AĞRI OLAYI ÜZERİNDEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AĞRI OLAYI ÜZERİNDEN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2021 Pazar

AĞRI OLAYI ÜZERİNDEN MERKEZİLEŞEN FİİLİ BAŞKANLIK VE ASKERİ VESAYETİN GERİ GELDİĞİ ALDATMACASI

AĞRI OLAYI ÜZERİNDEN MERKEZİLEŞEN FİİLİ BAŞKANLIK VE ASKERİ VESAYETİN GERİ GELDİĞİ ALDATMACASI




Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
14.04.2015 

Bir devleti devlet yapan temel özellik o devletin hukuk devleti olmasıdır. Hukuk devletinin somut ifadesi "bağımsız yargı"dır. Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti soyut bir kavram olarak açıkta kalır. 

Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı "seçim barajı" ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin karar vereceğini söylediği anda CB Erdoğan ve hükümet yetkilileri Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı oluşturdular. Bu baskının sonucu olarak Anayasa Mahkemesi "seçim barajı" ile ilgili başvurunun reddine karar verdi. Böylece barajın devamına karar verildi. 

En yüksek mahkeme üzerinde bu kadar baskı varken, seçimlerin denetiminden sorumlu olan yargı sandık güvenirliğini sağlayabilir mi? Yüksek yargıçlardan oluşan YSK Yürütmenin baskısına dayanabilir mi? Savcıların adliye binalarında rehin alındığı, Bingöl'de polis müdürlerinin açıktan öldürüldüğü bir ortamda hakim ve savcılar rahat görev yapabilir mi? Hükümete bağlı Sulh Ceza Hakimliklerinin varlığı ve verdikleri kararlarla bizzat yargının üzerinde vesayet getirmek değil mi? 
AKP Erdoğan'la merkezileşerek yargıyı yürütmeye bağlamakla kalmıyor, Ağrı'da olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini iç politika üzerinde kullanmak istiyor. Bazıları, bunu "askeri vesayetin geri gelişi" şeklinde yorumlayarak "AKP'nin sivil siyaset" yürüten bir mekanizma olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Ne yazık ki, olaya bu şekilde bakan çok sayıda HDP'li de vardır. Bu açıdan Selahattin Demirtaş'ın Ağrı olayından sonra TSK'yı "AKP'nin sem faaliyetine" alet olarak kullandığını söylemiş olması, AKP/Ordu-polis ilişkisi konusunda yanlış bir teşhistir. Milli Ordu'ya kumpas, Balyoz sanıklarına beraat, Balyoz nedeniyle Erdoğan'ın "kandırılıdık ve özür" mesajları, askeri vesayetin geri gelişinden çok, bu tür kurumlar üzerinde Erdoğan ve AKP vesayetinin kurulmuş olmasıdır. Geçmişte, AKP bunu dava ve hapis yoluyla yaparken, bu gün iki yöntemi bir arada yapıyor. Paralel yapı adı altında yüzlerce polisin tutuklanması, MİT Nakliyat şirketinin TIR’larını durdurma gerekçesiyle onlarca askerin tutuklanması örnekleri ortada iken "askeri vesayetin geri gelişinden söz etmek" ne kadar doğrudur. Selahattin Demirtaş'ın TSK konusundaki bu yanlış teşhisi, AKP'ye hiç olmadığı kadar büyük propaganda imkanı vermiştir. 

İç Güvenlik Yasasındaki Hükümet-Asker/polis ilişkisindeki merkeziyetçiliğin hükümette toplanmış olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, TSK'nin Ağrı olayındaki kullanım biçiminin hükümetin inisiyatifinde olduğunun görülmesi gerekiyor. Demirtaş'ın bu gerçekleri göz ardı edip, olaydaki politik ağırlığı bir tarafa bırakacak şekilde, TSK'yi direkt hedef alması, her şeye rağmen geniş toplumsal kesimlerin orduya bakış algısındaki "milli ordu" imajı nedeniyle, HDP'ye şimdiye kadar oy vermeyi düşünmeyip de bu seçimlerde HDP'nin barajı aşma saikiyle oy vermeyi düşünenler üzerinde tereddütlere yol açmıştır. Ortaya çıkan görüntüler, TSK'nın olay yerine AKP'nin valisinin emriyle gittiğini gösteriyor. AKP bunu inkar da etmiyor. Olayın yaşandığı anda Erdoğan'ın, Efkan Ala'nın ve valinin bu konudaki eş güdümü bunu göstermeye yetiyor. Asıl tehlikeli durum seçimlerden sonra yaşanacaktır. Göstermelik bir başbakan ve bakanlar kurulu, güvenlik eksenli gerilim politikaları CB-İç işleri bakanı-vali üçlüsü içinde yürütülecektir. İç güvenlik yasası ile bunun yasal alt yapısı tamamlanmıştır. 
AKP, barajdan nemalanmak için elinden geleni yapacaktır. Öncelikle barajı kaldırmamakla, ikincisi Anayasa Mahkemesinin barajı iptal ihtimaline karşı baskı uygulayarak, üçüncüsü HDP'nin fiili engellemeler yaparak bu konuda kararlı olduğunu göstermiştir. Artık hukuk ve yasaları uygulayan bir hükümet yoktur. En tepesinde CB'nin yer aldığı totaliterlik sahnededir. HDP'nin seçim startının başında yürüttüğü "Seni başkan yaptırmayacağız" söylemine devam etmesi gerekiyor. Gece yarısı evine baskın yapılma gerekçesi olarak gösterilen "paralel yapı" aldatmacasını teşhir etmede etkin olmalı, yapılan tüm haksızlıkların arkasında kimin olduğunu cesur bir şekilde ortaya koymalıdır. O zaman barajı aşacak, barışı getiren kendisi olacaktır. 

***