ASKER VE GERİLLA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ASKER VE GERİLLA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2020 Pazartesi

ÇATIŞMALARDA ÖLEN ASKER VE GERİLLA AİLELERİNİN DURUMU

ÇATIŞMALARDA ÖLEN ASKER VE GERİLLA AİLELERİNİN DURUMU


Feyzi Çelik 
İstanbul. 2017
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ
05.05.2013 

Barış sürecinin iki somut gerçeği vardır. Bunlar çatışmada hayatını kaybeden PKK’lilerin aileleri ile çatışmalarda ölen asker aileleridir. Yapılan araştırmalara göre  PKK’lilerin aileleri, çatışmanın nedeni olarak  Devletin Kürtleri ezmesi ve zulme uğratması olarak görmektedirler. PKK’lilerin aileleri PKK’yi de bu ezme ve zulme karşı direniş gösteren bir örgüt olarak görüyorlar. Genel olarak bu ailelerin devlete güveni de çok azdır. Devletin PKK’yi bir terör örgütü olarak görmeye devam etmesi bu kesimlerce adeta hakaret olarak addedilmektedir. Başbakanın akil insanlarla yaptığı ilk toplantıda akil insanların bir kısmı terör örgütü tanımlamasının sürece zarar verebileceğini ileri sürüp bu konuda başbakanı eleştirdiler.
Asker ailelerinin çatışmalara bakış açısı devletin bakış açısından farklı değildir. Bunda devletin söyleminin etkili olduğu bir gerçektir. Olaya PKK terörü bakıldığı müddetçe asker aileleri ölen çocuklarını şehit, PKK’lileri terörist olarak tanımladıkça bundan çözüm çıkarmak zor olacaktır. Bu konuda Kürt çevresi ölen asker ailelerine daha anlayışlı yaklaştığı, onlarla yakınlaşma isteği gösterdiği de bir gerçektir. Ailelerin çocuklarının acılarını karşılıklı hissetmeleri onları bir araya getirecek çalışmaların yapılmasıdır.

Sorun, sadece ölen asker/gerilla aileleriyle sınırlı değildir. Asker aileleri için sorunun görünen yüzü ölen askerler olduğu halde Kürt tarafı için uygulanan zorunlu göç, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, hukuksuzluklar diğer taraf için görmezlikten gelinmektedir. Aslında devletin uyguladığı şiddetin en büyüğü bunlarda kendisini göstermiştir. Bu şiddeti adeta toplumsal tabana yaymıştır. Bunun tahribatı dağda öldürülen gerillaların ötesinde anlamlar taşımaktadır.
Gerçek anlamda bakıldığında ölen askerlerin büyük çoğunluğu yoksul aile çocuklarıdır. Varlıklı ailelerin çocuklarının askere bile gitmedikleri de dikkate alındığında büyük bir adaletsizlik olduğunu kendileri de bildiği, bundan dolayı zaman zaman devlete kızgın olduklarını söylemelerine rağmen çözüm konusunda karşı tarafı anlamama çabası devam ettikçe çözümün zorlaşacağı bilinmelidir. 

Ölen askerlerin tamamının yoksul aile çocukları olması dahi yaşanan adaletsizliğin boyutunu ortaya sermek için yeterlidir. Asker aileleri bunu anlamak yerine, konuya terör olarak bakmaya devam etmekte, devletten de bunu çözmek
PKK’li ailelere göre çözüm devletten gelmeli deniliyor ise de çözüm için tek aktör olan devleti çözüm için adım atmaya ikna edecek oluşum da PKK’dir.
Kürtlerin ve Türklerin Türkiye’de beraber yaşayabileceğine dair umutlar ve inançlar sonsuzdur.  En önemli husus çatışmanın etnik bir savaş olarak düşünmemiş olmasıdır. Bu açıdan toplumsal barışın temeli de sarsılmadığından sağlanması da kolaydır.

Barış, halkların yaşadığı acıların en etkili şekilde iyileştirilmesi eşit koşullarda birlikte yaşamaya ikna olmakla giderilebilir.
Şehit, askeri bir anlayışı çağrıştırdığından dolayı tarafların yaşanan kayıpları şehit olarak adlandırmaya devam edilmesi halinde karşı taraf düşman olarak görür. Aynı şekilde bir tarafın diğer tarafına terörist olarak bakması da buna benzer. Sorunu şehit ailelerinin sorununa indirgemek acıyı bizzat yaşayanları sorunun önemli noktasına dahil ettiğiniz zaman çözüm için zorlu olabilir. Siyasi karar üzerinde olumsuz etki bırakabilir.

Devletçi bakış açısından kurtulmak gerekiyor. Şehit ailelerinden devlete yakın olanlara ağırlık vermek yerine diğerlerine de bakılmalıdır. Ölen çok sayıda Kürt asker ve korucu da vardır.

Koruculuk üzerinde durulmalıdır.

Düzlemi bütün olarak ele almalı, keskin uçlarda yer alanlarla sınırlı olmamalıdır. Çatışmanın keskin uçlar arasında olması çözümün de bu uçlar arasında olacağı anlamına gelmez.

Abdullah Öcalan’a yönelik ön yargıların kırılması gereklidir. Abdullah Öcalan’ın çabaları anlamlandırılmalıdır.

BDP’nin mecliste bulunması, TRT 6’nın açılmış olması düşmana verilen taviz olarak algılanmamalıdır. Hayali bir şekilde Öcalan’ın meclise geleceği korkusunun pompalanması süreci sulandırma amaçlıdır.

PKK Köy koruculuğu çatışmasındaki sorunlar

Devlet, Paramiliter bir yapı olan köy korucuları vasıtasıyla hem kendisine toplumsal bir taban yaratmaya çalışmış hem de halkı sindirmeyi hedeflemiştir. Devletin, 1990’lı yıllardaki zorla göç ettirmek de korucu olup olmamak rol oynamıştır. Korucu olmayı kabul eden köyler yerinde kalırken, koruculuğu kabul etmeyen köyler boşaltılmıştır. Boşaltılan köylerin bir kısmını korucular işgal etmiştir. Koruculuğun devletle özdeşleşmesi, devletten daha fazla devletçi olması nedeniyle koruculara karşı halkta da büyük bir tepki oluşmuştur. Bu aynı zamanda Korucu olan/olmayan köylüler arasında husumete neden olmuştur. Barış sürecinin kalıcı olabilmesi çatışma potansiyeli taşıyan bu iki kesim arasında yeniden ilişkilerin geliştirilmesi gereklidir. Bu da ancak korucuların silahsızlandırılmasıyla mümkün olacaktır. 
Onların elinde silahları oldukça karşılıklı güven de zedelenecektir. 
Uzun yıllardır devletle çalışan köy korucularının da silahsızlandırılması halinde yılların verdiği alışkanlık gereği kendilerinden intikam alınabileceğini düşünebilir ler. Sırf bu nedenle silahlarını bırakmakta isteksiz olabilirler. Bunu giderebilmek için başta BDP olmak üzere Kürt siyasal hareketine büyük işler düşmektedir. 

BDP, bu konuda oluşturacağı heyetlerle hem korucu aileleri hem de aşiretlerle bir araya gelip onlara yeniden güven vermelidir.


***