22 Aralık 2019 Pazar

KANAL İSTANBUL NASIL KANAL KONSTANTİNAPOLİS OLUR



KANAL İSTANBUL NASIL KANAL KONSTANTİNAPOLİS  OLUR
 
AHMET KILIÇASLAN AYTAR 
Oraj POYRAZ <0raj.p0yraz@neomailbox.net>: Dec 20 05:48PM +0300

Kasım’da China Railway Express şirketine ait bir yük treni Çin’in Xi
şehrinden yola çıktı.
 
Marmaray’ı kullandı İstanbul Boğazı’nı ve toplamda 65 ülkeyi  geçti Çekya Prag kentine ulaştı.
 Bu Türkiye-Azerbaycan ve Gürcistan’ın işbirliğiyle yapılan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’ndaki ilk seferdi.
Çin ile Türkiye arasında yük taşıma süresi 1 aydan 12 güne 
 Bu güzergaha Marmaray’ın entegre olmasıyla Uzak Asya ile Batı Avrupa
arasındaki süre 18 güne düştü.
 
Demir İpek Yolu Hattı Asya ve Avrupa arasında küresel ticaret ağlarında yaklaşık 5 milyar nüfusa 21 trilyon dolarlık ticaret hacımlı yeni ve çok önemli bir alternatif oluşturdu.
 
Güvenli hızlı ve kolay ulaşımın yolu açıldı…
 
Çin yük treni Sirkeci Garı’nda iken;
 
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Sermaye Piyasası Kurumu kamu
bankaları ve Hazine’den sonra
 
Merkez Bankası’nın da Finans Merkezi  İstanbul’a taşınması için karar
alındı.
 
Ocak’ta başlayacak taşınmanın Nisan’da tamamlanacağı bildirildi.
 
Bu sırada Erdoğan’ın Kanal İstanbul  projesi ısrarı tartışılmaya
başlandı.
 
Tartışmaların odağını 1936’da yürürlüğe giren ve Boğazlar rejimini
düzenleyen Montrö Sözleşmesi oluşturuyor…
 
Erdoğan Montrö Sözleşmesi’nin Türkiye’nin egemenlik hakları için yeterli
olmadığını savunuyor.
 
Bu anlamda bir devlet projesi  olan Kanal İstanbul projesinin;
 
Bir fırsat olduğunu
 
Montrö Sözleşmesini yeniden masaya yatırılacağını
 
Geçişlerin ücretli olacağı
 
Savaş gemileri geçişlerinin bütünüyle Türkiye’nin iznine bağlanacağını;
 
Böylece Türkiye’nin egemenliği için iyi bir anlaşmanın ortaya
çıkarılacağını iddia ediyor.
 
Kanal İstanbul; aslında Türkiye’nin Doğu-Batı güzergâhında İpek Yolu’nun
yeniden canlandırılmasında transit ülke olması projesi kapsamında bir
alt projedir.
 
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı: Gürcistan ile ortak gümrük kapıları:
İstanbul’un Finans Merkezi :

 
Galataport: Marmaray: Yavuz Selim Boğaz köprüsü: İstanbul Hava Limanı:
Kanal İstanbul projesi:
 
Kalkınma Ajansları ve Serbest Ticaret Bölgeleri;
 
Hepsi Türkiye’nin İpek Yolu’nda transit ülke olmasını sağlayan *ABD*
projeleridir.
 
Herşey 2006’da ABD Başkanı G. W. Bush’un Kabil’de başlattığı
 Afganistan’ı merkez alan ve bölgede bütün ülkeleri kapsayan Büyük
Orta Asya’da İşbirliği Konferansıyla başladı.
 
Konferans Erdoğan’ın eşbaşkan olduğu Genişletilmiş Büyük Orta Doğu
Projesinin bir türeviydi…
 
Ve Erdoğan hiçbir zaman Büyük Usta değildi!
 
 ABD koordinatörlüğünde Afganistan merkezli güneyde Pakistan ve
Hindistan’ı da içine alan bölge
 
Bağımsız Orta Asya Cumhuriyetleri Kırgızistan Özbekistan Türkmenistan
Tacikistan ve Kazakistan’la birleştirilerek
 
Bölgede siyasi ekonomik ve güvenlik açısından istikrarlı dinamik ve
öngörülebilir bir yapı oluşturulacaktı.
 
Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na Güney Asya ve Batı’ya doğru temel ulaşım
yollarının/“Yeni İpek Yolu”/ bağlamında açılmasıyla
 
Bölgenin Batı’ya entegrasyonu güçlendirilecekti…
 
Büyük Orta Asya projesi kıtanın bütün ülkelerince desteklendi.
 
Söz konusu entegrasyon; sınırları kaldırma ve Vestfalyan ulus-devlet
yapısını bozma şeklinde değil
 
Her alanda işbirliği yaparak Orta Asya’nın güney komşularına ve Batı’ya
açılmasıyla sağlanacaktı…
 
Proje denize doğrudan açılamayan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini olduğu
gibi Çin Hindistan Rusya dahil tüm ülkelerin kalkınma vizyonunu etkiledi.
 
İpek yolu güzergâhında bulunan Güney Kore Tacikistan Özbekistan
Kırgızistan Kazakistan Afganistan Pakistan İran Irak Suriye Azerbaycan
Gürcistan ve Türkiye;
 
Küresel piyasaların demokrasi ve ekonomik kriterleri başlığında
ortaklaşmak aralarındaki psikolojik duvarları yıkmak
 
Piyasaları canlandırmak ve güvenliği sağlamak adına ivmelendi…
O günlerde ABDkapitalizmi aldığı önlemlerle Çin’in ebedi bir büyüme
makinesi olmadığının propagandasını yapıyordu.
 
Çin ise ABD’nin bölgeyi jeopolitik kontrolü altına alması etkisini
doğrudan kendi sınırlarına yakınlaştırmasından endişeliydi.
 
Bu hengâmede Çin Kabil’de karar altına alınan İpek Yolu*-K*ıtalararası
Mega Proje’yi sahiplendi.
 
O gün ABD’nin bugün Çin’in önderliğindeki proje;
 
Şimdi Çin’den başlayıp Orta Asya ve Rusya üzerinden geçerek Avrupa’ya
ulaşan İpek Yolu’nu yeniden canlandırıyor…

 
En önemlisi Büyük Orta Asya projesi katılımcı ülkelerin entegrasyonunu;
 Sınırları kaldırma ve Vestfalyan ulus-devlet yapısını bozma şeklinde değil
 Her alanda işbirliği yapmak iddiasıyla geliştiriyor.
 Ancak bu projeyle küreselleşmenin oyun kuralları kısa sürede değişmiştir.
 Bugünün şirketleri çok güçlenmiştir.
 Artık devlet gücü ulus ötesi şirket- devlet ilişkilerinde realize oluyor…
 Elbette bunun karşılığında dünyadaki milliyetçi ve korumacı tepkiler de
yükseliyor!

Küresel rekabet negatif canlanıyor.
 

Uluslararası dengeler *ABD *Rusya ve Çin’in gerek ekonomik gerekse
siyasi alanda hem bölgelerinde hem de küresel bazda artan güçleri
beraberinde Yeni Askeri ve Ekonomik birliktelikler ortaya çıkarıyor…
Tek kutuplu siyasi sistemin var olduğu yapı çok kutuplu bir yapı ile
tehdit ediliyor…
 
Bu yüzden ABD  Enformasyonel Emperyalizm” çağına geçmenin
kararlılığını gösteriyor.
 
Hem yeni bir teknolojik ilerleme dalgasının yeni bir küreselleşme çağını
başlattığı ve dördüncü sanayi devrimine girildiği fikri çerçevesinde
 
Hem de küresel güvenlik ve refah için küreselleşme düşüncesini radikal
bir değişime tabi tutuyor.
 
*ABD*’nin ulusal üretici kapitalizmi/“Ticaret Savaşları”/yla ulusötesi
mali kapitalizm ile çatışıyor.


Joseph A. Schumpeter (1883-1950) Avusturyalı temel ilgi alanı
kapitalist endüstriyel toplumun gelişme sorunu olan bir iktisat
profesörüydü.Şimdi onun kapitalizmin temeli olan/“Yaratıcı Yıkım Gelişimi”/ kuramı
işliyor.
Schumpeter “Kapitalist mekanizmayı çalıştıran ve çalışmasını devam ettiren;
Kapitalist teşebbüsün oluşturduğu yeni tüketim maddeleri yeni üretim
metotları yeni ulaşım metotları yeni pazarlar yeni endüstriyel örgütlenme  
tipleridir.
 
Yeni milli pazarların veya dış piyasaların açılması el sanatları
atölyelerinden yoğun ve büyük işletmelere geçiş kapitalist sistemi
durmaksızın yenilenme havasında tutuyor.
 Bütün bu unsurlar devamlı olarak eski faktörleri yok ediyor ve yenileri
oluşturuyor.
 
İster istemez her kapitalist teşebbüs er geç bu gelişime ayak uydurmak
zorundadır “diyor.

Nitekim bugün ulus ötesi şirketlerin temsil ettiği Dördüncü
Sanayi Devrimi Fiziksel ve dijital arasındaki çizgileri bulanıklaştıran teknolojilerin
bir araya gelmesini karakterize ediyor.
 
Sadece dijitalleşmeye değil robotik yapay zeka büyük veri ve 3D baskı
gibi yeni teknolojilerin entegrasyonuna dayanıyor.
 
Dördüncü Sanayi Devrimi küreselleşmenin kalıcı ve durdurulamaz
bir güç olduğu düşüncesine dayanıyor.
 
Çünkü küreselleşme ulusal dijital ve sanal sistemlerin bağlantısına ve
bununla ilgili düşünce ve hizmet akışına bağlı olarak derinleşiyor.
 
Ama dijitalleştirme teknolojisiyle üretim ve hizmet sistemlerinin zeki
olmasını sağlayan
 Uluslararası şirketler ve devletlerinin ticaret engellerine karşı
yükselen teknojik milliyetçiliğin küreselleşmesi de endişelere yol açıyor…
 Bireylerin esnek sezgisel ve yaratıcı olma yeteneğinin hayati öneme
sahip olacağı bir gündem yaşanıyor.
Bu noktada İstanbul’un Kanal İstanbul ve paralelinde oluşturulan yeni
yapılanmaların ekonomik cazibesine kapılan;
 Dünyanın en büyük şirketlerine ev sahipliği yapacağı açıktır.
 İstanbul’da/“Şirketler ve Devletler”/ arasında ortaya çıkan etkileşimler
 Küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan ulus-devlet tartışmaları bağlamında;
 Türkiye ulus devletini aşındıran ya da ulus devlete güç katan
 Ama her halükârda Türkiye ulus devlet gücünden beslenen bir yapısal
durum oluşturacaktır.

Bu çerçevede Türkiye’nin Cumhuriyet’in kurucu anlaşmaları olan /“Uluslararası Montrö Boğazlar
Sözleşmesi ve Lozan Antlaşması”/ nı koruması zor görülüyor.
 
Türk Milleti Parya Kanal İstanbul Kanal Konstantinopolis Erdoğan
Halife Olmasın

 
 
*12. 2019*
 
https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/12/19/kanal-istanbul-nasil-kanal-konstantinapolis-olur-ahmet-kilicaslan-aytar/


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder