28 Nisan 2020 Salı

GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU PROJESİ VE TÜRKİYE’YE VERİLEN GÖREV…

GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU PROJESİ VE TÜRKİYE’YE VERİLEN GÖREV…



TÜRKSOLU Gazetesi Internet Sitesi,

ABD Büyük Ortadoğu Projesi için Türkiye’ye giysi hazırlıyor, Görev Belirliyor. 

GOP = GOP ( Geniş Ortadoğu ve Afrika Projesi ). (1)

Başlangıcı 2. Dünya Savaşı yıllarına kadar değişen dünya koşullarında ABD çıkarlarına koşut olarak geliştirilen ve 1970’li yıllarda üzerinde daha da yoğunlaşan bir projedir. George F. KENAN’ın da aralarında bulunduğu bir grup tarafından hazırlanan “Büyük Alan” adlı plan gerçekte bugünün “ Geniş Ortadoğu Projesi ” inin bir ön tasarımıdır. Reel Politikçi George F. Kenan, “Foreign Affers dergisinin 1947 Temmuz sayısında “Mrx” (Bayx) adıyla yazdığı makalede Sovyetler Birliğine karşı “ Çevreleme Planı “ (Containment Plan) uygulamasını öngörmüştür. Plana göre; Amerikan yayılmacılığı “Sovyetler Birliği” (Komünizm) tehdidi olmadan gerçekleşemezdi. O nedenle Soğuk Savaş süresince bu tehdit tüm olanaklarla pompalanmalıydı   2. Dünya savaşı sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığı ile Dış İlişkiler Konseyinin (Council On Foreign Relations-CFR) oluşturduğu ve başına George F. KENAN’ı getirdiği inceleme grupları savaş sonrası dünyası için “Büyük Alan” adını verdikleri kavram çerçevesinde planlar hazırladılar.                                                                                             
    Büyük Alan; Batı Yarım Küresi’ni, Batı Avrupa’yı, Uzak Doğu’yu, Eski İngiliz İmparatorluğunu, Orta Doğu’nun eşsiz enerji kaynaklarını, 
Üçüncü Dünyanın geriye kalan bölümlerini ve mümkünse bütün yeryüzünü içine alacaktı. 

Yeni Dünya Düzeninde her bölgeye özel bir işlev yükleniyordu. Savaş sonrasında başarılarını kanıtlayan ve artık ABD’nin denetiminde çalışacak olan 
“İki Büyük Fabrika”, yani Almanya ve Japonya sanayi ülkelerine kılavuzluk edeceklerdi.                         

Dışişleri Bakanlığının 1949 tarihli bir muhtırasında belirtildiği gibi, Üçüncü Dünya Ülkelerinin “Temel İşlevi” kapasite ülkeler için 
“Bir hammadde kaynağı ve bir Pazar olarak hizmet etmek” olacaktır. Avrupa ve Japonya’nın yeniden imarı için Üçüncü Dünya ( George F. Kennan) deyişiyle 
sömürülecekti. (2)    
                                                                       
Kennan, bu araştırma guruplarında yer alan ve başı çeken bir antikomünistti. 
Kısa sürede dışişleri Bakanlığı “Planlama Bölümü” ü kuracak ve başına geçecekti.                  
               
Kennan, ilişki modelinin temeline, olağanüstü abartılan komünizm korkusunu almaktaydı. Kennan 1984 te: 

   “Dünya servetinin yüzde 50 sine, ama nüfusunun yüzde 6.3 ne sahibiz. Bu durumda kıskançlık ve kızgınlık odağı olmamız gayet normal. Önümüzdeki dönemde asıl görevimiz bu ayrıcalıklı pozisyonun devamını sağlayacak bir ilişki modeli kurmamızdır” diyordu. (3)                                                                       George F. Kennan’ın ekibinde yer alan kilit isimlerinden biri de ABD’ İN Türkiye Büyükelçisi George Mc Ghee; ABD güvenliğine ve stratejik yaklaşımlarına paralel politikaların nasıl hazırlandığını şöyle açıklamaktadır:  
    
           “5 Mayıs 1949 tarihinde ABD; NATO ile ilgili ülkelerle ilgili görüşmeler yaparken, ABD Dışişleri Bakanlığı ‘Politika Planlama’ ekibimizde, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının daha geniş kapsamlı bir tablosunu çizerek başlıyorduk. Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da temel amacımız, barışın ve istikrarın sağlanmasını teşvik etmektir. Bunu yapabilmek için, bölgedeki çekişmelerin ve çıkar çatışmalarının sonunda Üçüncü Dünya Savaşı’na yol açabilecek açık düşmanlara dönüşmesini önlemek gerekmektedir.” ABD Yönetimi, güçlü bir askeri ve ekonomik yardımla Türkiye’nin bağımsızlığını koruyabileceğini ve bugünkü gibi “Bölgede Sovyet yayılmasını önleyen bir duvar rolü”  oynayabileceğini umuyordu. “Türkiye’nin Silahlı Kuvvetleri, ABD yardımı sonucu ne kadar güçlenirse, ABD ve müttefikleri, herhangi bir savaşta Türkiye’ye; operasyonların bir üssü olarak ve Sovyetleri “Hayati Stratejik önem taşıdığı kabul edilen bu bölgeden uzakta tutulmakta” o kadar güvenebilirdi.” (4)                                                                                                                       Kennan’ın başında bulunduğu ve çalışmalarda George Mc Ghee’nin yer aldığı Politika Planlama Ekibi, daha NATO ile ilgili çalışmaların başladığı 1947’ lerde “Büyük Ortadoğu Projesi”ni hazırlıyordu. Türkiye’ye biçtiği rolü belirliyordu.

1970’li yıllarda proje ABD’nin en büyük savaş, savunma, dış politika ve strateji uzmanı amansız savaşçı Prof. Albert Wohlstetter tarafından ele alınıyordu. Projeyi 1970’lerin ortalarına doğru, “Güneybatı Asya Doktrini” adıyla gündeme geliyordu. Türkiye’ye verilecek görevi de, “Türkiye, batıdan doğuya doğru bir köprüdür” gerekçesine dayandırıyordu. Güneybatı Asya olarak tanımlanan coğrafya, Wohlstetter’in tanımı ile bugünün Büyük Ortadoğu’sudur. Wohlstetter bu doktrinle Ortadoğu petrolleri üzerinde ABD’nin mutlak denetimini amaçlıyordu. Bu bağlamda Türkiye’ye de çok önemli görevler yüklüyordu. Wohlstetter’in yanı sıra ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Strausz Hupe (daha sonraları Wohlstetter’in damadı), eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle’nin de doktrinin hayata geçirilmesinde büyük çabaları olmuştur.
ABD; 1970‘li yıllarda NATO’nun çok gizli toplantılarında bu doktirini “Güneybatı Asya’nın Etkileri” adı altında tartışmaya açmıştır. Amerika Dış Politika Enstitüsünce 1986 yılında gerçekleştirilen İstanbul Toplantısına katılan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı William Schneider, Güneybatı Asya Doktrinde, Türkiye’ye biçilen rolu,”Türkiye Batı İttifakının bir üyesidir. Ama tarihi ve coğrafi açıdan Ortadoğu’nun bir parçasıdır” biçiminde açıklıyordu. (5)
Wohlstetter’ın savaşçılarından ABD Dışişleri Bakanı Aleksander Haig; 1979 yılında bu doktrin bağlamında , “NATO’nun ilgi alanı, Ortadoğu ve Güneybatı Asya bir bütündür” demekteydi. 1987 yılında Wohlstetter ile aynı görüşü paylaşan eski Dışişleri Bakanı Henry Kisinger ve Harvard Üniversitesinden siyasi tarihçi Prof. Samuel Hundington, Körfez’e saldırının yakın olduğunu ve NATO’nun burada görev almasına yönelik çalışmaların uygulamaya geçirilmesini istiyorlardı. Ne var ki; Sovyetler Birliği ile çatışma göze alınamadığından bu gerçekleştirilemiyordu.  

Jimmy Carter, ABD Başkanı seçilince, Prof. Zbigniev BRZEZINSKI, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanlığına getirilmiş ve Başkanın politikalarında olağanüstü etkili olmaya başlamıştır. Brzezinski de zaten Wohlstetter’in çevresindeydi ve o yıllarda aynı doktrini” Ortadoğu ve Güneybatı Asya Doktrini” olarak gündeme getirmişti. Brzezinski, bu doktrin çerçevesinde 1979 yılında, İran’da iktidara gelen Humeyni’ye karşı, Saddam Hüseyin’i savaşa sokarak Ortadoğu ve Güneybatı Asya’da Sovyetler Birliği’nin yayılmasına set çekmeye çalışmıştır. Afganistan’a yerleşerek Hint Okyanusu’na inmeyi ve Ortadoğu Petrollerine Batı Asya’dan sarkmayı planlayan Sovyetler Birliği’ne karşı ‘Afgani Radikal İslam Ordularını’ harekete geçirmiştir. (6) Brzezinski’nin çalışmalarıyla ABD Başkanı Carter, Ocak 1980 yılında yaptığı, Ulusa Sesleniş konuşmasında bu doktrinden şöyle söz etmiştir: “Şunu açık bir biçimde ifade etmeliyim ki; Körfez Bölgesini kontrol için dışarıdan bir güç müdahale ettiğinde ABD’nin hayati çıkarlarına bir saldırı olarak kabul edilecektir. Bu saldırıya karşı askeri güç kullanmak dâhil bütün olanaklar seferber edilerek karşılık verilecektir.” Carter’in bu açıklamasından 3 yıl kadar sonra, Ocak 1983’te Carter’in “Güneybatı Asya Doktrini” yürürlüğe girmiştir. Carter; Güneybatı Asya, Kızıldeniz ve Afrika Boynuzuna kadar olan ülkelerin sorumluluğunu üstlenmek üzere “ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın kurulduğunu ve komutanlık karargahı olarak Mac Dill Hava Üssünün tahsil edildiğini açıklamıştır.” (7)

1980’lerin sonunda NATO’nun takviyeli siyasi komite toplantılarında, fikir mimarlığını Prof. Hanry Kisinger’in yaptığı bir ”Avrasya Projesi” tartışmaya açılmıştır. Böylece bu projeye, Hazar ve Ortadoğu bölgesi petrol ve doğalgazını hedefine alan bir proje olarak gündeme getirilmiş oluyordu.
Güneybatı Asya Dotrini” ile ilgili çalışmalar, 1991 Körfez Savaşının ardından hız kazanmıştır. O zaman da Wohlstetter, ABD Başkanı baba Bush’un danışmanı, Dick Cheney de savunma bakanıydı, Richard Perle ve Poul Wolfowitz de çalışmaların içindeydi.

1992 yılına gelindiğinde Poul Wolfowitz’in “Savunma Planlama Rehberi” adı altında geliştirdiği bu strateji basına sızdırılmıştır. 1995’li yıllarda Rusya’nın Kafkasya’da etkinliğini artırması üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı ve dış politika ile ilgili “Think-Tank”ler “Geniş Ortadoğu Projesi” adı ile bir proje geliştirilmiştir. Irak Savaşıyla birlikte girilen ilişkilerin yeniden düzenlenmesi için ABD turuna çıkan TUSİAD’ın görüştüğü ABD Savunma Bakan Yardımcısı Poul Wolfowitz, Türkiye’ye; “Ortadoğu’da yeni bir dünya kuruluyor, biz de Ortadoğu yol haritamızı çiziyoruz. Türkiye de bu haritadaki yerini bulsun” mesajını göndermiştir. Wolfowitz, Ortadoğu’da, Türkiye’den destek beklediklerini de söylemiştir. (8) Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Rand Corporation (Santa Monica) kıdemli araştırmacısı ve Alman-Amerikan Konseyi Başkanı Ronald D. Asmus, 1995 yılında Büyük Ortadoğu Projesini geliştirmek için Rand Corporation’da bu adla bir bölüm kurmuş ve çalışmaları yürütmüştür. Asmus, bugün önümüze getirilen projenin önemli hazırlayıcılardan biri olmuştur.

Projeye mimarlık eden biri de, azılı şahin görünüşlü ve sözde Türk dostu, İngiliz İmparatorluğu İstihbaratından Chatham House üyesi Prof. Bernand Levis’tir. Projeyi 1996 yılı başlarında İstanbul’da o açıklamıştır.
1997 yılında Prof. Zbigniev Brzezinski, “Büyük Satranç Tahtası” ve “Kontrolden Çıkmış Dünya” adlı kitaplarında “Avrasya dikdörtgeni” kavramını ortaya atmış ve bunu “Avrasya Stratejisi” olarak açıklamıştır.
1997 yılında Başkan Bush’un yeni muhafazakârları, (Neo Cons) tarafından “Project For The New American Century” (Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi) adlı bir “Ting-Tang” kurulmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili çalışmalara burada devam edilmiştir.
1998 yılında, Ulusal Savunma Üniversitesi tarafından hazırlanan, “Stratejik Değerlendirme Raporu” nda Kuzey Afrika’dan Afganistan’a kadar uzanan ve dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz kaynaklarının, İç Bölgesini (Hinterlandını) kapsayan bölge “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP)” olarak tanımlanmıştır.
Amerikan Ordusunda Orta Asya’dan sorumlu güçlerin komutanlığı, Ekim 1999 da Pasifik Komutanlığından alınarak, Ortadoğu’dan sorumlu Merkez Kuvvetler Komutanlığına bağlanmıştır. (9)
23-24 Nisan 1999 tarihleri arasında Washington’da toplanan NATO zirvesinde aslında Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’ne yönelik tehditler ve bunların önlenmesi ele alınarak, “Yeni NATO Stratejik Konsepti” kabul edilmiştir. Konsepte yer alan tehditlere hızla karşılık verilebilmesi için NATO’da yeni bir yapılanmaya gidilmesine, tehditlere karşı NATO’nun Birleşmiş Milletler kararına bağlı olmaksızın karar almasına ve NATO’nun normal sorumluluk alanının dışında da kullanılmasına karar verilmiştir. Nitekim zirvede tespit edilen tehditler daha sonra GOP’a yönelik tehditler arasında aynen yer almıştır. Belgede yer alan tehditler sıralaması şöyle tespit edilmiştir. (10)

Kitle imha silahlarının Yaygınlaştırılmasını Önlemek,
İnsan Hakları ihlallerini önlemek,
Demokrasiyi yerleştirmek,
Etnik çatışmaları önlemek,
Din ve mezhep çatışmalarını önlemek,
Terörü önlemek,
Uyuşturucu trafiğini (ticaretini) önlemek,
Toprak (sınır) anlaşmazlıkları önlemek,
Sabotaj ve organize suçları önlemek,
Kitlesel göç hareketlerini önlemek,
Başarısız reformları önlemek,
Başarısız devletleri önlemek,
Hayati enerji ikmal yollarının kesilmesini önlemek,

Kökten Dinci akımları önlemek…

ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 31 Aralık2001’de “Nükleer Stratejinin Gözden Geçirilmesi” başlıklı bir gizli raporu Kongreye sunmuştur. Yeni konsepte ABD hegemonyasının sürekliği amaçlanmış ve bunun gereği olarak da üç unsurlu nükleer strateji hazırlanmıştır. (11)                                                                              
Nükleer olsun veya olmasın ABD’ye yönelik bir tehdide tek başına nükleer silahla vurma (önleyici vuruş) imkanı tanıması, önleyici nükleer saldırının; 1.nükleer, 2.biyolojik, 3.kimyasal, 4.nükleer olmayan ve 5.sürpriz saldırılar karşısında olmak üzere beş koşulda gerçekleştirilmesi. 
11 Eylül 2001 saldırılarının daha etkin bir savunma sisteminin hayati derecede önemli olduğunu kanıtlamış olması nedeniyle aktif tehditlere karşı son derece etkin bir savunma sisteminin inşa edilmesi.
Ortaya çıkan ve ileride çıkacak olan tehditlere karşı sisteminin; hızlı ve etkinliğini arttıracak biçimde değiştirilmesi. Üç unsurlu yeni konseptin işlevini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için Merkez Komuta Sistemi ile İstihbarat Sisteminin birbirlerini birebir destekleyecek bir yapıya kavuşturulması.

Başkan Bush 2002 yılında; önde gelen yeni muhafazakârların iştirakiyle,”ABD’nin 21. Yüzyıl Grubunu” oluşturmuştur. Grup: “ABD’nin 21. Yüzyıl Projesini” hazırlamış, Proje Bush tarafından uygulamaya sokulmuştur. Bush proje ile; Irak’ı kitle imha silahlarından arındırmayı, bölgeye demokrasi getirmeyi, Irak’tan başlayarak İran, Suriye, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Mısır, Libya, ve Sudan gibi ülkelerde rejim değişikliğini ve İsrail’i bölgede her istediğini yapabilecek konuma getirmeyi amaçlamıştır.                           
ABD; 2004 Mart’ında “Uzun Vadeli Kuvvet Yapısı 2005 Planı”nı yayınlamıştır. Plana göre; Ortadoğu, Afrika, Orta Asya, Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika’da düzensiz tehditler kapsamında; 1.aşırı ideolojiler, 2.terörizm, 3.gerilla faaliyetleri, 4.örgütlü suçlar ve 5.iç savaş olmak üzere beş tür tehdit öngörülmüştür. Konvansiyonel tehditlerin azalmasına karşı, bioteknoloji, siber savaş ve uzayın kullanımı felaket getirici tehditler olarak kabul edilmiştir. (12)                           
“Küreselleşmenin gelecek Haritası 2005 Raporu” 2005 yılında Başkan Bush’a sunulmuştur. (13)
CIA’nin düşünce kuruluşu olan, Ulusal İstihbarat Konseyinin 2020 yılında dünyanın nasıl olacağına dair geliştirdiği senaryoları içeren raporda: “Büyük Devletlerin savaşa girme olasılığının 1900’lerin başından bu yana en düşük düzeye indiği, 19. Yüzyılın Almanya, 20. Yüzyılın ABD yüzyılı olduğu, 21. yüzyıl da Çin ve Hindistan’ın ön plana çıktığı, AB içinde Müslüman nüfusun, toplumla bütünleşmesinin sorun yaratacağı, Türkiye’nin AB tam üyeliğinin topluluk için sorun olacağı, AB ekonomileri küçük büyümelerle yoluna devam ederse AB’nin uluslar arası gücü ve genişleme kabiliyetinin sınırlı kalacağı, Türkiye’nin AB üyeliğinin nüfusu, dini ve kültürel farklılıkları nedeniyle sorun yaratacağı, ancak karşılıklı anlayış fırsatlarını da beraberinde getireceği öngörülmüştür.” Raporda; 15 yıl içinde 3 temel öngörüde bulunulmuştur.

1. El Kaide’nin yerini alacak küçük örgütler, terör tehdidini sürdürecektir.
2. Çin ve Hindistan, uluslar arası platformda başrol oyuncusu olacaktır.  
3. AB toparlanmazsa, Türkiye’nin tam üyeliği tehlikeye girecektir.

     ABD; 11 Eylül 2001 saldırının ardından 2001’de yayınlandığı Savunma Strateji Belgesini yenilemiş ve ABD’nin Savunma Strateji Belgesi olarak 18 Mart 2005’te Savunma Bakanı Rumsfeld imzasıyla yayınlanmıştır. (14) Strateji Belgesi şu temel esasları içermektedir;
ABD halihazırda bir savaş içindedir. Her ulustan önca kendisini korumak zorundadır. 

   ABD’nin Anayasasının Gereği de budur.
ABD’nin Egemenliği dünyadaki tüm ulusların egemenliğinin üzerindedir. 
ABD dünyanın en üst egmenlikli gücüdür. 

Bu Nedenlerle;

Avrupa Ortadoğu, Doğu, Orta ve Kuzey Asya’da kendisine rakip eşdeğer bir gücün oluşmasına kesinlikle izin vermeyecektir.
Dünyada hiçbir güç, ABD’nin küresel hareket yeteneğini, karada, denizde, uzayda ve sanal uzayda (internette) engellemeyecektir.
Tehlikeler oluşmadan, daha gelişme aşamasında iken saptanacak ve ABD; NATO, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi kuruluşlara bağlı 
olmaksızın tek başına alacağı kararlarla “Önleyici vuruşla” önleyecektir.
ABD ulusal güvenlik sorunlarını çözmek için uluslararası işbirliğinde bulunacaktır. Ancak bu ülkeler, aşağıdaki 7 temel kritere kesinlikle uyacaktır.
ABD üst egemenliğine tabi olma koşuluyla ulus devletlerin güçlendirilmesi,
Demokrasinin yerleştirilmesi,
İnsan Haklarının önlenmesi,
Serbest piyasa ve rekabetçi pazarların korunması,
ABD’nin hareket kabiliyetinin hiçbir mekânda engellenmemesi,
Dünyanın önemli bölgelerinde hegemonya kurmaya kalkışılmaması,
ABD’nin uluslar arası yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin maliyetini yükseltici girişimlerde bulunulmaması.
Güçsüz rakiplerin konvansiyonel olmayan yönetimleri kullanmamalarını önleyecek bir askeri yapılanma ve savaş tarzı ilkesini benimsemek koşuluyla;

Yerel çatışmalarda doğrudan taraf olunması, İsyancı güçleri bastırmak için hükumetlere yardım edilmesi,
Terörizme karşın, radikal İslam’la, ılımlı İslam arasında bir iç savaş olduğunun tüm Müslümanlara kabul ettirilmesi,
Bu gerekleri karşılayabilecek yeni ABD ordusu şu özelliklere sahip olacaktır.

İki cephede savaş doktrinden vazgeçilecek yapıda olması, Asıl caydırıcı gücün kara birlikler olması,
Yüksek riskli bölgelerde ordunun asker kapasitesi yüksek ülkelerle, güvenlik ilişkilerine daha fazla önem verilmesi,
Ordu üzerinden stratejik ortaklıklar kurmaya yoğunlaşması,
Başkan Bush; 1 Mayıs 2003 tarihinde Irak’ta güven tamamlandığını ilan etmesinden tam 30 ay sonra, 30 Kasım 2005 tarihinde, Irak ile ilgili olarak hazırlanan ilk kapsamlı stratejiyi; “Irak’ta zafer için Ulusal Strateji Belgesi” ile açıklayabilmiştir. Irak’ta mutlaka zafere ulaşılacağını İran ve Suriye’den rahatsız olduğunu açıklamıştır. (15)

Kaynak: 
Erol Bilbilik / Geniş Ortadoğu Projesi, AsyaŞafak Y.2.B,s.11-20

(1) Greate Middle East, Broader Middle East, Wider Middle East, Boarder Middle East and North Africa Project ve Middle East Shatterbelt gibi tanımlar ABD için aynı anlamda kullanılmaktadır.
(2) Noam Chosmsky, Sam Amca ne istiyor? Minerva Y.I. Bas. 2000, s-16
(3) Noam Chosmsky, Turning The Tide: US İntervention in Central America and Struggle For Peace 6.baskı, Boston. South and Pres 1985.s.48
(4) George Mc Ghee, ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu, Bilgi Y.1992,s.116.117
(5) Ufuk Güldemir, Çevik Kuvvetin Gölgesinde. Tekin Y.2. Basım s.40-48
(6) William Blum, Rouge State, Common Courage Pres. Monroe, Marina 2000 s.5
(7) Defance Organ Isation: The Need For Staff Report To The Senate . October 16,1985 s.293
(8) Hürriyet 29.5.2003
(9) Cumhuriyet 20.2.2004
(10) Erol Bilbilik, İçyüzü ve Perde Arkasıyla NATO İstanbul Zirvesi ve Geniş Ortadoğu Stratejisi, Otopsi Y. 1.Basım 2004 s.30-31
(11) Cumhuriyet 12.3.2002
(12) Hürriyet 15.1.2005
(13) Aydınlık 1.8.2004
(14)Cumhuriyet 30.3.2005
(15) Cumhuriyet, 17.3.2006

https://mrasar.wordpress.com/2015/11/06/genisletilmis-ortadogu-projesi-ve-turkiyeye-verilen-gorev/


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder