5 Ocak 2020 Pazar

SİNAGOG SALDIRISININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

SİNAGOG SALDIRISININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 

OCAK 2004 - 
Milli Çözüm Dergisi 
Yazar Diğer Yazarlar 
01 Ocak 2004 


Bu Arada, İstanbul'da 15 Kasım Cumartesi günü 2 Sinagok ta ve ibadet esnasında meydana gelen ve maalesef onlarca ölü, yüzlerce yaralı 
ile neticelenen menfur ve mel'un (nefret edilen velanetlenen) patlamaları, acaba hangi odaklar ve hangi amaçla tertiplemişti?.. 

Bu sorunun cevabı üzerinde durmamız, halkımızı ve özellikle Milli şuur ve sorumluluk erbabını uyarmamız gerekiyor. 

Acaba, bu vahşi saldırılar, Türkiye'yi ve bölgeyi karıştırmayı hedefleyen hıyanet merkezlerinin ve içimizdeki dış güçlerin bir eseri miydi? 
Önce, ABD Büyük elçisi Eric Edelman 'ın, Şeytan Senaryosunu hatırlayalım: 
Daha önce gittiği bütün ülkeleri karıştıran... Etnik ve mezhep kavgalarını kızıştırıp iç savaşlar çıkaran... O ülkelerin parçalanıp dağılmasına yol açtığı için adı "fesatçı Siyonist" e çıkan vegittiği her yerden "istenmeyen adam" olarak kovulan, Annesi İstanbul Yahudisi Ukrayna göçmeni  Eric Edelman, en kritik bir dönemde, özenle ve özellikle seçilip Türkiye'ye gönderildi. 

"Sesar" tarafından hazırlanan çok önemli ve tehlikeli bir rapor, 15 Kasım 2003 Milli Gazete'de deşifre edildi. 
Eric Edelman şeytanının bu sinsi planına göre, Türkiye ve bölgemiz üç aşamalı bir süreçte vede bir-iki yıl içerisinde, ekonomik ve siyasi çıkmazlara ve çatışmalara sürüklenip, iyice güçsüz ve çaresiz bir konuma getirildikten sonra, bütünüyle İsrail'in güdümüne girecektir. 

1.Yasal ve sosyal alt yapı ve manipülasyon aşaması 
2.Yeni siyasi organizasyon ve provokasyon aşaması
3.Kesin sonuca yönelik aksiyon aşaması 

1.Aşama: 
a-Marazlı medya ve münafık yazar-yorumcular marifetiyle "fitneyi körükleme" süreci başlatılacak 
b-Önce ordu ile diğer devlet kurumları arasındaki makas daha da açılacak 
c-Darbe söylentileriyle ordu yıpratılacak ve "halkın zoraki tahammül ettiği ama "huysuz vedespot tavrına içerlediği" bir kurum haline sokulacak 
ç-Sermaye imparatorluğunda ve İstanbul baronluğunda, uyumsuz ve cırtlak ses çıkaran ekiptasfiye edilip, küresel projeye tamamen teslimiyetçi kadrolar öne çıkarılacak 
d- "Yerel yönetim tasarıları, federatif yapı hazırlıkları" ile ilgili yasal çalışmalar hızlandırılacak 
e-Bazı karizmatik liderler (Apo gibi) hapisten çıkarılarak yeni partiler oluşturulacak, 
f-Kıbrıs'ta Rauf Denktaş'ın ve yandaşlarının, seçimleri kaybetmesi için her türlü önlem alınacakve bu Türkiye'deki Milli Cephenin yenilgisi şeklinde sunulacak 

2. Aşama: 

a-AKP içindeki çatlak büyütülecek ve yeni siyasi organizasyonlar gündeme getirilecek 
b-İran ve Suriye'ye karşı ABD'nin kışkırtmasıyla bir çatışmaya girildiğinde, tamamen İsrail yanlısı yeni bir hükümet oluşumuna gidilecek 

c-TSK iyice yalnızlığa itilecek ve kurum iç çekişmelerle meşgul edilecek 
bu maksatla:

-1. TSK Beyin merkezinin Kara Kuvvetlerinden Hava kuvvetlerine kaydırılması 

-2. AWACS projesi ve Uzay Kuvvetleri Komutanlığı gibi projelerin hızlandırılması 

-3. Darbelerin hep Kara Kuvvetlerince yapıldığı fikrinin gündemde tutulup, bu kurumun yıpratılması hedeflenecek. 

-4. Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına, kendi kullandığı F 4 uçağı ile 20 Ekim günü İsrail'e gitmesi ve orada İsrail'li meslektaşı Tümgeneral Dan Halutz ile iki ülke arasındaki askeri işbirliği konuları üzerine görüş alış verişinde bulunup, ayrıca iki ülkenin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği ortak tatbikatlar da görüşmelerinde ele alınıp, bir gün sonra dönmesi!.. 
[1] 

-5. Bu arada M. Ali Birand'ın Posta gazetesinde [2] 

"Eskiden Kara Kuvvetlerinin tank-top-mekanize ve piyadeye dayanan ağırlığı, büyük hızla teknoloji ağırlıklı Hava gücüne kaydı. 21 inci asırda Türkiye'nin karşı karşıya kalacağı tehditler ve genel olarak Ordu'lar da görülen bu değişimi TSK nasıl omuzlayacak? Eğer TSK değişen dünya koşullarına uyum sağlamak istiyorsa, uzun yıllardan beri sürdürülen bir uygulamayı artık değiştirmeyi düşünmelidir." Diyerek artık ordu'da rotasyona gidilmesi ve şu an Kara kuvvetlerinde olan komuta merkezinin, Hava Kuvvetlerine verilmesi gerektiğini yazması da, Eric Edelman'ın şeytani planlarının yürürlüğe koyulduğunu göstermektedir. 

ç-Medyanın sürekli ve sistemli beyin yıkama yoluyla, ABD'nin ve dolayısıyla İsrail'in dünyanın tek yenilmez hakimleri olduğu kanaati yerleştirilecek 

d-Telekom, barajlar ve bankaların, devlet kontrolünden çıkarılarak ekonomi tamamen uluslararası bürokrasinin güdümüne devredilecek. 

3. Aşama: (Aksiyon ve dejenerasyon)

a-ABD'de Bush ve şahinler ekibi yeniden seçilerek yeni bir hava estirilecek 

b-PKK eliyle yapılmış imajı verilerek, Türkiye'ye karşı, Kuzey Irak'ta ve sınır boylarında ağır zayiatla sonuçlanan füze saldırıları düzenlenecek 

c-Böylece kışkırtılan Türkiye Kuzey Irak'ta operasyonlara girişecek ve fiilen o bölgeye girecek 

ç-Bunu, kendi geleceğine ve güvenliğine karşı bir tehdit sayan ve sürekli damarına basılan İran da, Kuzey Irak'a yürüyecek 

d-İslam ve Arap Dünyası, Türkiye'den çok İran'ı destekler bir tavır sergileyecek veya böyle gösterilecek 

e-Türkiye mecburen, yalnızlıktan ve başarısızlıktan kurtulmak için, Amerika, İsrail ve İngiltere'nin safına geçecek. 

f-Bu arada Türkiye'deki ABD, AB ve İsrail karşıtı Milli güçler, partiler, kesimler dağıtılıp, diskalifiye edilecek. Siyasi, askeri, ekonomik ve stratejik kadrolar bütünüyle Batı yanlılarının emrine verilecek 

g-Böylece Türkiye, Büyük İsrail hedefine hizmet için Suriye ve İran'la savaşa girecek ve hem İslam aleminden, hem de Milli-İslami düşünceden uzaklaşıp, ılımlı-layt hale getirilecek 

h-Bütün bu aşamalarda Türkiye'nin genelde milli birlik ve dirliği bozulmaya çalışılırken, özelde Kürtler ve Aleviler azınlıklarla beraber hareket etmeye yönlendirilecek!

Evet, acaba Filistin'deki vahşetlerini sürdürmesi ve Amerika'yı Irak işgaline teşvik etmesi yüzünden, dünyada giderek yalnızlaşan ve bir nefret dalgasında boğulmaya başlayan İsrail, İstanbul'daki sinagog saldırılarını tertipleyerek, mazlum ve mağdur rolü oynamaya ve bundan sonraki katliamlarına haklılık kazandırmaya çalışıyor olabilir miydi?. 
Çünkü CIA ve MOSAD'ın buna benzer olayları, geçmişte, aynı maksatla yahudilere karşı yaptıkları zaten bilinmekteydi. 

Meşhur siyonist liderlerden Ben Gourion, 1938'de şöyle diyordu: 
"Avrupa'daki ve özellikle Almanya'daki Yahudileri şayet İngiltere'ye taşırsam hepsinikurtaracağımı, ama İsrail'e taşırsam sadece yarısını kurtaracağımı bilsem, ben ikincisini tercihederim. Çünkü bizim için önemli olan Yahudilerin hayatını kurtarmak ve huzurlarını korumakdeğil, İsrail Devletini kurmak ve Arz-ı Mev'ud hedefine kavuşmaktır" [3] 

Diğer bir siyonist Tom Segev ise şunları söylüyordu: 

"Siyonizme hizmet eden ve Büyük İsrail hedefine yürüyen 10 bin Yahudi, bizim için canlı cenazelerden farkı olmayan milyonlarca asimile olmuş Yahudiden daha önemlidir!?" 
İşte İstanbul'daki sinagog saldırısını, sadece El-Kaide gibi kaidesiz ve şişirme örgütlere mal etmek yerine, bir de bu açıdan ve Eric Edelman'ın sinsi projeleri doğrultusunda değerlendirmekte fayda vardır. 
Hedef saptırmaya karşı dikkatli olmalıdır.Çünkü, koyu Amerika ve İsrail aleyhtarı görünüp,aslında aynı merkezlere hizmet ettiği erbabınca bilinen; 

1- Ordu düşmanlığı ve asker kışkırtıcılığı 
2- Erbakan karşıtlığı ve Milli Görüş karıştırıcılığı ile malum ve meşhur radikal  İslamcı Gazete, bu olaydan hemen sonraki gün: 


" Sinagog saldırısının ordu tarafından tertiplendiği... Ve güya, AB uyum yasalarıyla etkinliği azaltılan ordunun, AKP hükümetini yıpratmak amacıyla bu eylemlere giriştiği.. Çünkü saldırıda kullanılan C-4 tipi patlayıcıların sadece ordunun resmen sahip olabildiği" kanaatini yaymaya başlamıştı... 
Bakınız aynı gazete 16 Kasım 2003 tarihli manşetini büyük puntolarla " Yine C-4 " diye atmış...[4]

C-4'lerin sadece ordunun elinde bulunduğunu yazmış 11. sayfadaki yazar " C-4 lerin, Türkiye'nin kurtuluş ümidi ( ve can simidi!) olan AB'ye girmesini istemeyenler tarafından patlatıldığını" imaya çalışmış.. Ve yine " Gözcü" Gazetesinden bir yazarın " Ankara'nın havası yakında açılacak" haber manşetini delil gösterip, bu sinagog saldırısının "Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verilenlerin "işi olabileceği ihtimali, özelikle hatırlatılmıştı... Gazetenin başyazarı da , aynı havaları takınmıştı. 
Şimdi, bir gazetenin yazarından yorumcusuna, patronundan manşet puntosuna kadar, hepsinin, bir olaydan hemen sonra, onun suçunu ve sorumluluğunu, dolaylı ve imalı olarak orduya yüklemek üzere, böylesine ortak bir görüş birliği ve gayret içinde olmaları, olsa olsa keramettir!... 
Veya karanlık odaklardan, talimatla yönlendirildiklerini göstermektedir!?... 
Ama umuyoruz ki, bu karanlık dönemler yakında bitecektir .. Ve bu kiralık kalemlerin gayreti, bumutlu ve muhteşem neticeyi değiştiremeyecektir... 

Sinagoglara ve Yahudi vatandaşlarımıza karşı yapıldığı, ısrarla vurgulanmasına rağmen, ölenlerin, yaralananların ve zarara uğrayanların büyük çoğunluğunun Müslüman halkımız olması da kafaları iyice karıştıran bu olayların hemen arkasından; 

ZAKA diye bilinen MOSSAD ajanlarının Türkiye'ye doluşması, 

İsrail Başkatili Şaron'un İtalya gezisinde, dünyadaki bütün Yahudileri, kendi güvenlikleri için, İsrail'de yaşamaya çağırması, Ve birkaç gün sonra, 
Taksim'deki İngiliz konsolosluğuna ve Levent'teki Yahudi sermayeli bir yabancı bankaya, aynı türden dehşet uyandırıcı saldırıların yapılmış olması... 
Acaba,  "İsrail'i mağdur göstermek ve Türkiye'yi Amerika-İngiltere ve İsrail cephesine mecbur ve mahkum etmek" hedefini güdenlerin bir eylemi 
olduğu kanaatini güçlendirmiyor mu? 


Şakir ŞAHİN 

[1] 31 Ekim 2003 Hürriyet 
[2] 13-14 Kasım 2003 Posta 
[3] Yivon Geibner.Kudüs.c.12 sh.99 
[4] Bak: 10. Sayfa 

http://www.millicozum.com/mc/ocak-2004/sinagog-saldirisinin-dusundurdukleri

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder