Dağlık-Karabağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dağlık-Karabağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Kasım 2020 Çarşamba

WASHINGTON UN HAZAR HAVZASI POLİTİKASI ve TÜRKİYE BÖLÜM 2

WASHINGTON UN HAZAR HAVZASI POLİTİKASI ve TÜRKİYE BÖLÜM 2



Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Hazar Petrolleri,Dr. Ertan EFEGİL, Vladimir Putin, Boris Yeltsin ,

Ailevi sebepler sonucu istifaya zorlanan Yeltsin’den sonra başa geçen ve ülke kaderinde önümüzdeki yıllarda Devlet Başkanı sıfatıyla resmen söz sahibi olmaya hazırlanan Vladimir Putin, diğer bir ifadeyle Tilki Putin, Yeltsin’den bir adım öteye geçerek, halkın istekleri paralelinde yeni bir dünya düzeni için kollarını sıvamıştır. Bizim görüşümüze göre, Tilki Putin Hasta Yeltsin’den daha tehlikelidir. 
Çünkü Putin genç olmanın verdiği dinanizmi kullanarak ve arkasına " Rus Oligarklarının" desteğini alarak, daha radikal ve kararlı adımlar atmaktadır.
Yine de Putin uzun vadeli stratejisini oluştururken, aşağıda ifade edilen iki gerçeği daima göz önünde bulundurmaktadır.
1- Rusya ekonomik açıdan zayıftır. Hatta ihracaat gelirlerinin yüzde 80’inini oluşturan petrol ve doğal gaz kaynaklarının işletilmesi için acilen 90 ila 130 milyar dolarlık yatırım gerekmektedir. Ülke genelinde ekonomik ve sosyal şartlar ağır ve halk fakirlik sınırının çok altında ezilmektedir.28 O nedenle Batılı devletlerin finansal desteğine ve yüksek teknolojisine Rusya muhtaçtır. Öte yandan
halk tamamiyle serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı bir ekonomik sisteme de alışık değildir. Bu nedenle devletin kontrolünün hala devam ettiği bir ekonomik sistem içerisinde, Batı ile ticari ve ekonomik ilişkiler arttırılmalıdır.
2- Halkın ve ağırlıklı olarak siyasetçilerin özlem duyduğu nokta "Rusya Federasyonu’nun eskiye dönüşüdür". Rusya Batılı’ların ve özellikle Amerikan yönetiminin empoze etmeye çalıştığı yeni rolü kabul edemez. Rusya güçlüdür ve kendi etki sahasıyla birlikte, Batı’yla eşit seviyeye gelmelidir.

Bu iki noktanın çizdiği sınırlar içerisinde uzun vadeli stratejisini oluşturan Putin’in kafasındaki yeni dünya düzeni bizce şöyledir:
Putin bir yandan Batılı devletler ve uluslararası finans kuruluşları ile ticari, finansal ve ekonomik sahalarda işbirliğini arttıracak ve devlet kontrolünün devam ettiği "liberal ekonomi anlayışını" kendi ülkesine yerleştirecektir. Bu amaçla Rusya Devlet Başkanı, Amerikan Devlet Başkanı’na işbirliğine hazır olduklarını ve Batı’yla ticari ilişkilerini sürdüreceklerini ifade etmiştir.29 Böylece Rusya mevcut ekonomik ve sosyal sıkıntılarını, Batı’nın desteğiyle aşacaktır.
Diğer yandan ise Putin eski Sovyetler Birliğini canlandıracak ve ABD’yi dizginleyecek girişimlerine de ağırlık vermektedir. Bunu içinde Putin iki yol izlemektedir: İç ve Dış. İç yollar konusunda, Putin öncelikle Çeçenistan üzerine tam hakimiyetini kurmaya çalışmaktadır ve böylece  ülkesinin karşı karşıya kaldığı yeniden dağılma tehlikesini ortadan kaldırmaya gayret etmektedir.

   Çünkü Çeçenler karşısında yenilgiye uğrayan ve bu nedenle bu devletin bağımsızlığını onaylayan Rusya, Çeçenistan ile aynı özelliklere sahip 19 Cumhuriyetinde harekete geçmesi halinde topraklarının %28’sini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.30 
   Bu durum Rusya’nın yeniden dağılması ve toprak açısından daha kuzeye çekilmesi anlamına gelmektedir.
Daha kuzeye çekilmeye zorlanan Rusya, Hazar havzasından tümüyle uzaklaşmış olacaktı. 
Bu durumda Güney Kafkaslar’daki Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan, Rus baskısından kurtularak Batı’yla ilişkilerini arttırma imkanı bulacak ve aynı zaman da Batılı petrol şirketleri Hazar  havzasında daha rahat hareket edebileceklerdir.
Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun, Çeçenistan da tam galibiyet alması gereken Rusya, insan haklarını açıkca ihlal ederek, Çeçenlere karşı kendi tezgahladığı savaşı başlattı. Bir yandan çeşitli bahanelerle Batı’yla yakınlaşma çabası içerisinde bulunan Gürcistan ve Azerbaycan üzerinde siyasi ve askeri baskı kurmaya çalıştı.31
    Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Gürcistan ziyaretinde ortaya attığı ve aslında AGİT’in İstanbul zirvesinde ilk kez dile getirilen "Altılı Kafkas Paktı" fikrini ortadan kaldırabilmek ve AGİT’in girişimlerini engellemek amacıyla, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Devlet Başkanlarını Moskova’ya davet ederek, "Mini Kafkasya Zirvesi’ni" gerçekleştirdi. Zirve sırasında Kafkaslar’da istikrar ve bölgesel işbirliği üzerinde duruldu. Rusya, Dağlık-Karabağ meselesinin çözümü konusunda temaslarda bulundu. Çeçen savaşının ardından Rusya, Kafkaslarda yerel ordular oluşturmayı ve bölgede istikrarı tek başına sağlamayı düşünmektedir.32 

    Bu girişimlerine ilave olarak, Rusya, Dağlık- Karabağ meselesini sürekli gündeme getirmekte ve doğrudan görüşmelere dahil olmaktadır. Böylece bölge istikrarının sağlanması ve Dağlık-Karabağ meselesinin çözümü konusunda ortaya atılan teklifleri engellemekte ve sadece kendisi ile bölge devletlerinin bulunacağı
"bölgesel istikrar modeli" oluşturmaya gayret etmektedir.

    Askeri üsler konusunda Ermenistan ile stratejik işbirliğini arttıran Rusya, Gürcistan’ daki askeri varlığını hukuki açılardan sağlamlaştırmaya çalışmaktadır.33 Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan’ ın da BDT Askeri İşbirliği çemberinin içine girmelerini istemektedir.

Putin’in izlediği ikinci iç yol ise Bağımsız Devletler Topluluğunu kendi hegemonyası altında yeniden bir araya getirme gayretleridir. 
Bu amaçla Putin BDT üyelerini Moskova’da biraraya getirmiş ve Rusya’nın Başkanlığında daha kurumsallaşmış bir BDT oluşturmaya çaba sarfetmiştir.
Ancak Orta Asya ve Kafkas liderleri kendi özel meselelerini dile getirmeyi tercih ederek özellikle "Ortak Güvenlik Sözleşmesi" ve "Serbest Ticaret Bölgesi" kurulması yönündeki anlaşmaları imzalamamışlar dır. 34
Yine de Rusya, bölge devletleri ile "terörizmle ve uyuşturucuyla mücadele" konularında işbirliği zemini oluşturmayı başarmıştır. Bölge devletlerinin, kendi başkanlığında, BDT mekanizmalarının içerisinde, sık sık bir araya gelmesini sağlamıştır.35

Orta Asya devletlerini kendisine bağlamak için, Rusya, petrol ve doğal kaynaklarını, siyasi etki gücü olarak kullanmaya başlamıştır.

Trans-Hazar projesinin yavaşlaması nedeniyle, Rusya, bir yandan Mavi Akım projesine ağırlık verdi, diğer yandan da Türkmenistan ’a  yıllık 50 milyar metreküp doğal gaz alımı için bir teklif sundu.36 

Böylece Türkmenistan’ ın yeniden Kuzey Hattı’na bağımlı hale gelmesini ve kendi fiili kontrolünün olmadığı farklı güzergahlar fikrinden vazgeçmesini arzulamakta dır. Aynı zamanda Rus petrol şirketlerinin faaliyetlerini diplomatik araçlarla kararlı şekilde desteklemeye başlayan 37 Rusya, Çeçenistan’ ı bypass eden, Baku-Novorossiyk boru hattı projesini kısa sürede yeniden tamir ve inşa ederek, faaliyete geçirdi.38 
Böylece Azerbaycan’a da petrolünü ihraç edebileceği yeni bir güzergah sunmuş oldu. Diğer taraftan Rus yöneticilerinin de açık desteğiyle, "Hazar Boru Hattı Konsorsiyum’unun" inşasına hız verildi. Bu projeyle, Kazakistan devleti, petrolünü, Astrakhan üzerinden Kazadeniz’e ulaştırma imkanı buldu. Türkiye’ye de Gürcistan üzerinden yeni bir boru hattıyla doğal gaz sevk etmeyi teklif etti.39
 
  Sonuç olarak, Rusya, mevcut boru hatlarının kapasitesini arttırarak ve yeni güzergahlar inşa ederek, Kuzey Hattı’nı, Doğu-Batı enerji koridoru  karşısında avantajlı konuma getirdi. Bu sayede Rusya, Batılı petrol şirketlerinin bölge kaynakları üzerindeki ticari çalışmalarını atıl duruma düşürmek istemektedir.
   Rusya bununla da yetinmeyerek Avrupa Birliği’nin gerçekleştirmeye çalıştığı ve Rusya’yı bypass eden "Tarihi İpek Yolu" projesini, kendi üzerinden geçirmek için gayret göstermektedir. Bu amaçla, "BDT sınırları içerisinde yeni demiryolu güzergahlarının" inşası fikrini ortaya atmıştır.40 Böylece Türkiye üzerinden geçecek Tarihi İpek Yolu’nun güzergahını değiştirmek için Avrupa Devletleri’nin önüne farklı seçenek sunmuş olmaktadır. Ayrıca Orta Asya devletleri de diğer devletler ile ticari ilişkilerini Rus topraklarından geçen demiryolu güzergahı
üzerinden devam ettirmek zorunda kalacaklardır.

   Dış yol olarak, Putin, İran, Hindistan ve Çin ile askeri ve nükleer teknoloji konusunda işbirliğini arttırmıştır. Çin ile ortak füze üretimine giren Rusya, Hindistan’a da nükleer santral kurma projesi sunmuştur.

Rusya silah satışı konusunda Suriye’yle de işbirliği yapmaya hazırlanmaktadır.
Her iki yoldaki girişimlerini desteklemek amacıyla Putin, askeri ve savunma reformlarına da ağırlık vermeye başlamıştır. Sovyetler Birliği dönemindeki eski gücüne kavuşabilmesi için hassas silah teknolojisine odaklanan Rusya, sayıca az fakat ateş gücü açısından yüksek kapasiteli profesyonel bir ordu kurmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede Rusya, 2000 yılında askeri harcamalarını %50 oranında arttırmıştır.42

Bu gelişmelere ilave olarak Rusya yeni askeri doktrinini açıklayarak kendisine yapılacak bir saldırı durumunda nükleer silahlarını kullanacağını ifade etmiştir. Daha önceleri kendi milli çıkarlarını zedeleyecek askeri girişimler karşısında nükleer silah kullanacağını açıklayan Rusya, yeni askeri doktrininde, nükleer silah kullanımı konusunun sahasını genişletmiştir.43

Kısacası Rusya, eski Sovyetler Birliği dönemindeki gücüne geri dönerek, Çin, İran, Irak, Yugoslavya ve Hindistan gibi ülkeleri de yanına alarak Amerika’ nın dikte ettirici politikasının karşısına çıkmayı ve daha yumuşak bir soğuk savaş düzenini yeniden kurmayı hedeflemektedir.
Çünkü artık kendi iç Ekonomik ve finansal sıkıntılarını aşmak için Batı’yla işbirliği içinde olmayı kabul eden ve ABD ile eşit güce sahip bir Sovyetler Birliği olacaktır.

6- Sonuç

Burada sorulması gereken önemli soru bizce şudur: Rus ve Amerikan planlarından hangisinin hayata geçirilmesi mümkün görünmektedir.

Bizce Amerikan Planı’nın ve dolayısıyla Türkiye’nin hesaplarının hayata geçirilmesi daha büyük olasılık dahilindedir. Çünkü öncelikle Orta Asya ve Kafkas devletleri, 1991 yılında kendilerini kendi kaderleriyle başbaşa bırakan Rusya Federasyonu ’nun hegemonyası altında bir birlikteliğin içine girmek istememektedirler. 
Bu devletler doğu-batı ekseni olsun, kuzey-güney ekseni olsun her güzergahtan doğal kaynaklarını dünya piyasalarına aktararak belli bir zenginliğe ve ardından da ekonomik ve siyasi açılardan tam bağımsızlığa ulaşmak istemektedirler.
   Zaten son BDT toplantısında da ileriye dönük önemli kararların alınamaması da bu yüzdendir. Ancak mevcut boru hatları sayesinde belli bir zenginliğe ulaşamayan ve Batılı devletlerin tam siyasi, askeri ve finansal desteğini sağlayamayan bu devletler, bugünlerde mecburen Rusya Federasyonu ile iyi ilişkiler içerisinde bulunmaktadırlar.
   Diğer taraftan Rusya Federasyonu’nun tek başına yeniden Hazar Havzasında hakimiyet kurma girişimlerini, Çin, Avrupa Birliği ve diğer bölgesel ve büyük devletler, şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Özellikle Çin yönetimi çok kutuplu dünya düzeninden bahsederken Rusya’nın planlarının aksine, Orta Asya ve Kafkas bölgesine "hiçbir devletin" veya "devlet grubunun" hakimiyet kurmaması gerektiğinin altını çizmeye çalışmaktadır.44
Avrupa Birliği de, Amerikan çizgisinde hareket etmekte ve yeni enerji kaynaklarına ve yeni pazarlara serbestçe ulaşmak istemektedir. 
Bu amaçla Avrupa Birliği, bölge ülkelerinin pazar ekonomisine geçmesini ve demokratikleşme yönünde önemli adımlar atmasını sağlamak için, milyarlarca ECU’luk mali ve teknik yardımları kendi kurumları aracılığıyla bu bölgeye sevk etmektedir.45

Sonuçta, Çin ve Avrupa Birliği ne ABD’nin ne de Rusya’nın tek başına veya birlikte bölge üzerinde hegemonya kurmalarını istememektedir.
İran yönetimi bile ileride Amerikan yönetimi ile barışabileceğini hesaplamakta ve Rusya ile kapsamlı işbirliği içine girmekten kaçınmaktadır.
Çünkü İran yönetimi de Batılı finans kurumlarının finansal desteğine ve uluslar arası petrol şirketlerinin yüksek teknolojisine ihtiyaç duymaktadır. Hatta Cumhurbaşkanı Hatemi Amerikalı’lara karşı yumuşak mesajlar göndermekte dir.46

   Gelişmeleri Türkiye cephesinden analiz edersek, 21. yüzyılda Türkiye’nin, Avrupa Birliği bloğu içerisinde yer alarak, bölgesel güç olarak ortaya çıkması kaçınılmaz görünmektedir. 
Bu amaçla Türkiye bu rolü sağlıklı şekilde üstlenebilmek için iç siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarını uzun vadeli olarak sağlamlaştırmalıdır. Bölge devletleri ile sağlam işbirliği içine girebilmek için Türkiye bölge konusunda uzmanlaşmış  araştırma enstitüleri kurarak projeler üretmeli ve üretilen projelerin hayata geçirilmesi için somut adımlar atmalıdır. 
Sadece bölge devletlerinden öğrenciler getirilerek ilişkiler sağlamlaştırılamaz. TİKA daha aktif hale getirilmeli; Dış Türklerden sorumlu Devlet Bakanlığı bu bölgede yaşayan Türk iş adamlarını mali ve proje bazında desteklemeli; bölgeye gitmek isteyen iş adamları için bilgi bankası kurulmalı; ve koordinasyon merkezi oluşturulmalıdır.
Ayrıca kendi iç meselesinden sıyrılmış Türkiye, bölge devletlerine her yönüyle rehberlik edebilecek gerekli bürokratik ve askeri mekanizmalarını oluşturmalıdır. Bu devletler ile sürekli ilişki içerisinde bulunarak ortak istişare mekanizmaları kurulabilir ve bu mekanizmalar fiilen aktif hale getirilebilir.
    Kısacası Türkiye dünya için, Hazar petrolleri ve Hazar pazarları da Türkiye için önemlidir. Eğer bir rol oynamaya karar verdiyseniz o zaman gereklerini yerine getirmeniz gerekmektedir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk zaten yapılması gerekenleri 75 yıl önce bizlere anlatmaya çalışmıştı. 

Biz ne yapılması gerektiğini uzaklarda değil, yanı başımızda aramalıyız.


DİPNOTLAR;

1 Amerikan Enerji Enformasyon ‹daresi’nin haz›rlad›¤› Aral›k 1998 tarihli ve "Caspian Sea Region" isimli raporu. 
   www.eia.doe.gov/emeu/cabs/caspian.html; Amerikan Enerji Enformasyon idaresi’nin hazırladığı,
   Aralık 1998 tarihli ve "Caspian Tables, Maps" isimli şeması. www.eia.doe.gov/emeu/cabs/caspgrph.html
2 Ibid.
3 Plamen Tonchev, "Rising Asian Oil Demand and Caspian Reserves", Caspian Crossroads Magazine, Vol. 3, Issue No. 3, Winter 1998, pp.1 - 7
4 Daha detaylı bilgi için bakınız Caspian Investor, Şubat 1999, Cilt 2, Say› 5, sayfa 10
5 Japon Milli Petrol Şirketi Başkan Yardımcısı Akira Handa’n›n 4. Uluslararası Türkmenistan Petrol ve Gaz Konferası’nda sunduğu, "Nine Routes 
   for Turkmenistan Gas – Assessment of the Export Pipelines" isimli bildirisi, 11-12 Mart 1999, Aşgabat, Türkmenistan.
6 Amerikan Enerji Enformasyon İdaresi’nin hazırladığı, Aralık 1998 tarihli ve "Caspian Tables, Maps" isimli şeması . 
   www.eia.doe.gov/emeu/cabs/caspgrph.html
7 Sç Rob Sobhani, "President Clinton’s Iran Option", Caspian Crossroads Magazine, Say› 1, K›fl 1995, pp. 1- 8
8 Lowell Nazis,"Turkmenistan: Niyazov Talks of Democratization and Pipelines", Radio Free Europe / Radio Liberty, 22 Nisan 1998; 
   Jim Nichol, "Central Asia’s New States Political Developments and Implications for U.S. Interests", CRS Issue Brief, 93108, 19 Aralık 1996
9 Jeremy Bransten, "Caucasus / Central Asia: Presidents Seek Stronger Cooperation with U.S.", Radio Free Europe / Free Liberty, 22 Nisan 1999; 
   Ariel Cohen, "The New "Great Game": Oil Politics in the Caucasus and Central Asia", Backgrounder, The Heritage Foundation, 
   Sayı 1065, pp. 1-10; Julie Moffett, "Central Asia: East-West Pipeline Could Aid Independence", Radio Free Europe / Radio Liberty, 
   27 Ekim 1997; Washington Post, "Pipe Dreams: A British Coup-Special Report", 23 Kasım 1998; James McDougall, "A New Stage ın
   U.S.-Caspian Sea Basin Relations", Central Asia and Caucasus, 1998 - 1999
10 Hazar Havzası Enerji Diplomasisi konusunda Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve Devlet Başkanlığı Özel Danışmanı Büyükelçi Richard Morningstar’ın 
     23 Kasım 1998 tarihinde Kent State Üniversitesi’nde yaptığı konuşma.
11 Amerikan Dışişleri Bakanlığı Yeni Bağımsız Devletler Özel Temsilcisi Stephen Sestanovıch’in 30 Nisan 1998
    tarihinde Amerikan Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşma.
12 "Transatlantic Partnership on Political Cooperation", Amerika-Avrupa Birliği Zirvesi, Birmingham, İngiltere, 18 Mayıs 1998; 
    Enerji ve Çevre Üzerine Amerika-Çin İşbirliği hakkında Gore 10 / 29 Metni; "U.S.-E.U. Statement on Caspian Energy", Amerika-Avrupa Birliği 
    Zirvesi, Birmingham, İngiltere, 18 Mayıs 1998.
13 Amerikan Dışişleri Bakanlığı Yeni Bağımsız Devletler Özel Temsilcisi Stephen Sestanovich’in Avrupa Olayları hakkındaki Alt Komite’de yaptığı 
    20 Mayıs 1998 tarihli konuşması; Hazar Havzası Enerji Diplomasisi konusunda Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve Devlet Başkanlığı Özel Danışmanı 
    Richard Morningstar’ın 7 Aralık 1998 tarihinde Washington’da gerçekleştirilen CERA Konferansı sırasında yaptığı konuşma; Amerikan
    Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott’un 19 Eylül 1997 günü Stanford Üniversite’sinde yaptığı ve "The End of Beginning: The Emergence of 
    New Russia" adlı konuşması.
14 Ibid.
15 Zaman, 1 Ocak 2000
16 Hasan Ünal, "Clinton’ın Türkiye Vizyonu", Zaman, 25 Kasım 1999; Faruk Mercan, "Milenyum Türkiyesi – II", Zaman, 16 Aralık 1998
17 Daha detaylı bilgi için Türk Dışişleri Bakanlığı’nın internet sayfasında yeralan ve Türkiye’nin hedeflerini açıklayan resmi bilgiler. 
     www.turkey.org/politics/pipeline.htm; 
     www.mfa.gov.tr/grupa/ae/asian.htm;
     www.mfa.gov.tr/grupa/ae/caucasian.htm
18 Daha detayl› bilgi için Türk Dışişleri Bakanlığı’nın internet sayfasında yeralan ve Türk-Rus iliflkilerini açıklayan resmi bilgiye bakabilirsiniz. 
     www.mfa.gov.tr/grupa/ae/russian.htm
19 Zaman, 16 ve 21 Kasım 1999; Yeni Şafak, 26 Aralık 1999
20 Mutlu Çölgeçen,"Adriyatik’ten Çin Seddi’ne", Yeni Şafak, 11 Ocak 2000
21 Yeni Şafak, 11 Ocak 2000
22 Zaman, 30 Ocak 2000
23 Hürriyet, 16 Ocak 2000; Radikal, 16 Ocak 2000; Cumhuriyet, 16 Ocak 2000
24 Sami Kohen, "Kafkasya’da Türk Rolü", Milliyet, 13 Ocak 2000
25 Irina Zviagelskaia, "The Russian Policy Debate on Central Asia", Royal Institute of International Affairs, London, 1995, pp. 1 - 38
26 Itar-Tass, 4 Şubat 2000
27 Türkiye, 10 Aralık 1999
28 Gerry Van Wyngen, "Russia at the Crossroads", Australian Financial Review, 8 Şubat 2000.
29 Yeni Şafak, 28 Aralık 1999.
30 Zaman, 2 January 2000.
31 Zaman, 14 Ocak 2000; Yeni Şafak, 26 Kasım 1999.
32 Miviam Lanskoy, "Anti-Terrorism as Pretext: Russia Taking Aim at the South Caucasus?", Central Asia- Caucasus Analyst, 2 Şubat 2000; 
    Vladimir Isachenkov, "Leaders of former Soviet Republics Meet in Moscow", Associated Press Newswires, 24 Ocak 2000; BBC, 
    "Russia tries to see that Karabagh problem is solved", 24 Ocak 2000.
33 BBC, "Russian and Armenian Security Councils Sign a Cooperation Treaty", 3 Şubat 2000; Itar-Tass, 17 Şubat 2000.
34 Yeni Şafak, 17 Ocak 2000; Zaman, 15 Ocak 2000; BBC, "Russian: Statement Issued on Meeting of CIS Foreign Ministers", 24 Ocak 2000; 
     BBC, "Putin Thanks CIS Leaders for his Election as Head of Presidents Council", 25 Ocak 2000; Nezavisimaya Gazeta, "Attempts at CIS 
     Integration Give Way to Bilateral Cooperation", 25 Ocak 2000.
35 Stratfor, "Central Asia Proving Easier Than the Caucasus for Russia to Swallow", 23 Şubat 2000.
36 James M. Dorsey ve Bhushan Bahree, "Turkmenistan, Gazprom Near Deal for Natural Gas", The Asian Wall Street Journal, 24 Şubat 2000.
37 Hart’s E&P Daily, "Lukoil Plans 500 New Wells", 3 Mart 2000; Michael Lelyveld, "Kremlin Determined to Stay in Race for Caspian Oil", 
     Radio Free Europe / Radio Liberty, 11 Şubat 2000.
38 Dow Jones International News, "Russia Builds 1/3 of Chechen Bypass Oil Pipelines", 7 Şubat 2000.
39 Zaman, 13 Ocak 2000; Segodnya, "Russia Gas to Be Transported to Turkey via Georgia", 4 Şubat 2000.
40 Interfax, "Russia Considers TRACECA Participation", 21 Şubat 2000; ASSA-Irada, "CIS and Baltic States Sign Protocol on Railway", 15 Mart 2000.
41 Zaman, 14 Ocak 2000; Yeni Şafak, 26 Kasım 1999.
42 Zaman, 18 Aralık 1999.
43 Türkiye, 16 Ocak 2000; Zaman, 15 Ocak 2000; BBC, "Russia Nuclear Power Station Construction Continues in Iran and China", 26 Ocak 2000; 
SFB, "Russia: New Military Doctrine / "Top Secret"Nukes", 29 Nisan 1999; Power in Russia, "New Russian Military Doctrine", Kasım 27, Sayı 46.
44 Çin Dışişleri Bakanlığı’nın "China’s Proposition on the Establishment of a New International Political and Economic Order", ve "China’s View on the Development of Multi-polarity" isimli web dökümanları
45 Avrupa Birli¤i Komisyonu, "EU Cooperation with the NIS & Mongolia",
     http://europa.eu.int/comm/dg1a/nis/intro
46 Chintamani Mahapatra, "Khatami Holds an Olive Branch: Beginning of a Change in US-‹ran ties", Strategic Analysis, Cilt XXI, Sayı 11, Şubat 1998, sayfa 1593-1602.

***