19 Ağustos 2019 Pazartesi

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 31

UYUŞTURUCUDAN  SUSURLUK'A  BÖLÜM 31


Susurluk'un Miladı 1
16/5/2001 - 11:00 
Atin,



"Uyuşturucudan Susurluk'a" dizisinin 30'ncu bölümünde Abdullah Çatlı'nın eşi Meral Çatlı'nın TBMM Susurluk Araştırma Komisyonunda verdiği ifadesinin ilk bölümüne yer verdik.
Meral Çatlı ifadesinde Abdullah Çatlı'nın uyuşturucu kaçakçılığına karışmadığını, Fransa ve İsviçre'de uyuşturucu suçundan hapse mahkum olmasının bir komplodan ibaret olduğunu söylüyor.
Benzer bir ifadeyi Çatlı'nın kader ve eylem arkadaşı Oral Çelik de vermişti.
Resmi belgeler ise, yukarıda o tarihlerdeki resimleri bulunan Çatlı grubunun, hem de Asala'ya karşı eylemlerde kullanıldıkları bir dönemde uyuşturucu trafiğinin içinde olduğunu gösteriyor.
Meral Çatlı'nın eşini koruması doğal. Belki de hakikaten eşinin bu işlere bulaştığını bilmiyor. Bir diğer ihtimal de Çatlı, bir insanlık suçu olan uyuşturucu trafiği içinde olduğunu ailesinden gizlediği.
Bilindiği kadarıyla Çatlı, Fransa hududunda uyuşturucu madde taşıyan bir otomobilde yakalanmıştı. Üzerinde Hasan Kurtoğlu adına pasaport olduğu için esas kimliğini uzunca bir müddet saklamayı başardı.



Nevzat Bilecen Raporu
Çatlı grubunun uyuşturucu faaliyetlerini, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait 13.02.1984 tarihli bir evraktan izleyelim. Daha sonra bu raporu yorumlayacak ve bazı diğer tespitlere yer vereceğiz.

İsviçre'de Yakalanan 4 Kilo Eroin

İsviçre’nin Bazel şehrinde ortaya çıkarılan 4 kilo eroin olayı ile ilgili talep gereğince 27.8.1984 -7.9.1984 arasında İsviçre’ye gönderilen Dairemiz emrinde görevli 20853 sicil sayılı Emniyet Müdürü .... ....’in konu ile ilgili olarak tanzim etmiş olduğu rapor ilişikte sunulmuş olup, ancak olayda adı geçen Nevzat Bilecen MİT ajanı olduğunu ileri sürmekte ise de doğruluk derecesi tarafımızdan bilinmemektedir.
Konu ile ilgili araştırmanın yapılmasını arz ve rica ederim.
Eki; 1 rapor (5 sahife)

Nevzat Bilecen Raporu

İsviçre İnterpolü'nden alınan bir telsizle İsviçre’nin Bazel şehrinde ortaya çıkarılan 4 kilo eroin olayına adı karışan Nevzat BİLECEN ve Şeref BENLİ’nin bir Türk polisi tarafından sorgulanmalarının yapılması için talepte bulunulması üzerine Makamdan alınan onayla 27.8.1984 günü İsviçre’nin Bazel şehrine giderek İsviçre polisi ile birlikte sanık Nevzat BİLECEN’in ifadesi tarafımdan alınmış bu hususta tarafımızdan aşağıdaki hususlar rapor haline getirilmiştir.
Aslen ... nüfusuna kayıtlı olup, halen İsviçre umat Str. 22./4657- Dullikan adresinde ikamet eden, aynı şehirde oto boyacılığı yapan fabrikada işçi olarak çalışır, ..... ve ......'den doğma 3.4.1950 doğumlu Nevzat BİLECEN’in 18 seneden beri İsviçre'de işçi olarak çalıştığı, kendisinin Bozkurtlar adı altında faaliyet gösteren sağ görüşlü kişilerin üye oldukları derneğin üyesi olduğu, arkadaşı Mahmut İnal’ın kendisini dernekte takma adı Ali esas ismi Mehmet ŞENER olan şahısla tanıştırdığı Mehmet ŞENER’in Türkiye’den kaçak sağ görüşlü terörist olduğu ve bunu daha önceden de kendisinin bildiğini söylemiştir.
Yine aynı dernekte dernek başkanı olan arkadaşı Eyüp ERDEM’in kendisini yine Türkiye’den kaçan sağ görüşlü Abdullah ÇATLI isimli teröristle tanıştırdığını, bilahare aynı şahısların kendisini yine Türkiye’den kaçan terörist Oral Çelik isimli şahısla tanıştırdıklarını ve bir müddet arkadaşlıklarının çok iyi devam ettiğini beyan etmiştir.

Türkiye - Avrupa Hattı ve Hasan Hüseyin Şener

Bu sıralarda Mehmet ŞENER’in Eyüp ERDEM’i Türkiye’ye eroin almaya gönderdiği, Eyüp ERDEM’in eroini getirdiği Yugoslav asıllı bir şahıs aracılığı ile satarken Yugoslav'ın yakalanması üzerine Eyüp ERDEM’in Fransa’da bulunan daha önceden arkadaşı olan Oral ÇELİK’in yanına kaçmıştır.
Bu olaydan sonra Mehmet ŞENER’in kendisini eroin işine soktuğu bu teklifi de aynı görüşü paylaşmalarından dolayı mecburen kabul ettiğini açıklamıştır.

Ancak Mehmet ŞENER’in bu sırada polis tarafından göz altına alınması üzerine bir müddet sonra Abdullah ÇATLI’nın kendisini bularak Mehmet ŞENER'in kendisine bir telefon numarası verildiğini, bu telefon numarasını alarak Türkiye'ye İstanbul’a gitmesini ve orada Mehmet ŞENER’in kardeşi olan Hasan Hüseyin ŞENER’i bularak onun vereceği bir kilo eroini İsviçre’ye getirmesini istemiştir.

Baklava Kutusunda Eroin

Kendisine Abdullah Çatlı tarafından verilen talimat üzerine kendi özel otosu ile İstanbul’a gelerek Hasan Hüseyin ŞENER ile buluştuğunu, bir kaç gün sonra da Hasan Hüseyin ŞENER’in temin ettiği iki baklava kutusu içerisine yerleştirilmiş bir kilo eroini alarak İsviçre’ye götürdüğünü bir kaç gün evinde sakladıktan sonra Abdullah ÇATLI’nın yanına giderek eroini getirdiğini bildirmiş.
Bunun üzerine Abdullah ÇATLI getirmiş olduğu eroinden miktar numuneyi daha önceden tanıdığı fakat samimi olmadığı Şeref BENLİ’ye vermesini istemiş, kendisi de talimata göre hareket ederek bir miktar numuneyi Şeref BENLİ’ye vermiştir.
Bilahare Abdullah ÇATLI’nın yanına gittiğinde İstanbul’dan getirilen eroinin bozuk olduğunu söylediği ve evinde bulunan bir kilo eroini kendisine getirmesini istemesi üzerine evindeki eroini alarak Abdullah ÇATLI’ya teslim ettiğini Abdullah ÇATLI’nın bu eroini ne yaptığını bilmediğini söylemiştir.
Bu olaydan bir müddet sonra Abdullah ÇATLI’nın yanına gelerek tekrar İstanbul’a giderek Hasan Hüseyin ŞENER'den eroin alarak getirmesini istemesi üzerine eşini de yanına alarak İstanbul’a geldiğini Hasan Hüseyin ŞENER'le buluştuğunu Hasan Hüseyin Şener’in hazırda eroin olmadığını, bir kaç gün beklemesi gerektiğini söylemesi üzerine İstanbul'da babasının yanında bir müddet misafireten kaldığını Hasan Hüseyin ŞENER’le ikinci defa kurduğu irtibatta eroini temin edemediğini öğrenmesi üzerine eroin almadan eşi ile birlikte İsviçre’ye dönmüş.
İsviçre'ye geldiğinde durumu Abdullah ÇATLI’ya anlatmış bu olaydan sonra Abdullah ÇATLI kendisine görev vermediğini açıklamıştır.

Büyük Davaya Hizmet...

Ancak bu işleri yaptıranların Abdullah ÇATLI, Mehmet ŞENER ve Oral ÇELİK’in olduğu Abdullah ÇATLI’nın reisleri olduğu Türkiye'den Avrupa'ya ülkücülerin kuryelikleri vasıtası ile getirtilen eroinleri satarak kendileri ve kendileri gibi bir çok teröristlerin geçimlerini temin etmek Türkiye aleyhine eylem planlar hazırlamak ve yapmak olduğu, Türkiye'den getirtilen eroinlerin İsviçre’de Şeref BENLİ tarafından pazarlandığı kuryelerin bu yaptıkları işlerden para almadıkları bunu sadece büyük davaya inandıkları için yaptıklarını beyan etmiştir.

Ayrıca Mehmet ŞENER’in İsviçre'nin Zürih şehrinde tutuklu olduğunu söylemiştir.

Olayların bu şekilde gelişmesinden sonra kendisinin İsviçre’nin . Olten şehrinde bulunan Türk ocağı derneğine gidip, geldiği, bu arada Şeref BENLİ ile çok samimi olduklarını ve ailece görüşmeye başladıklarını söylemiş bu şekilde görüşmeleri devam ederken 1984 senesinin şubat ayında Şeref BENLİ’nin kendisine yine dernekten tanıdığı Fuat KOÇAL’ın Türkiye'den İtalya’ya 3 kilo eroin getirdiğini ancak bunu İtalya'da satamadıkları için Abdullah ÇATLI’nın talimatı üzerine İtalya’dan İsviçre’ye getirilmesine karar verildiğini söylemiş. Fuat KOÇAL tarafından getirilen 3 kilo eroinin Yugoslavya’dan İtalya’ya geçirilme işini Celal Tayyip isimli şahsın temin ettiği Yugoslav asıllı birinin yaptığı İtalya’dan İsviçre’ye ise Şeref BENLİ’nin özel otosu ile yedek lastik içerisinde kendisi tarafından geçirildiği ve bir müddet evinde saklamış, bir kaç gün sonra 3 kilo eroinden 2 kilosu Şeref BENLİ tarafından alınarak Fuat Koçal’a verildiğini. Kalan 1 kilo eroinin ise Abdullah ÇATLI, Mehmet ŞENER ve Oral ÇELİK’e ait olduğunu yine sorgusu sırasında beyan etmiştir.

Bu arada Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK’in Paris'ten telefonla kendisinde bulunan 1 kilo eroini Fuat KOÇAL’a vermesini söylemişler, kendisinin de Şeref BENLİ’nin bilgisi olmadan vermeyeceğini söylemesi üzerine tehdit edildiğini bu konuşmaları da Şeref BENLİ’ye aktarmış.
Olayların bu şekilde gelişmesi üzerine kendisinde bulunan 1 kilo eroinden 250 gr. eroin çalarak kendi hesaplarına satmaya karar vermişler ve çalmışlar. Bir kaç gün sonra Oral ÇELİK gelerek kendisinde bulunan diğer eroini almış ve Tacettin isimli bir şahısa vermiş.

Çelik'ten Operasyonel Gevezelik

Bilahare Oral ÇELİK kendisini telefonla aramış ve bizzat kendisi ile görüşmek istediğini Zürih’e gelmesini bildirmiş. Zürih’teki buluşmalarında Oral ÇELİK kendisinden almış olduğu 1 kilo eroini silah temin etmek ve terör olaylarında kullanmak için silah kaçakçılarına verdiğini, Marsilya’daki Ermeni anıtına da bombayı kendilerinin koyduklarını gayelerinin ise Ermenileri, Türklerin üzerine kışkırtmak Türk Hükümetini zor duruma düşürmek olduğunu söylemiş, ayrıca Oral ÇELİK’in kendisine bir eroin işi daha verildiğini ancak kendisinin kabul etmemesi üzerine Oral ÇELİK’in kendisini ölümle tehdit ederek buluşma yerini terk etmiş.

Yakalanma

13 Haziran günü Şeref Benli’nin kendisinde bulunan 250 gr. eroinden bir miktar numune alarak kendisine getirmesini istemiş o da Şeref BENLİ’nin isteği üzerine bir miktar numuneyi evine bırakmış. Ertesi gün Şeref BENLİ’nin Bazel polisince yakalandığını duyduğunu Şeref’in polise verdiği ifadede kendisini de ortak göstermesi üzerine Baden şehrinde polisler tarafından yakalandığını ve eroin kaçakçılığı ile ilgisinin bundan ibaret olduğunu beyan etmiştir.
Oral ÇELİK’in kendisine anlatmış olduğu diğer bir olay ise şöyle;
Türkiye’de Genel Kurmay Başkanlığı Harp Dairesinde görevli yüksek rütbeli bir subayın Fransa’da okumakta olan oğlunu Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK birlikte kaçırmışlar.

Çelik, İstihbarat İlişkisini Süsleyerek Anlatıyor

Oğlu vasıtası ile bu üst düzeydeki subay ile irtibat kurarak yani kaçırılan şahsın babası ve annesi ile temasa geçerek bunların Fransa’ya gelmelerini temin etmişler.
Paris'te yapılan pazarlık sonunda subay oğlunun serbest bırakılmasına karşılık Abdullah ÇATLI ve Oral ÇELİK’e NATO etiketli bombalar temin etmiş ve bunlara vermiş oğlunu kurtarmış. Ancak bu esnada bu subay bombalar üzerindeki etiketlerin sökülmesini istemiş, fakat bu isteği Abdullah ÇATLI ve Oral ÇELİK tarafından kabul edilmeyerek bunun koz olarak kullanılacağını subaya bildirmişler.
Bunun dışında bu subaydan Türkiye’de tutuklu bulunan bazı anarşistlerin de serbest bırakılmasının temini istenmiştir. Üst düzeydeki görevli subay bu isteklerini de kabul ederek bazı anarşistlerin serbest kalmalarını temin etmiş.
Pazarlık sırasında Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK’in bu subaydan Türkeş’in de serbest bırakılmasını istemişler. Subay ise bu işin çok zor olduğunu bunu başarmak için MİT’i ikna etmesi gerektiğini söylemiş.

Evren'in Kızını Kaçıra biliriz...

Konuşmanın devamında ise Türkiye’de görevli olan subay bu işin yani Türkeş’in serbest bırakılma işinin daha kolay olması için oğlunun yakın arkadaşı olan Sayın Kenan Evren’in kızını kaçırmalarını teklif etmiş. Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK’in de gerekirse onu da yapabileceklerini subaya söylemişler.
Oral Çelik’in bu subayın ismini kendisine söylemediğini ve oğlunun halen Fransa’da olup, olmadığını bilmediğini beyan etmiştir.
Bu konuşmaların kendisi ile Oral ÇELİK arasında bir sene önce geçtiği, Oral ÇELİK’in bu anlattıklarında gayet samimi olduğu, aynı görüşü paylaştıklarından bir sakınca görmediği, anlatmaktaki maksadının ise güçlü olduklarını her şeyi yapabileceklerini ima ettiğini söylemiştir.

Oral Çelik - Yahya Demirel Buluşması

Yukarıda anlatılan bomba ve kaçırılma olayı Oral ÇELİK’in, Yahya DEMİREL ile buluşması zamanında olmuştur.
Oral ÇELİK’in Yahya DEMİREL ile buluşmasındaki gaye Yahya DEMİREL’in tanıdıkları vasıtası ile Oral ÇELİK’e bir Panama pasaportu temin edecek Oral ÇELİK de buna karşılık Yahya DEMİREL’in borçlarını ört bas edecek veya ertelenmesini sağlayacaktı.
Oral ÇELİK’in Fransa’dan İsviçre’ye Şeref BENLİ tarafından gizli yollarla getirildiği daha sonra zamanının ve şoförlüğünün iyi olması nedeni ile kendisi tarafından alınarak Yahya DEMİREL ile buluşturmak üzere Cenevre’ye götürdüğü ancak buluşma yerine Yahya DEMİREL'in gelmediği ve bir adamını gönderdiği, kendisinin de Oral ÇELİK’i Yahya DEMİREL’in adamına teslim ederek ayrıldığı, iki gün sonra tekrar aynı yerde buluşarak Oral ÇELİK’i alıp evine götürdüğünü bir gece misafir ettiğini ve yine Şeref BENLİ tarafından aynı yoldan Fransa’ya geçmesinin sağlandığını açıklamıştır.
Siyasi konuda ise anlattıkları şunlardır;

Eroin Parası ve Türkiye Aleyhine Eylem Planları

Abdullah ÇATLI, Mehmet ŞENER ve Oral ÇELİK’in Bozkurtları, Ülkücüleri yani sağ görüşlü kişileri kurye olarak kullanarak Türkiye’den Avrupa’ya eroin taşımacılığı yaptırdıkları, bu yoldan temin ettikleri paralarla kendi yaşamlarını ve kendileri gibi Türkiye’den kaçmış olan anarşistlerin yaşamlarını, geçimlerini temin ettikleri, Türkiye aleyhine eylem plan ve hazırlıkları yaptıklarıdır.
Nevzat BİLECEN ayrıca ifadesinde bu görevin kendisine MİT tarafından verildiğini, 1972 senesinden beri kendisinin İstihbarat görevlisi olarak çalıştığını beyan etmiş, ancak bu görevin kim tarafından verildiğini açıklamak istememiştir.

Kenan Evren'in Bilgisi Var

1972 den 1980 yılına kadar çeşitli konularda Türkiye’deki yetkililere bilgi aktardığını 1981 yılında ise Türkiye’den verilen talimat üzerine Abdullah ÇATLI’nın peşine düştüğünü bu konudaki bilgileri ise Sayın Kenan EVREN’in İngilizce tercümanlığını yapan ve MİT’in adamı olarak halen İstanbul’da faaliyet gösteren Öznur Export İmport Şirketinin ortaklarından M. C. K. vasıtası ile Sayın Kenan EVREN’e aktardığını söylemiştir.
Ayrıca kendisinin bulunmuş olduğu bütün faaliyetlerden Sayın Kenan EVREN’in bilgisinin olduğunu vurgulamıştır. Kendisinin bu işle görevli olduğunun ancak Sayın Kenan Evren tarafından açıklanabileceğini aksi halde isim vermeyeceğini alınan ifadesinde belirtmiştir.
..... .....

Emniyet Müdürü

31'ncu bölümüne geldiğimiz dizimize neden " Uyuşturucudan Susurluk'a" ismini koyduğumuzu şimdi daha iyi anlamışsınızdır zannediyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu raporunu ve neticelerini incelemeye devam edeceğiz. 

( Susurluk'un Miladı 2  Devam Edecek ;  
http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=331 )

Susurluk'un Miladı 2 
24/6/2001 - 11:00 - 
Atin
      
Oral Çelik'ten Senaryolar,

Bir önceki yazımızda, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat ve Harekat Daire Başkanlığının, İsviçre'nin Bazel şehrinde ortaya çıkan uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili raporuna yer vermiştik.
Konu Abdullah Çatlı ve ekibinin uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgiliydi.
Yakalanan şahıslardan Nevzat Bilecen uyuşturucu kaçakçılığındaki rolünü açıklarken, diğer bazı enterasan iddialarda da bulunuyordu.
Bilecen anlattıkları arasında bir çok doğru olduğu gibi, abartılı ve yanıltıcı bilgiler de vardı.
Bilecen, bütün faaliyetlerinden zamanın Devlet Başkanı Kenan Evren'in ve MİT'in haberi olduğunu söylüyor, Türkiye'den verilen talimat üzerine Abdullah Çatlı'nın peşine düştüğünü belirtiyordu. 
Bilecen'in bilmediği bir şey vardı. Çatlı ve arkadaşları o tarihte MİT'le çalışıyorlardı. Bu bakımdan böyle bir görevlendirme bahis konusu olamazdı.
Bilecen, bu beyanı İsviçre resmi makamlarına da vermişti. Herhalde böyle söyleyince İsviçre makamlarının kendisini serbest bırakacağını sanıyordu...
Bilecen'in anlattığı diğer enteresan bilgiler Oral Çelik'e atfen verdiği bilgilerdi. 
Oral ÇELİK ona, "kendisinden almış olduğu 1 kilo eroini silah temin etmek ve terör olaylarında kullanmak için silah kaçakçılarına verdiğini, Marsilya’daki Ermeni anıtına da bombayı kendilerinin koyduklarını gayelerinin ise Ermenileri, Türklerin üzerine kışkırtmak Türk Hükümetini zor duruma düşürmek olduğunu söylemişti".
Çelik, hem gevezelik edip övünmek istemiş, hem de MİT'le ilişkisini saklamaya çalışmıştı. 
Çelik ona başka hikayeler de anlatmıştı. "Türkiye’de Genel Kurmay Başkanlığı Harp Dairesinde görevli yüksek rütbeli bir subayın Fransa’da okumakta olan oğlunu Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK birlikte kaçırmışlar, oğlu vasıtası ile bu üst düzeydeki subay ile irtibat kurarak, yani kaçırılan şahsın babası ve annesi ile temasa geçerek bunların Fransa’ya gelmelerini temin etmişlerdi. Paris'te yapılan pazarlık sonunda subay, oğlunun serbest bırakılmasına karşılık Abdullah ÇATLI ve Oral ÇELİK’e NATO etiketli bombalar temin etmiş ve bunları verip oğlunu kurtarmıştı. Ancak bu esnada bu subay bombalar üzerindeki etiketlerin sökülmesini istemiş, fakat bu isteği Abdullah ÇATLI ve Oral ÇELİK tarafından kabul edilmeyerek bunun koz olarak kullanılacağı subaya bildirilmişti."
Çatlı ekibine patlayıcılar verildiği doğruydu ama, bunu verenin oğlu kaçırılan subay olduğu, Oral Çelik'in yazdığı bir senaryoydu.
(Oral Çelik hem iyi bir şovmen hem de iyi bir senarist. Herhalde yazar Soner Yalçın'la bir araya gelseler, Soner 7-8 cilt kitap daha yazar.)
Oral Çelik'in hikayesi devam ediyordu. "Bunun dışında bu subaydan Türkiye’de tutuklu bulunan bazı anarşistlerin de serbest bırakılmasının temini istenmiş. Üst düzeydeki görevli subay bu isteklerini de kabul ederek bazı anarşistlerin serbest kalmalarını temin etmiş. Pazarlık sırasında Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK, bu subaydan Türkeş’in de serbest bırakılmasını istemişler. Subay ise bu işin çok zor olduğunu, bunu başarmak için MİT’i ikna etmesi gerektiğini söylemiş. Subay Türkeş’in serbest bırakılma işinin daha kolay olması için oğlunun yakın arkadaşı olan Kenan Evren’in kızını kaçırmalarını teklif etmiş. Abdullah ÇATLI ile Oral ÇELİK, gerekirse onu da yapabileceklerini subaya söylemişler."
Çatlı ekibinin, devlet adına yurt dışındaki eylemlere karşılık, bazı istekleri olduğu ve bunların bir kısmının yerine getirildiği de doğruydu. Ancak bu istekler, oğlu kaçırılan hayali subay değil, Meral Çatlı dahil herkesin "Mete Bey" diye tanıdığı MİT görevlisi kanalıyla oluyordu.
Mete Bey, yani bu faaliyetteki adı ile "Mete Akkartal".
Çelik bu tip gevezeliklerinden dolayı Çatlı'nın eylem ekibinden çıkarıldı.

Asala

Kısa adı Asala olan "Ermanistan'ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu" 1975'de Marksist-Leninist görüşlü Ermeni terörist tarafından kuruldu. Asala, "Orly Grubu" ve "3 Ekim Örgütü" adları ile de tanınıyordu. Asala en çok eylem yapan Ermeni Terör örgütüydü.
Amacı, 1915'de yapıldığı iddia edilen sözde Ermeni katliamını dünyaya duyurmak, onun öcünü almak ve Türkiye hudutları içinde bulunan sözde Ermenistan topraklarını kurtarmaktı. 
Hedefi, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşları ve onun memurları olan, Agop Agopyan (Hagop Hagopian) yönetimindeki Asala, Agopyan'ın 25 Nisan 1988'de Atina'da karşı bir Ermeni grubu tarafından öldürülmesine kadar terör faaliyetlerine yoğun bir şekilde devam etti.
Asala'ya en büyük desteği Corc Habaş'ın (George Habash) Marxist-Leninist grubu FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi) ve Ahmad Jibril'in FHKC-GK (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlığı) verdi.
Türkiye'ye yönelik her türlü terör hareketine kucak açan Suriye, Asala'ya da, barınma ve eğitim gibi önemli imkanlar tanıdı. Destek veren ülkelerden biri de Libya idi.
Birkaç yüz üyesi ve sempatizanı bulunan Asala, Türk kuruluşlarına karşı bir çok bombalama faaliyetinde bulundu, çoğunluğu Dışişleri mensubu olan memurlarımıza karşı bir düzine suikast eylemleri yaptı.
Türk resmi kayıtlarına göre Ermeni Terör örgütleri 1973-1985 yılları arasında 199 terör eyleminde bulunmuştu. Bu saldırılar sonunda 41 Türk vatandaşı şehit olmuş, 161 kişi ise yaralanmıştı.
Ermeni Terör örgütlerinden sadece Asala ise, 1975 ila 1998 arasında 350'den fazla eylem gerçekleştirdiğini iddia ediyordu. Eylül 1998'de Asala'nın terör faaliyetlerini içeren dökümanlarını, Erivan'daki Ulusal Kütüphane'ye verdiklerini belirten ASALA'nın siyasi kanadı "Ermenistan Halk Haraketi"nin temsilcilerinden Vazgen Petrosyan, "Ermenistan, ASALA hakkında çok az şey biliyor; biz de, faaliyetlerimizi araştırmacıların hizmetine sunmak için bu belgeleri Ulusal Kütüphane'ye veriyoruz" diye konuştu. 1975 yılından bu yana, çoğu Türk diplomatlarına yönelik olmak üzere 350'den fazla faaliyet gerçekleştirildiğini söyleyen Petrosyan, örgütün aynı yıl (1998) içinde de üç eylem gerçekleştirdiğini iddia etti.
Evet eylem rakamları maalesef birbirine uymuyor. 
Bu istihbaratımızın esası bırakıp, siyasiler açısından prim yapan işlerle uğraşmasından kaynaklanıyor. Gerek Ermeni Terör örgütleri, gerekse de PKK ile mücadele kararı alındığında, istihbarat arşivlerinde işe yarayacak bir bilgi bulunmadığını belirtmekte yarar var.
Ermeni terörüne yönelik Türkiye'nin karşı faaliyetlerine geçmeden önce belli başlı Ermeni eylemlerini hatırlamakta yarar var.
27.01.1973 Los Angeles (ABD) Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildiler. Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan, 31.12. 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı. Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü. Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu. 
20.02.1975 Beyrut (Lübnan) THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli Ermeni Ordusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. Olay yerine bırakılan mektupta, "Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği, eylemlerin Türkiye, İran ve ABD'yi hedef alacağı, bu bombalama eyleminin de bir başlangıç olduğu" bildirildi. 
22.10.1975 Viyana (Avusturya) Otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği'ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonra Büyükelçi'nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil'e Türkçe olarak, "Siz Sefir misiniz?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan saldırganlar, Tunalıgil'i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde can verdi. 3 terörist, hızla binayı terkederek, bir otomobille uzaklaştılar. 
24.10.1975 Paris (Fransa) Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 
16.02.1976 Beyrut (Lübnan) Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salonda otururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı. 
09.06.1977 Roma (İtalya) Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. 
02.06.1978 Madrit (İspanya) Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Olay sırasında İspanyol asıllı makam şöförü Atonyo TORRES de hayatını kaybetti.
12.10.1979 Lahey (Hollanda) Hollanda Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı hem "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi. 
22.12.1979 Paris (Fransa) Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden bir kişi, Roma, Madrit ve Paris'teki eylemlerden "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirdi.
06.02.1980 Bern (İsviçre) Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. 
17.04.1980 Vatikan (Vatikan) Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular. 
31.07.1980 Atina (Yunanistan) Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı ASALA üstlendi. 
26.09.1980 Paris (Fransa) Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı ve kısmi felç oldu. 
17.12.1980 Sidney (Avustralya) Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER, Ermeni teröristler tarafından şehit edildiler. 
04.03.1981 Paris (Fransa) Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. 
02.04.1981 Kopenhag (Danimarka) Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. 
09.06.1981 Cenevre (İsviçre) Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş YERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi. Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist Mardiros Camgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 
24.09.1981 Paris (Fransa) Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, Türk görevliler ve vatandaşlardan oluşan 56 kişiyi rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal ÖZEN'i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL'ı da yaraladılar. Ermeni teröristler, Türkiye'de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris'e getirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayan teröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Olayı ASALA üstlendi. Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, Kevork Abraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31.01. 1984'de Fransa'da 7'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Mahkemenin sonucu Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı. 
25.10.1981 Roma (İtalya) Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafif yaralarla kurtuldu. 
19.11.1981 Viyana (Avusturya) Uluslararası memur Enver ERGUN silahlı saldırıda hayatını kaybetti. 
28.01.1982 Los Angeles (ABD) Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 
08.04.1982 Ottawa (Kanada) Türkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani GÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. 
05.05.1982 Boston (ABD) Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlı saldırıda öldü. 
07.06.1982 Lizbon (Portekiz) Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi. 
21.07.1982 Rotterdam (Hollanda) Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'e konutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yara almadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı. 
07.08.1982 Ankara (Türkiye) 2 ASALA militanı, 07.08. 1982 tarihinde Ankara Esenboğa Havaalanında bombalı terör eylemine giriştiler. Saldırıda, biri Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hamdi Yahyaoğlu olmak üzere 2 güvenlik görevlisi, 2'si yabancı uyruklu 6 yolcu olmak üzere 8 kişi öldü, 72 kişi de yaralandı. Ermeni saldırganlardan biri çatışmada öldürüldü, Levon Ekmekçiyan isimli diğer saldırgan yaralı olarak yakalandı. Ermeni militan Ekmekçiyan 07.09. 1982 tarihinde Ankara 3 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde tek celsede ölüm cezasına çarptırıldı. Ekmekçiyan'ın cezası, 28.01. 1983 tarihinde Ankara'da infaz edildi. 
27.08.1982 Ottawa (Kanada) Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlı saldırı sonucu öldü. 
09.09.1982 Burgaz (Bulgaristan) Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN Ermeni teöristlerce şehit edildi. 
09.03.1983 Belgrad (Yugoslavya) Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11.03.'ta hayatını kaybetti. Aynı olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü. Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandr, olaydan bir yıl sonra 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar. 
16.06.1983 İstanbul (Türkiye) İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı. Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Saldırganın ermeni terör örgütü mensubu olduğu saptandı.
14.07.1983 Brüksel (Belçika) Dursun Aksoy Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeni teröristlerce katledildi. 
15.07.1983 Paris (Fransa) THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olay tarihe "Orly Katliamı" olarak geçti. Bu olaya kadar Ermeni teröristlere sempati ile davranan Fransa, bu olaydan sonra sert tedbirler aldı. 
27.07.1983 Lizbon (Portekiz) Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekiz polisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi de öldürdü. Saldırıyı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Örgüt, teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez'i ölümle tehdit etti. 
27.03.1984 Tahran (İran) Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret Müşavir Yardımcısı Işıl ÜNEL'in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan bir terörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü. 
28.03.1984 Tahran (İran) Tahran'da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEM ve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önünde uğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar. 
28.04.1984 Tahran (İran) Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALA militanı tarafından öldürüldü. 
20.06.1984 Viyana (Avusturya) Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. 
19.11.1984 Viyana (Avusturya) Evner Ergun Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. 
1990' dan sonra Asala'nın tekrar faaliyete geçtiği söylendi. 1990'da Budapeşte (Macaristan) Büyükelçimize yapılan başarısız saldırının Asala tarafından gerçekleştirildiği iddia edildi. Özel bazı kayıtlarda aşağıdaki eylemlerin de Ermeni terör örgütlerince yapıldığı belirtiliyor.
07.10.1991 Atina (Yunanistan) Çetin GÖRGÜ Basın Ataşesi 
11.12.1993 Bağdat (Irak) Çağlar YÜCEL İdari Ataşe 
04.07.1994 Atina (Yunanistan) Haluk SİPAHİOĞLU Müsteşar

Peki Asala halen aktif mi, örgütün merkezi nerede, terör eylemleri devam ediyor mu? Bu soruların cevabını Asala mensubu olduğunu ve PKK'ya tam destek verklerini belirten Fransa'da yerleşik Samuel Minnasian''a bırakalım. Belki sorarsak bizlere cevap verir. (Asala)

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=331  

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=326

32. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder