İleri Diyor Ama...
Cüneyt Arcayürek.,
Dört ya da beş yılda bir, hangi parti iktidarda olursa olsun mutlaka vaat pazarı açılıyor.
Pazara mal süren ise iktidardaki parti ve hükümeti oluyor.
Örneğin AKP.
76 milyonun yararlanacağını öne sürdüğü, oysa önümüzdeki yıl seçimlerinde kullanacağı, daha çok Kürt oylarını tavlamaya yönelik vaatleri içeren demokratikleşme paketini açıkladı.
On bir yıldır Başbakan ama kentin duvarlarına asılan dövizlere bakarsanız, iki portre yan yana.
İstanbul’un iki belediye başkanı var:
Kadri Topbaş ve RTE!
Zaten RTE de pek çok konuşmasına “Ben İstanbul belediye başkanı iken…” diye başlamıyor mu?
Ama unutmamak lazım. Bir başka övüntüsü daha var.
“İmam hatipliden mahalle muhtarı bile olmaz dediler; bak şimdi Başbakanım” diyor.
Ya Allah bismillah diyerek bir de Cumhurbaşkanı A. Gül’ü, bu partide biz değil, ben varım diyerek, bir güzel sollayıp adaylığını ilan eder, AKP oylarıyla Çankaya’ya kapağı atarsa… Muhtar bile olamaz dedikleri bir imam hatipli, devletin, cumhurun başkanı oldu, diyecek.
***
Kimileri bu yıl, geçen yıllara oranla imam hatip okullarına, liselerine anormal sayıda başvuruya neden hayret ediyor, anlamak olanaksız...
Neden ortada: Her imam hatipli öğrenci RTE’yi örnek alarak kendini müstakbel başbakan, cumhurbaşkanı görüyor şimdi.
1960’ta 27 Mayıs devrimini yapan kadronun önde gidenlerinden rahmetli Orhan Erkanlı’ya bir gün; pek çok genç subayın sağ ellerini kalpleri üzerine neden koyduklarını sordum.
“Harp Okulu’nu bitiren her genç teğmen kendini biraz Napolyon sanır da ondan” diye yanıtlamıştı soruyu.
Bu örneği bugüne indirgeyebiliriz:
Birinden kurtulmaya çalıştığımız şu günlerde...
... Pek çok gencimiz zahir geleceğin RTE’si olacağını düşleyerek imam hatip okullarına koşuyor!
***
Genç, hatta orta yaşlı nesillerin anımsayacaklarını sanmıyorum.
Çocukluğumda öğretmen olan annem, yasak olan kırmızı boyunbağı ya da bere takanların izlendiğini söylerdi evde.
Kırmızı komünist olmanın işareti imiş!..
Bugün Antalya’da, Gezi Parkı eylemlerinde tutuklanan 3 kişiye, terörle mücadele şubesinde, “Neden sosyalist örgüt simgesi kırmızı fular taktıklarının” sorulduğu…
... Geçmişe hakaretler savuran bugünkü iktidarın, yarım yüzyıl geride kalan, çoktan modası geçmiş bir anlayışı, bir davranışı benimsediği haberini şaşkınlık içeren duygularla okudum.
Ne çare Türkiye ileri demokrasi namı altında geriye koşan, demokrasinin önde giden ilke ve koşullarının bir bir silindiği bir ülke.
İktidarın bu yolda geri adımlar atmasına, Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak yürürlüğe koyduğu antidemokratik uygulamalara suskun kalan TBMM Başkanı Cemil Çiçek; “vücut bütünlüğü için sünnet yapılmasını” savunan, kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ne tepki gösteren bir mektup yazıyor.
Hayret, şaşkınlık!
Bu sözcüklerin artık değeri kalmadı!..
***
Tarihsel olaylara reva görülen haksız saldırılar yetmiyormuş gibi; iktidarın başı, Cumhuriyetin yetiştirdiği değerli isimleri karalamayı bir görev, doğrusu bir marifet sanıyor.
Dr. Reşit Galip’i ezanın Türkçesini yazdı diye karaladı.
Oysa günlerdir, örneğin dün, kimi gazetelerimiz Reşit Galip’in yaşamına tam sayfa yer ayırdılar.
Adı ve eserleri sınırlarımızdan öteye geçmeyen, hiçbir ülkenin tanımadığı, bilmediği kimilerini, ama ya İslama ya da Osmanlı’ya gönül verenleri yaşarken de öldükten sonra da sıcak üslupla anımsayan AKP Genel Başkanı’nın...
... Atatürk’ü ve devrimlerini övmesinden çoktan vazgeçtik.
Lozan’da bu ülkenin bağımsızlığını emperyalist ülkelere masada kabul ettiren İsmet İnönü’yü bile; anlaşmanın imzalandığı günün yıldönümlerinde anmıyor.
Sözüm ona ileriye, oysa sürekli geriye koşuyor. Cumhuriyetin temellerinde kendine aykırı bulduğu ilke ve koşulları, benimsediğini söylediği “dava” uğruna aşama aşama ana gövdeden ayıklıyor ve...
... Bırakın tarihsel değerlerden söz etmemesini bir yana; dünyaya Türk sözcüğünü ve sanat değerini tanıtan bestekâr, piyanist Fazıl Say’ın adını görmeye dayanamayan bir tavır, bir tutum sergiliyor.
***
20. yüzyılın önemli sopranolarından biri olarak ünlenen Leyla Gencer’i, 85’inci doğum gününde bizdeki ilgili kurumlar, örneğin Kültür Bakanlığı değil ama Google...
... Hazırladığı ana sayfada anıyor, anlatıyor.
Değerbilirlik de sözcüklerde kaldı!
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder