'nun IŞİD'in keskin nişancılarının saldırısında hayatını kaybetmiştir.
Nüfusu 1 milyon 400 bin olan Kerkük'te, asayiş, büyük oranda Talabani'ye bağlı sayıları 5 binle ifade edilen Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)'li peşmergeler tarafından sağlanıyor. Buna ilave olarak 600 civarında Irak hükümetine bağlı polis asayiş birliği de Kerkük’te görev yapmakta. Irak merkezi hükümet polisi ile Talabani'ye bağlı 5 bin kişilik asayiş gücü tam bir bozgun yaşamıştır.  
IŞİD'in 2,5 saatte 10 mahalleyi kontrol eden IŞİD saldırısında bin 500 den fazla Asayişten Sorumlu peşmergenin kenti terk ederek kaçmıştır. Kerkük saldırısının dikkat çeken bir boyutu ise aniden ortaya çıkan Şii milis ve PKK güçlerinin kurtarıcı rolüne soyunması oldu.
KYB ile Bağdat yönetimi Şengal'i (Sincar) teslim ettikleri PKK'yı, Kerkük için de göreve çağırmışlardır Musul ve Tel Afer'de Şii milisler ve PKK eliyle katliam planı yapan güçler, bir yandan Türkiye'yi masanın dışında tutmaya çalışırken, öbür yandan Kerkük'ü İran destekli milislere ve PKK'ya teslim ettiler.
IŞİD militanlarının kente saldırması üzerine oluşan kaos ortamından faydalanan PKK'lı teröristler KYB denetiminde kente girdi. Başta Kerkük Kalesi olmak üzere birçok kritik noktada peşmergenin izin vermesiyle PKK’lı militanlar konuşlandı. PKK’nın silahlı gücü HPG 750 militanı ile Kerkük’e girdi. Talabani’ye bağlı peşmergenin izin vermesiyle Kerkük’e giren HPG mensuplarının görüntüleri her yerde var.  İran destekli KYB, PKK’ya açık destek vermektedir.
IŞİD'in saldırılarının ardından KYB’ye bağlı peşmerge ve Şii milis güçleri Haşdi Şabi kuvvetleri, Kerkük’e gelmişlerdir Farklı peşmerge grupları Şii milisler ve PKK militanları da IŞİD bahanesiyle Kerkük’e girmişlerdir.
Bağdat yönetimi, Kerkük'e Şii milisler ve PKK'lıların yerleştirildiğini perdelemek için 'kentte kontrolü Irak ordusunun sağladığı' tezini işlemeye devam ediyor.

PKK’NIN KANDİL’DE ÜS KURMASINA İZİN VERDİLER

 Bağdat yönetiminden önce Irak’ın kuzeyindeki kürt gruplar ve onların hamisi ABD ordusu, PKK’nın Kandil’de üs kurmasına izin verdi. Geçmişi çok iyi bilmek lazım. 
I – KDP ve KYB 1992 – 2002 arasında silahlı çatışmalara girdikleri PKK ile daha sonra dost olmuşlardır. Terör örgütünün Kandil’de barınmasına ve kamplar kurmasına ses çıkartmadılar. PKK’nın Kandil’deki örgütsel faaliyetlerine izin verdiler. 
Unutulmasın: 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilirken ABD askerlerine kılavuzluk edenler arasında Barzani’nin ve Talabani’nin peşmergeleri de vardı.  
Dağlıca baskınında, Aktütün Karakolu baskınında askerlerimiz şehit edilirken PKK lider kadrolarının teslimini isteyen Türkiye’ye “Biz hiçbir Kürdü Türkiye’ye teslim etmeyiz hatta bir kediyi bile”  diyen dönemin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Barzani’ydi.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani Dağlıca’daki saldırıdan sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye bizden PKK yetkililerini istiyor. Kürt yetkililerin yakalanması ve teslim edilmesi gerçekleşmeyecek bir rüyadır. Biz, değil bir Kürt'ü bir Kürt kedisini bile teslim edemeyiz.” demişti.  1988 – 1998 yılları arasında Türk liderler ile görüşmek için kapılarda yatarlarken Türkiye’ye rest çeker duruma geldiler.  

PKK KANDİL’DEN KERKÜK’E İNEREK KONGRE YAPIYOR

PKK’nın Irak’taki siyasi uzantısı olan Tevgera Azadi (Kürdistan Özgür Toplum Hareketi) isimli oluşum, Ocak 2016’da ABD’lilerin bilgisi dâhilinde “1. Kerkük Bölge Konferansı” adıyla Kerkük’te bir kongre yapmış ve çok kültürlü kentte “öz yönetim” kurulması için bir yol haritası belirlemişti. Özyönetim hamlesi, operasyonlar sonrası bölgede değiştirilecek demografik yapı ve haritaların altyapısı niteliğindedir.
ABD destekli PKK’nın Kerkük’teki faaliyetleri bunlarla sınırlı kalmadı. PKK, kentin Türkmen ilçesi Dokuk’ta da ABD’nin Erbil Konsolosluğu’nun bilgisi dâhilinde bir ofis açtı. PKK, ABD korumasında ofisler açmaya devam ediyor.
Türkiye’nin Başika’daki varlığından rahatsız olan Haydar el-Abadi yönetimi ise PKK’ya karşı bir hamle yapmak yerine ABD onayıyla örgüte yardım etmeyi sürdürüyor. Sincar’da Ezidiler için kurulan YBŞ’ye (Sincar/Şengal Direniş Birlikleri) yardım etme kılıfıyla PKK’ya ulaştırılan lojistik – silah – mühimmat desteğinin 40 milyon dolara ulaştığı belirtiliyor. Örgüt ayrıca Sincar’da 4 adet kampını faaliyete geçirdi. Buranın Kandil’e alternatif olarak kullanılacağı söyleniyor.

BAĞDAT YÖNETİMİ KANDİL KERKÜK VE SİNCAR’DAKİ PKK MİLİTANLARINA GÖZ YUMMAYA DEVAM EDİYOR

ALPEREN: Türkiye’ye rest çeken Bağdat, Sincar ve Kerkük’te boy gösteren PKK’yı görmezden geliyor
HAKKI ÖZNUR: Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’ın boşalttığı bölgelere yerleştirilen PKK, tüm dikkatler buradaki savaşa yönelmişken, Irak’ın kuzeyinde de faaliyet alanını genişletti. PKK, IŞİD’ın Haziran başında, 2014’te Musul’u ele geçirmesinden sonra Irak’ta yaşanan istikrarsızlık, otorite ve güç boşluğu neticesinde, Irak’ın kuzeybatı ucundaki Ezidi nüfusun yoğun yaşadığı Sincar’dan Bağdat’ın doğusundaki Şii, Kürt ve Türkmenlerin yaşadığı Hanekin’e kadar uzanan hat boyunca, (IKBY) kontrolündeki topraklarda ABD’nin fiilî desteği ile etkinlik sağladı.
Bölgede son birkaç yılda kamuoyunun gözünden kaçan en önemli ayrıntılardan biri, ABD destekli PKK’nın Kuzey Suriye dışında Irak toprakları içinde de üsler kurup örgütlenmesiydi. PKK, “IŞİD ile mücadele” adı altında başta Sincar olmak üzere Kerkük ve çevresinin yanı sıra, Tuzhurmatu ve Hanekin’de de konuşlandı.

PKK’NIN SURİYE KOLUNUN LİDERİ SALİH MÜSLİM KERKÜK’TE NE GEZİYOR?

IŞİD baskınından 1 hafta önce Kerkük’e gelen PKK'nın Suriye uzantısı PYD terör örgütünün lideri Salih Müslüm, Goran Hareketi, KYB Kürdistan Yurtsever Birliği'ne bağlı Belediye Başkanı, Vali Dr. Necmeddin Kerim ve Şii milislerle ittifak yapmak için görüşmüştür. Salih Müslim'in ziyareti sonrası bölgede yaşanan hareketlilik ve ardından meydana gelen IŞİD eylemleri dikkat çekicidir. Yine Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Muslim. Suriye Kuzeyindeki sorunları görüşmek amacıyla 14 Haziran 2016 günü Kerkük’e gitmiştir. 
Kerkük valisi ve KYB üyesi Dr. Necmeddin Kerim’i valilik makamında ziyaret etmiş ve Vali Necmeddin Kerim ile görüşmüştür. Görüşmeye Müslim’in yanı sıra, PYD Güney Kürdistan temsilcisi Herip Hıso, Kerkük valisi Dr. Necmeddin Kerim, KYB Kerkük il örgütü sorumlusu Aso Mamend ve Kerkük il genel meclisi başkanı KYB’li Rebwar Talabani de katılmıştır.
Basın açıklamasında ilk olarak söz alan Dr. Necmeddin Kerim şunları söylemiştir:
“Benim sürekli olarak PYD ve Salih Müslim ile ilişkim var. Bizi Kerkük’te ziyaret ettiği için kendisine çok teşekkür ederiz. Daha önce PYD Eşbaşkanı’yla görüşmüştük ve görüşmelerimize devam ediyoruz. Bu görüşmeden dolayı da çok memnunuz. YPG ve DSG’nin Suriye’de elde ettikleri başarıdan dolayı kendilerini kutluyoruz. Suriye’de Kürdistan’ın büyük bir parçasını IŞİD’den kurtararak, parçaları birleştirecek kapasiteye gelebiliriz.”  
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim denen hainde  “Kerkük şehri bütün Kürtler için mukaddestir. Bundan sonra da Kerkük şehrine ziyaretlerimizin olmasını umut ediyoruz.” demiştir.
IŞİD ile gelen kaosta PKK  Irak’ta kendine alan bulmuştur
Diyala ilinde Selahaddin ilinin Tuzhurmatu ilçesinde PKK nın  ne işi  var. Tavuk’a yani Kerkük’ün 15 km güneyine PKK neden geldi? Salih Müslim, PYD-YPG’nin Kerkük’e gelip, valilik binasında konuşma yapabilmesi, 'Kerkük, Irak ve Suriye Kürtlerinin Kudüsüdür' diyebilmesinin anlamı ne? Sincar Ezidiler  bahane edilerek PKK’nın eline geçti.
Şimdi de IŞİD bahane edilerek Musul’da bilhassa Telafer’de Türkmen coğrafyasının hedef olma tehlikesi vardır. Musul operasyonu bitince Sincar bölgesinin PKK’ya kalıcı olarak bırakılma tehlikesi var. Yani Suriye’den gelen PKK koridoru Sincar’dan Telafer’e dayanabilir. PKK zaten Kerkük ve Tuzhurmatu’da da var. 
IŞİD Kerkük, Selahaddin ve Diyala'ya yayılan varlığının Türkmen yerleşimlerini savaş alanı haline getirerek Türkmenlerin varlığını büyük sıkıntıya sokmuştur. Türkmenler IŞİD, Peşmerge ve Şii milislerin baskısı ve zulmü altındadır. Türkmen coğrafyası üzerinde terör örgütleri kalmamalı. Irak topraklarında ne İran kontrolünde Şii milisler,  ne IŞİD,  ne PKK   olmamalıdır. 

ŞENGALİ PKK’DA BARZANİ’NİN PEŞMERGELERİDE TERKETMELİDİR

ALPEREN:  PKK ve Barzani’nin Şengal kavgası da devam ediyor
HAKKI ÖZNUR: Doğrudur: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı sıfatını taşıyan Neçirvan Barzani’ Duhok Amerikan Üniversitesi tarafından "Kürdistan'ın Bağımsızlığı, Zorluk ve Fırsatlar" başlıklı panelde PKK’nın Şengal’deki varlığının tehdit olduğunu ifade etmişti. Barzani konuşmasında, “PKK'nın bir güç olarak Şengal'de (Sincar) kalmaması ve geri çekilmesi lazım. Ezidileri koruma bahanesiyle orada kalması kabul edilemez. Kürdistan hükümeti olarak, istikrarsızlık faktörlerinin ortadan kaldırılması lazım. Şengal konusunda Suriyeli Kürt kardeşlerimiz bize yardım etti ve biz de onlara teşekkür ettik. Ancak PKK'nın orada kalmaması lazım çünkü bunlar istikrarsızlığın kaynağıdır. Hatta oradaki vatandaşların evlerine geri dönmemesinin arkasında da yine PKK var." ifadelerini kullanmıştı. Barzani aynı şekilde PKK’nın Kuzey Suriye’deki varlığına karşı çıkarak, ", Suriyenin batısında halkımızın kendi haklarına kavuşması lazım. Orada uygulanan sistem diktatörlüktür. Birçok insan zindanlara atılıyor. Bunu açık bir şekilde ifade etmek istiyorum, onlar (PYD) PKK’nın esiri olmuş durumdalar ve kendilerini bu esaretten kurtarmaları gerekiyor.” demişti.
Neçirvan Barzani, Erbil’deki çalışma ofisinde kendisiyle söyleşi yapan AL- Monitor muhabirinin PKK ile ilgili sorularına yine PKK’nın, Şengal’daki tutumundan örnekler vermiş ve PKK’yı eleştirmiş, “PKK Şengali terk etmeli” demiştir. Barzani ile yapılan söyleşi aynen şöyleydi: 
“Al-Monitor: Musul savaşının yanı sıra başka çatışma olasılıkları da ortaya çıkıyor. AUK’taki konuşmanızda PKK’nin Şengal’deki varlığının gerginlik konusu olduğunu ve PKK’nin bölgeyi terk etmesi gerektiğini söylemiştiniz.
Barzani: Rojava güçlerinin yani PYD’nin Şengal’deki Ezidilerin başına gelen felaket sırasında kıymetli bir rol oynadığı ve onları koruyarak, güvenli bir bölgeye taşıdığı ortada. Bunu biz de görüyoruz ve takdir ediyoruz. Ancak bugünün koşullarında PKK’nin oradaki varlığını sürdürmesi sadece istikrarsızlığı artırır, başka bir işe yaramaz. PKK’nin varlığı halkın evine dönmesine engel. Çatışmaların yeniden başlamasından, geleceğe ilişkin belirsizliğin yarattığı endişeden dolayı dönmekte tereddütlüler. Bazılarının iddia ettiğinin aksine, evlerine dönmelerine engel olan bizler değiliz. Biz onların kaygılarını paylaşıyoruz. Zaten bu nedenle PKK’nin Şengal’i terk etmesi gerektiğine şiddetle inanıyoruz.
Al-Monitor: ABD’nin Şengal’deki muhtelif Ezidi milislerini tek bir çatı altında toplamaya çalıştığı ve PKK’den bölgeyi terk etmesini istediği biliniyor. Bunlara PKK bağlantılı Şengal Direniş Birlikleri de dahil. Bu cephede bir ilerleme söz konusu mu?
Barzani: Bu konuda hem Bağdat hem de Washington’la temas halindeyiz. Görüşmelerden henüz somut bir sonuç çıkmış değil, fiiliyatta PKK’nin çekilmesini sağlayacak bir adım atılmadı. Buradaki asıl sorun PKK’nin zihniyeti ve eylemleridir. Yerel Ezidi halkı PKK’nin orada kalmasını istemiyor. Halk istikrar istiyor.
Al-Monitor: PKK’yi Şengal’den çıkarmak için gerekirse askeri güç kullanabileceğinizi mi söylüyorsunuz?
Barzani: Evet”
I-KDP sözcülerinin ve Neçirvan Barzaninin konuşmasına PKK şiddetli bir tepki göstermiştir.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani daha önce Duhok Amerikan Üniversitesi tarafından "Kürdistan'ın Bağımsızlığı, Zorluk ve Fırsatlar" başlıklı panelde PKK’nın Şengal’deki varlığının tehdit olduğunu ifade etmişti. Barzani PKK’nın Sincar’dan çıkmaması durumunda 'Gerekirse güç kullanmak zorunda kalırız' demişti.
Neçirvan Barzani’nin bu sözleri üzerine PKK açıklama yaparak, “Kimsenin güçlerimizi zorla Şengal’den çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini tarih ispatlamıştır.” ifadelerini kullanmıştı.
 PKK açıklamasında Neçirvan Barzani’nin Şengal açıklamasına gönderme yaparak, “Kimsenin güçlerimizi zorla Şengal’den çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini tarih ispatlamıştır.” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının ilgili bölümü şöyle:
“Bir süredir Şengal’deki güçlerimize karşı karalama propagandaları yapılmaktadır. En son Neçirvan Barzani ‘PKK güçleri Şengalden çıkmaz ise güç kullanacağız’ tehdidinde bulundu. Türk devlet yetkililerinin yaptığı açıklamalara paralel olarak yapılan bu açıklamayı kardeş kavgası çıkarmaya yönelik provokatif bir açıklama olarak değerlendiriyoruz. Kimsenin güçlerimizi zorla Şengal’den çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini tarih ispatlamıştır. İşgalci Türk devleti Güney Kürdistan’ın pek çok yerini işgal altında tutuyorken bunlara sesini çıkarmayarak Şengal’deki güçlerimize karşı böylesi bir açıklamayı yapmak Kürt birliğine zarar vermektedir. İçinde bulunduğumuz süreçte kardeş kavgasını tahrik eden ve çıkarmak isteyen bir gücü ne tarih nede halkımız affetmeyecektir.”
PKK’ya yakınlığıyla bilinen Sterk TV’ye konuşan, PKK’nın Kandil’deki liderlerinden Murat Karayılan Irak’ın Sincar bölgesinden çekileceklerini açıkladı.
PKK liderlerinden Murat Karayılan ise Sterk TV’ye yaptığı son açıklamasında Barzani’nin sözlerine gönderme yaparak, “Zaten aramızda bir görüşme durumu söz konusudur. Biz aramızdaki bu tartışmaların sonuçlanmasıyla birlikte güçlerimizi çekeceğimizi zaten kendilerine açıkça söylemişiz. Bunu ilk defa burada açıklıyorum” dedi.
PKK'nın Sincar'daki varlığıyla ilgili Türkiye de "asla izin vermeyeceğiz" şeklinde açıklamalar yapmıştı.

ASKERİMİZİN BAŞINA “ÇUVAL”  GEÇİREN ABD ÖZEL KUVVETLERİ, 11 YIL SONRA, TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE KANDİL VE ŞENGAL’DE ÖZEL GÖRÜŞMELER YAPIYOR

ALPEREN: Diğer taraftan ABD askerleri Sincar’da PKK’lılarla birlikteler onları eğitiyorlar
HAKKI ÖZNUR: Irak’ta üsleri bulunan ve askerimizin başına çuval geçiren ABD’nin özel kuvvetleri,  şimdi 11 yıl sonra,  terör örgütünün militanları ile şimdi Şengal Dağı’nda toplantılar yapmaktalar. Terör örgütünün kullandığı silahlar ABD, NATO, İsrail silahlarıdır. ABD PKK ile mücadele etmiyor. PKK’yı himaye ediyor.
Stratejik maşa PKK/KCK’nın askeri kolumuz dediği, HPG militanları ile AKP hükümetinin stratejik müttefikimiz dediği Amerika’nın özel kuvvetleri Musul’un kuzey doğusunda bulunan Sincar/Şengal Dağı’nda toplantı üstüne toplantı yapıyorlar.
Amerikan uçakları Şengal civarındaki bazı IŞİD hedeflerini de bombalarken Amerikan özel kuvvetlerine bağlı 100’ü aşkın asker, yanlarında Amerikan devletinin uluslararası yardım kurumu olan USAID görevlileriyle birlikte Şengal Dağı’na çıkarak burada terör örgütü mensubu PKK’lılarla bir araya gelmişlerdir. ABD askerlerinin kılavuzluğunu peşmergeler yapmaktadır. ABD askerlerinin himayesindeki PKK neden IŞİD ile savaşmaya talip? Çünkü kendisine uluslararası bir meşruiyet, hatta prestij kazanmak istiyor da onun için. 

ŞENGAL İKİNCİ KANDİL

IŞİD bahanesiyle ayrılıkçılığı derinleştiriyorlar. PKK “IŞİD ile mücadele ediyorum.” diye Irak ve Suriye’nin bir bölümünde alan hakimiyetini sağladı. “Rojava” diye bir şey tutturdu. Suriye’nin batısında kontrolünde 3 tane kantonu var. “İkinci Kandil” dediği Şengal (Ezidilerin yoğun olduğu yerde) yeni bir üs kurmuştur. ABD ve batı destekli askeri operasyonlarla PKK Şengal Dağı’nda silahlı bir üs edindi. ABD, Kürtleri Irak denklemi içinde tutmayı, istikrarlı bir Irak için değil, çatışan bir Irak için gerekli görüyor. ABD’nin Irak için istediği sadece istikrarsızlıktır. 
Bugün IŞİD’i Kürtlerin üzerine süren ABD, şimdi Kürtleri silahlandırmaya başlamıştır ve yarın da Kürtleri bölge ülkelerinin üzerine sürecektir. Yani ABD Kürtlere karşı IŞİD’i, bölgeye karşı da Kürtleri kullanmaktadır!  Sincar yeni bir Kandil olma yolunda, müsaade edemeyiz.


http://bbp.org.tr/haber_detail.php?haberid=6684

****