Duyarlı olalım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Duyarlı olalım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mart 2019 Salı

Duyarlı olalım, Uyumayalım, Uyanık tutalım

Duyarlı olalım, Uyumayalım, Uyanık tutalım




Armağan KULOĞLU
oakuloglu@gmail.com
13 Kasım 2010 


Teröristle önce diyalog, sonra müzakere ortamına gelinmesi kabul edilemez. 

Can emniyeti sağlanmış, konforu uluslararası garanti altına alınmış bir terörist başı ile neyin müzakeresi yapılabilir. Terörün sona erdirilmesi için İmralı ile müzakerenin yanında Kandil’le de görüşülüyor, Barzani’ye ve ABD’ye bel bağlanıyor. Bireysel haklar çerçevesinde artık birçok şey serbest. Şimdi mahkemelerde Kürtçe savunma yapılması zorlanıyor. Hatta bu durum bazı yetkililer tarafından makul görülmeye de başlandı. Bireysel haklar tatmin etmiyor, açık bir şekilde kolektif haklar talep ediliyor.Bütün bu gelişmelerin terörle gündeme geldiğini görüyoruz. O zaman “terörle bir yere varılamaz” söylemini ne yapacağız. Terörle gelinen noktada, bölücü siyasetin önünün açılmasına imkân yaratıldı. Siyasetin önü tıkanırsa, terör yeniden gündeme gelebilir. Terörün sona erdirilmesi ve bölücülere hizmet eden bu siyasetin önünün tıkanmaması için toplumsal mutabakatın sağlanması, bunun sağlanması için de bazı konuların göz ardı edilemeyeceği söyleniyor. Okullardaki andımızla bile uğraşılıyor.Bundan sonraki isteklerin başında Kürtçe eğitim geliyor. Bir dilin eğitim dili olabilmesi için onun yurt içinde genel iletişimde kullanılması, uluslararasında geçerliliğinin bulunması veya bilim dili olması, üniversitelerde araştırma dili olması için de tarihi, antropolojik veya arkeolojik ihtiyaçların olması gerektiği dikkate alınmıyor. Anadili öğrenme, çevresel olarak kullanmanın dışına çıkılıyor ve dilin millet yaratmadaki önemi dikkate alınarak, ayrı bir millet olmak için çaba sarf ediliyor. İstekler devam ediyor ve devam edeceği de görülüyor.  Diğer taleplerin seçim sonrasında ele alınması üzerinde mutabakat sağlandığı anlaşılıyor. Ancak bazı konular için, seçim propagandaları sürecinde sözler verilmesi beklentisi var. Bunların başında yeni anayasa geliyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilerek ademi merkezi bir yönetim ile demokratik özerklik de isteniyor.İşin en ilginç yanı, yeni bir anayasa yapılması konusunda toplumun her kesiminin geniş bir mutabakat içinde bulunduğu aşılanmaya çalışılıyor. Çünkü mevcut anayasanın başlangıç bölümü, değiştirilemeyecek maddeleri ve bunlara yapılan atıflar ile Türk Milleti, Atatürk Milliyetçiliği bağlamındaki Türk ifadeleri ve vatandaşlık kavramı, bölücüleri ve dönüşüme destek verenleri rahatsız ediyor. Ulus devlet, üniter devlet, laik devlet kavramlarından rahatsız olanlar var. Ulus devletin modasının geçtiği, her milletin devleti olduğu, en azından özerk yapılarının bulunduğu, Kürtlerin de önce millet olması ve özerk yapıya geçmesi gerektiği, net bir şekilde ifade ediliyor. Bunlar demokrasi, özgürlükler ve bulunulan ortamdan istifade edilerek yapılıyor. Mevcut anayasada yapılabilecek değişikliklerle arzu ettikleri hedefe ulaşamayacaklarını değerlendiren çevreler, yeni bir anayasa yaparak önlerindeki engelleri aşmak istiyorlar. 

Bu duruma da, değişim ve dönüşümle Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden yapılandırılması diyorlar.Yeni anayasa ile değişim, dönüşüm ve yeniden yapılandırma demek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesinden uzaklaştırılarak tasfiye edilmesi demektir. Maalesef bazı devlet yetkililerinin, bazı siyasetçilerin, üst düzey bürokraside çalışmış bazı eski bürokratların, bilerek veya bilmeyerek, bazen de siyasi kaygılarla bu sürece destek verecek tarzda beyanlarda bulundukları da görülüyor. 

Görsel ve yazılı geniş bir medya kesimi üzerinden bu konuların propagandasının yapılmasına imkân tanınıyor. Bu konularda dış destekli terör ve güç odakları ile işbirliği yapılıyor. Toplum, ulus devlet, üniter devlet, laik devlet kavramlarından uzaklaştırılarak dönüşüme alıştırılmaya çalışılıyor.Bu gelişmeler karşısında duyarlı olalım, uyumayalım ve halkımızı uyanık tutalım. 

Kuruluş felsefesine uygun olarak yaşattığımız Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Tek Vatan, Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak olarak ve ülkemizin çıkarlarını gözeterek sonsuza kadar yaşatalım. Bunun için tavrımızın ve duruşumuzun net, davranışımızın da kararlı olması gerekiyor. Hükümet ve devlet yetkililerinden ve siyasilerimizden de bu yönde karalı duruş sergilemelerini ve hareket etmelerini bekliyoruz.  

Duyarlı olalım, uyumayalım, uyanık tutalım 
Kaynak Yeniçağ: 
Armağan KULOĞLU 

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/duyarli-olalim-uyumayalim-uyanik-tutalim-15681yy.htm

***