27 Mart 2020 Cuma

Devletin ' SIR ' ları TIR' latırken, silahlar kimi vuruyor?

Devletin 'SIR'ları TIR'latırken, silahlar kimi vuruyor?


Mehmet Faraç
21 OCAK 2014


AKP'nin Suriye'de günahı çok... En yakın örnekten söz edelim: Erdoğan, Suriye meselesine burnunu sokmasaydı, Türkiye Şam çıkmazında emperyalistlerin maşası ve taşeronu haline getirilmeseydi; Cilvegözü Sınır Kapısı ile Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 40'tan fazla yurttaşımız bombalı saldırılara hedef olarak katledilmezdi...

Bırakınız Suriyeli göçmenlerin açtığı sosyo-ekonomik yaraları, Ankara'nın Ortadoğu'da yalnız kalışını, AKP'nin dış politikadaki çöküşünü, Türkiye'nin neredeyse El Kaide'nin barınma üssü olmasını ve Güneydoğu'daki esnafın iflas noktasına gelmesini... Cilvegözü ve Reyhanlı örnekleri bile AKP'nin nasıl bir günah kuyusunda çırpındığını göstermeye yetiyor...

Evet, AKP iktidarı suçlu... Çukurova üzerinden sınıra yönlendirilirken durdurulan "silah yüklü TIR"lar da gösteriyor ki, Esad 3 yıldır devrilemezken AKP'nin Suriye hırsı da ne yazık ki bitmiyor...

TIR'lara yüklenmiş araç- gereçler ya da "silah"lar gerçekten ÖSO militanlarına mı, yoksa savaşın ortasında savunmasız kalan "Türkmenlere" mi gönderiliyor tam olarak saptanamıyor ama sorgulanması gereken iki mesele var; MİT'in dış operasyonlara giriştiği iddiasıyla devletin gözetimindeki TIR'ların yıllar sonra bu kadar kolaylıkla deşifre olabilmesi hiç de hayra alamet değil...
İhbar kaosunda savaş çıksaydı?

Ne şaşırtıcı değil mi; Suriye krizi üç yıldır Ortadoğu'yu kilitlemiş ve AKP hükümeti, Esad'ı devirmek için oldum olası Suriye muhaliflerine silah ve para yardımı yapmakla suçlanıyor...

Bu bir "devlet politikası" mı, yoksa Türkiye, ABD ve destekçilerinin silah ve mühimmatlarını Suriye'ye ulaştırmakta "kargo" hizmeti mi veriyor bilinmiyor... Hatta son üç yılda kaç TIR Suriye'ye gizemli yük taşıdı, o da tam olarak kestirilemiyor...

Ancak şu bir gerçek ki; cemaat ile AKP arasındaki kavga başlamadan önce TIR'lar falan böyle kolaylıkla deşifre olmuyordu!..

Yani ne zaman cemaat ile AKP arasındaki kavga devlette yuvalanmış "cemaatçi" bürokratları tasfiye etmeye başladı, amaçları ve güzergâhlarını ancak istihbarat-çılarla özel görevlilerin bilebileceği devlet TIR'ları da ardı ardına deşifre edildi!..
Medyaya yansıyan analizler ve "kuşku" haberleri de gösteriyor ki; AKP-cemaat kavgasında, salt hükümet zor durumda kalsın diye "TIR'lar ihbar ediliyor", valiler, savcılar, polisler ve jandarma birbirine düşürülüyor...
Deşifre edilen ve durdurulan her TIR karşısında taraflardan biri avuçlarını ovuştururken, devletin dış politikasındaki sırları da yollarda geziyor!..
Kimse yanlış anlamasın; AKP-cemaat çatışmasında yalnızca laik cumhuriyetten yanayız... Ama "devlet istihbaratının bilgisinde" olan araç ve gereçlerin "intikam uğruna" bu kadar pervasızca ihbar edilmesi ve Türkiye cumhuriyetinin uluslararası arenada zor duruma düşürülmesi, devletin işlerliği ve geleceği açısından da tehdit oluşturmuyor mu?..
Örneğin; tam da şu sırada, yani AKP ile cemaatin birbirini vurmak ve zor durumda bırakmak için ihbar-gözaltı-tasfiye mücadelesinde olduğu süreçte, Türkiye aniden bir savaşa girmiş olsaydı devletin sırları açısından neler yaşanırdı acaba?.. Cepheye giden TIR'ların, tankların, askerlerin ve uçakların güzergâhları da böyle pervasızca "ihbar" edilir miydi?..
AKP ile cemaat birbirine istediği kadar taarruz etsin... İkisi de istediği kadar yıpransın... Çünkü Türkiye'nin çivisinin çıkmasında bu ikilinin derin ortaklığı etkili oldu...

Ama istihbaratın egemenlik kavgalarında kimse TIR ihbarlarını yalnızca, "Suriye muhaliflerine silah gönderiliyor" diye tek gözle ve basitçe analiz etmesin; çünkü ihbarcılığın Truva stratejisi iyice TIR'latırken, kendi içinde sır avcılığı yapan bir Türkiye, dış etkenlere karşı kolay lokma olmaktan da kurtulamaz!..
Kılıçdaroğlu, Çaltı'yı izliyor mu?

Belediye başkan adayları bugünlerde kendilerine arka çıkacak dayılar ararken, Şişli Belediyesi'nin CHP'li meclis üyesi ve başkan aday adayı Dursun Çaltı, profesyonel bir ekibe etkileyici bir proje kitapçığı hazırlatmış ve medyaya göndermiş... İnceledik; Şişli'yle ilgili 41 önemli projeyi anlatan kitapçıkta insana ve doğaya özgü ne ararsanız var...
Dursun Çaltı Şişli'de doğmuş... CHP'liler onun Şişli'nin kalbine giden damarları bile bildiğini söylüyor... 

Öyle, ilçenin arka sokaklarına bıraksanız caddeye çıkamayacak kadar bilgisiz ve silik, kendine hayrı olmayan siyasetçilerden değil o!..
18 yaşından bu yana CHP üyesi olan Çaltı, partinin gençlik kollarından yetişmiş ve ilçe başkanlığına kadar yükselmiş... Onu herkes yolsuzluklar ve yeşil alan vurguncularına karşı giriştiği mücadele ile tanıyor... Örneğin; Ali Sami Yen Stadı'nı park yaptırmak isteyen Çaltı'ya destek verilseydi, 60 dönümlük arazi AKP yandaşlarına peşkeş çekilmezdi!..
Unutmayalım ki, Şişli'nin eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün tutuklanmasına yol açan yolsuzlukları da Çaltı ortaya çıkartmıştı...
Ve CHP'de herkes bilir ki, yolsuzlukların üzerine gittiği için daha önce kurşunlanan Çaltı, geçtiğimiz aylarda ikinci kez silahlı saldırıya uğradı...
Bunları niçin mi anımsattık; siyasetin iyice kirlendiği, AKP'nin yolsuzluklar nedeniyle sarsıldığı bir süreçte CHP'nin böylesi örnek adaylara gereksinimi olduğunu anımsatmak için... Umarız CHP lideri Kılıçdaroğlu da, temiz ve ahlaklı siyaset için Çaltı gibilerin farkındadır...
CHP'nin Ataşehiri'ne neşter!..

14 Şubat 1968'de İstanbul'da doğmuş... Sivas'ın Gürün ilçesinden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu... Robert Kolej ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirmiş... Uzmanlık eğitimini ABD'deki Yale Üniversitesi'nde yapmış. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde kadın hastalıkları ve doğum ihtisasından mezun olan ilk Türk doktoru...

Toplam 11 yıl ABD'deki çeşitli hastanelerde görev yapmış. ABD'de uzmanlık dallarının en yüksek standardını belirleyen "American Board of Obstetrics and Gynecology" sertifikasını almaya hak kazanmış... Amerikan Kadın Doğumcular Birliği, Amerikan Tıp Birliği, Amerikan Üreme Sağlığı Birliği, Amerikan Tıbbi Ultrason Ensitüsü gibi kuruluşların üyesi...
Bilimsel eserleri 400'ün üzerinde uluslararası yayında referans olarak gösterilmiş... 2004 yılında yurda dönmüş ve Türk insanına hizmet ediyor...
Peki, kim bu özgeçmişi örnek gösterilen tıp adamı?.. CHP'nin Ataşehir Belediye Başkan Adayı Dr. İbrahim Sözen'den başkası değil...
Yolsuzluklar, şaibeler ve huzursuzlukların bitmediği, CHP'nin kıl payı kazanabildiği Ataşehir'in sorunlarına da neşter vurabileceği söyleniyor... Temiz siyaset için bizden duyurması...


***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder