Bekir Coşkun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bekir Coşkun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Eylül 2020 Pazar

Nehir….

Nehir…. 



Bekir Coşkun. 

19 MAYIS 2019

Sözcü Gazetesi


Şu uluslararası alemde, gurur duyacağımız bir ürünümüz yok…

Bir televizyon markası…

Bir araba…

Uçak falan…

Dünya çapında bir üniversite…

Bir ünlü marka…

Modada, ekonomide, tarımda, sanayide bir gurur…

Bir eser, bir buluş…

Yok…?Ama nereye gitsek gururluyuz…

Çünkü bizim Atatürk'ümüz var…

Onun destan destan zaferleri…

Ve kurduğumuz T.C…?Bugün; modern cumhuriyete atılan ilk adımın yıl dönümü değil sadece… İhanete ve yıkıma uğrayan vatanın, ikinci kurtuluşunun da ilk adımıdır…

Hadi yürüyün…?

Demiştim size; çağdaşlık nehir gibidir, asla tersine akmaz…

İhanetlerin karşısında donup kalmış kar taneleri, baharla birlikte eridi… Çakıl taşlarından süzülüp minik minik derelere, dereler ırmaklara dönüştü…

Bugün 19 Mayıs…

Meydanlara, caddelere bakın, nehir gibiyiz…?Yeniden onarılacak cumhuriyet…

Yeni bir anayasa…

Yeni yasalar…

Yeni bir adalet, hukuk, yargı…

Kuvvetler ayrılığının işlediği yeni bir parlamenter sistem…

Sarayın değil, devletin bakanları, devletin valileri, devletin savcıları, devletin yargıçları, devletin polisleri…

Yeniden T.C…? Bugün 19 Mayıs…

Coşkuya bakın…

Cumhuriyetimizin kuruluşuna doğru atılan o ilk adımdan yüz yıl sonra… İhanete uğramış cumhuriyetimizi kara zihniyetin elinden kurtarıp onarmak için yeniden bu coşku…

Cumhuriyet sevdamız nehir gibidir…

Asla geriye akmaz nehir…


https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/bekir-coskun/nehir-4850531/


***

26 Eylül 2020 Cumartesi

Türkiye Niye Batmaz?..

 Türkiye Niye Batmaz?..



Bekir Coşkun

05 Ekim 2011 Çarşamba 12:28

Her şeyi yabancılara sattıkları için, batınca onlar batıyor…  Bize bir şey olmuyor…

*

Diyelim ki telefon işletmesi batsa…

Lübnan’da bir Arap “battım…” diye bağıracak…

Limanlar batsa…

Hong Konglu ile İsrailli bağırıyor…

Bize yine bir şey olmuyor…

*

Zaten şimdiye kadar batmış Türk zengini gören de yok…

Batmazlar çünkü…

Herkes “battı” dediğinde, o aslında çıkıyordur; Mayorka adasına…

*

Doğrusunu isterseniz…

Çevrenize bakın; çalışan, üreten, alın teri döken, hakkını vererek para kazanan, koşuşturan zor bulursunuz…

Ama herkesin parası var…

Herkesin cep telefonu var…

Herkesin arabası var…

“İşler nasıl” diye sorsanız, size “uğraşıyoruz” diyecektir…

“Neyle uğraşıyorsun” diye sorun…

*

Türkiye batmaz…

Bankalar batsa, o zaman “battım” diye bağıranlara bakın:

Yunanlı, Kuveytli, Fransız, Lübnanlı, Belçikalı, Kazak, İtalyan, Rus, İspanyol…

*

Cam işletmesi batsa; Fransız batıyor…

Market batsa; Hollandalı…

Enerji sektörü batsa; Avusturyalı…

Demir fabrikası batsa; Amerika’dan birisi bağıracak “battım” diye…

Araba muayene şirketi iflas etse; Alman…

Araba fabrikası battı diyelim; Japon batıyor…

Yani bize bir şey olmuyor…

*

Savaşacağınıza mayın tarlalarını İsraillilere verseydiniz ya…

Bizimkiler döşediği için mayınları hayatta bulamayacakları gibi, altlarında patladığında da hem batacaklardı, hem uçacaklardı…

*

Diyelim ki “Ne olacak bu yabancıların hali?” diye rakı içmeye kalktınız…

Ama garson geldi “rakı yok” dedi…

Batmış…

Kim battı?..

Amerikalı…

*

“Ekonomik kriz bizi etkilemez” tezi doğru…

Kimsenin çalışmadığı, ama herkesin para harcadığı millet ile her şeyini satmış devletin ortak eserinin adıdır aslında:

“Türk Mucizesi…” Asla Batmaz…

https://www.adaletbiz.com/kose-yazarlari/turkiye-niye-batmaz-h2582.html

27 Mart 2020 Cuma

Sessiz Kalma Yargiç.,

Sessiz Kalma Yargiç.,


Sessiz Kalma Yargıç….
Bekir Coşkun.,
21 OCAK 2014

Mahkeme kapıları yıkıldı…
Adalet dışarıda kaldı… 
Ama sen de içeride kaldın yargıç…

*
İnsanlar, canları yandığında mahkeme kapısına koşarlar… 
En son yerdir… 
Bir kasaba adliyesinin önündeki merdivenlere oturmuş yorgun yaşlı insan da… İşte ülkenin Genelkurmay Başkanı da… 
Hiç fark etmez… 
Aynı kapıdır o… 
Umudun, güvenin, çarenin olduğu son yer…

*
Bir karambol döneminde ülkede her şey yıkılmış, her şey çökmüş, her şey yok edilmişse… Sadece o kapı kalmışsa yerli yerinde… 
Korkma… 
Git çal… 
Hakkını, acını, gözyaşını geri verir yargıç…

*
Ama kapı yıkılmışsa?..

*
Herkesten önce, yargıyı korumak yargıcın görevidir… 
Herkesten çok, o hukuktan sorumludur… 
Yoksa teraziyi ben tutardım…

*
Dön bak… 

Geçen on yılı en çok unutulmaz kılacak olan, yargının tetikçilerin elinde silah gibi kullanılmış olması değil mi?..
“Hoca”ya mı, yoksa “imam”a mı bağlı olduğu tartışılan bir yargı görülmüş şey mi?.. 
Ya da; her şey unutulsa bile, hukukun nasıl bittiğinin, adaletin nasıl çöktüğünün, o kapının masum insanların başına nasıl yıkıldığının unutulması olası mı?..

*
Şimdi de… 

Adaletin yüce ve bağımsız vicdanı yerine, ortaya saçılan rezillikler yüzünden sokağa dahi çıkamaz hale gelmiş iktidarın bir sıradan bakanına bağlayacaklar seni… 
Emir kulu oluyorsun yani… 
Öyle mi?..

*
Hukuk önce senden sorulur… 
Sahip çık yargıç… 
Sessiz kalma… 
Oradasın… 
Yükselt sesini… 
Korkma…

*
Hukuk varsa Türkiye var…
Yoksa yok… 


***

14 Ekim 2019 Pazartesi

Biz de İneğe Girdik…

Biz de İneğe Girdik…


Bekir Coşkun.

Deveye giren var…
İneğe giren var…

? Kaçan danayı kaç aile çoluk çocuk kovalıyorsa, demek ki o kadar hisse…
? “Alo dana kaçtı” hattı kuruldu…
Camdan bakıyorsun, ipi duruyor, ipin ucunda dana yoksa… Çeviriyorsun “Alo dana kaçtı hattı”nı, zabıta yetişiyor…
Tam teçhizatlı; halat, zincir, bayıltma tüfeği, minibüs, vinç, dürbün…
“Dürbün niye?” derseniz, saklanan dana da var, öyle demeyin…
? Bu bilgileri veriyorum, çünkü sizin aldığınız o yanaşma gazetede okuyamazsınız, imamın canı sıkılmasın diye kurbanda yaşanan vahşeti korkularından veremiyorlar artık…
? Dana kaçtı…

Baktın ipin ucunda yok…

İlk iş durduğun yerde diklemesine koşuyor gibi yapıp “Dana kaçtı” diye bağırmak ki “danaya giren” hisse sahipleri yetişsin…
Ve “Alo dana kaçtı hattı” nı arayacaksın…
? Unutmayın, derisi cemaatedir…
Eskiden o derilerle Türk Hava Kurumu, genç pilotlar yetiştirip, uçak modelleri geliştirip, eğitim uçakları uçururdu…
Binlerce pilot yetiştirildi bugüne kadar…
Aynı tarihlerde tarikat şıhının uçağı yoktu, onu ise müritleri uçururdu:
“Dün gece Kudüs’e vardı geldi…”
“Hicaz’a da gider gelir…”
“Hüseyin görmüş, hiç havadan inmedi dedi…”
? Ama zamanla Anadolu kentlerine charter seferleri koydular…
Müritler de uçmaya başladı…
Şıh yerde…
Herkes uçmaya başlayınca, canı sıkıldı bu işe…
Neyse ki imam yetişti…
? Kurban derilerinin tarikat ve cemaatlere verilmesini sağladılar…
Ki şıh uçsun…
Trilyonlar akacak ceplerine…
Gerici yapıyı güçlendireceği için, bir bakıma faydası dönüp dolanıp iktidaradır…
Kötürüm olsa uçar insan…
? Siz de bir canlıyı yatırıp kesmenin “ibadet” olduğuna inanıyorsanız…
Allah kabul etsin…

Çocuklar Görmesin ama…

***


16 Kasım 2018 Cuma

Türkiye Niye Batmaz

Türkiye Niye Batmaz,



Bekir Coşkun,

Her şeyi yabancılara sattıkları için, batınca onlar batıyor…
Bize bir şey olmuyor…

*
Diyelim ki telefon işletmesi batsa…
Lübnan’da bir Arap “battım…” diye bağıracak…
Limanlar batsa…
Hong Konglu ile İsrailli bağırıyor…
Bize yine bir şey olmuyor…

*
Zaten şimdiye kadar batmış Türk zengini gören de yok…
Batmazlar çünkü…
Herkes “battı” dediğinde, o aslında çıkıyordur; Mayorka adasına…

*
Doğrusunu isterseniz…
Çevrenize bakın; çalışan, üreten, alın teri döken, hakkını vererek para kazanan, koşuşturan zor bulursunuz…
Ama herkesin parası var…
Herkesin cep telefonu var…
Herkesin arabası var…
İşler nasıl” diye sorsanız, size “uğraşıyoruz” diyecektir…
Neyle uğraşıyorsun” diye sorun…

*
Türkiye batmaz…
Bankalar batsa, o zaman “battım” diye bağıranlara bakın:
Yunanlı, Kuveytli, Fransız, Lübnanlı, Belçikalı, Kazak, İtalyan, Rus, İspanyol…

*
Cam işletmesi batsa; Fransız batıyor…
Market batsa; Hollandalı…
Enerji sektörü batsa; Avusturyalı…
Demir fabrikası batsa; Amerika’dan birisi bağıracak “battım” diye…
Araba muayene şirketi iflas etse; Alman…
Araba fabrikası battı diyelim; Japon batıyor…
Yani bize bir şey olmuyor…

*
Savaşacağınıza mayın tarlalarını İsraillilere verseydiniz ya…
Bizimkiler döşediği için mayınları hayatta bulamayacakları gibi, altlarında patladığında da hem batacaklardı, hem uçacaklardı…

*
Diyelim ki “Ne olacak bu yabancıların hali?” diye rakı içmeye kalktınız…
Ama garson geldi “rakı yok” dedi…
Batmış…
Kim battı?..
Amerikalı…

*
Ekonomik kriz bizi etkilemez” tezi doğru…
Kimsenin çalışmadığı, ama herkesin para harcadığı millet ile her şeyini satmış devletin ortak eserinin adıdır aslında:
Türk mucizesi…
Asla batmaz…


***

4 Kasım 2017 Cumartesi

Ve Noel Babayı Sünnet Ettiler...


Ve Noel Babayı Sünnet Ettiler...

Bekir Coşkun

Şişme Noel Baba’yı Beyazıt Meydanı’nda patakladılar...
Sonra zaten tekbir getirerek sünnet ettiler...
Din elden gitmedi...
*
Be güzel kardeşim...
Noel ayrı...
O ayın 24’ünde Hıristiyan âlemi tarafından kutlanır...
Bu yılbaşı ayrı...
*
Hani “2014 yılı bütçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan para” diyor ya, dört bakanlık bütçesinden fazla...
İşte o mangırı kapma hesabında adı geçen şey...
Diyanet İşleri Başkanlığı itiraz ediyor mu?..
*
O kadar parayla çağdaş eğitim yapılsaydı adam olmuştun...
Bilirdin o zaman Noel ne, yılbaşı ne?..
*
Yılbaşı; miladi takvimin başı...
Daha iyisi yapılana kadar dünyanın en tutarlı takvimidir...
Sen de takvim yapmışsın ama seninki senede 10 gün kadar yürüyor...
Diyelim İstanbul’un fethi (29 Mayıs) on gün kadar yürüye yürüye geldi temmuza... O sıcakta Fatih’in kürkü ne oluyor?..
Ya da Sarıkamış’ta (22 Aralık) 60 bin asker donarak öldü...
Yerde kar, bir buçuk metre...
Senin takvimine göre anma töreni gele gele geldi ağustosa... Vali “tarihte bugün donarak öldüler” dediğinde, kan ter içinde...
*
Kutlu Doğum Haftası keza...
Hz. Muhammet’in doğumu 20 Nisan...
Bahar...
Güllerin açtığı zaman...
Niye kara kışa getireceksin?..
Nitekim baktılar geziyor, sabitlediler...
*
Ayrıca...
Noel Baba (Aziz Nicholaos) bizim Demreli...
300’lü yıllarda yaşamış, zengin babasından kalan varlığını yoksullara dağıtarak yaşlanmış bir hayırsever...
Kemiklerinin bir kısmı Antalya Müzesi’ndedir...
Belki efsane ve uyduruk...
Ama çocukları sevindirmenin sembolü...
Kutu getiriyor...
*
Din, ahlak diyorsan...
Çıksana kutu kutu götürenlerin karşısına...


***

9 Mart 2017 Perşembe

Susmayacaksın!…



Susmayacaksın!…


Bekir Coşkun


Çık…
Bağır…
Çağır…
Yırtın…
Başına ne geldiğini herhalde anladın…
*
Bak dereni elinden alan adam işte…
Çevreci…
Köyünün suyu kesildi, çeşme kurudu…
Balıkların öldü…
Sorunca, sana “Hes’tir” dediler…
İşte; talan edilen ormanın, yeşilin, koruluğun, kıyının, derenin parası ayakkabı kutularından çıktı mı?..
*
Şehirdeysen…
Nohut geldi…
Makarna geldi…
Kömür geldi…
Senin payına düşen bu kadardı çünkü…
Onun payına düşeni gördün; sayamamış, eve para sayma makinesi getirmiş…

*

İşçiysen, memursan…
Yüzde 3 zam dediler…
Yanaşma sendika yüzde 4 istedi…
Ben bile bildim olacağı; ikisinin ortası yüzde 3.5…
Zamlı maaşı alan baktı ki maaşı elli lira azalmış… Yeni vergi dilimine girmiş çünkü artınca… Arttığından dolayı azalmış yani…
Tam o sırada satmışlar TEKEL arazisini…

*
Yeni yılda “huzur, hayırlar, esenlikler” dilediler…
İlk ne geldi?..
Zam…
*
Yeni yılın daha ikinci günü cebindeki 100 liranın 17 lirası gitti…
Bayrağın, andın, marşın, bayramların, ordun, aydınların, yargın, üniversiten, cumhuriyetin, çocukların, umutların, geleceğin elinden alındığında hadi uyanmadın…
Kazıklandığında bari uyansaydın…

*
Hâlâ çıkıp “Türkiye seninle gurur duyuyor” diyorsan…

*
“Göbeğini kaşıyan adam” deyince kızma…
Ya da susmayacaksın…


***

29 Ocak 2017 Pazar

Dinozor...



Dinozor...


Bekir Coşkun

Kamerayı alıp Kayseri’de “Millete” sordular: 
Hayvanat ba
hçesine dinozor getirilsin mi?..
*
65 milyon sene önce soyu tükense de... 
Herkes istedi...
*

Yani getirilsin diyorsunuz!..” 
Tabiii... Çocuklar görsünler... Hayvan sevgisi gibi yok yani...

*

Dinozor gelse?..” 
Ne güzel... 
Ne güzel... 
İsteriz...

*
Getirilsin diyorsunuz?..” 
Şimdi gidip bakıyorsun, görüyorsun ne de olsa... Görmek her bakımdan daha iyi...

*

Gerisini izleyemedim... 
Vardır eminim: 
Kayseri hayvanat bahçesine dinozor getirilsin mi?..” 
Tabii ki... Ben çok severim şeyi...

*
Düşündüm... 
Bu insanlar beş ay sonra belediye başkanlarını, ondan sonra cumhurbaşkanını ve nihayet milletvekillerini seçecekler... 
Son dinozordan bu yana milyonlarca yıl geçse de, ortaçağ dediğin şurası... 
İster tabii...

*

Sen yırt kıçını... 
Türkiye geri gidiyor” diye... 
Hayvanat bahçesine dinozor istiyor o... 
Aslı Yunancadır; korkunç kertenkele anlamına gelir... 
Bir rivayete göre birbirlerine girdiler dinozorlar... 
En son kalan baktı ki kimse kalmamış... 
Bir başka rivayet; her şeyi yediler... 
Yiye yiye... 
Yemekten gittiler yani...

*

Seçim sandığını koyun isterseniz... 
Dinozor” ile “Zümrüdü Anka Kuşu” arasında seçim yapılsın, “Sizce hayvanatbahçesine hangisi getirilsin?” diye... 
Göreceksiniz... 
İkisinden birisi kazanmazsa namerdim...

*
İnanmazsanız... 
Az kaldı... 
Seçim yakın...


***


20 Ocak 2017 Cuma

Televizyon Aydını...



Televizyon Aydını...


Bekir Coşkun


TELEVİZYON  televizyon gezen o “görüş sahibine” rastladım.
Siz de onu her gece  (aslında gündüz de) televizyonda “görüş” bildirirken görüyorsunuzdur.
Elinde paketler vardı, yeni kravat ve gömlek almıştı, “Şimdi berbere gidiyorum” dedi.
Çıkacağı televizyon programlarının listesini gösterdi... Kesin çağrıldıklarının altını kırmızıyla, çağrılma olasılığı olanların altını yeşille çizmişti...
“Şu sarılar ne?” dedim, yanıtladı:
“Çağrılmam gerekenler...”
Konuşurken bana iki defa “Ceren Hanım”, bir defa “Özge Hanım”, üç defa da “Sayın Yiğit Bulut” dedi...
Bir ara sustu, reklam arasıymış...
Zaman zaman orasının televizyon stüdyosu olmadığını hatırlayınca, “Benim burada ne işim var?” gibisinden iç çekti.
Konuşurken belli aralıklarla parmağını bizim Hüseyin’e doğru sallamasından, kamera niyetine prova yaptığını anladım.
Zaten Hüseyin de arkasından, “Abi bu adam televizyoncu” dedi...
Başbakan‘ın oturup devamlı kendisini dinlediğini düşünüyor...
Her konuda görüşü var; hukuk, anayasa, demokrasi, diplomasi, referandum, darbe, uçak kazası, grizu patlaması...
Televizyonlara çağrıldığında bir tek kez olsun, “Ben bundan anlamam“ demiş değil...
İktidarın, “Anayasa Değişikliğini  Referanduma Götürmesini“ savunmak üzere hazırlanmışken, çağrılsa “İşte Evleniyoruz“ programına gidip oturabilir...
Damada sorulan “İlk gece” sorusuna, referandum ezberine göre atılıp yanıt da verebilir:“Millete sorulur, sen de istiyor  musun diye... Millet de isterse, hep birlikte yapılır... Neyi milletten saklayacaksınız... Bu millet kimin, bizim... O zaman buyurun birlikte koyalım ortaya...”
Ne bileyim...
Televizyonlar bana bu “görüş sahiplerini” dinletiyorlar diye kızıyorum aslında...
“Niye oturup dinliyorum” diye kendime kızmak yerine...




***

8 Ocak 2017 Pazar

Kemal Bey, Lütfen...



Kemal Bey, Lütfen...



Bekir Coşkun
bcoskun@cumhuriyet.com.tr 
12 Temmuz 2013 Cuma



Sanırım anlatamadık:
İktidar sorunu yok...
Muhalefet sorunu var...
Çünkü Türkiye kimi göndereceğine karar verdi, kimi getireceğini bulamıyor...


***

Bu gençler siz muhalefet yapamadığınız için meydanlara döküldüler...
O çığlıklar, siz atmadığınız içindir...
O tencereler, tavalar sizin adınıza...
Yürüyorlar çocuklar, siz durduğunuz için...
Sonunda tencereyi biz çalacaksak, siz niye varsınız?..


***

“Kemal Bey çizmeler” hatırlatması boşuna değildi...
Keşke deneseydiniz...
Bir ara tekini giydiniz gibi gelmişti?..


***

Gerçi Gezi Parkı’na gidip gezmeniz iyi bir şey... “Gezmek herkesin hakkı” demeniz de hatırlatmak bakımından faydalı... 
Polislerin elini sıkmanız da jest olsun...
Ne diyeyim ben size?..
Tayyip Erdoğan tüm bunların park meselesi olmadığını anladı, siz anlamadınız...


***

Pala ile saldıranın serbest bırakıldığı gün, tüm şehirlerde evleri basıp çocukları topladılar... Uykulu gözlerle ve şaşkın götürüldüler... 
Hapishaneler doldu...
Kaç anne, baba sabahlara kadar ağlıyor bu gecelerde, bilemeyiz...
Ve sokak arasında sıkıştırılıp dövülen Ali, beşinci kurban olarak can verdi, tırnağına kıyamazsınız...
Tüm dünya biliyor ki bu cinayetleri diktatörün adamları işliyor...
Bundan beter faşizm mi olur?..
Ve siz hâlâ bunlarla anayasa yapmaya kalkıyorsunuz... 
Neler oluyor size?..


***

Cumhurbaşkanı’nı göreve çağırdınız...
Tınmadı...
TBMM Başkanı’nı göreve çağırdınız... 
Tınmadı...
Onların aynı hamamın tası olduklarını bilmiyor musunuz?..
Bence bir de kendinizi göreve çağırsanız...
Bakarsınız tındınız...


***

Demokrasinin önünü tıkadınız...
Çünkü iktidar Afrika kabilelerinde de var...
Muhalefet olmayınca, demokrasi olmuyor...


***

Ve gençler kendi kaderlerine el koymak zorunda kaldılar...
Ödedikleri ağır bedeldir...
Bu kan...
Bu gözyaşı...
Sokak aralarında can veriyorlar...
Siz hâlâ yoksunuz...
Lütfen artık...

***