AB Zirvesinin Tarafı Değil, Konusuyuz!
GÜNDEM
Mustafa BALBAY
ankcum@ttnet.net.tr
29 Ağustos 2005 Pazartesi
3 Ekim provaları başladı. Tartışmalara bakılırsa yeni ezberler, yeni nakaratlar gündemde. Oyunun özünde ise değişen bir şey yok: Türkiye'nin masada tutulması!
Mustafa BALBAY
ankcum@ttnet.net.tr
29 Ağustos 2005 Pazartesi
3 Ekim provaları başladı. Tartışmalara bakılırsa yeni ezberler, yeni nakaratlar gündemde. Oyunun özünde ise değişen bir şey yok: Türkiye'nin masada tutulması!
Türkiye masada tutulmalı ama, masanın bir tarafı olarak değil, masanın konusu olarak ''ortada'' tutulmalı.
Bu hafta AB Dışişleri Bakanları zirvesi var. Zirve öncesi Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve Almanya'nın olası seçim birincisi Merkel , AB'nin taraflarına mektuplar gönderdiler. Hedefler ayrı, öz aynı.
Chirac, Rumlar üzerinden Türkiye'ye yükleniyor. Merkel ise Türkiye'ye özel statü
verilmesinde ısrarlı.
Fransa'nın tutumunda şöyle bir yaklaşım da sezilmiyor değil:
Mademki dönem başkanı İngiltere... Mademki İngiltere kara Avrupası'nı zor durumda bırakan adımlar atıyor... Mademki yeni AB üyelerine ABD politikalarını dayatıyor... Mademki benim olimpiyat hayallerimi söndürdü... O zaman ben de İngiltere ile uğraşırım, onun dönem başkanlığının başarılı geçmemesi için her şeyi yaparım.
Burada bizim açımızdan altı çizilmesi gereken durum şu:
Chirac bu politikayı izlerken, Türkiye'yi karşısına alıp almama kaygısı gütmüyor.
Deyim yerindeyse, İngiltere ve Fransa ''büyük filler'' olarak tepişecek biz de se-filler olarak ezileceğiz!
verilmesinde ısrarlı.
Fransa'nın tutumunda şöyle bir yaklaşım da sezilmiyor değil:
Mademki dönem başkanı İngiltere... Mademki İngiltere kara Avrupası'nı zor durumda bırakan adımlar atıyor... Mademki yeni AB üyelerine ABD politikalarını dayatıyor... Mademki benim olimpiyat hayallerimi söndürdü... O zaman ben de İngiltere ile uğraşırım, onun dönem başkanlığının başarılı geçmemesi için her şeyi yaparım.
Burada bizim açımızdan altı çizilmesi gereken durum şu:
Chirac bu politikayı izlerken, Türkiye'yi karşısına alıp almama kaygısı gütmüyor.
Deyim yerindeyse, İngiltere ve Fransa ''büyük filler'' olarak tepişecek biz de se-filler olarak ezileceğiz!
****
Gelişmelerin bir tarafı da doğal olarak Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan.
Gelişmelerin bir tarafı da doğal olarak Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan.
İki ülkenin lideri, önceki hafta Atina'da bir araya geldi.
3 Ekim için şu stratejiyi izleme kararı aldı:
1- Biz Türkiye'nin karşısında olan taraf olarak yer almayalım.
2- Biz Türkiye'den bazı şeyler elde etmek isteyen tarafız. Bunu koruyalım.
3- Türkiye'den istediklerimizi almanın yolu, Türkiye'nin AB masasında tutulması dır.
2- Biz Türkiye'den bazı şeyler elde etmek isteyen tarafız. Bunu koruyalım.
3- Türkiye'den istediklerimizi almanın yolu, Türkiye'nin AB masasında tutulması dır.
Askeri ve benzer güç yöntemleriyle isteklerimizi elde edemeyeceğimize göre, Türkiye'nin AB masasında tutulması lehimizedir.
4- AB ülkeleri içinde zaten Türkiye ile sorunu olanlar var. Bırakalım, ''kötü kişi'' biz olmayalım, onlar olsun.
4- AB ülkeleri içinde zaten Türkiye ile sorunu olanlar var. Bırakalım, ''kötü kişi'' biz olmayalım, onlar olsun.
Bu stratejinin devamında şöyle bir senaryo da dikkati çekiyor:
Rumlar, çerçeve belgesine Türkiye'yi daha da köşeye sıkıştıracak bazı tümceler eklenmesini isteyecek.
Rumlar, çerçeve belgesine Türkiye'yi daha da köşeye sıkıştıracak bazı tümceler eklenmesini isteyecek.
AB buna izin vermeyecek.
Türkiye başarı elde etmiş gibi görünecek. Zira, Türkiye'ye haziranda dayatılan
çerçeve metinde zaten yeterli zorlama ve horlama var.
***
Biz de bir Senaryo yazalım:
Türkiye'deki iktidar çıksa dese ki; Eyy AB, sen 3 Ekim'e kadar işi sürüncemede götürme, son dakikada her şey değişebilir korkusunu içimizde tutma,
her an yeni şeylerin istenebileceği havasını sürekli estirme eğilimin desin...
Ben bunda yokum.
Zaten vereceğimi verdim, 3 Ekim'de müzakereler başlarsa masadayız, başlamazsa biz kendimizi daha fazla tartıştırmayız. AB'nin kendi içindeki çekişmelerinin temel konusu olmak istemiyoruz...
Böyle bir durumda AB, Türkiye'ye bir heyet gönderecektir, ''Sevgili Türkiye, sen yanlış anladın. Yok böyle bir şey.
Müzakerelere başlayacağız.
Senin sandalyen bile hazır'' diyecektir.
Senin sandalyen bile hazır'' diyecektir.
Türkiye'de böyle bir hükümet yok!