CEPHESİNDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CEPHESİNDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2015 Cuma

FİLİSTİN - SURİYE CEPHESİNDE KAHRAMANLAR VE HAİNLER




FİLİSTİN -  SURİYE  CEPHESİNDE  
KAHRAMANLAR VE HAİNLER




Zaman’ın Hitlerci Yazarı Mustafa Armağan

Tuğrul Çelik

Paralel tarih

































































Derin Tarih’in bu ayki sayısında hediye edilen kitap Filistin-Suriye Cephhesi’nde Kahramanlar ve Hainler. Mustafa Armağan’ın editörlüğünde çıkan derginin ek olarak verdiği Cevat Rıfat Atilhan imzalı kitapta Filistin Cephesi’ndeki mağlubiyet doğrudan Mustafa Kemal’e bağlanıyor. Atilhan, Mustafa Kemal’in cepheyi terkedip gittiğini söylüyor. (en üstte) Mustafa Armağan’ın, antisemitist fikirlerini bildiği halde yine de savunduğu Atilhan’ın lakabı ise “Ortadoğu’nun Hitleri”ydi. (üstte, ortada) Atilhan, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu dergisinde “Yahudi” düşmanı ve Milli Mücadele tarihini çarpıtan yazılar da yazmıştı. (üstte)



Şu Mustafa Armağan’ın işi zor vallahi...
Neden mi?
Düşünsenize her ay bir tarih dergisi çıkaracaksınız ve içinde sürekli ama sürekli Atatürk düşmanı tezleri işleyeceksiniz.
Cımbızla seçip seçip.
Kolay gibi görünebilir ama öyle değil.
Bunlar güncel bir konu içinde Atatürk düşmanlığı yapmıyorlar, Atatürk düşmanlıkları içinde konuyu işliyorlar.
Lozan’ın yıldönümü mü oldu?
Patlat bir “Lozan’ın gerçek yüzü” yazısı... Zafer mi hezimet mi? Tüm dünyanın kafası net olsa da Şeriatçının kafası her yıldönümünde bir kere daha allak bullak oluyor, yedikleri tokadın şiddetinden.
Gezi olayları diktatörün tahtını mı salladı, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganları mı sardı dört bir yanı...
Saldır Bursa Nutku’na...
“Gerçek değildi” de, “uydurmaydı” diye yaz...
Ha bir de Tayyip Bey faktörü var.
Seçilen konu Tayyip Erdoğan’ın da hoşuna gidecek.








Örneğin Tayyip Bey Cumhuriyet’in “ırkçı” köklerine mi indi.
Hemen ardından ilk sayıda kapağı yetiştireceksin:“Atatürk’ten kafatası dersleri” diye.
Dedik ya kolay iş değil...
İşin derinine inmek meselenin esası... Bilinmeyeni söyleyeceksin. “Resmi Tarih”in söylediklerini herkes söylüyor. Esas mesele bilinmeyende... Hem işin içine gizem de katacaksın: “‘Bilmem ne’nin gerçek yüzü”...
Stratejik bakacaksın bir de... Hem stratejik hem derin...
Dış politika gibi tarih politikası... Hem bugün her şeyin paraleli moda değil mi bunlarda.
Alın size paralel tarih.

Atatürk düşmanı olsun da çamurdan olsun

Derin Tarih editörü Mustafa Armağan’ın dergideki kuralı şöyle: Atatürk düşmanı olsun da çamurdan olsun.
Derin Tarih’in bu sayısında, dergiyle birlikte “yasaklanan kitap”, “saklanan kitap” gibi sunuşlarla hediye edilen kitapların sonuncusu  Cevat Rıfat Atilhan imzalı “Filistin-Suriye Cephesi’nde Kahramanlar ve Hainler”.
Kitabı okumadan da içeriğini tahmin etmek mümkün. Biraz tarih bilince, neyin ne olduğunu gözden geçirip Şeriatçı kafa bunu nasıl tersyüz edebilir diye düşününce böyle tonlarca kitap yazılabilir.
Cevat Rıfat Atilhan’ın fikirlerine geçmeden önce okuduğumuz kitabın Mustafa Armağan tarafından neden seçildiğini belirtelim.
Kitabın özeti şöyle:
Yazar Cevat Rıfat Atilhan Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin ve Suriye Cepheleri’nde Cemal Paşa’nın yaverliğini yapıyor ve tanık olduğu olayları kaleme alıyor. 1917-18 Gazze Muharebeleri sonrası Filistin ve Suriye’nin elden çıkışını doğrudan Mustafa Kemal’e bağlaması da kitabın tercih nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Atilhan’a göre Mustafa Kemal, İngilizlerle anlaşma yapmayı denemiş,  General Allenby karşısında direnmeden geri çekilmiş ve bu toprakları bu yüzden kaybetmişiz. Mustafa Kemal’in bir İngiliz işbirlikçisi ve hain gibi gösterildiği kitapta İsmet İnönü’den de “savaş kaçağı” olarak bahsediliyor. Tam da Derin Tarih’e malzeme işte.
Bu arada bu anıların daha önce Necip Fazıl’ın Büyük Doğu Dergisi’nde “Bilinmeyen İnkılâp” adı altında tefrika edildiğini de not edelim. Atilhan aynı zamanda iyi bir Büyük Doğucuydu.


Bilinmeyen Mustafa Armağan!

İçerdiği tezler açısından iyi malzeme sunan kitap ve yazarı diğer taraftan “bilinmeyen Mustafa Armağan”ı ortaya çıkardı.
Mustafa Armağan, kitaba yazdığı sunuş yazısında Cevat Rıfat Atilhan’ı şöyle anlatıyor:
“Elinizde tuttuğunuz kitapçığın yazarı da kendi görgü, bilgi ve sezgileri ışığında yaşadıkları, işittikleri ve okuduklarından yola çıkarak irili ufaklı 100 civarında yayın yapmış, farkına vardığı bazı gerçekleri okurlarıyla paylaşmak uğruna 75 yıllık ömrünün büyük bir kısmını vakfetmiştir. Halen eserleri basılmıyor olsa da, bazıları hâlâ önemini muhafaza ediyor.
Korkusuz bir kalem Cevat Rıfat Atilhan’ınki (1892-1967). Yahudilerin dünyayı yönettiklerini savunan ‘Gizli Devlet ve Fesat Programı’ veya ‘Dünya İstilacıları’ gibi komplo teorisi ve anti-Semitist kitapları bir kesim tarafından çok okunurken, diğer kesimler tarafından tamamen dışlanmasına yol açmış, hatta 28 Şubat gibi İsrail’in siyaset üzerindeki ağırlığının arttığı bazı baskı dönemlerinde eserlerini basan yayınevleri tehdit edilerek eserlerinin basılmasına ve dolayısıyla yeni nesiller tarafından okunmasına açıkça mani olunmuştu.
Oysa Atilhan’ın beğenin veya beğenmeyin bir davası vardı ve yanlış yazılan tarihi düzeltmek de davasının ilkeleri arasındaydı. Davasını savunurken açık ve dürüst olmak ve şahsi bir çıkar hesabı gözetmeden bunları yapmak onun şiarıydı. Yahudilere takıntılıydı kabul, ama bu tutumu, diğer konularda yazdıklarını, hele elinizdeki kitap gibi içinde yaşadığı olaylar hakkındaki neredeyse hatıralarını  görmezden gelmeye sebep olmamalıydı.”
Mustafa Armağan sunuş yazısında Atilhan’dan “bir dava adamı”  olarak bahsediyor. Bu davası nedir diye soracak olursanız “Yahudi düşmanlığı”.
Tıpkı Hitler gibi...
Atilhan’ın hayatına göz atınca 1933’te Almanya ziyaretinde Hitler’le tanıştığı ve ertesi yıl toplanan “Siyonist, Komünist ve Farmason Düşmanları Kongresi”nde kongre başkanlığı yaptığı bilgisine ulaşıyoruz. Bunları Mustafa Armağan da belirtiyor.
Hatta Atilhan’a “Ortadoğu’nun Hitler’i” deniyor.
Atilhan aynı zamanda Büyük Doğu’da Necip Fazıl’la birlikte yazıyor ve Büyük Doğu Cemiyeti’nin kuruluşunda da birlikte yer alıyorlar.
İkisini birleştirenin Yahudi düşmanlıkları ve Hitler hayranlıkları olduğunu sanırım belirtmeye gerek bile yok.
Bu gerçekler Mustafa Armağan tarafından da yazıldığı halde, Atilhan’dan bir “dava adamı” olarak bahsediliyor.
Atilhan, Yahudi düşmanı fikirlerinden ötürü kutsanıyor.
Hem de bizzat Mustafa Armağan tarafından...
“Yahudilere takıntılı” olduğu belirtilmesine rağmen hem de!
Acaba ırkçılık ve faşizm karşıtı Mustafa Armağan’a bir haller mi oldu?
Atatürk’ü kafatasçılıkla suçlayan anti ırkçı Mustafa Armağan’ın Atilhan hassasiyeti nereden geliyor?
“Gerçek Mustafa Armağan”ın bilinçaltında yatan en az “Üstad”ı ve Atilhan kadar yoğun bir Yahudi düşmanlığı mı?
Yoksa karşımızda Hitlerci Mustafa Armağan mı var?

Saklama Mustafa Armağan, Hitler için de “dava adamıydı” de

Madem ki Yahudi düşmanlığı bir dava senin için, o zaman en büyük Yahudi düşmanı Hitler’i de kutsa, onu da dava adamı ilan et Mustafa Armağan.
“Beğenin ya da beğenmeyin onun davası da buydu” de. Yahudi katliamını, toplama kamplarını da savun.
“Dava için böyle yapılması gerekiyordu” de.
“Dava için her şey mübahtır” de.
Hem senin tarih anlayışın söylenmeyeni söylemek, ezberleri bozmak, saklananları, üzeri örtülenleri ortaya çıkarmak değil mi?
“Gerçek” tarihçilik değil mi?
At üzerindeki yükü.
Boşalt içini.
Atatürk düşmanlığını haykırdığın gibi Hitlerciliğini de haykır her sayıda!
Derin tarihçiye de bu yakışır.

http://www.turksolu.com.tr/419/celik419.htm