17 Nisan 2020 Cuma

Sorumluyuz Suçluyuz

Sorumluyuz Suçluyuz 



Yekta Güngör Özden 
Sorumluyuz Suçluyuz



 Bir kez daha değinmek yararlı olacaktır. “Cemaat” sözcüğü vakıflardan sonra
 toplumsal bir yapı olarak neredeyse ayrı bir parti, ayrı bir devlet gibi
 kullanılır oldu. İktidara, daha doğrusu günümüz Başbakanı’na minnettar-borçlu 
olmamak için ya da olası sakıncalı olayların nedeni sayılmamak için ülkesine 
dönmekten kaçınan Fethullah Gülenin düşük emekli aylığı, kişisel ya da aile varlığı ile kotarılması olanaksız akçalı gücü, neden ABD’de oturduğu, CIA ilişkisinin bulunup bulunmadığı, Türkiye mizde okul gereksinimi çokken, yaşam koşulları yetersiz yüz binlerce insan varken yabancı ülkelerde okullar açtığı sorgulanmıyor. 

Körü körüne tapınma biçimli bağlılık dinsel yakınlıkla açıklanıyor. Tertemiz İnanç, Çıkarların, Siyasal amaçların aracı kılınarak sömürülüyor.

 Suçlar artıyor. Yargı organları bunalmış durumda. Hiçbir yere bağlı olmayacak 
yargının kutsalı, hukuk ve vicdan iken yandaşlık tartışmaları ile yakınmalar 
sayılmayacak kadar çoğaldı. Cezaevleri dolup taşıyor. Avrupa Ünsan Hakları 
Mahkemesinde dosyası en fazla olan ülke Türkiye. Bunu önleyecek yeni ara 
kurullar ve kimi koşullar getiriliyor. Bu da bir koşul ve sınır.

 Bir kentimizde 2500 kadın korumaya alınıyor. 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008’de 806, 2009’un ilk altı ayında 950 kadın öldürüldüğü yazıldı. Günümüze ulaşan son yedi ayda 226 kadın öldürülmüş, 478 kadın tecavüze, 722 kadın tacize uğramış. 
Toplum, siyasal ilgililerin geçiştirici sözleriyle yetiniyor, etkin bir tepki, 
ilgilileri ivedi önlem almaya çağıran güçlü bir ses yok.webgunlugu.org

 Genel bir kanıksama, suskunluk, umursamazlık toplumun ilgisizliği, aileden ve 
eğitimden başlayan yetersizlikleri ortaya koymaktadır. Çağın insanı olma
 ölçüsüne vurulunca hepimizin bir boşluğu, ağır sorumluluğu ve genel tembelliği 
saptanmaktadır. Elini taşın altına koymaktan kaçınmak akıllık ve beceri 
sayılıyor. Özveri, saygı, sevgi, güven, özen, duyarlık yadırganıyor. Dostluk, 
arkadaşlık yerine yandaşlık geçerli oldu. İlişkiler insani olmaktan çok siyasi 
olmaya dönüştü.

 Kötü gidiş

 İktidar gücünü arkasına almayan demokratik kitle örgütleri etkin ve güçlü
 değil. Siyasal partilerin halka inmeleri, muhalefetin ses getirmesi özlenen
 düzeye ulaşamadı. Üniversiteler suskun. İktidara yanaşanlar la paralıların
 örgütlerinin sayısı, kendilerine uyacaklarını sandıkları az olsa da medya
 desteğiyle söz sahibi oluyorlar. Kimi sendikalar iktidarın kuyruğuna takılmış 
gidiyor. Bağımsız olanlar değişik düzenlemelerle güç yitiriyor. Gençlik 
sindiriliyor.

 Yandaşlık, yargıdaki boyutlarını artırdı. Kolluk güçleri orantısız güç
 kullanmayı sürdürüyor. Üktidar bir polis ordusu kurma görünümünde adımlar
 atıyor. ABD Ankara Büyük elçisi Francis J.Ricciardone Washington’da yaptığı konuşmada Anayasa değişikliği için “Türkiye, kendisi için yeni bir Anayasa yazıyor. Eskisini yinelemekten öte, yeni bir sayfa açıyor. 

Bana göre çok iyi olacağına eminim” demiş. Nasıl malum olmuş bilinmez. Dış dayatmaları mı, beklentileri mi anlatıyor, göreceğiz. Suriye’yi de söylese ya.

 Tüm olumsuzluklardan hepimiz sorumluyuz. Sonuçlar bağlamında hepimiz suçluyuz. 

Gericilerin, tutucuların dayanışmalarına bakınca ilericilerin, aydınların 
utanması gerekir. Onlar birbirlerini her zaman, her koşulda tutarken aydın 
sanılan kesimdeki tartışmalar, kavgalar, çekememezlikler, engellemeler, karalama ve kötülemeler sınır tanımıyor. Seçimler ve mitingler dışında birliktelik, danışma, dayanışma, katılım görülmüyor. Laikliğin değerini bilemedik. Avrupa 300 yılda, 300 milyon ölü vererek laikliği kazandı. 

  Biz Büyük ATATÜRK’ün bu örnek armağanını koruyamıyoruz. 
Hukuk tanımayan YÖK’e üniversitelere, iktidarın tutumuna bakmak yeter. 
Bedel ödemeden kazanılan değerler korunamıyor. Yaşama sevincinin yitirilmesi, yaygınlaşan umutsuzluk, düşülen bıkkınlık ve yılgınlık bir araya gelmesini başaramayan aydınların karanlığıdır. 

Kendimizi aklayabiliyor muyuz? 

İçimiz rahat mı?

 www.aymavisi.org  
  
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder