2019’a Girerken Yaşanan Renk Körlüğü,
Cahit Armağan Dilek 01 Ocak 2019
2018’de Türkiye’de çok şey oldu. Başka ülkelerin 10-20 yılda yaşayacaklarını bir yılda yaşadık. 2018’in en önemli olayı aslında Türkiye’nin 1946’daki çok partili demokratik hayatın ilk seçimlerinden sonraki tüm sürecin de en önemli olayı. Çünkü 24 Haziran seçimleriyle birlikte Türkiye’nin yönetim sistemi diğer bir ifadeyle rejimi değişti.
Parlamento duruyor ama bildiğimiz anlamda parlamenter demokrasi yok. Bütün yetkilerin tek bir makamda toplandığı, kurumsal karar süreçlerinin terk edildiği, yönetişim krizlerine yelken açan bir değişiklikten bahsediyoruz.
Temmuz 2015’ten buyana yoğun terörle mücadele operasyonları yapıyoruz. Ağustos 2016’dan buyana da Suriye’de sınır ötesi harekatlar yapıldı. Suriye’de belli bölgeleri kontrol altında tutuluyor. 2 yıldan fazladır askeri harekatlar Türkiye’nin gündeminden düşmedi, 2019’da düşmeyecek gibi.
Sınır ötesinde askeri harekatlar yapıyor olmak milletin gururunu okşayabilir ama burada sorulması gereken niye böyle bir durumla karşı karşıya kaldık, niye bütün enerjimizi, ekonomimizi buna ayırmak zorunda kaldık, nerede hata yaptık sorularıdır. Ama bu soruların cevabını bulamadan Menbic/Fırat’ın doğusunda yeni harekatları konuşarak 2019’a giren bir Türkiye var.
2018’e damgasını vuran diğer konu ise çok sıcak hissedilen ekonomik kriz. Devleti yöneten üst makamlardaki kişiler bu değerlendirmeye katılmayabilir. Ama sokaktaki her vatandaş kendi cüzdanının ekonomisti. Şapkayı önünüze koyup düşünün. Cevabı da kendinize dürüstçe verin. Kendinizin ailenizin ekonomisi nereye gidiyor? Durumunuz rahat mı yoksa akşamı nasıl edeceğim diye kara kara düşünüyor musun?
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar konusu önceki yıllardan 2018’e, 2018’den de 2019’a devredilen ama kar topu gibi giderek büyüyen, terör tehdidinin önüne geçen bir Truva Atı tehdidi gibi. Türkiye’nin bekası ve refahını derinden ilgilendiren, iç politik kaygılarla konuşulmayan ama kangrenleşmekte olan bir sorun.
2018’de dünyada da pek çok olay oldu, krizler ölümler skandallar yaşandı. ABD’nin AB, Rusya ve Çin ile ekonomik mücadelesi ve ticaret savaşları, Rusya ile ABD/NATO’nun Kuzey/Doğu Avrupa-Karadeniz hattındaki askeri yığınaklanmasıyla oluşan kriz noktaları kuşkusuz Türkiye’yi de etkileyecektir.
Dünyaya Ankara’dan bakan birisi olarak Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren gelişmeleri liste başı yaparım. Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunan-Rum ikilisinin arkalarına ABD ve AB’yi alarak 3’lü 4’lü ittifaklarla Türkiye’yi kuşatma girişimleribunlardan birisi. Bu kapsamda müzakere görüntüsüyle Kıbrıs’ın ikinci Girit olmasına yol açacak hamleler 2018’de artmıştır.
Karadeniz’de Kerç boğazında yaşanan Rusya-Ukrayna krizi 2018’in 2019’a devredeceği Karadeniz’i sıcak çatışma noktalarından biri yapmaya aday gözüküyor.
Ama ben liste başına Suriye’deki savaşı ve bu bağlamda Trump’ın Suriye’den asker çekme kararını koyarım. Ezberleri bozan, göründüğünün aksine iyi çalışılmış tektonik sarsıntılar yaratan algı operasyonu bir karar.
2017’yi ABD’ye sert söylemlerle bitirmiştik, 2018’i de öyle geçirdik. Ama Trump’ın çekilme kararıyla her şey değişti. ABD’nin gerçek niyeti ve planı netleşmemişken ABD ile Türkiye’nin Suriye politikasının yüzde yüz örtüştüğü, anlaştığımız ilan edildi. ABD’nin Suriye’de IŞİD’le mücadeleyi bize devredeceği açıklandı. Ama ucu açık, nihai hedefi, siyasi askeri hedefleri belirlenmemiş büyük bir bataklığa gider gibi.
ABD Türkiye’ye yeşil ışık yaktı gibi duruyor ama bence biz renk körlüğü yaşıyoruz. O yeşil aslında kırmızı olabilir!
Çekilme kararıyla Menbic Fırat’ın doğusunun önüne geçti. Menbic’i kontrol altına almak üzere TSK-ÖSO ile Suriye ordusu arasında adeta bir yarış var. Bunu neden olan da ABD’nin bilerek yarattığı belirsizlik. Durumu belirleyecek olan ABD’nin çekilme takvimi ve Rusya’nın vereceği işaret.
Ani ABD-Türkiye yakınlaşması kuşkusuz Rusya’yı huylandırdı. Bunun emarelerini Suriye ordusunun Menbic’e yönelik hareketlenmesine Kremlin’den gelen Suriye’yi destekleyen açıklamalar gösteriyor. Ayrıca önceki gün Moskova’daki Türk-Rus görüşmesinde dağ fare doğurdu ve Rusya’nın Türkiye’ye kırmızı ışık yakmaya devam ettiğine işaret ediyor.
Muhtemelen Putin-Erdoğan görüşmesi olacaktır. Ama anlaşılan o ki Moskova Türkiye'nin PYD kontrolündeki bölgelere girmesine izin vermiyor. Aynen ABD gibi Türkiye’nin PYD’yi kabullenmesini, Şam ile PYD’nin anlaşarak Türkiye sınırına Suriye güçlerinin konuşlanmasını sağlamak istiyor. Rusya’nın Türkiye’ye İdlib’i de hatırlatacağını unutmayalım.
ABD ve Rusya PYD’den ağır silahları aldık diye Türkiye’yi ikna için baskı kuracaklardır. Putin’in Trump’a gönderdiği yeni yıl mesajına bakın. En üst düzlemde ABD-Rusya mutabakatı olduğunu hiç unutmayın.
ABD’nin yeşil ışık, Rusya’nın kırmızı ışık gösterdiği Türkiye iki arada kalmış bir şekilde 2019’a giriyor. İnşallah renk körlüğü yaşayıp kırmızı ile yeşili karıştırmayız.
Her şeye rağmen 2019’un iyi bir yıl olmasını gönülden diliyorum.
***