ALİ TARTANOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ALİ TARTANOĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Kasım 2017 Salı

HDP hükümete girsin.


HDP hükümete girsin...



[Haber görseli]


Tıpkı Öcalan’ın bir tür Türkiye Eşbaşkanı haline gelmesi gibi Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve benzerleri de siyasetin önemli şahsiyetleri haline geldiler.

Ama kafaları biraz karışık galiba... Biri HDP’den siyasette yönlendiricilik bekliyor. Öteki, Demirtaş’ın “Emanet oylara saygı göstereceğiz” sözüne, Erdoğanvari bir üslupla “Hooop, ne demek emanet oy! Duymayayım bir daha” diyor. Bir başkası “HDP koalisyona sakın katılmasın, sisteme teslim olmuş olur” diyor. Öteki çok sinirlenmiş, “Çatışmasızlık bitti gayrı! Yol yapıyorsunuz, baraj yapıyorsunuz... Olmaz! Biz vuracağız” diyor. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Biz de kurucu unsuruz. Bu durum anayasada ve yasalarda belirtilip gereği de resmen yapılsın, demiyorlar mıydı? Demokrasi, demiyorlar mıydı? 
7 Haziran’la birlikte HDP, TBMM’de bugüne kadar olmayan bir başkanvekilliği, bir de katip üyelik kazandı, idare amirleri zaten vardı. Komisyonlardaki üye sayıları artacak. Hazine yardımı almaya başlayacaklar. Bir de koalisyona katılırlarsa, Demirtaş başbakan yardımcısı ve devletin en gizli sırlarının görüşüldüğü Milli Güvenlik Kurulu’nun da üyesi olacak! O beğenmedikleri sistem sadece Diyarbakır değil Ankara, Türkiye’nin tümü yani... Bunların hepsi anayasada, yasalarda yazılı ve demokratik...

Sisteme teslimiyet mi? 

Mesela HDP 280 sandalye kazansaydı, Kandil senyörleri hükümet kurmayın, MGK toplantılarına katılmayın mı diyecekti? Veya şimdi niye hazine yardımını, milletvekili maaşını, meclis başkanvekilliğini, kırmızı plakayı, pasaportu da almayın demiyorlar HDP’ye? Bunları “sistem”e teslim olmak saymıyorlar mı? 
HDP bu sisteme teslim olmasın diye mi bitiriyorsunuz çatışmasızlığı? 
HDP bu sistemin siyasi partiler yasasına göre kuruldu. Seçim yasasına göre seçilip geldiler kaç dönemdir. 

Kandil ağaları bunca zamandır, HDP ve öncüllerini sistemin dışında mı sayıyormuş? Öcalan sistemin ta göbeğinde değil mi? Kandil ağaları galiba şundan rahatsız: Başbakan yardımcısı ve bakan olacak HDP’lilerin makam koltuğunun sağ tarafında büyükçe bir Türk bayrağı, arkasında büyükçe bir Atatürk fotoğrafı olacak. “Anıtkabir’e gidip sap gibi dikilmek” zorunda kalacaklar. Başbakan yardımcısı, Türkiye’nin Milli Güvenlik Kurulu üyeliği koltuğunda otururken “özerklik” demek, saçmalamak olacak. Arazideki uzantılar bayrak yakıp Atatürk büstü tekmeler, karakol bombalar, asker öldürürse, HDP çok zor durumda kalacak. AKP’ye zaten çok benziyorlardı; daha da çok benzeyecekler. 
Yoksa HDP sistemin yasalarına göre kurulup Türklerden, Çerkeslerden vb. de oy alıp meclise, hükümete, MGK’ye girsin. Hazine yardımını alsın. Bizim çocuklar bayrak yakmaya, Atatürk büstü tekmelemeye devam etsin. Öcalan hapisten çıksın, dağdakiler ovaya inip şirket kursun veya siyaset yapsın. Bizim keleşler de yüklükte dursun; hini hacette çıkarırız. Ama Türk bayrağı, Atatürk resmi, Anıtkabir vesaire olmasın... mı demek istiyor Ağa’lar?

Karar verin 

Lafzınızdaki gibi Türkiye Cumhuriyeti kuruculuğunun gereklerinin yapılmasını mı istiyorsunuz, yoksa ruhunuzdaki gibi mutasavver bağımsızlık için silahları yüklükte tutmayı mı? İkincisiyse açıkça söyleyin: Biz parti, siyaset, meclis, bakanlık, başbakan yardımcılığı, hazine yardımı, kırmızı plaka, kırmızı pasaport filan istemiyoruz. Savaşımıza devam eder, bağımsız olabiliyorsak oluruz, deyin.

Samimiyet sınavı 

Kurucu unsurluksa kurucu unsurluk... Bu bir samimiyet ve dürüstlük sınavı... Hepsini aynı anda isterseniz solcu da demokrat da olamazsınız; ancak kasaba tüccarı olursunuz. Demokrasi diyorsanız, silahı bırakıp kendi tabirinizle sisteme teslim olacaksınız. 
Kusura bakmayın Kandil beyleri! Ya HDP’nin yakasını ve bizim aklımızı bırakın ya silahı! Hem oylar gelsin hem Atatürk olmasın, silah da elimde olsun... Yok öyle...  

Gazeteci
ALİ TARTANOĞLU 


****

7 Haziran seçim sonuçları oy kayıplarının ve artışlarının yoğun olduğu bir seçim oldu. Peki, 7 Haziran seçim sonuçları ile 2011 genel ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları karşılaştırıldığında karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?

[Haber görseli]

7 Haziran seçimlerinde AKP yüzde 40.9, CHP yüzde 24.95, MHP yüzde 16.3, HDP yüzde 13.1, SP ise yüzde 2.1, oy aldılar. Partiler sırasıyla 258, 132, 80 ve 80 milletvekili çıkardı. 
Kuzeydoğu, Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgeleri mercek altına alındığında; bu üç bölgede HDP 59 milletvekili çıkararak bölgede en çok milletvekiline sahip parti olmuştur. AKP 43, MHP 6, CHP 4 milletvekili çıkarmıştır. Bölgede denge değişmiş, AKP ikinci parti konumuna geçmiştir. HDP oylarının yüzde 53’ünü, AKP yüzde 13’ünü, CHP yüzde 4’ünü MHP ise yüzde 8’ini bölgeden almıştır. 
HDP 3.215.520 oy ile bölgede birinci partidir. Oy farkı 960.273 iken bu seçimde HDP 748.804 oy ile öne geçmiştir. Cumhurbaşkanı seçimlerine göre HDP bölgede oylarını yüzde 17 oranında arttırırken, AKP yüzde 2 oranında kaybetmiştir. AKP aslında bölgede aşırı bir güç kaybetmemiştir. HDP’nin “bölge partisi” olması konumunu oldukça güçlendirmiştir. 
7 Haziran’da “katılım” yüzde 83.9 ile 2011 genel seçimlerine göre 0.8 oranında artmıştır, yani yaklaşık 4 milyon daha fazla seçmen sandığa gitmiştir. Katılımın yüksek olması tüm partileri etkilerken en çok da HDP’yi etkilemiştir. HDP’nin milletvekili çıkardığı 27 ilde de katılım Cumhurbaşkanı seçimlerine göre yüzde 20 ila yüzde 5 arasındaki oranlarda artış göstermiştir.

Yüzde 12’lik oy kaybı 

AKP, 7 Haziran’da 2011 genel seçimlerine göre yaklaşık 2.5 milyon, yani yüzde 12 oranında oy kaybetmiştir. Türkiye genelindeki oy oranı yüzde 9 azalmıştır. En çok oy kaybı yaşayan parti konumundadır. 
“Doğal seçmen artışına” bakılırsa yaklaşık 3 milyon 800 bin yeni seçmenin yaklaşık yüzde 49 oranında AKP’ ye oy vermesi beklenirken bu gerçekleşmemiş, tersine 2011 genel seçimlerine göre 2.5 milyon oy kaybetmiştir. 
Dolayısıyla, doğal seçmen artışı ile birlikte AKP’nin toplam oy kaybı 2.5 milyon seçmen değil yaklaşık 4 milyon seçmendir. AKP’nin 4 milyon oy kaybının, yaklaşık 1.5 milyonunun MHP’ye, 1.7 milyonunun HDP’ye, 400 bininin ise Saadet Partisi’ne gittiği söylenebilir.

CHP’nin kaybı 

CHP’nin 7 Haziran’da yaklaşık 3 milyon 800 bin seçmen artışına rağmen sayısal olarak çok düşük bir oranda -yaklaşık 362 bin, yüzde 3- oy arttırması dikkat çekicidir. Burada doğal seçmen artışı içinde 2011 genel seçimlerindeki oy oranını bile muhafaza edebilseydi, yaklaşık 1 milyon oy artışı gerçekleşebilirdi. Dolayısıyla yaklaşık 626 bin civarında net oy kaybı görülmektedir. 
CHP önemli sayıda HDP’ye, diğer partilere minimal düzeyde oy kaybetmiştir. Diğer partilerden minimal oy almıştır. CHP’nin toplam oy kaybı yaklaşık 1 milyon civarındadır. Bu oy kaybı olmasaydı yüzde 26.4 civarında bir oy alabilirdi. Yani yüzde 1.5 oranında oyunu arttırabilirdi.

MHP’ye geçişler 

MHP, 2011 genel seçimlerine göre yaklaşık 2 milyon oy artışı ile oylarını yüzde 34 arttırarak ülke genelinde yüzde 3.3’lük artış ile oy oranını yüzde 16.3’e yükseltmiştir. 2011 genel seçimlerine ve doğal seçmen artışına göre yaklaşık 500 bin oy arttırması olağanken, 1.5 milyon daha fazla oy artışı sağlamıştır. MHP’ye oy geçişi önemli ölçüde AKP’dendir.

Seçimin asıl galibi 

HDP, 2015 genel seçimlerini kazanan bir diğer partidir. 2011 genel seçimlerine göre 3 milyon 200 bin oy arttırarak (yüzde 115) oy oranını yüzde 6.6’dan yüzde 13.1’e yükseltmiştir. HDP seçmenin yoğun yaşadığı Güneydoğu Anadolu bölgesindeki ortanca yaşın ülke ortalamasından düşük olması nedeni ile doğal seçmen artışından en çok payı alacak parti olmuştur. Dolayısıyla 3 milyon 200 bin oy artışının yaklaşık 500 binin doğal seçmen artışı nedeni ile olduğu düşünülebilir. 
Geçmiş seçim sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, HDP oylarının, yaklaşık 1 milyon 700 bininin AKP seçmeninden, yaklaşık 1-1.2 milyonunun ise CHP seçmeninden geldiği söylenebilir. Saadet Partisi 7 Haziran’da yüzde 74 ile en çok oy artışı yaşayan ikinci partidir. 
Saadet Partisi 2011’deki 550 bin oyunu, 950 bine çıkarmıştır. Burada yaklaşık 400 bin oyun tamamına yakınını AKP seçmeninden geldiği söylenmelidir.

Sonuç 

Sonuç olarak; 7 Haziran seçimlerinde yüksek katılım nedeni ile yaklaşık 4 milyon fazla seçmenin oy kullanması tüm dengeleri değiştirmiştir. Olası bir “erken seçim” için de “katılım” yine çok önemli bir etken olacaktır.  

FİLİZ AYDIN KOÇ İstatistikçi 
Seçim Analisti