13 Ekim 2017 Cuma

Ergenekon Hukuku



Ergenekon Hukuku 


M. Ali Kışlalı/ Radikal 


İki Emekli Orgeneralin geçen temmuz ayında gözaltına alınıp tutuklanmaları ve bu güne kadar haklarında iddianame hazırlanmadan cezaevinde tutulmaları kanımca ülkede kaos, ya da keşmekeş dönemini başlatmıştı. Bu dönemin elle tutulur sürecinde bir dönemeç, ne gariptir ki başka iki emekli orgenerale aynı uygulama denendiğinde aşılmıştır. 

Sözünü ettiğim emekli orgeneralleri uzun yıllardır, generalliklerinin ilk dönemlerinden tanırım. Çeşitli konuda yaptığımız sohbetleri hatırlarım. Tipik Türk Silahlı Kuvvetleri generalidirler. Atatürk görüşleri ve onun prensiplerine göre kurulmuş Cumhuriyet’e olan inançları değişmez ortak noktalarıdır. 
Sohbetlerimizde bu prensiplere uymayan, siyasi olaylar dahil, gündemdeki olayları rahatça ele aldığımızı, zaman zaman tartıştığımızı hatırlıyorum. 
TSK‘nın en üst rütbelere ulaşmış kimi komutanıyla sohbet yapabilme olanağının kazandırdığı yeni bakış açılarının,özellikle mesleğimde yönettiğim yayınlar ve bürolardaki faaliyetlerde, değerli katkılar yaptığını belirtmeliyim. 
Yakından tanıma olanağına kavuştuğum komutanların hiçbiriyle şimdi hatırlamaktan tedirgin olacağım bir şey konuşmadığım için de, bu değerli askerler hakkında zaman zaman öne sürülen söylentilerle ilgilenmemişimdir. 

Ancak, geçen temmuızdan itibaren sergilenen,komutanlarla ilgili Ergenekon hukuk uygulamalarının, saygı duyduğum hukuk uzmanlarınca irdelendiğinde hatalı bulunmasından üzüntü duymuşumdur. 

Hukuk fakültesinde okuduklarından kendilerini ‘hukukçu’ sanan kimi meslektaşım gibi düşünmüyorum. Muhabirlik, yöneticilik ve yazarlık dönemimde, hukuk ile ilgili konularda daima, önemli görevlerde bulunmuş deneyimli uzmanların ve hocalarımın görüşlerine müracaat etmişimdir. 

Şimdi aynı şeyi, eskiden olduğu gibi onlara doğrudan ulaşarak yapamasam da, makalelerini ve yaptıkları açıklamaları izlemem görece sağlıklı görüş edinmeme 
yardımcı olmaktadır. 
Aylardır devam eden Ergenekon hukuk uygulamasının, ayrıntıları pek bilinmeyen çeşitli iddialarla, kamuoyunca saygın kişilerin hırpalanmasına sebep olması hep yadırganmıştır. 
Bunca gözaltı ve tutuklanmaya karşın, şimdiye kadar kimse mahkûm olmamıştır. 
Ankara Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu Cumhuriyet’te, ”Ceza kanunları suçlular hakkında uygulanır. Ceza muhakemesi kanunları ise, suçlu ve suçsuz tespitleri yapılmadan önce başvurulan kanunlar olduğu için, herkes hakkında uygulanabilir. Bu nedenle, ceza muhakemesi kanunları, aslında masumların kanunlarıdır” diyor ve ekliyor, “Masum biri için, bırakınız cezalandırmayı, yalnızca soruşturulmak veya haksız yere yargılanmak dahi yıpratıcıdır. Soruşturulmak ya da yargılanmak ağır gelir, yaşam sevincini elinden alır, yorar, uykularını kaçırır, sağlığını bozar, aile düzenini etkiler, hayatını altüst eder.” 
Anayasa uzmanı Prof. Dr. Süheyl Batum ise Vatan’daki köşesinde; “Bir kişinin suçlu olup olmadığı, bir hukuk devletinde üç şeye bağlıdır. Önce kuvvetli şüpheyi gösteren somut deliller olmalıdır. Bu delillere dayanan sağlam bir iddianame gereklidir. Dürüst, adil ve makûl sürede bir yargılama sonunda verilecekbir yargı kararı olmalıdır” diyor. 
Sadece bu uzman değerlendirmelerinin bile, şimdi Ergenekon adı verilen konuyla ilgili hukuk uygulamalarında esas alındığı söylenebilir mi? 
Şimdi Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu’nun değerlendirmesiyle, mahkemeler üzerindeki siyasi gölgeden söz edilince kaygılar daha da artmıyor mu? 
Belirsizlikler içinde 220 gün tutuklu kalan bir komutanın tutuklanmasına sebep olan ‘delil’in yıllar önce internette yayımlanmış olduğu anlaşılıp, serbest kalmasına da karar verilebiliyor. 
Bütün bunlara ‘Ergenekon hukuku’ deniyor. 
Bir hukuk devleti olan Türkiye’de, neyse ki; halen ‘Yüksek Yargı’ güvenilirliğini koruyor. Yanlışların oradan döneceğine inanılıyor. 

aktif haber 



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder