Muhsin Yazıcıoğlu kimdir? BÖLÜM 1
Helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının 7'nci yılında kabri başında anacak. Peki Muhsin Yazıcıoğlu kimdir, hayatı, kariyeri ve hakkında merak ettiğiniz tüm detaylar haberimizde...
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı İlker Kayalıoğlu, merhum Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının 7'nci yılında "anma ve anlama" günü ile ilgili program hakkında bilgi verdi.
Yazıcıoğlu'nun 7 yıl önce vefat ettiğini aktaran Kayalıoğlu, acısının hiç dinmediğini dile getirdi. BBP Genel Başkan Yardımcısı, "Bize düşen O'nun yolunda gitmek, O'nun davasına sahip çıkmak, O'nun ülkü ve ideallerini gerçekleştirmektir. Yalnızlaştırılmaya çalışsak da şehadet sürecini takip etmek, O'na ve davasına sadakat göstermektir. Tıpkı O'nun gibi haksız bir davada kalabalıklarla yürümek yerine, haklı bir davada tek yürümektir. Bir ölür bin diriliriz diyebilmektir." ifadelerini kullandı.
" 25 Mart Saat 10.30'da, Tacettin Sultan Dergahı'nda, Muhsin Başkanımızın kabri başında, anma ve anlama programı gerçekleştirilecektir." diyen Kayalıoğlu, tüm sevenlerini anma programına davet etti.
MUHSİN YAZICIOĞLU KİMDİR?
Muhsin Yazıcıoğlu, 1954 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesi Elmalı Köyü'nde bir çiftçi ailesinin oğlu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptı.
Yüksek öğrenimini yapmak üzere 1972'de Ankara'ya geldi. Üniversite tahsilini, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde tamamladı.
1968'de cemiyet (dernek) çalışmalarına başladı. Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı. Ankara'ya geldikten sonra ise, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla; Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı. (1977-78).
1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin kurucu Genel Başkanı oldu. 1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu.
12 Eylül 1980'de yapılan askeri darbenin ardından, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olarak cezaevine konuldu. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Muhsin Yazıcıoğlu, 7,5 yıl cezaevinde kaldığı bu davadan herhangi bir ceza almadı.
Cezaevinden çıktıktan sonra, mağdur olmuş ülkücülere ve onların ailelerine yardim amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı.
1987'de arkadaşları ile birlikte MÇP'de siyasete girdi. MÇP'de Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu.
1991 genel seçimlerinde üç partinin oluşturduğu ittifak bünyesinde, milletvekili adayı oldu. “O, inançlarınızı Meclis'e taşıyacak” sloganıyla, Sivas'tan milletvekili seçildi.
1992 yılı Temmuz ayında, “içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı için” bir grup arkadaşı ile birlikte MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993 tarihinde Büyük Birlik Partisi kuruldu ve bu partinin Genel Başkanlığına seçildi.
24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak, yeniden meclise girdi. 28.02.1996 tarihinde ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü.
26 Nisan 1998'de yapılan 3. Büyük Kurultay'da, 8 Ekim 2000 tarihinde yapılan 4. Büyük Kurultay'da, 2 Haziran 2002 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Büyük Kurultay'da,20 Temmuz 2003 tarihinde yapılan 5. Olağan Büyük Kurultay'da,30 Nisan 2006 tarihinde yapılan 6. Olağan Büyük Kurultay'da ve 15 Nisan 2007 2.Olağanüstü Büyük Kurultayda tekrar BBP Genel Başkanlığına seçilmiştir.
22 Temmuz Erken Genel seçimlerinde BBP'nin seçimi protesto etmesi sebebiyle partisinden istifa ederek Sivas'tan bağımsız milletvekili adayı olup 23. dönem milletvekilliğine seçilmiştir.Daha sonra BBP'ye katılarak TBMM'de Büyük Birlik Partisi Sivas Milletvekili olarak BBP'yi Meclis'te temsil etmiştir.19 Ağustos'ta yapılmış olan BBP'nin 3.Olağanüstü Büyük kurultayında tekrar Genel Başkan olmuştur.
Muhsin YAZICIOĞLU, evli ve iki çocuk babasıydı..
***
BBP Genel Başkanı Musin Yazıcıoğlu, 12 Eylül'ün suçlularının kavga eden gençler değil, darbenin ardındaki derin güçler olduğunu ileri sürdü.
12 Eylül darbesinin suçlularının kavga eden gençler değil, darbenin ardındaki derin güçler olduğunu savunan Yazıcıoğlu, "Bugün de olsa Çatlı'nın cenazesine giderim" dedi...
ÇATLI'NIN YERİNDE KİM OLSA AYNI ŞEYİ YAPARDI
Kanaltürk Ankara Temsilcisi Sami Dadağlıoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Pazar Politika programına konuk olan BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül darbesi, Mamak'ta geçirdiği cezaevi yılları, MHP ile yollarının kesiştiği günler ile ilgili anılarını paylaştı. Abdullah Çatlı ile tanıştıkları dönem, Çatlı'nın son derece utangaç bir genç olduğunu söyleyen Yazıcıoğlu, devlet tarafından Asala terör örgütü ile mücadele etmesi için görev verildiğini, Çatlı'nın yerinde hangi ülkücü genç olsa aynı şeyleri yapacağını savundu.
17 YIL GÖRMEMİŞTİM
Çatlı'nın cenazesine gitmesinin o dönemde eleştirildiğini belirten Yazıcıoğlu "Bugün olsa yine katılırdım. 17 yıldır göremediğim arkadaşımın cenazesiydi. İnsanların kendi hayatlarında sevapları günahları eksiklikleri fazlalıkları olabilir. Ekmek yemişsiniz su içmişiniz bunların bir hakkı yok mu?" diye konuştu.
SİSTEM DE SUÇLUDUR
"Çatlı ve onun gibiler suçlu ise bu sistemin suçudur" diyen Yazıcıoğlu, 12 Eylül öncesinde gençler için kavga etmenin bir tercih değil hayatta kalmak için bir zorunluluk haline getirildiğini öne sürdü. Yaşanan gerilimlerin ardından derin güçlerin olduğunu belirten Yazıcıoğlu "12 Eylül'den önce kavga edenler değil bu kavgayı seyredenler suçluydu. Gençliği girdaba sürüklediler. Biz feryadımızı duyuramadık. O zaman Cumhurbaşkanı'na müracaatta bulundum bir mektup yazdım. Biz kavga etmek istemiyorduk kavganın içine itiliyorduk" dedi.
GENÇLERE NASiHAT
Çatlı'nın yurtdışında bulunduğu sırada kendisinin de cezaevine girdiğini belirten Yazıcıoğlu o günleri şu sözlerle anlattı: "Genel Başkan Alpaslan Türkeş işkence görmemiz için yurtdışına çıkmamızı istiyordu. Ama ben kendime yediremedim. Kızılay'da bir büroda gözaltına alındım. Gözlerimizi bağladılar. 26 gün boyunca işkence gördüm. 5.5 yıl 3 Dev-Sol üyesi ile 2.5 metrekarelik hücreyi paylaştım.
BU BİR ŞANSTIR
7.5 sene sonra tahliye oldum. 17 yılın sonunda suçunuz yok dediler. Benim neslim bu dönem için bir şanstır. Biz orada içeride bir arada yaşarken kurallar koyduk onlara uyup tartışmadan kavga etmeden yaşadık. O yüzden artık gençlere sesleniyorum. Hücreleri değil Türkiye sevdasını paylaşın."
Muhsin Yazıcıoglu Özlü Sözleri,
Bizim çocukları kitap okumak sıkar. O yüzden fikri tartışmaIarda biraz zayıf kalırlar. Ama kavga var dersen, Ayrancı’dan Kızılay’a koşa koşa gelirler!
Beton Çok soğuk, Üşüyorum.
Zulüm AzraiI olsa da hep Hakk’ı tutacağım. Mukaddes, Davalarda ölüm bile güzeldir.
Bir elinde Bilgisayar, Bir elinde KUR’AN olsun.
Namlusunu Millete çeviren tanka selam durmam.
Bizim Siyasi projelerimizin esasını, milli, manevi, insani ve demokratik değerler üzerinde yükselecek, her halükarda kudretli ve büyük bir Türkiye İdeali oluşturmaktadır.
Ölüm inançsız insanlar için korkunç bir sondur.., Ama inananlar için ne kadar zevkIi bir başlangıçtır!
Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu ! Bana Baskı sökmez ! Bizim Allah’tan başka kimseden korkumuz yok.
Bu Adama haddi bildiriImelidir. Kedisini bile vermezmiş. Kürt, bizim kardeşimiz, soydaşımız, candaşımız.
Kürdün kedisi de, keçisi de, kendisi de Türk milleti için değerlidir. Barzani’den bizim isteğimiz, kedi değildir, PKK elebaşları dır.
Bir saniyesine bile hakim olmadığınız bir dünya için;bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.
Ben Türk’üm, Türk esir olmaz.
Ben Türk’üm, Türk Devletsiz oImaz.
Ben Türk’üm, Türk Bayraksız oImaz.
Ben Türk’üm, Türk Ezansız oImaz.
Ben Türk’üm, Türk Hürriyetsiz oImaz.
Böldürtmeyeceğiz, soydurtmayacağız, Türkiyemize, Mirastarlarımıza her şeyiyIe sahip çıkacağız. Var mısınız? Varız!
Evet adım Muhsin Yazıcıoğlu, bende ve arkadaşlarımda Döneklik olmaz.
Biz inandığımızı yaptık. İnandığımızı yapmaya devam ediyoruz.
Ben Avrupa Birliği kapısında zorlanan, Aşağılanan Türkiye istemiyorum.
Ben kendi medeniyetimIe olurum. Ben yeniden Tük-İslam medeniyetinin inşaatını istiyorum.
İki saniye sonrasına Garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok.
Bir dava uğruna sultanlık yapacağıma, Gerekirse haklı davada tek başıma yürüyeceğimi söylüyorum.
Güne gülümserken papatyalar, Dualar gibi yükselir ümitlerim..
Biz, herkesin inandığını açıkça ifade edebileceği, ifade ettiğini serbestçe hiçbir baskıya uğramadan yaşayabileceği ve bütün mezheplerin, bütün inançların,
Bütün fikirlerin tartışılmaz bir şekilde yaşayabileceği bir Türkiye istiyoruz.
Biz, Kürt’üyle, Türkmen’iyle, doğulusuyla batılısıyla, Alevi’si Sünni’siyle biriz ve beraberiz. Ortak sorunlarımız var ve onları demokrasi içinde çözeriz.
Slogancı, Kavgacı, Ezberci zihniyetten geleceğimizi aydınlatacak Alperenler değil, çetelerin güdümüne girebilecek kuklalar çıkar.
Önümüzde iki seçenek var: Ya ibret almayanlar gibi tarihin tekerrürüne seyirci kalacağız..,
Ya da bu Ezberi bozacağız. Biz, ikinci yolu seçiyoruz.
Türk Gençliği Türk vatanının hem ziynetidir, Hem de Bekasının teminatıdır.
Nasıl ki, “halka rağmen halkçılık” fiyasko çıktıysa, Milletin inançlarına ters düşecek milliyetçilik de fiyaskodur.
Kim Allah’ın rızasına uygun hareket ediyorsa, o bizdendir. Kim Allah rızasından uzaksa bizim dışımızdadır.
Gençliğim dedim, “Ver” dediler.
İstikbalim dedim, “Yok” dediler.
Kanım dedim, “Dök” dediler.
Canım dedim, “Milletin” dediler.
Sevdim dedim, “Suçtur” dediler.
Ve çığlıkla yarıldı karanlık; Sevgimi çarmıha gerdiler.
Eski Hatıralarımız yeni Umutlarımız olmalıdır.
Eğer Anadolu’da rahat oturmak istiyorsak; O zaman Türkiye, Bosna’da olmak mecburiyetindedir, Kafkaslarda olmak, Ortadoğu’da olmak mecburiyetindedir.
Demokrasilerde, Demokratik kurumlar tarafından tartışılmayan hiçbir karar, Milli menfaatlere uygun değildir.
Çoğunluğun istediği her şeyi yaptığı, Örttüğü, Meclis’i kendi hukuk dışı ve ahlak dışı davranışlarına Alet ettiği Rejimin adı., Demokrasi değildir.
Çerkez’iz, Laz’ız, Boşnak’ız, Azeri’yiz, Terekeme’yiz, Türkmen’iz, Kürt’üz, Alevi’yiz, Sünni’yiz; Ama hepimiz hep beraber Büyük Türk Milletiyiz.
Asla ve Asla etnik köken değiliz.
Ben Devlete Millete kurşun sıkanlara değil , Ben okumak istiyorum diyenlere Af istiyorum !
Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir.
Türkiye İran olmaz. Türkiye Cezayir olmayacak. Türkiye’nin Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz.
Milletine Namlusunu çevirmiş tankı asla Selamlamayız. (28 Şubat süreci için.)
Bizim Milliyetçiliğimiz ete, kemiğe, kana veya ırka değil, kültüre dayanır.
Bizim Milliyetçiliğimiz ayırıcı değil birleştirici, çatışmacı değil barıştırıcıdır.
Biz, “ Alt kimlik-Üst kimlik ” gibi kavramları kabul etmiyoruz. Dinimizde bölücülüğe yer yoktur.
Er Meydanı Kancıklık kabul etmez!
Hayat böyledir dostum geçer beklemekle, Ümitlerin bittiği yerde Abdest al ve Sabahı bekle.
Bir kar tanesi olsam Mekke’ye düşmek isterdim.
Haksız bir dava uğruna Sultanlık yapacağıma, Gerekirse haklı davada Tek başıma yürüyeceğimi söylüyorum.
Muhsin Yazıcıoglu
http://www.istanbulhaber.com.tr/muhsin-yazicioglu-abdullah-catliyi-anlatti-haber-432.htm
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder