AKP’de Büyük Deprem
Perihan Ergun
İktidarın sayısız siyasi depremle ülkeyi sarsması, bende Antalya Körfezi’nde 6 büyüklüğündeki doğal depremi bile önemsemez bir ruh hali oluşturdu. Yurttaşlık bilinciyle eskiden olduğu gibi, yanlış gidişata tepkiyle kadınlardan oluşan kalabalıkları toplayıp yürüyüşlere geçemeyişimin özlem ve üzüntüsünü duydum. Sonra da Haziran 2013’te Gezi eylemleriyle ortaya çıkan, sevgili halkımın bütün yurtta büyükkent, kent ve hatta ilçelerde laik, demokratik, sosyal cumhuriyetimiz için “Atatürk’ün askerleriyiz” seslendirimleriyle yürüyüşe geçip meydanları doldurmalarıyla teselli buldum.
***
Geçen haftaki yazımda kendilerini borçlulukla şükranla anarak değinmem gereken iki öğüncümüzü yer darlığıyla yazamamıştım. Bunlar merhum İsmet İnönü ile sayın Doğu Perinçek’tir.
25 Aralık 2013 İsmet İnönü’nün Hakk’a yürüyüşünün 40. yılıydı. Kendisine bizlere ve yurda ettiği sayısız hizmetle sonsuza dek borçluluk duyacağımız İ. İnönü, Atatürk’ün en güvendiği silah ve siyaset arkadaşıydı. Garp Cephesi Komutanı olarak kurtuluş zaferinin başarılı kumandanı oluşu eşliğinde, bağımsızlık senedimiz olan Lozan Antlaşması’nın da yedi düvelin temsilcilerine karşı büyük siyasetçisiydi. Atatürk, ona güvenip inanarak, adeta kendisini simgeleyeceğini de bilerek iki kez toplanarak karara vardırılan egemenliğimizin simgesi bu antlaşmada onu görevli kılmıştı.
Bu siyasi zafere borçlulukla yıllarca Ada Dostları Derneği başkanıyken her yıl 24 Temmuz günlerinde önceleri Heybeliada’daki konağında, daha sonra katılımcıları oraya sığdıramadığımız için iskele meydanındaki Atatürk abidesi yanında İKKB ile ÇYDD kurucuları ve üyelerinden oluşan -ki rahmetli Türkan Saylan’ın da katıldığı- kadirbilir dostlarla İnönü’yü anmayı görev bilmişizdir
Nurlar içinde yattığına inandığım General İsmet İnönü, Atatürk’ün başbakanı, onun vefatından sonra cumhuriyetimizin cumhurbaşkanı, 1946’da çok partili düzene geçirilişin öncüsüdür; ki Demokrat Parti o günlerin mahsulü olarak 1950’de Meclis’e girmiş ve hükümet kurmuştu. O tarihten sonra da muhalefet lideri olarak hep demokrasinin ve cumhuriyetin savunuculuğunun simgesi CHP’nin onuru olarak tarihe mal olmuştur.
***
Büyük borçluluk duymamız gereken diğer kişi de sayın Doğu Perinçek’tir. Onun büyük bir medeni cesaretle Avrupa’nın etkin büyük devletleri sayılan Fransa, İngiltere, İtalya, arka safta da ABD’nin, Kurtuluş Savaşımızdaki galibiyetle zaferimizi bir türlü içlerine sindiremeyerek ulusumuzu küçültücü gerçek dışı senaryolar yaratmaya çalıştığı araçlardan biri ve en önde geleni, devletimizin, ordumuzun Doğu Anadolu’daki Ermenileri katlettiği iftirasıdır. Bunu insan hakları konusu olarak ele alıp istilacı siyasetlerini destanlaştırarak yarattıkları Ermeni Diyasporası’nın gerçek dışı iddiası olduğunu, Talat Paşa -ki (Almanya’da bir Ermeni genci tarafından katledilmişti) Komitesi üyeleriyle önce Lozan’da, daha sonra da Fransa ve Almanya’da yüreklilikle, meydanlarda toplanan kalabalıklara bunun büyük bir yalan olduğunu suratlarına vururcasına savunmuştur. Fransa’da bu konuda oluşturulmuş olan yadsıyanları cezalandırma yasasına göre Perinçek’i suçladılar. Bunun üzerine Doğu Bey’in açtığı savunma davası AİHM’ce haklı bulunup beraatına karar verildi.
İşte bu olayın ülkemize verdiği onur armağanının değeri ölçülemez seviyededir.
Bu nedenle sayın Doğu Perinçek’e borçlulukla minnet ve teşekkürlerimizi sunmak, başta devletimiz olmak üzere öngörevimizdir.
Buna karşın AKP iktidarı, kendisini teşekkürle ödüllendirmesi gerekirken yazık ki muhaliflerini susturmak için oluşturduğu yapay Silivri mahkemesince beş seneyi aşkın süredir orada zindanda tutup cezalandırmıştır. Yetmemiş, sevgili oğlu Mehmet Perinçek’i de Moskova kaynaklarına dayanarak, katliamın düzmece olduğunu kitaplaştırıp kanıtlamasına karşın İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden aldırttıktan sonra onu da hapsettirmiştir.
İnancım ve tesellim odur ki, Yaratan bu haksızlıkların karşılığını kesinlikle verecektir.
Her şeye karşın dileğim, 2014’ün tüm dostlara mutlu ve aydınlık günler getirmesidir.
***