SATRANÇ OYUNUNDA VEZİR HAMLESİ
CHP-MHP’nin ortak çatı adayı beklenmedik bir hamleydi.
Adı geçmeyen, akla gelmeyen, toplumun genelinde tanınmayan Ekmeleddin İhsanoğlu kimdi? Nerden bulunmuş, kim(ler)in aklına gelmişti? Elbette AKP’nin lider kadrosu onu tanıyordu. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliğine onu büyük çabayla getirmişler, Mısır ve Suriye politikalarında ters düşünce de yollarını ayırmışlardı.
Ama CHP bu adayı nasıl karşılıyor, onun adaylığını nasıl benimsiyordu? Utku Çakırözer’in yazısı kimi konulara açıklık getiriyor, adayın Atatürk’e ilişkin, laikliğe ilişkin görüşlerini açıklıyordu. Erol Manisalı’nın belirttiği gibi, özünde Arap kültürünü iyi bilen, İslam kültürünü anlamış bir araştırmacı bilim insanı aranan nitelikleri karşılıyor muydu?
Politik alanda oynanan satranç oyununda alışılmışın dışındaki bu hamle vezir hamlesidir.
Piyonlar ikişer birer ilerlerken, atlar, filler kendi yerlerini alırken hesaplar oyun sonundaki yarım piyona dayanırken birden sürpriz bir hamleyle vezir oyunu değiştirir.
Vezir hamlesi riskli bir hamledir, ustalık ister, iyi hazırlanmışsa oyunu kazanır, aksi halde oyun kaybedilir.
Gördüğümüz bu hamle nedir?
* * *
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına CHP kadroları şaşırmıştır, tepkiler de gecikmemiştir.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına CHP kadroları şaşırmıştır, tepkiler de gecikmemiştir.
Ama kanımca çok daha fazla şaşıran Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Bu aday nereden çıkmıştır? Kendi sert, aşağılayıcı, rahatça hedef yapacağı bir aday yerine bunların hiçbirisini yapamayacağı bu kişi nereden karşısına çıkarılmıştır?
Osmanlı kültürünü bilen, İslamı çok iyi bilen, kişiliği saygın, bilim insanı kimliği taşıyan, adı hiçbir kirli işe bulaşmamış, sakin, temiz, olgun, ağırbaşlı şahsiyetin Cumhurbaşkanı adaylığı bütün hesapları bozmuştur.
Dahası daha da önemlidir. Dahasının birincisi, bu adaylık AKP içinde nasıl karşılanmaktadır? Erdoğan’dan yorulan AKP kadrosunda bu adaylıkla ilişkili olanlar olabilir mi? Bu soru kanımca doğru sorudur, yanıtı da olmalıdır.
Dahasının ikincisi de çok önemlidir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ötesinde Ekmeleddin İhsanoğlu bundan sonra politik satrançta nasıl bir yer alacak, nasıl bir rol üstlenecektir?
Cumhurbaşkanlığının yeni adayı olan şahsiyet, bugüne kadar İslami siyaseti yürüten Recep Tayyip Erdoğan’n ‘antitez’i gibi görünmektedir.
Öfkeye karşı sakinlik
Saldırganlığa karşı anlayış
Kural tanımazlığa karşı kurallara saygı
İntikamcılığa karşı hoşgörü
Kuşkulu yanlış işlere karşı açık doğruluk
İnkarcılığa karşı doğruları kabul etme
Bu tez-antitez karşıtlığı, bir anlamda ülkenin içine sürüklendiği bunalımı aşacak bir ortamın yaratılmasının anahtarı olabilir mi?
Önümüzdeki günler bu soruların yanıtı daha iyi verilecektir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, ’Erdoğan olmasın da kim olursa olsun’ diye kabul edilmemelidir.
Elbette, bizim düşündüğümüz aday seçilmiş değildir. Ama seçim orantısında 70/30, 60/40, 55/45 hesaplarını aşmanın ötesinde ‘dindarlık’ eksesini ‘dindarlar-dindar olmayanlar’ ikileminden çıkarıp ‘dindarlığı politik araç yapanlar-dindarlığı politik araç yapmayanlar’ eksenine oturtmak akıllıcadır.
Önümüzdeki dönemin, Cumhurbaşkanı seçimiyle anayasal çizgisine oturtulması, kişi tahakkümünden kurtulup ilkelerin dengesinin kurulması geleceğin anahtarıdır.
Biz sürece nasıl bakmalıyız?
* * *
Algısal bilincimiz ‘hayır’ refleksini vermiştir.
Duygusal bilincimiz uzak durmuştur.
Ama,
Düşünsel bilincimiz ‘evet’ diyecektir.
Geleceğin kurtuluşu politik satrancı iyi okuyup doğru hamleleri yapmaktan geçecektir.
Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu kendi konumunu da riske ederek cesur bir karar vermiş, vezir hamlesini yapmıştır.
Doğru bir karardır.
Biz destekleriz. Kararlılıkla desteklemeliyiz.
**