AKP’nin PARTİ ORDUSU GİRİŞİMİ
Ümit ÖZDAĞ
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi
03 Temmuz 2017 Pazartesi
Türk Milletinin ikinci anayurdu olan Anadolu coğrafyası, üç kıtanın birleştiği
bir noktada tarih boyunca dünyanın en önemli jeopolitik kavşağı olmuştur.
Anadolu bu jeopolitik kavşak niteliğinden dolayı devletler ve milletler arasında
sürekli bir hakimiyet kavgasının hedefi olmuştur. Anadolu’da zaman zaman
hakimiyet kuran bir çok imparatorluk ve millet zayıfladıkları anda tarihe
gömülmüştür. Diğer bir ifade ile Anadolu, milletleri ve devletleri yutan bir
Bermuda Şeytan üçgenidir. Bu coğrafyada var olmanın ön şartı güçlü bir orduya
sahip olmaktır.
AKP iktidara geldiğinden buyana Türk Silahlı Kuvvetleri’ne zarar vermektedir.
AKP önce FETÖ ile işbirliği yaparak “askeri vesayeti” tasfiye yalanı ile Türk
Ordusuna karşı Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlar ile ağır darbeler
indirmiştir. Subaylık yeminine sadık olan, FETÖ’ye boyun eğmeyen general-amiral ve subayları tasfiye etmiştir. Damadı FETÖ’den gözaltına alınan Bülent Arınç’ın sevinç çığlıkları attığını unutmadık. TSK’daki FETÖ’cü yapılanmanın önünü açmıştır. Türk Milletinin son savunma hattı olan Seferberlik Tetkik Kurulu’nu dağıtmış, Seferberlik Tetkik Kurulu’nun 1953’den beri mensubu olan gizli kadroların isimlerinin yabancı servislerin eline geçmesini sağlamıştır.
AKP’nin örgütlenmesini teşvik ettiği TSK içindeki FETÖ 15 Temmuz 2016’da alçakça bir darbe ile iktidarı ele geçirmeyi hedeflemiştir. FETÖ’cü çetenin bu
girişimini engelleyenler yine AKP’nin yıllarca zarar verdiği, bazıları emekli
olan subaylık yeminine sadık subaylar olmuştur. 15 Temmuz’dan ders almayan AKP iktidarı, 15 Temmuz sonrasında aldığı kararlar ile Türk Ordusu’nu zayıflatmaya devam etmiştir.
Ordunun kurumsal yapısını dağıtmıştır. Emir-komuta birliğini ortadan kaldırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Eskişehir-Kütahya muharebelerinden buyana geçtikleri en büyük kriz döneminden geçmektedir. Bunun sonucu işler iyi gitmemektedir. Erdoğan’ı ve Hükümeti uyarıyorum. Fırat Kalkanı bölgesinde dahi işler, politik bir hedefi olmamasından dolayı iyi gitmiyor.
Fırat Kalkanı bölgesinde El Nusra başta olmak üzere selefi cihatçı güçler
gittikçe güç kazanmaktadırlar.
15 Temmuz sonrasında Erdoğan’ın açık hedefi Türk Ordusu’nun parti ordusu haline getirmektedir. Bunun ilk hamlesi Tarım Bakanlığı Personel Genel Müdürü Nizamettin Ekinci’nin Milli Savunma Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğüne Eylül 2016 tarihinde atanması olmuştur. Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarında bütün atama, yükseltme, emeklilik, sicil ve özlük
işlemlerinden sorumludur. Nizamettin Ekinci, AKP’den 2007 ve 2011 seçimlerinde Diyarbakır aday adayı olmuştur. Milletvekili aday adaylığı sırasında
yeşil-sarı-kırmızı renkte Türkçe-Kürtçe-Zazaca seçim propagandası broşürü
bastırdığı ifade edilmektedir. Göreve geldiği günden bu yana asker personeli
aşağılayan bir tarzı da ısrarla sürdürmektedir.
Nizamettin Ekinci döneminde Tarım bakanlığındaki FETÖ’cü örgütlenme çok etkili olmuştur.
2 Eylül 2016’da Tarım Bakanlığından yapılan FETÖ’cü tasfiyesinde 733
kişi atılmıştır. 22 kasım 2016’da 172 FETÖ’cü atılmıştır. 6 Ocak 2017’de 93 kişi atılmıştır. 29 Nisan 2017’de 66 kişi atılmıştır. FETÖ açısından stratejik öneme sahip olmayan bir bakanlıkta dahi 1064 FETÖ’cünün örgütlenmesine izin veren, yardımcı olan bir Personel Genel Müdürü’nün Milli Savunma Bakanlığı’nda benzer bir göreve getirilmesi ancak AKP stratejik zekasının ürünü olabilir.
AKP ordusu kurmanın önemli bir adımı da 15 Haziran 2017’de Subay terfi
yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle terfi işlemlerinin Genelkurmay
Başkanlığı’ndan alınarak Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasıdır. Artık terfiler
MSB’nın sivil Müsteşarı eşgüdümünde olacak ve Yüksek Askeri Şuraya bu şekilde sunulacaktır. Kuvvet Komutanlıkları sadece terfi sırasında gelen personelin sicil dosyalarını YAŞ sekreteryasına ileteceklerdir. Böylece
terfilerde/görevlendirmelerde TSK Komuta heyetinin yeteneğini, kapasitesini,
öncesinde yaptığı görevlerinin niteliğini bildiği subaylara ilişkin kanaat ve
önerileri değil terfi sırasındaki subayların/generallerle hiçbir müşterek
çalışma ortamı olmamış, yaptıkları ve yapacakları görevlerin niteliğini bilmeyen
sivil idarecilerin söz hakkı olacaktır. Bu durum subay/generallerin ister
istemez iktidar partisine yakın olma, siyasetçilerden torpil arama sürecini
başlatacak Orduyu siyasetin içine çekecek, siyasilerin aracı haline
getirecektir.
Erdoğan’ın bir parti ordusu, Saddam benzeri Devrim Muhafızları ordusu kurma
çabalarında bir başka boyutu kurulan personel temin komisyonları
oluşturmaktadır. Olağanüstü hal kapsamında 22 kasım 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanan 678 sayılı kararname ile emekli subay ve astsubaylara TSK’da görev verilmesi kararlaştırıldı. Bununla ilgili esaslar da Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan “Emekli Subay ve Astsubayların Milli Savunma bakanlığında Personel ve Askeri Öğrenci Temin Faaliyetlerine Yönelik Hizmetlerde Görevlendirilmesine Dair Yönetmelik”le yürürlüğe girdi. Böylece Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde komisyonlar kuruldu. Ancak bu komisyonlarda bir çoğu 28 Şubat sürecinde irticai faaliyetten TSK’dan uzaklaştırılan ve daha sonra SADAT ve ASDER bünyesinde aktif siyaset yapan emekli subaylar görevlendirilmiştir. Bu kişiler sınavların kayıt altına alınması için konulan kameraları kaldırtmışlardır. Komisyonda görevli bir Deniz Öğretmen Albay Atatürk ilkeleri ile ilgili soru sorması üzerine komisyondan çıkarılmıştır. Bu açık bir şekilde Türk Ordusu’nun akplileştirilmesi projesidir. ASDER bir hak arama teşkilatı değil, radikal ideolojik duruşu olan bir parti yan kuruluşudur. İsteyen ASDER’in internet sitesine girerek bu duruşunu görebilir. SADAT ise Arap Baharı’ndan sonra Müslüman Kardeşlerin iktidara geldiği ülkelerde, orduları eğitmek amacı da dahil, askeri şirket olarak kurulmuştur. Suriye’deki değişik grupların eğitimini de üstlenmiştir. Libya’da küçük işler gerçekleştirmiştir.
Ancak SADAT artık bu amaçların ötesine geçmiş, bir paramiliter iktidar partisi
örgütlenmesinin çekirdeğini oluşturmaya başlamıştır. SADAT başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanının askeri danışmanı olan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi milli ve üniter devlet karşıtı bir duruşu temsil etmektedir. Erdoğan “neden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” derken, askeri danışmanı kendisi ile aynı görüşte olmayan birisidir.
Bir yandan FETÖ’cü unsurların hala görevde bulunduğunu öte yandan TSK’nın
partileştirilmeye çalışıldığını görev subaylar arasında erken emekliye ayrılma
eğiliminin arttığı görülmektedir. Bunun ilk sonucunu Ağustos 2017’de göreceğiz.
Bu erken emekliliklerin özellikle albay rütbesinde bulunan personelin “sıralı
hizmet garnizonu” yani şark görevinde bu rütbe için ciddi olmayan emniyet, kaza önleme subaylığı gibi görevlere atanmaları gibi politikalar ile hızlandırıldığı
ifade edilmektedir.
Bir partinin yan kuruluşunun yetkilerine Türk Ordusu’nun subay kadrolarının
seçtirilmesi Türk Devletine ve Milletine karşı işlenecek en büyük cinayettir.
Türkiye’yi bir parti ordusu ile savunmak mümkün değildir. Türkiye ancak bir
milli ordu tarafından savunulabilir. Türk ordusunu Erdoğanokrasinin rejim
muhafızları yapma projesi gaflet, delalet ve hatta hıyanet projesidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni akplileştirmenin en alt halkasını ise İmam Hatip
okullarımızı istismar ederek AKP’nin arka bahçesi-gençlik kolları gibi gören
zihniyet oluşturmaktadır. Hoca Ahmet Yesevi Anadolu İmam Hatip Lisesi tarafından hazırlanan broşürde İmam-Hatip Lisesine kaydoluşun askeri yüksek okullar ve polis okullarına girişte tercih nedeni olacağının ifade edilmesi AKP’nin çarpık devlet zihniyetini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Bütün bunlar olurken, Viyana önlerine yüzbinlerce askeri götürüp, doyurup,
savaştırıp geri getiren bir gelenekten gelen Türk Ordusu’nda ile kez AKP
iktidarının döneminde toplu gıda zehirlenmeleri gerçekleşmektedir. Üstelik
yapılan anlaşmalarda yandaş olduğu anlaşılan yemek şirketlerine Mehmetçiği 5 kez zehirleme hakkı tanınmakta ancak altıncı zehirlenme sonrasında sözleşmesi
lağvedilebilmektedir.
Liyakat ilkesini uymak devlet yönetmenin temel şartlarından birisidir. Liyakat
işin ehline verilmesidir. AKP devletin temel, taşıyıcı kurumlarının sarsılmasına
neden olacak ölçüde devlete zarar vermiştir. Ne yazık ki en fazla zarar gören
kurumlarımızın başında ülkemizin bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve milli
birliğinin asıl güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri gelmektedir. AKP’nin
kurucularından Ayşe Böhürler şöyle diyor: “cv’sinde imam hatip mezunu olduğunu gördüğümüz için birini bir göreve getirdiğimiz zaman kaybetmeye başladık.”
Erdoğan’ın Türk ordusunu parti ordusu haline getirme isteği ordumuzu Balkan
Savaşı öncesinde olduğu gibi içten çökerten bir ortamı doğuracaktır. Çok açık
bir şekilde altını çizerek ifade ediyorum. Parti ordusu kurma girişimi Türk
Milleti ve Türk devletine karşı işlenen bir suçtur. Bu yanlıştan hızla geri
dönüşmeli ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tekrar bütün milletin ordusu, milli
ordu olması sağlanmalıdır.
Uzmanın Diğer Yazıları
AKP’nin PARTİ ORDUSU GİRİŞİMİ
Özdağ'dan Başkanlığa Karşı Mektup
2015’te Batı Erdoğan İlişkilerinde Muhtemel İki Yol
Askeri Sağlık Sistemi Neden Gerekli?
Kesnizani Tarikatı: Irak’ın FETÖ’sü
Gülenci Darbe ve Bir Kitabın Önsözü
Türkiye’ye Vatandaş İthalinin Felaket Niteliğindeki Sonuçları
Göçler ve Güvenlik
Orta Doğu’da Jeopolitik Dönüşüm ve Türkiye İçin Oluşturduğu Tehdit
Suriye'nin Kuzeyinde İşler Gittikçe Daha Kötüye Gidiyor
400 Milletvekili Olsaydı Ne Olacaktı?
Güneydoğu Anadolu’da Son Durumun Fotoğrafı
1 Kasım Seçimleri Yaklaşırken Neden MHP?
Seçime Giderken PKK Ayaklanması
Savaş Başlıyor ve Seçimler
Suruç Saldırısı veya Türkiye’nin Pakistanlaştırılması
MHP’nin Yükselen Oyları- Erdoğan ve Öcalan
Büyük İtiraf Geldi: AKP Toprak Verdi
Türkiye Musul’a Girecek mi ?
Öcalan'ın 10 Maddesinin Genel Seçimler İle İlgisi
HOCALI SADECE HOCALI DEĞİLDİR - Türk Katliamının Son Durağı Hocalı
Suriye’de Toprak Kaybetmedik, Peki Ege’de
Kesnizani Tarikatı veya Büyük Bir Örtülü Operasyon
Ortadoğu’da Bir Yeni Yenilgi: Süleyman Şah’tan Geri Çekilme
Ayn El Arap’ta Bilmediğimiz Neler Oluyor?
Ortadoğu’da Sınırlar Değişirken Casuslar
Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, saat 20:00'de Habertürk TV'de Enine Boyuna
Programı'nda...
Gerilla ve Kontrgerilla Savaşı
Türk Deniz Kuvvetlerine Yapılan Saldırının Sonucu Ne Olmuştur?
Kudüs’te Son Türk Askeri
Türk Milleti Türkiye’nin Bölündüğünü Görmüyor mu?
Hayalin Böylesi: Güneydoğu Anadolu’yu PKK’ya Bırakan Ortadoğu’yu Şekillendirme Peşinde
Seçimler Yaklaşırken Güneydoğu Anadolu ve Siyasi Partiler
PKK Müzakereleri, Ayn El Arap ve Bölgesel Değerlendirmeler
Amerika Fransa’ya Nükleer Saldırı Yapmayı mı Planladı?
Devrimci Selefilik Antiemperyalist mi?
Paris’te Olanlar
Erdoğan Yönetimi ve Avrupa Ne Diyor?
Son Terörist Eylemler Ne Anlama Geliyor?
2015’de Batı-Erdoğan İlişkilerinde İki Muhtemel Yol
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/2017/07/03/8674/akpnin-parti-ordusu-girisimi
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder