Hüsnü Mahalli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hüsnü Mahalli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2016 Cumartesi

Koy Kafese



Koy Kafese 



Hüsnü Mahalli
Tarih:21/01/2014 
Türü:İç Politika 


 Hatırlayın; Rusya ve ABD Suriye’nin kimyasal silahlarının imhası konusunda uzlaşınca, Başbakan Yardımcısı Arınç "Maalesef anlaştılar" demişti.

Çünkü, öncesinde Erdoğan Obama’yı aramış ve Suriye’ye saldırmasını istemişti.

Oysa, Obama’nın başka bir hesabı vardı ve bu hesabın içinde Erdoğan ve AKP’ye çok fazla yer olmayabilirdi.

Yani, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘Sarışın’ Clinton ile yaptığı gibi, Kerry’ye "Çak!" diyemeyecekti. 

www.acikistihbarat.com
21.01.2014


Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Bülent Arınç, Gülen Cemaati’nin her yıl düzenlediği Türkçe Olimpiyatları etkinliklerine katılır ve ‘on yıllık stratejik müttefik ve dini rehber Hocaefendi’ için duygu yüklü sözler sarf ederdi.

Salonu dolduran on binler de onları coşku ile alkışlardı.

Ne güzeldi o günler, her iki taraf için…

Kardeş kardeş geçinip gidiyorlardı…

Nasıl olsa, her iki kesimde dini bütün insanlar vardı.

Sonra ne oldu?

Şimdi hep birlikte izliyoruz.

Bakalım Cumhurbaşkanı Gül’ün de gidip gezdiği, Cemaat’in yurt dışındaki okulları da ‘çete’ kapsamına alınacak mı?

Erdoğan ve Arınç bir zamanlar benzer duyguları Esad’a karşı da taşıyorlardı.

Hem de ‘Alevi’ olmasına rağmen!..

Sonrası malum…

Burası Ortadoğu ve AKP yönetimindeki Türkiye de bu Ortadoğu’nın parçası olmaya çalıştığına göre, o zaman bu tür davranışlar normal.

Bu davranışların adını varın siz koyun…

Peki Başbakan Erdoğan ve ekibinin ABD ile ilgili sözlerine ne demeli?

Daha parti lideri ve başbakan olmadan Washington yolunu tutan Erdoğan, şimdi ABD’ye çok kızıyor.

Neden mi?

Çünkü ABD Büyükelçisi Ricciardone CHP lideri Kılıçdaroğlu ile yemek yedi.

İyi de, AKP Hükümeti’nde ya da yönetiminde Ricciardone ile yemek yemeyen var mı?

Wikileaks belgelerinde bazı AKP’lilerin Amerikan Büyükelçisi’ne anlattıkları ile ilgili çok hikaye var.

AKP İktidarı döneminde Başbakan Erdoğan’ın Bush ve şimdi Obama yönetimi ile ne denli iç içe olduğunu bilmeyen yok.

Hatta Erdoğan ve medyası bu ‘stratejik dostluk ve işbirliği’nden hep övünç duyduğunu söylerdi.

Ama ne zaman ki, Obama Erdoğan’ın Suriye konusundaki isteklerini yerine getirmedi, aralar bozuldu.

Hatırlayın; Rusya ve ABD Suriye’nin kimyasal silahlarının imhası konusunda uzlaşınca, Başbakan Yardımcısı Arınç "Maalesef anlaştılar" demişti.

Çünkü, öncesinde Erdoğan Obama’yı aramış ve Suriye’ye saldırmasını istemişti.

Oysa, Obama’nın başka bir hesabı vardı ve bu hesabın içinde Erdoğan ve AKP’ye çok fazla yer olmayabilirdi.

Yani, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ‘Sarışın’ Clinton ile yaptığı gibi, Kerry’ye "Çak!" diyemeyecekti.

Bunun böyle olup olmadığını yakında öğreniriz.

Bakalım yerel seçimlere doğru, Obama Başbakan Erdoğan’ı telefonla arayacak mı?

Ararsa, Beyaz Saray acaba nasıl bir fotoğraf servis edecek?

Belki de Başbakan Erdoğan tüm bu hesapları yaptığı için çok sinirli.

Baksanıza, Ricciardone ile ilgili ne diyordu önceki gün?

"Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar.

Onlara sesleniyorum: işinizi yapın.

Biz sizleri ülkemizde tutmaya mecbur değiliz".


Erdoğan’ı dinlerken aklıma Hüsnü Mübarek geldi.

O da Ricciardone’ye çok kızmıştı…

Haziran 2004'teki BOP Zirvesi’nden sonra, Başkan Bush Ricciardone’yi Kahire’ye göndermişti; git bak bakalım, oralarda ne yapabiliriz diye…

2005 başlarında Mısır’a giden Ricciardone hemen işe koyulmuş ve her gününü ‘Müslüman Kardeşler’le geçirmeye başlamıştı.

Bu davranışa çok kızan Mübarek, sonunda Başkan Bush’u arayıp "Bak bu adamı almazsan, buradan ben kovacağım" demişti.

Mübarek’i kızdırmak istemeyen Bush da, Ağustos 2008'de Ricciardone’yi Kahire’den alıp; önce Bağdat’a, sonra Kabil ve Ankara’ya göndermişti.

O Ankara’da iken, Mısır’da ‘Arap Baharı’ patlak verdi ve Mübarek kafese konuldu!

Hem de oğulları, bakanları ve yakın adamları ile birlikte.

Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10459

.



24 Şubat 2016 Çarşamba

Kimin Savaşı?


Kimin Savaşı?




29 Nisan 2015
Hüsnü Mahalli, 



Kimin Savaşı?
Suriye’de ilk Silahlı saldırı 9 Haziran 2011‘de gerçekleşti.

Hedef Türkiye Sınırına yakın Cisrşuğur kasabası.

O sıralar Özgür Suriye Ordusu henüz yeni kurulmuştu Antakya‘da.

Libya ve Tunus’tan gelen militanlar bu örgütün bayrağı altında Cisrşuğur’a saldırdı.

O gün ruh hastası katiller 120 kadar devlet görevlisini feci bir şekilde öldürdüler.
Gözlerini oydular, testere ile kol ve bacaklarını kestiler, canlı olarak toplu mezara gömdüler ve bazılarını çuvallara koyarak nehire attılar.
Dört yıl aradan sonra şimdi tekrar Cisrşuğur’u konuşuyoruz.

Suriye ve Arap medyasına göre 3 bin kadar Nusra’cı militan Türkiye’den gelerek kasabayı işgal etti. Öncesinde binlerce Nusracı yine en ağır silahları ile birlikte Türkiye’den gelerek İdlib’i işgal etmişti.
Nusra, ÖSO ve benzeri örgütlerin ruh hastası militanları İdlib, Cisrşuğur ve öncesinde bir çok yerde özellikle Alevi ve Şii köyleri basıp inanılmaz katliamlar yaptılar.
Herşeyi özgürlük ve demokrasi için yapıyorlar!

Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin desteği ile.

Emperyalist ülkeleri hatırlatmaya gerek yok.

Suriye; dünyanın dört bir yanından taşınan on binlerce teröristin yanı sıra bu ülkelere karşı da savaşıyor.
Bir milyona yakın askeri bulunan Türkiye 5 bin kadar PKK militanı ile 30 yıl savaştı.
Üstelik PKK’nın Suriye’deki teröristler gibi tankı, topu, füzesi ve gerektiğinde kimyasal silahı yoktu.
Üstelik hiç kimse Suriyeli teröristlere verildiği kadar milyarlarca dolar vermiyordu.
Hafız Esad döneminde Öcalan’ı barındıran Suriye’nin bu tavrına karşılık bugün Türkiye Suriye’nin on binlerce teröristine sınırsız destek veriyor.
Bu ‘sınırsız’ kavramının içinde aklınıza gelebilecek her türlü askeri, istihbaratı, siyasi ve mali destek var.
Çok net olarak bugün Suriye’de yaşanan çatışmalar bir anlamda Türkiye ile Suriye arasında bir savaştır.
Arap olmayan bir Türkiye Sünni dürtüler ile hareket ederek Suudi Arabistan, Katar ve benzeri ülkelerin çağ dışı, bağnaz ve ilkel yönetimleri ile işbirliği yapıyor.
El ele verip Suriye’ye demokrasi ve özgürlüğü getireceklerdi.

Ne getirdikleri ortada.

Destek verdikleri IŞİD, Nusra, ÖSO ve benzeri ruh hastası gruplar ‘Alevi ve Şii’leri yok etmeliyiz’ diyor ve bu yönde savaşıyorlar.
Kimse ilgilenmez oldu ama bu ruh hastaları her gün bir yerde katliam yapıyor.

Cisrşuğur bunun son örneği değil ve olmayacak.

Türkiye bu sınırsız desteğe devam ettiği sürece bu katliamların çok daha fazlası yaşanacaktır.
AKP bunu neden yapıyor herkes biliyor ama Türk kamuoyu ilgisiz.

CHP ve tüm muhalefet parti ve örgütleri sessiz.

Oysa AKP İktidarı çok ama çok tehlikeli ve kanlı bir oyun oynuyor.

Hep söylüyorum: AKP’nin destek verdiği örgütlerin militanları ruh hastası, katil ve sapık.

Bunlar asla ‘ Ilımlı Muhalif ’ olamazlar.

Dünyanın dört bir yanından taşınarak Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulan on binlerce katil öldürmeye programlanmışlar.
AKP yönetiminde Türkiye bundan haz aldığı sürece bunlar öldürmeye ve katliam yapmaya devam edecek.
Türkiye ‘Artık ben bu işte yokum ve sınırı tamamen kapatıyorum’ dediği andan itibaren Suriye’de savaş bir ayda biter.
Türkiye bunu yapar mı bilinmez ama Suriye ve bölge çok tehlikeli bir dönem yaşıyor yaşatılıyor.


Benden Söylemesi: 

Durum Çok Ciddi.

Bunun da tek nedeni: AKP yönetiminde Ankara.

İşte bu nedenle 7 Haziran seçimleri çok önemli.

Türkiye, Suriye, Irak ve tüm bölge için.

KKTC dahil.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/genel/kimin-savasi-h84417.html


..