1 Mart 2018 Perşembe

Yıkılmamak İçin Her şey Mubah,

Yıkılmamak İçin Her şey Mubah,

Orhan Bursalı

Çok zor günlerden geçiyoruz... 3 alıntı, önce: 
“RTE’den bir Ulusal Savaş Kahramanı yaratma projesini yüzde yüz başarabileceklerine inanırlarsa, buna soyunabilirler! 2023 Projesi ve Yeni Türkiye fikri bunu kapsar!” (25 Haziran 2012, Bilim ve Siyaset) 
“Ulusal kahraman ihtiyacı: Peki, RTE, Suriye ile savaşır mı? Uluslararası durum, buna pek olasılık vermiyor... Ama sınırda ‘Suriye’yi dövecek’ küçük bir başarıya imza atmak isteyebilir... Bir uçak vb. düşürmek gibi! Sınıra askeri yığınak, aslında sadece RTE’nin şiddetine uygun bir gelişme: ‘Adam konuştu, işte silah da gönderdi’ dedirtiyor...” (1 Temmuz 2012) 
“2023, Cumhuriyetin 100. yılı, Tayyibistan Cumhuriyeti’nin tam ilanının tasarlandığı tarih! Atatürk ve Cumhuriyetinin bütününe yönelik bütün bu toplam politikaların hesabı, Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün yerine, yeni büyük kurucu olarak geçirmeyi hedefliyordu. Suriye Savaşı ile göğsüne bir savaş kahramanı madalyası takabilseydi, Kurucu görüntüsü tamamlanacaktı!” 
(29 Aralık 2013) 
Amaçları Küçük Başarılar 
Uçak düşürüldü! Daha önce de bir Suriye helikopteri düşürülmüştü! Unuttuk tabii, RTEDavutoğlu ikilisinin Suriye’de savaşa girmek politikaları hep gündemdeydi. Önce Batı itekledi; sonra Batı’nın stratejisi değişince, iktidar Suriye ile savaşmak için bahaneler aradı hep. Ama dış destek sıfır olunca, Suriye Savaş Kahramanı madalyası takmak düşü bitti. 
Şimdi Suriye ile küçük çaplı da olsa bir savaş, iktidarda biraz daha kalabilmenin aracı olarak devreye sokuldu... Nereden nereye! Büyük düşlerden düştük buralara!? 
İktidarın planı: Suriye’yi tahrik edip Türkiye’ye karşı kışkırtmak. Suriye savaş içinde böyle bir şeye kalkışmaz, sineye çeker! Biliyorlar ki, RTE ve adamları Şam’ı bombalamak, dahası Suriye ordusuna karşı savaşa girmek için bahane arıyor... Süleyman Şah Türbesi de bunlardan biri. Bu türbe, Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin dedesine ait ve 10 dönümlük kadar bir arazi; anlaşmalarla Türkiye toprağı sayılıyor. Oraları, El Kaide-IŞİD militanları tarafından kuşatılmış durumda... 
Ancak, RTE-Davutoğlu’nun Suriye ile önemli bir savaşa girmesi mümkün değil... Hiçbir destek bulamaz. İran da Rusya da karşı... Batı’dan destek bulamaz... Ama zor durumdaki Suriye’de, birkaç küçük başarıya bile tamah edebilirler! 
Burada soru, iktidar; Rusya ve İran’ı da karşısına alarak Suriye’ye bir oldubitti savaşı planlayabilir mi, Batı’yı kendisini zorunlu bir desteğe mecbur bırakma isteği olabilir mi... Yani topyekûn bir Ortadoğu savaşının fitilini ateşleyebilir mi?.. 
Sanmıyorum, böyle bir niyetleri sezildiği anda zaten kimse bu oyunu oynamaz... 
Erdoğan’ın Demokrasi Açmazı: Yolsuzluk 
Zor bir dönemden geçiyoruz... Meşruiyetini aslında yitiren veya yitirmekte olan bir iktidar var. Bunun temel nedeni, hakkındaki, bütün dünyada iktidarları devirecek nitelikteki büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları... Bu iddiaları yok sayan bir iktidar... Hiçbir savcı “gel bakalım” diyemiyor. Yasalar ve anayasa askıya alınıyor... Bu, kabul edilebilir bir durum değil. 
Türkiye’nin bu sorunu nasıl aşacağı, dün de belirttiğim gibi, ana sorun... 
Bu sorunu aşamadan da hiçbir normalleşme olamaz bu ülkede... 
Bunu bilmiyorlar mı? 

***
RTE, polisiyle, savcısıyla, mahkemeleriyle, medyasıyla iki yıl öncesine kadar demokratlara, medyaya, kendilerine engel gördükleri herkese kan kusturan cemaati bugün “demokrasi saflarına” itiyor. Dünkü zulmün ortağı, bugün demokrasi mücahitliğine soyunuyor. Fenerbahçe’nin dünkü muhteşem Anıtkabir yürüyüşü haberini cemaat durmadan verip durdu... 
Cemaatçilerin Anıtkabir’i özel ziyaretlerini de bekliyorum!?! 
RTE’nin açmazını da görmek gerek. Demokratlık oynasa, o zaman rüşvet ve yolsuzlukları da acilen soruşturması gündeme gelecek. Yani demokratlık, baltayı kendi bacağına vurmak anlamına geliyor. Bu nedenle, topyekûn bir diktatörlüğe yönelmek zorunda kalıyor. Kendi dışında herkese düşman... Bu açmazdan kurtulması mümkün değil. Dolayısıyla cemaat de, demokrasi mücadelesinde şimdilik hoşgörüden yararlanıyor. 
İmralı-Erdoğan Birlikteliği 
İmralı’nın Nevruz mesajına gelince... Öcalan’ın temel stratejisi değişmedi: AKP ile ortaklığa ve işbirliğine devam. Geçen günkü, iktidarla köprüleri atmış görünen KCK bildirisine de dikkatli yaklaşmış ve acele etmeyelim demiştim. Burada ana rol sahibi Öcalan’dır! 
“Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan” başlığıyla düzenlenen Diyarbakır Nevruz şenliğinde okunan Öcalan’ın Nevruz bildirisi, darbe komplo ve vesayet kavramlarıyla RTE’ye destekle dolu... 
Şu aşamada, Kürt siyasetinin, RTE ile işbirliği ve beraber yürümekten başka seçeneği yok gibi. Uluslararası konjonktür, Irak Kürdistanı yönetiminin PKK ile derin anlaşmazlıkları, PKK hareketini epey kısıtlıyor. 
Zaten, HDP hareketinin ve Sırrı Süreyya Önder’in seçimlerdeki rolünün de, AKP’nin İstanbul’da belediye başkanlığını kazanması için AKP’ye büyük destek çıkmaya yönelik olduğunu görüyoruz. Bu politika, PKK- İmralı ve toplam Kürt hareketinin, şüphesiz yolsuzluk ve rüşvetle araya bazı mesafeler koymakla beraber, RTE iktidarının devamını öngörmektedir. RTE’nin “komplolarla” düşürülmek istendiğine ilişkin Öcalan görüşleri de gerçekliğini koruyor... 

***
Özetle: RTE, Twitter “yasağı”yla, kendi seçmenine helal olsun bak nasıl kafa tutuyor ve kimseyi takmıyor dedirtiyor ve bunu seçimlerde oya dönüştürmek istiyor. 
Yani RTE’nin yeni bir One Minute olayıdır bu... Bu engellemeyi seçim sonuna kadar sürdürür mü?  


***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder