24 Kasım 2017 Cuma

AHISKA TÜRKLERİNİN 14 KASIM 1944 SÜRGÜNÜNÜ ACIYLA HATIRLIYOR VE HATIRLATIYORUM

AHISKA TÜRKLERİNİN 14 KASIM 1944 SÜRGÜNÜNÜ ACIYLA HATIRLIYOR VE HATIRLATIYORUM.






Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1925)
—————————————-
Ahıska; Kars’ın doğusunda Gürcistan sınırları içinde kalan bir Türk toprağıdır.

İkinci Dünya Savaşı’na kadar askere alınmayan 40.000 Ahıska Türkü savaş başlayınca silah altına alınarak cepheye gönderilmiş, kalanlar ise demir yolu inşaatında çalıştırılmışlardır.
Savaşın sonuna doğru SSCB’nin Rus olmayan, özellikle de coğrafi olarak stratejik diye nitelendirilebilecek Ahıska gibi yerlerde yaşayan halklara duyduğu güvensizlik belirgin hale gelmiştir..
Stalin döneminde, 1936 ve 1952 yılları arasında yaklaşık üç milyon insan, yaşadıkları yerlerden Sibirya ve Orta Asya’ya sürülmüşlerdir. Ahıska Türkleri de bu sürgün halklarından biridir. Ahıskalılara, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürülme emirleri Stalin’in direktifi ile İçişleri Bakanlığı Milliyetler Komiseri Lavrenti Beriya tarafından 24 Temmuz 1944 tarihli kararla duyurulmuş, sürgün 14 Kasım 1944 gecesi sabaha karşı fiilen gerçekleştirilmiştir.
14 Kasım 1944 Ahıska Türklerinin sürgün kararı, SSCB resmî belgelerine göre, ‘sınır güvenliğini sağlamak maksadıyla alınmıştır. Sovyet otoriteleri Ahıska Türklerine; sürgünün geçici olduğunu, kısa sürede evlerine dönebileceklerini, Alman ordusuna karşı kendi can güvenliklerinin sağlanması için bunun yapıldığını duyurmuşlardır. Oysa sürgünün gerçekleştirildiği tarihte Alman orduları geri çekilmekteydi ve Ahıska hiçbir zaman Alman işgaline uğramamıştı.
Hiçbir resmî suçlamaya dayanmayan sürgünün gerçek nedeni; Rusya’nın sıcak denizlere inme genel stratejisi çerçevesinde engel olarak görülen Batı ve Güney Kafkasya’daki Türk / Türk dilli / Müslüman halkları mümkün olduğu kadar uzağa taşıma düşüncesinin hayata geçirilmesidir
Nitekim sürgün sonrası Türkiye sınırlarındaki bütün Slav ve Ermeni olmayan halklar sürülerek yerlerine Ruslar, Ermeniler ve Ukrainler yerleştirilmiştir.
Erkekleri askerde olan Ahıska Türklerine iki saat içinde eşyalarıyla birlikte köy meydanında toplanmaları emredilmiştir.. İnsanlar yanlarına fazla bir şey alamadan evlerinden çıkmışlardır. Köy meydanlarında toplanan halk kamyonlarla istasyonlara götürülüp hayvan taşımacılığında kullanılan yük vagonlarına rastgele bindirilmiş ve kapılar dışarıdan kilitlenmiştir. Bu durum yolculuk başında aile bireylerinin birbirlerinden ayrı düşmelerine neden olmuştur. Pek çok Ahıskalı aile sürgünden sonra dahi yıllarca birbirlerine kavuşamamışlardır
Sürgünün yapıldığı dönem bölgede mevsim kıştır. Vagonlarda ısıtma sistemi ve tuvaletin olmayışı nedeniyle birçok insan soğuk ve açlıktan yaşamlarını kaybetmişlerdir. Sürgün yolculuğu sırasında ölen binlerce insanın büyük çoğunluğunu çocuklar, yaşlılar ve kadınlar oluşturmuştur. Vagon kapılarının günde sadece bir kez açılması, sınırlı miktarda yiyecek ve su verilmesi, temel ihtiyaçların giderilmesi için çok az süre tanınması, can kayıplarının büyük olmasındaki temel etkenlerdir. Bir buçuk ay süren yolculuk sırasında ölülerin gömülmelerine bile izin verilmemiştir.
18 Kasım 1944’teki SSCB Halk İçişleri Komiserliğinin kayıtlarına göre sürülenlerin sayısı 92.307’dir. Bunların 18.923’ü erkek, 27.399’u kadın, 45.985’i 16 yaşın altındaki çocuklardır. Raporda 17.000 Ahıska Türkü’nün sürgün yolculuğu sırasında öldüğü belirtilmiştir. Oysa bazı resmi Sovyet kaynaklarında yolculuk sırasında ölenlerin sayısının çoğunluğu çocuk ve yaşlılardan oluşan 50 bin kişiyi bulduğu ileri sürülmektedir.
1944 sürgünü, sürgünü yaşayanlar için önemli bir travma olmuştur. Ahıska Türkleri bu travmayı toplumsal bir acı olarak tanımlamışlar, dikkat çekici bir geniş aile dayanışması sayesinde bu travmayı atlatmayı ve yeni hayatlar kurmayı başarmışlar, sürgünü ve onun neden olduğu acıları kuşaktan kuşağa bilinçli olarak aktarmışlardır. Bu sürgün, Ahıska Türklerinin Türklük bilincinin korunmasına ve güçlenmesine neden olan en temel unsurlardan biri olmuştur.
Dünyanın dört yanına dağılmış olan Ahıskalı Türkler vatan topraklarına geri dönme arzularını hiç bir zaman kaybetmemişlerdir.
Büyük sürgünün 73 üncü yıl dönümünde Ahıska Türklerinin hayatlarındaki çok önemli olan 14 Kasım 1944’ü acı ile hatırladıklarını ve hiç unutmayacaklarını biliyorum.
Bu vesile ile 1853 Rus işgalini müteakip ailemizi Ahıskadan Türkiyeye getirmek zorunda kalan büyük dedemiz Tahir Beyi rahmetle anıyorum.

Dünya üzerinde dağılmış olmalarına rağmen halâ tek yürek halinde Ahıskalı olduklarını unutmadan yaşayan Ahıskalı kardeşlerimi sevgi ile kucaklıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder